Lahana turşusu mucizesi ile tanıştınız mı?

Lahana turşusu mucizesi ile tanıştınız mı?
TT

Lahana turşusu mucizesi ile tanıştınız mı?

Lahana turşusu mucizesi ile tanıştınız mı?

Lahana turşusu, lahanadan yapılan geleneksel bir fermente gıdadır ve yüzyıllardır birçok kültürde temel gıda maddelerinden biri olarak kullanılmaktadır.

Lahana turşusu, ferahlatıcı tadı ve gevrek dokusuyla ünlüdür ve Şarku’l Avsat’ın sağlık portalı onlymyhealth’den aktardığı habere göre sadece yemeklere lezzetli bir katkı sağlamakla kalmaz, aynı zamanda sağlık açısından da birçok faydası vardır.

Lahana turşusu nedir?

Lahana turşusu laktik fermantasyon adı verilen bir işlemle yapılır. Taze lahana ince dilimler halinde kesilir, tuzla karıştırılır ve ardından bir kapta sıkıca paketlenir. Tuz lahanadan su çekerek sebzeleri kaplayan bir salamura oluşturur.

Birkaç gün ila hafta boyunca, doğal olarak oluşan bakteriler lahanadaki şekerleri fermente ederek lahana turşusuna dönüştürür. Bu fermantasyon süreci sadece lahanayı korumakla kalmaz, aynı zamanda onu probiyotikler, vitaminler ve minerallerle zenginleştirir.

Lahana turşusunun sağlığa faydaları:

Yüksek probiyotik içeriği

Lahana turşusunun en bilinen özelliği, bağırsak sağlığının korunmasında çok önemli bir rol oynayan yararlı bakteriler olan canlı probiyotikleri yüksek oranda içermesidir. Düzenli lahana turşusu tüketimi bağırsak mikrobiyomunu güçlendirebilir, sindirime yardımcı olabilir, besin emilimini artırabilir ve bağışıklık sistemini destekleyebilir.

Sindirim sağlığını destekler

Lahana turşusu, düzenli bağırsak hareketlerini destekleyen ve kabızlığı önleyen iyi bir diyet lifi kaynağı olduğu için probiyotiklere ek olarak sindirim sağlığını da destekler.

Lif ayrıca bağırsaklarda sağlıklı bir bakteri dengesinin korunmasına yardımcı olur.

Vitamin ve mineral bakımından zengin

Lahana turşusu iyi dozda C vitamini, K vitamini ve B vitamini sunan güçlü bir besin kaynağıdır. Ayrıca demir, manganez ve potasyum gibi temel mineralleri de içerir. Bu besinler vücutta bağışıklık sisteminin desteklenmesi, kemik sağlığı ve kan basıncının düzenlenmesi gibi farklı roller oynar.

Antioksidan özellikler

Fermente lahana, C vitamini ve karotenoidler de dahil olmak üzere antioksidanlar açısından zengindir.

Antioksidanlar vücuttaki oksidatif stresle mücadele eder, bu da kalp hastalığı ve kanser gibi kronik hastalıkların riskini azaltabilir.

Bağışıklık fonksiyonunu destekler

Lahana turşusundaki probiyotikler, vitaminler ve minerallerin kombinasyonu bağışıklık sistemini güçlendirebilir. Sağlıklı bir bağırsak mikrobiyomu, bağışıklık sisteminin patojenlerle savaşmadaki etkinliği için gereklidir.

Kilo vermeye yardımcı olur

Düşük kalorili ve lif bakımından zengin olan lahana turşusu, kilo verme diyetine harika bir katkı sağlayabilir. Lif, tokluk hissini teşvik ederek toplam kaloriyi azaltmaya yardımcı olur.

Ruh sağlığını iyileştirir

Ortaya çıkan araştırmalar bağırsak sağlığı ile ruh sağlığı arasında bir bağlantı olduğunu göstermektedir. Lahana turşusunda bulunan probiyotikler beyin sağlığı üzerinde olumlu bir etkiye sahip olabilir, bu da ruh halini iyileştirebilir ve anksiyete ile de depresyon riskini azaltabilir.

Lahana turşusunu diyetinize nasıl dahil edersiniz?

Lahana turşusu, garnitür olarak kullanılmasından sandviçlere, salatalara ve daha fazlasına lezzet katmasına kadar birçok şekilde tüketilebilir.

Canlı probiyotikler içerdiğinden emin olmak için çiğ, pastörize edilmemiş lahana turşusu seçmek önemlidir. Lahana turşusunu pişirmek, içindeki faydalı bakterilerin çoğunu yok edebilir.

