Yemen Ticaret ve Sanayi Odaları Federasyonu, Husileri ekonomiyi yok etmekle suçluyor

Yemen Ticaret ve Sanayi Odaları Federasyonu, malların tükenmesi ve sermaye sahiplerinin göçü ile ilgili uyarılarda bulundu

Husiler aylardır büyük tüketim malları şirketlerine ait mağazaları fiyat listesini ihlal etme suçlamasıyla kapatıyor. (Husi medyası)
Husiler aylardır büyük tüketim malları şirketlerine ait mağazaları fiyat listesini ihlal etme suçlamasıyla kapatıyor. (Husi medyası)
TT

Yemen Ticaret ve Sanayi Odaları Federasyonu, Husileri ekonomiyi yok etmekle suçluyor

Husiler aylardır büyük tüketim malları şirketlerine ait mağazaları fiyat listesini ihlal etme suçlamasıyla kapatıyor. (Husi medyası)
Husiler aylardır büyük tüketim malları şirketlerine ait mağazaları fiyat listesini ihlal etme suçlamasıyla kapatıyor. (Husi medyası)

Yemen’in başkenti Sana'da bulunan Yemen Ticaret ve Sanayi Odaları Federasyonu, Husi darbecilerin usul ve uygulamalarının, sermaye sahiplerinin ticari ve ekonomik güvenlik arayışıyla göç ve ülkeden çıkışlarına yol açacağını belirtti.

Federasyon tarafından yapılan açıklamada şu ifadeler yer aldı: “Yaptıklarıyla adeta Yemen ekonomisini yok etmeye çalışan Husi darbeciler tarafından yönetilen ticaret sektörü, ticari ve ekonomik güvenlik arayışıyla sermaye sahiplerinin göç etmesine ve yerlerinden edilmesine yol açacaktır. Önümüzdeki dönemde piyasada mal bulunamamasından özel sektör sorumlu değildir. Zira bunun müsebbibi Husiler’dir.”

Yemen Ticaret ve Sanayi Odaları Federasyonu tarafından yapılan açıklamada, Husi isyancılar yasal gerekçeler veya özel yargı kararları ve emirleri olmaksızın şirket ve ticari işletmeleri kapatarak özel sektöre karşı keyfi tedbirler almakla suçlandı. Ayrıca, tacirlerin mallarına el koymak ve bunları zorla elden çıkarmak, kanuna, piyasa düzenlemelerine ve rekabet koşullarına aykırı fiyatlar uygulamaktan sorumlu tutuldu.

Federasyon, Husi darbecilerin İç Ticaret Kanunu'nun 16. fıkrasının 2. maddesini ihlal ettiğini söyledi. Dünya ülkelerinin hükümetlerinin yürürlükteki hükümlerine ters düşen Husiler, kamu yararını göz önünde bulundurmadan, toplum çıkarlarını gözetmeden, adalet ve hakkaniyet ilkelerini sağlamadan kamu maliyetlerini dayatıyorlar.

Federasyon, Yüksek Siyasi Konsey Başkanı Mehdi el-Maşat'ın federasyon ve tüccarlardan bir heyetle yaptığı görüşmeden sonra verdiği taahhütleri ihlal ederek geçen hafta tüccarlara karşı yeni bir haksız fiyat listesi çıkarmakta ısrar etmesiyle ilgili açıklamalarına şaşırdığını ifade etti.

İtiraz ve talepler

Geçtiğimiz haftalarda Husi darbecilerin kontrolündeki bölgelerde faaliyet gösteren tüccarlar, iş adamları ve ticaret şirketleri, darbecilerin kontrolündeki ticaret ve sanayi sektörünün çeşitli malzeme ve temel tüketim malları fiyat listelerine itiraz ettiler. Kendilerine verdiği zarar nedeniyle fiyat listelerinin tadil edilmesini talep eden tüccarlar, malların ithalatı, üretimi ve nakliyesi dikkate alınmadan oluşturulan fiyat listelerinin kendilerine kâr kazandıramayacağını belirttiler.

Ancak ticaret sektörünü denetleyen Husi liderler, tüccar ve şirketlerden tüketiciyi düşünerek Ramazan Ayı’nın sonuna kadar bu fiyat listelerini kabul etmelerini istedi.

Husi milislerin liderlerinin tüccarlara ve şirketlere zarar vermemek için fiyat listesini gözden geçirme ve değiştirme sözü vermesine rağmen, ticaret ve sanayi sektörünün geçen hafta yayınladığı bir başka yeni liste ise tüccar ve iş adamları tarafından daha adaletsiz olarak nitelendirildi. Zira söz konusu liste onların itiraz ve taleplerini dikkate almıyor.

Yemen Ticaret ve Sanayi Odaları Federasyonu'nun Husi milisler tarafından yönetilen ticaret ve sanayi sektörüne yönelik açıklamasında, ‘özel sektör şirketlerine karşı adeta kılıç kuşanıldığı’ vurgulandı.

Açıklamada, Rusya-Ukrayna savaşının patlak vermesinin bir sonucu olarak, küresel piyasalarda hammadde fiyatlarının benzeri görülmemiş bir şekilde alevlendiğinin ve özel sektörün, fiyatların bu değişimlere ayak uyduracak şekilde ayarlanmasını talep ettiği belirtildi. Ancak Husi milisler, bu talepleri erteleme ve öteleme ile karşıladı ve fiyatlarda herhangi bir artışı reddetti.

Rusya-Ukrayna savaşının yarattığı krizin şiddeti hafiflediğinde Husi milisler, fiyatları düşürmek için yeni fiyat listeleri çıkarmaya başladı. Açıklamada belirtildiği gibi, özel sektör fiyatlarını küresel fiyat değişimlerine göre yukarı ve aşağı yönlü olarak gözden geçirse de bunu şirketlerin ve tüccarların bu zor dönemdeki kayıplarını ve yaşadıklarını hesaba katmadan yapıyor.

Federasyon yaptığı açıklamada para cezalarının hukuka aykırı olduğunu, mal yüklü tırların milislerce kurulan gümrük kapılarında günlerce ve hatta haftalarca durdurulmasının büyük kayıplara yol açmakta olduğunu söyledi. Zira nakliye ve konteynerlerin teslim ve boşaltılmasındaki gecikmeler nedeniyle ücretler yükseliyor.

Açıklamada ayrıca Husi milisler, yüzlerce tüccar ve şirketin işlemlerini durdurmak, ticari ruhsatlarını yenilemeyi reddetmek, yasal gerekçe gösterilmeden çıkarlarını ve işlerini bozmakla suçlandı. Açıklamaya göre, ticaret, vergi ve gümrük mevzuatının gerektirdiğinin aksine, ticari işlemlerin uygulanmasında özel sektörü sınırlandırma ve işlerini zorlaştırma politikası benimseniyor.

