Lübnan Emniyeti, Filistin Mülteci Kampında kalıcı ateşkese varıldığını açıkladı

7 Eylül'de tekrar başlayan çatışmalarda son rakamlara göre 6 kişi öldü, onlarcası yaralandı

(AA)
(AA)
TT

Lübnan Emniyeti, Filistin Mülteci Kampında kalıcı ateşkese varıldığını açıkladı

(AA)
(AA)

Lübnan emniyet makamları, ülkenin güneyindeki Sayda kentinde yer alan ve 55 bine yakın Filistinli mültecinin ikamet ettiği Ayn el-Helva'da acil ve kalıcı ateşkese varıldığını duyurdu.

Mülteci Kampında 7 Eylül'de yeniden alevlenen çatışmaların ardından bugün Lübnan Genel Emniyet Müdürlüğü Genel Müdür Vekili İlyas el-Beyseri'nin daveti üzerine başkent Beyrut'ta Filistin Ortak Eylem Komitesiyle olağanüstü bir toplantı gerçekleştirildi.

Genel Emniyet Müdürlüğü tarafından yapılan yazılı açıklamaya göre, toplantıda Filistin-Lübnan Diyalog Komitesi Başkanı Basil el-Hasan da hazır bulundu.

Toplantıda, Ayn el-Helva'da acil ve kalıcı ateşkese varılması ve Filistin Ulusal Güvenlik Komutanı Ebu Eşref El-Armuşi ve arkadaşları ile Müslüman Gençlik Birliği üyesi Abdurrahman Ferhud'a suikast düzenleme suçlamasıyla aranan kişilerin (8 kişi) Lübnan makamlarına teslim edilmesi konusunda anlaşmaya varıldı. Toplantıyla ilgili başka ayrıntı verilmedi.

Öte yandan Filistinli yetkililerden alınan bilgiye göre, toplantıda, ateşkesin yerel saatle 19:00'dan itibaren yürürlüğe girmesine ve aranan 8 kişinin Lübnan yargısına teslim edilmesi için ortak Filistin gücü oluşturulmasına karar verildi.

Varılan anlaşmanın uygulamaya koyulduğu takdirde iyi bir anlaşma olduğunu kaydeden yetkililer, aranan 8 kişiden birinin bugünkü çatışmalarda öldüğünü diğer 7 kişinin ise teslim olmasının düşük bir ihtimal olması nedeniyle çatışmaların durmasının kolay olmayacağını savundu.

Bugünkü çatışmalarda ölen İzzeddin Ebu Davud Dabaya isimli kişinin Filistin Ulusal Güvenlik Komutanı Armuşi suikastıyla ilgili aranan 8 kişiden biri olduğu ifade ediliyor.

Ayn el-Helva Mülteci Kampı'nda, 7 Eylül'de yeniden patlak veren çatışmalarda son rakamlara göre 6 kişi öldü, onlarca kişi de yaralandı.

Ayn el-Helva'daki çatışmalar

Lübnan'daki en büyük Filistin mülteci kampı Ayn el-Helva'da 29 Temmuz'da başlayan çatışmalarda 13 kişi yaşamını yitirmiş, 60'tan fazla kişi yaralanmıştı.

Kanlı çatışmalar nedeniyle 4 bine yakın kişi evini terk etmek zorunda kalmıştı.

Kamptaki Filistinli gruplar arasında 31 Temmuz'da Lübnanlı tarafların arabuluculuğunda ateşkes sağlandığı duyurulsa da çatışmalar aralıklarla devam etmişti.

Lübnan İçişleri Bakanı Bessam Mevlevi, 7 Ağustos'ta Ayn el-Helva Mülteci Kampı'ndaki durumun sakinleştiğini belirtmişti.

Ayn el-Helva Mülteci Kampı'nda bir aylık sakinliğin ardından taraflar arasındaki çatışmalar 7 Eylül'de yeniden başlamıştı. Lübnan resmi ajansı NNA, dün, Ayn el-Helva'da Fetih Hareketi ile diğer Filistinli gruplar arasında çıkan ve bir süre devam eden çatışmada, 20 kişinin yaralandığını duyurmuştu.

Lübnan'daki 12 Filistin mülteci kampının en büyüğü olan Ayn el-Helva'da 55 bine yakın Filistinli, yaşam mücadelesi veriyor.

Lübnan ile Filistinli gruplar arasında 1969'da yapılan Kahire Anlaşması'na göre, kampların iç güvenliği Filistinli gruplarca sağlanırken, giriş ve çıkışlar ise Lübnan ordusunun denetiminde bulunuyor.



Libya, Doğu Akdeniz sularında ‘egemenlik haklarını’ koruyor

Libya'daki Ras Lanuf petrol sahası (Şarku’l Avsat)
Libya'daki Ras Lanuf petrol sahası (Şarku’l Avsat)
TT

Libya, Doğu Akdeniz sularında ‘egemenlik haklarını’ koruyor

Libya'daki Ras Lanuf petrol sahası (Şarku’l Avsat)
Libya'daki Ras Lanuf petrol sahası (Şarku’l Avsat)

Yunanistan'ın Girit'in güneyinde petrol arama duyurusunu ‘egemenlik haklarının açık bir ihlali’ olarak değerlendiren Libya, ‘kendi sınırları içerisinde olduğu için Doğu Akdeniz'deki kaynakları üzerindeki egemenlik haklarını’ yineledi.

