Mısır- İran hattında ilişkilerin gelişmesine dair işaretler

Kahire, olumlu etkileşim konusundaki arzunu dile getirirken Tahran da iş birliğine yönelik kısıtlamalara karşı olduğunu bildirdi.

Mısır Dışişleri Bakanı Samih Şukri, geçen kasım ayında Şarm eş-Şeyh’te düzenlenen COP27 zirvesine katılan İran heyetiyle bir araya geldi. (Mısır Dışişleri Bakanlığı)
Mısır Dışişleri Bakanı Samih Şukri, geçen kasım ayında Şarm eş-Şeyh’te düzenlenen COP27 zirvesine katılan İran heyetiyle bir araya geldi. (Mısır Dışişleri Bakanlığı)
TT

Mısır- İran hattında ilişkilerin gelişmesine dair işaretler

Mısır Dışişleri Bakanı Samih Şukri, geçen kasım ayında Şarm eş-Şeyh’te düzenlenen COP27 zirvesine katılan İran heyetiyle bir araya geldi. (Mısır Dışişleri Bakanlığı)
Mısır Dışişleri Bakanı Samih Şukri, geçen kasım ayında Şarm eş-Şeyh’te düzenlenen COP27 zirvesine katılan İran heyetiyle bir araya geldi. (Mısır Dışişleri Bakanlığı)

Mısırlı ve İranlı yetkililer, Kahire ile Tahran arasındaki ilişkilerin gelişmesine dair karşılıklı olarak ‘eşzamanlı sinyaller’ gönderdiler. İran Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan, Mısır ile iş birliğinin kapsamlı şekilde geliştirilmesine yönelik herhangi bir kısıtlama olmadığını yinelerken, Mısır Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Ahmed Ebu Zeyd de iletişim ve etkileşimin her zaman var olduğunu ve kesintiye uğramadığını belirtti.

İran geçtiğimiz aylarda Mısır ile ilişkileri geliştirme arzusuna yönelik açıklamalarda bulunmuştu. Ancak Kahire’den yanıt gelmemişti.

Geçen salı akşamı bir İran kanalına konuşan bunun, Abdullahiyan, Suriye’nin ‘Mısır ile ortak iş birliğinin ilk noktası’ olduğunu söyledi. İran Dışişleri Bakanı, “Mısır Devlet Başkanı Abdülfettah Sisi’nin Suriye’deki yaklaşımı, terörizm ve radikalizm ile mücadele etmekti” diyerek, güvenlik görüşmelerine başladıklarını ifade etti.

Fotoğraf Altı: İran Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan. (DPA)
İran Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan. (DPA)

İranlı yetkili, Umman Sultanı Haysem bin Tarık’ın geçtiğimiz günlerde Mısır Cumhurbaşkanı ile ‘Tahran ile Kahire arasındaki ilişkilerin gerekliliği ve Bin Tarık’ın birkaç hafta önce yaptığı ziyarette Kahire’den Tahran’a ilettiği mesaj’ konusunda görüşmede bulunduğuna dikkat çekti. İran Haber Ajansı’nın (IRNA) haberine göre Abdullahiyan, mesajın İran’da en üst düzeyde ele alındığını ve olumlu yanıt aldığını dile getirdi.

İran Dışişleri Bakanı, Tahran’ın ‘uygun zamanda ilişkilerin iyileşmesini görmeyi’ planladığını belirtirken “Mısır ile iş birliğinin kapsamlı bir şekilde geliştirilmesi konusunda herhangi bir kısıtlamamız yok” dedi.

Diğer yandan Mısır Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü, pazartesi akşamı televizyonda yayınlanan bir röportajda şunları söyledi:

“İran- Körfez ilişkilerinde son dönemde yaşanan gelişmelerin bir sonucu olarak bazı taraflar, Mısır- İran ilişkilerinin de benzer bir gelişmeye tanık olmasını doğal karşılıyor. Etkileşim ve iletişim her zaman mevcuttur ve hiçbir aşamada kesintiye uğramamıştır.”