Husi milislerin uygulamalarının ulusal şirketlere büyük kayıplar verdiği belirtilen açıklamada, yaşananların ekonomik sektörü ve piyasa dengelerini etkileyen bir felaket olduğu belirtildi. Mal ithalatının durdurulmasına ve stratejik stokunun zarar görmesine yol açacağını kaydeden Federasyon, bu durumda alınması gereken önlemleri görüşmek üzere özel sektör çalışanlarının bir araya gelmesi için bir tarih belirleyecek.

Ticaret tekeli

Geçtiğimiz aylarda Husi milisler, yayınladıkları fiyat listelerini ihlal ettiği gerekçesiyle başkent Sana'da ve kontrolleri altında bulunan diğer şehirlerde çok sayıda şirket ve mağazayı kapattı.

Yemen'in en büyük ticari grubu olan Hail Said Enam Şirketler Grubu, Husi önlemlerinin en önde gelen kurbanlarından biri. Zira milisler geçtiğimiz aylarda bazı şehirlerdeki şube, büro ve satış noktalarını kapatmış, onlara karşı iftira ve şantaj suçlamalarıyla medya kampanyaları başlatmıştı.

Bertelsmann Vakfı tarafından geçen yıl yayınlanan ‘2022 Yılı Özel Dönüşüm Endeksi’ başlıklı bir rapor, Husi milislerin, kontrolü altındaki bölgelerde iş yapmayı zorlaştıran pazarı kontrol etmek amacıyla ithalat ve ihracat lisanslarını ve yabancı para birimlerini yalnızca üyeleri için tekelleştirme eğilimini ortaya çıkardı.

Rapora göre, milisler temel kamu hizmetlerine yapılan harcamaları durdurdu ve bu hizmetlerin çoğunu kendi özel sektörlerine devretti.

Bir yıl önce Husi milisler, yeni mağazalar ve ürünler için ticari marka tescili başvurusunda bulunurken yasa dışı talepler ve koşullarla tüccarlar üzerinde daha şiddetli baskı oluşturmaya başlamak amacıyla Muhammed Şeref el-Mutahhar'ı Sanayi ve Ticaret Bakanı olarak atadı.

Şarku’l Avsat’ın yerel kaynaklardan aktardığına göre milislerin kontrolü altındaki Vergi Dairesi ve Sanayi ve Ticaret Bakanlığı, tüccarlardan ve şirketlerden yasadışı bazı vergiler topluyor.

Milisler ayrıca, dükkân ve şirket sahiplerini, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı'na bağlı heyetler adı altında kendilerine bağlı saha heyetlerinin merkezlerini ziyaret ederek belgelerini ve mali döngülerini incelemesine izin vermeye zorluyor. Bununla birlikte ziyaretleri sırasında söz konusu komitelere ağırlanma masraflarını üstlenmelerini zorunlu kılıyor.



OECD, 2024 ve 2025 yılları için Türkiye ve küresel büyüme tahminini yükseltti

Fotoğraf: Reuters
Fotoğraf: Reuters
TT

OECD, 2024 ve 2025 yılları için Türkiye ve küresel büyüme tahminini yükseltti

Fotoğraf: Reuters
Fotoğraf: Reuters

Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD), 2024 ve 2025 yılları için Türkiye ve küresel büyüme tahminini yükseltti.

OECD bugün yayımladığı raporunda 2024 küresel büyüme tahminini şubatta açıkladığı yüzde 2.9'dan yüzde 3.1'e revize ederken, Türkiye için 2024 tahminini yüzde 2.9'dan yüzde 3.4'e yükseltti.

OECD Türkiye ekonomisi için 2025 büyüme tahminini ise yüzde 3.1'den yüzde 3.2'ye, küresel ekonomi için de yüzde 3'ten yüzde 3.2'ye çıkardı.

OECD, Türkiye'deki finansal koşulların sıkılaşması ve enflasyonun alım gücü üzerindeki olumsuz etkisinin hane halkı tüketimini azaltacağını belirtti.

Rapora göre geçen yıl meydana gelen depremin ardından yeniden yapılanmanın devam etmesiyle yatırım faaliyetlerinin kısmen güçlü kalması bekleniyor.

OECD raporunda ihracatın, iyileşen dış ortamın etkisiyle kademeli olarak güçleneceği ifade edildi.

Türkiye'de enflasyonun bu yılın başında zirve yaptığını ancak 2024 ve 2025 yıllarında yüksek kalmaya devam edeceğini belirten OECD, Türkiye'de enflasyonun 2024'te ortalama yüzde 55.5, 2025'te yüzde 28.9 olacağını öngörüyor.

Raporda 2023 yılında bütçe açığının kısmen depremle ilgili harcamalardan dolayı artmasının ardından maliye politikasının daraltıcı olması beklendiği belirtildi.

Rapora göre Türkiye'de para politikası gerektiği gibi kısıtlayıcı hale geldi ve politika faizi Mayıs 2023'ten bu yana 4,150 baz puan yükseldi ancak enflasyonun yüksek kalmaya devam etmesi halinde daha fazla parasal ve mali sıkılaşma yapılması gerekebilir.

Independent Türkçe, Reuters


ABD'li yetkiliden iki ülkeye yapay zeka ve nükleer silah uyarısı

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ve Çin'in lideri Şi Cinping (AFP)
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ve Çin'in lideri Şi Cinping (AFP)
TT

ABD'li yetkiliden iki ülkeye yapay zeka ve nükleer silah uyarısı

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ve Çin'in lideri Şi Cinping (AFP)
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ve Çin'in lideri Şi Cinping (AFP)

ABD'li üst düzey bir yetkili Çin ve Rusya'yı, nükleer silahların konuşlandırılmasına ilişkin kararları yapay zekanın değil, sadece insanların verebileceği anlayışına bağlı kalmaya çağırdı.

Dışişleri Bakanlığı'nın silah kontrol yetkilisi Paul Dean perşembe günü verdiği çevrimiçi brifingde, Washington'ın nükleer silahlar üzerinde tamamen insanların kontrol sahibi olacağının altını çizen "açık ve güçlü bir taahhütte" bulunduğunu söyledi. Yetkili, Birleşik Krallık ve Fransa'nın da aynı şekilde hareket ettiğini söyledi.

Silahların Kontrolü, Caydırıcılık ve İstikrar Bürosu'nda bakan baş yardımcısı olan Dean, "Çin ve Rusya Federasyonu'nun da benzer bir açıklama yapmasını memnuniyetle karşılarız" dedi.

Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin 5 daimi üyesine atıfta bulunan yetkili, "Bunun son derece önemli bir sorumlu davranış normu ve P5 bağlamında çok hoş karşılanacak bir şey olduğunu düşünüyoruz" dedi.

Çin ve Rusya'dan yetkililer henüz yorumda bulunmadı.

