Le Drian, cumhurbaşkanlığı toplantılarının sonucunu Paris’e taşıyor

Canbolat ve Cemayel ile iki samimi görüşme gerçekleştirildi.

Le Drian, Demokratik Buluşma Bloğu’nun Başkanı Velid Canbolad, oğlu Teymur ve Fransa'nın Beyrut Büyükelçisi Anne Grillo ile bir araya geldi. (Fransa Büyükelçiliği)
Le Drian, Demokratik Buluşma Bloğu’nun Başkanı Velid Canbolad, oğlu Teymur ve Fransa'nın Beyrut Büyükelçisi Anne Grillo ile bir araya geldi. (Fransa Büyükelçiliği)
TT

Le Drian, cumhurbaşkanlığı toplantılarının sonucunu Paris’e taşıyor

Le Drian, Demokratik Buluşma Bloğu’nun Başkanı Velid Canbolad, oğlu Teymur ve Fransa'nın Beyrut Büyükelçisi Anne Grillo ile bir araya geldi. (Fransa Büyükelçiliği)
Le Drian, Demokratik Buluşma Bloğu’nun Başkanı Velid Canbolad, oğlu Teymur ve Fransa'nın Beyrut Büyükelçisi Anne Grillo ile bir araya geldi. (Fransa Büyükelçiliği)

Fransa’nın Lübnan’daki Özel Temsilcisi Jean-Yves Le Drian, Lübnan’daki parlamenter blokların yetkilileri ve temsilcileriyle yaptığı görüşmelerin sonuçlarını Paris’e taşıyor. Le Drian, Lübnan’da cumhurbaşkanlığı adayları da dahil olmak üzere görüştüğü kişilerin endişelerini ve tutumlarını dinlemişti. Beyrut’un siyasi çevrelerinde Fransa’nın ‘yürütme araçlarına sahip olmadığına’ dair yaygın bir inanç sürerken, cumhurbaşkanlığı boşluğunu sona erdirme planını açıklamadı. Son toplantılarına katılan kaynaklara göre bu, diplomatik hareketini cumhurbaşkanlığı krizinde bir atılım elde etme ‘çabası’ çerçevesiyle sınırlandırdı.

Le Drian, 23 Haziran’da Beyrut’ta parlamento bloklarının yetkilileri ve temsilcileriyle görüşmelerini tamamladı. Fransız yetkilinin görüşme programında Marada Hareketi lideri Süleyman Franciyye ve eski Bakan Ziyad Barud’un sonrasında cumhurbaşkanlığı için üçüncü aday olarak kabul edilen Ordu Komutanı General Joseph Avn ile görüşme de vardı. Üç adayın karşı karşıya geldiği bir dönemde siyasi güçler arasında karşılıklı vetolar yaşanıyor. Bu da siyasi uzlaşma olmadan içlerinden birinin seçilmesini zorlaştırıyor.

Le Drian’ın kendileriyle görüşenlere ‘önümüzdeki haftalarda geri döneceğini’ söylemesinin de gösterdiği gibi, Fransızların çabası ‘yoğun bir gedik açma girişimi’ olarak görülüyor. Ortaya çıkan belirtiler, krizin askıda kaldığını ve boşluğu en az üç ay önce kapatma konusundaki iyimserliğin dağıldığını gösteriyor. Ziyarete eşlik eden kaynakların Şarku’l Avsat’a aktardığına göre Fransız tarafı, ABD gibi ‘diğer etkili ülkelerin desteği olmadan veya ülkede nüfuz sahibi olan ve şu anda tarafsız bir pozisyon alan diğerlerinin desteği olmadan belirleyici sonuçlara ulaşabilir. Ayrıca Fransa, bir ihlal gerçekleştirmek için yeterli operasyonel araca sahip değil. Bu çerçevede “İyimserlikten bahsediyorsak, o zaman çok uzak” açıklamasında bulunan kaynaklar sözlerini şöyle sürdürdü:

“Tarafları dinlemeyi kendine görev edinen Le Drian, beklenen ve ilan edilen hiçbir şeyi ortaya koymadı. Pozisyonları araştırdı. Görüşmelerinin sonucunu Lübnan mevzilerini forma sokmak için Elysee Sarayı’na taşıyacak.”

