İHA savaşının kızıştığı Hartum’da ordu liderliği konusunda tartışmalar yaşanıyor

Özgürlük ve Değişim Bildirgesi Güçleri: Cidde Platformu Sudan krizini çözmek için en iyi seçenek

Sudan'ın en büyük petrol şirketi olan Nil Şirketi binası, 17 Eylül’de ordu ile Hızlı Destek Kuvvetleri arasında yaşanan şiddetli çatışmalarda yaşandı. (AFP)
Sudan'ın en büyük petrol şirketi olan Nil Şirketi binası, 17 Eylül’de ordu ile Hızlı Destek Kuvvetleri arasında yaşanan şiddetli çatışmalarda yaşandı. (AFP)
TT

İHA savaşının kızıştığı Hartum’da ordu liderliği konusunda tartışmalar yaşanıyor

Sudan'ın en büyük petrol şirketi olan Nil Şirketi binası, 17 Eylül’de ordu ile Hızlı Destek Kuvvetleri arasında yaşanan şiddetli çatışmalarda yaşandı. (AFP)
Sudan'ın en büyük petrol şirketi olan Nil Şirketi binası, 17 Eylül’de ordu ile Hızlı Destek Kuvvetleri arasında yaşanan şiddetli çatışmalarda yaşandı. (AFP)

Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) dün (perşembe), başkent Hartum'un merkezinde bulunan Sudan Ordusu Genel Komutanlık Karargâhı’nı top mermileriyle hedef aldı. Şehrin güneyinde ise özellikle Zırhlı Kolordu Komutanlığı çevresinde her iki tarafa ait kuvvetler arasında ağır ve hafif silahlarla şiddetli çatışmalar yaşandı.

Görgü tanıkları, ordu karargâhına yapılan top atışlarının güçlü patlamalara yol açtığını ve karargâhtan duman bulutlarının yükseldiğini söyledi. HDK üst üste altıncı günde komuta karargâhını kontrol altına almak ve orduya karşı zaferini ilan etmek amacıyla saldırılarını yoğunlaştırırken, ordu da hava saldırıları, askeri uçaklar ve insansız hava araçlarıyla (İHA) karşı koydu.

Sudan ordusunun HDK üslerine yönelik top atışlarının sesi Kuzey Omdurman'dan duyuldu. Hartum'un bazı mahallelerinde yaşayanlar, ordunun es-Sahafa ve el-Kelakle banliyölerindeki HDK hedeflerine yönelik İHA saldırıları düzenlediğini bildirdi.

Şarku’l Avsat’a konuşan vatandaşlar, “Hartum'un merkezinde güçlü patlamalar ve hafif silahlarla çatışma sesleri duyuyoruz” dediler. Son zamanlarda başkentin çeşitli bölgelerinde HDK mevzilerine İHA’larla yapılan ordu saldırılarının sıklığı arttı. Her iki taraf da geçtiğimiz Ağustos ayında Zırhlı Birlik Karargahı çevresinde aralarında yaşanan şiddetli çatışmalar sırasında İHA’ları yoğun bir şekilde kullandı.

HDK, Wagner’le bağlantılı olduğu yönündeki iddiaları yalanladı

Korgeneral Muhammed Hamdan Daklu (Hamideti) liderliğindeki HDK, Rus paralı asker grubu Wagner’le bağlantılı olduğu yönündeki iddiaları yalanladı. CNN’in haberi üzerine HDK tarafından çarşamba gecesi yapılan açıklamada “HDK’nin Wagner Grubu’ndan askeri destek aldığına dair söylentiler dolaşıyor” ifadeleri yer aldı. Wagner Grubu’nun katıldığı ve Rus ordusuyla birlikte savaştığı Rusya-Ukrayna savaşına atıfta bulunularak, bu iddianın “krizi küresel gündemlerle ilişkilendirmeye yönelik kasıtlı bir girişim” olduğu ifade edildi.

FOTO ALTI Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) Komutanı Korgeneral Muhammed Hamdan Daklu’nun (Hamideti) Güney Darfur'daki güçleriyle birlikte çekilmiş bir arşiv fotoğrafı. (AFP)
Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) Komutanı Korgeneral Muhammed Hamdan Daklu’nun (Hamideti) Güney Darfur'daki güçleriyle birlikte çekilmiş bir arşiv fotoğrafı. (AFP)

