Lübnan Kuvvetleri Partisi yetkilisine suikast gerginliği arttırdı

Lübnan Kuvvetleri’nde görevli Elias el-Hasruni’nin sosyal medya aracılığıyla yayınlanmış bir fotoğrafı
Lübnan Kuvvetleri’nde görevli Elias el-Hasruni’nin sosyal medya aracılığıyla yayınlanmış bir fotoğrafı
TT

Lübnan Kuvvetleri Partisi yetkilisine suikast gerginliği arttırdı

Lübnan Kuvvetleri’nde görevli Elias el-Hasruni’nin sosyal medya aracılığıyla yayınlanmış bir fotoğrafı
Lübnan Kuvvetleri’nde görevli Elias el-Hasruni’nin sosyal medya aracılığıyla yayınlanmış bir fotoğrafı

 (Maruni Hristiyan) Lübnan Kuvvetleri Partisi (LKP) yetkilisi Elias Hasruni’nin (Şii) Hizbullah’ın kontrolündeki Lübnan’ın güneyindeki bölgede öldürülmesi üzerine faillerin kimliğinin ortaya çıkarılması çağrıları arttı. LKP Genel Başkanı Samir Caca da faillerin ortaya çıkarılmaması durumunda bu suçun neden olacağı sonuçlar göz önüne alınarak, faillerin derhal yakalanması çağrısı yaptı.

LKP Merkez Konsey üyesi ve Bint Jbeil (Cubeyl) eski Koordinatörü Elias el-Hasruni’nin (72 yaşında) Lübnan’ın güneyinde İsrail sınırına yakın memleketi Ayn Ebel’de geçirdiği bir araba kazasında öldüğünün ilan edilmesi üzerinden 6 gün geçti. Aktivistler, sosyal medyada kasabayı çevreleyen iki köye ulaşan ücra bir bölgeye götürülmeden önce Hasruni’nin aracının iki araç tarafından durdurulduğunu gösteren bir video yayınladı.

Mezhepsel ve siyasi çeşitlilik

Ayn Ebel, Lübnan’ın güneyinde İsrail sınırına yakın Bint Jbeil bölgesindeki Hristiyanların yaşadığı dört köyden (Ayn Ebel, Dabel, Kaouzah ve Rmeish) biri. Çevresi ise Şii çoğunluğun yaşadığı köylerle çevrili. Hizbullah, bu sınır bölgesini kontrol ediyor.

Ayn Ebel’den kaynaklar, Şarku’l Avsat’a Hasruni’nin cesedinin başlangıçta cinayet hipotezini ortadan kaldıran şiddet ve kan izleri içermediğini, ancak şüphe uyandıran durumun, ‘alışılmadık bir şekilde ailesine gideceği yeri bildirmeden o gece evinden aniden ayrılması’ olduğunu söyledi. Hasruni’nin kasabada sevilen ve yardımsever biri olduğuna dikkati çeken kaynaklar, “Videoda görünenler, Hasruni’nin kandırılarak öldürüldüğünü kanıtlıyor. Maruz kaldığı şeyin önceden tasarlanmış bir suikast olduğunu kanıtlıyor” dedi.

Sosyal medyada dolaşan videoda, iki aracın Hasruni’nin aracını engellediği, ardından gençlerin arabalardan inip onu arabasından çıkardığı ve içlerinden birinin, içinde bulunduğu arabayı bilinmeyen bir yere götürdüğü görülüyor. Ailesi ise konuyu Lübnan yargısına havale etti.

El-Cedid Kanalı, adli tıp doktorunun raporunun Hasruni’nin boğularak öldürüldüğünü ve kafasına ve göğsüne tabancayla vurulduğunu kanıtladığını söylerken, ayrıca kaburgalarının kırıldığı ve akciğerinin delindiği belirtildi. Elias el-Hasruni’nin erkek kardeşi, adli tıp raporunun, akciğerlere baskı yapan göğüs kafesindeki kırıklar sonucu öldüğünü doğruladığını, sonuç olarak solunumunun kesildiğini ve kalbinin durduğunu belirtti.

Lübnan güvenlik güçleri, soruşturma dosyasını yeniden yargı denetimine açarken, kentteki kargaşanın ve sosyal medyadaki şiddetli gerilimin ortasında suçun o bölgedeki siyasi ve mezhepsel yansımalarına ilişkin uyarılar üst düzeye çıktı. Ayrıca suçun, o bölgede bir arada yaşamayı etkileyecek siyasi veya mezhepsel bir nitelik taşımasından korkuluyor.

