Kapsamlı araştırma yanıtladı: Hamileyken kahve içmek çocukta DEHB'ye yol açar mı?

58 bin anne-çocuk çiftinin verisi incelendi

Hamileyken kahve tüketmenin, bebeğin beyin gelişimini etkileyebileceği düşünülüyor (Unsplash)
Hamileyken kahve tüketmenin, bebeğin beyin gelişimini etkileyebileceği düşünülüyor (Unsplash)
TT

Kapsamlı araştırma yanıtladı: Hamileyken kahve içmek çocukta DEHB'ye yol açar mı?

Hamileyken kahve tüketmenin, bebeğin beyin gelişimini etkileyebileceği düşünülüyor (Unsplash)
Hamileyken kahve tüketmenin, bebeğin beyin gelişimini etkileyebileceği düşünülüyor (Unsplash)

Bilim insanları hamilelikte kahve içmenin bebekte dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğuna (DEHB) yol açmadığını tespit etti. 

Çeşitli araştırmalar, gebelik döneminde kafein tüketmenin bebeğin beyin gelişimini olumsuz etkilemek gibi birtakım sağlık sorunlarına neden olabileceğine işaret ediyor. 

Bazı araştırmalar otizm ve DEHB gibi nörogelişimsel bozukluklara da yol açabileceğini öne sürse de bilim insanları bulguların kesin bir şekilde doğrulanmadığını söylüyor. 

Bu nedenle kapsamlı bir çalışma yürüten uluslararası bir araştırma ekibi, kafein tüketimiyle DEHB arasındaki ilişkiyi inceledi. 

Psychological Medicine adlı hakemli dergide yakın zamanda yayımlanan çalışma kapsamında 58 bin 694 anne-çocuk çiftinin verisi analiz edildi. Araştırmacılar, çalışmanın 1999 ila 2008'de Norveç'teki bütün hamilelere açık olduğunu söylüyor. 

Gebelik öncesinde ve esnasında ne kadar kahve içtiğini aktaran katılımcılar ayrıca çocuklarının 6 aydan 8 yaşına kadarki nörogelişimsel durumunu bildirdi. 

Anket soruları, çocukların yaşadığı dikkat ve iletişim sorunlarının yanı sıra motor ve dil becerilerindeki gelişimleri de anlamak üzere tasarlanmıştı. 

Ebeveyn ve çocuklardan genetik örnekler de alan ekip, bu sayede anne ve çocuk arasında paylaşılan genetik varyantları kontrol ederek kahvenin etkisini tek başına anlamaya çalıştı.

Veriler ilk başta gebelikte kahve içmekle DEHB arasında güçlü bir bağlantı kursa da sigara ve alkol kullanımı, eğitim düzeyi ve gelir seviyesi gibi yaşam tarzı faktörlerini hesaba katınca durum değişti.

Bilim insanları hamilelikte kahve tüketimiyle çocukta DEHB görülmesi arasında güçlü bir neden sonuç ilişki bulamadı. 

Araştırmacılar makalede "Sonuçlarımız, annenin kahve tüketiminin bebeğin nörogelişimsel bozuklukları üzerinde nedensel bir etki yarattığına dair çok az kanıt sunuyor" diye yazıyor.

King's College London'da obstetrik alanında çalışan ve yeni araştırmada yer almayan Andrew Shennan ise "Bu iyi bir çalışma ve kafein alımının önemli bir endişe kaynağı olmadığına dair büyük bir güven veriyor" diyerek ekliyor:

Kafeinin tamamen güvenli olduğunu öne sürmese de kafein tüketimiyle ilgili kötü sonuçları başka şeylerin açıklayabileceğine işaret ediyor.

Uzmanlar, bulguların hamilelikte kafein tüketiminin tamamen zararsız olduğunu göstermediğinin altını çiziyor. 

Newsweek'e konuşan Shennan, bu konudaki çalışmalardan farklı sonuçlar çıktığını ancak bazılarında, bebeğin küçük veya ölü doğması ve düşük riskiyle kafein tüketimi arasında ilişki tespit edildiğini söylüyor. 

Bu nedenle gebelerin kafein alımını sınırlamasının iyi olacağını belirten Shennan, genellikle günde 200 miligramdan fazla tüketilmemesini tavsiye ediyor.

