Tweetler, köşe yazılarının rolünü mü çaldı?

Birçok resmi rapor ve istatistik, gazete dağıtım oranlarında net bir düşüş olduğunu gösteriyor / Fotoğraf: AFP
Birçok resmi rapor ve istatistik, gazete dağıtım oranlarında net bir düşüş olduğunu gösteriyor / Fotoğraf: AFP
TT

Tweetler, köşe yazılarının rolünü mü çaldı?

Birçok resmi rapor ve istatistik, gazete dağıtım oranlarında net bir düşüş olduğunu gösteriyor / Fotoğraf: AFP
Birçok resmi rapor ve istatistik, gazete dağıtım oranlarında net bir düşüş olduğunu gösteriyor / Fotoğraf: AFP

Gazetecilikte önemli ve merkezi bir rol oynayan köşe yazıları, zamanla çeşitli gazetelerde en öne çıkan unsurlardan biri oldu.

Öyle ki günlük, haftalık, aylık yayın yapan her gazetede köşe yazıları eksik kalmıyor.

Ancak son yıllarda yaşanan muazzam teknolojik gelişme ve sosyal medya platformlarının yaygınlaşmasıyla birlikte köşe yazılarının yıldızı söndü, bazı gazetelerde yerleri daraldı, bazılarında ise tamamen ortadan kalktı. 

Kâğıt baskı veya elektronik olsun, gazetelerdeki köşe yazılarının okunma oranları ve sayısını gösteren resmi veriler olmamasına rağmen, birçok basın raporu ve resmi istatistik, gazete dağıtım oranlarında net bir düşüş olduğunu gösteriyor.

Pek çok okuyucu, çoğu zaman doğruluk ve güvenilirlikten yoksun olmasına rağmen, haber ve bilgi kaynağı olarak sosyal medya platformlarına başvuruyor.

Sosyal medyanın köşe yazıları üzerindeki etkisinin boyutu, bu yazıların yayınlanma alanlarının daralmasının nedenleri, gazetelerde şu an kimlerin köşe yazısı yazdığı, okurların bu yazılarda aradıklarını bulup bulamadıkları ve yazarların okuyucuyla aralarında bir köprü kurup büyük problemlerin analiz ve keşfini yapabilecek kapasitede olup olmadıkları gibi birçok husus merak konusu olmuş durumda.

Independent Arabia, birçok kişinin aklına gelen sorulara yanıt bulmak için gazeteciler ve medya uzmanlarıyla temasa geçti.

İçerik sabitlendi

Mısır merkezli eş-Şuruk Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni İmadeddin Hüseyin, "Köşe yazarlarının halen etkili olduğunu, güçlerini ve nüfuzlarını koruduklarını, ancak iletişim araçlarının ve teknolojik gelişmenin artması, sosyal medya platformlarının yaygınlaşması başta olmak üzere meydana gelen son değişimlerle birlikte farklı araçlarla rekabet ortaya çıktı" dedi.

Bazı köşe yazarlarının sosyal medyadaki kişisel hesaplarında 'gönderi' paylaştığına veya 'tweet' attığına, bunun okuyucular üzerinde gazete ve internet sitelerinde yayımlanan birçok yazıdan daha güçlü bir etki yarattığına dikkat çeken Hüseyin, "İçerik sabittir. Değişen şey araçlardır" ifadesini kullandı.

Hüseyin, Independent Arabia için verdiği röportajda gazeteci Semir Ataullah'ın günümüze kadar gücünü ve etkisini koruyan Şarku'l Avsat gazetesindeki yazılarına atıfta bulunarak, bu konudaki asıl belirleyici faktörün araçlar değil, içerik olduğunu ifade ederek "Okuyucu bir gazeteyi almayabilir ama o gazetenin internet sitesinde favori yazarının yazısını okur" dedi. 

Eş-Şuruk Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni, makalenin yazarına fikrini tamamen özgürce ifade etmesi için yeterli özgürlük alanı tanımanın göz ardı edilemeyecek bir kriter olduğunu ve bu kriterin meseleyi çevreleyen temel esaslardan biri olduğuna işaret etti.

Kahire Üniversitesi İletişim Fakültesi eski dekanı Leyla Abdulmecid, bu önermeye katılmakla birlikte, yayın araçlarının değiştiğini, köşe yazarlarının artık fikirlerini sadece gazeteler aracılığıyla yazmadığını, sosyal medya platformlarında kendi şahsi sayfaları üzerinden düşünce ve görüşlerini ifade ettiklerini belirtti.

Abdulmecid, "Kabul etmek gerekir ki gazete okuma oranları düştü" dedi.