Lahana turşusu, ekşi bir lezzetten çok daha fazlasına sahip olan çok yönlü ve besleyici bir yemektir. Yüksek probiyotik içeriği ve besin maddelerindeki zenginliği sindirime yardımcı olabilir, bağışıklık sistemini geliştirebilir ve çeşitli başka sağlık yararları sağlayabilir.

Lahana turşusu bu faydaları elde etmenin basit bir yoludur. Bununla birlikte, K vitamini konsantrasyonu nedeniyle, sodyuma duyarlı bir rahatsızlığınız varsa veya kan sulandırıcı ilaçlar kullanıyorsanız, diyetinize lahana turşusu eklemeden önce doktorunuza danışmalısınız.



Sonbaharda hazırlıklı olmanız gereken 4 değişiklik

Daha karanlık ve soğuk aylar fiziksel ve zihinsel sancıya yol açabilir. Ancak uzmanlar, bu etkileri ortadan kaldırmanın tedavi edici yolları olduğunu söylüyor (Unsplash)
Daha karanlık ve soğuk aylar fiziksel ve zihinsel sancıya yol açabilir. Ancak uzmanlar, bu etkileri ortadan kaldırmanın tedavi edici yolları olduğunu söylüyor (Unsplash)
TT

Sonbaharda hazırlıklı olmanız gereken 4 değişiklik

Daha karanlık ve soğuk aylar fiziksel ve zihinsel sancıya yol açabilir. Ancak uzmanlar, bu etkileri ortadan kaldırmanın tedavi edici yolları olduğunu söylüyor (Unsplash)
Daha karanlık ve soğuk aylar fiziksel ve zihinsel sancıya yol açabilir. Ancak uzmanlar, bu etkileri ortadan kaldırmanın tedavi edici yolları olduğunu söylüyor (Unsplash)

Ülke genelinde günler giderek daha karanlık ve soğuk hale gelirken, birçok sağlık tehlikesini de beraberinde getiriyor.

Vücut bu mevsimsel değişimlere çeşitli şekillerde tepki veriyor ve bu geçiş ruh halini ve enerjiyi de etkileyerek birçok kişinin bitkin veya depresif hissetmesine neden oluyor.

Bu durum kış boyunca devam edebiliyor.

Günler, ancak yılın en uzun karanlık saatlerinin yaşandığı 21 Aralık'tan sonra uzamaya başlıyor.

Uzmanlar, gelecek birkaç ayda dikkat edilmesi gereken 4 önemli duruma dikkat çekiyor.

Güne başlamak

Cilt bizi ısıya, ışığa, yaralanmalara ve enfeksiyonlara karşı koruyan en büyük organımızdır.

Daha soğuk ve kuru hava, nemlendirmediğiniz takdirde cildinizin kurumasına yol açabilir. Bunun nedeni, soğuk havanın sıcak havadan daha az nem tutması.

Cildin nemli kalması önemli çünkü zamanla yıpranıp esnekliğini kaybedebilir ve daha fazla kırışıklık oluşmasına yol açabilir.

Kendinizi korumak için her gün nemlendirici sürmeyi, bol su içmeyi ve kalın giysiler giymeyi unutmayın.

Uykulu hissetmek

Karanlık sizi bitkin mi hissettiriyor? Yalnız değilsiniz.

İnsanlar geceleri uyumadan önce doğal olarak melatonin hormonu üretir ve bu süreç sabahları durur.

Ancak Cleveland Clinic'e göre, daha karanlık aylarda vücut aslında daha fazla melatonin üretiyor.

Klinik "Kışın gündüzleri daha az güneş ışığı var ve hava daha uzun süre karanlık oluyor, bu nedenle vücut buna karşılık doğal olarak daha fazla melatonin salgılar" ifadelerini kullanıyor.

Araştırmacılar bu etkileri azaltmak için D vitamini takviyesi almayı öneriyor. Ancak çok fazlasına ihtiyacınız yok. Doktorlar sadece 15 mikrogram öneriyor.

Yataktan çıkmakta zorlanmak

Massachusetts Hareketlilik Kemik & Eklem Enstitüsü'ne göre, sıcaklık değişimleri eklemlerde sertliğe ve ağrıya neden olabilir.

Kaslar soğuyunca daha gergin hale gelir ve uzuvlardaki kan akışı yavaşlayabilir.

Enstitü, "Hafif fiziksel aktivite eklemlerin hareket etmesini sağlayarak dolaşımı iyileştirir. Kısa bir yürüyüş veya hafif esneme hareketleri bile eklem esnekliğinde gözle görülür bir fark yaratabilir" tavsiyesinde bulunuyor.

Hüzünlü hissetmek

Mevsimsel duygudurum bozukluğu; ruh halini, düşünme biçimini ve davranışları etkileyebilir. Premier Medical Group'a göre kilo almaya bile yol açabilir.

