Uzun yaşam araştırması yanıtladı: Az kalori almak mı, aralıklı oruç mu daha etkili?

Kapsamlı çalışma, bilinenlere meydan okuyor

Araştırmacılar, kalori alımını kısıtlayarak kilo vermenin ömrü kısaltabileceğini öne sürüyor (Unsplash)
Araştırmacılar, kalori alımını kısıtlayarak kilo vermenin ömrü kısaltabileceğini öne sürüyor (Unsplash)
TT

Uzun yaşam araştırması yanıtladı: Az kalori almak mı, aralıklı oruç mu daha etkili?

Araştırmacılar, kalori alımını kısıtlayarak kilo vermenin ömrü kısaltabileceğini öne sürüyor (Unsplash)
Araştırmacılar, kalori alımını kısıtlayarak kilo vermenin ömrü kısaltabileceğini öne sürüyor (Unsplash)

Uzun bir yaşam sürmek için kalori alımını azaltmanın, aralıklı oruçtan daha etkili olduğu tespit edildi. Fareler üzerinde yapılan kapsamlı araştırma, uzun yaşamla ilgili bilinenleri sorgulamaya açıyor.

Sağlık ve uzun bir ömür yolunda genetiğin yanı sıra yaşam tarzının, özellikle de beslenme biçiminin kritik bir rol oynadığı biliniyor. 

Daha az miktarda veya daha geniş aralıklarla yemek yemenin, hayvanların yaşamını uzatabileceği çeşitli araştırmalarda bulunmuştu.

Fakat bu tür kısıtlayıcı beslenme biçimlerinin neden böyle bir etki yarattığı ve bulguların insanlardaki yansımaları net bir şekilde saptanamıyordu. 

ABD merkezli Jackson Laboratuvarı'ndan araştırmacılar bu belirsizliği gidermek adına 960 fareyle bir deney yürüttü.

Çalışmadaki fareler, insan popülasyonunun genetik çeşitliliğini daha iyi temsil edecek şekilde seçildi.

Daha sonra fareleri 5 gruba ayırarak farklı beslenme biçimlerine tabi tutan araştırmacılar, hayvanların sağlığını yaşamları boyunca detaylıca takip etti. 

İlk gruptaki fareler istedikleri zaman istedikleri kadar yemek yerken diğerlerine bazı kısıtlamalar kondu.

İki gruptaki hayvanlara her gün taban kalorilerinin yalnızca yüzde 60 veya yüzde 80'i verilirken, diğer iki gruptakilere aralıklı oruç uygulandı. Bir grup hafta bir gün, diğeri de haftada iki gün üst üste yemek yemedi ve geri kalan günlerde istedikleri gibi beslendi.

Önde gelen hakemli dergi Nature'da 9 Ekim Çarşamba günü yayımlanan çalışmada, ilk gruptaki farelerin ortalama 25 ay yaşadığı kaydedildi.

Aralıklı oruç gruplarındaki hayvanların ortalaması 28 ay, taban kalori alımı yüzde 80 kısıtlananların da 30 aydı. Yüzde 60 grubundakiler ise ortalama 34 ayla en uzun yaşayanlar oldu.

Araştırmacılar düşük kalorili diyetlerin, vücuttaki yağ oranı ve glukoz seviyelerinden bağımsız olarak farelerin yaşamını uzattığını söylüyor. Bu ölçütler genellikle sağlık ve yaşlanmanın göstergeleri kabul edilse de yeni çalışma bu kanıya gölge düşürüyor. 

Çalışmadaki en önemli bulgulardan biri de zayıflamayla ilgiliydi. Şaşırtıcı bir şekilde en uzun yaşayan fareler, genellikle en az kilo verenlerdi.

Diğer yandan en çok zayıflayan hayvanların ömrünün kısa, enerjisinin düşük, bağışıklık ve üreme sistemlerinin de zayıf olduğu görüldü. 

Çalışmaya liderlik eden Prof. Gary Churchill, "Çalışmamız gerçekten de dayanıklılığın önemine işaret ediyor" diyerek ekliyor: 

En dayanıklı hayvanlar stres ve kalori kısıtlaması karşısında bile kilolarını korudu ve en uzun yaşayanlar da onlar oldu.

Bulgular her ne kadar önemli olsa da insanlara uyarlanıp uyarlanamayacaklarını söylemek henüz tam olarak mümkün değil.

Ayrıca kalori kısıtlaması ömrü daha çok uzatmasına karşın bu gruptaki hayvanların yaşam süresi birkaç aydan 4,5 yıla kadar değişkenlik gösterdi. 