Nükleer silah kapasitesini artıran Çin, şubatta en büyük nükleer güçlerin öncelikle kendi aralarında bir ilk kullanım yasağı anlaşması müzakere etmesi çağrısında bulunmuştu.

Geçen yıl Vladimir Putin, Ukrayna'daki savaşta nükleer silahların kullanımına ilişkin sert bir uyarı gibi görünen bir hareketle, Rusya'nın ABD'yle önemli bir nükleer silah anlaşması olan START'a katılımını askıya aldığını duyurmuştu.

Yeni START anlaşması, ABD ve Rusya arasında dönüm noktası niteliğinde ve dünyanın en büyük iki nükleer gücünün birbirlerinin cephaneliğini azaltmasına ve sınırlamasına olanak tanıyor. En son 2021'de 2026'ya kadar uzatılan anlaşma kapsamında iki ülke birbirlerinin nükleer silah tesislerini denetleme hakkına sahip.

ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken ve Çin Dışişleri Bakanı Wang Yi geçen hafta Pekin'de bir araya geldiğinde ikili görüşmeler yapay zeka teknolojisinin yayılmasını da içeriyordu.

Her iki tarafın yetkilileri gelecek haftalarda yapay zeka üzerine ilk üst düzey ikili görüşmelerini gerçekleştirmede mutabık kalırken, Blinken teknolojiye ilişkin risklerin ve güvenliğin en iyi nasıl yönetilebileceği hakkında görüş alışverişinde bulunacaklarını söylemişti.

ABD Başkanı Joe Biden'ın yönetimi, Çin'le hem nükleer silah politikası hem de yapay zekanın büyümesi hakkında ayrı ayrı görüşmeleri derinleştirmek için çaba sarf ediyor.

Askeri iletişimi normalleştirmeyi amaçlayan Pekin ve Washington'daki yetkililer, ocakta nükleer silah görüşmelerine yeniden başladı ancak iki taraf resmi bir silah kontrol müzakeresinde anlaşmaya varmadı ve yakın zamanda da varmaları beklenmiyor.

Independent Türkçe


Çin'deki "baskıcı yönetimden" kaçan zenginler, soluğu Japonya'da alıyor

Çin'den Japonya'ya taşınan iş insanları özellikle Tokyo'yu tercih ediyor (Unsplash)
Çin'den Japonya'ya taşınan iş insanları özellikle Tokyo'yu tercih ediyor (Unsplash)
TT

Çin'deki "baskıcı yönetimden" kaçan zenginler, soluğu Japonya'da alıyor

Çin'den Japonya'ya taşınan iş insanları özellikle Tokyo'yu tercih ediyor (Unsplash)
Çin'den Japonya'ya taşınan iş insanları özellikle Tokyo'yu tercih ediyor (Unsplash)

ABD'nin önde gelen gazetelerinden Wall Street Journal (WSJ), Çin'deki "otokratik sistemden" kaçmak isteyen zenginlerin Japonya'ya gittiğini yazdı. 

Haberde, Çin'deki zenginlerin, "özellikle pandemide gittikçe görünür hale gelen otokratik yönetim ve ülkedeki ekonomik yavaşlamanın" etkisiyle Japonya'ya yerleştiği ifade edildi.

Japon Yeni'nin değer kaybetmesiyle yabancıların ülkedeki emlak piyasasına ilgi gösterdiğine dikkat çekilen haberde, Çinli yatırımcıların özellikle başkent Tokyo'daki lüks konutları tercih ettiği belirtildi. 

Aylardır Amerikan doları karşısında değer kaybeden yen, bugün artışa geçti. Bloomberg'in hesaplamasına göre, Japonya Merkez Bankası, para birimini desteklemek için piyasaya yaklaşık 3,5 trilyon yenlik (yaklaşık 730 milyar TL) müdahalede bulundu.

Uluslararası yatırım yoluyla oturum ve vatandaşlık alma işlemlerini yöneten Britanyalı Henley & Partners firmasının haziranda yayımladığı raporda, en az 13 bin 500 yüksek gelirli Çinli yatırımcının 2024'te yabancı ülkelere taşınacağı öngörüsü paylaşılmıştı. 

Japonya'da ikamet eden Çinli sayısı, 2023 sonu itibarıyla 822 bine ulaştı. Bu sayı, bir önceki yıla kıyasla 60 binlik artışa denk geliyor.

Tokyolu emlak komisyoncusu Osamu Orihara, 2019'da pandemi öncesine kıyasla gelirinin neredeyse 4 kat arttığını söyledi.

Çin'de bir demir çelik fabrikası işleten Tomo Hayaşi, geçen yıl Tokyo'ya taşındığını belirtti. 45 yaşındaki Hayaşi'nin yaşadığı 48 katlı binadaki dairelerin yaklaşık üçte biri Çinli isimlere sahip kişilere ait. Haberde, Japonya'ya taşınan birçok Çinlinin adlarını değiştirdiğine de işaret edildi.

Japon emlakçılar, Çinli zenginlerin tatil evi olarak kullanmak için konut satın aldıklarını da söyledi. Ülkenin kuzeyindeki Hokkaido adasında, kayak pistine yakın Furano kasabasında arsa fiyatları geçen yıl yüzde 28 artarak, ülke çapındaki en büyük yükselişi yakaladı.

Diğer yandan haberde Pekin yönetiminin, Çinlilerin ülke dışına çıkarabileceği paralara kısıtlama uyguladığına dikkat çekildi. Ancak Japonya'ya taşınan birçok Çinli iş insanı, yabancı ülkelerde faaliyet gösteren uluslararası şirketlerde çalışıyor. Orihara, müşterilerinin genelde Hong Kong veya Singapur'da banka hesapları olduğunu da söyledi.

Ayrıca sabit bir ofisi ve iki ya da daha fazla çalışanı olan bir Japon firmasına en az 32 bin dolar değerinde yatırım yapan kişiler, iş kurma vizesi satın alabiliyor.

Independent Türkçe, Wall Street Journal, Bloomberg


Ukrayna lideri Zelenski: Savaşı kazanmadan NATO'ya katılamayız

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in 24 Şubat 2022'deki emriyle başlayan savaşta çatışmalar, Donetsk bölgesinde yoğunlaşmış durumda (Reuters)
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in 24 Şubat 2022'deki emriyle başlayan savaşta çatışmalar, Donetsk bölgesinde yoğunlaşmış durumda (Reuters)
TT

Ukrayna lideri Zelenski: Savaşı kazanmadan NATO'ya katılamayız

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in 24 Şubat 2022'deki emriyle başlayan savaşta çatışmalar, Donetsk bölgesinde yoğunlaşmış durumda (Reuters)
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in 24 Şubat 2022'deki emriyle başlayan savaşta çatışmalar, Donetsk bölgesinde yoğunlaşmış durumda (Reuters)

Ukrayna lideri Volodimir Zelenski, Rusya'yı yenmedikleri sürece NATO'ya katılamayacaklarını söyledi.

