Uçak trafiği, BAE ve Türkiye arasındaki ilişkilerin canlılığını yansıtıyor

Ulusal havayolu şirketleri, her gün onlarca uçuşla daha fazla esneklik ve konfor sunuyor

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA
TT

Uçak trafiği, BAE ve Türkiye arasındaki ilişkilerin canlılığını yansıtıyor

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA

Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve Türkiye arasındaki ilişkiler, uçak trafiğine yansıdı.

Ulusal havayolu şirketleri, her gün onlarca uçuşla daha fazla esneklik ve konfor sunarak, iki ülke arasındaki turizm hareketini ve iş ve yatırım fırsatlarını keşfetmek için önemli bir kapı görevi görüyor.

Ulusal şirketler, BAE ve Türkiye arasındaki talebi karşılamak için başarılı oldu ve kapasitelerini önceki seviyelerine geri getirdi. Şirketler, Türk pazarının önemli bir destinasyon olduğunu ve Türk destinasyonlarına olan seyahat talebinin güçlü bir şekilde arttığını belirtiyor.

Sivil Havacılık Genel Otoritesi tarafından yapılan açıklamada, hava taşımacılığı ilişkilerini güçlendirmek ve dünya ülkeleri ile ticari ve ekonomik işbirliğini geliştirmek için çalışıldığına dikkat çekildi.

1986 yılındaki anlaşma

1986 yılında BAE ve Türkiye arasında imzalanan Hava Taşımacılığı Hizmetleri Anlaşması'nın, iki ülke arasındaki hava taşımacılığı ilişkilerini düzenleyen yasal çerçeve olduğunu ve bu anlaşma aracılığıyla iki ülke arasında düzenli uçuşların düzenlendiği belirtildi.

Haftada 250’ye yakın uçuş

Açıklamada, BAE'nin ulusal havayolu şirketlerinin haftada 157 uçuş gerçekleştirdiğini, Türk şirketlerinin ise haftada 80 uçuş gerçekleştirdiğini ve bu sayının toplamda haftada 237 uçuşa ulaştığı ifade edildi.

BAE'den Türkiye'ye gelen yolcu sayısı 448 bin

Açıklamaya göre bu yılın ilk yarısında BAE'den Türkiye'ye giden yolcu sayısı 448 bin 487, Türkiye'den BAE'ye gelen yolcu sayısı 565 bin 318, BAE'den aktarmalı olarak Türkiye'ye giden yolcu sayısı ise 459 bin 313 oldu.

Sivil Havacılık Genel Otoritesi’nin açıklamasında, iki ülke havacılık otoriteleri arasında bu ilişkileri daha da geliştirmek için sürekli koordinasyon yapıldığı ve son olarak 2022 yılında iki ülke arasında daha fazla uçuş düzenlemek için bir mutabakat zaptı imzalandığı ifade edildi. Türkiye, BAE vatandaşları ve sakinleri için bir turizm destinasyonu olarak kabul ediliyor ve BAE, Türkiye için önemli bir ticaret pazarı olarak kabul ediliyor.

Etihad Havayolları

Etihad Havayolları, Türkiye'de tek bir noktaya, İstanbul'a uçuyor. Her hafta gerçekleştirilen bu 10 uçuş, Abu Dabi Uluslararası Havalimanı'ndan kalkıyor. Havayolu, Türkiye pazarına hizmet vermek için ilk uçuşlarını 2009 Haziran ayında başlattı. Etihad Havayolları Türkiye pazarına Airbus A330-200 ve Boeing 787 Dreamliner uçaklarını kullanarak hizmet veriyor.

Etihad Havayolları, koronavirüs (Kovid-19) salgını sırasında durdurulduktan sonra Abu Dabi ve İstanbul arasındaki ticari uçuşlarını 17 Ocak 2021 tarihinde yeniden başlattı.

Emirates Havayolları

Emirates Havayolları, Türkiye'ye uçuşlarına erken başladı. 1987 yılında, yani Emirates'in kuruluşundan iki yıldan kısa bir süre sonra, İstanbul, havayolu şirketinin 10. destinasyonu oldu. Havayolu şirketi, bugün altı kıtada 140 varış noktasını kapsayan bir ağ oluşturdu.

Emirates Havayolları'na göre, İstanbul'a şu anda her gün yüksek koltuk doluluk oranına sahip 3 uçuş gerçekleştiriyor.

