Lübnan’da yeni sahne: Basil’den Şii İkilisi’ne ÖYH'nin iç işlerine karışmamaları çağrısı

Basil, cumhurbaşkanı adayı Azur'u desteklediğini yinelerken favori adayı olmadığını da ekledi

ÖYH lideri Cibran Basil (Al Markazia)
ÖYH lideri Cibran Basil (Al Markazia)
TT

Lübnan’da yeni sahne: Basil’den Şii İkilisi’ne ÖYH'nin iç işlerine karışmamaları çağrısı

ÖYH lideri Cibran Basil (Al Markazia)
ÖYH lideri Cibran Basil (Al Markazia)

Lübnan’da (Maruni Hristiyan) Özgür Yurtsever Hareket (ÖYH) lideri Cibran Basil, cumhurbaşkanlığı oylamasına saatler kala cumhurbaşkanı adayı eski bakan Cihad Azur'a verdiği desteği yineledi. Ancak Azur’un favori adayı olmadığını vurgulayan Basil, içeride partisinin milletvekillerine, dışarıda ise Şii İkilisi’ne (Hizbullah ve Emel Hareketi) ve Azur'u desteklemeyi kabul eden muhalefete bazı mesajlar gönderdi.

Basil, partisinden milletvekillerinin taahhütlere uymamaları halinde bazı prosedürlerin uygulanması gerekeceği konusunda uyarırken Şii İkilisi’ne, ahlaki normlara aykırı olduğu için tehdit edici dil kullanmaktan kaçınması ve ÖYH’nin iç işlerine karışmaması çağrısında bulundu. Basil, diyaloğa açık olduğunu ve ‘diyalogsuz cumhurbaşkanı olmayacağını bildiğini’ de sözlerine ekledi.

Basil, parti toplantısından sonra yaptığı açıklamada şunları söyledi:

“Hizbullah ile devletin inşası konusunda anlaşmazlık yaşandı. Uzlaşmaya çalıştıysak da karşılık bulamadık ve mesele milli ortaklık boyutuna varıncaya kadar büyüdü. Hizbullah’la halen direniş ve savunma stratejisinin ilkeleri konusunda hemfikiriz. Hizbullah ile uzlaşamadık, ama bu iyi değil. Biz herhangi bir iç ya da dış eksene göre hareket etmiyoruz. Yani bir eksenin parçası değiliz. İyi ilişkiler içinde olmak ve herkesle iletişim kurmak istiyoruz.”

Eski bakan Cihad Azur’un ortak aday olmasının gayet doğal olduğunu ifade eden Basil, Hizbullah Genel Sekreteri Hasan Nasrallah’a atıfla, “Adayını seçerken bunun ÖYH ile ittifaka zarar vermediğini söyledi. Sayın Nasrallah’ın ihaneti kabul etmeyeceğine eminim. Yarınki oylamada ya da herhangi bir oturumda kışkırtıcı nitelikteki herhangi bir çatışmanın parçası olmayacağız. ÖYH içinde vatana ihanet niteliğindeki çağrılara cevap verilmemesi için gerekli talimatlar verildi” dedi.

Muhalif güçlerle ittifak kurmadan da iyi ilişkiler içinde olma kararı aldıklarını söyleyen Basil, “Çünkü egemenlik ve reform ile ilgili birçok konuda onlarla hemfikir olsak da direniş konusunda aynı fikirde değiliz ve Hizbullah'a karşı onlarla siyasi bir ittifak içinde olmayı asla kabul etmiyoruz” şeklinde konuştu.

Cumhurbaşkanlığı adaylığı konusunda ise ne Şii İkilisi’nin ne de muhalefetin tercihini kabul ettiklerini söyleyen Basil, “Ancak seçimlerde bir adayın seçilmesi ve oy kullanılması gerekiyor. Aksi takdirde oylar belli bir aday lehine sayılacaktır.”