Le Drian, adaylar konusunda bölünmüş tüm blokları dinledi ve görüşmelerini 23 Haziran’da İlerici Sosyalist Parti lideri Velid Canbolat ve Demokratik Buluşma Bloğu Başkanının oğlu Teymur Canbolat ile tamamladı. Milletvekili Mişel Muavvad, Eşref Rifi ve Fuad Mahzumi’nin de dahil olduğu Yenilenme Bloğu’ndan bir heyet ile görüşmesinin yanı sıra Lübnan Ketaib Partisi Genel Başkanı Milletvekili Sami Cemayel, Temsilciler Meclisi üyesi Nedim Cemayel ve Salim es-Saye ile görüşmedi. Fransız yetkili, ‘Değişim Bloğu’ milletvekilleri İbrahim Mneymene, Halime Kakur, Mişel ed-Duveyhi, Paula Yacoubian, Vaddah es-Sadık, Yasin Yasin ile de bir akşam yemeğinde bir araya geldi.

Velid Canbolat, görüşmeler hakkında “Fransa’nın Beyrut Büyükelçisi Anne Grillo’un katılımıyla Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un Özel Temsilcisi eski bakan Jean-Yves Le Drian ile dostane ve samimi bir görüşmede bulunduk” dedi. Demokratik Buluşma kaynakları ise ‘El-Cedid’ kanalına yaptığı açıklamada, “Tüm siyasi partilerin üzerinde mutabık kaldığı bir cumhurbaşkanı konusunda fikir birliğine varmak için ciddi bir diyaloğu harekete geçirme gerekliliği konuşuldu” ifadelerini kullandı ve cumhurbaşkanlığı isimlerinin görüşüldüğü iddiasını ise yalanladı.

Diğer yandan Sami Cemayel, görüşmeye dair yaptığı açıklamada şunları söyledi:

“Görüşme sırasında Ketaib’in cumhurbaşkanlığı dosyasına ilişkin yaklaşımını sunduk. Devletin egemenliğini yeniden tesis etmesi, üzerindeki vesayetin kaldırılması ve Lübnan halkını krizin derinliklerinden çıkarmak için gerekli reformların uygulanması temelinde çözüm için yazılı bir yol haritası da sunduk.”

Marada liderinin muhaliflerine güvence verecek bir başbakan karşılığında, Franciyye’nin seçilmesini gerektiren Fransız girişimiyle ilgili olarak Le Drian’ın pozisyonları hakkında çelişkili yorumlar vardı. Lübnan Kuvvetleri ve Özgür Yurtsever Hareket kaynakları, girişimin geçmişte kaldığını dile getirdi. Güçlü Cumhuriyet Bloğu’nun bir üyesi milletvekili Giyas Yazbek’in değerlendirmesi şöyle oldu:

“Le Drian, dürüst ve tarafsız bir şekilde konuştu. Herkes gibi üçüncü seçenekleri ve açıklanan iki aday çerçevesi dışındaki isimleri öne sürdü ve sordu. Ancak Lübnan Kuvvetleri’nin cevabı, öncelikle milletvekili Mişel Muavvad ve ikinci olarak eski bakan Cihad Azur ile olmak üzere muhalefette savaştığı yönünde açıktı. Herhangi bir isim altında geri adım atmayacak. Bugün gerekli olan şey, önceki tüm deneyimlerden sonra karşıt hattın, özellikle de ‘Hizbullah’ın Franciyye’den vazgeçmesidir. Bu, Franciyye’nin kötü niyetli değil nesnel nedenlerle reddedilmesine ilişkin son ulusal fikir birliğine bağlı son oturumda da ortaya koyuldu.”

Ancak Franciyye’yi destekleyen kaynaklar, Şarku’l Avsat’a Fransızların Franciyye’ye desteklerini resmi olarak açıklamadıklarını ve fikirleri değerlendirdiklerini aktardıkları açıklamada şu ifadeleri kullandı:

“Franciyye’nin destekçileri, onun adaylığını desteklemekte kararlılar. B planları yok. Rakibi Cihad Azur 59 oy alarak zirveyi elde ederken, seçimlerin ilk turunda topladığı 51 oyu, artırılabilecek başlangıç ​​noktası olarak görüyorlar.”