Ayn Ebel halkı, yaptıkları açıklamada “Bugün beyaz iplik siyahtan ayrıldı. (Her şey gün yüzüne çıktı) Pirinç diyarının kahramanlarından olan Elias el-Hasruni’ye kadar uzanan bir ölüm makinesi ve ihanet eli olduğu açık hale geldi. Bu, bir trafik kazası veya kader değil. Hasruni, önceden hazırlanmış, tasarlanmış bir operasyonla öldürüldü. Katiller, şüpheden uzak yeni bir yöntem icat etmek istedi. Bir trafik kazasının, LKP yetkilisi Elias el-Hasruni’nin hayatına mal olduğu öne sürüldü” dedi.

Hasruni’nin kardeşi, El-Cedid kanalına yaptığı açıklamada “Yargıyı takip ediyoruz. Kimseyi suçlamıyoruz. Tüm mezhepler ve partiler arasında uzlaşıyla bölgede birlikte yaşıyoruz” dedi. Kardeşinin bölgede tanınan, hizmet veren, bütün topluluklar tarafından sevilen biri olduğuna dikkati çeken kaynak, “Suçun siyasi bir niteliği olduğunu düşünmüyorum. Herkesle ilişkileri iyiydi ve kimseyle sorunu olmaması dolayısıyla olay bizi şaşkına çevirdi” şeklinde konuştu.

Elias el-Hasruni’nin oğlu Danny Hasruni, ön soruşturmaların bir cinayete maruz kaldığını gösterdiğine dair bazı bilgilerin ardından, babasının nasıl öldüğüne dair yeni verilerin var olduğunu söyledi. “Soruşturmalar tamamlanmadan herhangi bir tarafı peşinen suçlamak istemiyoruz” diyen Danny Hasruni, “Bu veriler sadece iki kişi tarafından biliniyordu. Dün sabaha kadar açıklanmadı, ancak akşam yayıldı. Nedeni, tepki korkusundan kaynaklanıyor gibi görünüyor” şeklinde konuştu.

LKP tepkili

Ancak bu gecikme, ifşa çağrıları yoğunlaşan suçun siyasi ve mezhepsel yansımalarına ilişkin endişeleri ortadan kaldırmıyor. LKP Genel Başkanı Samir Caca, yaptığı açıklamada “Geçen iki gün içinde Ayn Ebel’de yoldaşımız Elias el-Hasruni’nin ölümünün ön bilgilerde göründüğü gibi bir trafik kazası sonucu olmadığı anlaşıldı. Kaza mahalline yakın evlerde bulunan özel güvenlik kameralarından, yoldaşımız Elias’a en az iki araçtan oluşan detaylı bir pusu kurulduğu ve pusu kuran kişiler tarafından kaçırıldığı ortaya çıktı. Faillerin, öldürdükleri alanda altı ila dokuz kişi oldukları tahmin ediliyor” dedi.

“Bu yeni veriler başta Lübnan Ordusu İstihbarat Müdürlüğü ve İç Güvenlik Güçleri Enformasyon Şubesi olmak üzere güvenlik servislerinin elinde bulunuyor” diyen Caca, sözlerinin devamında ise “Ayn Ebel ve çevre köylerdeki hassas durum ve faillerin ortaya çıkmaması durumunda bu suçun doğurabileceği sonuçlar düşünüldüğünde yapılması gereken, faillerin kimliğinin bir an önce ortaya çıkarılmasıdır” açıklamasında bulundu.

Caca, Ayn Ebel belediyesine de Hasruni’nin katillerini mümkün olan en kısa sürede ortaya çıkarması ve bölgenin güvenliğini korumak için onlara en ağır cezaları vermesi çağrısı yaptı.

Suikast

Siyasi açıdan, Hasruni’nin öldürülmesi bir suikast olarak nitelendirildi. Güçlü Cumhuriyet bloğunun bir üyesi olan Milletvekili Ghayath Yazbeck, X platformu (eski adıyla Twitter) üzerinden yaptığı bir açıklamada “Yoldaş Elias el-Hasruni, hiçbir suçlunun tespit edilmediği bölgede suikasta kurban gitmiştir. Biz, bunu sonuncusu Lokman Selim olmayan politikacıların suikastlarından öğrendik. Devletten hakkımızı almak için devleti rahatsız etmeyeceğiz. Şehidimiz, düşmanın bilindiği bir muharebede düşmüştür. Tetiği kimin çektiği önemli değildir. Suikast bizi yıldırmıyor, adaleti halkın vicdanından alıyoruz” ifadelerine yer verdi.

