Nesiller boyu güvenlik ve istihbarat şefleri: İsrail'in savaşı durdurmaktan başka seçeneği yok

Bazıları, Amos Yadlin'in tabiriyle Tel Aviv'in “yeni bir felakete” yaklaştığına inanıyor.

Güvenlik servislerinin şefleri, İsrail'in savaşı durdurmaktan başka seçeneği olmadığını vurgulayarak, “yenilginin arifesindeyiz” diye uyardı (Rafidat ağı)
Güvenlik servislerinin şefleri, İsrail'in savaşı durdurmaktan başka seçeneği olmadığını vurgulayarak, “yenilginin arifesindeyiz” diye uyardı (Rafidat ağı)
TT

Nesiller boyu güvenlik ve istihbarat şefleri: İsrail'in savaşı durdurmaktan başka seçeneği yok

Güvenlik servislerinin şefleri, İsrail'in savaşı durdurmaktan başka seçeneği olmadığını vurgulayarak, “yenilginin arifesindeyiz” diye uyardı (Rafidat ağı)
Güvenlik servislerinin şefleri, İsrail'in savaşı durdurmaktan başka seçeneği olmadığını vurgulayarak, “yenilginin arifesindeyiz” diye uyardı (Rafidat ağı)

Emel Şehade

“Gazze'ye yönelik 22 aylık savaşın ardından, iç bölünmeleri ve anlaşmazlıkları 1948'deki kuruluşundan bu yana eşi benzeri görülmemiş seviyelere ulaşan İsrail tehlikeli bir uçurumun eşiğine geldi.” Bir İsrailli güvenlik yetkilisi, Binyamin Netanyahu hükümetinin uyarıları ve savaşın devam etmesinin sadece Gazze'de hayatta kalan rehineler değil, aynı zamanda İsrail'in iç durumu ve dünyadaki konumuna yönelik tehlikelerini dikkate almaması nedeniyle, son 24 saat içinde iç bölünmelerin ve anlaşmazlıkların zirveye ulaştığı İsrail'deki durumu böyle özetledi.

Bu seferki açıklamalar, aylardır sesleri duyulan rehinelerin aileleri veya bir grup güvenlik ve askeri personelle sınırlı kalmadı. Güvenlik ve istihbarat teşkilatlarının nesiller boyu eski şefleri tarafından örgütlü bir şekilde yapıldı. “Savaşı durdurun” başlıklı bir uluslararası ve yerel medya kampanyası başlattılar ve İsrail'in Gazze'ye karşı savaşını sürdürmesi durumunda karşılaşacağı tehlikeleri açıkladılar.

frbg
Orduda görev yapmayı reddeden iki genç Einat Gerstman ve Yuval Felg (Rafidat)

Güvenlik teşkilatlarının şefleri, video şeklinde yayınladıkları açıklamalarında, “Yenilginin arifesindeyiz" uyarısında bulunarak, İsrail'in savaşı durdurmaktan başka seçeneği olmadığını vurguladılar.

“Kendi yarattığımız bir yalanın içindeyiz”

Böyle bir kampanyayı beklemeyen birçok İsrailliyi şaşkına çeviren bu medya kampanyası kapsamında 11 eski üst düzey yetkili açıklamalarda bulundu. Şin Bet'in eski şeflerinden Mossad, askeri istihbarat başkanları ve hatta polis komiserlerine kadar her biri, durum hakkındaki kendi görüşlerini şöyle ifade etti: “Yenilginin arifesindeyiz. Bu savaş haklı bir savaş, hatta bir savunma savaşı olarak başladı. Ancak tüm askeri hedeflerimize ulaştığımızda ve tüm düşmanlarımıza karşı ezici bir askeri zafer kazandığımızda, bu savaş haklı bir savaş olmaktan çıktı. Aksine İsrail'i güvenliğini ve kimliğini kaybetmeye sevk eden bir savaşa dönüştü.”