Kamu Seferberliği ve İstatistik Merkezi Ajansı'nın (resmi bir devlet kurumu) Ocak 2020'deki geçmiş bir raporu, gazete sayısının 2017'de 76'ya kıyasla yüzde 7,9'luk bir düşüşle 2018'de 70'e düştüğünü gösterdi.

Abdulmecid, Independent Arabia'ya verdiği demeçte, birçok kamuoyu araştırması ve çalışmasının, sosyal medyanın okuyucuları çekmek için ilk kaynak olduğunu gösterdiğini ancak güvensizlik oranının yüksek olduğunu sözlerine ekledi.

Abdulmecid, "Bir sonraki aşamada bu noktaya odaklanılmalı, sosyal medyadaki bu tehlikenin boyutu hakkında güvensizlik hali istismar edilerek kamuoyu bilinçlendirilmelidir. Öyle ki bu bilgiler, yalan yanlış, güvenilmez bilinmeyen şeylere dayanmaktadır" ifadelerini kullandı.

Boşluk ve ilgisizlik

Aynı bağlamda, Mısr el-Yevm gazetesinin düşünce bölümü sorumlusu Milad Hanne, izleyicilerin artık gazetelerde ve web sitelerinde istediklerini bulamamaları nedeniyle sosyal medya platformlarına yöneldiğini ifade etti.

Hanne, "Muhammed Hasaneyn Heykel, Celal Amir, Salah Fadl, Salah Muntasır, Ahmed Recep ve diğerleri gibi bazı etkili geç dönem yazarları bu dünyadan ahirete irtihal ettiklerinde arkalarında bıraktıkları boşluğu hiç kimse dolduramadı. Ayrıca nesiller farklılaştı ve yeni düşünce yazarları gerçek fırsatlarını şimdiye kadar elde edemediler" ifadelerini kullandı. 

Hanne, Mısr el-Yevm gazetesini model olarak göstererek, yayınladığı makale sayısının 'dijital' veya 'kâğıt baskı' olarak günlük 20 ila 25 arasında değiştiğini belirtti.

Hanne ayrıca, "Fikir ve analiz arasında değişken bir biçim olarak tek çıkış yolu köşe yazıları olmasına rağmen son zamanlarda diğer gazeteler köşe yazılarının işgal ettiği sayfaların sayısını azaltmaya çalışıyorlar" diyerek duruma açıklık getirdi.

El-Ahram, el-Ahbar ve el-Musavvar adlı üç Mısır gazetesinin de köşe yazarlığını yapan gazeteci ve romancı Yusuf Kaid, "Bu meseledeki temel açmaz saha araştırması yapılmamış olması, gerçek bir takipçi kitlesi olan nüfuzlu yazarlar hakkında ayrıntılı ilmi dayanaklar bulunmaması ve takipçilerinin hacmi ve kimler tarafından takip edildikleri hakkında elde herhangi bir verinin olmayışı gibi durumlar olduğunu" ifade etti.

Kaid ayrıca, bu tür bir değerlendirme varsa bile bunun her zaman kişisel takdire tabi olduğuna dikkat çekti.

Kaid, Independent Arabia'ya yaptığı açıklamalarda, çok sayıda Mısır gazetesinin fikir sayfalarını azalttığını, bazılarının bunları kalıcı olarak iptal ettiğini, kamuoyu eğilimlerini ve göstergelerini ölçmede büyük öneme haiz olmalarına rağmen bazı gazetelerde yazı yönetimi tarafından kısaltmaya gidileceği zaman önce makalelerin kurban edildiğini vurguladı.

"Muhammed Hasaneyn Heykel, Ahmed Bahaaddin ve diğerlerinin zamanında köşe yazılarının bir ağırlığı vardı" diyen Kaid, mevcut durumu gözler önüne serdi.

Köşe yazılarının günlük, haftalık ve aylık basının temel direği olduğunu ifade eden Kaid, okuyucuların bunlarla ilgilenmemesinin ana nedeni olarak, yeni nesillerin yabancı kültürler ile ilgili her şeyi takip edip yerel hususlarla ilgili hiçbir şeyle ilgilenmemelerini sundu.

Kaid, "Bu alanda doğru bilimsel ve metodolojik çalışmaların olmamasına ilaveten basılan ve dağıtılan Mısır gazeteleri hakkında gerçek rakamların olmaması da bu nedenlerin arasındadır" diye ekledi.

Mısır Ulusal Basın Heyeti, ilk kez Kasım 2019'da el-Ahram kurumuyla başlaması ve diğer kurumlarla devam etmesi şartıyla, Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi'nin direktiflerinin uygulamaya geçirilmesi adına ulusal basın kurumlarında dijitalleşme için bir plan açıkladı. Planın maddeleri arasında, basılı yayınların kopyalarının her kurumun web sitesinde PDF formatında yayınlanacağı, bir süre için ücretsiz olarak sunulacağı ve daha sonra ücretli olacağı belirtildi.