Öte yandan Ketaib Partisi lideri Milletvekili Sami Cemayel, X platformu aracılığıyla “Sevgili memleketi Ayn Ebel’de milislerin düzenlediği operasyonda haince şehit olan kahraman savaşçı Elias el-Hasruni’ye Allah’tan rahmet diliyorum. Kınamayacağız ve gerçeği talep etmeyeceğiz. İyi bilinen bir güvenlik bölgesinde gerçek gayet nettir. Dün Macdal’da, bugün Ayn Ebel’de ve yarın Lübnan’ın herhangi bir yerinde! Vatan kaçırıldı. Lübnanlılar rehin alındı. Biz ise bir sebat ve direniş halindeyiz. Kararlılığımızı baltalamayacaklar” açıklamasında bulundu.



Şarm eş-Şeyh garantileri... Gazze Anlaşması’nı istikrara kavuşturmak için arabulucuların çabalarına ek destek

TT

Şarm eş-Şeyh garantileri... Gazze Anlaşması’nı istikrara kavuşturmak için arabulucuların çabalarına ek destek

Şarm eş-Şeyh garantileri... Gazze Anlaşması’nı istikrara kavuşturmak için arabulucuların çabalarına ek destek

Gazze savaşını sona erdirmek için düzenlenen Şarm eş-Şeyh Barış Zirvesi, anlaşmanın imzalanmasının yanı sıra, ABD Başkanı Donald Trump'ın planının uygulanmasına ilişkin güvence ve garantiler de içeriyordu. Planın ilk aşaması, İsrailli rehinelerin teslim edilmesi ve Filistinli mahkûmların serbest bırakılmasıyla sona erdi. Şimdi daha zorlu olacak gibi görünen yeni bir müzakere aşaması bekleniyor.

Şarku’l Avsat'a konuşan uzmanlara göre bu garantiler, ABD'nin savaşın bittiğine dair güvenceleriyle birlikte, cuma günü yürürlüğe giren Gazze Anlaşması’nı istikrara kavuşturmak için arabulucuların çabalarına ilave destek sağlayacak. Uzmanlar, özellikle Hamas'ın silahsızlandırılması ve Gazze Şeridi'nin yönetimi ile ilgili konularda anlaşmaya varılacağına dair ihtiyatlı bir iyimserlik içinde. Ayrıca önümüzdeki dönemde zorlu müzakereler bekliyorlar.

dsfrgt
Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi, Ürdün Kralı, Fransa ve Türkiye cumhurbaşkanları, Katar Emiri, Almanya Şansölyesi, İtalya, Birleşik Krallık ve Kanada başbakanları ile Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı’nın katıldığı Şarm eş-Şeyh Barış Zirvesi'nin yan etkinliğinde bir toplantıda. (Mısır Cumhurbaşkanlığı)

Hamas dün yaptığı açıklamada, arabulucuların İsrail'i Trump'ın Gazze Şeridi'ndeki savaşı sona erdirmek için hazırladığı plan kapsamındaki yükümlülüklerini yerine getirmeye zorlama çabalarının önemini vurguladı. Bir başka açıklamada ise Hamas'ın askeri kanadı İzzeddin el-Kassam Tugayları, İsrail anlaşmaya bağlı kaldığı sürece anlaşmaya ve zaman çizelgesine bağlı kalacağını bildirdi.

İsminin açıklanmaması koşuluyla AFP'ye konuşan diplomatik bir kaynağa göre, Hamas'ın talebi, Gazze Şeridi'ndeki ateşkese arabuluculuk eden ülkelerin Mısır'ın Şarm eş-Şeyh kentinde düzenlenen zirvede anlaşmayı garanti altına alan bir belge imzalamaları beklenirken geldi.

İmza töreninden haberdar olan kaynak, “İmzacılar, yani ABD, Mısır, Katar ve Türkiye, anlaşmanın garantörleri” dedi.

Trump, İsrail ve Mısır'a gitmeden önce yaptığı açıklamada, “Gazze konusunda birçok sözlü garanti aldık. Savaş bitti” diyerek, ateşkesin ‘devam edeceğine’ olan güvenini dile getirdi.

axsdfrgt
Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi, Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas'ı kabul etti. (Mısır Cumhurbaşkanlığı)

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, Knesset'te yaptığı konuşmada, Trump'ın önerisinin ‘savaşı sona erdireceğini ve tarihi bir barışın önünü açacağını’ söyledi. Trump'a hitaben, “Siz barışa bağlısınız, ben de barışa bağlıyım. Birlikte barışı sağlayacağız” dedi.

