Cezayir devlet radyosu: Fransa, Nijer'i vurmak için Cezayir hava sahasını kullanmak istedi

Paris yönetimi iddiayı yalanladı

Fransa'nın Nijer'de konuşlu 1500 askeri bulunuyor (Reuters)
Fransa'nın Nijer'de konuşlu 1500 askeri bulunuyor (Reuters)
TT

Cezayir devlet radyosu: Fransa, Nijer'i vurmak için Cezayir hava sahasını kullanmak istedi

Fransa'nın Nijer'de konuşlu 1500 askeri bulunuyor (Reuters)
Fransa'nın Nijer'de konuşlu 1500 askeri bulunuyor (Reuters)

Cezayir devlet radyosu, Fransa'nın Nijer'de bir askeri operasyon yürütmek için ülkenin hava sahasını kullanmak istediğini ancak bu talebin reddedildiğini duyurdu.

Haberde, Fransa yönetiminin geçen ay Nijer'de yönetime el koyan askeri cuntanın tutuklu Cumhurbaşkanı Muhammed Bazum'u serbest bırakmaması durumunda başkent Niamey'i vurmayı planladığı iddia edildi.

Haberde Cezayir'den ret yanıtı alan Fransa'nın askeri uçaklarını hava sahasından geçirmek için Fas yönetimiyle iletişime geçtiği öne sürüldü.

Fransa Dışişleri Bakanlığı iddiayı yalanlarken, Batı Afrika ülkesine yönelik herhangi bir silahlı müdahale niyetinin bulunmadığı ifade edildi.

Reuters'a konuşan Fransa ordusundan bir kaynaksa, "Fransa ordusu Cezayir hava sahasında uçmak için talepte bulunulduğu iddialarını reddediyor" diye konuştu.

Fransa'dan gelen yalanlamaya karşın, Batı Afrika Devletleri Ekonomik Topluluğu (ECOWAS) pazartesi bir açıklama yapmış ve Bazum'un göreve dönmesi için yürütülen diplomatik çabaların başarısız olması durumuna karşı Nijer'e askeri müdahale tarihinin belirlendiğini duyurmuştu.

Benin, Senegal, Fildişi Sahili ve Nijerya gibi bölge ülkeleri ECOWAS'ın müdahale kararına destek çıkarak Nijer'e asker göndereceklerini belirtmişti.

Önceki haftalarda Cezayir Devlet Başkanı Abdülmecid Tebboune, ülkesinin komşularına karşı güç kullanmayacağını belirterek Nijer'e yönelik bir askeri müdahelenin tüm Sahel bölgesinde istikrarsızlığı artırabileceği uyarısında bulunmuştu.

Bölgede yaşanan gelişmelerle ilgili Washington Post'a konuşan Güvenlik Çalışmaları Enstitüsü Sahel Proje Müdürü Fahiraman Rodrigue Kone, bölge ülkelerinin peş peşe gelen darbeleri bir tehdit olarak gördüğünü söyledi.

Kone, "Nijer'deki darbe alışılmadık olsa da, bunun diğer Batı Afrika ülkeleri tarafından da paylaşılan bir sosyoekonomik bağlamda gerçekleştiğini unutmamalıyız. Bu ülkelerde de geniş kitleler yoksulluk içinde ve iyi yönetimden mahrum şekilde yaşıyor. Darbe riski her zaman var ve bu liderler bunun kendi ülkelerinde de yaşanmasından korkuyor" diye konuştu.

Bölgede geçen yıllarda askeri darbelerin yaşandığı Mali, Burkina Faso ve Gine'nin ECOWAS üyelikleri askıya alınmıştı. Bu ülkeler, bir müdahale durumunda Nijer'e askeri destek vereceklerini açıklamıştı.

Nijer'deki cunta yönetiminin lideri Abdurrahman Tchiani ise, geçen haftasonu ülkedeki sivil yönetimin üç yıl içinde yeniden tesis edileceğini duyurmuştu.

Independent Türkçe



Lübnanlı yetkililer, Aley'de Hamas ve Cemaat-i İslami’ye ait bir eğitim kampı keşfetti

Beyrut şehir merkezine konuşlandırılan Lübnan askerleri (Arşiv – EPA)
Beyrut şehir merkezine konuşlandırılan Lübnan askerleri (Arşiv – EPA)
TT

Lübnanlı yetkililer, Aley'de Hamas ve Cemaat-i İslami’ye ait bir eğitim kampı keşfetti

Beyrut şehir merkezine konuşlandırılan Lübnan askerleri (Arşiv – EPA)
Beyrut şehir merkezine konuşlandırılan Lübnan askerleri (Arşiv – EPA)

Lübnan'da her hafta, DEAŞ örgütüyle bağlantılı bir ağın, ibadethaneleri ve halk toplantılarını hedef alan bombalı saldırılar planladığına dair bir açıklama yapılıyor. Son olarak Lübnan ordusu, ‘askeri kurumu hedef alan terör eylemleri planlayan bir hücreyi durdurduğunu’ duyurdu. Öte yandan Lübnanlı bir yargı kaynağı, Şarku'l Avsat'a, Aley bölgesinde Hamas ve Cemaat-i İslami’ye ait bir eğitim kampının dağıtıldığını açıkladı.

Hamas ve Cemaat-i İslami

Lübnan Dağı’nda yer alan Aley kentindeki Tebiyat kasabası yakınlarında silahlı bir grubun gözaltına alınmasının üzerinden üç hafta geçmesine rağmen, askeri yargı henüz bu kişilere karşı dava açma kararı almadı. Yargı kaynağı, ‘bu olayla ilgili gelişmeleri takip etmeye’ çağırdı.

