İsrail Hindistan’dan işçi alımı yapıyor

İsrail, Filistinlilere bağımlılığı azaltmak için Çin’den sonra Hindistan’dan da işçi getiriyor. Anlaşma, bir İsrail heyetinin Mart ayındaki ziyareti sonucunda sağlandı

Bir Hint işçi, 1 Mayıs’ta Mumbai’nin eteklerinde Uluslararası İşçi Bayramı’nda yapım aşamasında olan bir şantiyenin kapısını kapatıyor (EPA)
Bir Hint işçi, 1 Mayıs’ta Mumbai’nin eteklerinde Uluslararası İşçi Bayramı’nda yapım aşamasında olan bir şantiyenin kapısını kapatıyor (EPA)
TT

İsrail Hindistan’dan işçi alımı yapıyor

Bir Hint işçi, 1 Mayıs’ta Mumbai’nin eteklerinde Uluslararası İşçi Bayramı’nda yapım aşamasında olan bir şantiyenin kapısını kapatıyor (EPA)
Bir Hint işçi, 1 Mayıs’ta Mumbai’nin eteklerinde Uluslararası İşçi Bayramı’nda yapım aşamasında olan bir şantiyenin kapısını kapatıyor (EPA)

İsrail, mümkün olduğunca Filistinli olmayan işçilere güvenmeye dayalı yeni politikasını uyguluyor. Tel Aviv bu kapsamda Hindistan hükümetiyle 10 bin Hint işçi almak için bir anlaşma imzaladı.

İsrail’deki Nüfus ve Göç İdaresi, Hindistan’dan getirilen işçilerin çalışkan ve deneyimli olduğunu ve akıcı şekilde İngilizce konuştuğunu söylerken, İsrail’de hemşirelik ve inşaat alanlarında artan çalışan ihtiyacını karşılamasının beklendiğini dile getirdi.

Şarku’l Avsat’ın İsrail medyasından edindiği bilgilere göre işçilerin yarısı inşaat alanında, diğer yarısının da hemşirelik alanında görevlendirilecek.

İSRAİL

İlk aşamada 5 bin işçi, 2 bin 500 inşaat işçisi ve aynı oranda hemşirenin gelmesi planlanırken, işçilerin iki aşama halinde gelmesi bekleniyor.

Bu konudaki anlaşma, birkaç bakanlıktan oluşan bir İsrail heyetinin geçen Mart ayında Hindistan’ı ziyaret etmesinden sonra sağlandı. Öyle ki Hint yetkililerle birlikte bakım ve inşaat sektörlerinde binlerce işçiyi işe almak ve istihdam etmek için bir plan geliştirildi. Eğitim merkezlerini gezen heyet, işçilere gelmeden önce verilen eğitimlerden duydukları memnuniyeti dile getirdi.

İsrail’deki Nüfus ve Göç Bakanlığı sözcüsü, ‘vasıflı işçileri düzgün ve denetimli bir şekilde işe almak’ için gerekli mekanizmaları kurmaya yakında başlamayı beklediklerini söyledi.

Hint işçiler, İsrail’in bel bağladığı ve İsrail pazarında inşaat alanında önemli bir kol oluşturan Filistinli işçilerin yerine alınacak.

İSRAİL

İsrail’de güvenlik olaylarının ve siyasi bir ufkun yokluğunda yaşanan tırmanışın, Filistinli işçilere bağımlılığı ‘karmaşık bir mesele’ haline getirdiği söyleniyor. İşe erişimleri güvenlik durumundan etkilenmeyen işçileri işe almak ‘teşvik edici ve çekici’ bir mesele ve İsrail ekonomisi için oldukça önemli.

Öte yandan Çin’den 3 bin işçi almak üzere İsrail- Çin arasında imzalanan bir anlaşma çerçevesinde bu yılın başında Çinli işçiler, inşaat sektöründe çalışmak üzere İsrail'e akın etmeye başladı.

