Obezite hastaları, ameliyatsız yöntemle kilolarından kurtuluyor

Adana Şehir Eğitim ve Araştırma Hastanesinde uygulanmaya başlanan "transkateter bariatrik emboloterapi " yöntemiyle, obezite hastaları fazla kilolarından kurtuluyor.

AA
AA
TT

Obezite hastaları, ameliyatsız yöntemle kilolarından kurtuluyor

AA
AA

Ghrelin adı verilen iştah hormonunun azaltıldığı yöntem sayesinde hastalar, bir günde taburcu edilerek normal yaşamlarına dönebiliyor.

Kardiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Şerafettin Demir, AA muhabirine, çağın en büyük sağlık problemlerinden olan obezite hastalığının, her 3 kişiden 1'inde görülme ihtimalinin bulunduğunu söyledi.

Obezite tedavisinde dünyada çok az merkezde yapılan "transkateter bariatrik emboloterapi" yönetimini hastanelerinde de uygulamaya başladıklarını anlatan Demir, şöyle devam etti:

"Obezite tedavisinde alternatif bir işlemi uyguladık. Hastanın bacağından anjiyografik bir işlemle girip, mideden salınan hormonları besleyen damarı bloke ederek obeziteye yol açan o hormonların salınımını azalttık. Bu oldukça etkili, komplikasyon ihtimali çok düşük bir yöntem. Engeli olan, sağlık problemi yüzünden cerrahi işleme giremeyen ya da korkan, ilaç tedavisinin fayda etmediği hastalarda alternatif bir yöntem olarak kullanılabilir."

Demir, uygulanan yöntemin ardından tedavinin diyetle desteklenmesi gerektiğini belirtti.

Tedavide hastaların diyetisyen takiplerini de planladıklarını aktaran Demir, "Hasta ilk haftadan itibaren 6 aya kadar hızlı bir kilo kaybı sağlayabiliyor. 1,5 yıl takip edildiğinde bu hastalar vücut kitle endeksinin yüzde 20'sini kaybedebiliyorlar ve normal kilolarına yakın bir seviyeye gelebiliyorlar." diye konuştu.



Yiyeceklerin yapısının tokluk hissinde rol oynayabileceği tespit edildi

Besin değeri aynı olan gıdaların hücre yapısındaki farklılıklar, tokluk hissinde kayda değer bir etki yaratabiliyor (Unsplash)
Besin değeri aynı olan gıdaların hücre yapısındaki farklılıklar, tokluk hissinde kayda değer bir etki yaratabiliyor (Unsplash)
TT

Yiyeceklerin yapısının tokluk hissinde rol oynayabileceği tespit edildi

Besin değeri aynı olan gıdaların hücre yapısındaki farklılıklar, tokluk hissinde kayda değer bir etki yaratabiliyor (Unsplash)
Besin değeri aynı olan gıdaların hücre yapısındaki farklılıklar, tokluk hissinde kayda değer bir etki yaratabiliyor (Unsplash)

Bilim insanları yiyeceklerin yapısının tokluk hissini etkileyebildiğini tespit etti. 

Obezite gibi hastalıkların artışında modern beslenme alışkanlıkları kritik bir rol oynuyor. Ultra işlenmiş gıdalar da bu sorunun temel nedenleri arasında sayılıyor.

Öte yandan bu yiyecekler genellikle yağ, şeker ve tuz gibi sağlığa risk teşkil ettiği bilinen besinleri de yüksek miktarda içeriyor. Uzmanlar gıdaların nasıl "işlendiğinin" gözden kaçabileceğini söylüyor.

Birleşik Krallık'taki Imperial College London ve Quadram Enstitüsü'nden araştırmacılar gıdaların yapısının, etkilerini nasıl değiştirdiğini anlamak üzere bir çalışma yürüttü.

Bulguları hakemli dergi Nature Metabolism'de yayımlanan çalışmada 10 sağlıklı yetişkin 4 günlüğüne bir kliniğe yerleştirildi. Katılımcılara beslenme sondası takılarak mide ve üst ince bağırsaklarından düzenli numune alındı. Böylece gıdaların nasıl sindirildiği ve bunun bağırsaktaki metabolizma sonucu ortaya çıkan maddeleri nasıl etkilediği değerlendirildi.

Katılımcılar, hücreleri kırılmış veya bütün haldeki nohut unundan yapılan lapalarla beslendi. Yani bir lapadaki nohutlar, geleneksel nohut unu yapımında olduğu gibi doğal hücre yapısı bozulacak şekilde işlenmişti. Diğerindeyse hücrelerin bozulmaması için farklı bir işlem uygulandı.

Araştırmacılar, besin değerleri birebir aynı olan bu gıdaların vücutta farklı etkilere yol açtığını gözlemledi. 

Hücre yapısı bozulan nohut unundan yapılan lapa, daha hızlı sindirilerek kandaki glikoz seviyesini, diğer lapaya kıyasla 2 ila 4 kat daha fazla yükseltti.

Parçalanmamış hücrelere sahip gıda ise daha yavaş sindirildi. Ayrıca iştahı bastırmasıyla bilinen GLP-1 ve PYY hormonları daha uzun süre boyunca salgılandı. Katılımcılar da daha uzun süre tokluk hissettiğini bildirdi. 

Çalışmanın çok az kişiyle yapılmış olması gibi önemli bir sınırlılığı var. Ancak bulgular obezite ve tip 2 diyabetle mücadelede, gıdaların yapısının kayda değer bir rol oynayabileceğine işaret ediyor.

Makalenin yazarlarından Gary Frost "Gıdaların yapısının değiştirilmesi, nihayetinde halkı tip 2 diyabet gibi kronik hastalıklardan korumaya katkı sağlayabilir ve bu araştırma bu yüzden çok heyecan verici" diyor.

Çalışmanın bir diğer yazarı Mingzhu Cai ise zayıflama iğnelerinin başarısına değinerek şu ifadeleri kullanıyor:

Ozempic gibi GLP-1 agonistleri hakkında çok fazla tartışma dönüyor. Doğal GLP-1 seviyeleri asla bu ilaçların dozuna ulaşmayacak olsa da nasıl ve nerede salındığını anlayarak vücudumuzun üretebileceği dozları artırma şansımız var.

Bulgular, gıdaların işlenme biçimindeki farklılıkların yalnızca tokluk hissini artırmakla kalmayıp daha sağlıklı sonuçlar da doğurabileceğini gösteriyor.

Independent Türkçe, Imperial College London, Quadram Enstitüsü, Nature Metabolism