Zelenski, başkent Kiev'de salı günü yaptığı açıklamada, "Sadece savaşı kazanabilirsek NATO'ya gireceğimize inanıyorum. Savaş sürerken ittifaka kabul edileceğimizi sanmıyorum" dedi. 

Ukrayna lideri, ülkesinin NATO'ya kabul edilmesi için 32 üyeden onay alması gerektiğini hatırlatarak, bazı ülkelerin savaş sürerken Ukrayna'nın NATO'ya katılmasını "riskli gördüğünü" söyledi. 

Zelenski, NATO'ya üyeliğin Ukrayna'nın bağımsızlığını garanti altına alacağını savunarak "Ukrayna'nın ittifaka kabul edilmesi için zafer kazanmalıyız" dedi.

Ukrayna, ittifaka katılmak için resmi başvuruyu Eylül 2022'de yapmıştı. NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, Ukrayna'nın uzun vadede ittifakın parçası olacağını söylemişti. Fakat NATO, katılım sürecinin tamamlanmasına ilişkin Kiev yönetimine henüz net bir takvim sunmadı. 

Diğer yandan Ukrayna Hava Kuvvetleri Sözcüsü Ilya Evlaş, ABD yapımı F-16 savaş jetlerinin bu ay ellerine geçebileceğini ileri sürdü. Evlaş, Hollanda ve Danimarka'dan gönderilecek jetlerle ilgili henüz takvimin netleşmediğini fakat uçakların bir kısmının 5 Mayıs'tan sonra Ukrayna'ya ulaşacağını düşündüklerini belirtti.

ABD Kongresi'nde 23 Nisan'da yapılan oturumda, Ukrayna, İsrail ve Tayvan'a toplamda 95 milyar dolarlık yardım paketini içeren tasarı onaylanmıştı. 61 milyar doları Ukrayna için ayrılan paket, ertesi gün ABD Başkanı Joe Biden'ın imzasıyla yasalaşmıştı.

Bunlara ek olarak ABD Dışişleri Bakanlığı'ndan dün yapılan açıklamada, Rus ordusunun savaşta kimyasal silah kullandığı iddia edildi. 

Açıklamada, Rus ordusunun kloropikrin içeren silahlar kullandığı ve Kimyasal Silahlar Sözleşmesi'ni (CWC) ihlal ettiği öne sürüldü. Amerikalı yetkililer, ayrıca Rusya'nın farklı kimyasal maddeler eklediği gözyaşartıcılar kullandığını da savundu. 

Bazı herbisitlerde yer alan kloropikrin, I. Dünya Savaşı'nda da kimyasal silah olarak kullanılmıştı.

Rusya ise ABD'nin kimyasal silah iddialarının gerçeği yansıtmadığını savundu. Kremlin Sözcüsü Dmitri Peskov, bugünkü açıklamasında CWC'nin şartlarını bozacak şekilde hareket etmediklerini ve böyle silahlar kullanmadıklarını savundu.

Independent Türkçe, RT, CNN, AFP


Gazze'de ateşkes görüşmelerinde son durum nedir?

İsrail bombardımanları nedeniyle Gazze'de yaklaşık 1,5 milyon sivil, Mısır sınırındaki Refah'a sığındı (AFP)
İsrail bombardımanları nedeniyle Gazze'de yaklaşık 1,5 milyon sivil, Mısır sınırındaki Refah'a sığındı (AFP)
TT

Gazze'de ateşkes görüşmelerinde son durum nedir?

İsrail bombardımanları nedeniyle Gazze'de yaklaşık 1,5 milyon sivil, Mısır sınırındaki Refah'a sığındı (AFP)
İsrail bombardımanları nedeniyle Gazze'de yaklaşık 1,5 milyon sivil, Mısır sınırındaki Refah'a sığındı (AFP)

Hamas'ın Lübnan'daki yetkililerinden Usame Hamdan, İsrail'in son ateşkes teklifine "olumsuz" yaklaştıklarını söyledi.

Hamdan, Hizbullah'a ait Manar TV'de dün yaptığı açıklamada, "Mevcut müzakere teklifine ilişkin pozisyonumuz olumsuz" dedi.

Hamas'ın basın ofisinden yapılan açıklamada "Olumsuz pozisyon müzakerelerin durduğu anlamına gelmiyor. Bu karşılıklı bir süreç" ifadeleri kullanıldı. 

Örgütün Gazze'deki yetkililerinden Süheyl Hindi de Fransız haber ajansı AFP'ye açıklamasında, asıl amaçlarının savaşı sonlandırmak olduğunu savundu. Hindi, "Hamas ve tüm Filistinli direniş grupları, Filistin halkına karşı yürütülen ve her şeyi yakıp yıkan bu delice savaşı sona erdirmek istiyor" dedi. 

Ajansın aktardığına göre Hamas, İsrail ordusunun Gazze'den tamamen çekilmesini talep ediyor. İsrail ise Hamas militanlarının Mısır sınırındaki Refah şehrine gittiğini savunarak, buraya kara harekatı düzenlemek istiyor. 

Buna ek olarak anlaşma kapsamında 40 gün ateşkes sağlanması ve rehine takası yapılması öngörülüyor.

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu da müzakereden ne sonuç çıkarsa çıksın Refah'a kara operasyonu düzenleneceğini söylemişti. ABD ise harekata başından beri karşı çıkıyor.

24 Kasım'da sağlanan ve bir hafta süren ateşkeste 81 İsrailli ve 240 Filistinli esir karşılıklı serbest bırakılmıştı. İsrail Savunma Kuvvetleri'nin (IDF) verilerine göre Hamas'ın elinde halen yaklaşık 130 rehine var. İsrail ordusu, bunlardan 34'ünün öldüğünü doğrulamıştı.

Diğer yandan İsrail'in önde gelen gazetelerinden Haaretz, 29 Nisan'daki haberinde, Suudi Arabistan'ın ABD arabuluculuğuyla İsrail'le ilişkileri normalleştirme kararı aldığını öne sürmüştü. 

Birleşik Krallık'ın tanınmış gazetelerinden Guardian, Riyad yönetiminin Tel Aviv'in ateşkes görüşmelerini tıkaması ve bağımsız Filistin devletinin kurulmasını engellemesi durumunda, ABD'yle bir B planı üzerinde çalıştığını savundu. 

Buna göre İsrail'in dışarıda bırakılacağı planda, ABD ve Suudi Arabistan'ın ikili savunma anlaşması imzalaması planlanıyor. Ayrıca ABD'nin, Suudi Arabistan'daki sivil nükleer enerji sanayisinin inşasına destek vermesi, yapay zeka ve ileri teknoloji alanlarında karşılıklı işbirliği ve bilgi paylaşımı yapılması öngörülüyor. 