Kassam Tugayları dün, Trump'ın barış planının ilk aşaması kapsamında Gazze Şeridi'nde hayatta olan tüm İsrailli rehineleri serbest bıraktı. Buna karşılık, İsrail Cezaevi Servisi dün bin 968 Filistinlinin serbest bırakıldığını duyurdu.

Trump'ın savaşı sona erdirme planı, Gazze Şeridi'nde 20'si halen hayatta olan 47 rehinenin serbest bırakılmasını öngörüyor. Anlaşma kapsamında ayrıca, 2014 yılında esir alınan bir rehinenin kalıntılarının da teslim edilmesi bekleniyor.

Buna karşılık İsrail, müebbet hapis cezasına çarptırılmış 250 Filistinli mahkûm ile savaşın patlak vermesinden bu yana tutuklu bulunan bin 700 Gazzeli mahkûmun serbest bırakılmasını öngörüyor.

Mısır Dış İlişkiler Konseyi üyesi ve eski Dışişleri Bakan Yardımcısı Reha Ahmed Hasan, zirvede varılacak herhangi bir anlaşmanın, Trump'ın savaşın sona ermesi konusundaki ısrarıyla birlikte Gazze Şeridi'ndeki savaşı sona erdirme şansını artıracağına inanıyor. Hasan’a göre en azından bu aşamada Netanyahu, ABD'nin bu isteğine karşı çıkamaz.

Filistinli siyasi analist Nizar Nazzal, “Şarm eş-Şeyh'te gördüğümüz büyük zirve ve garanti belgesi, İsrail'e Gazze Şeridi'ndeki ateşkes anlaşmasını istikrara kavuşturması için baskı yapmakta önemli bir kaldıraç oluşturuyor” ifadesini kullandı. Trump'ın da söylediği gibi Gazze Şeridi'nin tekrar savaşa dönmeyeceğini bekleyen Nazzal, “Güney Lübnan'da ateşkes anlaşması olmasına rağmen İsrail'in ihlallerinde olduğu gibi, Tel Aviv’den ara sıra saldırılar görebiliriz” dedi.

Gazze Şeridi'ndeki savaşı sona erdirme konusunda kaydedilen ilerlemeye rağmen, arabulucuların halen uzun vadeli bir siyasi çözüme ulaşması gerekiyor. İkinci aşama, Hamas'ın silahsızlandırılmasının yanı sıra, savaşçılarının Gazze Şeridi'nden ayrılmasını ve İsrail'in Gazze Şeridi'nden çekilmesinin devamını öngörüyor.

Şarm eş-Şeyh'te Trump ile yaptığı görüşmede Sisi, Gazze Anlaşması’nın aşamalarının tamamlanmasını istedi.

Trump ise Gazze Şeridi'ndeki savaşı sona erdirmek için ikinci aşama müzakerelerin başladığını doğrulayarak, “Ortadoğu'da çok özel bir dönemden geçiyoruz” ifadesini kullandı.

cdfgthy
Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi, Şarm eş-Şeyh Zirvesi sırasında Almanya Başbakanı’nı kabul etti. (Mısır Cumhurbaşkanlığı)

Almanya Dışişleri Bakanı Johann Wadephul dün Deutschlandfunk radyosuna verdiği demeçte, Katar, Mısır, Türkiye ve diğer Arap ülkelerinin İsrail ile barış müzakerelerini desteklemek için Hamas'a silah bırakması yönünde baskı uyguladığını söyledi.

Daha önce AFP'ye konuşan bir Hamas lideri, hareketin silahlarını teslim etmeyi kabul etmesinin ‘söz konusu olamayacağını’ söylemişti. Önde gelen Hamas liderlerinde Husam Bedran da müzakerelerin ikinci aşamasının ‘birinci aşama kadar kolay olmayacağı’ uyarısında bulundu.

Öte yandan Katar Başbakanı ve Dışişleri Bakanı Şeyh Muhammed bin Abdurrahman Al Sani pazar günü New York Times'a verdiği demeçte, Hamas'ın silahsızlandırılması gibi çetrefilli konuların ne Hamas ne de İsrail'in kapsamlı bir anlaşmaya varmaya hazır olmadığı için ertelendiğini söyledi.

Hamas ile İsrail arasında arabuluculuk rolü oynayan ve yıllardır hareketin liderleriyle güçlü ilişkileri olan Katar Başbakanı, Hamas'ın ‘İsrail'e tehdit oluşturmamak için nasıl bir yol izleneceği konusunda görüşmeye açık olduğunu’ belirtti.

