Diyetinize neden daha fazla salatalık eklemelisiniz?

Salatalık, inflamatuar ve nörodejeneratif hastalıklara ve kansere karşı koruma sağlayan bir bileşik kaynağıdır (Reuters)
Salatalık, inflamatuar ve nörodejeneratif hastalıklara ve kansere karşı koruma sağlayan bir bileşik kaynağıdır (Reuters)
TT
20

Diyetinize neden daha fazla salatalık eklemelisiniz?

Salatalık, inflamatuar ve nörodejeneratif hastalıklara ve kansere karşı koruma sağlayan bir bileşik kaynağıdır (Reuters)
Salatalık, inflamatuar ve nörodejeneratif hastalıklara ve kansere karşı koruma sağlayan bir bileşik kaynağıdır (Reuters)

Sosyal medya yıllar içinde bazı saçma trendler doğurdu. Ancak sonuncusu bizim için iyi olabilir.

Logan Moffitt, nam-ı diğer Salatalık Adam, altı milyon takipçisini salatalık kullanarak genellikle geleneksel tatlar içeren ve krem peynir, somon ve ton balığının yanı sıra, soya sosu ve susam yağı içeren salatalar yapmaya teşvik etti.

Basitliklerine rağmen tarifler milyonlarca insanı büyüledi. Geçtiğimiz ay İzlanda'daki süpermarketler, tedarikçilerinin artan salatalık talebini karşılamakta zorlandığını duyurdu. Şarku’l Avsat’ın The Telegraph'tan aktardığına göre beslenme uzmanı Dr. Sarah Brewer, salatalıkların neden tüm buzdolaplarında bulunması gerektiğini paylaştı.

Salatalık ve hidrasyon

Brewer, “Salatalık çok yüksek su içeriğine sahiptir... Her 100 gram salatalık 96 gram su içerir. Nemlendirici olmasının yanı sıra, bu da onu düşük kalorili harika bir yiyecek haline getirir. 6 cm'lik bir salatalık parçası sadece 10 kalori ve 1,2 g şeker içerir, bu ise kan şekeri seviyenizi yükseltmeyeceği anlamına gelir” dedi.

Vitaminler ve mineraller

Dr Brewer, “Salatalık, sodyum ve fazla sıvıyı vücuttan atan potasyum sağlar. Ayrıca magnezyum (kasları ve sinirleri güçlendirir ve yorgunlukla savaşır), C vitamini (sağlıklı diş etleri ve cilt için gereklidir) ve K vitamini (kanın pıhtılaşmasında rol oynar ve cilde uygulandığında morarmayı azaltabilir) içerir,” diye açıkladı.

Antioksidanlar

Antioksidanlar, vücudumuzda dolaşarak DNA'mıza zarar veren ve hastalıkları körükleyen serbest radikaller adı verilen molekülleri durdurmak için çalışır.

Brewer şöyle diyor: “Salatalık çok sayıda antioksidan polifenol içerir... Bunlar arasında lignin (daha düşük kardiyovasküler hastalık ve bazı kanser riskleriyle ilişkilendirilmiştir) ve beta-karoten (göz ve cilt sağlığının yanı sıra bağışıklık sistemini güçlendirdiği bilinmektedir).”

Salatalık hastalıkları önlemeye yardımcı olur mu?

Brewer, salatalığın aynı zamanda inflamatuar ve nörodejeneratif hastalıklara, kansere ve tip 2 diyabete karşı koruma sağlayan B-kompleksi kukurbitasin B kaynağı olduğunu söylüyor.

Bununla birlikte, kukurbitasin B üzerine yapılan çalışmalar, bileşiğin izole edildiğindeki etkisine bakmıştır, bu nedenle birkaç dilim salatalık yemenin sağlığı iyileştirme olasılığı düşüktür, diye belirtiyor.

Sağlıklı saç, cilt ve tırnakları destekler

Dr. Brewer, gözlerinize iki dilim salatalık koymanın sadece eski bir batıl inanç olmadığını, aslında şişkin gözleri yatıştırdığını söylüyor. Salatalık ayrıca güneş yanıklarına çare olarak cilt üzerinde de kullanılabilir.

Brewer şöyle devam ediyor: “Salatalık kabuğu, sağlıklı saç, cilt ve tırnakların korunmasında önemli rol oynayan bir mineral olan silika açısından en zengin besin kaynaklarından biridir.”

Besinler

Dr. Brewer, diğer meyve ve sebzelerle karşılaştırıldığında salatalıkların “harika bir besin kaynağı olmadığını” söylüyor. Vitamin ve mineral kaynağı olsalar da yüksek su içeriği nedeniyle diğer sebzelerde bulunan besin yoğunluğundan yoksundurlar.

Dr. Brewer, “Herhangi bir beslenme eksikliğini gidermek için salatalıklara güvenmeyin” diyor.

Alerjiye neden olabilir mi?

Dr. Brewer, “Bazı insanların salatalık proteinlerine karşı alerjisi olduğunu” söylüyor. “Kızarıklık veya kaşıntı olmadığından emin olmak için 15 dakika boyunca bir parça salatalık uygulayarak küçük bir cilt bölgesini test etmeyi” öneriyor.