Washington merkezli Ortadoğu Enstitüsü'nden Firas Maksad, B planı çalışmalarına ilişkin Guardian'a şu değerlendirmeleri yaptı: 

Suudi Arabistan-ABD ilişkilerinin, İsrail siyasetinin ya da Benjamin Netanyahu'nun kaprislerine rehin düşmemesi için görüşmelerde taleplerin karşılıklı şekilde azaltıldığı bu modele yer açılmalı. Suudi Arabistan'ı, Rusya ve Çin'i kenarda bırakacak şekilde stratejik bir ittifakla ABD'yle yan yana getirebilirseniz bu, Biden yönetim için önemli bir kazanım olur.

ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, Riyad'da düzenlenen Dünya Ekonomik Forumu'nda pazartesi günü yaptığı konuşmada normalleşme süreciyle ilgili şunları söylemişti: 

Normalleşme yolunda ilerlenmesi için Gazze'deki krizin sonlanması ve Filistin devletinin kurulmasına yönelik bir yol haritası oluşturulması gerekiyor.

İsrail ve Suudi Arabistan'ın ABD arabuluculuğunda yürüttüğü normalleşme görüşmeleri, Hamas'ın 7 Ekim'deki Aksa Tufanı saldırısının ardından durmuştu. Riyad yönetimi, savaşın başladığı ay müzakerelerin askıya alındığını duyurmuştu. 

Süreçteki önemli konulardan biri de Filistin meselesiydi. Riyad, Filistin sorunu çözülmeden Tel Aviv yönetimini tanımayacağını defalarca duyurmuştu. İran ise İsrail ve Suudi Arabistan'ın yürüttüğü müzakereleri eleştirmişti.

İran lideri Ayetullah Ali Hamaney, dün yaptığı açıklamada müzakerelerin tekrar başlamasına yönelik çalışmalara yeniden tepki göstererek şunları söyledi: 

Bazıları, komşu ülkeleri aralarındaki ilişkiyi normalleştirmeye zorlayarak sorunları çözeceğini sanıyor. Yanılıyorlar. Filistin, Filistinlilere geri verilmelidir. Kendi rejimlerini, kendi sistemlerini kurmalılar, sonra da bu sistem Siyonistlerle nasıl başa çıkılacağını kararlaştırmalı.

Independent Türkçe, Guardian, Times of Israel, Haaretz, AFP


Shaquille O'Neal'dan pedikür itirafı: "Işıltı ve desenler tercih ediyorum"

Fotoğraf: AP
Fotoğraf: AP
TT

Shaquille O'Neal'dan pedikür itirafı: "Işıltı ve desenler tercih ediyorum"

Fotoğraf: AP
Fotoğraf: AP

Shaquille O'Neal pediküre binlerce dolar harcadığını söyledi.

52 yaşındaki eski NBA yıldızı, Shaq'la Büyük Podcast'in (The Big Podcast with Shaq) bir bölümünde pedikür için düzenli olarak yaklaşık bin dolar harcadığını ve genellikle ayak parmaklarında "ışıltı ve desenler" tercih ettiği itirafında bulundu. Dinleyicilere, "Yaklaşık bin dolar harcıyorum çünkü ayaklarımın koktuğunu ve çirkin olduklarını biliyorum ve onları boyamayı seviyorum" diye açıkladı.

O'Neal, "Onları boyuyorum çünkü çirkinler ve güzel görünmelerini istiyorum" diye devam etti ve kendisini pedikür yaptırmaya ilk başlatan kişinin annesi olduğunu söyledi.

Gerçek bir hikaye. Bir keresinde ayak tırnağım kopmuştu ve maçta oynayamayacaktım. Ayak tırnağım koptu dedim, annem de bir şeyler yaptı ve tırnağımın üzerine kırmızı bir oje sürdü. O maçta 40 sayı attım.

Shaquille o günden sonra bu alışkanlığı sürdürdüğünü şöyle anlattı:

Ben de dedim ki artık ayak tırnaklarımı boyamaya başlayacağım.

O'Neal'ın yardımcı sunucuları buna hazırlıksız yakalandı ve tırnaklarını "tek renk" mi yoksa "desenli" mi boyadığını sordu. Emekli Lakers oyuncusu ikincisini tercih ettiğini söyledi.

Parıltılar, desenler ve tüm bu şeyleri yapıyorum. Biliyorsunuz, sadece güzel görünmesi için yapıyorum çünkü çirkin ve kokan ayaklarım var.

O'Neal, Sports Center'ın Instagram hesabı için çektiği videoda kraliyet mavisi oje sürülmüş son derece havalı ayak tırnaklarını sergiledi.

Tırnaklarını yaptırma tutkusunu açıklayan tek sporcu o değil. 2024 Amerikan Futbolu Ligi (NFL) Seçmeleri'nde birinci sıradan seçilen Caleb Williams, kız arkadaşı Alina Thyregod'ın gümüş elbisesine uyacak şekilde boyadığı manikürlü tırnaklarını gururla sergilemişti. O dönemde haber kaynaklarına "Tırnaklarımı boyuyorum, benzersiz şeyler giyiyorum" demişti.

NFL Network için Cam Newton'la yaptığı bir röportajda Williams, stil anlayışından bahsetmiş ve tırnaklarını boyama kararını net bir şekilde savunmuştu. Williams, "Bu benim. Siz buna benzersiz diyorsunuz. Ben kendim diyorum" demişti. 

Bu benzersizliği "bugünden başlayarak yakın gelecekte de burada sergilemeye" devam edeceğini de sözlerine eklemişti.

Williams geçen yıl ağustosta People'a yaptığı açıklamada, kıyafet seçimlerinin viral olması hakkında konuşmuş ve özellikle oyun kurucunun görünüşü sosyal medyada ilk kez konuşulmaya başlandığında "tırnak olayının herkesi şaşırttığını" belirtmişti. 

Williams, "Üniversiteden önce de oje sürüyordum ama bu herkesi şaşırttı çünkü Amerikan futbolu oynayan erkek sporcuların tırnaklarını boyadığını her zaman görmezsiniz" diye eklemişti.

Ama bence bu da başka bir ifade biçimi.

Williams, 2024 NFL Seçmeleri'nde Chicago Bears tarafından birinci sıradan seçilerek takımın yeni oyun kurucusu oldu. Williams daha önce kolej kariyerinde Oklahoma Sooners ve USC Trojans takımlarında oynamıştı. 
Independent Türkçe


Apple, iPhone'daki bir hatanın alarm sesini bozuyor olabileceğini açıkladı

Fotoğraf: Reuters
Fotoğraf: Reuters
TT

Apple, iPhone'daki bir hatanın alarm sesini bozuyor olabileceğini açıkladı

Fotoğraf: Reuters
Fotoğraf: Reuters

Apple, iPhone'un alarmının her zamanki gibi çalmayabileceği anlamına gelen bir hata üzerinde çalıştığını duyurdu.