Bu yıl boyunca İsrail’in Filistinlilere bağımlı olmak istemediği endüstriyel sektörler de dahil olmak üzere çeşitli sektörlerde çalışmak üzere Çin’den yaklaşık 10 bin işçinin alınacağı tahmin ediliyor.

İSRAİL

Geçen onlarca yıl, İsrail’de çalışan Filistinlilerin sayısı arttı. Çünkü Tel Aviv, sorunu başta işçi ihtiyacı ve Filistinliler üzerindeki ekonomik etkisi olmak üzere çeşitli açılardan ele alıyordu ve bu meseleyi siyasi ve ekonomik bir şekilde kullanıyordu. Ama bunu, bir güvenlik şantaj kartına dönüştürdü.

Genel olarak İsrail’de çalışan Batı Şeria’dan 120 binden fazla ve Gazze Şeridi’nden yaklaşık 20 bin işçi var. Ancak Filistinlilere bel bağlamak, daha çok İsrail siyaseti ve güvenlik durumuyla bağlantılı.

İsrail merkezli ‘İşçinin Sesi (Kav LaOved)’ internet sitesine göre son yıllarda İsrail’deki Filistinli işçilerin sayısı, özellikle İsrail’deki Filistinli işçilerin en büyük işvereni olan inşaat sektöründe sürekli artıyor.

İsrail istatistiklerine göre inşaat sektöründe 80 binden fazla Filistinli işçi çalışıyor.

Filistinliler de ekonomileri için büyük ölçüde İsrail’deki işgücüne bağlı. İsrail’deki işçilerin maaş faturası, Filistin topraklarındaki en büyük faturayı oluşturuyor ve Filistin otoritesi çalışanlarının faturasından daha fazla.

Filistin Para Kurumu, yerleşim yerlerinde ve Yeşil Hat’ta resmi çalışma izinleriyle çalışan Filistinli işçilerin maaşlarının aylık 800 milyon şekel (230 milyon dolar) olduğunu tahmin ediyor. Tüm işçilerin ortalama yıllık ücretlerinin ise yıllık yaklaşık 9 milyar şekel (2,5 milyar dolar) olduğu tahmin ediliyor. Filistin otoritesi çalışanlarının aylık maaş bordrosu ise yaklaşık 560 milyon şekel (yaklaşık 160 milyon dolar) tutarında.

Söz konusu sayılar, kaçakçılık yoluyla İsrail’e izinsiz giren kayıt dışı işçileri kapsamıyor. Ancak sayılarının binlerce olduğu tahmin ediliyor.



"Asya tek boynuzlu atı"nın genom haritası ilk kez çıkarıldı: Yok olmalarını engelleyebilir mi?

Laos'ta 1999'da kameralara yakalanan saolanın en iyi tahminlere göre 100'den az üyesi kaldı (Ban Vangban Village/Wildlife Conservation Society)
Laos'ta 1999'da kameralara yakalanan saolanın en iyi tahminlere göre 100'den az üyesi kaldı (Ban Vangban Village/Wildlife Conservation Society)
TT

"Asya tek boynuzlu atı"nın genom haritası ilk kez çıkarıldı: Yok olmalarını engelleyebilir mi?

Laos'ta 1999'da kameralara yakalanan saolanın en iyi tahminlere göre 100'den az üyesi kaldı (Ban Vangban Village/Wildlife Conservation Society)
Laos'ta 1999'da kameralara yakalanan saolanın en iyi tahminlere göre 100'den az üyesi kaldı (Ban Vangban Village/Wildlife Conservation Society)

Son derece nadir rastlanan "Asya tek boynuzlu atı" saolanın ilk defa genom haritası çıkarıldı. Yeni çalışma nesli kritik tehlike altındaki türün yaşamasını sağlayabilir. 