Açıklamanın devamında şu ifadeler yer aldı: “CNN’in soruşturmasında Ukrayna'nın HDK’ye karşı bir dizi İHA saldırısı düzenlediği iddia ediliyor. Bu da dolaylı olarak güçlerimizin Rus paralı asker grubu Wagner ile ilişkileri olduğu anlamına geliyor.” Söz konusu suçlamaları ve yanlış bilgileri reddettiğini açıklayan HDK, bu iddiaları ‘belirli kuruluşlar’ tarafından başlatılan bir karalama kampanyası olarak değerlendirdi. Buna karşılık orduyu, devrik rejimle bağlantılı bir dizi aşırıcı ‘milis’ ve bazı ‘terörist gruplarla bağlantılı tugaylardan’ yardım istemenin yanı sıra, halihazırda kamplarında konuşlanmış yabancı paralı askerleri kullanmakla suçladı. HDK, silahlarının kaynağının ordu ve müttefik milislerin malzeme ve depolarına el konulması olduğunu açıkladı.

CNN, kimliği gizli tutulan Ukraynalı bir askeri kaynağın, HDK’yi hedef alan İHA saldırılarının Sudan ordusunun işi olmadığını aktararak, bu saldırıların arkasında muhtemelen Ukrayna Özel Kuvvetleri’nin olduğunu öne sürdü. CNN, Sudan ordusunun en az 8 baskında kullandığı İHA’ların Ukraynalılar tarafından kullanıldığını söyledi.

Sudan ordusundan, Ukrayna'nın ülke içindeki savaşa müdahale ettiğine ilişkin ortalıkta dolaşan iddialara ilişkin resmi bir yorum veya açıklama yapılmadı.

Burhan'ın konuşması boykot edildi

Öte yandan Sudan'daki Özgürlük ve Değişim Bildirgesi Güçleri (ÖDBG) Merkez Konseyi, diplomatların Sudan Egemenlik Konseyi Başkanı Abdulfettah el-Burhan'ın dün (perşembe) Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu öncesinde yaptığı konuşmayı boykot çağrısını “Mevcut koşulların gerektirdiği baskı mekanizmaları açısından olumlu bir adım olarak” değerlendirdi. ÖDBG Merkez Konseyi Sözcüsü Ammar Hammude, Londra merkezli Arap Dünyası Haber Ajansı'na (AWP) yaptığı açıklamada, “Sudanlı sivil grupların bütünüyle yürüttüğü faaliyet, başkanlar üzerinde baskı mekanizmaları oluşturmaya çalışıyor. Bu, sivil sesin etkisinin ortaya çıktığı yollardan biridir ve bunlar, Sudanlıların savaş sonucunda yaşadığı ağır acılar ışığında yapılması gereken eylemlerdir” ifadelerini kullandı.

Savaşı reddeden eski ve mevcut diplomatların bir araya geldiği Savaşa Karşı Bağımsız Sudanlı Diplomatlar Platformu, BM’nin 78’inci oturumuna katılan ülkelere Burhan'ın konuşma yapmak üzere girdiği anda delegasyonlarının salonu terk etmesi yönünde çağrıda bulundu.

Sudan Egemenlik Konseyi Başkanı Abdulfettah el-Burhan, dün (Perşembe) Birleşmiş Milletler Genel Kurulu oturumunda. (Sudan Egemenlik Konseyi Facebook sayfası)
Sudan Egemenlik Konseyi Başkanı Abdulfettah el-Burhan, dün (Perşembe) Birleşmiş Milletler Genel Kurulu oturumunda. (Sudan Egemenlik Konseyi Facebook sayfası)

Hammude, Burhan'ın girişi üzerine salonu terk etmeyi ve onun BM Genel Kurulu önündeki konuşmasını boykot etmeyi ‘sembolik bir adım ve meşru bir protesto aracı’ olarak nitelendirdi. Ancak Burhan'ın konuşmasının içeriğinin ‘hayati’ olduğunu da sözlerine ekledi. Savaşın durdurulması gerektiğine ilişkin resmi yanıt ve yorumların “ciddiye alınması gerektiğini” belirten Hammude, Dünya liderlerine hitap edebilen fiili otoritenin resmi rolleri ile baskısını yeni bir alana aktarmak isteyen Sudan sivil aktivizmi arasında ayrım yapılmasının gerekli olduğunu söyledi.

Burhan'ın BM Genel Kurulu’na katılmak üzere New York'a yaptığı ziyaret, Mısır, Güney Sudan, Eritre, Katar, Türkiye ve Uganda'yı ziyaret ettikten sonra Sudan'da savaşın başlamasından bu yana 5 aydan uzun bir süreden bu yana yaptığı yedinci yurtdışı ziyareti.

