Hafter Trablus’ta... Libya’nın başkentinde neler oluyor?

Hafter’in Trablus ziyaretinin, liderin yaklaşan seçimleri yönetecek bir teknokrat hükümetinin kurulmasını hızlandırma talebinin ardından geldi

Libya Ulusal Ordusu Komutanı Halife Hafter, Libya'daki BM Misyonu Başkanı Abdullah Bathily ile görüştü (Libya Ordusu Resmi Sayfası)
Libya Ulusal Ordusu Komutanı Halife Hafter, Libya'daki BM Misyonu Başkanı Abdullah Bathily ile görüştü (Libya Ordusu Resmi Sayfası)
TT

Hafter Trablus’ta... Libya’nın başkentinde neler oluyor?

Libya Ulusal Ordusu Komutanı Halife Hafter, Libya'daki BM Misyonu Başkanı Abdullah Bathily ile görüştü (Libya Ordusu Resmi Sayfası)
Libya Ulusal Ordusu Komutanı Halife Hafter, Libya'daki BM Misyonu Başkanı Abdullah Bathily ile görüştü (Libya Ordusu Resmi Sayfası)

Kerima Naci

Libya'nın doğusunu kontrolünde tutan Libya Ulusal Ordusu (LUO)  Yönlendirme ve Ahlaki İdari Birimi’nin Başkanı Halid el-Mahcub, Independent Arabia’ya yaptığı açıklamada, LUO Başkomutanı Halife Hafter’in yarın (20 Haziran) başkent Trablus'a giderek Abdulhamid ed-Dibeybe liderliğindeki Ulusal Birlik Hükümeti’nin ana karargahını ziyaret edeceğini ifade etti.

Mahcub, Şubat 2011 Devrimi olaylarının patlak vermesinden bu yana Hafter’in Trablus'a ilk kez gerçekleştireceği ziyaretin hedeflerini açıklamadı. Ziyaretin duyurusu, geçtiğimiz Cuma günü LUO Genel Komutanlığı tarafından yayınlanan bir basın açıklamasında Hafter'in ‘seçimleri yönetmek için bir teknokrat hükümetinin kurulmasını hızlandırma’ çağrısının hemen ardından yapıldı.

Bölünmeyi sona erdirme

LUO açıklamasında, "Libya Ulusal Ordusu Genel Komutanlığı, siyasi bölünmeyi sona erdirebilecek görüşmelere ve yakınlaşmaya destek vermektedir. 6+6 Komitesi'nin Temsilciler Meclisi ve Devlet Yüksek Konseyi arasındaki önemli adımlardan biri olan girişimleri, başkanlık ve parlamento seçimlerinin gerçekleştirilmesine yol açacaktır” ifadelerine yer verildi.

Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı açıklamada, “Aynı zamanda, Libya'daki siyasi krizi sona erdirmek için herhangi bir tarafın haklarını ihlal etmeden, dışlamadan veya gasp etmeden, samimi siyasi çözümü destekliyoruz. Seçim yasalarının belirlenmesi için mümkün olan en büyük uzlaşmayı sağlayarak seçimlerin zamanında yapılmasını ve sonuçlarının uygulanmasının garanti altına alınmasını hedefliyoruz” ifadeleri kullanıldı.

Hafter’in Trablus’u ziyareti iki açıdan büyük önem taşıyor. İlk olarak, ziyaretin zamanlaması, Birleşmiş Milletler Libya Destek Misyonu (UNSMIL) Başkanı Abdullah Bathily’nin bugün Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi önünde yaptığı bilgilendirme konuşmasından bir gün sonra gerçekleştiriliyor. İkincisine gelince, İtalya liderlerinin geçen Mayıs başında Hafter ve bu Haziran başında Dibeybe ile önceki toplantılarında temsil ediliyor.

Yukarıda belirtilen iki bağlam, ziyaretin yorumlanmasında farklı okumalara yol açıyor. Bir grup, ikiye bölünen ordunun birleştirilme olasılığına dikkati çekerken, diğerleri yeni bir hükümetin oluşumu hakkında uzun süreli bir tartışmaya neden olabileceğini ileri sürdü. Ancak genel olarak, ziyaretin zamanlaması, 6+6 Seçim Komitesi’nin Fas'ın Bouznika kentindeki kararları ve Abdullah Bathily'nin Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK) önündeki bilgilendirme konuşmasıyla uyum içinde olduğunda birleşildi.

Yaklaşan kabine değişikliği

Siyasi Danışman İbrahim Lasifer, ziyaretin zamanlamasını ‘son derece hassas’ olarak nitelendirdi. Lasifer, Independent Arabia’ya yaptığı özel açıklamalarında, "Ziyaret, uzun vadeli takvimde planlanmamış olsa da, son dakikada, Libya hakkında Abdullah Bathily'nin BMGK'nin yaptığı bilgilendirme konuşmasının ardından gerçekleşti ve bu, Libya'nın gelecekteki siyasi dönem haritasını yeniden şekillendirebilir" dedi.

