Dünya basınından Aksa Tufanı analizleri: "İsrail istihbaratı parçaları bir araya getiremedi"

Hamas ve İsrail arasındaki çatışmalar tüm şiddetiyle sürerken, dünya basını Ortadoğu'daki durumu değerlendirdi

Filistinliler, Gazze Şeridi'ndeki Han Yunus'ta imha edilen bir İsrail tankının üzerinde bayrak açtı (AP)
Filistinliler, Gazze Şeridi'ndeki Han Yunus'ta imha edilen bir İsrail tankının üzerinde bayrak açtı (AP)
TT

Dünya basınından Aksa Tufanı analizleri: "İsrail istihbaratı parçaları bir araya getiremedi"

Filistinliler, Gazze Şeridi'ndeki Han Yunus'ta imha edilen bir İsrail tankının üzerinde bayrak açtı (AP)
Filistinliler, Gazze Şeridi'ndeki Han Yunus'ta imha edilen bir İsrail tankının üzerinde bayrak açtı (AP)

Hamas'ın cumartesi sabahı İsrail'e karşı başlattığı Aksa Tufanı operasyonunda çatışmalar sürerken, savaşın Ortadoğu'daki diplomatik ilişkilere etkisi, dünya basınından analizlerle masaya yatırıldı.

Hamas'ın askeri kanadı İzzeddin Kassam Tugayları'nın işgal altındaki Gazze Şeridi'nden dün sabah başlattığı Aksa Tufanı operasyonuna, İsrail de Demir Kılıçlar operasyonuyla yanıt verdi.

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, Hamas'ın roket saldırılarının ardından savaş ilan ederken, Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas da "Filistinlilerin kendilerini savunma hakkı vardır" dedi.

Filistin Sağlık Bakanlığı, İsrail'in Gazze'ye saldırılarında 493 kişinin hayatını kaybettiğini, 2 bin 751 kişinin yaralandığını açıkladı. İsrail basınında, saldırılarda 700'den fazla İsraillinin hayatını kaybettiği, 2 bin 315 kişinin de yaralandığı belirtildi.

Washington Post: "İsrail istihbaratı parçaları bir araya getiremedi"

ABD'nin önde gelen gazetelerinden Washington Post'un (WP) analizindeyse, Hamas saldırısının İsrail için "bir istihbarat başarısızlığı olduğu" savunuldu. 

David Ignatius'un kaleme aldığı analizde, İsrail'in uluslararası istihbarat teşkilatı Mossad başta olmak üzere istihbarat servislerinin, "Hamas'ın ve ona destek veren İran'ın kapasitesini doğru değerlendiremediği ve böyle bir saldırıyı öngöremediği" değerlendirmesi yapıldı. 

Analizde, 11 Eylül olaylarında Amerikan istihbaratçılarının da benzer bir hataya düştüğü savunularak, İsrail'in elindeki bilgilerden yola çıkıp "parçaları bir araya getiremediği" yorumu paylaşıldı.

Ignatius, yargı reformu nedeniyle İsrail'de son dönemde yaşanan iç karışıklıklara ve büyük protestolara da işaret ederek, "Hamas ve İran'ın bu gösterilerden yola çıkıp, İsrail'in içten zayıfladığını düşünmüş olabileceğini" yazdı.

Haaretz: "İsrail'i bekleyen 4 kötü seçenek var"

İsrail'in tanınmış gazetelerinden Haaretz, Hamas saldırıları karşısında Tel Aviv yönetiminin zor duruma düştüğünü yazdı. 

Analizde, İsrail'in mevcut çatışmalarda izleyebileceği 4 seçenek olduğu belirtildi. 

Buna göre ilk seçenek, Hamas ve İsrail arasında esir takası yapılması. Haberde, "Hamas'ın, İsraillileri öldürdükleri için hapse atılan Filistinlilerin salıverilmesi durumunda muazzam bir moral desteği elde edeceği" yazıldı.

İkinci seçenekse İsrail ordusunun Gazze Şeridi'ne saldırılarını artırması. Analizde, böyle bir hava harekatı senaryosunda binlerce Filistinli sivilin de öleceğine dikkat çekildi. 

Üçüncü seçenek olarak da Tel Aviv yönetiminin Gazze Şeridi'ndeki ablukayı sıkılaştırabileceği belirtildi. Böyle bir seçeneğin de "insani felakete ve uluslararası fiyaskoya neden olabileceği" yazıldı. 