Ebu Zeyd, İran’ı ‘bu bölgede çıkarları olan, onunla farklı bölge ve çevrelerde etkileşim halinde olan büyük bir bölge ülkesi’ olarak tanımlarken, “Mısır, İran’ın bölgeyle olan bu etkileşiminin, devletlerin egemenliğine ve halkın iradesine saygı duyan, bu halkların iç işlerine karışmayan ve bu bölgenin istikrarını artıran olumlu bir etkileşim olmasını istiyor” dedi.

Ahmed Ebu Zeyd sözlerini şöyle sürdürdü:

“Bölgedeki eğilim buysa, Mısır ve ikili ilişkiler açısından da benzer bir eğilim vardı. Bu ilişkinin açıkça ve alenen geliştiğini göreceksiniz. Bu konular da açık, şeffaf ve sakin bir şekilde ele alınmaktadır. Başka bir dönüş yapma veya daha hızlı bir gelişme kaydetme zamanı geldiğinde, bunun iki ülkenin resmi açıklamalarında açıkça görüldüğünü göreceksiniz.”

Diğer yandan eski Mısır Dışişleri Bakanı Muhammed el-Arabi, Kahire ile Tahran arasındaki sürecin olumlu gelişme ve tırmanışa tanık olduğunu söyledi. Arabi, çarşamba günü Şarku’l Avsat’a şu açıklamalarda bulundu:

“İlişkilerin daha yüksek seviyelere yükseltilmesi zamanlaması konusuna gelince bu, her ülkenin takdirine bağlıdır. Her ülkenin bu ilişkileri geliştirme adımını atmaya uygun zamana karar vermesi için kendi belirleyicileri vardır. Nihayetinde ilişkide çok net bir gelişme var. Bu meselenin belirleyicileri çok. Çünkü İran ile ilişki iç içedir ve bölgesel sonuçları var. Bu ilişki, sadece ikili bir ilişki değil.”

Kahire ve Tahran’ın ortak ilgi alanlarına ilişkin ‘anlayışlar inşa edebildiklerinin’ söylenip söylenemeyeceği hakkında ise Arabi, “En azından diyaloğun bu anlayışlara ulaşmasını sağlayan ortak bir zemin var” dedi.

Aynı şekilde Kahire Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Profesörü Nurhan eş-Şeyh de Şarku’l Avsat’a şu açıklamada bulundu:

“Mısır, İran ile ilişkileri geliştirmeye açık. Ancak kademeli mutabakat çerçevesinde ve İran ne zaman Mısır’a yönelik güven verici adımlar atsa, bu daha fazla açıklığa ve ilişkilerin daha da güçlenmesine olanak tanıyacaktır.”

El-Ahram Siyasi ve Stratejik Araştırmalar Merkezi’nde İran meseleleri araştırmacısı olan Muhammed Abbas Naci de “Şu ana kadar iki ülke arasındaki ilişkilerde büyük bir gelişme olduğunu söyleyemeyiz” açıklamasında bulundu. İranlıların, Mısır ile Suriye konusunda güvenlik görüşmelerinden bahsettiğini ve bu görüşmelerin 2013 ve 2014 yıllarına dayandığını belirten Naci, Şarku’l Avsat’a “Mısır, İran’ın bölgeyle nasıl başa çıktığını izlemek için İran politikasını gözden geçirme sürecinde” açıklamasında bulundu.



İsrail: Hizbullah'ın silahsızlandırılması konusunda Lübnan'ı desteklemeye hazırız

Fransız BM barış gücü güçleri, Lübnan'ın güneyindeki Kefr Kila köyündeki Lübnan-İsrail sınırında devriye geziyor (AP)
Fransız BM barış gücü güçleri, Lübnan'ın güneyindeki Kefr Kila köyündeki Lübnan-İsrail sınırında devriye geziyor (AP)
TT

İsrail: Hizbullah'ın silahsızlandırılması konusunda Lübnan'ı desteklemeye hazırız

Fransız BM barış gücü güçleri, Lübnan'ın güneyindeki Kefr Kila köyündeki Lübnan-İsrail sınırında devriye geziyor (AP)
Fransız BM barış gücü güçleri, Lübnan'ın güneyindeki Kefr Kila köyündeki Lübnan-İsrail sınırında devriye geziyor (AP)

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun ofisinden yapılan açıklamada, İsrail'in Hizbullah'ın silahsızlandırılması konusunda Lübnan'a destek vermeye hazır olduğu belirtildi.