Reha Ahmed Hasan, “Bir sonraki aşamada birçok konuda netleştirilmesi gereken çok şey var ve ne olacağını göreceğiz” dedi. Hasan, Trump'ın gelecek yıl Nobel Barış Ödülü'nü kazanma arzusunun anlaşmanın başarısı için bir teşvik olacağı konusunda iyimser.

Analist Nizar Nazzal, bir sonraki aşamanın, özellikle Hamas'ın silahsızlandırılması ve Gazze Şeridi'nin yönetimi konusundaki tartışmalarda karmaşık olacağına inanıyor. Nazzal, müzakerelerin engellerle karşılaşacağını, arabulucuların uzlaşma arayışında olacağını ve Filistin Yönetimi'nin uluslararası denetim olmaksızın Gazze Şeridi'ni yönetmekten sorumlu olacağını öngörüyor.


Mısır Cumhurbaşkanı: Barışı sağlamak için tek yol iki devletli çözüm

(soldan sağa) Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi, ABD Başkanı Donald Trump, Katar Emiri Şeyh Temim bin Hamad Al Sani, Ürdün Kralı 2. Abdullah ve diğer siyasi figürler, 13 Ekim 2025 tarihinde Mısır'ın Şarm eş-Şeyh kentinde düzenlenen Gazze Barış Zirvesi'nde aile fotoğrafı çektirdi. (AFP)
(soldan sağa) Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi, ABD Başkanı Donald Trump, Katar Emiri Şeyh Temim bin Hamad Al Sani, Ürdün Kralı 2. Abdullah ve diğer siyasi figürler, 13 Ekim 2025 tarihinde Mısır'ın Şarm eş-Şeyh kentinde düzenlenen Gazze Barış Zirvesi'nde aile fotoğrafı çektirdi. (AFP)
TT

Mısır Cumhurbaşkanı: Barışı sağlamak için tek yol iki devletli çözüm

(soldan sağa) Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi, ABD Başkanı Donald Trump, Katar Emiri Şeyh Temim bin Hamad Al Sani, Ürdün Kralı 2. Abdullah ve diğer siyasi figürler, 13 Ekim 2025 tarihinde Mısır'ın Şarm eş-Şeyh kentinde düzenlenen Gazze Barış Zirvesi'nde aile fotoğrafı çektirdi. (AFP)
(soldan sağa) Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi, ABD Başkanı Donald Trump, Katar Emiri Şeyh Temim bin Hamad Al Sani, Ürdün Kralı 2. Abdullah ve diğer siyasi figürler, 13 Ekim 2025 tarihinde Mısır'ın Şarm eş-Şeyh kentinde düzenlenen Gazze Barış Zirvesi'nde aile fotoğrafı çektirdi. (AFP)

Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi dün yaptığı açıklamada, iki devletli çözümün Filistinliler ve İsraillilerin beklentilerini karşılamanın ve barış içinde yaşamanın tek yolu olduğunu söyledi.

ABD Başkanı Donald Trump'ın da katıldığı Şarm eş-Şeyh Zirvesi’nde Sisi, Mısır'ın Gazze Şeridi'nin yeniden inşası ve kalkınması konulu bir konferansa ev sahipliği yapacağını duyurdu.

Gazze anlaşması belgesinin imzalanması

Trump ile yapılan zirve sırasında, arabulucular Mısır, Katar ve Türkiye, Gazze Şeridi'ndeki ateşkes anlaşmasıyla ilgili bir belge imzaladı. Belge, Mısır'ın Kızıldeniz'deki Şarm eş-Şeyh tatil beldesinde ev sahipliği yaptığı uluslararası zirve sırasında imzalandı.

Mısırlı mevkidaşı Abdulfettah Sisi ile zirveye başkanlık eden Trump, imza töreninde “Belge, kuralları, düzenlemeleri ve diğer birçok hususu ayrıntılı olarak ele alacak” dedi ve bu anlaşmanın ‘geçerli olacağını’ vurguladı.

frgty
(Soldan sağa) Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi, ABD Başkanı Donald Trump, Katar Emiri Şeyh Temim bin Hamad Al Sani ve Ürdün Kralı 2. Abdullah, 13 Ekim 2025 tarihinde Mısır'ın Şarm eş-Şeyh kentinde düzenlenen Gazze Barış Zirvesi'nde aile fotoğrafı çektirdi. (EPA)

Trump, Gazze Şeridi'ndeki savaşın sona erdiğinin ilan edilmesiyle ‘Ortadoğu'da barışın’ sağlandığını duyurdu.