Bu açıklama, bazı kullanıcıların alarmlarının her zamanki gibi çalmadığı ve bu nedenle onları uyandıramadığı yönündeki haberlerin ardından geldi.

Apple, Today programına yaptığı açıklamada sorunun farkında olduğunu ve hatayı düzeltmek için çalıştığını ifade etti. Sorunun nasıl oluştuğu ya da bu süre zarfında geçiçi olarak çözmenin bir yolu olup olmadığı hakkında herhangi bir bilgi verilmedi.

Ancak bu durumla karşılaşan bir dizi kullanıcı, hatadan etkilense de etkilenmese de alarmı daha güvenilir hale getirecek ipuçları önerdi.

Son günlerde kullanıcılar alarmlarının normal sesi çıkarmadığını ya da hiç ses çıkarmadığını bildirmeye başladı. Sorunun ne kadar yaygın olduğu belli değil ve kesinlikle tüm kullanıcıları etkilemiyor gibi görünüyor. Ancak bu hata, TikTok ve diğer sosyal uygulamalarda bir şikayet yağmuruna yol açtı.

Bazıları, sorunun Ayarlar kısmına girip alarm ve zil sesinin ne kadar yüksek olacağını ayarlamayı içeren "Ses ve Dokunuş" bölümünü seçerek çözülebileceğini bildirdi. Eğer bu ayar sıfır veya çok kısık olarak ayarlanmışsa, alarm duyulmayabiliyor.

Ses seviyesi, telefonun yan tarafındaki düğmelerin kullanılmasıyla yanlışlıkla değiştirilebiliyor. Gelecekte aynı hatanın yaşanmasını önlemek için bu seçenek de aynı ayarlar sayfasından kapatılabiliyor.

Bazı kullanıcılar, sorunların Apple'ın dikkat gerektiren özelliklerinden kaynaklanabileceğini öne sürdü. Bu özellik, iPhone'un yüz taramasını kullanarak cihaza ne zaman bakıldığını anlıyor ve sahibinin gördüğünü algıladığında alarmın sesini kısıyor. 

Ancak bu özellik, örneğin sahibi iPhone'u kendisine dönük halde uyuyorsa alarmın sesinin yanlışlıkla kısılmasına neden olabiliyor. Bu özellik ayarlar kısmından "Face ID ve Parola" seçeneği altından kapatılabiliyor.

Ancak bu işlemin kapatılması, telefonun kilidi açılana kadar bildirimlerin içeriğini gizleme ve siz bakarken cihazın otomatik olarak kararmamasını sağlama gibi diğer yararlı dikkat gerektiren özellikleri iPhone'dan kaldırıyor. Bu nedenle, uzun vadeli bir çözümden ziyade sorunu teşhis etmek için daha faydalı olabilir.
Independent Türkçe


Trump, ABD'nin kendi 7 Ekim saldırısını yaşayacağını iddia etti

Donald Trump çarşamba günü Wisconsin'deki mitingde destekçilerine Biden yönetiminin ABD'de "7 Ekim tarzı bir saldırının" koşullarını yaratmayı planladığını söyledi (AP)
Donald Trump çarşamba günü Wisconsin'deki mitingde destekçilerine Biden yönetiminin ABD'de "7 Ekim tarzı bir saldırının" koşullarını yaratmayı planladığını söyledi (AP)
TT

Trump, ABD'nin kendi 7 Ekim saldırısını yaşayacağını iddia etti

Donald Trump çarşamba günü Wisconsin'deki mitingde destekçilerine Biden yönetiminin ABD'de "7 Ekim tarzı bir saldırının" koşullarını yaratmayı planladığını söyledi (AP)
Donald Trump çarşamba günü Wisconsin'deki mitingde destekçilerine Biden yönetiminin ABD'de "7 Ekim tarzı bir saldırının" koşullarını yaratmayı planladığını söyledi (AP)

Donald Trump, mahkemeye çıkmadığı gün Wisconsin'de düzenlenen bir mitingde yaptığı göçmen karşıtı kampanya konuşmasında ABD'nin kendi "7 Ekim tarzı saldırısına" doğru gittiğini iddia etti.

Çekişmeli eyalette çarşamba günü konuşan eski başkan, destekçilerine Başkan Joe Biden'ın Ortadoğu'dan "çok sayıda" Gazzeliyi ülke genelindeki kentlere getirmeyi planladığını söyledi.

Trump, Biden'ın geçen yıl İsrail'de meydana gelen ve hâlâ devam eden şiddetli bir çatışmaya yol açan saldırının bir benzerinin "koşullarını yaratmaya kararlı" olduğunu söyledi.

7 Ekim 2023'te militanlar İsrail'in güneyinde çoğu sivil yaklaşık 1200 kişiyi öldürmüş ve 250 civarında kişiyi rehin almıştı. İsrail, militanların halen yaklaşık 100 rehineyi ve 30'dan fazla kişinin cesedini elinde tuttuğunu söylüyor.

Yerel sağlık yetkililerine göre çatışmalarda şimdiye kadar 34 binden fazla Filistinli öldürüldü ve 2,3 milyonluk Gazze nüfusunun yaklaşık yüzde 80'i evlerinden sürüldü.

Miting sırasında Trump, Gazze dahil Ortadoğu'dan "binlerce" mültecinin yakında ABD'ye getirileceğini iddia etti.

Destekçilerine "Sınırdan geçerek ülkemizi istila eden milyonlarca ve milyonlarca kişiye ek olarak, bu Wisconsin'deki gençler için harika bir haber, sahtekar Joe'nun şimdi de Ortadoğu'dan çok sayıda Gazzeliyi Amerikan kentlerine, kentlerinize ve köylerinize getirmeyi planladığı bildiriliyor, ki bu sürpriz olmamalı" dedi.

Kentleriniz  ve köyleriniz artık Gazze'den gelenleri kabul edecek. Gazze'den ve diğer çeşitli yerlerden, Yemen'den, diğer birçok yerden birçok insan. Joe Biden, Amerika'da 7 Ekim tarzı bir saldırı için gerekli koşulları yaratmaya kararlı görünüyor. Güney sınırından gelen tüm bu insanlarla bu gerçekleşecek.

Bu ifadeler, Biden yönetiminin savaş yaşanan topraklardan kaçan bazı Filistinlilere kalıcı güvenli sığınak sağlamak amacıyla onları mülteci olarak ABD'ye getirmeyi düşündüğüne dair haberlerin ardından geldi.