Netanyahu'nun ofisi açıklamasında, "Hem İsrail hem de Lübnan için iş birliği ruhuyla ilerleme ve Hizbullah'ı silahsızlandırma ortak hedefine odaklanma zamanı geldi" ifadelerini kullandı.

Şarku'l Avsat'ın Reuters'ten aktardığına göre Lübnan kabinesi, bu ayın başlarında ABD'nin İran bağlantılı grubu silahsızlandırma planının hedeflerini onayladı.

Açıklamada, "Lübnan Silahlı Kuvvetleri Hizbullah'ı silahsızlandırmak için gerekli adımları atarsa, İsrail de ABD öncülüğündeki güvenlik mekanizmasıyla eşgüdüm halinde İsrail askeri varlığının kademeli olarak azaltılması da dahil olmak üzere karşılıklı önlemler alacak" ifadeleri yer aldı.

Hizbullah ve Emel Hareketi protesto çağrısında bulundu

Bu arada, Lübnan Emel Hareketi Merkezi Çalışma Ofisi ve Hizbullah Merkez Birliği ve İşçi Birimi bugün yaptıkları açıklamada, hükümetin silah edinmeyi devletle sınırlama kararını protesto etmek için çarşamba öğleden sonra Beyrut şehir merkezinde bir miting yapılması çağrısında bulundu.

İki grup da hükümetin kararlarını ulusal çıkarlara aykırı olarak nitelendirerek, "Ülkemizin karşı karşıya olduğu zorluklara uzun süredir sabrettik ve artık birleşik ulusal duruşumuzu ifade etmenin zamanı geldi" ifadelerini kullandı.

Emel Hareketi ve Hizbullah, yaptıkları açıklamada, protestonun "düşmanın gücünü kırma yeteneğini kanıtlamış silahlarımızı koruma hakkımızı ve topraklarımızı ihlal eden İsrail düşmanına direnme hakkımızı teyit ettiğini" belirtti.

Lübnan hükümeti, bu ayın başlarında orduya yıl sonuna kadar silahları devlet kontrolüne alma görevini verme kararı aldı.

Hizbullah'ın geçen yıl İsrail ile girdiği savaşta ağır bir darbe alması üzerine, Genel Sekreter Hasan Nasrallah da dahil olmak üzere örgütün önde gelen liderlerinden birkaçı öldürülmüş ve geçen kasım ayında ABD'nin arabuluculuğunda ateşkes sağlanmıştı.

Ateşkes anlaşması Lübnan'ı silahların sadece altı devlet güvenlik kurumunda bulundurulmasını zorunlu kıldı ve sivil grupların yeniden silahlanmasını yasakladı.

İsrail, ateşkese rağmen Lübnan'ın güney ve doğusunda “Hizbullah'a ait silah depoları ve savaşçılar” olduğunu iddia ettiği yerlere hava saldırılarını sürdürdü.


El-Burhan'ın yardımcısı: Savaş uzlaşmayla sona erecek

Sudan Egemenlik Konseyi Başkan Yardımcısı Malik Agar (X)
Sudan Egemenlik Konseyi Başkan Yardımcısı Malik Agar (X)
TT

El-Burhan'ın yardımcısı: Savaş uzlaşmayla sona erecek

Sudan Egemenlik Konseyi Başkan Yardımcısı Malik Agar (X)
Sudan Egemenlik Konseyi Başkan Yardımcısı Malik Agar (X)

Sudan Egemenlik Konseyi Başkan Yardımcısı Malik Agar, ülkedeki savaşın sona erdiğini belirterek, "Keleş (silah) dilinde savaş bitmek üzere, ancak etkileri yıllarca sürebilir" dedi.

Malik Agar ve Sudan Ordusu Komutan Yardımcısı Korgeneral Şemseddin el-Kebaşi, dün Hartum'a geldi. Omdurman'daki Toplum Önderleri Girişimi'ne hitap eden Agar, “Savaşın sonu, Sudan'ı daha iyi bir şekilde inşa etmek için uzlaşma ile sonuçlanacak” dedi. Agar, savaşın büyük etkileri olduğunu, bunların arasında vatandaşların elinde bulunan silahların bulunduğunu belirtti. Bu silahlar, ordu, Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) ve ülkedeki tüm silahlı hareketler tarafından dağıtıldı. Ayrıca vatandaşlar da kendilerini korumak için silah satın aldı.

