Dünya basınından Aksa Tufanı analizleri: "İsrail istihbaratı parçaları bir araya getiremedi"

Hamas ve İsrail arasındaki çatışmalar tüm şiddetiyle sürerken, dünya basını Ortadoğu'daki durumu değerlendirdi

Filistinliler, Gazze Şeridi'ndeki Han Yunus'ta imha edilen bir İsrail tankının üzerinde bayrak açtı (AP)
Filistinliler, Gazze Şeridi'ndeki Han Yunus'ta imha edilen bir İsrail tankının üzerinde bayrak açtı (AP)
TT

Dünya basınından Aksa Tufanı analizleri: "İsrail istihbaratı parçaları bir araya getiremedi"

Filistinliler, Gazze Şeridi'ndeki Han Yunus'ta imha edilen bir İsrail tankının üzerinde bayrak açtı (AP)
Filistinliler, Gazze Şeridi'ndeki Han Yunus'ta imha edilen bir İsrail tankının üzerinde bayrak açtı (AP)

Hamas'ın cumartesi sabahı İsrail'e karşı başlattığı Aksa Tufanı operasyonunda çatışmalar sürerken, savaşın Ortadoğu'daki diplomatik ilişkilere etkisi, dünya basınından analizlerle masaya yatırıldı.

Hamas'ın askeri kanadı İzzeddin Kassam Tugayları'nın işgal altındaki Gazze Şeridi'nden dün sabah başlattığı Aksa Tufanı operasyonuna, İsrail de Demir Kılıçlar operasyonuyla yanıt verdi.

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, Hamas'ın roket saldırılarının ardından savaş ilan ederken, Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas da "Filistinlilerin kendilerini savunma hakkı vardır" dedi.

Filistin Sağlık Bakanlığı, İsrail'in Gazze'ye saldırılarında 493 kişinin hayatını kaybettiğini, 2 bin 751 kişinin yaralandığını açıkladı. İsrail basınında, saldırılarda 700'den fazla İsraillinin hayatını kaybettiği, 2 bin 315 kişinin de yaralandığı belirtildi.

Washington Post: "İsrail istihbaratı parçaları bir araya getiremedi"

ABD'nin önde gelen gazetelerinden Washington Post'un (WP) analizindeyse, Hamas saldırısının İsrail için "bir istihbarat başarısızlığı olduğu" savunuldu. 

David Ignatius'un kaleme aldığı analizde, İsrail'in uluslararası istihbarat teşkilatı Mossad başta olmak üzere istihbarat servislerinin, "Hamas'ın ve ona destek veren İran'ın kapasitesini doğru değerlendiremediği ve böyle bir saldırıyı öngöremediği" değerlendirmesi yapıldı. 

Analizde, 11 Eylül olaylarında Amerikan istihbaratçılarının da benzer bir hataya düştüğü savunularak, İsrail'in elindeki bilgilerden yola çıkıp "parçaları bir araya getiremediği" yorumu paylaşıldı.

Ignatius, yargı reformu nedeniyle İsrail'de son dönemde yaşanan iç karışıklıklara ve büyük protestolara da işaret ederek, "Hamas ve İran'ın bu gösterilerden yola çıkıp, İsrail'in içten zayıfladığını düşünmüş olabileceğini" yazdı.

Haaretz: "İsrail'i bekleyen 4 kötü seçenek var"

İsrail'in tanınmış gazetelerinden Haaretz, Hamas saldırıları karşısında Tel Aviv yönetiminin zor duruma düştüğünü yazdı. 

Analizde, İsrail'in mevcut çatışmalarda izleyebileceği 4 seçenek olduğu belirtildi. 

Buna göre ilk seçenek, Hamas ve İsrail arasında esir takası yapılması. Haberde, "Hamas'ın, İsraillileri öldürdükleri için hapse atılan Filistinlilerin salıverilmesi durumunda muazzam bir moral desteği elde edeceği" yazıldı.

İkinci seçenekse İsrail ordusunun Gazze Şeridi'ne saldırılarını artırması. Analizde, böyle bir hava harekatı senaryosunda binlerce Filistinli sivilin de öleceğine dikkat çekildi. 

Üçüncü seçenek olarak da Tel Aviv yönetiminin Gazze Şeridi'ndeki ablukayı sıkılaştırabileceği belirtildi. Böyle bir seçeneğin de "insani felakete ve uluslararası fiyaskoya neden olabileceği" yazıldı. 

