Uzmanlar uyardı: Hastaların yaşam desteği erken kesiliyor

"Doktorlar büyük baskı altında"

Bazı uzmanlar uzun süre beklemenin, doktorların hastalığın gidişatını daha iyi öngörmesini sağlayacağı düşüncesinde (Reuters)
Bazı uzmanlar uzun süre beklemenin, doktorların hastalığın gidişatını daha iyi öngörmesini sağlayacağı düşüncesinde (Reuters)
TT

Uzmanlar uyardı: Hastaların yaşam desteği erken kesiliyor

Bazı uzmanlar uzun süre beklemenin, doktorların hastalığın gidişatını daha iyi öngörmesini sağlayacağı düşüncesinde (Reuters)
Bazı uzmanlar uzun süre beklemenin, doktorların hastalığın gidişatını daha iyi öngörmesini sağlayacağı düşüncesinde (Reuters)

Bilim insanları beyin ölümü gerçekleşmeyen hastaların yaşam desteği kesilmeden önce daha uzun süre beklenmesini öneriyor. Yeni çalışmaya göre bazı hastalar sağlığına kısmen de olsa kavuşabilir. 

Ağır derecede travmatik beyin hasarı (TBI) geçiren hastalar bilinçsiz ve solunum cihazına bağlı şekilde yatarken, genellikle bir müddet sonra yaşam desteklerinin kesilmesine karar veriliyor. 

Pek çok vakada doktorlar hastanın yaşamayacağını veya ciddi engellerle hayatını sürdüreceğini tahmin ederken, aileler doktorların öngörüsüne göre bu kararı alıyor.

Hasta yakınlarının kararı, genellikle beyin hasarının gerçekleşmesinden sonraki 72 saat içinde vermesinin beklendiğini tespit eden yeni bir araştırmaya göre bu süre daha uzun tutulmalı. 

Journal of Neurotrauma adlı hakemli dergide pazartesi günü yayımlanan çalışmada ABD'deki 18 travma merkezinde yatmış 1392 TBI hastasının verisi incelendi. 

Araştırmacılar yaşam desteğinin kesilmesiyle hayatını kaybeden 80 hastayla, benzer şekilde ağır durumda olan fakat desteği kesilmeyen 80 hastayı karşılaştırdı. Bu kişilerin hiçbirinin beyin ölümü gerçekleşmemişti.

Analiz sonucunda, yaşam desteği devam eden hastaların çoğunun 6 gün içinde hayatını kaybettiği saptandı. Öte yandan bu hastaların yüzde 42'sinin sağlığına bir dereceye kadar kavuştuğu, birkaçının da eski hayatına geri döndüğü tespit edildi. 

Araştırmanın sorumlu yazarı Yelena Bodien, "Bulgularımız, yaşam desteğinin çekilmesine ilişkin erken alınan kararlarda daha temkinli bir yaklaşım benimsenmesini destekliyor" ifadelerini kullanıyor:

Kronik bir rahatsızlık olan travmatik beyin hasarında, hastanın akıbetini anlamak için uzun süreli takipler gerekiyor. Yaşam desteğine ilişkin kararların geciktirilmesi, durumu iyileşebilecek hastaların daha iyi tespit edilmesi açısından yerinde bir hareket olabilir.

Araştırmaya veri sağlayan ekipten Dr. Claude Hemphill, 72 saat uygulamasının bilimsel bir temeli olmadığını belirtiyor. Dr. Hemphill, travmatik beyin hasarı geçiren kişiler hastaneye çok ağır bir durumda geldiğinden doktorların erken karar almaya meylettiği görüşünde.

Bodien ise "Doktorlar son derece zor bir durumda. Hastalar son derece ağır yaralanmalarla ölüm ya da yaşamın eşiğinde" diyerek şöyle ekliyor: 

Doktorlar kesin bir teşhis koyup ailelere bunu sunma açısından büyük baskı altında.

Çalışmanın yazarlarına göre doktorların hastalığın gidişatına dair olumsuz öngörüleri, yaşam desteğinin çekilmesine ve olumsuz öngörü oranının artmasına yol açıyor. Doktorlar da öngörülerini bu veriye dayanarak yapıyor.

Uzmanlar ayrıca hekimlerin, hastanın yaşamını ciddi bir engelle sürdürme ihtimali konusunda da aileleri düzgün ve etraflıca bilgilendirmesi gerektiğini vurguluyor. 

Independent Türkçe, New York Times, Science Daily, Journal of Neurotrauma



Düzenli olarak erik tükettiğinizde vücudunuzda neler olur?