Ayrıca Fransızlar, son oturumun parlamentodaki güç dengesinde bir denge oluşturduğuna ve bu boşluğun kapanmasına katkı sağlamadığına inanıyor.

8 Mart kaynakları, Şarku’l Avsat’a yaptıkları açıklamada, Le Drian’ın perşembe günü Hizbullah parlamento bloğu ile görüşmesinde, son seçim oturumunun sonuçlarının ele alındığını belirtti. Kaynaklar, Hizbullah temsilcilerinin Franciyye’yi desteklemeye bağlı kalacaklarını aktardı. Kaynaklar açıklamada, “Fransa Cumhurbaşkanı’nın temsilcisi, cumhurbaşkanlığının anayasal konumu göz önüne alındığında Hizbullah’ın endişelerini ve aradığı garantileri ve siyasi konumu hakkında Franciyye’yi dinledi” dedi. 8 Mart kaynakları, Hizbullah temsilcilerinin ‘partinin tutumu açıklandığı ve bilindiği için’ ikna etme açısından bu konuyu ele almadıklarını söyledi.

Le Drian, toplantı programına dün milletvekili Mişel Muavvad ile yaptığı görüşmeyle başladı. Muavvad’ın açıklaması şöyle oldu:

“Herkesin devlete dönmesi ve onun egemenliğine, anayasasına, yasalarına ve kurumlarına saygı duyması dışında ne istikrar ne de çözüm var. Aksi takdirde Lübnan, kaçınılmaz olarak sonu gelmeyen bir çatışma alanına dönüşecek ve Lübnan’ın her düzeydeki kabiliyetinden geriye kalanları da yok edecektir.”

Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ‘Lübnanlılar arasındaki bölünmeyi şiddetlendirecek bir siyasi ve mezhepsel hegemonya projesini sürdürme girişimi için değil, devletin yeniden kurulması için bir giriş noktası’ olması gerektiğine dikkat çeken Mişel Muavvad, “Bu durum, daha çok kurumların tasfiyesine, gerilimlere, yoksullaşmaya, aşağılanmaya, para hırsızlığına ve hak gaspına yol açacaktır” dedi.

Milletvekili Eşref Rifi’ye göre Yenilenme bloğu, Temsilciler Meclisi oturumlarının bir cumhurbaşkanı seçmeye ve Cihad Azur için oylamaya devam etmeye açık olduğunu vurguladı.

Değişim Bloğu milletvekilleri ile görüşmesi sonrasında ise milletvekili Vaddah es- Sadık da açıklamasında şu ifadeleri kullandı:

“Lübnan cumhurbaşkanlığı seçimlerine bakış açımızı, cumhurbaşkanının Lübnanlılar için bir güven kaynağı olması ve ‘kapsamlı bir reform vizyonuyla ve egemen bir Lübnan beklentisiyle’ anayasanın uygulanmasının savunucusu olması gerektiğini kendisine ilettik. Fransa’nın taraf olmadığını, bir inisiyatifi veya adayı olmadığını vurgulayan Fransız Elçi, engeli aşmak ve reforma dayalı bir çözüm bulmak amacıyla çeşitli tarafları dinlemek için Lübnan’ı ziyaret ediyor.”

Le Drian, Lübnan’daki krizi sona erdirme çabalarıyla ilgilenen beş üyeli komiteye üye ülkelerin (ABD, Fransa, Suudi Arabistan, Mısır ve Katar) büyükelçileriyle bir araya geldi.

Fransız basınının aktardığına göre diplomatik bir kaynak, Uluslararası Para Fonu’nın (IMF) yardımı karşılığında ve ülkenin ilerlemesi için bir program çerçevesinde ekonomik ve sosyal reformlara girişmeye hazırlık olarak, Lübnan için gecikmeden bir cumhurbaşkanı seçme gerekliliği üzerinde uzlaşı sağladıklarını açıkladı.