Emirates Havayolları EK123 numaralı uçuşu, sabah 10:35'te Dubai'den kalkıyor ve öğleden sonra 14:25'te İstanbul'a varıyor. Dönüş uçuşu EK124, İstanbul'dan saat 4:25'te kalkıyor ve gece 9:50'de Dubai Uluslararası Havalimanı'na iniyor. (A380 uçağı)

Emirates Havayolları EK121 numaralı uçuşu, Dubai'den öğleden sonra 14:20'de ayrılıyor ve akşam 17:55'te İstanbul'a varıyor. Dönüş uçuşu EK122, İstanbul'dan saat 19:25'te kalkıyor ve gece 00:55'te Dubai'ye varıyor. (Boeing 777-300ER uçağı)

Emirates Havayolları EK117 numaralı uçuşu, Dubai'den akşam 18.00'da ayrılıyor ve gece 21:35'te İstanbul’a varıyor. Dönüş uçuşu EK118, İstanbul'dan saat 23:20'de kalkıyor ve ertesi sabah saat 4:50'de Dubai'ye varıyor. (Boeing 777-300ER uçağı)

Emirates Havayolları, geçtiğimiz Şubat ayında Dubai'deki Dünya İnsani Hizmetler Şehri ile koordineli olarak, Türkiye ve Suriye'yi vuran yıkıcı depremlerin ardından arama ve kurtarma faaliyetlerini ve sahadaki yardım çabalarını desteklemek için acil malzeme, tıbbi malzeme ve ekipman taşımak için bir hava köprüsü düzenledi. Havayolu, Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği'nden aile çadırları ve diğer malzemeler, Dünya Sağlık Örgütü ve Dünya Gıda Programı'ndan tıbbi malzemeler ve barınma malzemeleri de taşıdı.

Fly Dubai

Fly Dubai, 2010 yılında Sabiha Gökçen Uluslararası Havalimanı'na günlük uçuşlar başlatarak Türkiye'ye uçuşlarına başladı. Havayolu, bugün Ankara, Bodrum ve Trabzon'a ek olarak İstanbul'daki iki havalimanı olan Sabiha ve İstanbul Havalimanı'na olmak üzere beş varış noktasına uçuş gerçekleştiriyor.

Fly Dubai, Haziran ve Eylül 2023 tarihleri ​​arasında, Dubai Uluslararası Havalimanı ile Türkiye'deki beş varış noktası arasında haftada 102 sefere kadar hizmet verecek ve bu da tatil sezonunda yolculara kolay seçenekler sunacak. Türk destinasyonları, BAE'den gelen yolcuların yanı sıra Hindistan, Suudi Arabistan ve Pakistan gibi Fly Dubai ve Emirates'in ortak kodlu uçuşlarında bulunan diğer ülkelerden gelen yolcular tarafından da yüksek talep görüyor.

Fly Dubai Ticari Operasyonlar Başkanı Hamad Ubeydullah, "Türk pazarı, Fly Dubai ağındaki önemli pazarlardan biridir ve bugün beş varış noktasına günlük uçuşlarla hizmet veriyoruz. Sezonluk uçuşlarımız geçtiğimiz Haziran ayında başladı ve yaz sezonu boyunca Türkiye'ye olan operasyonlarımızda büyümeye devam ediyoruz" dedi.

Ubeydullah ayrıca “Dubai, yaz aylarında Avrupa, Körfez İşbirliği Konseyi ülkeleri, Maldivler ve Sri Lanka gibi çeşitli destinasyonlara giden yolcular için popüler bir turizm merkezi olmaya devam ediyor. Dubai, yıl boyunca öne çıkan bir turistik destinasyon olarak konumunu korurken, Milano ,Bergamo, Pattaya ve Krabi gibi yeni destinasyonlarımızın yanı sıra Yunanistan'daki Korfu ve İtalya'daki Olbia gibi noktalarda da açılışlar yapıyoruz” şeklinde konuştu.

Air Arabia

Air Arabia, Türkiye'ye dört destinasyona uçuyor: İstanbul, Antalya, Trabzon ve Bodrum. Havayolu, Sharjah Uluslararası Havaalanı ve Abu Dhabi Uluslararası Havaalanı aracılığıyla bu destinasyonlara uçuyor.