Yunanistan'ın 19 Haziran'da Girit Adası’nın güneyinde petrol arama ihaleleri açacağını duyurması, Abdulhamid Dibeybe ve Usame Hammad başkanlığındaki batı ve doğu Libya hükümetlerini kızdırdı. Her iki hükümette bu adımı ‘Libya'nın egemenlik haklarının açık bir ihlali’ olarak değerlendirdi.

Libya Ulusal Petrol Şirketi (NOC) dün yaptığı açıklamada, ‘Doğu Akdeniz de dâhil olmak üzere hidrokarbon kaynaklarının araştırılması ve geliştirilmesinde Libya'nın egemenlik haklarını ve ulusal çıkarlarını korumak için arama programlarını uygulama konusundaki kesin kararlılığını’ yineledi.

Doğu Akdeniz'de petrol arama konusu, Avrupa Birliği'nin (AB) geçtiğimiz hafta eski Libya Ulusal Mutabakat Hükümeti (UMH) ile 2019 yılında Akdeniz'deki yetki alanlarının sınırlarının belirlenmesine ilişkin imzalanan mutabakat zaptından bahsederek kriz hattına girmesinin ardından daha da hararetlendi.

THYUI8
Libya'nın Türkiye ile yaptığı eski UMH anlaşması, Yunanistan'ın kıta sahanlığının bir parçası olarak gördüğü alanlarda Ankara ve Trablus'a ortak petrol arama hakkı veriyordu. (Türkiye Cumhurbaşkanlığı)

Trablus yetkilileri Ankara ile ‘ortaklık’ konusunda yorum yapmayı reddederek, ‘önceden mutabakat olmaksızın bu bölgelerde herhangi bir keşif çalışmasına tam çekince ve itirazlarını kaydettiklerini’ ve ‘tek taraflı çözümlerin sadece daha fazla gerginliğe yol açtığını’ söylediler.

AB'nin Yunanistan yanlısı tepkisine doğrudan değinmeyen NOC, ‘deniz sınırları ve enerji iş birliğine ilişkin son yansımalar ışığında, Libya tarafından imzalanan tüm anlaşmaların ve ortaklıkların uluslararası hukuk ilkelerine dayandığını ve halkın uzun vadeli çıkarlarına hizmet ettiğini’ vurguladı.

Türkiye Dışişleri Bakanlığı tarafından yapılan açıklamada, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile eski UMH Başbakanı Fayiz es-Serrac arasında deniz sınırlarının belirlenmesine ilişkin imzalanan mutabakat zaptı konusunda AB'nin tutumu reddedilerek, söz konusu anlaşmanın ‘uluslararası hukuka tamamen uygun’ olduğu ifade edildi. Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Öncü Keçeli perşembe günü Brüksel'de düzenlenen AB liderler zirvesinin sonuç bildirisini yorumladı. Keçeli, deniz sınırlarının belirlenmesi gibi hukuki ve teknik boyutları olan hassas bir konuda AB'nin tutumunu ‘önyargılı ve siyasi motivasyonlu’ olarak nitelendirdi ve bunun ‘bölgesel barış ve istikrara hizmet etmediğini’ söyledi.

Atina'nın ‘Girit'in güneyinde petrol arama ihaleleri açtığını’ duyurmasının ardından Trablus'taki Ulusal Birlik Hükümeti (UBH) Dışişleri Bakanlığı, Yunan makamlarının ‘tartışmalı’ deniz alanlarında attığı ‘tek taraflı adımlar’ nedeniyle Yunanistan'ın Libya Büyükelçisi Nikolaos Garielinis’i bakanlığa çağırdı.

Libya'nın doğusundaki Usame Hammad hükümeti Yunanistan'ın bu hamlesine ‘şaşırdığını ve kınadığını’ ifade ederek, Libya'nın ‘deniz alanlarındaki tüm haklarına bağlılığını ve bunları tüm meşru yollarla savunmaya hazır olduğunu’ vurguladı.

Libya İstikrar Hükümeti (LİH) Dışişleri Bakanı Abdulhadi el-Huveyc cuma günü, Yunanistan Başkonsolosu Agapios Kalognomis ile Bingazi'deki deniz sınırı krizini görüştü. Bakan, Libya hükümetinin deniz sınırlarının belirlenmesi ve iki ülke arasındaki ikili ilişkilerle ilgili konulardaki tutumunu ‘ulusal egemenliğe saygı ve Libya'nın karşılıklı anlayışı teşvik etme isteği çerçevesinde’ açıkladı.

Bu endişeler karşısında Libyalı ekonomist Muhammed Ahmed, ülkesinin yetkililerini ‘deniz kaynakları üzerindeki ulusal haklarını güvence altına almak için daha fazla diplomatik çaba göstermeye’ çağırdı. Ahmed Şarku’l Avsat’a verdiği demeçte, Libya devletinin ‘geçmişte Tunus ve Malta ile deneyimleri olduğunu ve NOC, Dışişleri Bakanlığı ve uluslararası hukuk firmaları arasındaki koordinasyon yoluyla bu alanda önemli davalar kazandığını; bu çabanın şimdi doğu Libya'da devam etmesi gerektiğini’ ifade etti.

Benzer anlaşmazlıklarda Libyalı yetkililer, ülkenin İtalya'dan bağımsızlığını kazanmasından bu yana uluslararası alanda tanınan deniz sınırlarını savundu ve bu sınırların Birleşmiş Milletler (BM) tarafından belgelendiğini vurguladı. Öte yandan NOC, mart ayı ortasında ham petrol üretim oranlarının günde bin 370 milyon varilin üzerine çıktığını açıkladı.