Agar, "Savaşa giren Sudanlıları dışlamanın" önemini vurguladı. "Düşüncelerimiz, davranışlarımız ve politikalarımız değişmeli. Fabrikalar ve üniversiteler başkent Hartum'da olmamalı, yoksa bir günde yok olurlar. Kırsal kesim ihmal edilmeyecek şekilde çeşitli eyaletlere dağıtılmalılar" dedi. Hartum'daki hizmet yoğunluğunun büyük bir hata olduğunu ve vatandaşları kırsal kesimden başkente göç etmeye zorladığını göz önünde bulundurarak, "Bu durum değişmeli" ifadelerini kullandı.

Agar, başkente dönüş hazırlıkları için Egemenlik Konseyi üyesi İbrahim Cabir başkanlığında üst düzey bir komite oluşturdu. Bu arada yetkililer, Hartum'un her gün binlerce vatandaşın dönüşüne tanıklık ettiğini belirtti.


Süveyda'da Ulusal Muhafızlar’a katılmaya isteksiz olan gruplar... Esed'in subayları da bu grupların saflarında

 Şeyh Yusuf Carbu, Ricalu’l Kerame (Onurlu Adamlar) Hareketi lideri Şeyh Yahya el-Haccar ve Dağ Tugayı liderlerinin katıldığı Süveyda'daki danışma toplantısından (Arşiv)
Şeyh Yusuf Carbu, Ricalu’l Kerame (Onurlu Adamlar) Hareketi lideri Şeyh Yahya el-Haccar ve Dağ Tugayı liderlerinin katıldığı Süveyda'daki danışma toplantısından (Arşiv)
TT

Süveyda'da Ulusal Muhafızlar’a katılmaya isteksiz olan gruplar... Esed'in subayları da bu grupların saflarında

 Şeyh Yusuf Carbu, Ricalu’l Kerame (Onurlu Adamlar) Hareketi lideri Şeyh Yahya el-Haccar ve Dağ Tugayı liderlerinin katıldığı Süveyda'daki danışma toplantısından (Arşiv)
Şeyh Yusuf Carbu, Ricalu’l Kerame (Onurlu Adamlar) Hareketi lideri Şeyh Yahya el-Haccar ve Dağ Tugayı liderlerinin katıldığı Süveyda'daki danışma toplantısından (Arşiv)

Suriye'nin güneyinde bulunan Süveyda vilayetindeki silahlı gruplar arasında, Suriye'deki Dürzi topluluğunun ruhani liderlerinden Hikmet el-Hicri'nin oğlu Süleyman el-Hicri'nin liderliğinde bir Ulusal Muhafızlar oluşumunun duyurulması üzerine bölünme yaşanıyor. Bazıları bunu ‘İran Devrim Muhafızları Ordusu’nun (DMO) bir kopyası’ ve ‘daha fazla yıkım ve tahribat getiren bir mesaj’ olarak eleştirirken, bazıları da katılmaya isteksiz davranıyor. Bazı gruplar ise katılımlarını açıklamadan bunu memnuniyetle karşıladı.

Suriye meselelerini takip eden gözlemciler, Ulusal Muhafızlar’a katılan 30 grubun küçük gruplar olduğunu ve büyük grupların halen katılmaya isteksiz olduğunu göz önünde bulundurarak, söz konusu grupların Ulusal Muhafızlar’a katılmasının önemini küçümsedi.

30 grubun yeni askeri yapıya katıldığını duyurmasından birkaç saat önce oluşturulan Ulusal Muhafızlar Medya Ofisi adlı Facebook sayfası, dün 164. Tugay’ın Ulusal Muhafızlar’a katıldığını duyurdu.

Ulusal Muhafızlar Medya Ofisi’nin Facebook sayfasında yayınlanan açıklamada, Esed rejiminin devrilmesinden sonra eski rejim ordusunun subayları ile bazı siviller tarafından kurulan gruplardan biri olan 164. Tugay’ın dün Ulusal Muhafızlar’a katılmak için Şeyh el-Hicri'yi ziyaret ettiği belirtildi. Açıklamada, 164. Tugay’ın el-Hicri'nin kanatları altındaki Ulusal Muhafızlar’a katıldığı ifade edildi.

