Libya'yı vuran sel halkı birleştirirken siyaset sahnesindeki bölünmeyi artırdı

Libya'da 10 Eylül'de yaşanan sel felaketi, ülkenin batısı ile doğusu arasında "insani yardım köprüsü" kurulmasını sağlarken, siyaset cephesinde iki hükümetin gizli bir yarışa girmesine neden oldu

(AA)
(AA)
TT

Libya'yı vuran sel halkı birleştirirken siyaset sahnesindeki bölünmeyi artırdı

(AA)
(AA)

Felaketin ardından batıdaki kentlerden Derne ve diğer afet bölgelerine yardım yağmaya başladı, yollarda uzun konvoylar oluştu. Ülkedeki siyasi bölünmeye rağmen halk büyük bir dayanışma örneği sergiledi.

Siyasi birlik olsa bile ülkenin mücadele kapasitesinin çok çok üstünde olan bu felaket, doğuda Temsilciler Meclisi (TM) tarafından atanan hükümet ile batıda uluslararası tanınırlığa sahip Ulusal Birlik Hükümetini (UBH) bir araya getirmeye yetmedi.

Aksine söz konusu hükümetler arasında, selin meydana getirdiği kriz ortamında sessiz bir rekabet yaşanmaya başladı.

Nüfuz mücadelesi

Batıda Abdulhamid Dibeybe, doğuda Usame Hammad liderliğindeki hükümetler arasında, felaketzedelere yardımların ulaştırılması, yeniden imar fonları ve hatta 20'yi aşkın ülkeden gelen yardımların yönetiminde siyasi bir rekabet ortaya çıktı.

Libya'ya ulaşan yardımların çoğu uluslararası tanınırlığa sahip UBH hükümeti kanalıyla yapılıyor. Sahip olduğu maddi ve beşeri kaynaklar Dibeybe hükümetinin, doğudaki felaketzedelere yardımların ulaştırılması konusunda üstünlük kurmasını ve dolayısıyla kendi kontrolü dışındaki bölgelerde meşruiyet kazanmasını sağlıyor.

Buna karşılık doğudaki hükümet, Derne ve diğer kentlerin, kendisinin ve Halife Hafter'e bağlı silahlı güçlerin kontrolü altında olması itibarıyla emrivaki siyasetine yöneliyor ve batıdan gelen yardımların doğuya ulaşmasını geciktirecek ya da zorlaştıracak yöntemlere başvuruyor.

Doğudaki hükümet ayrıca maddi kaynak açığını kapatmaya çalışıyor. Bu bağlamda, sel felaketinden en çok etkilenen Derne'deki yerleşim yerlerinin yeniden imarı için 10 Ekim'de uluslararası bir konferans düzenlenmesi çağrısı yapıldı.

Bu durum batıdaki aktivistler tarafından, "uluslararası tanınırlığı olmayan bir hükümetin siyasi kazançlar elde etme çabası" olarak yorumlandı.

İmar fonlarının yönetimi

Temsilciler Meclisinin 14 Eylül'de, ülkede büyük yıkıma neden olan selin etkileriyle mücadele için 10 milyar Libya dinarı (2 milyar dolar) tutarındaki acil durum bütçesini onaylaması, Libya Devlet Yüksek Konseyi ile siyasi kriz yaşamasına neden oldu.

Libya Devlet Yüksek Konseyi Başkanı Muhammed Tekele, TM Başkanı Akile Salih'le yaptığı resmi bir yazışmada, acil ihtiyaçların karşılanmasının yasama organının değil hükümetin tasarrufunda olduğuna dikkati çekti.

Tekele, bütçe kanununun, yürütme organı tarafından hazırlanıp Meclise sunulması gerektiğini ancak bunun yapılmadığını, böyle durumlarda bütçe kanununun "hiç kimsenin veya kurumun tekeline alamayacağı bir ulusal güvenlik meselesi olduğunu" kaydetti.

Yeniden imar fonlarının, hedefler dışında başka yerlere yönlendirilmesi endişesi UBH hükümetini harekete geçirdi.

Yeniden imar fonlarının yönetimi için Dünya Bankasından resmi olarak yardım talebinde bulunan UBH, bu talepte, "hasarın hızlı bir şekilde tespiti, felaketzedelere acil nakit transferine yönelik programların oluşturulması ve yeniden inşa fonlarının yönetimi" olmak üzere 3 nokta üzerinde durdu.

