Müslüman Kardeşler’in fonları Kahire ile Ankara arasındaki ilişkilerin gelişmesinden nasıl etkilendi?

Uzmanlar, örgütün Türkiye'deki üyelerinin ‘hesaplarının dondurulduğunu’ belirtti.

Erdoğan ve Sisi geçen yılın sonunda düzenlenen 2022 Katar Dünya Kupası açılışında el sıkıştı. (Reuters)
Erdoğan ve Sisi geçen yılın sonunda düzenlenen 2022 Katar Dünya Kupası açılışında el sıkıştı. (Reuters)
TT

Müslüman Kardeşler’in fonları Kahire ile Ankara arasındaki ilişkilerin gelişmesinden nasıl etkilendi?

Erdoğan ve Sisi geçen yılın sonunda düzenlenen 2022 Katar Dünya Kupası açılışında el sıkıştı. (Reuters)
Erdoğan ve Sisi geçen yılın sonunda düzenlenen 2022 Katar Dünya Kupası açılışında el sıkıştı. (Reuters)

Mısır ile Türkiye arasındaki diplomatik ilişkilerin elçiler düzeyine dönmesinin ardından Türkiye'deki Müslüman Kardeşler (İhvan-ı Müslimin) örgütünün fonlarının Kahire ile Ankara arasındaki ilişkilerin iyileşmesinden nasıl etkilendiği sorusu gündeme geldi. Türkiye'deki Müslüman Kardeşler unsurlarının ‘hesaplarının dondurulduğunu’ belirten uzmanlar, ‘Müslüman Kardeşler örgütü lider ve unsurlarının Türkiye'den diğer ülkelere gönderdikleri para transferlerinin Türk makamları tarafından takip edildiğini’ bildirdi.

Mısır Dışişleri Bakanlığı, bu ay içinde Türkiye ile diplomatik ilişkilerini büyükelçi düzeyine çıkaracaklarını duyurdu ve iki ülkenin büyükelçilerinin isimleri belli oldu. Bu, 2013'teki halk gösterilerinin ardından, eski Mısır Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi'nin iktidardan indirilmesi sonrası Ankara'nın Müslüman Kardeşler’e verdiği desteğin arka planına karşı 10 yıllık yabancılaşma ve siyasi gerilimin sonrasında geldi. Mısır makamları, 2014 yılında Müslüman Kardeşler faaliyetlerini yasaklamış ve Müslüman Kardeşler’i ‘terör örgütü’ listesine almıştı.

Genel Mürşid Muhammed Bedii liderliğindeki örgütün lider ve destekçileri, şu anda ‘şiddete tahrik’ ile ilgili davalardan yargılanıyor. Bazıları ise daha önce idam ve müebbet hapis cezasına çarptırılmıştı.

Gözlemcilere göre Müslüman Kardeşler'in onlarca lideri ve üyesi 2013 yılından sonra Mısır'ı terk etti ve Türkiye'de çeşitli dernekler ve şirketler kurdu. Müslüman Kardeşler’i yakından takip eden bir kaynak, Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamalarda şunları söyledi:

“Örgüt mensupları Türkiye'ye geldiklerinde bazı ülkelerden denetimsiz ve yasaksız fon ve mali transferler aldılar. Bu da örgütün ekonomik kanadının Ankara'daki yatırımlarının yoğunlaşmasına katkı sağladı. Örgütün liderliği konusunda Londra ve İstanbul cepheleri arasındaki mevcut çatışmanın nedeni, örgütün sahip olduğu paraydı.”

