Saddam Hüseyin'i korumakla görevlendirilen Amerikan askerinin "diktatörün dostu"na dönüşme hikayesi

Rogerson, idam edildiği gün nasıl ağladığını ve kendisini bir "katil" gibi hissettiğini anlattı.

Saddam Hüseyin duruşmalardan birinde (Reuters)
Saddam Hüseyin duruşmalardan birinde (Reuters)
TT

Saddam Hüseyin'i korumakla görevlendirilen Amerikan askerinin "diktatörün dostu"na dönüşme hikayesi

Saddam Hüseyin duruşmalardan birinde (Reuters)
Saddam Hüseyin duruşmalardan birinde (Reuters)

Saddam Hüseyin'in Aralık 2003'te ABD güçleri tarafından yakalanmasından neredeyse 20 yıl sonra, onun kaldığı hapishanede görevli gardiyanlardan biri Sky News'e aralarında beklenmedik bir dostluğun doğuşunun hikayesini anlattı.

İngiliz "Sky News" haber kanalına göre Saddam Hüseyin'in 2006 yılının Ağustos ayında Bağdat'taki Irak Yüksek Mahkemesi binasının altındaki hücresinde uyuduğu sırada Amerikalı asker Adam Rogerson onun birkaç metre yakınındaydı. ABD’li asker, haber ajansının ifadesiyle henüz "gezegendeki en kötü adamlardan biri olarak kabul edilen Irak diktatörünü" görmemişti.

ABD Mart 2003'te Irak'ı işgal etti. Eski ABD Başkanı George W. Bush, "Saddam Hüseyin'in terörizme verdiği desteği" sona erdirmek istediğini açıklamıştı.

Irak lideri, 1979'dan beri yönettiği ülkeye hava saldırıları yağarken kaçtı. Aylar sonra, Amerikan askerleri onu Irak'ın merkezindeki Al-Dur'da, ancak bir kişinin sığabileceği küçük bir delikte saklanırken buldu.

rg
Saddam Hüseyin'in saklanırken bulunduğu delik (Sky News)

Kanalın ifadesine göre Saddam Hüseyin savaş suçları, soykırım ve insanlığa karşı suçlar da dahil olmak üzere çok sayıda suçlamayla yargılandı.

Saddam Hüseyin, Irak Yüksek Mahkemesi binasının altındaki bir hücrede tutulmadan önce, eski saraylarından biri onun hapishaneydi ve Rogerson, onu gözetmekle görevlendirilen 12 Amerikan askeri arasındaydı.

Saddam Hüseyin'in toplu katliam, işkence ve acımasız baskı konusundaki şöhreti nedeniyle genç asker, sözde "Bağdat Kasabı" ile çok fazla zaman geçireceğini anladığı zaman keyfi kaçmıştı. Kanalın göre göre, takip eden aylarda beklenmedik bir dostluk kuruldu ve Saddam Hüseyin Aralık 2006'da idam edildiğinde Rogerson gözyaşlarına boğuldu.

Sky News Daily’nin aktardığına göre Rogerson, "Bana Saddam Hüseyin’in baş sorumlu olacağım söylendi. Benim için çok korkutucuydu çünkü onun kim olduğunu biliyordum. İlk başta hava karanlıktı ve uyuduğunu duyabiliyordum ama onu göremiyordum. Bir süre sonra ayağa kalktı ve bana baktı, ben de ona baktım. Bu ilişkimizin başlangıcıydı, çok gerçeküstüydü.” dedi.

Amerikan askerlerinin yeni dostu

 Sky News, Saddam Hüseyin ile Amerikan askerleri arasındaki dostluğun doğuşunun hikâyesini anlatmaya devam ediyor: “O dönemde, Süper 12 olarak bilinen Rogerson ve diğer gardiyanlar, haftanın 7 günü, günün 24 saati Saddam Hüseyin'i gözetmekle görevlendirildi. Askerlere dünyanın belki de en ünlü mahkûmu olan bu adamla muhatap olmamaları söylendi, ancak bu kuralı çiğnemeleri çok uzun sürmedi.”

