Suriye: Kuzeybatıdaki aşırılık yanlılarının saldırısında en az 9 asker öldürüldü

İdlib vilayetindeki Han Şeyhun kasabasının girişi, 24 Ağustos 2019 (Reuters)
İdlib vilayetindeki Han Şeyhun kasabasının girişi, 24 Ağustos 2019 (Reuters)
TT

Suriye: Kuzeybatıdaki aşırılık yanlılarının saldırısında en az 9 asker öldürüldü

İdlib vilayetindeki Han Şeyhun kasabasının girişi, 24 Ağustos 2019 (Reuters)
İdlib vilayetindeki Han Şeyhun kasabasının girişi, 24 Ağustos 2019 (Reuters)

Aşırılık yanlılarının Suriye’nin kuzeybatısında gerçekleştirdiği saldırıda en az dokuz Suriye askeri ölürken 12 asker de yaralandı.

Fransız Haber Ajansı’nın (AFP) aktardığına göre Suriye İnsan Hakları Gözlemevi (SOHR) “Heyet Tahrir eş-Şam (HTŞ) savaşçılarının Lazkiye’nin kuzeyindeki Cebel el-Ekrad bölgesinde rejimin askeri bölgesine sızması sonucu dokuz Suriye askerinin öldüğünü ve 12 askerin de yaralandığını” bildirdi.

SOHR, sızma operasyonu sırasında üç aşırılık yanlısının da öldürüldüğünü belirtti.

Dün (Cuma) yaşanan olay bir hafta içinde gerçekleşen ikinci saldırı. SOHR’a göre, 26 Ağustos’ta ülkenin kuzeybatısında Ensar et-Tevhid grubu ve HTŞ müttefiki Türkistan İslam Partisi savaşçıları tarafından gerçekleştirilen saldırıda 11 Suriye askeri öldürülmüştü.

Bunun öncesinde rejim güçlerinin Suriye’nin kuzeyinde 25 Ağustos’ta düzenlediği bombalı saldırıda Tahrir eş-Şam’dan yedi savaşçı öldürülmüştü.

SOHR’a göre, Tahrir eş-Şam ve ona bağlı grupların rejim güçleri tarafından kontrol edilen bölgeleri insansız hava araçlarıyla (İHA) bombalanmasına tepki olarak bölgede son haftalarda özellikle Rus uçakları tarafından gerçekleştirilen bombalama faaliyetlerinde artış yaşanıyor.

HTŞ, İdlib ilinin yaklaşık yarısını ve komşu Halep, Lazkiye ve Hama illerindeki bölgeleri kontrol ediyor. Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgiye göre bölge, yaklaşık yarısı yerinden edilmişlerden oluşan 3 milyon insana ev sahipliği yapıyor.

Suriye rejimi, 2011 yılında demokrasi yanlısı gösterilerin bastırılmasıyla başlayan savaşın başlangıcında kaybettiği toprakların büyük bir bölümünü Moskova ve Tahran’ın desteğiyle geri aldı.

Rejimin Mart 2020’deki saldırısının ardından Rusya ve Türkiye ile müzakere edilen ateşkes, İdlib bölgesinde devam ediyor ve sık sık ihlal edilmesine rağmen genel olarak saygı görüyor.

Suriye, 2011’den bu yana yarım milyondan fazla insanın ölümüne, altyapının büyük ölçüde tahrip olmasına ve ülke içinde ve dışında milyonlarca insanın yerinden edilmesine yol açan kanlı bir savaşa tanık oluyor.



Suriye: Gürültünün ortasında hukuk devleti talepleri

Fotoğraf: SANA
Fotoğraf: SANA
TT

Suriye: Gürültünün ortasında hukuk devleti talepleri

Fotoğraf: SANA
Fotoğraf: SANA

Aliya Mansur

Yeni Suriye ulusal logosunun (görsel kimlik) lansman töreni, Suriye'deki her etkinlik gibi Suriyeliler arasında geniş çaplı bir tartışmanın eşlik ettiği, etkileyici ve güzel bir etkinlikti. Suriye Devlet Başkanı Ahmed eş-Şara'nın katıldığı Halk Sarayı'ndaki görkemli törene, “Suriye Demokratik Güçleri”nin kontrolü altındaki Rakka ve Haseke hariç olmak üzere Suriye'nin çeşitli bölgelerinde aynı anda düzenlenen kutlamalar eşlik etti. Gösteriler ve sloganlar Suriye devriminden sahneleri çağrıştırdı.

Şara'nın tören sırasında yaptığı etkileyici konuşma Suriye'nin birliğinin ve çeşitliliğinin altını çizdi ama daha tören bitmeden önce Suriyeliler arasında şu tartışma başlamıştı; bu ulusal logo gerçekten Suriyeli mi yoksa başka ülkelerden “ilham mı” alındı? Bazıları bunun bir alkollü içecek şirketnin ticari logosu olduğunu söyleyecek kadar şüphelerinde ileri gittiler.