Salatalık yemenin en besleyici yolu nedir?

Salatalık en iyi çiğ olarak yenir, bu nedenle salatalara ekleme trendi sağlıklı bir seçenektir, ancak sandviçlere de eklenebilirler.



56 milyon gebelik incelendi: Hamilelik döneminde diyabet, otizm riskini artırıyor

Dünya çapındaki hamile kadınların yaklaşık yüzde 14'ünün gestasyonel diyabetten muzdarip olduğunu tahmin ediliyor (Unsplash)
Dünya çapındaki hamile kadınların yaklaşık yüzde 14'ünün gestasyonel diyabetten muzdarip olduğunu tahmin ediliyor (Unsplash)
TT
20

56 milyon gebelik incelendi: Hamilelik döneminde diyabet, otizm riskini artırıyor

Dünya çapındaki hamile kadınların yaklaşık yüzde 14'ünün gestasyonel diyabetten muzdarip olduğunu tahmin ediliyor (Unsplash)
Dünya çapındaki hamile kadınların yaklaşık yüzde 14'ünün gestasyonel diyabetten muzdarip olduğunu tahmin ediliyor (Unsplash)

Milyonlarca kişiyi içeren yeni bir araştırma, hamilelik dönemindeki diyabet ve çocukta otizm gibi nörogelişimsel bozukluklar görülme riski arasında güçlü bir bağlantı saptadı. 

Hakemli dergi Lancet Diabetes & Endocrinology'de dün (7 Nisan) yayımlanan araştırma, maternal diyabetin hem anne hem de çocukta çeşitli sağlık sorunlarına yol açabileceğini gösteren çalışmalara bir yenisini ekliyor. 

Bilim insanları yeni çalışmada maternal diyabet kapsamına, hamileyken tip 1 veya tip 2 diyabet hastası olan veya gebelik sürecinde gestasyonel diyabet teşhisi konan kişileri aldı. Gestasyonel diyabet, daha önce hastalıktan muzdarip olmayan kişilerin hamileyken diyabet semptomları sergilemesini ifade ediyor.

Araştırmacılar bu doğrultuda dünya çapından 56 milyon anne-çocuk çiftinin incelendiği 202 çalışmayı analiz etti. 

Annenin yaşı ve vücut kitle endeksi gibi diğer faktörler hesaba katıldığına bile, maternal diyabet olan kadınların çocuklarının, nörogelişimsel bir sorun yaşama ihtimalinin yüzde 28 daha yüksek olduğu bulundu. 

Bu grupta otizm riski yüzde 25, dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu (DEHB) riski yüzde 30 ve zeka geriliği riski yüzde 32 daha yüksek çıktı. 

Bilim insanları ayrıca önceden diyabet tanısı alan annelerin çocuklarında nörogelişimsel bozukluk oluşma riskinin, gestasyonel diyabete kıyasla daha yüksek olduğunu gözlemledi. 

Bulgular, gebelik döneminde diyabet ve bu sorunlar arasında bir neden sonuç ilişkisi kurmuyor. Ancak Çin'deki Orta Güney Üniversitesi'nden makalenin yazarı Fangkun Liu diyabet ve nörogelişimsel bozukluk arasındaki ilişkinin bu kadar geniş bir veri setinde böyle bir tutarlılık sergilemesinin şaşırtıcı olduğunu söylüyor.

Bu bağlantıya neyin yol açtığı henüz bilinmiyor ancak araştırma ekibi, tip 1 diyabetin çocuklarda iltihaplanmayı artırabileceğini ve bunun, otizm ve DEHB riskinin yükselmesiyle ilişkili olabileceğini düşünüyor. Ayrıca maternal diyabetin, genlerin ifade edilme şeklini ve beyin fonksiyonlarını etkileyebileceğini öne sürüyorlar.

Çalışmada yer almayan Dr. Magdalena Janecka da maternal diyabet ve otizm arasındaki ilişkinin bilindiğini ancak arkasındaki mekanizmanın tam anlaşılmadığını dile getiriyor.

Diğer yandan yeni analizdeki bazı çalışmalarda kardeşler incelenmiş ve maternal diyabetle nörogelişimsel sorunlar arasında net bir bağlantı bulunamamış. Bu durum bazı genetik faktörlerin riski artırabileceğine işaret ediyor.

Bilim insanları, anne adaylarına hamilelikten önce diyabet taramaları ve tedavisi yapılması çağrısında bulunuyor. 

Ayrıca yüksek kan şekerini kontrol altına almanın, bu riskleri düşürüp düşürmeyeceğinin araştırılmasına da ihtiyaç var. Çalışmada yer almayan Dr. Kartik Venkatesh şöyle diyor:

Bir araştırmacı, bu alanda çalışan bir hekim ve bir ebeveyn olarak, hamilelikte glukoz kontrol tedavisinin etkisi hakkında daha fazla bilgi sahibi olmak istiyorum.

Independent Türkçe, New York Times, Reuters, Lancet Diabetes & Endocrinology