Araştırmacılar bu duruma genetik faktörlerin yol açtığını tespit etti. Bu durum genetiğin beslenme biçiminden daha önemli bir rol oynadığına işaret ederken Prof. Churchill şöyle diyor:

Uzun süre yaşamak istiyorsanız beslenme biçimi gibi, yaşamınız süresince kontrol edebileceğiniz şeyler var fakat asıl ihtiyacınız olan şey, çok yaşlı bir büyükanne.

Uzun yaşam uzmanı Dr. Andrew Steele, yer almadığı çalışmanın bulgularını etkileyici bulsa da tartışmalara son noktayı koymadığını söylüyor. BBC Science Focus'a konuşan Dr. Steele "Etkileyici ve bilinenlere ters düşen bir sonuç" diyerek ekliyor:

Ancak fareler, küçük insanlar değil. Bu yüzden bu sonuçları insanlara uyarlarken çok dikkatli olmak gerekiyor.

Independent Türkçe, Science Daily, BBC Science Focus, Nature



Parkinson, kök hücre tedavisiyle tersine çevrildi

Titremelerin dengelenmesi için jiroskop kullanan hasta, cihaz yardımıyla spiral çiziyor (AFP)
Titremelerin dengelenmesi için jiroskop kullanan hasta, cihaz yardımıyla spiral çiziyor (AFP)
TT

Parkinson, kök hücre tedavisiyle tersine çevrildi

Titremelerin dengelenmesi için jiroskop kullanan hasta, cihaz yardımıyla spiral çiziyor (AFP)
Titremelerin dengelenmesi için jiroskop kullanan hasta, cihaz yardımıyla spiral çiziyor (AFP)

Çinli araştırmacılar, Parkinson hastalığı için yeni bir kök hücre tedavisi geliştirdi. Bu tedavinin, onlarca yıldır bu nörolojik rahatsızlıktan muzdarip olan hastaların semptomlarında hızlı bir iyileşme sağladığı bildiriliyor.

Parkinson, beynin dopamin hormonunu üreten bölgesindeki sinir hücrelerinin ölümünden kaynaklanan, esas olarak vücudun hareket kabiliyetini etkileyen, ilerleyen bir nörolojik hastalık.

Hastalar zamanla tüm vücutlarında sertleşmeler yaşayabiliyor ve kendilerine bakamaz hale gelebiliyorlar.

Dejeneratif hastalığın henüz tedavisi yok ve mevcut tedavi seçenekleri semptomları yönetmeye odaklanıyor.

Mevcut tedavi yaklaşımlarının çoğu, beyindeki dopamini geçici olarak yerine koymaya çalışıyor ancak altta yatan nöron ölümüne çare olamıyorlar.

Şimdiyse Hefei'deki Çin Bilim ve Teknoloji Üniversitesi'nin Çin'e Bağlı İlk Hastanesi'ndeki araştırmacılar, kök hücre tedavilerinde yüksek verimlilik elde ettiklerini ve Parkinson hastalarının kaybettikleri hareket kabiliyetini geri kazanmalarına yardımcı olduklarını öne sürüyor.

Bu bilim insanları, nisandan bu yana 6 hastada kök hücre nakli üzerine bir Faz I klinik çalışması yürütüyor ve katılımcıların beyinlerindeki dopamin sinyallerinde sürekli bir artışla birlikte semptomlarda hızlı bir iyileşme olduğunu bildiriyor.

Tedavi, enjekte edilen kök hücrelerin farklılaşarak yalnızca dopamin salgılayabilen sinir hücrelerine dönüşmesini sağlamayı amaçlıyor.

Araştırmacılar, kök hücrelerin hastalarda işlevsel dopamin üreten hücrelere dönüşmesini sağlamada çok yüksek bir verimlilik elde edebildiklerini söylüyor.

Çalışma ekibinde yer alan nörolog Shi Jiong, SCMP'ye, "Bunları hastanın beynine 'yerleştiriyoruz' ve beynin sinir ağlarını yeniden şekillendiren yepyeni dopaminerjik nöronlara dönüşmelerini sağlıyoruz" dedi.

Dr. Jiong, "Uluslararası alanda lider ekipler yakın zamanda yaklaşık yüzde 50'lik bir dönüşüm oranı bildirdi ancak işbirliği yaptığımız ekibimiz bir dizi çalışmayla yüzde 80'in üzerinde bir orana ulaştı" diye konuştu.

Çalışmaya katılan 6 hastadan birinin titreme ve kasılma gibi semptomlarında çarpıcı bir düşüş görüldüğü bildirildi.