Suriye Cumhurbaşkanlığı Müslüman Kardeşler'i tehdit ediyor

Suriye’nin yeni lideri Ahmed eş-Şara Şam'daki başkanlık sarayında (AFP)
Suriye’nin yeni lideri Ahmed eş-Şara Şam'daki başkanlık sarayında (AFP)
TT

Suriye Cumhurbaşkanlığı Müslüman Kardeşler'i tehdit ediyor

Suriye’nin yeni lideri Ahmed eş-Şara Şam'daki başkanlık sarayında (AFP)
Suriye’nin yeni lideri Ahmed eş-Şara Şam'daki başkanlık sarayında (AFP)

Baha el-Avam

Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şara’nın Danışmanı Muvaffak Zeydan, Müslüman Kardeşler'in sınırları ve kıtaları aşan uluslararası bir örgüt olarak başarısızlığını ortaya koydu. Ayrıca, Müslüman Kardeşler’in Suriye koluna hitap ederek, üyelerinin yaşlanması ile fikirlerinin güncelliğini yitirdiğini, önerilerinin artık gerçeklikle bağdaşmadığını ve Esed rejiminin devrilmesinden sonraki mevcut aşamaya hizmet etmediğini söyledi.

Zeydan, fikirlerinin köklerinin birçok Arap ülkesinde terör örgütü olarak tasnif edilen ve diğer Batılı ülkelerin de yakında hakkında aynı yolu izlemeye çalıştığı Müslüman Kardeşler'e dayandığını söyleyerek övündü. Ancak, tıpkı aylar önce eski Suriye rejimini devirmek için mücadele eden fraksiyonların yaptığı gibi, Suriye'deki kolunun da kendini feshetmesi gerektiğine inanıyor.

Zeydan’ın satırları arasında, Suriye'deki Müslüman Kardeşler'e yönelik örtülü bir tehdit var gibi görünüyor. Zira Suriye kolunun kendini feshetmeyi reddetmesinin bedelinin sahneden dışlanmak olduğuna dikkat çekti ve “sosyal alanda çalışan bir siyasetçi için zamanı, gelişmeleri ve güncellemeleri takip etmek son derece önemlidir. Aksi takdirde, olayların dışında kalır ve sürüden kopar” dedi.

Zeydan, makalesinde, daha önce “terör faaliyetlerine karıştıklarından şüphelenilen kişiler” listesine dahil edilme korkusuyla inkar ettiği Müslüman Kardeşler üyesi olduğunu kabul etti. Zeydan’ın adı 2015 yılında ABD Ulusal Güvenlik Ajansı'nın belgelerinde yer almıştı ve Müslüman Kardeşler ile 11 Eylül 2001 saldırılarını gerçekleştiren el-Kaide'ye üye olmakla suçlanmıştı.

Şarku’l Avsat’ın Al Majalla’dan aktardığı analize göre Zeydan'ın her iki örgütle ideolojik ve inançsal bağı, yazıları ve sosyal medyadaki pek çok paylaşımından da anlaşılıyor. Çeşitli insan hakları ve uluslararası raporların sahil kentleri ve Suveyda'da aşırılık yanlılarının işlediği suçları eleştirdiği bir dönemde, yeni görevine atandığında, Şara’nın bu seçimi yapmasının amacını sorgulayan sesler yükselmişti.

Birçok kişi, Zeydan'ın yeni Suriye hükümetinde Müslüman Kardeşler'i temsil ettiğini varsayıyordu, ancak yazısı onun Müslüman Kardeşler ile aynı fikirde olmadığını ve hatta ona duyduğu küçümsemeyi ortaya koyuyor: “Tüm dünya, Müslüman Kardeşler'e sanki bir ahtapot, küresel bir imparatorluk ve altı kıtaya yayılmış bir İslam halifeliğiymiş gibi davranıyor; oysa gerçekliği ve hakikati içler acısı. Zavallılar hayali, yanıltıcı, serap benzeri saraylara tutunmuşlar.”

