Rebia Hureys
17 yaşındaki genç Nael’in Paris’in batısındaki Nanterre’de bir trafik denetimi sırasında yakın mesafeden göğsüne sıkılan polis kurşunuyla öldürülmesi, Cezayir ile Paris arasında 27 Aralık’ta imzalanan ve Fransa’daki Cezayirlilere hareket, iş ve ikamet kolaylığı sağlamayı hedefleyen göç anlaşmasının gözden geçirilmesine yönelik Fransa’daki tartışmayı alevlendirdi. Cezayir bu duruma itiraz etmemekle birlikte önerilen düzenlemelerin tek bir yönde değil, tüm tarafların lehine olmasını şart koşuyor.
Kamuoyunu sarsan ve yoğun tartışmalara yol açan hadiseden yalnızca birkaç gün önce Fransa’nın eski Cezayir Büyükelçisi Xavier Driancourt, ülkesinin hükümetine, iki ülke arasındaki göçü çerçeveleyen 1968 Anlaşması’ndan tek taraflı da olsa vazgeçmeyi tavsiye etti.
Fransa Senatosu, elim hadiseden günler sonra 88 senatörün bir karar tasarısı için teklif sunmasıyla tartışma hattına girdi. Tasarı, Fransız makamlarına, Cezayirlilerin Fransa kamu hukukundaki 5 yıla karşılık, 3 yıl ikametin ardından 10 yıllık ikamet elde etmelerine imkân tanıyan anlaşmanın iptal edilmesi çağrısında bulunuyor. Düzensiz bir durumda bulunan Cezayirli, Fransa topraklarında 10 yıl bulunduktan sonra otomatik olarak oturma izni alabiliyor.
Anlaşma ayrıca, Fransa’da doğup 8 yılı aşkın bir süre orada ikamet eden ve Fransa’nın okullarında eğitim gören Cezayirlilere Fransa vatandaşlığı verilmesinin de kolaylaştırılmasını öngörüyor. Fransız yetkililerin Cezayir uyruklu da olsa öğrencilere, araştırmacılara, sanatçılara, yazarlara, yaratıcılık ve yazarlıkla ilgisi bulunan herkese vize ve ikamet konusunda ayrıcalık tanıması da anlaşmanın maddeleri arasında yer alıyor.
Bu çağrılar, hedefleri ve zamanlaması hakkında pek çok soruyu gündeme getirdi. Cezayir-Fransa ilişkilerinin alevlenmesinin arkasında kimler var? Resmî Fransa, bu çağrılara nasıl karşılık verecek?
Cezayirli topluluğun dosyası, Cezayir Cumhurbaşkanı Abdülmecid Tebbun’un ilk cumhurbaşkanlığı döneminde ışık tuttuğu ana meselelerden biri olmuştur. Tebbun, tüm yurt dışı ziyaretlerinde ısrarla yurt dışında yaşayan Cezayirlilerle bir araya gelmek istiyor
Aşırı sağ etkisi
Fransa’daki göçmenlere, özellikle de Cezayirlilere yönelik pek çok tehdidin çeşitli sebepleri var. Siyaset bilimi ve uluslararası ilişkileri profesörü Nebar Süleyman’a göre bu sebeplerden biri, “başarısız hükümet politikaları ve bilhassa güney ülkelerinden gelen göçmenler ve göç karşıtı politikalarıyla tanınan aşırı sağ partilerin büyük oranda yükselişidir.”
Al Majalla’ya konuşan Nebar Süleyman, Fransa’nın tarihî bir dönüşümle karşı karşıya olduğunu söylüyor. Zira ona göre aşırı sağ ittifaklar, kendilerini Macron’a dayattı ve onun döneminde Cezayir-Fransa ilişkilerinde diğer aktörler lehine büyük bir gerilemeye tanık olundu. Süleyman, değerlendirmesine şu ifadeleri ekledi:
“Ben, Fransız yetkililer ile 1968 Anlaşması’nın gözden geçirilip göçmenlere verilen ikamet ve aile birleşimi ayrıcalıklarının geri çekilmesi için baskı yapan aşırı sağ arasında büyük bir anlaşmazlık olduğunu sanmıyorum. Bu noktada bu anlaşmayı gözden geçirme sözü veren eski cumhurbaşkanı adayı aşırı Fransız siyasetçi Eric Zemmour’un açıklamalarını hatırlayalım.