Kaynak, Lübnan ordusunun ‘Lübnanlı ve diğer uyruklardan silahlı kişileri eğitmek için özel olarak kurulmuş ve silah ve teçhizatla donatılmış bir kampı dağıtmayı başardığını’ açıkladı. Yargı kaynağı, “Bu eğitim kampında Hamas Hareketi ve Lübnan'daki Cemaat-i İslami’nin askeri kanadı Fecr Kuvvetleri'nden silahlı kişiler bulunuyor, bu da onların askeri yaklaşımlarında ısrarcı olduklarını ve savaşma yeteneklerini yeniden geliştirmeye devam ettiklerini gösteriyor” dedi. Kaynak, ‘10'dan fazla kişinin tutuklandığını ve bunların çoğunun Beyrutlu olduğunu, ayrıca Ürdün vatandaşı arkadaşlarının da bulunduğunu’ belirtti. Tutuklananları ‘önemli kişiler’ olarak nitelendiren kaynak, özellikle de bazılarının babalarının güney cephesinde savaşırken son savaşta İsrail tarafından öldürüldüğünü ifade etti.

DEAŞ'dan tutuklamalar

Lübnan Ordu Komutanlığı tarafından yapılan açıklamada, “Terör örgütlerinin izlenmesi ve takip edilmesi kapsamında, istihbarat müdürlüğü bir dizi güvenlik operasyonu düzenledi ve sonuç olarak DEAŞ terör örgütünü destekleyen bir hücre kurdukları gerekçesiyle üç vatandaşı tutukladı” denildi. Açıklamada, “İlk soruşturmalarda, hücrenin ülke dışındaki örgüt liderlerinin talimatıyla orduya karşı güvenlik operasyonları planladığı ortaya çıktı. Hücrenin geri kalan üyelerinin tutuklanması için çalışmalar devam ediyor ve tutuklananlar hakkında yetkili yargı makamlarının gözetiminde soruşturma başlatıldı” ifadeleri yer aldı.

Yeni endişeler

Lübnan sokaklarında, özellikle Suriye'de son zamanlarda yaşanan olayların ardından, aşırılıkçı grupların ülkeye sızdığına dair endişeler yeniden güçlendi. Ancak konuyla ilgili bilgi sahibi bir kaynak bu endişeleri hafifleten açıklamalarda bulundu. Bazı medya kuruluşlarının, Lübnan Genel Güvenlik Teşkilatı'nın, üyelerinden birinin Beyrut'un güney banliyölerinde intihar saldırısı planladığı bir terör şebekesini durdurduğunu sızdırması, Lübnan'ın, 2013 ila 2015 yılları arasında yaşadığı bombalı saldırı kabusunun geri döndüğünü düşündürdü.

Şarku'l Avsat'a konuşan kaynak, “Lübnan yargı ve güvenlik kurumları, uyuyan ya da aktif olan güvenlik hücreleriyle sürekli bir mücadele içinde. Son gelişmeler, Suriye uyruklu iki gencin (Halid ez-Zubi ve Muhammed el-Acluni) tutuklandığını ortaya çıkardı. Bu iki genç, Beşşar Esed rejiminin düşüşünün ardından gizlice Lübnan'a girmiş ve Güney Lübnan'ın Sayda kentinde bir akrabalarının yanında kalarak, banliyöde kalabalık bir alanda motosiklet bombalamak gibi operasyonlar hazırlamak için harekete geçmiştir” ifadelerini kullandı.

Kontrol noktasında bir aracı arayan Lübnan ordusu mensupları (Lübnan Ordu Komutanlığı)Kontrol noktasında bir aracı arayan Lübnan ordusu mensupları (Lübnan Ordu Komutanlığı)

Kaynak, ‘tutuklananların çoğunun aşırıcı eğilimleri olduğunu, ancak Lübnan'da güvenlik operasyonu planları olmadığını ve gerekli imkanlara sahip olmadıklarını’ gizlemedi. “Lübnan güvenlik güçlerinin son yıllarda terör hücrelerini takip ederken edindiği deneyim, DEAŞ'ın hedef bankası belirlemediği ve bu görevler için silah ve patlayıcı sağlamadığı sürece kişileri veya grupları örgüte dahil etmediğini gösteriyor” diyen kaynak, ‘son zamanlarda dolaşan bilgilerin, özellikle Suriye'nin Suveyda vilayetinde yaşanan olayların ardından, bu aşamada istismar edilip kullanılmak üzere abartıldığını’ vurguladı.

DEAŞ ile bağlantısı olmayan tutuklular

Güvenlik güçleri, birkaç hafta önce güney banliyösündeki Burc el-Baracna bölgesinde ve Bekaa Vadisi'ndeki Şemstar kasabasında DEAŞ mensubu olduğundan şüphelenilen iki grup Suriyeliyi gözaltına aldı. Ancak bir güvenlik kaynağı, ‘bu kişilerin DEAŞ veya herhangi bir terör örgütüyle ilgisi olmadığını’ kesin bir dille ifade etti. Güvenlik kaynağı, Burc el-Baracna'da gözaltına alınanların Suriyelileri iş bulmak için Lübnan'a kaçak olarak sokan bir grup olduğunu ve sözde Şemstar hücresinin herhangi bir faaliyet yürütmediğini, sadece kimlik belgeleri olmadığı için şüpheli görülen işçiler olduğunu belirtti. Güvenlik kaynağı, “Bu aşamada ihtiyatlı olmak anlaşılabilir ve haklıdır; ancak bu, insanları korkutmak için bir araç olarak kullanılmamalıdır” dedi.