El-Ahram Siyasi ve Stratejik Araştırmalar Merkezi'nde Türkiye meseleleri konusunda uzman olan Mısırlı araştırmacı Kerem Said de şu değerlendirmelerde bulundu:

 “Türkiye'de Müslüman Kardeşler daha önce Türk toplumuna, özellikle de Adalet ve Kalkınma Partisi'ne (AK Parti) yakın sivil toplum örgütlerine, dernek ve kuruluşlara girmelerini garanti eden bir strateji üzerinde çalıştı. Nitekim sivil toplum örgütleri kuruldu ve yardım kuruluşlarının yanı sıra diğer derneklerde de üyelikler alındı. Örgüt, tüm unsurlarını bünyesinde toplayacak ve bu unsurların kurumsal bir yönü ve onları bir araya getirebilecek yapısal çerçevelere sahip olması için sivil yapılar ve dernekler kurmak istedi. Son dönemde Mısır-Türkiye yakınlaşması, Müslüman Kardeşler'in kurumsal ve siyasi varlığına yansıdı. Örgüte bağlı olarak Türkiye'den yayın yapan bazı medya platformları donduruldu, bir kısmı Türkiye dışına sürüldü. Yayın hayatını sürdüren diğer medya platformlarından ise Mısır'daki olayları ele alırken ses tonlarını yumuşatmaları istendi. Ayrıca Müslüman Kardeşler’e bağlı bazı sivil toplum örgütlerinin faaliyetleri donduruldu ve üyeleri tutuklandı.”

Türk makamlarına Mısır tarafından daha önce bazı Müslüman Kardeşler üyeleri, yayıncıları ve programcılarının ‘terör örgütü’ mensubu olmaktan arandıkları bilgisi verildi. Gözlemcilere göre bu unsurların faaliyet ve hareketlerine sıkı kısıtlamalar getirildi.

Said değerlendirmesini şöyle sürdürdü:

“Müslüman Kardeşler'in Türkiye'deki mevcut durumunun bağlamı, sadece siyasi düzeyde değil, Müslüman Kardeşler'in sınırlandırılması ve izlenmesi çerçevesinde de anlaşılabilir. Zira örgüte yapılan mali transferler izlendi, bazı hesaplar donduruldu ve Türkiye'deki Müslüman Kardeşler kuruluşlarının dünyadaki diğer kuruluşlara transferleri takip edildi. Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi ile Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan arasında yaklaşan görüşme hakkında bildirilenlerin ardından, Mısır'da şiddet olaylarına karışan unsurların teslim edilmesi ve Türkiye'den diğer ülkelerdeki örgüte bağlı unsurlara yapılan transferlerin durdurulması yönünde iddialar var.”

Türkiye'nin artık ‘bölge ülkeleri ile çıkar’ sloganını yükselttiğini ve Müslüman Kardeşler örgütünü kuşatma yolunda ilerleyeceğini ifade eden Said ‘Müslüman Kardeşler tarafından Türkiye'de kurulan derneklerin Türk makamlarından uzak olmadığı’ görüşünde.

Müslüman Kardeşler unsurlarının Türkiye'de proje ve yatırımlarını genişletmesine izin verildiğine ve bu nedenle örgütün parasını şirket ve derneklere yatırmaya devam ettiğine dikkat çeken Said, “Türk makamları tarafından artık net bir pozisyon alınması gerekiyor” dedi.

Köktendinci meselelerde uzmanlaşmış Mısırlı Uzman Ahmed Ban da şu açıklamada bulundu:

“Müslüman Kardeşler’in örgütsel ve ekonomik durumu birden fazla adrese veya birden fazla fraksiyona dağıtıldı. Örgüt, üyelerine Mısır'dan ayrıldıklarında Türkiye'de proje ve şirket kurmaları için fon sağladı. Bazı liderlerinin de zaten yatırım yaptıkları fonları vardı.”