Cidde Platformu

Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan, çarşamba günü BM Genel Kurulu oturum aralarında Sudan'daki durumla ilgili yapılan bakanlar düzeyindeki toplantıda, ülkesinin tüm Sudanlı tarafları müzakereleri sürdürmek için Cidde'ye davet ettiğini söyledi. Hammude, bu açıklamaların iki taraf (Sudan ordusu ve HDK) üzerinde müzakerelere dönme yönünde baskı oluşturacağına inandığını söyledi. Hammude, müzakerelere başlamanın en önemli adımının platformların birleştirilmesi ve sorunların sınırlandırılması, askeri taraftan ateşkesle başlayıp ardından siyasi sürece yer açılması olduğunu belirtti. Sudan'daki çatışmanın her iki tarafının müzakerelere devam etmek için Cidde Platformu’na döneceğine inandığını da ifade eden Hammude, “Yolculuk uzun da olsa Cidde'ye gitmek gerekiyor” dedi.

Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan, Mayıs ayında Cidde Anlaşması’nın imzalanması sırasında Sudan ordusu ve Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) temsilcileriyle birlikte. (Reuters)
Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan, Mayıs ayında Cidde Anlaşması’nın imzalanması sırasında Sudan ordusu ve Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) temsilcileriyle birlikte. (Reuters)

Hammude, Cidde Platformu’nun “çok yol kat etmiş, birçok bölgesel güç ve uluslararası gücün de desteğini kazanmış bir platform olduğunu ve yeni platform arayışlarından daha iyi olduğunu” ifade etti. “ÖDBG olarak biz, Cidde Platformu’nun ve onun ulaştığı noktanın, savaştan kaynaklanan ezici insani acıların ışığında çözüm bulmayı hızlandırmanın en iyi yolu olduğuna inanıyoruz” ifadelerini kullanan Hammude, Burhan'ın daha önceki yurt dışı ziyaretlerinde yaptığı birçok açıklamanın barışçıl bir çözüme ulaşmanın gerekliliğinden bahsettiğine dikkat çekti. Cidde Platformu, Nisan ayı ortasında savaşın patlak vermesinden birkaç hafta sonra Suudi Arabistan-ABD önderliğinde kuruldu ve Sudan ordusunun katılımını askıya almasına kadar birçok kez ateşkes sağlamayı başardı. Sudan krizini çözmek için Hükümetler Arası Kalkınma Otoritesi (IGAD) ülkeleri ve Sudan'ın komşu ülkeleri gibi bazı Afrika ülkeleri başka girişimlerde bulundu ancak kayda değer bir ilerleme kaydedilemedi.



Hükümet, Suriye'nin kuzeyinde Kürt kontrolündeki bölgelerde sınav düzenlemeyi planlıyor

 Suriye'nin kuzeydoğusundaki Kamışlı şehrinde bir okulda kız öğrenciler (Şarku'l Avsat)
 Suriye'nin kuzeydoğusundaki Kamışlı şehrinde bir okulda kız öğrenciler (Şarku'l Avsat)
TT

Hükümet, Suriye'nin kuzeyinde Kürt kontrolündeki bölgelerde sınav düzenlemeyi planlıyor

 Suriye'nin kuzeydoğusundaki Kamışlı şehrinde bir okulda kız öğrenciler (Şarku'l Avsat)
 Suriye'nin kuzeydoğusundaki Kamışlı şehrinde bir okulda kız öğrenciler (Şarku'l Avsat)

 

Suriye Eğitim Bakanlığı'ndan üst düzey bir eğitim kaynağı, Bakanlığın, ana gücü Kürtler olan Suriye Demokratik Güçleri (SDG) tarafından kontrol edilen kuzeydoğu Suriye bölgelerinde genel ve temel ortaöğretim sınavlarının düzenlenmesi için bir anlaşma duyurmak üzere olduğunu açıkladı. Bu anlaşma, bölgede yaşayan öğrencilere ve sakinlere final sınavlarına kendi bölgelerinde girme imkânı tanıyacak.

Bu kaynaklara göre, Kamışlı, Haseke, Rakka ve Deyrizor kırsalında dört sınav merkezinin açılacağı duyurulacak. Merkezlerin denetimini, Millî Eğitim Bakanlığı ile Suriye'nin kuzey ve kuzeydoğusunda Kürt nüfusun yaşadığı bölgeleri yöneten "Özerk Yönetim"in Eğitim Kurumu yetkilileri birlikte yürütecek. Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu (UNICEF) da tarafsız gözlemci olarak katılacak.