Rogerson, “Saddam'ın bizi manipüle etmeye mi çalıştığı yoksa gerçek dostumuz mu olduğu belli değildi. Ancak birisiyle yaşıyorsanız onunla etkileşime girersiniz." diyor.

Saddam Hüseyin, Kaya adlı eski saraylarından birinde hapsedildi. Gardiyanlar onu duruşmaları için düzenli olarak Irak Yüksek Mahkemesine götürmek zorundaydı.

 Rogerson, "Havan toplarını, silah sesleri ve savaşın tüm seslerini duyabiliyorduk. Saddam bize bakıp gülüyordu. Hiçbir kaygı belirtisi göstermiyordu. Çoğu zaman bana bakıp şakayla karışık şöyle diyordu: Ben çıkıyorum, beni tutuklamaya geliyorlar.”

Rogerson, Saddam Hüseyin'in "takıntılı bir diktatör" olduğundan asla şüphelenmedi. Ancak onu tanıdıkça, "bir tiranın gerçek mizah anlayışına sahip olabileceğini anladığını" söyledi.

Karşılıklı hediyeleşme

 Rogerson'a göre toplu katliam yapan diktatörün yumuşak bir tarafı da vardı ve bu, haftalar içinde aralarında bir dostluğun kurulmasına yardımcı oldu. Rogerson, “Eskiden birbirimize karşılıklı hikayeler anlatırdık. Onu ailesini görmeye götürürdük, onlar da ona mendil ve tatlı getirirlerdi. Bize tatlı ikram ederdi, biz de ailelerimizden aldığımız şeyleri ona ikram etmeye başladık.” dedi.

jy
 "Sky News" Saddam Hüseyin ile Amerikan askerleri arasındaki dostluğun doğuşunun hikayesini anlattı (AFP)

 Görev sırasında karısı Rogerson'a kokulu mumlar gönderdi. O da bunlardan bir tanesini Saddam Hüseyin'e vermeye karar verdi. Mahkûm olan lider hücresinde Arapça bir şiir yazdı ve bunu kızına hediye olarak gönderdi.

Rogerson şöyle devam etti: “Onun kötü olduğunu bilmeme rağmen, kötü olmayan yanını görebiliyordum. Gördüğüm sadece 69 yaşındaki bir adamdı. Bana hiçbir zaman kibirli ya da diktatör gibi görünmedi, sadece normal bir insandı.”

Saddam Hüseyin’in Fidel Castro ile ilişkisi

 Sky News'in haberine göre Saddam Hüseyin, duruşmaların arasında Amerikan askerleri ile satranç oynadı ve kazandı. Radyoda Batı müziği dinlerdi.

Bir akşam dışarıda dinlenme alanında oturup puro içerken Rogerson'u aradı. Rogerson: “Fidel Castro ile eğlenirken çekilmiş fotoğrafları olan resimli bir kitabı vardı ve onu bana gösterdi. Benim için inanılmazdı. Ona puro içmeyi öğretenin Castro olduğunu söyledi.”

Rogerson, Saddam Hüseyin'e hayran olmasına rağmen onun "büyük bir manipülatör" olduğu fikrini her zaman aklında tuttuğunu söylüyor.

Şarku’l Avsat’ın Sky News'ten aktardığına göre Hüseyin'in Rogerson'a ve diğer "Süper 12"nin geri kalanına karşı gerçek sevgi duyup duymadığı hiçbir zaman bilinemeyecek. Ancak askerlerin, düşmanları olduğu varsayılan adamla derin bir bağ geliştirdikleri açık.

 Kasım 2006'da Saddam Hüseyin'in davası sona erdi ve asılarak idam cezasına çarptırıldı.

"Kendimi katil gibi hissettim"

 İngiliz kanalına göre birçok Iraklı "eski diktatörlerinin vahşi ölümünü" kutlarken Rogerson, idamın ardından gözyaşları döken Süper 12 askerleri arasında yer aldı.