Lasifer, ‘Hafter'in 2019 yılının Nisan ayındaki çatışmalar sırasında başkent Trablus'a girememesinden kaynaklanan zayıf noktalarını, yarın gerçekleşecek ziyaretiyle zafer noktalarına dönüştüreceğini ve bunun siyasi olarak ona kredi kazandıracak bir adım olduğu’ değerlendirmesinde bulundu.

Lasifer, ‘Halife Hafter'in bu ziyaretiyle, Libya'nın Doğu (Berka) bölgesinden Güney’e (Fizan) ve hatta Batı’ya (Tripolitanya) kadar olan tüm bölgelerde hareket edebildiğini, bu bölgelerin siyasi ve güvenlikçi rakiplerinin kontrolü altında olduğunu , Abdulhamid Dibeybe liderliğindeki Ulusal Birlik Hükümeti'nin sadece Batı bölgesinde hareket ettiğini dünya kamuoyuna göstermek istediğini” belirtti. Ayrıca ziyaretin, Hafter'in gelecekte seçimlere aday olarak yeniden sahneye çıkması durumunda ona ileride propaganda açısından hizmet edecek bir adım olduğunu da vurguladı.

Siyasi Danışman, ‘ziyaretin ilgi çekici olacağını ve Batı Libya'nın devrimcilerinin Hafter'in Trablus'ta bulunmasını kabul etme veya reddetme konusunun kendileri dışında bir durum olduğunu’ belirtti. Ayrıca, ziyaretin güvenlik ve siyasi düzeyde Libya'yı etkileyen bazı ülkelerle iyi koordine edildiğini ve bunun ziyaret için beklenen bir durum olduğunu ifade etti.

Lasifer, Hafter ve Dibeybe arasındaki iletişimin, geçmiş dönem boyunca Dibeybe hükümetinde yapısal bir değişiklik yapma konusunda dolaylı şekilde devam ettiğini ve bu çerçevede Hafter'in destekçilerini bakanlık pozisyonlarına atamak için birkaç bakanlığın Dibeybe hükümetine ekleneceği konusunda anlaşmaya varıldığını” açıkladı. Ayrıca “Bu ziyaretten sonra müzakereler doğrudan gerçekleşecek. Dibeybe ile Hafter arasındaki maliyet artacak, böylece önümüzdeki dönemde Dibeybe hükümetinde Hafter'i destekleyen bazı bakanların yer aldığı bir kabine revizyonu yaşanacak. Bu arada Dibeybe, genel seçimlerin koşullarını hazırlamak için başbakanlık görevine devam edecek” şeklinde konuştu.

Bölünmüş ordunun birleştirilmesi

Libya Kalkınma Enstitüsü Başkanı Cemal el-Felah, "Doğu güçlerinin Trablus'a yaptığı ziyaret, ABD tarafından denetlenen Libya tarafları arasındaki yakınlaşma projesi çerçevesinde gerçekleşiyor" dedi. Ayrıca, seçimlere hazırlık amacıyla, paralı askerlerin ve yabancı güçlerin Libya topraklarından çıkarılmasını hızlandırmak ve seçim sürecini güvence altına almak için ortak bir askeri güç oluşturmanın ziyaretin önde gelen hedeflerinden olduğunu ve ABD Başkanı Joe Biden yönetiminin önceden belirlediği bu hedefleri gerçekleştirmek için geldiğini söyledi. Ayrıca, başlangıçta askeri kurumların birleştirilmesi gerekliliği, batı ve doğu arasında Libya sınırlarını korumak, 2,8 milyon Libya vatandaşının ulusal seçimlerin yapılmasına yönelik taleplerini sağlamak ve yabancı güçleri çıkarmak amacıyla ortak bir askeri güç oluşturulması gereğini vurguladı.

Siyasi Kalkınma Kurumu Başkanı, ‘Libya'daki tarafların bugün ABD yönetiminin belirlediği stratejiye göre hareket ettiğini, özellikle seçimler meselesi ve tarafların sonuçlarına uymaları konusunda çalıştığını’ belirtti. Ayrıca, Hafter ve Dibeybe arasındaki yakınlaşma hakkında sızıntı bilgilere sahip olduğunu ve bu durumun yeni bir teknokrat hükümetin oluşmasına yol açacağını ve seçimlerin düzenlenmesini koordine edeceğini, özellikle UNSMIL Başkanı Abdullah Bathily'nin planını destekleyen ABD'nin desteklediği bir hükümetin kurulacağını" vurguladı. Özellikle, çatışan tarafların tümü tarafından desteklenen Fas'ın Bouznika görüşmelerinin sonuçlarının desteklendiğini ifade etti.