Dördüncü ve son seçenekse İsrail ordusunun hava saldırılarına ek olarak kara operasyonu başlatması. Bu senaryonun gerçekleşmesi durumunda, "her iki tarafın da ağır kayıplar vereceği ve hatta operasyonun başarısızlığa bile uğrayabileceği" değerlendirmesi yapıldı. 

Guardian: "Türkiye ve Mısır arabuluculuk yapabilir" 

Birleşik Krallık'ın önde gelen gazetelerinden Guardian, Hamas'ın saldırısının Ortadoğu diplomasisinin görünümünü "aniden değiştirdiğini" yazdı.

Guardian'ın diplomasi editörü Patrick Wintour, bölgedeki çatışmaların sonlandırılması için Mısır ve Türkiye'nin arabulucu rolü oynayabileceğine işaret etti. 

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, çatışmalara dair ilk açıklamasında taraflara itidal çağrısı yapmıştı. Daha sonraki açıklamasındaysa "Ortadoğu'da kalıcı barış ancak Filistin-İsrail sorununun nihai çözüme kavuşturulmasıyla mümkündür" demişti.  Dışişleri Bakanlığı da çatışmaların kontrol altına alınması için gerekli temasların sağlandığını bildirmişti. 

Wintour, iki ay sonra Mısır'da cumhurbaşkanlığı seçimlerinin yapılacağına dikkat çekerek, "Mısır, Gazze'de kaos yaşanmasını göze alamaz" diye yazdı. 

Analizde, son dönemde İsrail ve Suudi Arabistan arasında ABD arabuluculuğunda gerçekleştirilen normalleşme görüşmelerinin de sekteye uğradığı ifade edilerek, "İran, Suudi Arabistan'ın İsrail'le anlaşma yapmasını imkansız hale getirmek istiyor" değerlendirmesi yapıldı.

(AA)

France 24: "Çok cepheli bir savaşa dönüşebilir"

Fransa'nın kamu yayıncısı France 24'ün analizindeyse Hamas ve İsrail arasındaki çatışmaların başka cephelere de yayılabileceğine dikkat çekildi.

Fransız araştırma dergisi Orients Stratégiques'ten David Rigoulet-Roze, Hizbullah'ın da Hamas'a desteğiyle savaşta Lübnan sınırında ikinci bir cephenin açılabileceğini söyledi. 

Hamas'ın saldırılarının ardından Hizbullah da İsrail'e roket fırlatmış, İsrail ordusuysa Lübnan'ın güneyinde Hizbullah'a ait bölgelere saldırı düzenlemişti.

Washington merkezli düşünce kuruluşu Arap Körfez Devletleri Enstitüsü'nden Hüseyin İbiş de şu değerlendirmeyi paylaştı: 

İsrail ordusu, Gazze'ye doğrudan asker gönderirse Hizbullah da Lübnan'da cephe açabilir. İsrail'in, çoğu İran'a bağlı çeşitli direniş gruplarıyla çok cepheli bir savaşa sürüklendiğini görebiliriz.

İran, Hamas'ın İsrail'e saldırılarına destek verdiğini ve Filistinlilerin yanında olduğunu duyurmuştu. İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi, savaş başlamadan önce ABD arabuluculuğundaki normalleşme sürecini de "gericilik" diye nitelemişti.

Akademisyen, "Hamas'ın İsrail ve Suudi Arabistan arasındaki normalleşme görüşmelerini durdurma ihtimalinin epey yüksek olduğunu" da savundu.

(AA)

AFP: "İran - ABD diplomasisinde kapılar kapandı" 

Fransız haber ajansı AFP'nin analizinde Hamas - İsrail çatışmasının, "ABD'nin Ortadoğu'daki sorunları kontrol altında tutmak için İran'la yürüttüğü sessiz diplomasinin kapılarını kapattığı" yazıldı. 

Haberde, geçen ay Washington ve Tahran arasında yapılan esir takası hatırlatılarak, bunun "iki ülke arasındaki buzları eritmeye başladığı" ifade edildi.

ABD merkezli düşünce kuruluşu Dış İlişkiler Konseyi'nden Ray Takeyh ise Hamas-İsrail çatışmasının bu süreci tıkadığını savunarak, şu değerlendirmeyi yaptı: 

İran'la yapılan anlaşma sadece mahkumların serbest bırakılmasıyla değil, aynı zamanda iki devlet arasındaki çatışmayı potansiyel olarak azaltabilecek bir sürecin tesis edilmesiyle ilgiliydi. İranlıların gerçekten gerilimi azaltmakla ilgilendiklerine dair hiçbir belirti görmüyorum.

