Uruguay'da on binlerce kişi diktatörlük döneminde kaybedilenler için sokağa çıktı

Maria Bellizzi, 1977'de gözaltına alındıktan sonra kaybedilen oğlu Humberto'nun fotoğrafıyla Sessizlik Yürüyüşü'ne katıldı (Reuters)
Maria Bellizzi, 1977'de gözaltına alındıktan sonra kaybedilen oğlu Humberto'nun fotoğrafıyla Sessizlik Yürüyüşü'ne katıldı (Reuters)
TT

Uruguay'da on binlerce kişi diktatörlük döneminde kaybedilenler için sokağa çıktı

Maria Bellizzi, 1977'de gözaltına alındıktan sonra kaybedilen oğlu Humberto'nun fotoğrafıyla Sessizlik Yürüyüşü'ne katıldı (Reuters)
Maria Bellizzi, 1977'de gözaltına alındıktan sonra kaybedilen oğlu Humberto'nun fotoğrafıyla Sessizlik Yürüyüşü'ne katıldı (Reuters)

Uruguay'da başkent Montevideo'nun aralarında olduğu 60 kentte on binlerce kişi sokağa çıkarak diktatörlük döneminde kaybedilen kişileri andı.

Ülkede gözaltında kaybedilenler için 28. kez yapılan geleneksel Sessizlik Yürüyüşü bu yıl "Hakikat, Hafıza ve Adalet" sloganı altında yapıldı.

Yürüyüş, Gözaltına Kaybedelenlerin Anneleri ve Akrabaları (Famidesa) hareketi tarafından organize edildi.

Montevideo'daki gösterilere katılan 22 yaşındaki hukuk öğrencisi Elise Cierra, Reuters'a yaptığı açıklamada, "Bu hareket asla bitmeyecek çünkü hepimizin bir parçası" ifadelerini kullandı.

Famidesa'nın verilerine göre Uruguay'ı 1973 ile 1985 arasında yöneten askeri diktatörlük döneminde toplam 197 kişi gözaltında kaybedildi. Aradan geçen sürede, bu kişilerden yalnızca 6'sının cenazesine ulaşılabildi.

Ülkede aynı dönemde binlerce kişi hapse atılmış, bunların önemli bir bölümü işkence görmüştü. 

Diktatörlük döneminde işlenen suçları yargıya taşımaya çalışan savcı Ricardo Perciballe, "Bu hareket sadece bir yürüyüşten daha çok hafıza ayına dönüşmüş durumda. Pandemi kolektif hafızamızı ve hakikat arzumuzu tetikledi" ifadelerini kullandı.

Uruguay'daki sessiz yürüyüşler 1996'dan bu yana her 20 Mayıs'ta gerçekleştiriliyor. Bu yıl, dönemin cumhurbaşkanı Juan Maria Bordaberry'nin parlamentoyu feshederek anayasayı askıya almasının 50. yıldönümü olması nedeniyle çok daha fazla kişinin adalet talebiyle sokağa çıktığı belirtiliyor.

Diktatörlük dönemi aradan geçen 50 yıla rağmen Uruguay'da halen en tartışmalı konulardan biri.

Bazı sağ partiler ve hareketler, diktatörlük dönemiyle ilgili dosyaların kapatılma ve hüküm giyen yetkililerin serbest bırakılmasının zamanının geldiğini savunuyor.

Birçok Uruguaylı'ya göreyse bu suçları işleyen kişilerin önemli bir bölümü henüz adalet karşısına çıkmadı.

Ülkedeki diktatörlük dönemine ilişkin yargılamalarda 50'den az kişi hüküm giymişti. 100'den fazla dosyada ise yargılama halen devam ediyor. Döneme ilişkin yasal soruşturmalara, 2011'de af yasasının geçersiz ilan edilmesinin ardından başlanmıştı.

Independent Türkçe, Telesur, Reuters

 



Amerikalıların alkol tüketimi en son İç Savaş'ta görülen seviyeye vardı

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA
TT

Amerikalıların alkol tüketimi en son İç Savaş'ta görülen seviyeye vardı

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA

2023 yeterince zor değilmiş gibi, Amerikalılar şimdi de İç Savaş günlerinde içtikleri kadar çok alkol tüketiyor.