Bu anlaşma, temel eğitim ve genel lise sınavlarına kayıtlı 25 binden fazla öğrenciyi kapsıyor. Bu öğrenciler, Haseke vilayetinden ve sadece bu vilayetin şehirlerinden geliyor. Ayrıca, Rakka vilayetinde ve Deyrizor vilayetinin kuzey ve doğu kırsalında, devlet okullarına devam eden binlerce öğrenci var. Geçen yılın sonunda Esed rejimin düşmesinden önce güvenlik bölgelerinde resmi müfredatla eğitim gördüler.

Öğrencilerin aileleri, sınavların düzenlenmesi için Şam ve Kamışlı arasında yürütülen görüşmelerin sonucunu sabırsızlıkla bekliyorlar, çünkü sınavların başlangıç tarihi önümüzdeki ayın başında.

Milli Eğitim Bakanlığı kaynakları, Şam vilayetlerinde ve Suriye içinde çocuklarını kayıt ettirenlerin, sınavlar başlamadan önce, kayıtlarını bulundukları bölgelerdeki yeni merkezlere aktarabileceklerini açıkladı. Milli Eğitim Bakanlığı, bölgedeki yaşam ve ekonomik koşulların kötüleşmesi, alandaki dalgalanmalar ve genel gelişmeler nedeniyle bugüne kadar kayıt yaptıramayanlar için kayıt süresini uzatacak ve kapıları yeniden açık tutacak.

Rakka kentindeki bir sınav salonundan (Eğitim Bakanlığı'nın resmi sayfası)Rakka kentindeki bir sınav salonundan (Eğitim Bakanlığı'nın resmi sayfası)

Özerk Yönetim Eğitim Otoritesi Başkanı Halef el-Matar, Şarku'l Avsat'a yaptığı açıklamada, Şam yönetiminin kontrolündeki bölgelerde sınav düzenlenmesi konusunda Şam'dan resmi bir yanıt beklediklerini söyledi. Yetkililerin, "UNICEF ve Şam'daki hükümetin Eğitim Bakanlığı ile iletişim kurarak öğrencilerin haklarını güvence altına almak için yoğun çaba sarf ettiğini" vurguladı.

Bu eğitim yetkilisi, Şam Eğitim Bakanlığı'nın, yönetimin ilkokuldan ortaokula ve üniversiteye kadar olan eğitim kademelerini müfredata bağlamasının ardından, "Özerk Yönetim"in eğitim müfredatlarını ve mevcut okullarını tanımasını talep etti.

"Özerk Yönetim" yetkilileri, Şam hükümetinin, Kürtçe ve Süryanice öğrenmek isteyen öğrencilere, seçme özgürlüğünü velilere ve öğrencilere bırakarak, Kürtçe ve Süryanice dersleri tahsis etmesini ve "Özerk Yönetim" üniversitelerinin, yani Kamışlı'daki "Rojava", Rakka'daki "El-Şark" ve Halep'in doğu kırsalındaki Ayn el-Arab ("Kobani") kentindeki üç üniversiteyi, devrik rejimden sonra İdlib ve Halep kentlerindeki diğer özel üniversitelerle aynı doğrultuda resmen tanımasını ve resmileştirilmesini talep ediyor.

Bu eğitim girişimleri, Genel İstihbarat Müdürü Hüseyin es-Seleme'nin, Suriye Demokratik Güçleri (SDG) komutanı Mazlum Abdi ile Deyrizor kırsalındaki el-Ömer petrol sahasında, geçen mart ayında Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şara ile imzalanan anlaşmanın uygulanması amacıyla bu ayın 5'inde dördüncü müzakere oturumunu gerçekleştirmesinin ardından geldi. Anlaşma, SDG güçlerinin, ona bağlı sivil kurumların ve yerel yönetim meclislerinin Suriye devlet yapısına entegre edilmesini öngörüyor.

Suriye Eğitim Bakanı Muhammed Turko, geçen ay "Özerk Yönetim" yetkilileriyle eğitim konusuna ilişkin ön mutabakatlara varıldığını açıklamıştı.

Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu'nun (UNICEF) Suriye'deki savaş ve çatışmaların eğitim üzerindeki etkisine ilişkin bir raporunda uyarıda bulunduğunu belirtmekte fayda var. Raporda, çatışmalar ve savaşların eğitim altyapısını tahrip etmesi sonucu binlerce çocuğun eğitiminde ciddi aksamalarla karşı karşıya kaldığı belirtildi. Raporda ayrıca, iktidardaki otoritelerin Suriye'deki öğrencilerin eğitim geleceğini kurtarmak için acil ve hızlı önlemler almaması halinde, örgütün “nesiller boyu sürecek bir felaket” olarak nitelendirdiği durumun ortaya çıkabileceği belirtildi.