Dolayısıyla Zeydan'a göre, Müslüman Kardeşler’in Suriye'deki kolunun yeni devlete katılmasının tek yolu, bölgenin çeşitli ülkelerinde Müslüman Kardeşler’e bağlı kolları örnek alarak kendini feshetmesi. Ne var ki Zeydan, argümanını desteklemek için verdiği ve kendilerini feshederek “başarılı” siyasi partilere dönüştüğünü söylediği tüm örneklerin, bugün güvenlik ve ekonomik sorunlar yaşadıklarını, popülaritelerinin azalmasından muzdarip olduklarını görmezden geldi.

Zeydan, Müslüman Kardeşler'e, Suriye ve Mısır'ın birlik olduğu sırada Cemal Abdunnasır döneminde yaptıklarını Şara döneminde de yapmaları çağırısında bulundu. Makaleye göre, Abdunnasır'ın o dönemde Müslüman Kardeşler’in Mısır'daki koluna ve liderlerine karşı sert tutumuna rağmen, Suriye kolu, Abdunnasır’ın “Kuzey Bölgesi”nde siyasi parti bulunmaması şartına uyarak kendini feshetmişti.

 Zeydan'ın savunduğu bu yaklaşım, Suriye'de hiç kimsenin Şara veya hükümetine karşı çıkmadığı totaliter bir rejimi desteklediğini açıkça ortaya koyuyor. Şam'daki yeni otoritenin “doğruluğu” tekeline aldığını ve tıpkı herkesin stratejik vizyona sahip bir lider olarak Mısır cumhurbaşkanına boyun eğmesi gibi, ne siyasi ne de dini açıdan kimsenin hükümeti geçmeye çalışmaması gerektiğini iddia ediyor.

Şara'yı Nasır’a benzetmenin, belki de Zeydan'ın kasıtlı olarak ima ettiği bir boyutu var; o da  Danışmanın Suriye Cumhurbaşkanının bölgede oynamasını hayal ettiği rol. Ama bu arada yaklaşık dokuz ay önce iktidara geldiğinden beri birçok Arap ülkesinin Şara'nın otoritesini ve ülkesinin birliğini korumasına yardımcı olmak için gösterdiği çabaları görmezden geldi.

dfvfd
Suriye'de Müslüman Kardeşler 1945'te kuruldu (sosyal medya)

Zeydan'ın makalesinde gündeme getirdiği diğer sorular arasında şunlar yer alıyor: Yeni devlette kendilerine yer arayan İslamcı akımlar arasında açık veya örtülü anlaşmazlıklar var mı? Şam'daki yeni hükümet, Müslüman Kardeşler'e şu anda tavsiye ettiği gibi, siyasi olarak kendisiyle aynı fikirde olmayanları dışlamayı mı planlıyor? Bundan önce, Şara siyasi çoğulculuğu kabul edecek mi?

Suriye'de dini temele dayalı partilerin kurulması, özellikle de Şara’nın, Halk Meclisi'nin kurulmasını onaylama biçimi göz önüne alındığında, bugün Suriye'de başlı başına bir endişe ve tartışma kaynağı. Halk Meclisi’nin ülkedeki siyasi parti ve akımlarının temsilcilerini içermesi gerekirken, Cumhurbaşkanı milletvekillerinin üçte birini seçmeye, kendi oluşturduğu bir komitenin de bölgelerin geri kalan milletvekillerini seçmesine karar verdi.

İslamcı gruplar konusunda uzman bir araştırmacı olan Mahir Farghali'ye göre, Şara’nın Danışmanı, makalesinde Müslüman Kardeşler'i yasaklayan ve yeni Suriye'de rol oynamasını tercih etmeyecek Arap ülkelerine bir mesaj gönderiyor. Böylece Şam'ın bu konudaki kararlılığını teyit ediyor ve Esed'in devrilmesinden sonra Müslüman Kardeşler’in geri dönme girişimlerine kapıyı kapatıyor.