Suçlama çemberi

Ayrıca, medya işleri uzmanı ve Kahire Üniversitesi İletişim Fakültesi'nde profesör olan Hasan İmad Mekavi, bu konudaki en belirgin sorunlardan birinin, görüşlerin ve gazetecilik yazılarının çeşitliliğinin olmaması olduğunu ve bunun da birçok sebebinin bulunduğunu ifade etti.

Yazıların çoğunun benzer hale geldiğine ve sunulan fikirlerin çoğunlukla tek bir bağlamda döndüğüne işaret eden Mekavi, güvenlik kısıtlamaları ve fikir sahiplerinin kanaatlerini özgürce ifade edebilecekleri yeterli alanların bulunmaması gibi hususların bu sebepler arasında olduğunu belirtti. 

Mekavi, "Benim açımdan bir okurun belirli bir yazarı okumak için evinden çıkıp gazete almasının mümkün olduğunu düşünmüyorum. Şu anda yazılarıyla kamuoyunu etkileyebilecek kimse yok. Herkes sadece kâğıt doldurmak için çalışıyor" ifadelerini kullandı. 

Mekavi, Independent Arabia ile yaptığı röportajda, Mısır'ın ulusal gazetesi el-Ahram'ın önceki dönemlerdeki içeriğinin, özellikle de köşe yazılarındaki çeşitliliğinin varlığıyla ünlenen modelini aktardı.

Şu anda kendisini farklı kılan bu çeşitliliğin olmamasından ve sunulan gazetecilik içeriğinin benzer olmasından mustarip bir halde bulunduğunu ifade ederek köşe yazılarının içerik olarak aynı hale geldiğini ve aralarında hiçbir fark kalmadığını kaydetti. 

Mısır Ulusal Basın Kurumu Başkanı Abdussadık e-Şorbaci, katıldığı bir önceki toplantıda Kültür ve Medya Komitesi'ne bildirdiği tahminlere göre, Mısır'daki ulusal basın kuruluşlarının kayıplarının geçen yılın başına kadar 9 milyar Mısır cüneyhi (291,764 milyon dolar) sınırını aştığını söyledi.

Sebep olarak üretim maliyetlerinin yüksek olması ve gelirlerinin düşmesi ile ilgili gerekçelerin gösterildiğini ifade etti. 

Eylül 2018'in başlarında, Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi, Basın ve Medya Düzenleme Yasası'nı ve Medya Düzenleme Yüksek Kurulu'nu çıkaran 2018 tarihli 180 sayılı kanun hükmünde kararnameyi onayladı. 

Kahire Üniversitesi'nde siyasi medya profesörü olan Safvet Alim, günümüzdeki köşe yazılarında ve makalelerde ortaya atılan siyasi fikirlerin eksikliğine atıfta bulunarak basındaki köşe yazılarının her zaman rejim ve siyasi iklimle ilgili olduğunu dile getirdi. 

Alim, eskiden Muhammed Hasaneyn Heykel, Cabir Usfur ve bunlar gibi kamuoyunu bir bütün olarak etkileyen, onlarla okuyucular arasında bir köprü oluşturan yazarlar olduğuna, ancak şu anda okuyucuları cezbeden, gazete almak istemelerini sağlayan siyasi vizyon veya fikirlerin bulunmadığına dikkat çekti. 

Kamu Seferberlik ve İstatistik Merkezi Ajansı tarafından yayınlanan resmi bir açıklamada, Mısır'da yayımlanan kamu gazetelerinin sayısının 2020'de 59 iken 2021'de yüzde 3,4 artışla 61'e ulaştığı belirtiliyor.

Ayrıca 2020 yılında 199,1 milyon olan yurt içi ve yurt dışı gazete bayiliklerine dağıtılan nüsha sayısı yüzde 26,6 artarak 2021 yılında 252,1 milyona ulaştı. 

Safvet Alim, Independent Arabia'ya, 'kamuoyunu şekillendiren ve etkileyen büyük yazarların ortaya çıkması için bireylerin önüne fikir ve düşüncelerini özgürce ifade edebilecekleri bir alanın verilmesi ve farklı siyasi fikirlerin de desteklenmesi gerektiğini beyan etti.

Independent Arabia, Independent Türkçe



"Asya tek boynuzlu atı"nın genom haritası ilk kez çıkarıldı: Yok olmalarını engelleyebilir mi?

Laos'ta 1999'da kameralara yakalanan saolanın en iyi tahminlere göre 100'den az üyesi kaldı (Ban Vangban Village/Wildlife Conservation Society)
Laos'ta 1999'da kameralara yakalanan saolanın en iyi tahminlere göre 100'den az üyesi kaldı (Ban Vangban Village/Wildlife Conservation Society)
TT

"Asya tek boynuzlu atı"nın genom haritası ilk kez çıkarıldı: Yok olmalarını engelleyebilir mi?

