Yemen Başkanlık Konseyi Başkanı Reşad el-Alimi, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nun New York’taki yıllık toplantısına katılımında ülkesindeki krizi anlatmaya, üzerinde anlaşmaya varılan görev tanımına uygun olarak kalıcı ve kapsamlı bir barışa ulaşmak için Husilere baskı yapmak üzere uluslararası arenadan destek çekmeye odaklandı.
Konsey’in hareketliliği
Yemen kaynaklarının bildirdiğine göre Başkanlık Konseyi Başkanı Reşad el-Alimi, Arap Birliği Genel Sekreteri, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) Dışişleri Bakanı ve Birleşmiş Milletler (BM) yetkililerinin de yer aldığı toplantılarına New York’ta da devam etti.

Kaynaklar, Alimi’nin konsey üyesi Aidaoos ez-Zubeydi’nin de katılımıyla Arap Birliği Genel Sekreteri Ahmed Ebu el-Gayt’ı New York’taki evinde kabul ettiğini aktardı. Kaynakların belirttiğine göre Zubeydi, Yemen’deki durumun bir tablosunu, ateşkesi yenilemek ve BM himayesinde kapsamlı bir siyasi süreç başlatmak için Suudi Arabistan ve Umman’ın övgüye değer arabuluculuk çabalarını sundu.
Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgilere göre Alimi, BAE Dışişleri Bakanı Şeyh Abdullah bin Zayed Al Nahyan ile de bira araya geldi. BAE’li Bakan, Yemen’deki en son gelişmeler, İran tarafından desteklenen Husi milislerinin uzlaşmazlığı ortasında ulusal, bölgesel ve uluslararası düzeyde mutabakata varılan ilkeler uyarınca adil ve kapsamlı bir barışa ulaşma fırsatları hakkında bilgi aldı.
İklim zirvesine de katılan Alimi, Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) Başkanı Achim Steiner ile görüştü. Resmi Yemen medyasına göre görüşme sırasında çeşitli alanlardaki uluslararası kalkınma müdahaleleri ve daha sürdürülebilir ve etkili programlar için daha fazla fonun harekete geçirilmesi amacıyla uluslararası toplumla yürütülen koordineli çabalar ele alındı.
SABA haber ajansının aktardığına göre Reşad el-Alimi, yardım aşamasından sürdürülebilir kalkınma aşamasına geçme yönündeki uluslararası eğilimlere övgüde bulundu. Ayrıca mayınlarla mücadele alanında Husilere yönelik desteğin durdurulması gerekliliği de dahil olmak üzere BM’nin bazı müdahalelerine ilişkin gözlemlerini dile getirdi.
Trajedinin sorumlusu Husiler
Yemen Dışişleri Bakanı Ahmed bin Mübarek, ülkesindeki gıda güvensizliğinin Husilerin yaklaşık dokuz yıldır yürüttüğü savaşın sonucu olduğunu açıkladı. Bin Mübarek, bu krizin ve ülkede temel hizmetlerin bozulmasının nedenlerinin anlaşılmasının, çözüm bulunmasında önemli unsurlar olduğuna dikkat çekti.

Bakan, New York’ta düzenlenen ‘Küresel Gıda Güvensizliği Karşısında Dayanıklılığın Desteklenmesi’ konulu üst düzey toplantı sırasında, insanların yaşam masraflarını ve yüklerini kaldıramadıklarını, Husilerin açlığı bir savaş silahı olarak kullanarak özellikle 4 milyondan fazla insanın yaşadığı Taiz olmak üzere şehirleri kuşattığını vurguladı.
Ülke ekonomisinin yarı yarıya daralması nedeniyle hükümetin kapasitesinin tükendiğini söyleyen Ahmed bin Mübarek, Husilerin petrol tesislerine ve limanlara yönelik saldırılarının geçen yılın ortasından bu yana ülkeye, yaklaşık bir milyar dolara mal olduğunu kaydetti. Belirtilene göre bu miktar, kamu hizmetlerinin iyileştirilmesi ve çalışanların maaşlarının ödenmesi için tahsis edilmişti.
Bin Mübarek, ülkesindeki kırılgan durumun, dünyadaki jeopolitik gerginlikler sonucunda ithalat zincirleri ve küresel ticarette karşılaşılan zorluklardan etkilendiğini vurguladı. Ayrıca istenmeyen sonuçlara yol açacak kıtlık ve felaketlerin önlenmesi için gıda güvensizliği çeken ülkelerin dikkate alınması ve küresel pazarda onlara öncelik verilmesi çağrısında bulundu.

Diğer yandan geçen çarşamba günü ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, Suudi mevkidaşı Faysal bin Farhan ve BAE’li mevkidaşı Abdullah bin Zayed ile Yemen’de barışın sağlanmasına yönelik pozisyonları koordine etmek için bir toplantı yaptığını açıkladı.
Blinken, X (eski adıyla Twitter) platformu üzerinden yaptığı açıklamada, toplantıyı verimli olarak nitelendirdi ve Yemen’deki çatışma için kalıcı bir çözüme yönelik acil ihtiyaç ve diğer öncelikleri ele aldıklarını belirtti.
Blinken açıklamasında ayrıca, “Yemen ve bölgesel zorluklar konusunda ortaklarımızla koordinasyon; barış ve istikrarın sağlanması açısından hayati öneme sahiptir” dedi.