Kendi kontrolü dışında kalan bölgelerde yeniden imar fonlarını yönetmenin zor olacağını bilen UBH, selden 2 gün sonra yaptığı bu yardım talebiyle, doğudaki hükümetin elinden "yeniden imar fonlarının yönetimi" kozunu almış oldu.

Sokağın baskısı dengeyi değiştirir mi?

Ülke siyasetinde yaşanan bölünmenin yardım faaliyetlerinin aksamına yol açması Derne'deki felaketzedeleri 18 Eylül'de sokağa indirdi.

Göstericiler, şehrin, uluslararası kuruluşlar ve şirketler aracılığıyla mümkün olan en kısa sürede yeniden inşasını ve yaşanan can kayıplarının hesabının sorulmasını talep etti.

Bu gösterilerin diğer kentlere de yayılmasından korkan doğudaki yönetim, "günah keçisi" olarak kendine Derne Belediye Meclisini seçti. Belediye Meclisi 19 Eylül'de feshedilirken tüm üyeler hakkında soruşturma açıldı.

Herkesin enkaz kaldırma ve cesetlere ulaşmakla meşgul olduğu şu aşamada felaketin siyaset sahnesine etkisi hakkında tahminde bulunmak zor ancak ilerleyen dönemde halkın, siyasi bölünmenin sona ermesi için yapacağı baskı artabilir. Zira yeniden imar, ancak yönetimde birlik sağlanması durumunda istenilen hızda gerçekleşebilir.



Sisi: Gazze savaşı, Filistin davasının açlığa, soykırıma ve tasfiyesine dönüştü

Filistinliler, Han Yunus'un güneyindeki Morag koridorunda bulunan bir gıda dağıtım noktasının yakınında yiyecek almak için yardım kamyonlarına tırmanıyor (EPA)
Filistinliler, Han Yunus'un güneyindeki Morag koridorunda bulunan bir gıda dağıtım noktasının yakınında yiyecek almak için yardım kamyonlarına tırmanıyor (EPA)
TT

Sisi: Gazze savaşı, Filistin davasının açlığa, soykırıma ve tasfiyesine dönüştü

Filistinliler, Han Yunus'un güneyindeki Morag koridorunda bulunan bir gıda dağıtım noktasının yakınında yiyecek almak için yardım kamyonlarına tırmanıyor (EPA)
Filistinliler, Han Yunus'un güneyindeki Morag koridorunda bulunan bir gıda dağıtım noktasının yakınında yiyecek almak için yardım kamyonlarına tırmanıyor (EPA)

Mısır Cumhurbaşkanı Abdülfettah es-Sisi, bugün yaptığı açıklamada, Gazze'deki savaşın artık siyasi hedefler veya rehinelerin serbest bırakılması için yürütülen bir savaş olmadığını, açlık, soykırım ve Filistin davasının ortadan kaldırılması için yürütülen bir savaş haline geldiğini söyledi.

Şarku’l Avsat’ın Mısır Medyasından aktardığına göre Sisi, Gazze'deki durumun siyasi pazarlık kozu olarak kullanıldığını ve Gazze halkının “sistematik bir soykırıma” maruz kaldığını ifade etti.

Sisi şöyle devam etti: Tarih uzun bir süre duraklayacak ve birçok ülkeyi Gazze savaşındaki tutumlarından dolayı hesap soracak. Küresel insan vicdanı uzun süre sessiz kalmayacak."

Es-Sisi, Mısır'ın Gazze Şeridi ablukasına katıldığı yönündeki iddiaları "iflas" olarak nitelendirerek, Mısır'ın Gazze Şeridi halkına insani yardım ulaştırma rolünden vazgeçmediğini vurguladı.

Refah sınır kapısı, Mısır ile Gazze Şeridi'ni birbirine bağlıyor. İsrail geçen yıl Refah şehrini işgal edene kadar Gazze sınırında kontrol edemediği tek nokta burasıydı.

Sisi, İsrail güçlerinin şu anda Refah sınır kapısının Filistin tarafında kontrol sahibi olduğunu ve konuşlandığını belirtti.