Hamilelikte kötü beslenme otizm riskini artırıyor mu?

Kız çocuklarında bağlantı daha güçlü

Araştırmacılar gebelikte tüketilen besinlerin, çocuğun iletişim sorunları yaşama ihtimalini etkileyebileceğini söylüyor (Pexels)
Araştırmacılar gebelikte tüketilen besinlerin, çocuğun iletişim sorunları yaşama ihtimalini etkileyebileceğini söylüyor (Pexels)
TT

Hamilelikte kötü beslenme otizm riskini artırıyor mu?

Araştırmacılar gebelikte tüketilen besinlerin, çocuğun iletişim sorunları yaşama ihtimalini etkileyebileceğini söylüyor (Pexels)
Araştırmacılar gebelikte tüketilen besinlerin, çocuğun iletişim sorunları yaşama ihtimalini etkileyebileceğini söylüyor (Pexels)

Bilim insanları hamilelikte izlenen beslenme biçiminin, bebeğin otizmli olma ihtimalini etkilediğini tespit etti. 

Sosyal etkileşim ve iletişim kurmada sorunlara yol açan otizm spektrum bozukluğunun hem çevresel hem de genetik faktörlerden kaynaklandığı düşünülüyor.  

Daha önceki araştırmalarda gebelikte alınan multivitamin ve folik asit takviyelerinin, otizm riskinin düşmesiyle ilişkisi bulunmuştu. Ancak bu çalışmalar genellikle anne adayının takip ettiği beslenme biçimini bütünüyle ele almıyor. 

JAMA Network Open adlı hakemli dergide 18 Temmuz'da yayımlanan bir çalışmada bilim insanları bu eksikliği gidermeye çalıştı. 

Çalışma kapsamında Birleşik Krallık ve Norveç'ten iki kapsamlı veritabanında yer alan en az 95 bin anne-çocuk çiftinin bilgileri incelendi. Birleşik Krallık'taki veriler 1990-1992, Norveç'tekiler 2002-2008 döneminde toplanırken, çocuklar en az 8 yaşına kadar takip edildi. 

Araştırmacılar hamilelikte sağlıklı beslenen annelerin çocuğuna otizm tanısı konma ihtimalinin, kötü beslenenlerden yüzde 22 daha düşük olduğunu saptadı.

Sağlıklı beslenme; düzenli sebze, meyve, kuruyemiş, balık ve tam tahıl yerken, doymuş yağ oranı yüksek gıdalar, işlenmiş et, meşrubat ve rafine karbonhidratları tüketmeme olarak tanımlandı. 

Ayrıca hamileyken düzenli şekilde sağlıklı beslenen annelerin çocuklarının, otizmden bağımsız olarak sosyal sorunlar geliştirme olasılığının yüzde 24 daha düşük olduğu bulundu.

İki durumda da beslenme-otizm ilişkisinin kız çocuklarında daha kuvvetli olduğu kaydedildi. 

Öte yandan araştırmacılar bulguların bir neden sonuç ilişkisi kurmadığını ifade ediyor. Sadece gözleme dayanan çalışma, sağlıklı beslenmenin neden otizm riskini düşürdüğü sorusunu yanıtlamıyor.

Araştırmacılar hamilelikte izlenen beslenme biçiminin DNA veya bağışıklık sistemi üzerinde etki yaratabileceğini ve bu bağlantının bu şekilde açıklanabileceğini öne sürüyor. 

Otizm vakalarının yaklaşık yüzde 40 ila 80'inin genetik bir arkaplanı olduğu tahmin ediliyor. Bu nedenle sağlıklı beslenen bir anneden doğan çocuklarda da otizm görülme ihtimali var. 

Araştırma ekibi, bulgularının doğrulanması için daha fazla çalışmaya ihtiyaç duyulduğunu söylüyor.

Independent Türkçe, Newsweek, MedicalXpress, JAMA Network Open, Frontiers in Cellular Neuroscience



Vücudunuzun verdiği bağırsak (Kolon) kanseri olabileceğinize dair küçük uyarı sinyalleri

Dinlenmekle geçmeyen sürekli yorgunluk, bağırsak kanserinin önemli bir belirtisidir (AP)
Dinlenmekle geçmeyen sürekli yorgunluk, bağırsak kanserinin önemli bir belirtisidir (AP)
TT

Vücudunuzun verdiği bağırsak (Kolon) kanseri olabileceğinize dair küçük uyarı sinyalleri

Dinlenmekle geçmeyen sürekli yorgunluk, bağırsak kanserinin önemli bir belirtisidir (AP)
Dinlenmekle geçmeyen sürekli yorgunluk, bağırsak kanserinin önemli bir belirtisidir (AP)

'Bağırsak sağlığı doktoru' olarak bilinen Dr. Megan Rossi, görünüşte önemsiz olan bir semptomun bağırsak kanserinin bir uyarı işareti olabileceğini söyledi.

King's College London'da akademisyen olan ve bağırsak sağlığıyla ilgili tavsiyelerini paylaşan Dr. Rossi, ciddi bir teşhise işaret edebilecek endişe verici belirtiler konusunda uyardı. Irish Star adlı internet sitesinin aktardığına göre Dr. Rossi’nin vurguladığı önemli belirtiler arasında dinlenmekle geçmeyen sürekli yorgunluk ve kronik şişkinlik yer aldı.

Göz ardı etmemeniz gereken mide ve bağırsak ile ilgili uyarı işaretleri

Dr. Rossi, şunları söyledi:

“Sindirim sisteminde, ‘açıklanamayan kilo kaybı (vücut ağırlığının yüzde 5'i veya daha fazlası), inatçı ve rahatsız edici şişkinlik, dışkıda kan (kırmızı ya da siyah görünebilir), bağırsak hareketlerinde olağandışı değişiklikler ve dinlenmekle düzelmeyen yorgunluk’ gibi göz ardı edilmemesi gereken uyarı işaretleri vardır.”

Bağırsak kanseri tedavi edilebilir ve iyileştirilebilir bir hastalıktır, özellikle erken teşhis edildiğinde hayatta kalma oranları yüksektir.

Kişisel deneyimlerinden yola çıkarak bağırsak kanserinin aileler üzerindeki yıkıcı etkisinden bahseden Dr. Rossi, “Bağırsakla ilgili ilk anım mutlu bir anı değildi. Üniversitede okurken büyükanneme bağırsak kanseri teşhisi kondu. Tedavi görmesine rağmen kısa bir süre içinde hayatını kaybetti. Hastalığın uyarı işaretleri hakkında daha açık konuşsaydık onun kaderi farklı olur muydu diye çok düşünüyorum” ifadelerini kullandı.

Erken teşhisin önemini vurgulayan Dr. Rossi, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Dünya genelinde bağırsak kanseri vakaları özellikle de 1990 yılından sonra doğanlar arasında artış gösterdi. Lif ve bitki bazlı gıdalar açısından zengin geleneksel beslenmeden yüksek oranda işlenmiş gıdalara, kırmızı ve işlenmiş etlere ve ilave şekerlere geçişimiz, bunun başlıca nedenlerinden biridir.”