Laos'ta 1999'da kameralara yakalanan saolanın en iyi tahminlere göre 100'den az üyesi kaldı (Ban Vangban Village/Wildlife Conservation Society)
Laos'ta 1999'da kameralara yakalanan saolanın en iyi tahminlere göre 100'den az üyesi kaldı (Ban Vangban Village/Wildlife Conservation Society)

Son derece nadir rastlanan "Asya tek boynuzlu atı" saolanın ilk defa genom haritası çıkarıldı. Yeni çalışma nesli kritik tehlike altındaki türün yaşamasını sağlayabilir. 

İlk kez 1992'de tanımlanan saola (Pseudoryx nghetinhensis), en yakın zamanda keşfedilen büyük memeli türü. Vietnam ve Laos'un dağlık ormanlarında yaşayan bu sığır türü, boynuzlarının yanı sıra çok nadir görülmesi nedeniyle "Asya tek boynuzlu atı" diye biliniyor.

Dünya Doğa ve Doğal Kaynakları Koruma Birliği'ne (IUCN) göre nesli kritik tehlike altındaki bu türün 100'den daha az üyesi kaldığı tahmin ediliyor. Üstelik en son 2013'te görülmesi, soyunun çoktan tükenmiş olabileceği ihtimalini de gündeme getiriyor. 

Uluslararası bir araştırma ekibi, avcıların evlerinden toplanan saola kalıntılarından alınan parçaları analiz ederek 26 saolanın tam genomunu çıkardı. Türünün ilk örneği olan bu çalışma, saolanın geçmişini anlama ve geleceğini güvence altına alma yolunda kritik bilgiler sundu. 

Bulguları hakemli dergi Cell'de 5 Mayıs Pazartesi günü yayımlanan çalışmaya göre saolalar 5 bin ila 20 bin yıl önce iki ayrı popülasyona ayrılmış. 

Makalenin başyazarı Genís Garcia Erill "Saolanın önemli genetik farklılıklara sahip iki popülasyona ayrıldığını görmek bizi epey şaşırttı" diyerek ekliyor: 

Bu daha önce hiç bilinmiyordu ve genetik veriler olmadan bilmemizin yolu yoktu. Bu önemli bir sonuç çünkü türün genetik varyasyonunun nasıl dağıldığını etkiliyor.

Bilim insanları ayrıca iki popülasyonun da Son Buzul Çağı'ndan itibaren azaldığını saptadı. Ekip, toplam saola nüfusunun 10 bin yıldır hiçbir zaman 5 binin üstüne çıkmadığını tahmin ediyor.

Bu durum, iki grubun da genetik çeşitliliğini kaybettiği anlamına geliyor. Ancak her biri genetik kodlarının farklı kısımlarını kaybetmiş. Araştırmacılara göre bu, nesillerinin tükenmesini önlemede kritik bir rol oynayabilir. 

Garcia Erill "Bir popülasyonda kaybolan genetik varyasyon diğerini tamamlıyor. Yani eğer bunları karıştırırsak, diğerindeki eksiklik giderilebilir" diye açıklıyor.

Bilim insanları saolaların hayatta kalması için esaret altında çiftleşmelerini sağlayacak bir program geliştirmeye çalışıyor. Yeni çalışmayı yürüten ekibin hesaplamalarına göre böyle bir program, tükenme riski karşısında en etkili çözümü sunuyor. 

Çalışmanın bir diğer yazarı Rasmus Heller şöyle diyor:

Gelecekteki bir popülasyonun temelini oluşturmak için en az bir düzine saolayı (ideal olarak her iki popülasyonun karışımı) bir araya getirebilirsek, modellerimiz türlerin uzun vadede hayatta kalma şansının yüksek olacağını gösteriyor.

En son 2013'te görülen bir türün 12 üyesini bulmak zorlu bir iş. Ancak araştırmacılar, yeni çalışmanın bu sorunu çözebileceğine inanıyor. Saolanın genetik haritasının çıkarılması, daha kapsamlı arama çalışmalarının önünü açabilir. 

Makalenin yazarlarından Minh Duc Le, "Birçok araştırmacı, suda ve hatta aynı habitatta yaşayan kan emiciler olan sülüklerde, saola DNA'sının izlerini bulmayı deneyip başaramadı" diyerek ekliyor:

Bu tekniklerin hepsi küçük DNA parçalarını tespit etmeye dayanıyor ama artık saola genomunun tamamını bildiğimize göre, bu parçaları bulmak için çok daha geniş bir el kitabımız var.

Independent Türkçe, Science Alert, Phys.org, Cell