Mental Health America, güneş ışığı seviyesinin azalmasının serotonin veya "mutluluk" hormonunu etkilediğini belirtiyor.

ABD'de yaklaşık 10 milyon Amerikalı, "SAD" (seasonal affective disorder) diye de bilinen bu rahatsızlığı yaşıyor ve Boston Üniversitesi araştırmacıları, kadınlara teşhis konma ihtimalinin erkeklerden 4 kat daha yüksek olduğunu söylüyor.

Ancak ışık terapisi bu etkilerin üstesinden gelmeyi sağlayabilir.

Psikolog Adam Borland, Cleveland Clinic'e yaptığı açıklamada "Özellikle kış aylarında vücudumuz gri, soğuk havaya ve doğal güneş ışığının eksikliğine tepki veriyor" diyor. 

Işık terapisi, doğal güneş ışığına maruz kalarak alamadığımız şeyi telafi ediyor.

Independent Türkçe


Stres altında burnun soğuduğu bulundu

Termal görüntüleme, stresli olduğumuzda burun sıcaklığının 3 ila 6 derece arasında düştüğünü gösteriyor (Sussex Üniversitesi)
Termal görüntüleme, stresli olduğumuzda burun sıcaklığının 3 ila 6 derece arasında düştüğünü gösteriyor (Sussex Üniversitesi)
TT

Stres altında burnun soğuduğu bulundu

Termal görüntüleme, stresli olduğumuzda burun sıcaklığının 3 ila 6 derece arasında düştüğünü gösteriyor (Sussex Üniversitesi)
Termal görüntüleme, stresli olduğumuzda burun sıcaklığının 3 ila 6 derece arasında düştüğünü gösteriyor (Sussex Üniversitesi)

Stresliyken burnumuzun soğuduğu ve bu değişimlerin termal görüntülerde bile görünencek kadar belirgin olduğu, bir araştırmada bulundu.

Sussex Üniversitesi'ndeki bilim insanlarının yeni araştırması, stres kaynaklı duygular yaşadığımızda  yüzümüzdeki kan akışının nasıl değiştiğini gösteriyor. Ekip, termal görüntüleme kullanarak stresli durumlarda sürekli ortaya çıkan "burun ısı düşüşü"nü göstermeyi başardı.

Araştırma, katılımcılardan kulaklıkla beyaz gürültü dinlemeleri ve ardından üç dakika içinde "hayallerindeki iş" hakkında 5 dakikalık bir konuşma hazırlamalarının istendiği deneysel bir stres testini içeriyordu. Konuşma boyunca bir panel onları sessizce izledi.

Aynı zamanda termal görüntüleme kullanılarak katılımcının stres seviyesi arttıkça yüzlerine gelen kan akışındaki değişiklikler izlendi. 29 gönüllünün hepsinin burun sıcaklıklarının 3 ila 6 derece düştüğü görüldü.

Araştırmacılara göre insan beyni ve vücudu dış stres faktörlerine daha tetikte davranarak tepki verecek şekilde evrimleştiğinden, uyarılma sistemimiz aktive olduğunda kan akışında değişiklikler meydana geliyor.

Görme tüm primatların temel duyusu olduğundan, görsel çevremize daha fazla dikkat etmeye adapte olduk ve bu da yüzün diğer bölgelerindeki kan akışının azalmasına yol açıyor.

Bu değişim burun çevresinde vazokonstriksiyona neden olarak burnun ucunda, sakin olduğumuz zamana kıyasla belirgin bir sıcaklık düşüşüne yol açıyor.

Bilim insanları burundaki ısı düşüşünün "stresle ilişkili duyguların gerçek zamanlı, invazif olmayan, göze batmayan ve doğrudan biyolojik bir ölçümü" olarak kullanılabileceğini belirtiyor.

Baş araştırmacı Profesör Gillian Forrester, 18 Ekim'de Londra'daki New Scientist Live etkinliğinde bir izleyici kitlesinin önünde bu düşüşü göstermeye hazırlanıyor. BBC'ye konuşan ekibi, bu tüm primatlarda bulunan evrimsel bir tepki olduğu için insanların yanı sıra maymunlarda da stres seviyelerini ölçmek için kullanılabileceğini söylüyor.

Sussex Üniversitesi'nden araştırmacı Marianne Paisley, "Nasıl hissettiklerini söyleyemiyorlar ve hislerini gizlemede son derece iyiler" diye açıklıyor. 

Son 100 yıldır kendimizi anlamamıza yardım etmeleri için primatları [inceliyoruz]. Artık insan ruh sağlığı hakkında çok şey biliyoruz, belki bunu kullanıp onlara bunun karşılığında bir şey verebiliriz.

