Hüda Rauf
İran, Trump'ın ikinci döneminde kendisine yönelik politikasını dikkate alıyor, zira bu politikanın farklı olduğuna dair çok sayıda gösterge var. Yeni seçilen başkan şu ana kadar yaptığı açıklamalarda, Tahran'a yönelik doğrudan bir tehditte bulunmadı. Gazetecilerin İran ile ilgili kendisine yönelttiği sorularda da sert bir tavır takınmadı.
Ancak İran, Trump'ın bundan sonraki odak noktasının ve kendisine baskı yapacağı konunun petrol ihracatı olacağını tahmin ediyor. Trump yönetimi Dışişleri Bakanı Marco Rubio, İran'ın mali açıdan daha güçlü hale gelmesine ve daha fazla petrol satmasına izin verilmemesi gerektiğini vurguladı. Tahran bu açıklamayı ciddiye alıyor çünkü bu açıklama, Trump'ın başkanlığı döneminde ABD'nin daha fazla petrol ihraç edeceği ve temiz enerji geliştirmeye ve ihraç etmeye çalışmayacağı yönündeki açıklamasıyla örtüşüyor.
Bununla birlikte bazı ülkelerin enerji pazarındaki payı azalacak, yerlerini yeni pazarlara açılacak olan ABD alacak. İran, tüm BM yaptırımlarını geri getirebilecek tetikleyici mekanizmayı veya snapback girişimini harekete geçirme olasılığını da hesaba katıyor. Ancak yaptırımlar geri dönmez ve yalnızca ABD yaptırımlarıyla sınırlı kalınırsa, o zaman İran yaptırımları delmek için boşluk aramaya başlayabilir.
Yani İran, snapback mekanizmasından kaçınmaya çalışıyor ve bu kapsamda nükleer anlaşma çerçevesinde müzakerelere hazır olduğunu açıkladı. Bu mesaj hem İran Cumhurbaşkanı hem de Dışişleri Bakanı tarafından iletildi. Mesud Pezeşkiyan yakın zamanda NBC News'e yaptığı açıklamada, İran'ın prensipte ikinci Trump yönetimiyle görüşmeye hazır olduğunu söyledi, fakat ABD'nin geçmişte taahhütlerini yerine getirmediğini ve İran hükümetini devirmeye çalıştığını da belirtti.
İran'ın, Trump'ın veya herhangi bir Amerikan yönetiminin İran rejimini devirmeyeceğinden emin olduğu kesin, çünkü İran ile diyalog konusunu öne çıkarmak istiyorlar. Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi de yakın zamanda Tahran'ın eşit şartlarda müzakerelere hazır olduğunu açıkça belirtti.
İran'ın Trump'ın ikinci dönemi konusunda karamsar olmadığına ve onunla anlaşma fırsatlarının olduğuna dair bir başka gösterge, Trump'ın, Tahran'a karşı sert tutumlarıyla bilinen şahinlerden biri olan eski ABD İran Özel Temsilcisi Brian Hook'u görevden alması. Birçok kişi Trump'ın kendisini görevden almasının, yeni yönetimin İran'a yönelik tutumunda bir değişiklik sinyali olabileceğini düşünüyor. Trump, seçim kampanyası sırasında İran konusunda sık sık sert tutumlar benimsedi, ancak kendisi iktidarda olsaydı İran ile daha iyi bir anlaşmaya varacağının da altını çizdi. İlk döneminde İran'a karşı azami baskı politikasını uygulasa da nükleer anlaşmadan daha iyi bir anlaşmaya varılması gerektiğini sürekli dile getirdi. Hook'un, Trump yönetiminin İran politikasını belirlemeden önce, ikinci yönetiminin politikasının azami baskı yönünde olacağını açıklaması nedeniyle görevden alındığı yönünde yorumlar da var.
Trump'ın Hook'u görevden alması, Mesud Pezeşkiyan'ın iktidara gelmesinden beri İran'ın Avrupa ve ABD'ye müzakereler konusunda açık sinyaller verdiği bir dönemde gerçekleşti.
İran'ın ikinci Trump döneminden korkmamasını sağlayan bir diğer gösterge ise Michael Dimino'nun Ortadoğu'dan Sorumlu Savunma Bakan Yardımcısı olarak atanması oldu. Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı analize göre Dimino, Washington için bölgenin önemli olmadığını varsaydığından, buraya yönelik Amerikan müdahalelerini teşvik etmeyen fikirleriyle tanınıyor. Ayrıca İran'a karşı kontrollü bir yaklaşımın savunuculuğunu yapıyor ve İran'ın nükleer programına saldırılmasına açıkça karşı çıkıyor. Bir İsrail saldırısının İran'ı nükleer kısıtlamalardan kurtulmaya zorlayabileceğini de açıklayan Dimino’nun birçok görüşü İsrail içindeki bazı kesimleri kızdırmıştı.
Savunma Bakanlığı Siyasi İşler Müsteşarı Colby de İran'a karşı doğrudan askeri müdahaleye karşı çıkıyor ve nükleer bir İran'ın kontrol altına alınmasının uygulanabilir ve pratik bir hedef olduğunu düşünüyor.
Yukarıdaki adımların hepsi İran için Trump ile diyalog kurma, yatıştırma ve belki de yaptırımların kaldırılması konusunda bir anlaşmaya varma, Washington ile ortak çıkar alanları arama potansiyeli taşıyor.
Dolayısıyla İran, Pezeşkiyan hükümetinin her yöne gönderdiği yatıştırıcı mesajlarını sürdürecek. Nitekim Davos Forumu’nda Cevad Zarif, Washington ile Tahran arasında 9 Ekim 2023’te diyalog için yakın bir fırsat olduğunu, ancak iki gün önce İran’ın bilgisi dışında gerçekleştirilen Aksa Tufanı operasyonu nedeniyle diyaloğun tamamen başarısızlıkla sonuçlandığını teyit etti.