Azur'un ÖYH tarafından kabul gören adaylar arasında yer aldığını, ama favori aday olmadığını vurgulayan Basil, “Bugün derdimiz bu değil. Bugünkü asıl derdimiz üzerinde anlaşılan bir program dahilinde bir cumhurbaşkanının gelmesi halinde çözümün başlangıcı olabileceği bilinciyle, cumhurbaşkanlığı makamının boş kalmasına son vermek ve bir cumhurbaşkanı seçmek. Eğer cumhurbaşkanı adayının ve çözümün, çöküşü durdurmaya, reforma ve devletin inşasına katkıda bulunacağına ikna olursak, sorumluluğun bir kısmını üstlenmeye hazırız, ancak adaya ve çözüme ikna olmazsak muhalefet kanadında yer alacağız. Gittiğimiz yerde başarılı olacağımıza şüphe olmasa da vatan bunu başaramayabilir” ifadelerini kullandı.

 Azur'un adaylığını destekleme kararının ÖYH’nin genel başkanı ve yönetim kurulu tarafından oybirliğiyle alındığını söyleyen Basil, “Dolayısıyla ÖYH’li tüm milletvekilleri karara uymak zorundalar. ÖYH’nin ortak kararlarına birçok kez bağlı kaldım. Karara uymayanların olacağını düşünmüyorum. Böyle bir olursa da bazı prosedürlerin uygulanması gerekiyor.

Basil, sözlerini şu siyasi mesajı vererek bitirdi:

“Anlaşamadıkça geri dönüp anlaşacağız.”



Yemen'de taraflar arasında ‘ABD yıkımını ülkenin başına kim musallat etti?’ tartışması

ABD'nin Husilere yönelik saldırıları Yemen'de tartışmaya yol açtı (X platformu)
ABD'nin Husilere yönelik saldırıları Yemen'de tartışmaya yol açtı (X platformu)
TT

Yemen'de taraflar arasında ‘ABD yıkımını ülkenin başına kim musallat etti?’ tartışması

ABD'nin Husilere yönelik saldırıları Yemen'de tartışmaya yol açtı (X platformu)
ABD'nin Husilere yönelik saldırıları Yemen'de tartışmaya yol açtı (X platformu)

Tevfik eş-Şenvah

Yemen’in meşru hükümeti ve Husiler, on yılı aşkın bir süredir Yemen'in başına bela olan yıkımın sorumlusu olarak birbirlerini suçlamaya devam ediyor. Yemen Enformasyon Bakanı Muammer el-Eryani dün yaptığı açıklamada, İran destekli Husilerin 2014 yılındaki darbeden bu yana ‘Yemen'in altyapısı ve ekonomisindeki yıkımın başlıca nedeni olmakla’ suçladı.

Aynı zamanda uluslararası meşruiyete sahip Yemen hükümetinin sözcüsü olan Eryani, Husilerin kurtarılmış bölgelerdeki hayati tesislere sistematik saldırılar düzenlediğini, örneğin 30 Aralık 2020 tarihinde Aden Uluslararası Havalimanı'na İran yapımı balistik füzelerle düzenledikleri saldırıda 25 kişinin öldüğünü, 110 kişinin de yaralandığını ve havalimanının altyapısının zarar gördüğünü söyledi. Husilerin 2022 yılında da Hadramut ve Şebva'daki petrol ihracat edilen limanlara yönelik saldırılarda bulunduklarını belirten Eryani, bunlar arasında insansız hava araçları (İHA) ve balistik füzeler kullanılarak ed-Debba ve Neşime limanlarına yönelik saldırıların da olduğunu ifade etti.

Yemenli Bakan, söz konusu saldırıların Husilerin iddia ettiği gibi Yemen'i ya da Gazze'yi savunmak için değil, Yemen'i yok etmeyi, halkını yoksullaştırmayı ve bölgenin güvenliğini baltalamayı amaçlayan İran gündemini uygulama stratejisinin bir parçası olduğunu söyledi.