6+6 Komitesi tarafından yapılan yasalar, bazı milletvekillerinin ve siyasi partilerin itirazına rağmen ‘kesin ve yürütülebilir’ olarak ilan edildi. Ayrıca, Pazar günü, Libya'daki gelişmelerle ilgili olarak BM Güvenlik Konseyi önünde bilgilendirme sunan Abdullah Bathily, 2021 yılının Aralık ayında seçimleri gerçekleştirme konusunda başarısız olduğu Libya'daki durumlar hakkında bir sunum gerçekleştirdi.



Kürt liderler: Suriye hükümeti ile özerk yönetim arasındaki müzakereler devam ediyor

Suriye ve Ürdün dışişleri bakanları cumartesi günü Amman'da ABD’nin Ankara Büyükelçisi ve Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack ile bir araya geldi. (Şam'daki ABD Büyükelçiliği’nin X hesabı)
Suriye ve Ürdün dışişleri bakanları cumartesi günü Amman'da ABD’nin Ankara Büyükelçisi ve Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack ile bir araya geldi. (Şam'daki ABD Büyükelçiliği’nin X hesabı)
TT

Kürt liderler: Suriye hükümeti ile özerk yönetim arasındaki müzakereler devam ediyor

Suriye ve Ürdün dışişleri bakanları cumartesi günü Amman'da ABD’nin Ankara Büyükelçisi ve Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack ile bir araya geldi. (Şam'daki ABD Büyükelçiliği’nin X hesabı)
Suriye ve Ürdün dışişleri bakanları cumartesi günü Amman'da ABD’nin Ankara Büyükelçisi ve Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack ile bir araya geldi. (Şam'daki ABD Büyükelçiliği’nin X hesabı)

Suriye hükümeti ile Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi arasındaki müzakerelerin çöktüğünü reddeden Kürt liderler, egemenlik ve ulusal konularda mevcut mutabakatların varlığını vurgulayarak, Esed rejiminin yıkılmasından bu yana ilk kez geçtiğimiz haziran ayı başında ve bu ayın 9'unda gerçekleştirilen doğrudan görüşmelerin ardından farklılıkların ve çözüm bekleyen konuların aşılması için diyalog ve görüşmelerin yoğunlaştırılması çağrısında bulundu.

Bu açıklamalar, ABD’nin Ankara Büyükelçisi ve Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack ile Suriye Demokratik Güçleri (SDG) lideri Mazlum Abdi arasında cumartesi günü Ürdün'ün başkenti Amman'da yapılan görüşmenin ardından geldi. İki taraf entegrasyon sürecini, Suriye'deki mevcut durumu ve sükûnet ve istikrarın yeniden tesis edilmesi için tüm tarafların acil adımlar atması gerektiğini ele aldı. Kürt kaynaklar, Suriye Dışişleri Bakanı Esad Hasan eş-Şeybani'nin de toplantıya katılacağını öne sürdü.

ABD'nin Şam Büyükelçiliği X hesabından yaptığı açıklamada, ABD'nin Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack'ın Mazlum Abdi ile Suriye'deki gelişmeleri ve ülkede sükûnet ve istikrarın yeniden tesis edilmesinin yollarını görüştüğünü duyurdu.

Büyükelçilikten yapılan açıklamaya göre Barrack ve SDG lideri, kimseyi dışlamayan birleşik bir Suriye devletine entegre olmak için atılacak pratik adımları ele aldı ve her iki taraf da ‘birlik zamanının geldiği’ konusunda mutabık kaldı.

xcdvfghyj
Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi'nin Suriye hükümetiyle diyalog heyeti başkanı Fevze Yusuf (Şarku’l Avsat)

Şam'da yetkililerle müzakerelerde bulunan Özerk Yönetim heyetinin başkanı Fevze Yusuf Şarku’l Avsat'a yaptığı açıklamada, “Uluslararası arabulucular ve Suriye hükümeti bizden taviz vermemizi istiyor. Ancak bölgelerimizdeki bileşenlere tek bir dil, tek bir bayrak ya da tek bir kültür dayatılmasına izin vermeyeceğiz. Biz bileşenler olarak tüm halkların ve mezheplerin haklarını garanti altına alan çoğulcu ve ademi merkeziyetçi bir Suriye inşa etmeye hazırız” ifadelerini kullandı.