Air Arabia, Sharjah Uluslararası Havaalanı'ndan İstanbul'a haftada 10 uçuş ve Sabiha Gökçen Havalimanı'na günlük bir uçuş gerçekleştiriyor. Havayolu, sezonluk uçuşlar için Antalya'ya günlük bir uçuş ve Trabzon'a haftada üç uçuş sunuyor. Abu Dabi Uluslararası Havaalanı'ndan Sabiha Gökçen Havalimanı'na haftada dört uçuş gerçekleştiriyor.

Wizz Air

Wizz Air Abu Dabi, düşük maliyetli ulusal bir havayolu şirketi, geçtiğimiz Haziran ayının başından itibaren her Salı, Perşembe ve Cumartesi günü Abu Dabi'den Antalya'ya uçmaya başladı. Wizz Air Abu Dabi, Ocak ayının başından itibaren Ankara'ya uçuşlarını başlattı. Ankara'ya uçuşları her Salı, Perşembe ve Cumartesi günü gerçekleştirmeye devam ediyor.

Independent Türkçe



Libya’nın yurtdışında dondurulmuş fonlarının çözülmesine yönelik olası gizli anlaşmalar

Basında yer alan haberlerde Abdulhamid ed-Dibeybe hükümeti ile ABD Başkan Donald Trump'ın yönetiminden yetkililer arasında Libya'nın yurtdışında dondurulan fonlarına ilişkin gizli müzakereler yürütüldüğü belirtiliyor (UBH Başbakanlık Basın Ofisi)
Basında yer alan haberlerde Abdulhamid ed-Dibeybe hükümeti ile ABD Başkan Donald Trump'ın yönetiminden yetkililer arasında Libya'nın yurtdışında dondurulan fonlarına ilişkin gizli müzakereler yürütüldüğü belirtiliyor (UBH Başbakanlık Basın Ofisi)
TT

Libya’nın yurtdışında dondurulmuş fonlarının çözülmesine yönelik olası gizli anlaşmalar

Basında yer alan haberlerde Abdulhamid ed-Dibeybe hükümeti ile ABD Başkan Donald Trump'ın yönetiminden yetkililer arasında Libya'nın yurtdışında dondurulan fonlarına ilişkin gizli müzakereler yürütüldüğü belirtiliyor (UBH Başbakanlık Basın Ofisi)
Basında yer alan haberlerde Abdulhamid ed-Dibeybe hükümeti ile ABD Başkan Donald Trump'ın yönetiminden yetkililer arasında Libya'nın yurtdışında dondurulan fonlarına ilişkin gizli müzakereler yürütüldüğü belirtiliyor (UBH Başbakanlık Basın Ofisi)

Zayed Hediyye

Libya'da Abdulhamid ed-Dibeybe’nin başbakanı olduğu Ulusal Birlik Hükümeti’nin (UBH) son aylarda karşı karşıya kaldığı siyasi ve ekonomik krizler devam ederken UBH ile ABD yönetimi arasında yapılan anlaşmalara ilişkin uluslararası basında art arda çıkan haberler UBH’nin sıkıntılarını daha da arttırdı. Bu anlaşmalar arasında Washington'da dondurulan Libya fonlarının, ABD'ye bu fonların bir kısmının verilmesi karşılığında çözülmesini amaçlayan bir anlaşma da yer alıyor.

Bu anlaşmanın onaylanması halinde bu hamle, Temsilciler Meclisi'nin (TM) yeni bir bütçe vermeyi reddetmesi ve Libya’nın doğu kampının ABD ve Türkiye gibi Libya sahnesindeki önde gelen ve etkili olan uluslararası tarafların teveccühünü kazanmayı başarması sonucu UBH’nin son dönemde rakiplerine karşı gerilediği ekonomik ve siyasi düzeylerdeki konumunu iyileştirmesine katkı sağlayacak.

Washington için cazip bir anlaşma

Anlaşmanın ayrıntıları, İngiltere merkezli Middle East Eye haber sitesi ve diğer uluslararası basın kaynakları tarafından hazırlanan ve UBH ile Trump yönetiminden yetkililer arasında Libya'nın yurtdışında dondurulan ve 30 milyar dolar değerinde olduğu tahmin edilen fonlarına ilişkin gizli müzakerelerden bahseden bir haberde ortaya çıktı.