Araştırmacılar, 37 yaşındaki hastanın Parkinson Hastalığı Değerlendirme Ölçeği puanının, ciddi engellilik olarak sınıflandırılan 62'den, sağlıklı bir bireyin puanına benzer şekilde 12'ye düştüğünü söylüyor.

Deneyin ilk sonuçları, nisanda kök hücre tedavisinin hastalar için güvenli olduğunu, enjekte edilen hücrelerin hayatta kalıp dopamin ürettiğini göstermişti.

Araştırmacılar, yeni tedavinin potansiyelini daha fazla test etmek için daha geniş ölçekli çalışmalara daha fazla hasta dahil etmeyi umuyor.

Independent Türkçe


Piyasadakilerin yan etkilerini taşımayan zayıflama hapı üretildi

Pekin'deki bir hastanede bir çocuğun kilosunu gösteren tartı (Arşiv/AFP)
Pekin'deki bir hastanede bir çocuğun kilosunu gösteren tartı (Arşiv/AFP)
TT

Piyasadakilerin yan etkilerini taşımayan zayıflama hapı üretildi

Pekin'deki bir hastanede bir çocuğun kilosunu gösteren tartı (Arşiv/AFP)
Pekin'deki bir hastanede bir çocuğun kilosunu gösteren tartı (Arşiv/AFP)

Metabolizmayı hızlandıran ve kan şekeri seviyelerini iyileştiren yeni bir bileşik geliştirdiklerini iddia eden araştırmacılar, bu ilerlemenin Ozempic ve Wegovy gibi ilaçların yan etkilerini taşımayan zayıflama haplarına önayak olabileceğini belirtiyor.

Ozempic ve Wegovy gibi GLP-1 ilaçları birçok kişinin kilo vermesini sağlıyor. Haftalık enjeksiyonlarla uygulanan bu ilaçlar, bağırsakla beyin arasındaki iletişimi değiştirerek açlığı etkiliyor. Ancak iştahsızlık, kas kütlesinde azalma ve bağırsak rahatsızlığı gibi yan etkileri var.

Araştırmacılar, yeni bileşiğin iştah düzenleyen sinyallere müdahale etmek yerine doğrudan kaslardaki metabolik aktiviteyi artırdığını söylüyor.

Daha önce hayvanlar üzerinde yapılan deneyler, bileşiğin GLP-1 ilaçlarıyla ilişkilendirilen yaygın dezavantajları ortadan kaldırırken kan şekeri seviyelerini ve vücut yapısını iyileştirdiğini göstermişti.

48 sağlıklı gönüllü ve tip 2 diyabet hastası 25 bireyi içeren yeni çalışma, tedavinin insanlarda da iyi tolere edildiğini gösteriyor.

Cell adlı akademik dergide yayımlanan yeni çalışmanın yazarlarından, Stockholm Üniversitesi'nden moleküler biyolog Tore Bengtsson, "Sonuçlarımız, kas kütlesini kaybetmeden metabolik sağlığı iyileştirebileceğimiz bir geleceğe işaret ediyor" dedi.

Kaslar hem tip 2 diyabet hem de obezitede önemli ve kas kütlesi de yaşam beklentisiyle doğrudan ilişkili.

Yeni ilaç, vücut genelinde bulunan düz kaslardaki reseptörlerde etki eden, laboratuvarda geliştirilmiş bir moleküle dayanıyor.

Araştırmacılar, ilacın kalbin aşırı uyarılmasını önlerken kas fonksiyonuna fayda sağlayacak şekilde etki ettiğini söylüyor.

Karolinska Enstitüsü'nden çalışmanın bir diğer yazarı Shane C. Wright, "Bu ilaç tamamen yeni bir tedavi türünü temsil ediyor ve tip 2 diyabetle obezite hastaları için çok büyük önem taşıma potansiyeline sahip" dedi.

Bileşiğimizin sağlıklı kilo kaybını desteklediği görülüyor ve ayrıca hastaların enjeksiyon yaptırmalarına gerek kalmıyor.

Yeni ilaç, GLP-1 tedavilerinden farklı bir mekanizma üzerinden etki gösterdiğinden, tek başına veya GLP-1 ilaçlarıyla birlikte kullanılabilir.

Dr. Wright, "Bu, onları hem tek tedavi yöntemi olarak hem de GLP-1 ilaçlarıyla birlikte değerli kılıyor" dedi.

Araştırmacılar, daha geniş kapsamlı bir ikinci faz klinik araştırmanın, ilacın önceki araştırmalarda görülen olumlu etkilerinin tip 2 diyabet veya obezite hastalarında da görülüp görülmediğini ortaya çıkarabileceğini umuyor.