Bebeğin gelişiminde kişiden kişiye değişebilen çeşitli faktörler etkili olduğu için hamileyken ne kadar kahve tüketebileceğinizi doktorunuzla konuşmanızda fayda var.

Independent Türkçe, Conversation, Newsweek, Psychological Medicine



Doğduğunuz ayın kilonuzu etkileyebileceği keşfedildi

Meksika'da bir anne bebeğine sarılıyor (AFP)
Meksika'da bir anne bebeğine sarılıyor (AFP)
TT

Doğduğunuz ayın kilonuzu etkileyebileceği keşfedildi

Meksika'da bir anne bebeğine sarılıyor (AFP)
Meksika'da bir anne bebeğine sarılıyor (AFP)

Yeni bir araştırma, anne karnına soğuk aylarda düşenlerin, sıcak mevsimlerde gebe kalınan bireylere kıyasla daha düşük vücut kitle endeksine ve iç organlarının etrafında daha az yağa sahip olduğunu gösterdi.

Hakemli dergi Nature Metabolism'de bu hafta yayımlanan araştırma, hava koşullarının bir kişinin hayatı boyunca fizyolojisini etkilerken oynadığı potansiyel rolü vurguluyor.

Günümüzde obezite, dünya çapında önde gelen ölüm nedenlerinden biri sayılıyor ve uzmanlar geçen yıl 1 milyardan fazla kişinin çok yüksek vücut yağı seviyeleri taşıdığı uyarısını yapıyor.

Egzersiz ve beslenme vücuttaki yağ oranını etkileyen temel faktörler olsa da soğuğa ve sıcağa maruz kalmanın da önemli bir rol oynadığı anlaşılıyor.

Kahverengi adipoz doku adı verilen özel bir yağ türü, özellikle soğuk ortamlarda ve yeni doğan bebeklerde ısı üreterek vücudun çekirdek sıcaklığını korumasına katkı sağlıyor.

Buna karşın beyaz adipoz doku, vücudun birincil enerji deposu ve aynı zamanda hormon salgılayan bir organ görevi görüyor.

Sıcaklık düştüğünde vücut, doğal olarak daha sıcak koşullara kıyasla daha az yağı beyaz adipoz doku şeklinde depoluyor.

Ancak Japonya'nın Tohoku Üniversitesi'nden Takeshi Yoneshiro'nun da aralarında bulunduğu araştırma ekibi, kahverengi adipoz doku aktivitesini etkileyen faktörlerin tam olarak anlaşılamadığını söylüyor.

Araştırmada ebeveynleri gebe kalma ve doğum sırasında soğuk veya sıcak derecelere maruz kalan 683 sağlıklı erkek ve kadında kahverengi adipoz doku yoğunluğu, aktivitesi ve ısı üretimi analiz edildi.

Yaşları 3 ila 78 arasında değişen katılımcılardan soğuk mevsimde gebe kalınan kişilerin kahverengi adipoz doku aktivitesi daha yüksekti. Bu da yetişkinlikte daha yüksek enerji harcaması, daha fazla ısı üretimi, daha düşük visseral yağ birikimi ve daha düşük vücut kitle endeksiyle bağlantılıydı.

Araştırmacılar şöyle diyor:

Burada, anneleri soğuk mevsimlerde gebe kalan bireylerin daha yüksek kahverengi yağ dokusu aktivitesi, adaptif termogenez, günlük toplam enerji harcamasında artış ve daha düşük vücut kitle indeksi ve visseral yağ birikimi sergilediğini bildiriyoruz.

Çalışma, kahverengi adipoz doku aktivitesinin temelde, gebelik öncesi günlük sıcaklıklarda görülen büyük değişimden ve düşük ortam sıcaklıklarından etkilendiği sonucuna varıyor. "Gebe kalma döneminde daha düşük ortam sıcaklıkları ve günlük sıcaklıklardaki daha büyük dalgalanmalar kahverengi adipoz doku aktivitesinin temel belirleyicileri" ifadeleri kullanılıyor.

Araştırmacılar, bu bağlantının altında yatan mekanizmaları bulmak için daha kapsamlı bir popülasyon kümesi de içeren daha fazla çalışma yapılması çağrısında bulunuyor.

Beslenme ve diğer çevresel faktörlerin bu bağlantıyı nasıl etkilediğini saptamayı umuyorlar.

Independent Türkçe