Söz konusu habere göre taraflar arasındaki görüşmeler geçtiğimiz nisan ayı sonlarında Katar'ın başkenti Doha'da gerçekleşti. ABD Başkanı Trump'ın Ortadoğu işlerinden sorumlu kıdemli danışmanı Massad Boulos ile UBH Başbakanı Dibeybe’nin Ulusal Güvenlik Danışmanı ve kuzeni İbrahim ed-Dibeybe’nin bir araya geldiği görüşmede, Libya'nın, Washington'ın dondurulan fonların çözülmesinde rol oynaması karşılığında, dondurulan fonların bir kısmını belirli ABD kuruluşlarına verme planı ele alındı.

Şarku’l Avsat’ın Middle East Eye'den aktardığı kaynaklara göre plan Trump'ın ekibinin ciddi ilgisini çekmiş ve planın uygulanmasına yönelik mekanizmaların takibi için iç görüşmeler çoktan başladı. Ancak bu durum, bazı tarafların dondurulmuş Libya fonlarını bir sonraki aşamada siyasi olarak değerlendirme niyetleri hakkında soru işaretleri yaratıyor.

Libyalı yetkililerden yalanlama

Öte yandan Libya Yatırım Otoritesi (LIA), fonların serbest bırakılmasına ilişkin olarak basında yer alan haberleri yalanladı. Bu iddiaların doğruluktan yoksun olduğunu ve güvenilir kaynaklara ya da yetkili makamlar tarafından yayınlanan resmi raporlara dayanmadığını vurgulayan LIA, tüm yatırım portföylerinin ve egemen fonlarının Denetim Bürosu ve İdari Kontrol Dairesi gibi yerel kuruluşların yanı sıra akredite sahibi uluslararası denetçiler de dahil olmak üzere uluslararası kuruluşlar tarafından periyodik izlemeye tabi tutulduğunu ve hesaplarının uluslararası kabul görmüş yönetişim, açıklama ve şeffaflık standartlarına uygun olarak düzenli olarak gözden geçirildiğini kaydetti.

Libya’dan hamleler

ABD son zamanlarda Libyalı kurumların ve önde gelen resmi şahsiyetlerin Libya’nin ABD bankalarında dondurulmuş fonlarının serbest bırakılmasına yönelik hamleleri için aktif bir arena haline geldi. Libyalı resmi kaynakların tahminlerine göre bu fonlar Libya'nın yurtdışındaki toplam fonlarının yüzde 25'inden fazlasını oluşturuyor ve yaklaşık 200 milyar dolar olduğu tahmin ediliyor.

Bu hamlelerden en öne çıkanı, birkaç gün önce İngiltere merkezli Africa Confidential dergisinin sayfalarında yayınlanan ve Libya Devlet Varlıklarının Geri Kazanımı ve Yönetimi Ofisi (LAROM) eski Başkanı Muhammed el-Menseli'nin ‘çalıntı’ olarak nitelendirilen ve 50 milyar dolar değerinde olduğu tahmin edilen Libya’nın yurtdışındaki fonlarını kurtarmaya yönelik hamlelerinin ardından ABD makamları tarafından tutuklanmasının hangi koşullarda gerçekleştiğinden bahseden tartışmalı bir haberde ortaya çıktı.

Africa Confidential haberinde, Muhammed el-Menseli'nin geçtiğimiz yıl aralık ayında Washington'da Dışişleri, Adalet ve Hazine bakanlıkları yetkilileriyle bir araya geldiğini ve Muammer Kaddafi rejimi tarafından ABD’deki gizli hesaplara kaçırılan paraları Libya'nın geri alma niyetini kendilerine bildirdiğini aktardı. Habere göre Menseli bundan sadece birkaç hafta sonra 7 Ocak'ta izinsiz eylemlerde bulunduğu ve çifte vatandaşlığa sahip olduğu gerekçesiyle tutuklandı.

Libya’nın fonları onlarca yıldır dondurulmuş durumda

Libya'nın yurtdışında dondurulan fonları, 2011 yılında Muammer Kaddafi rejiminin devrilmesinden bu yana ülkenin karşı karşıya kaldığı en çetrefilli konulardan biri. Zira o tarihten bu yana göreve gelen hiçbir hükümet bu dosyayı yerinden oynatmayı başaramadı. Libya’nın yurtdışındaki fonları, 17 Şubat 2011'deki halk ayaklanmasını bastırmakla suçlanmasının ardından Kaddafi rejimine yaptırım uygulanmasını öngören 1973 sayılı Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK) kararı kapsamında dondurulmuştu.