Saddam Hüseyin'in idam edildiği tarihi gün hakkında konuşan Rogerson şunları söyledi: "Çok dokunaklıydı. Saçını tarayıp dolaşmasını izledik. O gün ne olacağını biliyordu ve bunu görmek üzücüydü. Üzgün ve hoşnutsuzdu. Hepimiz hoşnutsuzduk. Onu tanıdım, tüm zamanımı onunla geçirdim. Sonra birdenbire ölmek üzereydi.”

Rogerson daha sonra yazar Will Bardenwerber'e Saddam Hüseyin'in idamının "bir aile üyesini kaybetmek gibi" olduğunu söyledi ve şunu ekledi: "Kendimi bir katil gibi hissediyorum, sanki yakın olduğum bir adamı öldürmüşüm gibi."

Sky News'e göre, şu anda kırklı yaşlarında olan Rogerson, ordudan ayrıldı ve Ohio'da yaşıyor ve burada Amerikan futbolu koçluğu yapıyor.

15 yaşında bir kız ve 9 yaşında bir erkek çocuk babası olan Rogerson, Irak'tan döndüğünden beri travma sonrası stres bozukluğu yaşıyor ve bunun Saddam Hüseyin'in gardiyanlığını yapma ve idamına tanık olma deneyiminden kaynaklandığını söylüyor.

Rogerson açıklamalarını şu sözlerle tamamladı: “Bir gün torunlarım ülkem için bir şeyler yaptığımı anlayacaklar. Bu da her şeye değer.”



ABD’nin Gazzelileri Libya'ya yerleştirme 'planı' Libyalıları öfkelendirdi

Libyalı siyasetçiler ve parlamenterler, ABD’nin Gazzelileri Libya'ya yerleştirme planıyla ilgili tartışmaları ‘kırmızı çizgi’ olarak görüyor (Reuters)
Libyalı siyasetçiler ve parlamenterler, ABD’nin Gazzelileri Libya'ya yerleştirme planıyla ilgili tartışmaları ‘kırmızı çizgi’ olarak görüyor (Reuters)
TT

ABD’nin Gazzelileri Libya'ya yerleştirme 'planı' Libyalıları öfkelendirdi

Libyalı siyasetçiler ve parlamenterler, ABD’nin Gazzelileri Libya'ya yerleştirme planıyla ilgili tartışmaları ‘kırmızı çizgi’ olarak görüyor (Reuters)
Libyalı siyasetçiler ve parlamenterler, ABD’nin Gazzelileri Libya'ya yerleştirme planıyla ilgili tartışmaları ‘kırmızı çizgi’ olarak görüyor (Reuters)

Libyalı siyasetçiler ve parlamenterler, ABD Başkanı Donald Trump yönetiminin Gazze Şeridi'ndeki yaklaşık bir milyon Filistinliyi kalıcı olarak Libya'ya yerleştirme planını reddederken, Libya'nın batısını kontrol eden Ulusal Birlik Hükümeti (UBH) ve doğusunu kontrol eden İstikrar Hükümeti, bu planla ilgili medyada yer alan sızıntılar hakkında yorum yapmaktan kaçındı.

ol
UBH geçici Başbakanı Abdulhamid ed-Dibeybe (UBH)

Şarku’l Avsat, her iki hükümete de e-posta yoluyla ulaşmaya çalıştı, ancak yanıt alamadı. Libya Temsilciler Meclisi (TM) Savunma ve Ulusal Güvenlik Komitesi Başkanı Talal el-Mihub, Filistinlilerin Libya'ya göç ettirilmesi konusunu ‘kırmızı çizgi’ olarak nitelendirdi.

Şarku’l Avsat’a konuşan Mihub, Libya'daki siyasi istikrarsızlığa rağmen Filistin davasının Libya'nın bir numaralı meselesi olmaya devam ettiğini, bu yüzden Filistin'in tasfiyesini ve Gazze halkının yerinden edilmesini reddettiklerini söyledi.

cdfrgt
Paralel İstikrar Hükümeti Başbakanı Usame Hammad (İstikrar Hükümeti)

Trablus hükümetine karşı gösterilerin hız kazandığı bir dönemde Libya merkezli sosyal medya sayfaları, NBC televizyon kanalının içeriden iki kişi ve ABD'li eski bir yetkiliden aktardığı, Trump yönetiminin planının ciddi bir şekilde değerlendirildiği, hatta ABD'nin bu planı Libya yönetimiyle çoktan görüştüğü yönündeki haberlere geniş yer verdi. Aynı ABD’li yetkiliye göre bir milyon Filistinlinin Libya'ya yerleştirilmesi karşılığında ABD yönetimi Washington'ın 10 yılı aşkın bir süre önce dondurduğu milyarlarca dolarlık fonu serbest bırakacak.