Bir Fransız ihlali
Siyasi analiste göre tüm bu etkenler Fransa’yı “AB çıktıları aleyhine olarak ulusal mevzuatı üzerinden göçmen dosyasını münferit olarak ele almaya sevk etti. Bu kararın işaretleri, vizelerin azaltılması ve aynı zamanda seçici bir yaklaşımla verilmesidir. Fransa’nın bu konudaki en tehlikeli adımı ise göçmenlerin bir dizi sebeple sınır dışı edilmesini kolaylaştıran yasaları benimsemesidir.”
28 Eylül 2021 tarihinde Fransa Hükümeti Sözcüsü Gabriel Attal, ülkesinin Fas ve Cezayir vatandaşlarına giriş vizesi verme şartlarını yüzde 50 ve 30 oranında daraltmaya karar verdiğini açıkladı.
Gabriel bu karara, bu ülkelerin, ikamet eden üç ülkenin vatandaşlarının yasal yolla iade edilmesi için konsolosluk izinleri vermeyi reddetmelerini gerekçe gösterdi. Üç ülkenin hükümetlerini, bu konuda kararlar alındığında Fransa topraklarından sürülme süreçlerinin ‘etkinliğini yavaşlatmakla’ itham eden Gabriel, “Diyalog yapıldı, sonra tehditler yöneltildi. İşte bugün bu tehditleri hayata geçiriyoruz” dedi.
Fransa İçişleri Bakanı Gerald Darmanin, geçtiğimiz ekim ayı başlarında Fransa parlamentosu huzurunda, Fransız yetkililerin Ocak ve Temmuz 2021 arasında Cezayir uyruklulara yönelik 7 bin 731 sınır dışı etme kararı verdiğini ve bunlardan 597’sinin tutuklandığını açıkladı. Ancak Cezayirli konsolosluk yetkilileri, onların kendi topraklarına iade edilmesi için yalnızca 31 izin verdi.
Fransa Ulusal Meclisi’nin ocak ayında yayınlanan bir raporuna göre ise Fransa, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’ın 2017’de iktidara gelmesinden bu yana Cezayir uyruklulara verilen vizelerde dikkate değer bir azaltma uyguladı.
Raporda yer alan istatistiklere göre başvuruların reddedilme oranı, yüzde 50’ye yakın. Bu da gösteriyor ki kaçak göçmenlerin vatan topraklarına iade edilmesi meselesi, dayanaksız bir gerekçeden başka bir şey değil ve kriz, göçmen dosyasının ötesindedir. O dönemde rapor, Fransa’ya seyahat vizesinden yararlananların sayısının 2017’de 412 binken 2019’da 274 bine düştüğünü ortaya koydu.
Fransa İçişleri Bakanı Gerald Darmanin, geçtiğimiz ekim ayı başlarında Fransa parlamentosu huzurunda, Fransız yetkililerin Ocak ve Temmuz 2021 arasında Cezayir uyruklulara yönelik 7 bin 731 sınır dışı etme kararı verdiğini açıkladı
Cezayir’in tutumu
Gündeme başka sorular da geliyor: Anlaşmanın düzenlenmesi konusunda Cezayir’in tutumu nedir? Meseleye nasıl yaklaşacak? Sağcı hareketin Fransa’daki Cezayirli göçmenlere yönelik büyük tehdidinin yansımaları nasıl olacak?
Görünen o ki Cezayir, anlaşmanın düzenlenmesi fikrine itiraz etmiyor. Bununla birlikte değişikliğin yalnızca bir tarafın çıkarlarına hizmet etmesine karşı çıkıyor. Zira bu, özellikle Fransa kamuoyunda bu topluluğun istenmediğine dair bir eğilim olabilecek ırkçı söylemin yayıldığı bir havada Fransa topraklarındaki Cezayirli göçmenlerin haklarına yönelik ağır bir ihlal sayılır.
Geçtiğimiz ekim ayında Başbakan Eymen Abdurrahman ve Fransalı mevkidaşı Elizabeth Borne başkanlığında Cezayir’de düzenlenen üst düzey hükümet komitesinin beşinci oturumunda taraflar, dördüncü ek anlaşmanın zamanında kontrol edilmesi amacıyla, göç anlaşmasının takibinden sorumlu ikili teknik ekibin devreye sokulmasını oy birliğiyle kararlaştırdı. Ayrıca geri dönüşü ve yeniden girişi düzenleyen yasal çerçeveye riayetle ikili ilişkilere saygı duyma taahhüdü verilerek yasa dışı göçle mücadele alanında koordineli bir eylemin önemi konusunda da anlaşmaya varıldı.