Brüksel merkezli Uluslararası Kriz Grubu'ndan Ali Vaez ise ABD'de gelecek yıl düzenlenecek seçimlerin yaklaştığına ve ABD-İran arasındaki nükleer program açmazına dikkat çekerek, Washington'ın Tahran'la ilişkilerinde tansiyonu tırmandırmasının iyi bir strateji olmayacağını söyledi. 

Independent Türkçe



Berri: Barack'ın Lübnan'ı Suriye'ye ilhak etme söylemi "kabul edilemez bir hata"

Lübnan Parlamento Başkanı Nebih Berri, ABD Büyükelçisi Michel Issa'yı kabul etti (Parlamento Başkanlığı)
Lübnan Parlamento Başkanı Nebih Berri, ABD Büyükelçisi Michel Issa'yı kabul etti (Parlamento Başkanlığı)
TT

Berri: Barack'ın Lübnan'ı Suriye'ye ilhak etme söylemi "kabul edilemez bir hata"

Lübnan Parlamento Başkanı Nebih Berri, ABD Büyükelçisi Michel Issa'yı kabul etti (Parlamento Başkanlığı)
Lübnan Parlamento Başkanı Nebih Berri, ABD Büyükelçisi Michel Issa'yı kabul etti (Parlamento Başkanlığı)

Lübnan Parlamentosu Başkanı Nebih Berri, ABD Büyükelçisi Tom Barrack'ın Lübnan'ın Suriye'ye ilhak edilmesi çağrısıyla ilgili zaman zaman yaptığı tehditleri kabul edilemez bir hata olarak nitelendirerek reddetti. Berri, "Hiç kimse Lübnanlıları tehdit edemez. Özellikle diplomatlar ve hele ki Büyükelçi Tom Barrack gibi bir isim tarafından Lübnanlılara bu şekilde hitap etmek, akıl almaz bir durumdur. Lübnan'ın Suriye'ye ilhak edilmesiyle ilgili söyledikleri ciddi ve kesinlikle kabul edilemez bir hatadır." dedi.

Öte yandan Berri, Basın Sendikası'ndan bir heyete, ilgili yasa konusunda yaşanan görüş ayrılıklarına rağmen, gelecek mayıs ayında yapılması planlanan parlamento seçimlerinin iptal edilmeyeceğini ya da ertelenmeyeceğini vurguladı.

Parlamento başkanlığından yapılan açıklamaya göre Berri'nin ABD'nin Beyrut Büyükelçisi Michel Issa'yı 24 saat içinde ikinci kez kabul etmesi dikkat çekiciydi; zira görüşmede "iki ülke arasındaki ikili ilişkilerin yanı sıra genel durumdaki gelişmeler ve güncel olaylar" ele alındı.


İsrailli bakanlar eski Gazze yerleşiminde bayrak töreni düzenlenmesini talep etti

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir (EPA)
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir (EPA)
TT

İsrailli bakanlar eski Gazze yerleşiminde bayrak töreni düzenlenmesini talep etti

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir (EPA)
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir (EPA)

Aralarında Başbakan Binyamin Netanyahu liderliğindeki Likud Partisi’nden sekiz ismin de bulunduğu 11 İsrailli bakan, dün Savunma Bakanı Yisrael Katz’dan Hanuka Bayramı sırasında Gazze Şeridi’nde bayrak töreni düzenlenmesine izin verilmesini talep etti.

Aşırı sağcı ve yerleşim yanlısı Nahala Hareketi tarafından başlatılan girişim kapsamında yayımlanan mesajda, “Gazze’nin İsrail topraklarının bir parçası olduğunu gururla teyit etmenin zamanı geldi. Bu bölge yalnızca Yahudi halkına aittir ve derhal İsrail devletinin bir parçası hâline gelmelidir” ifadeleri yer aldı.