Erik yemenin sağlığa birçok faydası var (Reuters)
Erik yemenin sağlığa birçok faydası var (Reuters)
TT

Düzenli olarak erik tükettiğinizde vücudunuzda neler olur?

Erik yemenin sağlığa birçok faydası var (Reuters)
Erik yemenin sağlığa birçok faydası var (Reuters)

Lezzetiyle öne çıkan erik, zengin besin içeriğinden kalp sağlığına uzanan geniş bir yelpazede önemli faydalar sunuyor. Şarku’l Avsat’ın Verywell health’ten aktardığı analize göre, düzenli erik tüketimi şu sağlık yararlarını sağlayabiliyor:

Kabızlığı gideriyor

Erikte bulunan lif, sindirimi destekleyerek kabızlık sorunlarının hafifletilmesine yardımcı oluyor. Bu amaçla tüketildiğinde, lif açısından zengin olan yenilebilir kabuğunun çıkarılmaması öneriliyor.

Besin değeri yüksek

Erik; lif, mineraller, omega-6 yağ asitleri, temel proteinler ve çeşitli vitaminler açısından zengin bir meyve olarak öne çıkıyor.

Antiinflamatuar etki gösteriyor

Eriğin içerdiği resveratrol ve izoflavon gibi bileşenler sayesinde iltihap karşıtı özellikler taşıdığı belirtiliyor.

Kemik sağlığını destekliyor

Araştırmalara göre bazı erik türleri, kemik erimesine karşı etkili olduğu düşünülen bitkisel bir bileşik olan katekin içeriyor.

Kalbi koruyor

Bazı araştırmalar, erik tüketiminin “kötü kolesterol” olarak bilinen LDL seviyesinde belirgin bir düşüş sağlayabileceğini gösteriyor. Yüksek LDL düzeyleri kalp hastalıkları riskini artırıyor.

Ayrıca erikte bulunan klorojenik asidin de kalp ve damar sağlığını destekleyebileceği ifade ediliyor.

Antioksidan ve antikanser etki

Araştırmalara göre erik, güçlü antioksidan özellikleri sayesinde hücrelere zarar veren serbest radikallerle mücadele ediyor ve DNA hasarını azaltıyor.

2022 yılında yapılan bir çalışmada, erik özütünün kolon kanseri hücrelerinin çoğalmasını ve yayılmasını engellediği; ayrıca rahim ağzı kanseri üzerinde de baskılayıcı etki gösterdiği bildirildi.


Hurma mı, erik mi: Kabızlıkla mücadelede hangi meyve daha etkili?

Kuru erik tüketimi için resmi bir zaman belirtilmemiş olsa da, günlük atıştırmalıklarınıza dahil ettiğinizde gözle görülür faydalar sağlayabilirsiniz (Pixbay)
Kuru erik tüketimi için resmi bir zaman belirtilmemiş olsa da, günlük atıştırmalıklarınıza dahil ettiğinizde gözle görülür faydalar sağlayabilirsiniz (Pixbay)
TT

Hurma mı, erik mi: Kabızlıkla mücadelede hangi meyve daha etkili?

Kuru erik tüketimi için resmi bir zaman belirtilmemiş olsa da, günlük atıştırmalıklarınıza dahil ettiğinizde gözle görülür faydalar sağlayabilirsiniz (Pixbay)
Kuru erik tüketimi için resmi bir zaman belirtilmemiş olsa da, günlük atıştırmalıklarınıza dahil ettiğinizde gözle görülür faydalar sağlayabilirsiniz (Pixbay)

Kabızlık, dünya genelinde milyonlarca insanı etkileyen yaygın bir sindirim sorunu olarak biliniyor. Uzmanlar, lif bakımından zengin meyvelerin bu durumun hafifletilmesinde önemli rol oynadığını belirtiyor. Özellikle hurma ve erik, kabızlıkla mücadelede en çok tercih edilen meyveler arasında yer alıyor.

Diyetisyenler, hurmanın içerdiği çözünür lif sayesinde bağırsak hareketlerini düzenlediğini ve sindirim sistemini desteklediğini vurguluyor. Hurma ayrıca doğal şekerleri ve vitaminleri sayesinde enerji verici bir atıştırmalık olarak da öne çıkıyor.

cdf
Farklı hurma türleri (AFP)

Öte yandan erik, içerdiği sorbitol ve diyet lifi ile bağırsakları yumuşatmaya yardımcı oluyor. Bu özellik, özellikle kronik kabızlık sorunu yaşayan kişiler için erik tüketimini cazip kılıyor. Uzmanlar, erik ve hurmanın birlikte tüketilmesinin sindirimi daha da destekleyebileceğini belirtiyor.