Süveyda'daki Ulusal Muhafızlar’ın liderleri, Şeyh Hikmet el-Hicri ile birlikte (Facebook)Süveyda'daki Ulusal Muhafızlar’ın liderleri, Şeyh Hikmet el-Hicri ile birlikte (Facebook)

30 grup, cumartesi günü Ulusal Muhafızlar Medya Ofisi sayfasında yayınlanan bir açıklamada, Ulusal Muhafızlar'a tam olarak entegre olduklarını duyurdu. Ulusal Muhafızlar'ı ‘Dürzi topluluğunu temsil eden resmi askeri kurum’ olarak nitelendiren gruplar, ‘tüm müttefik güçlerle iş birliği içinde kendilerine verilen savunma görevlerine mutlak bağlılıklarını’ vurguladılar.

Sosyal medyada aktif olan aktivistler, Ulusal Muhafızlar’a katılan grupların liderlerinin el-Hicri ile birlikte çekilmiş fotoğrafını paylaştı. Bu fotoğrafta, eski rejimin tuğgenerali Cihad Necm el-Gutani de yer aldı. Süveyda doğumlu olan Necm el-Gutani, Şam ve İdlib kırsalında Suriyeli sivillere karşı askeri operasyonlara katılmış ve Esed rejiminin devrilmesinden sonra Süveyda'ya sığınmadan önce yıllarca kurtarılmış bölgelerin bombalanmasına öncülük etmişti.

Ricalu’l Kerame (Onurlu Adamlar) Hareketi Sözcüsü Basim Ebu Fahr (Facebook)Ricalu’l Kerame (Onurlu Adamlar) Hareketi Sözcüsü Basim Ebu Fahr (Facebook)

Süveyda vilayetindeki haberleri aktaran er-Rasid internet sitesinin bildirdiğine göre bu birleşme, eski rejimin devrilmesi ve silahların yaygınlaşmasıyla birlikte vilayette ortaya çıkan önemli güvenlik boşluğu ile karakterize edilen yeni güvenlik durumuna pratik bir yanıt niteliğinde. Bölgenin tam bir kaosa sürüklenebileceği veya çevredeki kırsal bölgelere dağılmış aşırıcı grupların hedefi haline gelebileceği yönündeki endişeler de giderek artıyor.

Şarku’l Avsat’ın er-Rasid internet sitesinden aktardığına göre Ulusal Muhafızlar’ın ana görevleri, şehirlerde ve köylerde iç güvenlik ve istikrarı sağlamak, güvenlik kaosunu önlemek, suç faaliyetlerine karşı koymak ve sınırları ve çöl ile çevredeki kırsal alanları korumak, böylece silahlı unsurların sızmasını ve silah ve uyuşturucu kaçakçılığını önlemek.

Süveyda'daki en büyük silahlı grup olan Ricalu’l Kerame (Onurlu Adamlar) Hareketi, yerel grupların organize bir askeri yapı altında birleşmesi çağrısında bulunan açıklamayı memnuniyetle karşıladı. Hareket tarafından yapılan açıklamada, “Mevcut durumun gerektirdiği şey budur. Bu hassas aşamada, sizlerin bizden beklediği gibi, birliğin öncüleri olacağız” ifadeleri yer aldı. Ancak Hareket, açıklamasında Ulusal Muhafızlar’a katıldığını duyurmadı.

 Şeyh Leys el-Belus (SANA)Şeyh Leys el-Belus (SANA)

Öte yandan, Suriye'nin güneyindeki Süveyda vilayetinin ruhani liderlerinden biri olan ve Mudafetu’l Kerame olarak bilinen silahlı grupları yöneten Şeyh Leys el-Belus, vilayette Ulusal Muhafızlar’ın kurulduğunun duyurulmasını eleştirdi. El-Belus Facebook hesabında yayınladığı açıklamada şunları söyledi: “Bölge halkı, bazılarının otorite olarak gördüğü Şeyh Hikmet el-Hicri'nin, çözümler sunan ve halkı güvenliğe götüren kapsamlı bir tutum sergilemesini bekliyordu. Ancak bugün, her zamanki gibi, daha önce kadınları kaçırma, hırsızlık, yağma ve gasp ile tanınan Seyfu’l Hak Güçleri ve el-Fahd Güçleri gibi grupların liderleriyle çevrili bir videoda göründü. Bu güçler, Ulusal Muhafızlar adını verdikleri bir oluşumun kurulduğunu duyurdu.”