Ban, Şarku'l Avsat'a yaptığı açıklamalarda ‘Müslüman Kardeşler’in bazı lider ve üyelerinin örgütle ilişkili olmadan paralarını Türkiye'de kullanmaya çalıştıklarını, servet biriktirme üzerine odaklandıklarını ve yatırım yapmak gibi bazı sektörleri seçtiklerini’ belirterek şunları söyledi:

“Bu kişilerin birçoğu, büyük mali varlıklara sahip olmaları nedeniyle vatandaşlık alabildiler ve vatandaşlık kazanmaları, Türkiye'de ikamet etmelerinin önünü açtı. Sonuç olarak bu yatırımlar, Kahire ile Ankara arasındaki ilişkilerin yakınlaşmasının bir sonucu olarak, hatta Mısır'ın bazı Müslüman Kardeşler unsurlarını devretme talebi durumunda, Türkiye'nin veya Mısır'ın alacağı herhangi bir önlemden korunmuş hale geldi. Mısır’ın söz konusu kişilere yönelik herhangi bir isteği olursa Türkiye, bu kişilerin Türk uyruğuna sahip olduğunu ve bunlarla ilgili her türlü tedbirin Türk devleti tarafından çıkarılması gerektiğini belirtir.”

Ban, Türkiye'nin Müslüman Kardeşler unsurlarını Mısır'a teslim etmeyeceğine ve başka bir ülkeye sınır dışı edebileceği görüşünde. Ancak, ‘iki ülke arasında Müslüman Kardeşler dosyasından daha büyük siyasi ve ekonomik çıkarlar olduğunu’ vurgulayan Ahmed Ban, “Sisi'nin Türkiye ziyaretinin duyurulması, iki ülke arasındaki tüm sorunların çözüme kavuşturulduğuna işaret ediyor” dedi.

Kahire ile Ankara arasındaki ilişkilerin iyileşmesinden sonra Türkiye'deki Müslüman Kardeşler fonlarının geleceği üzerine konuşan Kerem Said de şu değerlendirmeyi yaptı:

“Müslüman Kardeşler, vatandaşlıkları geri alınarak, dernekleri, kurumları ve şirketleri dağıtılarak ve fonları dondurularak Türkiye'de kuşatılmaya devam edecek. Ancak Türkiye'nin planladığı stratejiye göre bu önlemler kademeli olacak.”

Said'in tahminine göre, Türkiye'deki Müslüman Kardeşler derneklerinin sayısı yaklaşık 25.

“Örgütün fonları için savaşan iki cephe arasındaki farklılıkların mevcut kalacağını” ifade eden Ahmed Ban, “Örgütün liderliği konusunda çatışan cephelerin her biri sahip olduğu paraya sıkı sıkıya sarılacak ve bundan asla vazgeçmeyecektir” değerlendirmesinde bulundu.



Gazze halkı, savaşın neden olduğu yıkımın ardından kültürel mirasını korumak için zamanla yarışıyor

Gazze şehrinde yaşanan savaş sırasında İsrail bombardımanı sonucu hasar gören Büyük Ömer Camii'nin iç restorasyon çalışmaları sırasında çekilmiş bir fotoğraf, 17 Kasım 2025 (Reuters)
Gazze şehrinde yaşanan savaş sırasında İsrail bombardımanı sonucu hasar gören Büyük Ömer Camii'nin iç restorasyon çalışmaları sırasında çekilmiş bir fotoğraf, 17 Kasım 2025 (Reuters)
TT

Gazze halkı, savaşın neden olduğu yıkımın ardından kültürel mirasını korumak için zamanla yarışıyor

Gazze şehrinde yaşanan savaş sırasında İsrail bombardımanı sonucu hasar gören Büyük Ömer Camii'nin iç restorasyon çalışmaları sırasında çekilmiş bir fotoğraf, 17 Kasım 2025 (Reuters)
Gazze şehrinde yaşanan savaş sırasında İsrail bombardımanı sonucu hasar gören Büyük Ömer Camii'nin iç restorasyon çalışmaları sırasında çekilmiş bir fotoğraf, 17 Kasım 2025 (Reuters)

Gazze Şeridi’nde 70 bin kişinin hayatını kaybetmesi, çok sayıda kişinin yaralanması, yüz binlerce insanın yerinden edilmesi ve neredeyse bütün mahallelerin yok olmasının ardından, yeniden inşa artık hayal gücünü zorlayan, neredeyse tasavvur edilemez bir görev haline geldi.