CBS News'un elde ettiği federal yönetim içinden belgelere göre, ABD'nin çeşitli federal kurumları, ABD yurttaşı ya da ABD'de daimi ikamet eden birinci dereceden aile fertleri olan Gazzeli Filistinlilerin yeniden yerleştirilmesi için farklı seçeneklerin uygulanabilirliğini ele alıyor.

Beyaz Saray bu tür planlar hakkında kamuoyuna yorum yapmadı.

Çarşamba günü Wisconsin'de yaptığı konuşmada Trump, göçmenliğin her türüne karşı çıkmayı sürdürdü ve kalabalığa "Biz o kadar sorunlu bir ülkeyiz ki böyle bir şey olabilir, onları incelemek imkansız olacak ve zincirleme göç sonucunda sayılar kontrolümüzün ötesinde hızla patlayacak" dedi.

Kontrolden çıkacak çünkü zincirleme göç sayesinde dokundukları herkesi getirebilecekler. Hiçbir koşul altında Gazze gibi Hamas kontrolündeki terör merkezlerinden binlerce mülteciyi Amerika'ya getirmemeliyiz. Bunu yapamayız. Biliyorsunuz ülkemizi de yönetmek zorundayız. İyi olmak iyidir, iyi olmak güzeldir. Ama ülkemizi yönetmek zorundayız.

Independent Türkçe


İran ile İsrail arasında sırada ne var?

İran ve vekilleri büyük bir askeri harekâta mı girişecekleri yoksa yeni bir başkan göreve başlayana kadar mı bekleyecekleri konusunda kendi kararlarını vermek zorunda kalacaklar (Independent Arabia)
İran ve vekilleri büyük bir askeri harekâta mı girişecekleri yoksa yeni bir başkan göreve başlayana kadar mı bekleyecekleri konusunda kendi kararlarını vermek zorunda kalacaklar (Independent Arabia)
TT

İran ile İsrail arasında sırada ne var?

İran ve vekilleri büyük bir askeri harekâta mı girişecekleri yoksa yeni bir başkan göreve başlayana kadar mı bekleyecekleri konusunda kendi kararlarını vermek zorunda kalacaklar (Independent Arabia)
İran ve vekilleri büyük bir askeri harekâta mı girişecekleri yoksa yeni bir başkan göreve başlayana kadar mı bekleyecekleri konusunda kendi kararlarını vermek zorunda kalacaklar (Independent Arabia)

John Bolton

İran'ın tercihi ne olursa olsun, İsrail'in Hamas'a karşı kazanacağı kesin zaferin Tahran'ın bölgesel konumunu onarılamaz biçimde zayıflatacağını göz ardı edemez.

İran'ın İsrail topraklarına yönelik ilk açık saldırı devresi, İran topraklarına yönelik ilk açık saldırıyı oluşturan İsrail'in verdiği yanıt ile birlikte artık sona erdi. Ancak tüm bunlara rağmen, Tahran Mollalarının Ortadoğu'da ve Müslümanlar arasında hegemonya kurma yönündeki büyük stratejisinden vazgeçtiğini, İsrail'e karşı uzun süredir devam eden gizli savaşında yatışıp geri çekileceğini kimse düşünmesin. Ancak şimdilik odak noktamız İsrail'in Hamas'ı askeri ve siyasi olarak ortadan kaldırmaya yönelik yakın çabaları ve İran'ın "ateş çemberi" savaş planının geleceği olmalıdır.

İran'ın, Hamas'ın 7 Ekim 2023'teki barbar saldırısı sırasında tam bir "ateş çemberi" stratejisi başlatmayı isteyip istemediği henüz belli değil ve belki de bu konu bir süre daha bilinmez olarak kalacak. İran'ın hedefleri ne olursa olsun, İsrail'in sert tepkisi Hamas'ın konvansiyonel savaş yeteneklerini felce uğrattı. Buna ek olarak, Gazze halkı, Hamas’ın aleyhine dönmeye başladı ki bu hem İsrail hem de Arap dünyası için büyük önem taşıyor. Tahran'ın, 7 Ekim 2023 olaylarıyla ilgili olarak İsrail'in iç siyasi istikrarını ve küresel tepkiyi yanlış değerlendirdiğine şüphe yok. Aynı zamanda İslam Devrimi'nin Dini Lideri Hamaney, Hamas'ın her halükarda kaderine terk edilebileceğine inanıyordu. Ancak İran'ın kendisi ve diğer terörist vekilleri (Husiler, Hizbullah ile Iraklı ve Suriyeli Şii milisler) çok az zarar görmüş olsa da, Hamaney Hamas'ın uğradığı yıkım konusunda endişelenmeli.

Şu anda İran bu yatırımlarından daha fazlasını kaybetme riskini göze almak istemiyor gibi görünüyor. Çoğu Amerikalının kaçınılmaz olarak bildiği gibi Mollaların da Biden yönetiminin iç siyasi zayıflığının boyutunun zaten farkında olmaları muhtemel. Biden'ın ikinci dönem için yeniden seçilmesi konusunda şüpheler hakimken, İran Ayetullahı’nın, Biden'ın İsrail'e destek göstermeye çalıştığı bir dönemde, İsrail'e doğrudan veya müttefik terörist gruplar aracılığıyla yapılacak herhangi bir saldırının ABD'nin güçlü bir tepkisine yol açabileceğinden endişelenmesi haklı ve mantıklı olabilir. ABD seçim kampanyasının beklenmedik sonucu ve Trump'ın ikinci dönem başkanlığının neler getirebileceği, belki de İran tarafında görülen kısa vadeli, geçici duraklamanın açıklaması olabilir. Ayrıca Binyamin Netanyahu hükümetinin düşmesini beklemek de İran için bir hediye olabilir. Zira başka hiçbir İsrailli lider, İran tehdidini bu kadar net bir şekilde anlayamıyor ya da hiçbiri Netanyahu'nun, İsrail'in selefi Ariel Şaron'un "nükleer soykırım" olarak adlandırdığı şeyin kurbanı olmaması konusundaki kararlılığına sahip değil.

Ancak İran'ın tercihi ne olursa olsun, İsrail'in Hamas'a karşı kazanacağı kesin zaferin Tahran'ın bölgesel konumunu onarılamaz biçimde zayıflatacağını göz ardı edemez. Biden yönetimindeki Beyaz Saray bu yaklaşımı izlese bile İsrail kesinlikle sadece saldırılara karşı koyan veya bu bağlamda yanıt verme ile yetinen bir oyuncu değil. Gerçekten de İsrail bundan sonra Hizbullah'ın devasa füze stokunu ve onun oluşturduğu neredeyse varoluşsal tehdidi hedef alabilir. İsrail, İran'ın doğrudan Amerikan müdahalesinden yeterince korktuğuna inanıyorsa, İran'ın büyük karşı saldırılarından korkmadan Hizbullah'ın cephaneliğine karşı kararlı eylemlerde bulunabilir.