Independent Türkçe


Zayıflama iğnelerinin Alzheimer'ın ilerlemesini yavaşlattığı bulundu

Bir araştırma, kilo verme iğnelerinin Alzheimer hastalığına yakalanma riskini azaltabileceğini öne sürüyor (Reuters)
Bir araştırma, kilo verme iğnelerinin Alzheimer hastalığına yakalanma riskini azaltabileceğini öne sürüyor (Reuters)
TT

Zayıflama iğnelerinin Alzheimer'ın ilerlemesini yavaşlattığı bulundu

Bir araştırma, kilo verme iğnelerinin Alzheimer hastalığına yakalanma riskini azaltabileceğini öne sürüyor (Reuters)
Bir araştırma, kilo verme iğnelerinin Alzheimer hastalığına yakalanma riskini azaltabileceğini öne sürüyor (Reuters)

Bilişsel gerilemeyi yavaşlatabileceğini gösteren bir çalışmanın ardından zayıflama iğnelerinin Alzheimer tedavisinde kullanılabileceği öne sürülüyor.

Saxenda markası altında satılan liraglutid, kan şekerini kontrol altına almak ve zayıflamaya yardımcı olmak için reçete ediliyor.

GLP-1 agonisti olan bu ilaç, Wegovy ve Ozempic gibi çalışarak kan şekerini, iştahı ve sindirimi düzenleyen doğal hormonu taklit ediyor.

Ancak Imperial College London'dan araştırmacılar, günde bir kez uygulanan iğnelerin Alzheimer hastalarında bilişsel gerilemeyi yaklaşık yüzde 50 yavaşlattığını saptadı.

Üniversitenin Beyin Bilimleri Bölümü'nde nörobilim alanında öğretim üyesi olan Paul Edison, önceki araştırmalardan sonraki durumu şöyle açıklıyor: 

Liraglutidin muhtemelen iltihabı azaltarak, insülin direncini ve Alzheimer biyobelirteçlerinin toksik etkilerini düşürerek veya beyindeki sinir hücrelerinin iletişimini iyileştirerek beyni koruduğunu düşünüyoruz.

Hakemli dergi Nature Medicine'da yayımlanan çalışmada hafif ila orta derecede Alzheimer'ı olan ancak diyabeti olmayan 169 katılımcı iki gruba ayrıldı.

Bir gruba günlük liraglutid iğnesi yapılırken, diğer gruba bir yıl boyunca plasebo verildi.

Takip döneminden sonra yapılan bir dizi beyin taraması, ilacın beyin hacmi kaybını yavaşlattığını ortaya koydu.

Çalışmanın yazarları, "İyileşme 6 aydan önce görülmeye başlasa da 52. haftada daha belirgin hale gelmesi, GLP-1 analoglarının uzun süreli tedaviyle Alzheimer'daki bilişsel işlevleri olumlu yönde etkileyebileceğini gösteriyor" diyor.

Ancak araştırmacılar liraglutidin, Alzheimer hastalığının ayırt edici özelliği olan beyin glikoz metabolizmasındaki gerilemeyi engellemediğini saptadı.

Araştırmacılar zayıflama iğnesinin beyin hacmi kaybını neden yarı yarıya yavaşlattığını belirtmese de beyindeki iltihabı ve tau adlı toksik proteinin birikimini azalttığının daha önce bulunduğunu açıklıyorlar.

Tau proteininin anormal birikimi "yumaklar" oluşturarak hücre hasarına ve iltihaplanmaya yol açıyor ve Alzheimer semptomlarına katkıda bulunuyor.

Tıpkı Wegovy gibi Novo Nordisk'in ürettiği Saxenda da Birleşik Krallık Ulusal Sağlık Servisi tarafından vücut kitle indeksi 30'un üzerindeki kişilere kilo verme tedavisi olarak sunuluyor.

Ancak çalışmanın yazarları, zayıflama iğnesinin Alzheimer'la mücadelede uzun vadede kullanılıp kullanılamayacağını belirlemek için daha fazla araştırmaya ihtiyaç duyulduğunu vurguluyor.

Çalışma, Dünya Sağlık Örgütü'nün (DSÖ), yüksek maliyetler ve ilaçlarla ilgili tedarik sorunları nedeniyle zayıflama iğnelerinden faydalanabilecek kişilerin 10'da birinden azının bunlara erişebildiği uyarısında bulunmasının ardından geldi.

DSÖ, bu ilaçlar hakkındaki ilk kılavuzunda iğnelerin, obeziteyle yaşayan kişilere yardımcı olmak için sağlıklı beslenme ve düzenli egzersizle birlikte, uzun vadeli olarak kullanılması gerektiğini öneriyor.

Independent Türkçe