Mesajda ayrıca, etkinliğin temel amacının ‘İsrail’in 2005’te bölgeden çekilirken boşalttığı, Gazze Şeridi’nin kuzeyindeki eski Nisanit yerleşiminin kalıntıları üzerinde İsrail bayrağını göndere çekmek’ olduğu belirtildi.

dfrtg
İsrail Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir (Reuters)

Mesajın imzacıları arasında, aşırı sağcı Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir ile aralarında Ulaştırma Bakanı Miri Regev’in de bulunduğu sekiz Likud’lu bakan yer aldı.

Ayrıca, toplam 120 sandalyeli Knesset’ten 21 milletvekili de metne imza attı. İmzacı vekiller Ben-Gvir liderliğindeki Otzma Yehudit (Yahudi Gücü) Partisi ile Likud’a mensup.

Nahala Hareketi, ‘Nisanit’te bayrak töreni’ olarak duyurduğu etkinliğin, Gazze Şeridi’nde hâlen İsrail ordusunun kontrolündeki bölgede yapılacağını açıkladı.

Etkinliğin 18 Aralık’ta, sekiz gün süren Hanuka’nın beşinci gecesinde düzenlenmesi planlanıyor. Bayram bu yıl pazar günü başlayacak.

İsrail Savunma Bakanlığı, konuya ilişkin AFP’nin yorum talebine henüz yanıt vermedi.

jbhj
İsrail Savunma Bakanı Yisrael Katz (DPA)

İsrail ordusu çarşamba akşamı yaptığı açıklamada, ‘İsrail topraklarından Gazze Şeridi’ne geçen birkaç İsrailli sivilin gözaltına alındığını’ duyurdu.

Yerleşimciler ve Filistinlilere yönelik saldırılarla suçlanan aşırılık yanlılarına hukuki destek veren Honenu örgütü ise yaptığı açıklamada, ‘Çarşamba günü onlarca sağcı aktivistin, Nisanit’in kalıntıları üzerinde bir yerleşim kurulmasını talep etmek üzere Gazze sınır çitini aştığını’ belirtti.

10 Ekim’de İsrail ile Hamas arasında yürürlüğe giren kırılgan ateşkes kapsamında, İsrail ordusu Gazze Şeridi’nin yarısından fazlasında kontrol sağlamasına imkân veren bir hatta çekilmişti. Savaşın büyük yıkıma uğrattığı bölgede bu hat fiili kontrol sınırı olarak işliyor.

Geçtiğimiz kasım ayında Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi tarafından da desteklenen ABD’nin Gazze barış planı ise İsrail güçlerinin bölgeden kademeli olarak çekilmesini öngörüyor.


Gazze Anlaşması: Temel hükümlerin uygulanması 2026 yılına ertelendi... Anlaşma mı, gerileme mi?

Şiddetli yağmurların ardından ez-Zeytun mahallesindeki yerinden edilmiş Filistinlilerin barındığı derme çatma bir kampta su basmış sokakta yürüyen bir çocuk (AFP)
Şiddetli yağmurların ardından ez-Zeytun mahallesindeki yerinden edilmiş Filistinlilerin barındığı derme çatma bir kampta su basmış sokakta yürüyen bir çocuk (AFP)
TT

Gazze Anlaşması: Temel hükümlerin uygulanması 2026 yılına ertelendi... Anlaşma mı, gerileme mi?

Şiddetli yağmurların ardından ez-Zeytun mahallesindeki yerinden edilmiş Filistinlilerin barındığı derme çatma bir kampta su basmış sokakta yürüyen bir çocuk (AFP)
Şiddetli yağmurların ardından ez-Zeytun mahallesindeki yerinden edilmiş Filistinlilerin barındığı derme çatma bir kampta su basmış sokakta yürüyen bir çocuk (AFP)

Gazze Şeridi’nde yürürlükte olan ateşkes anlaşmasının süreci son derece yavaş ilerliyor. Anlaşmada yer alan istikrar gücünün konuşlandırılması, Barış Konseyi ile Gazze Yönetim Komitesi’nin oluşturulması ve İsrail’in kademeli çekilmesi gibi başlıklar, ilk bakışta takvimin gerisinde kalmış görünüyor.

Bu gecikmeyi pekiştiren unsur ise Washington’ın söz konusu temel maddelerin uygulanmasını 2026’ya erteleme yönündeki resmi tutumu. Bu tarihe yalnızca birkaç hafta uzak olunmasına rağmen, Trump’ın barış planının çok daha hızlı hayata geçmesi bekleniyordu. Şarku’l Avsat’a konuşan uzmanlara göre bunun başlıca nedeni, İsrail’in çıkardığı engeller; bu durum ilk aşamanın henüz tamamlanamamasına ve ikinci aşamaya ilişkin tartışmaların da başlayamamasına yol açtı.