Buna rağmen, bölgede en değerli tarihi yapılar arasında yer alıp ağır hasar gören az sayıdaki noktada, işçiler şimdiden çalışmaya başladı. Amaç, geçmişten geriye kalan az sayıdaki kalıntıyı toprak altından çıkarmak.

Bu alanlar arasında, Gazze’nin eski kent merkezinde bulunan ve savaş sırasında İsrail güçlerinin hedef aldığı en önemli kültürel miras olan Büyük Ömer Camii de bulunuyor. İsrail ordusu, avlularının altında savaşçılar tarafından kullanılan bir tünel bulunduğunu öne sürerek yapıyı bombaladığını açıklamıştı. Filistinliler ise böyle bir tünelin varlığını reddediyor ve saldırının Gazze’nin dini ve kültürel mirasını yok etmeye yönelik olduğunu savunuyor.

dfrgt
Gazze şehrinde bulunan Büyük Ömer Camii'nin içindeki enkazı temizleyen bir işçi, 17 Kasım 2025 (Reuters)

Batı Şeria’daki Beytüllahim’de bulunan Miras Koruma Merkezi’nde mimar ve kültürel miras uzmanı olarak görev yapan ve şu anda savaşta zarar gören alanları kurtarmak için Gazze’de çalışan Hammude ed-Dehdar, İsrail’in bu yapıların yıkımının Filistin tarihini silebileceğini düşünerek ‘yanıldığını’ söyledi.

Dehdar, Gazze’de Reuters’a yaptığı açıklamada, bu yapıların kadim bir halkın ortak hafızasını temsil ettiğini belirterek, “Bu miras, korunması ve savunulması için ortak çaba gerektiren bir bellektir” dedi.

İsrail ordusu ise Hamas hedeflerine yönelik her saldırının, bu tür alanları tehlikeye atabilecek olması nedeniyle sıkı bir onay sürecinden geçtiğini açıkladı.

fgt
Gazze şehrinde savaş sırasında hasar gören tarihi Paşa Sarayı'nda restorasyon çalışmaları yürüten işçiler, 11 Kasım 2025 (Reuters)

İsrail ordusu tarafından yapılan açıklamada, “İsrail ordusu, kültürel miras alanları ile tarihi ve kültürel önemi bulunan mekânlara azami hassasiyetle yaklaşmaktadır. Bu alanlar ve sivillerin zarar görmesini en aza indirmek, saldırı planlamasında temel bir önceliktir” ifadeleri yer aldı.

Zamansız hikayeler

Nüfusunun büyük bölümü, bugün İsrail sınırları içinde kalan şehir ve köylerden zorla göç ettirilmiş mülteciler ya da onların çocuklarından oluşan Gazze Şeridi’nde, Büyük Ömer Camii, Gazze halkını kendi kültürel mirasına ve Ortadoğu’nun zengin mimari tarihine bağlayan temel unsurlardan biriydi.

Halk arasında anlatılan geleneksel hikâyelere göre Samson’un onu esir alanların üzerine tapınağı yıktığı yer olduğu söylenen bu alan, İslam’ın 7. yüzyılda Halife Ömer bin Hattab döneminde Akdeniz’e ulaşmasından önce bir Bizans kilisesine de ev sahipliği yapıyordu. Bölge İslam hâkimiyetine girdikten sonra yapı camiye dönüştürüldü.

Sonraki yüzyıllar boyunca yapı; Memlükler, Haçlılar ve Osmanlılar tarafından pek çok kez yeniden şekillendirildi ve Orta Çağ’da bölgenin mimari harikalarından biri olarak ün kazandı.