Oturumun ortak bildirisinde “iki ülke arasında insani, kurumsal, bilimsel, kültürel ve ekonomik düzeylerin yanı sıra üniversite düzeyinde yapılan alışverişin güçlendirilmesine katkı sağlayan meşru hareketin artırılması, insani hareketliliğin sürekli olmasını ve derinleşmesini sağlayacak yolların düzenlenmesi ve bunun özellikle genç işçi değişimine ilişkin 2015 tarihli anlaşmayı uygulamak suretiyle, bu meseleleri organize eden ikili yasal çerçeveye riayet edilerek gerçekleştirilmesi” vurgulandı.
Bugün istenen ne?
Paris’teki siyasi seçkinlerin 1968 Anlaşması’nı değiştirme ısrarı ve Cezayirli göçmenlerin lehine olmayabilecek mekanizmalar için yeni göçmenlik yasasının benimsenmesi ihtimali ışığında siyaset bilimi ve uluslararası ilişkiler profesörü Nebar Süleyman, “Cezayirli topluluğu kendi çıkarlarını savunan kurumsal bir yasal çerçevede örgütlemeyi ve bunu Cezayir devletiyle koordineli olarak yapmayı” tavsiye ediyor.
Cezayirli topluluğun dosyasının Cezayir Cumhurbaşkanı Abdülmecid Tebbun’un ilk cumhurbaşkanlığı döneminde vurguladığı ana meselelerden biri olduğunu ve kendisinin her yurt dışı ziyaretinde ısrarla yurt dışında yaşayan Cezayirlilerle bir araya gelmek istediğini belirtmekte fayda var.
Cezayir Gençlik Buluşması Başkanı Mühendis Abdülmelik Laur’a göre “göç ve göçmen karşıtı ırkçı söylem, belirli zamanlarda istifade edilen seçim kartlarından başka bir şey değildir. Bu kartlar, hükümet rejimleri üzerinde bir baskı olarak da kullanır.”
Ancak konu, bir ateş topu haline geldi. Majalla’ya konuşan Laur’un ifadesiyle “Mesele kapanmıştır. Çünkü Cezayir, bu dosyaya ilişkin anlaşmalara, özellikle de ortaya çıktıkları tarihsel bağlam itibarıyla atlatılamayacak Evian Anlaşması ile 1968 Anlaşması’na saygı duymak konusunda ısrar ediyor. Cezayirliler de diğer göçmenlere kıyasla ayrıcalık sahibi ve Fransa için tarihî sorumluluklarından kaçış mümkün değil.”
28 Eylül 2021 tarihinde Fransa Hükümeti Sözcüsü Gabriel Attal, ülkesinin Fas ve Cezayir vatandaşlarına giriş vizesi verme şartlarını yüzde 50 ve 30 oranında daraltmaya karar verdiğini açıkladı
Çekiç ile örs arasında kalan Macron
Macron bugün kendisini, yabancılara karşı tiksindirici bir nefret besleyen aşırı sağ ve onun hükümet politikasına karşı söylemleri ile bu gelgitleri sona erdirme ve iki ülke arasındaki krizin nihai çözümünün yolundaki tüm engelleri aşma düşüncesi arasında kalmış durumda.
Aynı şekilde Fransa da şu an ekonomik ve toplumsal denklemde önemli bir unsuru temsil ettiği için Cezayirlilere ve diğerlerine şiddetli bir ihtiyaç duyuyor. Fransa Çalışma Bakanı Olivier Dussopt da bu ihtiyaca, yaklaşık bir hafta önce yaptığı bir basın açıklamasında dile getirdiği “Fransa’daki bazı ekonomik sektörler, göçmenler olmadan faaliyet gösteremez” sözleriyle işaret etti. Bu sözler Dussopt’un, işgücü boşluğundan mustarip sektörlerdeki işçilerin çalışma koşullarının düzeltilmesine ilişkin göç yasası tasarısı üzerine herhangi bir anlaşmayı reddeden sağa verdiği yanıt bağlamında geldi. Bakan, “lokanta veya ev işleri gibi bazı mesleklerde yaklaşık yüzde 3 olan ulusal ortalamaya kıyasla AB dışından yüzde 25 oranında yabancı işçi olduğunu” belirtti.
Bakan, Fransa hükümeti tarafından önerilen yeni göç yasasını geçirmek için sağ ile bir anlaşmaya varılamamasına ilişkin olarak “Ya yasa tasarısı sunarak ya da metinsiz bırakarak, ama ille de bir karar alınması gerekiyor” dedi.
Fransa hükümeti tarafından önerilen yeni göç yasası, şu iki önemli noktaya dayanıyor: Sınır dışı etme süreçlerinin etkinleştirilmesi ve entegrasyon mekanizmalarının güçlendirilmesi.
* Şarku’l Avsat okurları için Londra merkezli Al Majalla dergisinden tercüme edilmiştir