Libya'nın Trump yönetiminin planına ilişkin sızıntıları reddeden tutumu TM ile sınırlı kalmadı. Devlet Yüksek Konseyi (DYK) Siyasi Komitesi Başkanı Abdulaziz Haribe, Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada Libyalıların ‘Filistinlilerin yerlerinden edilmesini ve bu konudaki her türlü konuşmayı reddettiğini’ söyledi.

Bu konudaki sızıntıların Trump yönetiminin Beyaz Saray'a gelmesinden bu yana ilk olmaması dikkati çekiyor. Geçtiğimiz mart ayında da Amerikan basınında yer alan bir haberde Libya'nın bazı Filistinli mültecileri kabul etmeye hazır olduğu iddiasından bahsediliyordu. UBH o dönemde bunu yalanlamış ve Libya'nın ‘Filistin davasını ve Filistin halkının kendi topraklarında özgür ve onurlu bir şekilde yaşama hakkını destekleyen kararlı tutumunu’ vurgulamıştı.

Siyasi partiler de Gazzelilerin Libya'ya yerleştirilmesine karşı çıktı. Libya Özgürlük Halk Cephesi Genel Başkan Yardımcısı Muhammed Hasan Mahluf, ‘Beyaz Saray'ın Filistinlileri Libyalılara yerleştirme seçeneğini dayatma girişimini’ reddetti. Şarku’l Avsat’a konuşan Mahluf, Libya'nın siyasi bölünmeler, askeri ve güvenlik gerilimlerinden mustarip olduğunu söyledi. Ayrıca Libya'nın Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin (BMGK) VII. bölümü kapsamında yer aldığını belirten Mahluf, bunun da ‘ülke içinde yerinden edilmiş kişileri veya mültecileri kabul etmeye uygun olmaması için yeterli bir neden olduğunu’ ifade etti.

fgbh
TM oturumlarından biri (TM resmi sayfası)

El-Bilad Partisinin Genel Sekreteri Şaveş Enver, Washington'ın açıklamalarının endişe verici olduğunu söyledi. Filistinlilerin Gazze Şeridi'nden Libya'ya göç ettirilmesinin ‘Libya halkı tarafından asla kabul edilmeyeceğini’ vurgulayan Enver, Şarku’l Avsat'a yaptığı açıklamada Libya halkının ‘Filistin davasını öncelikli davaları olarak gördüklerini’ de sözlerine ekledi.

Washington Yakın Doğu Politika ve Araştırma Enstitüsü'nde (WINEP) kıdemli araştırma görevlisi olan Ben Fishman'a göre ‘bir milyon Filistinlinin yerinden edilmesinden’ bahsedilmesi abartıdan ibaret.

Fishman, Şarku’l Avsat’a yaptığı değerlendirmede medyadaki bu tür sızıntıların Libya'nın konuyla ilgili tutumunu dikkate almadığına inandığını belirtirken ayrıca Trablus'taki gösteriler ve çatışmalarla aynı zamana denk gelmelerinin de ‘sadece bir tesadüf’ olduğunu düşündüğünü söyledi.

Libya'da biri ülkenin batısında, başkent Trablus merkezli Abdulhamid ed-Dibeybe başkanlığındaki UBH, diğeri ülkenin doğusunun tamamı ve güneyinin bazı bölgelerini yöneten Mareşal Halife Hafter liderliğindeki Libya Ulusal Ordusu (LUO) ve TM tarafından desteklenen Usame Hammad liderliğindeki İstikrar Hükümeti olmak üzere iki hükümet iktidar mücadelesi veriyor.