Caminin minaresi, Gazze siluetinin en belirgin unsurlarından biriydi. Cemaat, kubbeli tavanlar altında ve cilalı taşlarla döşeli avlularda ibadet eder; namazın ardından caminin görkemli cephesinin önünden geçerek kapılarından dışarı çıkar ve eski kentin çevresindeki çarşı sokaklarına doğru akardı.

frgt
Gazze şehrinde savaş sırasında hasar gören tarihi Paşa Sarayı'nda restorasyon çalışmaları yürüten işçiler, 11 Kasım 2025 (Reuters)

Yakındaki Kayseriyye Çarşısı, dükkânlarıyla ünlüydü; esnafı ve komşuları, âşıkların düğün takılarından kıskanç kayınvalidelerin hikâyelerine uzanan unutulmaz öyküler anlatırdı. Bugün bunlardan geriye neredeyse hiçbir iz kalmadı.

Ağır hasar gören bir diğer yapı da 13. yüzyıla uzanan tarihi Paşa Sarayı oldu. Bir müzeye ev sahipliği yapan yapının sergilediği eserler artık kayıp.

Dehdar, kültür ve miras söz konusu olduğunda bunun yalnızca eski bir bina ya da tarihi taşlardan ibaret olmadığını vurgulayarak, “Her taş bir hikâye anlatır” dedi.

Filistin’in Batı Şeria merkezli Turizm ve Eski Eserler Bakanlığı Müsteşarı Cihad Yasin ise Filistinli yetkililer ve Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü’nün (UNESCO) tarihi alanların restorasyonu için üç aşamalı bir plan hazırladığını, ilk maliyetin 133 milyon dolar olarak öngörüldüğünü belirtti.

Yasin, önceliğin çökme riski taşıyan yapıların hızlı müdahaleyle desteklenmesi olduğunu söyledi. Ancak beyaz çimento ve alçı sıkıntısı yaşandığını, Gazze’deki kaynakların sınırlı olduğunu ve restorasyon malzemelerinin fiyatlarının ciddi şekilde arttığını ifade etti.

sdfgt
Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta İsrail hava saldırıları sırasında hasar gören, kısmen yıkılmış Berkuk Kalesi, 16 Kasım 2025 (Reuters)

Gazze Şeridi’nde kültürel mirasın yıkımı, evlerini ve geçim kaynaklarını kaybetmiş yaslı aileler arasında bile ayrı bir acı yaratmaya devam ediyor.

Münzir Ebu Asi, küçük kızı Kenzi’nin Büyük Ömer Camii’nin vurulduğunu duyunca hissettiği derin üzüntü nedeniyle onu teselli etmek zorunda kaldığını söyledi.

Ebu Asi, “Küçük kızım Kenzi çok üzüldü. Camiye saldırı haberini duyduğumuzda biz de şaşırdık; neden böyle bir şey yapıldı?” dedi.

Sözlerini sürdüren Ebu Asi, Paşa Sarayı’nın da bombalanmasının ardından artık kesin bir kanaate vardıklarını belirterek, “Bu işgalin, Filistin kimliğini yok etmek, her türlü Filistin eserini silmek istediği artık bizim için kesinleşti” ifadesini kullandı.


Etiyopya, Mısır'ı Afrika Boynuzu'nda ‘istikrarsızlaştırma kampanyası’ yürütmekle suçluyor

Rönesans Barajı (Reuters)
Rönesans Barajı (Reuters)
TT

Etiyopya, Mısır'ı Afrika Boynuzu'nda ‘istikrarsızlaştırma kampanyası’ yürütmekle suçluyor

Rönesans Barajı (Reuters)
Rönesans Barajı (Reuters)

Etiyopya Dışişleri Bakanlığı dün yaptığı açıklamada, Mısır’ı Afrika Boynuzu bölgesinde ‘Etiyopya’yı hedef alan bir istikrarsızlaştırma kampanyası yürütmekle’ ve ‘gerilimi artırmaya zemin hazırlamakla’ suçladı.