İlk kez 1992'de tanımlanan saola (Pseudoryx nghetinhensis), en yakın zamanda keşfedilen büyük memeli türü. Vietnam ve Laos'un dağlık ormanlarında yaşayan bu sığır türü, boynuzlarının yanı sıra çok nadir görülmesi nedeniyle "Asya tek boynuzlu atı" diye biliniyor.

Dünya Doğa ve Doğal Kaynakları Koruma Birliği'ne (IUCN) göre nesli kritik tehlike altındaki bu türün 100'den daha az üyesi kaldığı tahmin ediliyor. Üstelik en son 2013'te görülmesi, soyunun çoktan tükenmiş olabileceği ihtimalini de gündeme getiriyor. 

Uluslararası bir araştırma ekibi, avcıların evlerinden toplanan saola kalıntılarından alınan parçaları analiz ederek 26 saolanın tam genomunu çıkardı. Türünün ilk örneği olan bu çalışma, saolanın geçmişini anlama ve geleceğini güvence altına alma yolunda kritik bilgiler sundu. 

Bulguları hakemli dergi Cell'de 5 Mayıs Pazartesi günü yayımlanan çalışmaya göre saolalar 5 bin ila 20 bin yıl önce iki ayrı popülasyona ayrılmış. 

Makalenin başyazarı Genís Garcia Erill "Saolanın önemli genetik farklılıklara sahip iki popülasyona ayrıldığını görmek bizi epey şaşırttı" diyerek ekliyor: 

Bu daha önce hiç bilinmiyordu ve genetik veriler olmadan bilmemizin yolu yoktu. Bu önemli bir sonuç çünkü türün genetik varyasyonunun nasıl dağıldığını etkiliyor.

Bilim insanları ayrıca iki popülasyonun da Son Buzul Çağı'ndan itibaren azaldığını saptadı. Ekip, toplam saola nüfusunun 10 bin yıldır hiçbir zaman 5 binin üstüne çıkmadığını tahmin ediyor.

Bu durum, iki grubun da genetik çeşitliliğini kaybettiği anlamına geliyor. Ancak her biri genetik kodlarının farklı kısımlarını kaybetmiş. Araştırmacılara göre bu, nesillerinin tükenmesini önlemede kritik bir rol oynayabilir. 

Garcia Erill "Bir popülasyonda kaybolan genetik varyasyon diğerini tamamlıyor. Yani eğer bunları karıştırırsak, diğerindeki eksiklik giderilebilir" diye açıklıyor.

Bilim insanları saolaların hayatta kalması için esaret altında çiftleşmelerini sağlayacak bir program geliştirmeye çalışıyor. Yeni çalışmayı yürüten ekibin hesaplamalarına göre böyle bir program, tükenme riski karşısında en etkili çözümü sunuyor. 

Çalışmanın bir diğer yazarı Rasmus Heller şöyle diyor:

Gelecekteki bir popülasyonun temelini oluşturmak için en az bir düzine saolayı (ideal olarak her iki popülasyonun karışımı) bir araya getirebilirsek, modellerimiz türlerin uzun vadede hayatta kalma şansının yüksek olacağını gösteriyor.

En son 2013'te görülen bir türün 12 üyesini bulmak zorlu bir iş. Ancak araştırmacılar, yeni çalışmanın bu sorunu çözebileceğine inanıyor. Saolanın genetik haritasının çıkarılması, daha kapsamlı arama çalışmalarının önünü açabilir. 

Makalenin yazarlarından Minh Duc Le, "Birçok araştırmacı, suda ve hatta aynı habitatta yaşayan kan emiciler olan sülüklerde, saola DNA'sının izlerini bulmayı deneyip başaramadı" diyerek ekliyor:

Bu tekniklerin hepsi küçük DNA parçalarını tespit etmeye dayanıyor ama artık saola genomunun tamamını bildiğimize göre, bu parçaları bulmak için çok daha geniş bir el kitabımız var.

Independent Türkçe, Science Alert, Phys.org, Cell