Dördüncü ve son seçenekse İsrail ordusunun hava saldırılarına ek olarak kara operasyonu başlatması. Bu senaryonun gerçekleşmesi durumunda, "her iki tarafın da ağır kayıplar vereceği ve hatta operasyonun başarısızlığa bile uğrayabileceği" değerlendirmesi yapıldı. 

Guardian: "Türkiye ve Mısır arabuluculuk yapabilir" 

Birleşik Krallık'ın önde gelen gazetelerinden Guardian, Hamas'ın saldırısının Ortadoğu diplomasisinin görünümünü "aniden değiştirdiğini" yazdı.

Guardian'ın diplomasi editörü Patrick Wintour, bölgedeki çatışmaların sonlandırılması için Mısır ve Türkiye'nin arabulucu rolü oynayabileceğine işaret etti. 

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, çatışmalara dair ilk açıklamasında taraflara itidal çağrısı yapmıştı. Daha sonraki açıklamasındaysa "Ortadoğu'da kalıcı barış ancak Filistin-İsrail sorununun nihai çözüme kavuşturulmasıyla mümkündür" demişti.  Dışişleri Bakanlığı da çatışmaların kontrol altına alınması için gerekli temasların sağlandığını bildirmişti. 

Wintour, iki ay sonra Mısır'da cumhurbaşkanlığı seçimlerinin yapılacağına dikkat çekerek, "Mısır, Gazze'de kaos yaşanmasını göze alamaz" diye yazdı. 

Analizde, son dönemde İsrail ve Suudi Arabistan arasında ABD arabuluculuğunda gerçekleştirilen normalleşme görüşmelerinin de sekteye uğradığı ifade edilerek, "İran, Suudi Arabistan'ın İsrail'le anlaşma yapmasını imkansız hale getirmek istiyor" değerlendirmesi yapıldı.

(AA)

France 24: "Çok cepheli bir savaşa dönüşebilir"

Fransa'nın kamu yayıncısı France 24'ün analizindeyse Hamas ve İsrail arasındaki çatışmaların başka cephelere de yayılabileceğine dikkat çekildi.

Fransız araştırma dergisi Orients Stratégiques'ten David Rigoulet-Roze, Hizbullah'ın da Hamas'a desteğiyle savaşta Lübnan sınırında ikinci bir cephenin açılabileceğini söyledi. 

Hamas'ın saldırılarının ardından Hizbullah da İsrail'e roket fırlatmış, İsrail ordusuysa Lübnan'ın güneyinde Hizbullah'a ait bölgelere saldırı düzenlemişti.

Washington merkezli düşünce kuruluşu Arap Körfez Devletleri Enstitüsü'nden Hüseyin İbiş de şu değerlendirmeyi paylaştı: 

İsrail ordusu, Gazze'ye doğrudan asker gönderirse Hizbullah da Lübnan'da cephe açabilir. İsrail'in, çoğu İran'a bağlı çeşitli direniş gruplarıyla çok cepheli bir savaşa sürüklendiğini görebiliriz.

İran, Hamas'ın İsrail'e saldırılarına destek verdiğini ve Filistinlilerin yanında olduğunu duyurmuştu. İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi, savaş başlamadan önce ABD arabuluculuğundaki normalleşme sürecini de "gericilik" diye nitelemişti.

Akademisyen, "Hamas'ın İsrail ve Suudi Arabistan arasındaki normalleşme görüşmelerini durdurma ihtimalinin epey yüksek olduğunu" da savundu.

(AA)

AFP: "İran - ABD diplomasisinde kapılar kapandı" 

Fransız haber ajansı AFP'nin analizinde Hamas - İsrail çatışmasının, "ABD'nin Ortadoğu'daki sorunları kontrol altında tutmak için İran'la yürüttüğü sessiz diplomasinin kapılarını kapattığı" yazıldı. 

Haberde, geçen ay Washington ve Tahran arasında yapılan esir takası hatırlatılarak, bunun "iki ülke arasındaki buzları eritmeye başladığı" ifade edildi.