Öte yandan Farghali, Zeydan'ın Suriye'deki Müslüman Kardeşler'in kendisini feshetmesi talebinin, Arap hükümetlerinin Müslüman Kardeşler hakkındaki tutumlarının doğruluğunu teyit ettiğini belirtiyor. Aynı zamanda Şara'nın Danışmanı, cemaatin dünyanın çeşitli bölgelerinde benimsediği, ismini terk ederek dini, ekonomik, medyatik ve siyasi bir cephe altında faaliyet gösterme eğilimine ikna olmuş durumda.

Zeydan'ın savunduğu yaklaşım, Suriye'de kimsenin Şara veya hükümetine karşı çıkmadığı totaliter bir rejimi desteklediğini açıkça ortaya koyuyor. Şam'daki yeni otoritenin “doğruluğu” tekeline aldığını ve ne siyasi ne de dini açıdan kimsenin hükümeti geçmeye çalışmaması gerektiğini iddia ediyor.

Ürdün Siyaset ve Toplum Enstitüsü'nde akademik danışman Muhammed Ebu Rumman, Zeydan'ın makalesindeki dış mesajlara ilişkin Farghali'nin görüşünü kabul ediyor ve buna bir de Suriyeli bir boyut ekliyor. Bunun öncelikle, Heyet Tahrir eş-Şam (HTŞ) tarafından temsil edilen Selefi akım ile Müslüman Kardeşler arasındaki tarihsel düşmanlık, ikinci olarak da Şara’nın daha önce de belirttiği gibi, bu cemaat hakkındaki kendi tutumuyla bağlantılı olduğunu söylüyor.

HTŞ, geçen Aralık ayında Esed'i devirmek için verilen mücadelede silahlı gruplara liderlik eden Selefi-cihatçı bir örgüt. Şara’nın lideri olduğu ve uluslararası terör örgütleri listesinde yer alan örgüt, Ocak 2025 sonunda kendisini feshederek Şam'daki yeni yetkililer tarafından kurulan Suriye ordusuna katıldı.

Ebu Rumman, Zeydan'ın HTŞ içindeki konumuna ve örgütün dünya ile iletişimindeki rolüne de değindi. Cumhurbaşkanı’nın Danışmanı da makalesinde bu konuya “2015 yılında Nusra Cephesi ile el-Kaide arasındaki bağların koparılması çağrısında bulunduğu” sözleriyle değindi. Müslüman Kardeşler’in Suriye kolunun kendisini feshetmesi çağrısının artık “cemaatin birçok genci tarafından özel toplantılarda fısıldandığını” belirtti.

Ebu Rumman, Şam'ın Müslüman Kardeşler'in Vaad Partisi’nin dahi Suriye içinde faaliyet göstermesini reddettiğini belirtti. Zeydan, partinin üyelerinin bugüne ve geleceğe kıyasla tarihe ve geçmişe daha bağlı kaldıkları için bu partiyi “ölü doğmuş” olarak nitelendirmişti. Danışman’ın bu sözlerinden, Müslüman Kardeşler’in siyaset alanında faaliyet gösteremeyeceği ve kendisine başka alanlar araması gerektiği anlaşılıyor.


UNRWA: İsrail'in Gazze'deki hava saldırıları bir hafta içinde 16 binden  fazla kişiyi yerinden etti

Gazze şehrindeki Filistinli mültecilerin çadırları (DPA)
Gazze şehrindeki Filistinli mültecilerin çadırları (DPA)
TT

UNRWA: İsrail'in Gazze'deki hava saldırıları bir hafta içinde 16 binden  fazla kişiyi yerinden etti

Gazze şehrindeki Filistinli mültecilerin çadırları (DPA)
Gazze şehrindeki Filistinli mültecilerin çadırları (DPA)

Birleşmiş Milletler Filistin Mültecilerine Yardım ve Çalışma Ajansı (UNRWA) tarafından dün yapılan açıklamada, İsrail'in Gazze şehrine yönelik yoğun saldırılarının 12-20 Ağustos tarihleri arasında 16 binden fazla kişinin yerinden edilmesine yol açtığı belirtildi.