Uzmanlar, ertelemenin hem fırsat hem de risk içerdiğini belirtiyor. Fırsat, arabulucular arasında uzlaşıya varma ya da bu uzlaşıya ulaşmak için daha fazla zaman kazanılması anlamına gelirken, risk ise anlaşmanın tehlikeye girmesi. Süreçte yaşanacak tıkanmaların yalnızca birkaç haftalık gecikmeye değil, aylar sürecek yeni ertelemelere yol açabileceği ifade ediliyor. Bu durumun seyrinin ise büyük ölçüde ABD’nin tutumu ve İsrail üzerindeki baskısına bağlı olacağı vurgulanıyor.

Trump, çarşamba akşamı yaptığı açıklamada, Barış Konseyi’nin gelecek yılın başında ilan edileceğini söyledi ve ‘dünyanın en önemli ülkelerinin liderlerinin bu yapıya katılmak istediğini’ belirtti.

Trump’ın Gazze için hazırladığı 20 maddelik planın temel unsurlarından biri olan ‘konsey’ önerisi, geçtiğimiz kasım ayında Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi tarafından kabul edilen kararda da yer almıştı. Plan uyarınca konsey, iki yıl süreyle Gazze’nin idaresinden sorumlu olacak ve bunu Filistinli teknokratlardan oluşan bir komite üzerinden yürütecek. Bu yapıya uluslararası güçler ile Mısır ve Ürdün tarafından eğitilmiş Filistin polisinin destek vermesi öngörülüyor. Konseyin ayrıca Hamas ve diğer grupların silahsızlandırılmasını denetlemesi planlanıyor.

İstikrar gücü

Barış Konseyi’nin ilanının ertelenmesine, istikrar güçlerinin konuşlandırılmasına ilişkin takvimin ötelenmesi de eşlik ediyor. ABD, İstikrar Gücü’nün Gazze’de konuşlanmasına gelecek yıl ocak ayının ortasında başlanmasını, bölgenin tamamen silahsızlandırılmasının ise nisan ayı sonunda tamamlanmasını hedefliyor. Ancak İsrail Kanal 14 televizyonu, bu takvimin ‘gerçeklikten kopuk bir beklenti’ olduğunu belirterek yeni gecikmelerin gündeme gelebileceğine işaret etti.

Bu ertelemeler, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun birkaç gün önce Gazze anlaşmasının ikinci aşamasına yaklaşılmakta olduğu yönündeki açıklamalarına rağmen yaşanıyor. Öte yandan İsrail Genelkurmay Başkanı Eyal Zamir, Gazze Şeridi’ndeki ‘sarı hattın’ fiilen yeni bir sınır hattı niteliği taşıdığını söyledi.

hyu
El-Bureyc Mülteci Kampı’ndaki çadırların önünden geçen yerinden edilmiş Filistinliler (AFP)

Filistin ve İsrail meseleleri üzerine uzmanlaşan siyaset bilimi profesörü Dr. Tarık Fehmi’ye göre Trump’ın açıklamaları, ‘tarafların hâlâ uzlaşıya varamaması nedeniyle anlaşmanın şeklen aksadığına’ işaret ediyor. Fehmi, tüm aktörlerin zaman kazanmaya, yükümlülükleri ertelemeye ve birbirlerinin hamlelerini beklemeye devam ettiğini belirterek, “Netanyahu ikinci aşamanın yaklaştığını söylüyor ama gerçekte hedefi, Gazze üzerindeki kontrolünü artırmak ve ikinci aşamanın gerekliliklerini geciktirmek” değerlendirmesinde bulundu.

Filistinli siyasi analist Dr. Eymen er-Rakab ise Trump’ın söylemini ‘uzlaşı arayışı değil, oyalama ve aksama’ olarak nitelendirdi. Rakab, istikrar gücü, Gazze Yönetim Komitesi gibi dosyaların hâlâ sonuçlanmadığını ve bunların çözümü için haftalar değil aylar gerektiğini vurguladı. Rakab’a göre gecikmenin arkasında İsrail’in Gazze’de daha fazla toprak kontrolü sağlama çabaları var ve Washington bu süreçte sessiz kalmayı sürdürüyor.

Gazze'nin yeniden inşasının akıbeti ne olacak?