Ordunun artık savaşı önemli başarılarla sonlandırma kabiliyetinden çok uzak bir noktada olduğunu varsaydılar ve İsrail ordusunun mevcut güç ve kapasitesiyle Gazze'deki savaşı bitiremeyeceğini açıkça ifade ettiler. Ardından şunu eklediler “Şu anda esasen kayıpları en aza indiriyoruz. Bu başarıları gömdük ve siyasi hedefi olmayan bir savaşı sürdürüyoruz. Siyasi hedefi olmayan bir savaşsa yenilgi demektir. Nitekim, mevcut savaş bir aldatma savaşıdır. Gideon’un Arabaları operasyonu neredeyse hiçbir şey başaramadı. Bu da yenilgi demektir. Gerekenden çok daha fazla kayıp ve ölümle bedeller ödedik. Uluslararası hasar ağır. Rehineler konusunda şu ana kadar hiçbir ilerleme kaydedemedik. Dünyanın bugün gördüğü şey bizim kendi hatamız. Kendi yarattığımız bir yalanın arkasına saklanıyoruz. İsrail halkına bu yalan satıldı. Ne yazık ki dünya uzun zaman önce bunun gerçek tablo olmadığını anladı.”

Bahsi geçen yetkililer, tüm güvenlik personelini, askeri personeli ve yetkilileri İsrail hükümetine karşı durmaya, politikasının tehlikelerinden açıkça bahsetmeye, kendisine savaşı durdurma, güvenli bölgeye çekilme ve kapsamlı bir anlaşmaya varma çağrısı yapmaya davet ettiler.

Stratejik kayıp

Şarku’l Asvat’ın Independent Arabia’dan aktardığı analize göre eski güvenlik şeflerinin kampanyası, Binyamin Netanyahu'nun aşırı sağcı bakanları tarafından uçuruma sürüklendiği ve bu kişilerin kurbanlarının Gazze'deki rehineler olacağı konusunda uyarıda bulunurken, eski askeri istihbarat başkanı Amos Yadlin'in tabiriyle, İsrail'in “yeni bir felakete” yaklaştığına inananlar da var. Yadlin, bu savaşın daha az tartışılan diğer yönlerinin İsrail için daha tehlikeli olduğuna inanıyor ve şunu söylüyor: “Yaklaşan felaket, siyasi ve stratejik kayıptır. Mutlak bir zafer talep eden, Hamas'ı ortadan kaldırıp rehineleri geri getirme sözü veren, şu anda daha tehlikeli bir durumda. Dahası Hamas rehineleri iade etmeden Gazze'de alternatifi olmadığını kanıtladığı bir zafer kazanırken, İsrail'in uluslararası meşruiyeti eşi benzeri görülmemiş bir düşüşe geçti.” Yadlin şunu da ekliyor: “Hükümetin bugünkü temel hedefi sonsuz bir savaş yürütmek. Bugün gördüklerimiz aslında bu hedefi yansıtıyor ve bu hedef, savaşlar arasında müreffeh ve gelişmiş bir toplumu gerekli gören, bu nedenle, siyasi başarıya götüren açık askeri başarılar elde edeceği hızlı savaşlar yürütmeyi amaçlayan İsrail güvenlik konseptiyle çelişiyor.” Yaldin “İsrail ordusunun bugün Gazze'de başarısız bir şekilde yönetildiğini, bu nedenle sonucun başarısızlık olduğunu” da açıklıyor.

