Gün boyu oturmayı dengeleyecek adım sayısı belirlendi

"Önemli bir halk sağlığı mesajı"

Araştırmacılar, yürüyüşlerin özellikle her gün düzenli şekilde yapılması gerektiğine işaret etti (Unsplash)
Araştırmacılar, yürüyüşlerin özellikle her gün düzenli şekilde yapılması gerektiğine işaret etti (Unsplash)
TT

Gün boyu oturmayı dengeleyecek adım sayısı belirlendi

Araştırmacılar, yürüyüşlerin özellikle her gün düzenli şekilde yapılması gerektiğine işaret etti (Unsplash)
Araştırmacılar, yürüyüşlerin özellikle her gün düzenli şekilde yapılması gerektiğine işaret etti (Unsplash)

Bilim insanları, gün boyu oturmayı dengelemek için atılması gereken adım sayısını belirledi.

Birleşik Krallık merkezli biyobanka UK Biobank'te kayıtlı 72 bin 174 kişiye ait verileri inceleyen araştırmacılar, hareketsiz yaşam tarzının yol açabileceği kanser, diyabet ve kardiyovasküler hastalıkların önlenmesi için atılması gereken adım sayısını hesapladı.

Bilimsel dergi British Journal of Sports Medicine'de yayımlanan çalışmada, günün ortalama en az 10,6 saatini oturarak geçirenlerin, yüksek derece hareketsiz bir yaşam tarzı sürdüğü belirtildi. 

Araştırmacılar, bunun dengelenmesi için optimal adım sayısının 9 bin ile 10 bin arasında olduğunu tespit etti.

Çalışmada, bu sayıda adım atanlarda kardiyovasküler hastalık oluşma riskinin yüzde 21, erken ölüm riskininse yüzde 39 azaldığı gözlemlendi.

Ayrıca hareketsiz geçirilen süreye bakılmaksızın, egzersizden elde edilecek olumlu sonuçların yüzde 50'sinin 4 bin ila 4 bin 500 adımla bile kazanılabileceği bildirildi. 

Avustralya'daki Sidney Üniversitesi'nden Matthew Ahmadi, günlük referans adım sayısının 2 bin 200 olduğuna işaret ederek, bunun üzerindeki her değerin kardiyovasküler hastalıkların yanı sıra erken ölüm riskini de azaltacağını söyledi. 

Diğer yandan akademisyen, bunun az egzersizle bile sağlıklı kalınacağı anlamına gelmediğini vurgulayarak şunları söyledi: 

Burada halk sağlığına dair önemli bir mesaj var. Hareketin her türlüsü önemli ve insanlar zorunlu şekilde hareketsiz geçirdikleri vakti günlük adım sayılarını artırarak dengelemeye çalışmalı.

Independent Türkçe, Science Alert, Metro 



Pankreas tümörlerine yeni teşhis yöntemi: Kertenkele tükürüğü

Gila canavarının zehri, ağrı, mide bulantısı ve kusmaya neden olabiliyor (AFP)
Gila canavarının zehri, ağrı, mide bulantısı ve kusmaya neden olabiliyor (AFP)
TT

Pankreas tümörlerine yeni teşhis yöntemi: Kertenkele tükürüğü

Gila canavarının zehri, ağrı, mide bulantısı ve kusmaya neden olabiliyor (AFP)
Gila canavarının zehri, ağrı, mide bulantısı ve kusmaya neden olabiliyor (AFP)

Zehirli bir kertenkelenin tükürüğü, saptanması zor pankreas tümörlerinin tespit edilmesinde kullanılabilir. 

Temel işlevlerinden biri insülin üretmek olan pankreasta bu görevi üstlenen hücrelerde zaman zaman bozulmalar meydana gelerek insülinoma denen tümörler oluşuyor.

Nadir görülen bu tümörler genellikle iyi huylu oluyor. Ancak kan şekeri seviyesinin düşmesine bağlı olarak kişinin bayılmasına veya nöbet geçirmesine yol açabiliyor.

Uzmanlar çok küçük olsalar bile bir an önce çıkarılmaları gerektiğini söylüyor. Ancak mevcut yöntemlerle bu tümörleri bulmak epey zorlu bir iş.

Hollanda'daki Radboud Üniversitesi Tıp Merkezi'nden Martin Gotthardt "Tümörün nerede olduğu bilinmiyorsa cerrahlar onu bulana kadar pankreası keserdi" diyerek ekliyor: 

Günümüzde insülinoma tespit edilemediği takdirde hastalar ameliyat edilmiyor çünkü doktorlar pankreasın tamamını çıkarmak istemiyor.

Gotthardt ve ekip arkadaşlarının Journal of Nuclear Medicine adlı hakemli dergide yayımlanan çalışmasına göre Gila canavarı adlı kertenkele bu sorunu çözmede büyük potansiyele sahip.

ABD ve Meksika'da yaşayan Gila canavarı, genellikle ölümcül olmayan bir zehir salgılıyor.

Kertenkelenin tükürüğündeki bir protein daha önce laboratuvarda işlemden geçirilerek diyabet tedavisinde kullanılmıştı. Sözkonusu protein pankreastaki reseptörlere bağlanarak insülin üretmelerini sağlıyor. 

Bilim insanları bundan yola çıkarak aynı proteinin insülinomaları da tespit etmeye yarayıp yaramayacağını araştırmaya koyuldu. 

İlk çalışmalarda radyoaktif bir molekül eklenen protein tümörü saptamasına karşın düşük kan şekeri ve mide bulantısı gibi yan etkilere yol açtı.

Yeni çalışmayı yürüten ekipse başka bir molekül ekleyerek yan etkileri büyük ölçüde ortadan kaldırdı. 

Kan şekeri düşük olan 69 kişide yeni yöntemi test eden bilim insanları, yüzde 95 oranında başarıyla tümörleri saptayabildiğini buldu. Buna karşılık mevcut taramalar yüzde 65 civarında başarı gösteriyor. 

Tümörler tespit edildikten sonra hastaların vücudundan başarıyla çıkarıldı.

Makalenin başyazarı Marti Boss, "Yeni taramanın diğer tüm taramaların yerini alabileceğine inanıyoruz" diyerek ekliyor:

Bazıları onlarca yıldır hasta olmasına rağmen bu hastaların hepsi ameliyattan sonra tamamen iyileşti.

Independent Türkçe, Science News, Popular Science, Journal of Nuclear Medicine