Suriye'nin güneyinde bulunan Süveyda vilayetinin merkezindeki Onur Meydanı’nda toplanan Hikmet el-Hicri destekçileri (AP)Suriye'nin güneyinde bulunan Süveyda vilayetinin merkezindeki Onur Meydanı’nda toplanan Hikmet el-Hicri destekçileri (AP)

El-Belus, bu görüntünün verdiği mesajın ‘barış ve onurlu bir yaşam arzulayan insanlar için umut ışığı olmaktan uzak bir mesaj’ olduğunu düşünüyor. El-Belus, Ulusal Muhafızlar’ı oluşturan gruplar arasında yer almayan Onurlu Adamlar Hareketi’nin tutumunu överek, “Bu, iyimser olabileceğimiz iyi bir işaret” değerlendirmesinde bulundu.

Dağ Tugayı'nın Ulusal Muhafızlar'a katılma kararının ardından Dürzi Koruma Kuvvetleri de Ulusal Muhafızlar'la birleştiğini duyurdu.

Şarku’l Avsat cuma günü, Süveyda'daki silahlı grupları ortak bir orduya entegre etme projesinin başladığını belirten bir haber yayınladı ve yeni oluşuma katılma sürecinin büyük gruplar tarafından coşkuyla karşılanmadığını belirtti. Öte yandan, Onurlu Adamlar Hareketi Sözcüsü Basim Ebu Fahr, bu ordunun ne olduğu konusunda netlik olmadığı için oluşuma katılmanın ‘şu anda söz konusu olmadığını’ açıkladı. Bu adımı eleştirenler, yeni oluşumun Dürzi mezhebinin üyeleriyle sınırlı olacağı için muhtemelen bir geleceği olmayacağını ifade ettiler.

El-Hicri'ye karşı çıkan kaynaklar Şarku’l Avsat'a şunları söyledi: “Birleşik orduya katılan bazı gruplar Esed rejiminin askeri güvenlik aygıtıyla bağlantılıydı. Bu grupların savaşçıları Süveyda'da saldırı, hırsızlık suçlamalarıyla ve kaçırma olaylarına karışmakla suçlanıyor.”

Şeyh Hikmet el-Hicri'ye sadık Dürzi milisler Süveyda'da devriye gezerken (AFP)Şeyh Hikmet el-Hicri'ye sadık Dürzi milisler Süveyda'da devriye gezerken (AFP)

Süveyda vilayetinde birleşik orduya katılan gruplarla bağlantılı kaynaklar, bu yeni oluşumdaki savaşçı sayısının 4 bin ila 5 bin arasında olduğunu tahmin ederken, diğer kaynaklar Şarku’l Avsat'a bu rakamın abartılı olduğunu ifade etti.

2013 yılında kurulan ve şu anda Şeyh Yahya el-Haccar tarafından yönetilen Onurlu Adamlar Hareketi, 5 bin- 8 bin savaşçı ile Süveyda'daki en büyük grup. Onu, 5 bin ila 6 bin savaşçıya sahip olduğu bildirilen ve kaçak Albay Tarık eş-Şufi tarafından yönetilen Süveyda Askeri Konseyi izliyor. Eş-Şufi daha önce el-Hicri'nin politikalarını desteklemişti. Ancak son zamanlarda iki taraf arasında anlaşmazlıklar çıktı ve eş-Şufi silahlı kişiler tarafından kaçırıldı, ardından sürece diğer gruplar müdahil olarak onun serbest bırakılmasını sağladı. Üçüncü sırada ise Şekib Azzam'ın liderliğindeki ve 5 bin savaşçıya sahip olduğu bildirilen Dağ Tugayı yer alıyor.