Suriye şahininin “çalıntı” olduğu suçlamaları - ki bu kesinlikle doğru değil - ve bunlara verilen karşılıklar arasında meselenin özü neredeyse kayboldu. Oysa meselenin özü şu: Nasıl bir Suriye istiyoruz? Hukuk devleti olan bir Suriye mi yoksa halkın ruh hallerinin dalgalanmalarına tabi bir Suriye mi?

Konuya ilişkin yorumunda Anayasa Bildirgesi Taslağı Komitesi üyesi Dr. Ahmed el-Karbi, resmi logoların kabulü tartışılırken yasal temellere dayanmanın gerekliliğini vurguladı. Anayasa Bildirgesi'nin 5. maddesinde açıkça “devletin logosu kanunla belirlenir” ifadesinin yer aldığına ve hukuka dayalı bir devletin anayasal çerçevelere uygun olarak onaylanmamış bir logoya indirgenemeyeceğine işaret etti.

Suriye'deki tartışma ve çekişmenin özü bu olmak yerine, bazı Suriyeliler binlerce yıllık Suriye anıtlarına kazınmış olan Suriye şahininin kökeni ve sembolizmiyle ilgili suçlamalarda bulunmakla meşgul oldular.

Esed rejiminin devrilmesinden ve Şara'nın yönetime gelmesinden bu yana, Suriye halkı hükümetin, özellikle de Başkan Şara'nın her eylemini mutlak biçimde destekleyenler ile hükümetin yaptığı her eylemi veya açıklamayı mutlak biçimde reddedenler arasında bölündü. İki grup arasında, bir şeyleri düzeltmek amacıyla eleştirenlerin ve teşvik etmek amacıyla destekleyenlerin sesleri kayboldu.

Esed rejiminin devrilmesinden bu yana 7 ay geçti ve yeni otoritenin en belirgin özelliği Suriyelilerle ilişkilerinde şeffaf olmamak

Şarku'l Avsat'ın Al Majalla'dan aktardığı analize göre Esed rejiminin devrilmesinden bu yana yedi ay geçti ve yeni otoritenin en belirgin özelliği Suriyelilerle ilişkilerinde şeffaf olmamak. Bu da yorumlara kapıyı açıyor ve Suriye halkının doğasını ve doğruluğunu bilinmediği söylentilerin yayılmasına katkıda bulunuyor.

17 Mayıs'ta Suriye Cumhurbaşkanlığı, eski rejim tarafından işlenen ihlallerle ilgili gerçekleri ortaya çıkarmak, sorumlularından hesap sormak, mağdurlara tazminat ödemek ile görevli bir geçiş adaleti komisyonu kurulacağına dair bir kararname yayınladı. Kararname, Abdulbasıt Abdullatif'in komisyon başkanı olarak atanmasını ve duyuru tarihinden itibaren 30 günü geçmeyecek bir süre içinde bir çalışma grubu oluşturma ve iç yönetmelikler hazırlama görevini üstlenmesini öngörüyordu.

Bu kararnamenin yayınlanmasının üzerinden yaklaşık bir buçuk ay geçti, yani komisyonun kurulması için öngörülen 30 günlük süre geçti. Peki bu komisyon hangi aşamada? Cevap yok. Bu sadece şeffaflığın eksik olduğunu değil, aynı zamanda hükümetin kendi yayınladığı kararnamelere ve mevzuata, örneğin Anayasa Bildirgesi'nin 5. maddesine bağlı olmadığının da bir örneği.

İşte meselenin özü de budur: Nasıl bir Suriye istiyoruz?

Hukuk ve kurumlar devleti Suriye'nin sesi, iki grubun kopardığı gürültü arasında neredeyse duyulmuyor. Bir tarafta destekçiler var ve bunların çoğu Suriyelilerin “Aralık 2024 devrimcileri” olarak adlandırdığı, devrimin 14 yılı boyunca önemli bir rol veya sese sahip olmayan, şimdiyse hükümetin sağ tarafında yer alan kişiler. Diğer taraftaki hükümetin muhalifleri arasındaysa, hükümetin her türlü eylemini çarpıtmakla meşgul olan, çoğunluğu eski rejim kalıntısı ve solcu olan sesler bulunuyor. İkisi arasında aklın sesi kayboluyor.

Suriye'nin istikrarı sadece Suriye için değil, bölge için de bir öncelik. İstikrarlı bir Suriye, komşu ülkelerin istikrarının başlangıcıdır ve bir vatandaşlık devleti ve hukukun üstünlüğünün inşası, Suriyelilerin onlarca yıllık geleceğinin temel taşıdır. Sağlam olmayan temeller üzerine inşa edilen her yapı, özellikle Suriye'nin düşmanları hâlâ pusuda beklediğinden, çökme riski altındadır. Hukukun üstünlüğü, adalet, özgürlük, vatandaşlık ve şeffaflık, istediğimiz devleti inşa etmek için önceliklerdir.