Daha da önemlisi, 5 Kasım'da yapılması planlanan ABD seçimleriyle ilgili belirsizlik durumu Tahran'a (gidişat hakkında) net bir yön vermiyor. Trump'ın Kudüs Gücü Komutanı Kasım Süleymani'ye suikast emri vermesine rağmen Emmanuel Macron, Biarritz'deki G7 zirvesinde Trump'ı dönemin İran Dışişleri Bakanı Cevad Zarif ile görüşmeye neredeyse ikna etmişti. Dolayısıyla, Biden yönetimine hakim olan görünürdeki zayıflık ve tereddütlere rağmen İran Mollaları, ABD'nin temel ulusal güvenlik çıkarlarına ilişkin sınırlı anlayışı ile Trump'ın yeniden başkanlığa dönüşünü beklemeye karar verebilirler. İran’ın 5 Kasım'dan önce büyük yeni askeri girişimlerde bulunmayı reddetmesi, Husilerin, Hizbullah'ın, Şii milislerin ve hatta bizzat İran'ın İsrail veya ABD’nin ceza niteliğindeki saldırılarına maruz kalmasını önleyecektir.

Bu bağlamda İran, hızla büyüyen Çin-Rusya ekseniyle artan uyumunu ve yakınlaşmasını da dikkate alıyor. Söz konusu eksen, Soğuk Savaş sırasındaki Çin-Sovyet ittifakının çağdaş bir versiyonu ve Pekin büyük ortağı, Moskova ise ona bağlı tarafı oluşturuyor. İran, Ukrayna'ya karşı kullanılmak üzere Rusya'ya insansız hava araçları satıyor. Çin ise Rusya'dan petrol ve doğalgaz alımını artırdı. Çin, Rusya'nın uluslararası mali yaptırımlardan kaçmasını kolaylaştırıyor ve belki de ABD seçimlerinden önce Tayvan'a karşı kararlı bir adım atıp atmamayı düşünüyor. Buna karşılık Pekin'in (ve Moskova'nın) ABD seçimlerinin sonuçları belli olana kadar beklemeye veya bu tarihten önce büyük adımlar atmaya ilişkin bakış açısı, her iki durumunda olumlu ve olumsuz noktaları olduğu için hâlâ belirsiz. Bunun ABD başkanlık seçimleri kampanyaları sırasında partiler düzeyinde şiddetli ve hararetli bir tartışmanın konusu olması bile son derece tehlikeli ve belirsiz, Rusya, Çin ve İran açısından önemli bir kararsızlık faktörüdür.

Bu arada İran ile Pekin-Moskova eksenindeki Kuzey Kore gibi diğer ortaklar arasındaki aleni koordinasyon da netleşti. İran ve Kuzey Kore, nükleer silahlar ve balistik füze programları konusunda uzun süredir yakın iş birliği içindeydi, ancak bu iş birliği bariz nedenlerden dolayı gizli tutuluyordu. Dolayısıyla ilişkilerine ilişkin her türlü gizlilik iddiasından vazgeçmeleri, nükleer silahları yaymaya çalışan bu iki haydut devletin kendilerine olan güveninin arttığının bir göstergesidir. Ne yazık ki, ABD'nin düşmanlarının hepsi, Trump'ın ülkesinin düşmanlarıyla "büyük anlaşmalar" yapma arzusunun, Amerikan ulusal çıkarlarına ilişkin her türlü rasyonel hesaplara üstün gelebileceğinin ve kolaylıkla onları geçersiz kılabileceğinin farkındalar.

Önümüzdeki altı ay için en olası senaryo şu; İsrail saldırıları Hamas'ı köhne bir terör ağı olarak bırakacak ve yine İsrail, Batı Şeria ve Gazze'de terör ile bağlantılı olduğundan şüphelendiği kişilere karşı saldırılarını artıracak. Keza Lübnan sınırında İsrail ile Hizbullah arasındaki gerginlik de yükselebilir. 5 Kasım yaklaştıkça ve seçim sonuçları ve genel tablo netleştikçe, İran ve vekilleri büyük bir askeri harekâta mı girişecekleri yoksa yeni bir başkan göreve başlayana kadar mı bekleyecekleri konusunda kendi kararlarını vermek zorunda kalacaklar. Kimse önümüzdeki altı ayın sakin geçeceğini düşünmesin.

*Bu makale Şarku'l Avsat tarafından Independent Arabia'dan çevrilmiştir.


İngiliz üniversitelerinde Gazze'deki savaşı protesto etmek için öğrenci gösterileri düzenleniyor

Filistin yanlısı öğrenciler dün (Çarşamba) Newcastle Üniversitesi'nde bir araya geldi. (Reuters)
Filistin yanlısı öğrenciler dün (Çarşamba) Newcastle Üniversitesi'nde bir araya geldi. (Reuters)
TT

İngiliz üniversitelerinde Gazze'deki savaşı protesto etmek için öğrenci gösterileri düzenleniyor

Filistin yanlısı öğrenciler dün (Çarşamba) Newcastle Üniversitesi'nde bir araya geldi. (Reuters)
Filistin yanlısı öğrenciler dün (Çarşamba) Newcastle Üniversitesi'nde bir araya geldi. (Reuters)

Filistin yanlısı öğrenciler ABD'deki üniversite kampüslerinde yaşanan şiddet olaylarının ardından İngiltere'deki üniversitelerde de gösteriler için bir araya geldi.

Şarku’l Avsat’ın İngiliz haber ajansı PA Media’dan aktardığı habere göre Leeds, Newcastle ve Bristol'daki öğrenciler dün (Çarşamba) Gazze'deki savaşı protesto etmek için üniversite kampüslerinde çadırlar kurdu.

Bristol Üniversitesi öğrencileri gösteriyi ‘üniversitenin İsrail'in Filistinlilere yönelik soykırımına suç ortaklığını protesto etmek için’ düzenlediklerini söylerken, Newcastle Apartheid Off Campus gösterilerinin ‘kurumun yatırım stratejisini ve İsrail ordusunun Gazze Şeridi ve Batı Şeria'da işlediği savaş suçlarına suç ortaklığını vurgulamak için’ olduğunu belirtti.

Öğrenci aktivistler başka yerlerde de yürüyüş ve gösteriler düzenlediler. Gruplar, Gazze Şeridi'ndeki askeri operasyona tepki olarak üniversitelerini İsrail'le öğrenci programlarını feshetmeye çağırdı.

İngiltere’deki gösteriler, başta New York'taki Columbia Üniversitesi olmak üzere ABD'deki üniversite kampüslerinde yaşanan şiddet olaylarının ardından geldi.

Kaliforniya Üniversitesi'nde de şiddet olayları patlak verdi ve ABD genelinde binden fazla protestocu tutuklandı.