UNRWA, sosyal medya platformu X üzerinden yaptığı bir paylaşımda, yerinden edilen ailelerin yaklaşık altı aydır Gazze'ye yeni barınma malzemelerinin girişine izin verilmediği için çadırlarını yanlarında taşımak zorunda kaldıklarını belirtti. Paylaşımda yerinden edilen bu kişilerin, UNRWA'nın barınaklara dönüştürülmüş aşırı kalabalık okullarından birinde kaldıkları kaydedildi.

UNRWA, Gazze şehrine yönelik saldırıların yoğunlaşmasının daha fazla sivilin kaçmasına neden olacağı konusunda uyarıda bulunarak, felakete uğrayan bölgede derhal ateşkes çağrısında bulundu.

İsrail, Gazze şehrinde operasyonlarını tırmandırmaya devam ediyor. İşgal etmeyi onayladığı şehrin çeşitli bölgelerine hava saldırıları ve topçu bombardımanlarını yoğunlaştırıyor. İsrail Savunma Bakanı Yisrael Katz, şehri Refah ve Beyt Hanun'da olduğu gibi yok etmeye yemin etti.

İsrail’in Gazze Şeridi’ni hedef alan askeri operasyonları, Cibaliye el-Beled ve en-Nazla mahallelerinden Şeyh Rıdvan mahallesindeki Ebu İskender bölgesine kadar şehrin kuzey sınırında yayıldı. Bu bölge, yoğun ve ayrım gözetmeyen bombardımanların ardından büyük bir göç dalgasına sahne oldu. Bu bombardımanlar sırasında yerinden edilmiş kişilere barınak sağlayan Amr ibn el-As Okulu da hedef alındı ve en az 13 Filistinlinin ölümüne, çoğu çocuk ve kadın olmak üzere onlarca kişinin yaralanmasına neden oldu.

Öte yandan İsrail Savunma Bakanı Yisrael Katz cuma günü yaptığı açıklamada, Hamas silahlarını teslim etmez ve tüm rehineleri serbest bırakmazsa Gazze şehrini yok edeceğini söyledi.

Katz, X hesabından yaptığı paylaşımda, “Yakında, Hamas'ın katilleri ve tecavüzcüleri, İsrail'in savaşı sona erdirmek için koyduğu, tüm rehinelerin serbest bırakılması ve silahların teslim edilmesi şartlarını kabul edene kadar cehennemin kapıları onlar için açılacak” ifadelerini kullandı. İsrailli Bakan, İsrail'in Gazze Şeridi'ndeki operasyonları sırasında büyük ölçüde yıkıma uğrayan iki şehre atıfla “Eğer bu şartları kabul etmezlerse, Hamas'ın başkenti Gazze şehri, Refah ve Beyt Hanun gibi olacak” dedi.


Avustralya'da Filistinlileri desteklemek için kitlesel gösteriler düzenlendi

Sidney'de düzenlenen ‘Filistin için Ulusal Yürüyüş’ eyleminde bazı göstericiler pankartlar taşıdı. (Reuters)
Sidney'de düzenlenen ‘Filistin için Ulusal Yürüyüş’ eyleminde bazı göstericiler pankartlar taşıdı. (Reuters)
TT

Avustralya'da Filistinlileri desteklemek için kitlesel gösteriler düzenlendi

Sidney'de düzenlenen ‘Filistin için Ulusal Yürüyüş’ eyleminde bazı göstericiler pankartlar taşıdı. (Reuters)
Sidney'de düzenlenen ‘Filistin için Ulusal Yürüyüş’ eyleminde bazı göstericiler pankartlar taşıdı. (Reuters)

Merkez sol hükümetin Filistin devletini tanıma niyetini açıklamasının ardından İsrail ile Avustralya arasında gergin ilişkiler yaşanırken, bugün binlerce Avustralyalı Filistinlileri desteklemek için düzenlenen mitinglere katıldı.

Filistin Eylem Grubu, Avustralya genelinde 40'tan fazla eylem düzenlendiğini ve Sidney, Brisbane ve Melbourne gibi eyalet başkentlerindeki yürüyüşlere büyük kalabalıkların katıldığını belirtti.