Kurulduğu 2014 yılından bu yana özerk yönetimi yöneten en önemli siyasi partilerden biri olan Demokratik Birlik Partisi'nin (PYD) Eş Başkanı, hükümetin vizyonunun özerk yönetimin kurumlarını feshetmek ve siyasi niteliğini iptal etmek üzerine kurulu olduğunu açıkladı. Fevze Yusuf, “Özerk yönetim anlaşmanın uygulanmasının önünde bir engel değil, aksine devleti güçlendirecek ve bütünleştirecek güçlü bir dayanak” dedi.

vfgthy
Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi tarafından Haseke şehrinin girişine yapılan tasarım (Şarku’l Avsat)

Fevze Yusuf, ‘entegrasyon süreci’ kavramına odaklanan ikinci bir ihtilaf noktasına işaret ederek şunları söyledi: “Her iki tarafın da entegrasyon konusunda farklı bir anlayışı var. Bu noktada, toplantı ve diyalogla bu hususun ele alınması ve anlaşmanın geri kalan hükümlerinin açıklanması gerekiyor.”

10 Mart anlaşması SDG'nin ve sivil kurumlarının bu yılın sonuna kadar Suriye ordusuna ve devlet birimlerine entegre edilmesini öngörüyor. Anlaşma, Irak ve Türkiye ile tüm sınır kapılarının ve Kamışlı Uluslararası Havaalanı'nın yanı sıra kuzeydoğudaki petrol sahaları ve elektrik santralinin hükümetin kontrolüne geçmesini amaçlıyor, ancak bu yerler halen SDG tarafından yönetiliyor.

Fevze Yusuf, Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi bölgesinin bileşenlerinin ‘farklı dilleri, kültürleri ve kimlikleriyle geleceğin Suriye'sine katılacaklarını’ belirtti. “Anayasal haklarımızı alamazsak bize dayatılan hiçbir koşulu kabul etmeyeceğiz” diyen Fevze Yusuf, Suveyda vilayetinde ve ülkenin güneyinde kötüleşen durumdan hükümeti sorumlu tuttu ve bunun nedenini ‘merkeziyetçi zihniyete’ bağladı.

ABD ve Fransa'nın çabalarına rağmen Suriye Cumhurbaşkanı'nın SDG lideri ile yaptığı anlaşmanın uygulanmasındaki gecikmeyle ilgili olarak Kürt lider, geçiş hükümetinin önceki anlaşmalara uymamasının iki taraf arasında bir anlaşmazlık noktası olduğunu vurguladı. Fevze Yusuf, “10 Mart anlaşması anayasa taslağında yer almayan hükümler içeriyordu ki bu da hükümetin özerk yönetim ve askeri güçleriyle ilgili niyetleri konusunda ciddi şüpheler uyandırıyor” dedi.

Mazlum Abdi bu ayın 14'ünde bir Alman gazetesine verdiği röportajda, Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera ile varılan anlaşmanın uygulanması halinde güçlerinin silah bırakmasına gerek kalmayacağını ifade etti ve mart ayında varılan anlaşmanın tamamına bağlı olduklarını yineledi. Abdi, “Anlaşmanın şartlarının uygulanmasının SDG'yi Suriye ordusunun bir parçası haline getireceğine inanıyoruz. Bu nedenle şimdi ya da gelecekte silahsızlandırılmamıza gerek yok” ifadelerini kullandı.

sdfrgty
Özerk Yönetim Dış İlişkiler Başkanı İlham Ahmed (Şarku’l Avsat)

Özerk Yönetim Dış İlişkiler Başkanı İlham Ahmed ise hükümet ile SDG arasındaki müzakerelerin çöktüğü iddialarını yalanlayarak, ulusal konularda mevcut mutabakatların bulunduğunu, farklılıkların giderilmesi için toplantı ve diyalogların yoğunlaştırılması gerektiğini ifade etti.

Özerk yönetim bölgelerindeki askeri kurumların ve sivil yönetim yapılarının entegrasyonunun müzakerelerin önündeki en zor konulardan biri olduğunu belirten Ahmed şunları söyledi: “Müzakereler çökmedi. Suriyeliler yıllardır birbirleriyle diyalog kurmadıkları için bazı toplantılarda anlaşmazlıklar ve yanlış anlamalar olması normal.”

İlham Ahmed, Suriye güvenli bir ortama kavuşana kadar bu görüşmelerin devam etmesi çağrısında bulundu. Ahmed, 9 Temmuz'da Şam'da yapılan ve hükümet bakanları, yönetim yetkilileri ve SDG liderinin katıldığı toplantıya ilişkin olarak şu ifadeleri kullandı: “Yetkililer olumlu göstergeler ve her iki tarafta da gerçek bir istek gördüklerini söyledi. Toprak bütünlüğü ve devletin birliği gibi genel ulusal konularda görüş birliği var. Bunlar ortak zemin olarak kabul edilebilecek temel noktalar.”

Ahmed, özerk yönetimin devlet çerçevesi dışında alternatif askeri ve idari yapılar oluşturduğu yönündeki suçlamaları şiddetle reddederek, “Yerel yönetişim bağlamında adem-i merkeziyetçilik terimi bir arada yaşama durumunu ifade eder. Başka bir deyişle, bu bir yerel yönetişim biçimidir” dedi.