Independent Türkçe


Kovid-19'un sperme etkisi, sonraki nesilleri etkileyebiliyor

Enfekte olan babaların yavrularının beyninde, belirli genlerin aktivitesinde değişiklikler tespit edildi (Unsplash)
Enfekte olan babaların yavrularının beyninde, belirli genlerin aktivitesinde değişiklikler tespit edildi (Unsplash)
TT

Kovid-19'un sperme etkisi, sonraki nesilleri etkileyebiliyor

Enfekte olan babaların yavrularının beyninde, belirli genlerin aktivitesinde değişiklikler tespit edildi (Unsplash)
Enfekte olan babaların yavrularının beyninde, belirli genlerin aktivitesinde değişiklikler tespit edildi (Unsplash)

Kovid-19'un, erkek farelerin spermlerini hücrelerini bozarak yavrularında anksiyete görülmesine yol açabileceği tespit edildi.

Dünya Sağlık Örgütü'ne göre SARS-CoV-2 virüsünün yol açtığı pandemide en az 7 milyon kişi hayatını kaybetti. 

Kovid-19 pandemisi artık büyük ölçüde sona erse de etkileri hâlâ devam ediyor. Bunlar arasında hem hastalığın hem de karantina uygulamaları gibi müdahalelerin ruh sağlığı üzerindeki etkileri de sayılabilir. 

Avustralya'daki Florey Nörobilim ve Ruh Sağlığı Enstitüsü'nden araştırmacılar, virüsün daha sonraki nesilleri nasıl etkilediğini anlamak üzere bir çalışma yürüttü. 

Araştırmacılar, genetiği değiştirilen ve SARS-CoV-2'nin tıpkı insanlardaki gibi hücrelere girmesini sağlayan ACE2 reseptörünü taşıyan fareleri virüsle enfekte etti. Ardından virüsün erkeklerin üreme sistemini nasıl etkilediğini ve bu değişikliklerin yavrularını etkileyip etkilemediğini inceledi.

Bulguları hakemli dergi Nature Communications'ta yayımlanan çalışmada enfeksiyonun, testis iltihabına yol açtığı ve sperm kalitesini düşürdüğü gözlemlendi.

Bilim insanları bu değişikliklerin kalıcı etkileri olup olmadığını anlamak için fareleri, sağlıklı dişilerle çiftleştirildi. Kontrol grubunda da sağlıklı erkek ve dişilerin yavrulaması sağlandı.

Kovid-19'la enfekte olan babaların çocuklarının hepsinin anksiyete düzeyinin arttığı tespit edildi. Bu yavrular ve özellikle de dişiler, açık alanlardan kaçınma ve strese daha fazla tepki verme gibi davranışlar sergiliyordu.

Araştırmacılar virüsün, spermdeki DNA'yı değil, bir sonraki nesilde genlerin nasıl ifade edileceğini belirleyen RNA moleküllerini değiştirdiğini saptadı. Ekip bunlardan bazılarının beyin gelişiminde önemli olduğu bilinen genlerin düzenlenmesinde rol oynadığını söylüyor.

Ayrıca dişi yavrularda, anksiyete, depresyon ve diğer duygusal davranışları düzenleyen, beynin hipokampus bölgesindeki belirli genlerin aktivitesinde kayda değer değişiklikler görüldü.

Makalenin ortak yazarı Carolina Gubert, "Bu durum, epigenetik miras ve beyin gelişiminin değişmesiyle, yavrularda gözlemlediğimiz anksiyete artışına katkıda bulunabilir" diyor.

Araştırmacılar bunun, Kovid-19 enfeksiyonunun sonraki nesillerin davranışı ve beyin gelişimi üzerindeki uzun vadeli etkisini gösteren ilk çalışma olduğunu söylüyor.

Çalışma fareler üzerinde yapıldığından bulguların insanlar için de geçerli olup olmadığını söylemek henüz mümkün değil. Ekip ayrıca farelere yüksek doz verildiğinin ve bağışıklık sistemlerinin insanlardan farklı olduğunun da altını çiziyor.

Virüsün, sonraki nesillerin beyin gelişimini etkilemesi ihtimaline dair daha fazla araştırma yapılması çağrısında bulunuyorlar. 

Makalenin bir diğer yazarı Anthony Hannan, "Bu bulgular, Kovid-19 pandemisinin gelecek nesiller üzerinde uzun vadeli etkileri olabileceğini gösteriyor" diyerek ekliyor:

Bulgularımız insanlar için de geçerliyse, dünya çapında milyonlarca çocuğu ve ailesini etkileyerek halk sağlığı açısından önemli sonuçlar doğurabilir.

Independent Türkçe, New Atlas, AFP, Nature Communications