Belgeyi imzaladıktan sonra Trump, “Birlikte, herkesin imkânsız dediği şeyi başardık. Sonunda Ortadoğu'da barış sağlandı” ifadelerini kullandı.

‘Çok önemli bir rol’

ABD Başkanı Donald Trump dün, Mısırlı mevkidaşı Abdulfettah Sisi'nin Gazze Şeridi'nde İsrail ile Hamas arasında ateşkes ilan edilmesinden önceki müzakerelerde ‘çok önemli bir rol’ oynadığını ifade etti.

Gazze zirvesi öncesinde Şarm eş-Şeyh'te Sisi ile yaptığı görüşmede Trump, Mısır'ın rolünün ‘etkili olduğunu, zira Hamas’ın Mısır’a ve Mısır liderliğini saygı duyduğunu’ kaydetti.

Trump, Gazze Şeridi'ndeki ateşkes anlaşmasının ikinci aşamasının çoktan başladığını doğruladı.

Trump, “Anlaşmanın ikinci aşaması çoktan başladı. Gazze planının aşamaları birbiriyle örtüşüyor” dedi.

rgty
Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi, 13 Ekim 2025 tarihinde Mısır'ın Şarm eş-Şeyh kentinde düzenlenen Gazze Barış Zirvesi öncesinde ABD Başkanı Donald Trump ile yaptığı görüşmede. (Reuters)

Trump, ABD'nin sonuna kadar Sisi'nin yanında olduğunu belirterek, Mısır'ın bölgedeki büyük rolünü övdü. Trump, Washington'un Gazze Şeridi'ndeki durumu düzeltmek ve bölgeyi enkazdan kurtarmak için çabalarını güçlendirmeye çalıştığını bildirdi.

ABD Başkanı, Mısır Cumhurbaşkanı’nın Gazze Şeridi'ni yönetmek için barış konseyine katılmasını istediğini açıkladı.

Barışın sağlanması

Mısır Cumhurbaşkanı, İsrail ile Hamas arasında Gazze Şeridi'nde iki yıl süren yıkıcı savaşın ardından, bölgede barışı sağlayabilecek tek kişinin Trump olduğunu ifade etti.

Sisi, Trump’a hitaben yaptığı açıklamada, “Bunu başarabilecek tek kişinin siz olduğunuzdan emindim. Sadece siz bölgemizde barışı sağlayabilirsiniz” ifadelerini kullandı.

Mısır Cumhurbaşkanı ayrıca, bir sonraki aşama için acil adımların atılması gerektiğini vurgulayarak, “Şu anda öncelikli hedef Gazze Şeridi'ndeki ateşkesi istikrara kavuşturmak ve barış anlaşmasının başarıya ulaşması için gerekli adımları takip etmek” dedi.

İnsani yardım ve savaş sonrası çabalarla ilgili olarak Mısır Cumhurbaşkanı, yardımların girişinin sağlanması ve yeniden inşa konferansının desteklenmesinin beklendiğini belirterek, “Yardımların Gazze Şeridi'ne girmesini ve İsrailli rehinelerin cesetlerinin iade edilmesini sağlamalıyız” dedi.

Mısır Cumhurbaşkanı, “Başkan Trump'ın Kasım 2025'te Gazze Şeridi'nde erken iyileşme ve yeniden inşa için Kahire konferansına destek vermesini sabırsızlıkla bekliyoruz” diye devam etti.

Mısır'ın Şarm eş-Şeyh kenti, Mısır ve ABD başkanlarının eş başkanlığında, 20'den fazla ülkenin liderlerinin katılımıyla bir barış zirvesine ev sahipliği yaptı. Mısır Cumhurbaşkanlığı’na göre zirve, Gazze Şeridi'ndeki savaşı sona erdirmek, Ortadoğu'daki barış çabalarını teşvik etmek ve bölgesel güvenlik ve istikrarın yeni bir sayfasını açmak amacıyla düzenlendi.