Husilerin Kızıldeniz'deki uluslararası gemilere yönelik saldırıları da dâhil olmak üzere çeşitli maceraperestliklerinin, ABD ve İngiltere tarafından ‘Refahın Muhafızı Operasyonu’ kapsamında geçtiğimiz yıl ocak ayında başlayan askeri saldırılarını tetiklediğini söyleyen Eryani, bu saldırıların yıkımın birincil nedeni olmadığını, daha ziyade Husilerin saldırılarına karşı bir yanıt olduğunu vurguladı.

Öte yandan Husiler, Yemen halkının çektiği acılardan başta Yemen’in meşru hükümeti olmak üzere ABD ve müttefiklerinin sorumlu olduğunu söyledi. ABD merkezli haber kanalı NBC tarafından aktarılan Husilere bağlı medya organlarının haberlerine göre Husiler, 17 Mart 2025 tarihinde 53 kişinin ölümüne ve 98 kişinin yaralanmasına neden olan ABD’nin son saldırılarını ‘suç teşkil eden saldırganlık’ olarak nitelendirdi. Kızıldeniz’deki gemilere ve askeri hedeflere yönelik saldırılarının dış müdahaleye ve Gazze'ye uygulanan kuşatmaya karşı savunma amaçlı bir yanıt olduğunu vurgulayan Husiler, Filistinlilerle dayanışma içinde olduklarını açıkladılar.

Medyada yer alan haberlere göre Husilerin Kızıldeniz’de uluslararası gemilere yönelik saldırıları ülke içindeki popülariteleri ve saflarına savaşçı çekme hızını arttırdı. Uluslararası toplumu kendileriyle etkileşime girmeye zorladılar ve Yemen'in resmi hükümeti olarak tanınmamalarına rağmen popüler bir yankı uyandırdılar. Nüfuzları zayıf olmasına rağmen İsrail'e füze atmalarının ardındaki gizli amaçlarından biri de buydu.

Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan çevirdiği habere göre Yemen hükümeti, İran'ı, ‘Birleşmiş Milletler (BM) silah ambargosunu ihlal ederek Husileri İHA ve balistik füzeler gibi çeşitli silahlarla desteklemekle’ suçluyor. Buna karşın İran Devrim Muhafızları Ordusu (DMO) Genel Komutanı Hüseyin Selami, İran medyasına yaptığı açıklamada, Tahran'ın Husilerin kararlarını doğrudan kontrol ettiği iddialarını reddederek Husilerin kararlarını bağımsız bir şekilde aldıklarını vurguladı. Ancak Yemen hükümeti çevreleri İran'ın desteğinin Husilerin eylemlerinin ana kaynağı olduğunda ısrar ediyor.

Yemen hükümeti, ABD'nin hava saldırıları sonucunda Husilerin kontrolündeki limanlarda meydana gelen ağır kayıpların ardından ‘Husiler Yemen'e yıkım getiriyor’ etiketiyle (hashtag) bir sosyal medya kampanyası başlattı. Kampanyanın amacının ‘Husilerin suçlarını ifşa etmek ve ülke kaynaklarına verdikleri zararın boyutlarını ortaya koymak, altyapı ile ekonomik ve sivil tesislerin tahrip edilmesinden ve bunların savaş amacıyla kullanılmasından onları tamamen sorumlu tutmak’ olduğu belirtildi.

Husiler cuma günü, ABD'nin Yemen'in batısındaki Hudeyde ilinde bir petrol ihracatı limanına gece boyunca düzenlediği saldırılarda ölenlerin sayısının 80'e yükseldiğini ve bu sayının Washington'ın bir ay önce başlattığı yoğun hava saldırılarının en ölümcülü olduğunu açıkladılar.

Bu arada saldırılar şiddetlenmeye devam ederken, ABD ile İran arasındaki müzakereler Umman’ın başkenti Maskat'ın ardından Roma'da tüm hızıyla devam ediyor. Basında yer alan haberlerde, İran’ın Dini Lideri Ali Hamaney’in Suudi Arabistan Savunma Bakanı Prens Halid bin Selman'la bölgedeki birçok karmaşık meseleyi görüşmek üzere bir araya gelmesinin ardından gerilimin azalacağına dair umutlar ifade edildi.