Libya’nın dondurulmuş fonları, eski rejimin yurtdışında doğrudan veya dolaylı olarak sahip olduğu tüm finansal varlıkları, fonları ve ekonomik kaynakları kapsıyor. Resmi verilere göre yurt dışındaki bankalarda bulunan dondurulmuş fonlar, varlıklar ve tahviller de dahil olmak üzere 200 milyar dolar tutarında olduğu tahmin ediliyor.

Bu fonların yüzde 37’si Avrupa’da, yüzde 33’ü Kuzey Amerika’da, yüzde 23’ü Afrika’da, yüzde 6’sı Ortadoğu’da ve yüzde 1’i Güney Amerika bulunuyor.

Devasa yatırımlar

Dondurulan fonlar arasında şimdiki adı Libya Yatırım Otoritesi olan Libya Yatırım Fonu'na ait yatırımlar da yer alıyor. Libya'nın egemen varlık fonu, ülkenin fazla petrol gelirlerini yönetmek ve yatırım yapmak için 2006 yılında kuruldu. Kaddafi döneminde 100 milyar dolardan fazla kaynak tahsis edilen fon, tarım, emlak, finans, petrol ve gaz gibi çeşitli alanlardaki yatırımları yönetiyor ve gelirlerinin milyarlarca dolar olduğu tahmin ediliyor.

Bazı ülkeler geçtiğimiz yıllar boyunca, Libya'nın dondurulmuş fonlarına, bu fonlardan faydalanmak amacıyla göz dikti. Bazıları yasadışı yollardan ve Libya'ya karşı tazminat davaları açarak bu fonları elde etmeye çalıştı, ancak tüm bu girişimler başarısız oldu.

LIA Direktörü Ali Mahmud Reuters'a yaptığı açıklamada, LIA’nın 70 milyar dolarlık fonlarının aktif yönetiminin on yılı aşkın bir süre sonra ilk kez BMGK tarafından bu yılın sonlarına kadar onaylanmasını beklediğini söyledi. Mahmud, LIA'nın mart ayında sunduğu yatırım planının kasım ya da aralık ayında BMGK tarafından onaylanacağından emin olduğunu da sözlerine ekledi.

LIA’nın dört bölümden oluşan planının ilk bölümünün oldukça basit olduğunu belirten Mahmud, bu bölümde fonların dondurulduğu yıllar boyunca biriken fonların tahvil ödemeleri olarak yeniden yatırılmasının planladığını ifade etti.

Birçok hedef

Bingazi Üniversitesi'nde ekonomi ve siyaset bilimi profesörü olan Ali Cuma, UBH’nin bu olası anlaşmayla sadece bir değil, birkaç hedefe ulaşmayı amaçladığını düşünüyor.

Prof. Cuma, Dibeybe hükümetinin Libya'nın yurtdışındaki fonlarının kontrolünü yeniden ele geçirme çabasının öncelikle ekonomik sıkıntısını çözmeyi ya da hafifletmeyi amaçladığını, zira hükümetin şu anda TM başta olmak üzere çeşitli taraflarca kendisine dayatılan iç siyasi ve mali baskı nedeniyle kamu harcamalarını karşılayamadığını söyledi.

Prof. Cuma, değerlendirmesini şöyle sürdürdü:

“Bu teklif aynı zamanda ABD ve pragmatik tutumlarıyla tanınan yeni başkanı Donald Trump ile ilişkileri geliştirmeyi ve Libya'nın doğu kampının son haftalarda nispeten başarılı olduğu Washington'a karşı üstünlük sağlama çabalarının önünü kesmeyi amaçlıyor.”

Ancak birçok tarafın bu sızıntıları mali kazançlar karşılığında ulusal egemenliğin bir kısmının teslim edilmesi olarak istismar etmeye çalışacağı için anlaşmanın Dibeybe ve UBH üzerindeki olumsuz etkisi konusunda uyaran Prof. Cuma, Dibeybe hükümetinin bu hamlesinin, dondurulmuş fonların geri alınması ile ulusal egemenliğin korunması arasında bir denge kurma becerisi açısından gerçek bir sınav niteliği taşıdığını, fakat mevcut aşamada bu iki zıt kutbu bir araya getirmenin oldukça zor olduğunu vurguladı.