Söz konusu gösteriler, bu ayın başlarında Sidney Liman Köprüsü’nde on binlerce kişinin katıldığı yürüyüşün ardından gerçekleşti. Bu yürüyüş, Kanberra'nın Gazze Şeridi'ndeki savaşa ilişkin tutumunda bir dönüm noktası olarak görüldü.

fdve
Sidney'deki göstericiler (Reuters)

Filistin Eylem Grubu, Brisbane'de yaklaşık 50 bin kişi olmak üzere, toplam 350 bin kişinin yürüyüşlere katıldığını duyurdu, ancak polis buradaki sayının yaklaşık 10 bin olduğunu bildirdi. Polis, Sidney ve Melbourne'daki kalabalığın sayısına ilişkin tahminlerde bulunmadı.

ı8o9p0
Avustralya genelinde 40'tan fazla gösteri düzenlendi ve Sidney, Brisbane ve Melbourne gibi eyalet başkentlerindeki yürüyüşlere büyük kalabalıklar katıldı. (Reuters)

Sidney'de yürüyüşü düzenleyen Josh Lees, Avustralyalıların ‘Gazze Şeridi'ndeki soykırıma son verilmesini ve hükümetin İsrail'e yaptırım uygulamasını talep etmek için’ şehrin meydanlarına akın ettiğini söyledi. ‘Özgür Filistin’ sloganları atan katılımcıların birçoğu Filistin bayrakları taşıdı.

yuı8
Sidney'de düzenlenen yürüyüşte Filistin bayrağı taşıyan bir kız (EPA)

Öte yandan, ülkenin Yahudi topluluğunun çatı örgütü olan Avustralya Yahudileri Yürütme Konseyi Eş Başkanı Alex Ryvchin, Sky News'e verdiği demeçte, yürüyüşlerin ‘güvenli olmayan bir ortam yarattığını ve yapılmaması gerektiğini’ ifade etti.

 

o90p
Sidney'de Gazze'ye destek yürüyüşü sırasında İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu aleyhine açılan bir poster (AFP)

Protestolar, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun geçen hafta, Avustralya hükümetinin bu ay Filistin devletini tanıma niyetini açıklaması üzerine Avustralyalı mevkidaşı Anthony Albanese'ye yönelik sert söylemlerinin şiddetini artırmasının ardından patlak verdi.

dcfgthy
Yaklaşık 350 bin kişi yürüyüşlere katıldı, bunlardan 50 bini Brisbane'deydi. (AFP)

Avustralya ile İsrail arasındaki diplomatik ilişkiler, İşçi Partisi liderliğindeki Albanese hükümetinin Fransa, Birleşik Krallık ve Kanada'nın benzer adımlarının ardından Filistin devletini tanıyacağını açıklaması sonrası gerginleşti.

dfgthy
İsrail'in Gazze Şeridi'ne yönelik saldırıları 60 binden fazla kişinin hayatını kaybetmesine neden oldu. (AFP)

Avustralya, bu tanıma kararının Filistin Yönetimi'nden aldığı taahhütlere bağlı olduğunu, bu taahhütler arasında Hamas'ın gelecekteki herhangi bir devlette yer almayacağına dair taahhüdün de bulunduğunu belirtti.

fo90p
Gazze Şeridi'ndeki savaş sırasında öldürülen gazetecilerin posterleri, Sidney'de düzenlenen bir yürüyüşte (AFP)

Avustralya bu kararı 11 Ağustos'ta, on binlerce kişinin Sidney Liman Köprüsü’nde Gazze Şeridi'ne yardım ve barış çağrısında bulunduğu yürüyüşün ardından açıkladı. İsrail, Hamas'ın 7 Ekim 2023'te İsrail yerleşimlerine düzenlediği saldırının ardından yaklaşık iki yıldır Gazze Şeridi’ne yönelik askerî harekât yürütüyor.

Filistinli yetkililer, İsrail saldırıları sonucunda Gazze Şeridi'nde 60 binden fazla kişinin hayatını kaybettiğini belirtiyor ve insani yardım kuruluşları gıda kıtlığı nedeniyle yaygın açlık tehlikesi olduğu konusunda uyarıda bulunuyor.