Netanyahu'nun Şarm el-Şeyh Barış Zirvesi'ne katılımının teyit ve ardından iptal edilmesinin ardındaki gerçekler

İsrail Başbakanı Netanyahu, ABD Başkanı Donald Trump'ın katılımıyla Knesset'te konuşmasını yaparken (AFP)
İsrail Başbakanı Netanyahu, ABD Başkanı Donald Trump'ın katılımıyla Knesset'te konuşmasını yaparken (AFP)
TT

Netanyahu'nun Şarm el-Şeyh Barış Zirvesi'ne katılımının teyit ve ardından iptal edilmesinin ardındaki gerçekler

İsrail Başbakanı Netanyahu, ABD Başkanı Donald Trump'ın katılımıyla Knesset'te konuşmasını yaparken (AFP)
İsrail Başbakanı Netanyahu, ABD Başkanı Donald Trump'ın katılımıyla Knesset'te konuşmasını yaparken (AFP)

Ahmed Abdulhekim

Kahire ve Tel Aviv'in, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun Gazze ile ilgili Şarm el-Şeyh Barış Zirvesi'ne katılacağını duyurması ve ardından katılımın hızla iptal edilmesi, Kızıldeniz sahillerindeki tatil beldesinde düzenlenen zirve ile ilgili kafa karışıklığına yol açtı. Bu durum, zirveye katılacak davetlilerin listesinde Netanyahu'nun adının daha önce yer almaması sebebiyle, bu kararın alınmasının ve ardından geri adım atılmasının arkasındaki nedenler hakkında bir dizi soruyu tetikledi.

İsrail medyası ile Mısır Cumhurbaşkanlığı, Netanyahu'nun zirveye katılacağını vurgularken, Mısır Cumhurbaşkanlığı’ndan yapılan açıklamada Netanyahu’nun katılımına ilişkin davetin, ABD Başkanı Donald Trump ile Mısırlı mevkidaşı Abdulfettah es-Sisi arasında, bu sabah Trump İsrail'de iken İsrail Başbakanı Netanyahu eşliğinde gerçekleşen bir telefon görüşmesi sırasında, Trump’tan geldiği doğrulandı. Sisi’nin Netanyahu ile de görüştüğünün belirtildiği açıklamada, “Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas'ın katılacağı barış zirvesine Netanyahu’nun da katılması kararlaştırıldı” denildi.

Ancak Mısır Cumhurbaşkanlığı, çok geçmeden Netanyahu'nun “dini bayram” nedeniyle zirveye katılamayacağını duyurdu. Bu, Trump'tan aldığı daveti öven İsrail Başbakanlık Ofisi'nin de belirttiği aynı gerekçeydi.

Davet nasıl gerçekleşti?

The Independent Arabia'nın bu sabah başlamadan önce incelediği Şarm el-Şeyh Zirvesi'nin nihai davetli listesine göre, Netanyahu katılımcı liderler arasında değildi. Şarku’l Avsat’ın Amerikan internet sitesi Axios'tan aktardığı habere göre Netanyahu'ya davet, Tel Aviv'de Başkan Trump'ı kabul etmesinin ardından yapıldı. İnternet sitesi, ismi açıklanmayan bir kaynağa dayanarak, “Netanyahu'nun Şarm el-Şeyh Zirvesi'ne katılması, Başkan Trump'ın Netanyahu ile birlikte Ben Gurion Havalimanı'ndan Knesset'e ABD başkanlık limuzininde yaptığı yolculuk sırasında planlandı” dedi.

Axios, “Muhabirinin Başkan Trump ile İsrail'e giderken Başkanlık uçağında yaptığı röportajda, Trump'ın Netanyahu'nun konferansa davet edilmediğinden haberi olmadığını ve davetlerin Mısırlılar tarafından yapıldığını söylediğini” bildirdi. Site haberinde, “Trump’ın, limuzuni ile havalimanından Knesset'e giderken Netanyahu'ya katılmasının daha iyi olacağını söylediğini” belirtti ve ismi açıklanmayan kaynaktan aktardığına göre, Netanyahu da Trump'ın davetini kabul etti.

Axios'un üst düzey bir ABD yetkilisine dayandırdığı habere göre, “Bundan sonra Başkan Trump, Gazze'deki savaşın başlangıcından bu yana görüşmeyen Sisi ve Netanyahu arasında arabuluculuk yapmaya başladı. ABD Başkanı, Mısır Cumhurbaşkanı'nı arayarak Netanyahu'yu zirveye davet etmesini istedi. Kısa bir süre sonra Cumhurbaşkanı Sisi ile İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu arasında temas kuruldu ve Netanyahu, Şarm el-Şeyh Konferansına resmen davet edildi.”