Reddedenler çemberi genişliyor

Aynı zamanda, İsrail'deki güvenlik ve askeri figürler, oryantalistler ve diğer önemli isimlerden oluşan giderek büyüyen bir taban, İsrail'e yönelik yaklaşan tehlike ve iç çatışmanın sonuçları konusunda uyarmak için mevcut her platformu kullanıyorlar. Hatta bazıları, İsrail'in yenilginin arifesinde olduğunu söyleyecek kadar ileri gidiyorlar. Mossad'ın eski başkan yardımcısı ve Kuzey Komutanlığı komutanı olarak görev yapan Amiram Levin, büyük bir tartışmaya yol açan çarpıcı bir açıklamada bulunarak, İsrail'in Gazze'de yaptıklarını “soykırım” olarak nitelendirdi. Tel Aviv'de düzenlenen bir kültür gecesine katılan Levin, “Hükümetin bugün orduya verdiği emirler suçtur. Tereddüt etmemeli veya gerçeklerden kaçmamalıyız. Bunun adını koymalı ve aç çocukları ve bir lokma ekmek arayan ebeveynlerini vurma emri vermenin suç olduğunu tüm dürüstlüğümüzle söylemeliyiz. Buna soykırım denir. Bizim yaptığımız şey soykırımdır” dedi. Bu açıklamanın ardından Levin, kendisine yönelik geniş çaplı bir kışkırtma kampanyasıyla karşı karşıya kaldı. Soykırımı Nazizmin bir türevi olarak görenler, Levin'in 30 yıldan uzun bir süre önce ordunun çok sayıda Lübnanlıyı öldürdüğüyle övündüğü açıklamalarını yayınlamaya başladı.

Özellikle Netanyahu'ya yakın olan Channel 14'teki sunucular, Levin'in Lübnan hakkındaki açıklamalarını Lübnan'daki savaş suçlarının itirafı olarak değerlendirerek, “Ne tür bir soykırımdan bahsediyor?” diye sordular.

En büyük tehlike ise ordu içinde yayılıyor; Gazze'de yaşananlar nedeniyle bir ret ve isyan var. Vicdani retçilerin sayısı artıyor ve açıkça, retlerinin Gazze savaşına ve İsrail'in soykırım işlemesine karşı bir protesto olduğunu deklare ediyorlar. Bu açıklamalar, ordu kurumunun temellerini sarstı.

Sevk belgesini yakma

Askerlik hizmetini reddeden iki genç Einat Gerstman ve Yuval Felg, reddetmelerinin bedelini fiili hapis cezasıyla ödediler. Gerstman 30 gün, Felg ise 20 gün hapis cezasına çarptırıldı. Gözaltı merkezine götürülmeden önce aile üyeleri, arkadaşları ve Rafidat ağından aktivistler gösteri düzenledi. Gösteri sırasında, pankartları yırtan ve göstericilere, Gerstman ve Felg'e saldırmaya çalışan bir grup İsrailli ile aralarında bir çatışma yaşandı. Bu sahne tartışmalara yol açtı ve iç çatışmanın derinliğini yansıttı. Özellikle Rafidat ağından aktivistlerin attığı sloganlar arasında “soykırımı reddeden” sloganlar da vardı. Hatta bir ara askerlik çağındaki genç kızlar, askerlik yapmayı reddettiklerini açıklayıp sevk belgelerini yaktılar. Felg, gözaltı merkezine girmeden önce, "Soykırıma katılmayı reddetmek ve duyan herkese bir mesaj göndermek için buradayım; soykırım devam ettiği sürece barış ve güvenlik içinde yaşayamayacağız. Askerliği reddettiğim için bir süre hapiste kalacağım. Ama bunun yapmam gereken doğru şey olduğundan eminim” dedi. Gerstman ise göstericilere, “işgal altındaki Batı Şeria'yı kontrol eden sistemin bir parçası olmak istemediğim ve Gazze'ye karşı yürütülen savaşın bir parçası olamayacağım için askerlik yapmayı reddediyorum. Bu kadar çok insana yaşatılan acılara meşruiyet kazandıramam” dedi.

Bu iki gencin yanı sıra, askere alınmadan önce askerlik yapmayı reddettikleri için 10 gencin daha hapis cezası aldığı bildirildi. Ordu, bu askerlik hizmetini reddedenlere karşı daha sert davranmaya başladı. Nitekim daha önce Tal Mitnick 185 gün hapis cezasına çarptırılırken, Itamar Greenberg 200 gün hapis cezasına çarptırılmıştı ve bu, on yıldır görülmemiş bir rekor.