Ulusal Alkol Bağımlılığı ve Alkolizm Enstitüsü'nün (National Institute on Alcohol Abuse and Alcoholism/NIAAA) hazırladığı yeni rapor, ortalama bir Amerikalının 1860'ta kişi başına tüketilen miktara yakın düzeyde alkol içtiğini ortaya koydu.

Amerikalılar 2021'de yaklaşık 9,5 litre etanol (şarap, bira ve sert içkilerde bulunan alkol) tüketirken, İç Savaş'ın eşiğinde bu miktar yaklaşık 9,6 litreydi. Alkollü içkilerdeki suyu ya da diğer bileşenleri içermeyen bu miktar, alkollü içecek tüketiminde 1990'ların ortalarına kıyasla yüzde 60'lık artışa işaret ediyor.

Amerikalılar alkol zevklerini de değiştirdi. Tüketilen bira miktarı 1995'ten bu yana yaklaşık yüzde 20 azalırken, şarap istikrarlı bir şekilde Amerika'nın tercih ettiği içki halini aldı. 1990'ların ortalarına kıyasla şarap tüketen Amerikalıların sayısı halihazırda yüzde 50 daha fazla.

ABD'de alkol tüketimi daha önce de çarpıcı seviyelere ulaşmıştı. İçki Yasağı Yasası'nın yürürlükten kaldırılmasını takip eden 1934'te Amerikalılar kişi başına yaklaşık 3,8 litre etanol içiyordu. 1945'te, II. Dünya Savaşı'nın sonunda, Amerikalılar 8,7 litreye ulaşmıştı. Bu miktar, alkol tüketiminin en yüksek olduğu 1980'de yaklaşık 10,6 litreye çıktı.

Alkol tüketimindeki artışın kilit bir demografik grupla da ilgisi olabilir: Kadınlar.

Martta kadınların ABD tarihinde ilk kez erkeklerden daha fazla içki içtiği ortaya çıktı. NIAAA direktörü Dr. George Koob, bunun sebebinin üniversite öğrencileri arasındaki aşırı alkol tüketimi olduğunu yakın zamanda Washington Examiner'a söyledi.

Dr. Koob, muhafazakar medya kuruluşuna "2021'de özellikle kadınlar arasında bir artış yaşandı. Şu anda üniversite kampüslerinde kadınların esasen erkeklerden daha fazla aşırı miktarlarda alkol tükettiği açığa çıktı, bu tarihte ilk kez oluyor" dedi.

Çoğu eyaletin içki dükkanlarını "temel işletme" ilan ettiği Kovid-19 pandemisinde de alkol tüketiminde çarpıcı bir değişiklik yaşanmıştı. NIAAA'ya göre, pandeminin ilk yılı olan 2020'de alkol satışları yüzde 2,9 arttı ve bu da 50 yıldan uzun süredir görülen en büyük yıllık yükseliş.

Dr. Koob, üniversite kampüslerinin yeniden faaliyete geçtiği ve yerel barların tekrar açıldığı son dönemde kadınların aşırı içki içme eğiliminin artmasını, insanların alkolden uzak durduğu bir dönem sonrası "yeniden içmeye başlamasına" yol açan "alkol yoksunluğu etkisine" bağlıyor.

NIAAA direktörü, "Standart bir içecek yaklaşık 45 ml vodka, 355 ml bira veya 150 ml litre şaraptır" dedi.

Standart içeceğin ötesine geçtiğinizde, alkolün sonunda toksin halini aldığı noktaya yaklaşıyorsunuz demektir. Kolaylıkla aşırı doza ulaşabilirsiniz.

Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezleri, kadınlar için günde en fazla bir, erkekler içinse en fazla iki standart alkollü içecek tüketiminin güvenli olduğunu belirtiyor. Öte yandan genelde aşırı tüketim erkekler için tek seferde 5 veya daha fazla içkiye karşılık gelirken, kadınlarda tek seferde 4 veya daha fazla içkiye denk düşüyor.