Sisi ve Netanyahu arasında Trump'ın da katıldığı bir telefon görüşmesi yapıldığına dair haberler İsrail medyasında yer alırken, Mısır Cumhurbaşkanlığı, İsrail Başbakanı ve Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas'ın Şarm el-Şeyh Zirvesine katılacağını doğruladı. Açıklamada, “Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas ve İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, Gazze'deki ateşkes anlaşmasını pekiştirmek ve anlaşmaya bağlılığı teyit etmek için barış zirvesine katılacak” denildi. Yine açıklamada, Netanyahu ve Trump'ın pazartesi günü İsrail'den Mısır Devlet Başkanı Abdulfettah es-Sisi ile bir telefon görüşmesi yaptığı da belirtildi. Yaklaşık bir saat sonra ise Mısır Cumhurbaşkanlığı, Netanyahu'nun “dini bayram” nedeniyle zirveye katılamayacağını duyurdu. Başkan Trump'ın, Sisi ile yaptığı telefon görüşmesi sırasında İsrail Başbakanı'nın zirveye katılmasını önerdiğini yineledi.

İptal nedeniyle ilgili 3 farklı anlatı

Netanyahu'nun Başbakanlık Ofisi, Başkan Trump'tan aldığı davete atıfta bulunarak, Şarm el-Şeyh Zirvesine katılamamasının nedenini “dini bayrama” bağladı. İsrail Başbakanı, ABD Başkanı'na davet için teşekkür etti ve zirve tarihinin pazartesi akşamı başlayıp salı günü gün batımına kadar devam eden Simhat Tora bayramının başlangıcına denk gelmesi nedeniyle zirveye katılamayacağını belirtti.

Buna karşılık, İsrail gazetelerinde zirveye katılmamasının gerçek nedenleri konusunda çelişkili haberler yer aldı. Israel Hayom gazetesinin haberine göre, Netanyahu'nun Şarm el-Şeyh Zirvesi'ne katılımı, başta Türkiye olmak üzere birçok ülkenin güçlü muhalefeti sonrasında iptal edildi. Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İsrail Başbakanı'nın zirveye katılması durumunda zirveye katılmayacağı tehdidinde bulundu. Türk medyası, savaş suçları işlediği için Uluslararası Ceza Mahkemesi tarafından hakkında tutuklama kararı verilen İsrail Başbakanı'na yapılan davet nedeniyle, Erdoğan'ın Şarm el-Şeyh Zirvesi'ne katılmama kararı aldığını, ancak Netanyahu'nun zirveye katılmayacağını öğrendikten sonra zirveye katılmaya karar verdiğini aktardı.

Irak Başbakanı Muhammed Şiya es-Sudani de aynı tutumu benimsedi. Irak Haber Ajansı, ismi açıklanmayan kaynaklara dayanarak, Sudani'nin “hem Mısır hem de Amerikan taraflarına, Netanyahu'nun katılması halinde Irak'ın zirveden çekileceğini bildirdiğini ve Irak’ın bu pozisyonunda kararlı olduğunu” söyledi. Sudani “Mısır tarafının Netanyahu'ya Şarm el-Şeyh Zirvesine katılması için resmi bir davette bulunmadığını, Trump'ın Netanyahu'yu getirmeye çalıştığını ve katılımını sağlamak için diplomatik temaslarda bulunduğunu” açıkladı. Irak Haber Ajansı, “diğer katılımcıların tutumlarının Irak'ınkine benzer olduğunu ve bu nedenle Trump'ın Netanyahu'yu Şarm el-Şeyh Zirvesine getirme girişiminin başarısız olduğunu” bildirdi. Öte yandan, İsrailli Yedioth Ahronoth gazetesi, Mısır Cumhurbaşkanı’nın Netanyahu'yu davet etmediğini ve Mısır ile Arap dünyasının İsrail Başbakanı’nın zirveye katılımını reddettiğini bildirdi.

Mısır Cumhurbaşkanı ve Amerikalı mevkidaşı, 20 ülkenin liderleri ile BM Genel Sekreteri António Guterres'in katıldığı Gazze ile ilgili Şarm el-Şeyh Barış Zirvesi’ne eş başkanlık ediyor. Zirve, ABD, Mısır, Katar ve Türkiye'nin Gazze'deki savaşı sona erdirmek için arabuluculuk yaptığı ve ilk aşamalarında İsrailli rehinelerin Filistinli tutuklular ile takasını öngören bir anlaşmaya varılmasının ardından gerçekleşti. Anlaşmanın ilk aşaması ayrıca İsrail ordusunun Gazze Şeridi'nden kademeli olarak çekilmesini de onaylıyor. Bir sonraki aşama ise Hamas'ın silahsızlandırılmasını ve yönetimden ayrılarak yerine “Trump başkanlığındaki yeni bir uluslararası geçiş organının gözetim ve denetimine tabi, teknokrat ve siyasi olmayan bir Filistin komitesi” kurulmasını öngörüyor.