İki ülke arasında Mavi Nil üzerindeki Rönesans Barajı konusunda süren anlaşmazlığa atıfta bulunan bakanlık, açıklamasında Mısır’ın ‘Afrika Boynuzu’nda Etiyopya’yı merkeze alan, ancak onunla sınırlı olmayan bir istikrarsızlaştırma kampanyası yürüttüğünü’ savundu.

Bakanlık, Mısır’ın ‘diyaloğu reddettiğini ve gerilimi artırma niyetini açıkça ortaya koyan düşmanca söylemini yoğunlaştırdığını’ iddia etti.

Mısır Dışişleri Bakanı Bedr Abdulati ise dün yaptığı açıklamada, ülkesinin Etiyopya’nın Rönesans Barajı’na ilişkin tek taraflı adımlarını reddettiğini yineleyerek, “Etiyopya’nın uygulamaları tüm Afrika kıtasının istikrarını tehdit eden ciddi bir tehlike oluşturuyor” dedi.

Mısır Su Kaynakları ve Sulama Bakanlığı da geçen ay yaptığı açıklamada, Etiyopya’nın baraj yönetiminde ‘tek taraflı ve kontrolsüz uygulamalarını’ sürdürdüğünü, bunun ‘havza ülkelerinin hak ve çıkarlarını tehdit eden ciddi riskler barındırdığını’ vurguladı.

Etiyopya, milyarlarca dolara mâl olan dev Rönesans Barajı’nın inşasına Nil Nehri üzerinde 2011 yılında başladı. Mısır ise projeyi, Afrika’nın en uzun nehrindeki tarihi su haklarını tehdit eden bir girişim olarak görüyor.

Afrika Birliği (AfB) arabuluculuğunda Mısır ile Etiyopya arasında yürütülen müzakereler Nisan 2021’de sonuçsuz kalmış; bunun üzerine Kahire, Addis Ababa’ya baskı uygulanması için konuyu Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi’ne taşımıştı.


İsrail, Gazze’nin güneyine düzenlediği hava saldırılarında 2’si çocuk 6 Filistinli hayatını kaybetti

İsrail'in Gazze Şehri'nin doğusunda düzenlediği hava saldırılarının ardından dumanlar yükseliyor (AFP)
İsrail'in Gazze Şehri'nin doğusunda düzenlediği hava saldırılarının ardından dumanlar yükseliyor (AFP)
TT

İsrail, Gazze’nin güneyine düzenlediği hava saldırılarında 2’si çocuk 6 Filistinli hayatını kaybetti

İsrail'in Gazze Şehri'nin doğusunda düzenlediği hava saldırılarının ardından dumanlar yükseliyor (AFP)
İsrail'in Gazze Şehri'nin doğusunda düzenlediği hava saldırılarının ardından dumanlar yükseliyor (AFP)

Filistin merkezli Ma'an haber ajansının bildirdiğine göre, dün akşam (Çarşamba) Gazze Şeridi’nin güneyine düzenlenen İsrail hava saldırılarında 6 Filistinli hayatını kaybetti, çok sayıda kişi de yaralandı.

Ajans, İsrail ordusunun Han Yunus kentinin batı bölgelerini en az dört füzeyle vurduğunu aktardı.

Filistinli sağlık kaynakları, “aralarında iki çocuğun da bulunduğu 6 kişinin İsrail bombardımanında yaşamını yitirdiğini” bildirdi.

Saldırının, Han Yunus’un batısındaki Mevasi bölgesinde bulunan bir çadırı hedef aldığı belirtilirken, gelişmenin İsrail ordusunun gün içinde Refah’ın güneyinde yaşanan çatışmalarda 5 askerinin yaralandığını duyurmasının ardından geldiği ifade edildi.