Bu aksamalara rağmen, Gazze Şeridi’nin yeniden inşası, ateşkes anlaşmasının bir diğer maddesi olarak hâlâ ertelenmiş durumda. Kasım sonunda düzenlenmesi planlanan yeniden inşa konferansının gecikmesine yanıt olarak, Mısır Dışişleri Bakanı Bedr Abdulati, aralık başında Berlin’de Alman mevkidaşı Johann Wadephul ile düzenlediği ortak basın toplantısında, “Yeniden inşa konferansına eş başkanlık yapmak üzere ABD ile istişare halindeyiz. Konferansın tarihini mümkün olan en kısa sürede, ortaklarımızla iş birliği içinde belirlemeyi umuyoruz” dedi.

Tarık Fehmi’ye göre yeniden inşa adımlarını İsrail engelleyecek ve Washington’ın desteğini alarak Gazze Şeridi’ni bölme ve fiili durum stratejisini pekiştirme çabası içinde olacak. Bu durum, anlaşmanın maddelerinin bir kez daha ertelenmesine ve yeniden inşa konferansının gerçekleşmemesine yol açacak.

Arabulucuların açıklamaları, Netanyahu’nun 29 Aralık’ta Washington’a yapacağı ziyareti beklerken, kaygı ve taleplerin net bir şekilde ortaya konduğunu gösteriyor. İsrail Hükümet Sözcüsü Shosh Bedrosian birkaç gün önce düzenlediği basın toplantısında bu duruma dikkat çekti.

Öte yandan Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi ile Bahreyn Kralı Hamad bin İsa Al Halife, dün yaptıkları telefon görüşmesinde, Gazze’deki savaşın sona ermesini öngören anlaşmanın tam olarak uygulanması ve insani yardımların hızlı ve kesintisiz ulaştırılmasının gerekliliğini vurguladı. Açıklamada, Gazze’nin yeniden inşasına başlama zorunluluğu da belirtildi.

6uı8
Deyr el-Balah dışındaki el-Meğazi Mülteci Kampı’nda yıkılmış bir binanın duvar resminin önünde el arabası çeken Filistinli çocuklar (AFP)

Daha önce arabulucular ve garantörler Washington’ın katılmadığı bir toplantıyı Kahire’de gerçekleştirdi. Toplantıya Mısır Genel İstihbarat Servisi Başkanı Tümgeneral Hasan Reşad, Katar Başbakanı ve Dışişleri Bakanı Şeyh Muhammed bin Abdurrahman Al Sani ile Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) Başkanı İbrahim Kalın katıldı. Görüşmede, Gazze Şeridi’ne yönelik İsrail saldırılarının arttığı geçen ayın ardından, herhangi bir ihlalin önlenmesi ve ateşkesin kalıcı hâle getirilmesi ele alındı.

Ancak arabulucuların açıklamaları, taleplerin yanı sıra endişeleri de yansıtıyor. Katar Başbakanı birkaç gün önce yaptığı açıklamada, “Şu anda kritik bir noktadayız… Ateşkesin sürdüğünü garanti edemeyiz. Ateşkes, ancak İsrail’in tamamen çekilmesi ve Gazze’de istikrarın sağlanmasıyla tamamlanmış olur” dedi. Başbakan, İsrail güçlerinin bölgede kalmaya devam etmesi ve ihlallerin sürmesinin çatışmanın yeniden tırmanmasına yol açabileceğini vurguladı.

Tarık Fehmi’ye göre Mısır’ın girişimleri, anlaşmanın uygulanmasının zorluğunun farkında olmasından kaynaklanıyor ve tarafların süreci geciktirme çabalarını gözlemlemek açısından kritik bir rol oynuyor. Fehmi, Trump ile Netanyahu arasında gerçekleşecek görüşmenin, mevcut aksaklıkları aşacak uzlaşıların sağlanması açısından belirleyici olacağını, örneğin Hamas’ın silahsızlandırılmasının süresinin iki yıla uzatılması gibi düzenlemelerin bu görüşmelerde gündeme gelebileceğini belirtti.

Eymen er-Rakab da aynı görüşte; Trump-Netanyahu görüşmesinin, Gazze anlaşması maddelerinin akıbetini netleştireceğini ve sürecin ya hızlandırılarak uygulanacağını ya da İsrail’in genişleme stratejisi lehine geciktirileceğini ifade etti.