Avrupalı liderler: Ukrayna'da barışa giden yol Kiev’siz belirlenemez

Fransa Cumhurbaşkanı Macron (soldan ikinci) Kiev'de, yanında Ukrayna Devlet Başkanı Zelenskiy, ardından İngiltere Başbakanı Starmer ve Polonya Başbakanı Tusk, sağında ise Almanya Başbakanı Merz ile Kiev'de bir toplantıda, 10 Mayıs 2025 (EPA)
Fransa Cumhurbaşkanı Macron (soldan ikinci) Kiev'de, yanında Ukrayna Devlet Başkanı Zelenskiy, ardından İngiltere Başbakanı Starmer ve Polonya Başbakanı Tusk, sağında ise Almanya Başbakanı Merz ile Kiev'de bir toplantıda, 10 Mayıs 2025 (EPA)
TT

Avrupalı liderler: Ukrayna'da barışa giden yol Kiev’siz belirlenemez

Fransa Cumhurbaşkanı Macron (soldan ikinci) Kiev'de, yanında Ukrayna Devlet Başkanı Zelenskiy, ardından İngiltere Başbakanı Starmer ve Polonya Başbakanı Tusk, sağında ise Almanya Başbakanı Merz ile Kiev'de bir toplantıda, 10 Mayıs 2025 (EPA)
Fransa Cumhurbaşkanı Macron (soldan ikinci) Kiev'de, yanında Ukrayna Devlet Başkanı Zelenskiy, ardından İngiltere Başbakanı Starmer ve Polonya Başbakanı Tusk, sağında ise Almanya Başbakanı Merz ile Kiev'de bir toplantıda, 10 Mayıs 2025 (EPA)

Avrupalı liderler bugün etkili diplomasi, Ukrayna'ya destek ve Rusya’ya baskı uygulama çerçevesindeki bir yaklaşımın Ukrayna ile Rusya arasındaki savaşı sona erdirebileceğini vurguladılar.

Avrupa'nın önde gelen liderleri, Ukrayna'da ‘barışa giden yolun’ Kiev olmadan belirlenemeyeceğini ve müzakerelerin ancak ateşkese varılması veya çatışmaların sınırlandırılması bağlamında gerçekleştirilebileceğini söylediler.

İngiltere, Fransa, Almanya, İtalya, Polonya ve Finlandiya liderleri ile Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen ortak bir bildiri yayınlayarak, ‘uluslararası sınırların zorla değiştirilmemesi ilkesine bağlı kaldıklarını’ belirttiler. Bildiride ayrıca “Mevcut temas hattı, müzakerelerin başlangıç noktası olmalı” ifadeleri yer aldı.

Bildiri, ABD Başkanı Donald Trump'ın Ukrayna'daki savaşı sona erdirmek için Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile görüşeceğini açıklamasından bir gün sonra açıklandı. Trump, 15 Ağustos'ta Alaska'da Putin ile görüşmeyi planlarken Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy de dahil olmak üzere tüm tarafların, 3 buçuk yıldır süren savaşı çözebilecek bir anlaşmaya varmaya yakın olduklarını söyledi.

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, İtalya Başbakanı Giorgia Meloni, Almanya Başbakanı Friedrich Merz, İngiltere Başbakanı Keir Starmer, Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen ve diğer Avrupalı müttefikler tarafından imzalanan bildiri, ‘Başkan Trump'ın Ukrayna'daki katliamı durdurmaya yönelik çabalarını’ memnuniyetle karşıladı.

Donald Trump ve Vladimir Putin arasında Alaska'da yapılması planlanan zirve öncesinde yayınlanan bildiride şu ifadeler yer aldı:

“Bu çabayı diplomatik olarak desteklemenin yanı sıra Ukrayna'ya sağladığımız önemli askeri ve mali desteği sürdürmeye, istekli ülkelerden oluşan ittifakın çalışmalarına devam etmeye ve Rusya’ya karşı kısıtlayıcı tedbirleri sürdürmeye ve uygulamaya hazırız.”