Hangi meyvenin daha etkili olduğuna dair yapılan araştırmalar, kişiden kişiye değişebilen sonuçlar gösteriyor. Bazı kişiler hurmayı daha etkili bulurken, bazıları erik tüketiminden daha hızlı sonuç alabiliyor. Uzmanlar, günlük lif alımının artırılması ve yeterli su tüketiminin kabızlıkla mücadelede temel adımlar olduğunu hatırlatıyor.

Sonuç olarak, hem hurma hem de erik sindirim sistemine fayda sağlıyor ve kabızlık şikayeti olanlar için doğal çözümler sunuyor. Tüketim miktarı ve kişisel toleransa göre seçim yapmak en doğru yaklaşım olarak öneriliyor.


Hamilelikte stres yaşayan annelerin bebekleri daha erken diş çıkarıyor

Stres hormonu kortizol, diş ve kemik gelişimindeki süreçleri etkiliyor (Pixabay)
Stres hormonu kortizol, diş ve kemik gelişimindeki süreçleri etkiliyor (Pixabay)
TT

Hamilelikte stres yaşayan annelerin bebekleri daha erken diş çıkarıyor

Stres hormonu kortizol, diş ve kemik gelişimindeki süreçleri etkiliyor (Pixabay)
Stres hormonu kortizol, diş ve kemik gelişimindeki süreçleri etkiliyor (Pixabay)

Hamilelik dönemini daha stresli geçiren annelerin bebeklerinin, diğer bebeklerden daha erken diş çıkardığı tespit edildi.

Bebekler normalde 6 aylıkken diş çıkarmaya başlar ve üç yaşına geldiklerinde 20 süt dişinin tamamı oluşur. 

Bu süreçte genetik ve beslenme gibi faktörler etki etkili olsa da bilim insanları stresin de önemli bir rol oynayabileceğini belirtiyor.

Rochester Üniversitesi'nden Dr. Ying Meng liderliğindeki bir ekip, ABD'deki dezavantajlı bölgelerden gelen 142 anne adayını takip ettikleri bir çalışma yürüttü.

Araştırmacılar, gebeliğin ikinci ve üçüncü trimesterinde kadınlardan tükürük örnekleri toplayarak kortizol, progesteron ve testosteron gibi hormonların seviyelerini ölçtü.

Doğumdan sonra bebekler 24 ay boyunca belirli aralıklarla diş kontrolüne götürüldü.

Bulguları hakemli dergi Frontiers in Oral Health'te dün (18 Kasım) yayımlanan çalışmaya göre, 6 aylıkken bebeklerin yaklaşık yüzde 15'inin en az bir dişi vardı. 24 aylık sürenin sonundaysa çocukların yüzde 25'i 20 süt dişini tamamlamıştı.

Araştırmacılar 6. ayda, stres hormonu kortizol seviyesi en yüksek olan annelerin bebeklerinin, en düşük olanların çocuklarına kıyasla ortalama 4 dişi daha fazla çıkardığını saptadı.

Bilim insanları kortizolün, doğum öncesi büyümeyi ve mineral metabolizmasını etkileyebileceğini düşünüyor. Stres hormonu, kemik ve diş mineralizasyonunda kritik rol oynayan kalsiyum ve D vitamini seviyelerini değiştirebiliyor.

Çalışmada erken diş gelişimiyle, progesteron ve testosteron gibi hormonlar arasında da bağlantılar bulundu ancak bu ilişki kortizol kadar kuvvetli değildi.

Meng "Annenin hamileliğinin sonlarında stresle ilişkili hormonların, özellikle de kortizolün daha yüksek olmasının, bebeğin süt dişlerinin daha erken çıkmasıyla ilişkili olduğunu gösterdik" diye açıklıyor.

Bulgular ayrıca gebelikteki stresin, bebeğin biyolojik yaşlanma sürecini hızlandırdığı anlamına da gelebilir. 

Ancak erken diş gelişiminin, büyümenin hızlandığının bir işareti olup olmadığını anlamak için daha fazla çalışmaya ihtiyaç var.

Meng, "Hâlâ cevap bekleyen temel sorular var" diyerek ekliyor:

Örneğin, anneden gelen hangi hormonlar veya gelişim yolakları diş çıkma zamanındaki değişikliği tetikliyor, dişlerin erken çıkmasıyla biyolojik yaşlanma ve gelişim arasındaki ilişki tam olarak ne ve bu hızlanma çocuğun genel sağlığı hakkında ne söylüyor?

Independent Türkçe, Newsweek, New York Post, Frontiers in Oral Health