ABD merkezli düşünce kuruluşu Dış İlişkiler Konseyi'nden Ray Takeyh ise Hamas-İsrail çatışmasının bu süreci tıkadığını savunarak, şu değerlendirmeyi yaptı: 

İran'la yapılan anlaşma sadece mahkumların serbest bırakılmasıyla değil, aynı zamanda iki devlet arasındaki çatışmayı potansiyel olarak azaltabilecek bir sürecin tesis edilmesiyle ilgiliydi. İranlıların gerçekten gerilimi azaltmakla ilgilendiklerine dair hiçbir belirti görmüyorum.

Brüksel merkezli Uluslararası Kriz Grubu'ndan Ali Vaez ise ABD'de gelecek yıl düzenlenecek seçimlerin yaklaştığına ve ABD-İran arasındaki nükleer program açmazına dikkat çekerek, Washington'ın Tahran'la ilişkilerinde tansiyonu tırmandırmasının iyi bir strateji olmayacağını söyledi. 

Independent Türkçe



İsrail Şam'ı bombaladıktan sonra Ahmed Eş-Şara'yı mı hedef alıyor?

Suriye Devlet Başkanı Ahmed eş Şara (Arşiv)
Suriye Devlet Başkanı Ahmed eş Şara (Arşiv)
TT

İsrail Şam'ı bombaladıktan sonra Ahmed Eş-Şara'yı mı hedef alıyor?

Suriye Devlet Başkanı Ahmed eş Şara (Arşiv)
Suriye Devlet Başkanı Ahmed eş Şara (Arşiv)

İsrail, çarşamba günü Suriye'ye yönelik saldırılarını artırarak başkent Şam'ı hedef aldı. Newsweek, olayı, İsrail'in Süveyda'da artan mezhepsel şiddet ortamında operasyonlarını yoğunlaştırdığı bir dönemde, Suriye Devlet Başkanı Ahmed eş-Şara'nın yedi aylık görev süresi boyunca karşı karşıya kaldığı en ciddi kriz olarak nitelendirdi.

Suriye Devlet Başkanı ABD Başkanı Donald Trump'ın beğenisini kazanmış olabilir ama yakında İsrail'in hedef listesine girebilir.

İsrail'in operasyonları, devrik Cumhurbaşkanı Beşşar Esed rejiminin yıkılmasının hemen ardından İsrail ordusunun askeri hedeflere yönelik geniş çaplı bir saldırı kampanyası başlatarak daha güneydeki toprakları ele geçirmesinden sonra Suriye'deki en yoğun operasyonlar oldu.

Görsel kaldırıldı.İsrail hava saldırılarının hedef aldığı Şam'daki Savunma Bakanlığı binası (AFP)

"İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun söylemleri, Şara'nın gerilimi azaltma çağrılarına rağmen tırmanırken, yeni Suriye cumhurbaşkanı, Tel Aviv'in Şara’nın da karşı olduğu İran yanlısı "direniş ekseni" ile son 21 aydır süren çatışmasında İsrail'in birçok önemli düşmanının başına geldiği gibi, hedef haline gelebilir.  

İsrail'in eski büyükelçilerinden ve şu anda Yahudi Dürzi örgütünün CEO'su olan Rida Mansur Newsweek'e şunları söyledi: “İsrail son zamanlarda, eski Hizbullah Genel Sekreteri Hasan Nasrallah, İranlı askeri komutanlar ya da Hamas lideri gibi belirli bir liderin, ulusal güvenliğine açık bir tehdit oluşturduğunu hissettiğinde harekete geçeceğini gösterdi.”

Mansur şöyle devam etti: "Bu bir gerçek. Son iki yıl içinde yaşandı. Bu, İsrail'in ilk tercihi olmayacaktır. İsrail Suriye'de kaosu tetikleyebileceğinin farkına varabilir ama bu, kaosu en başta onun başlatıp başlatmadığına bağlı, o zaman başka liderlere de şans verilmeli."

Mansur, son günlerde aralarında kadın ve çocukların da bulunduğu yüzlerce Suriyeli Dürzi'nin, Suriye güvenlik güçleri tarafından desteklendiği iddia edilen ve aralarında yabancı ve yerel milislerin de bulunduğu Bedevi aşiretleri tarafından öldürüldüğüne dair haberler üzerine İsrail askeri müdahalesi çağrısında bulunan İsrail Dürzi toplumunun önde gelen isimleri arasında yer alıyor.

Şam'ın Dürzilerin çoğunlukta olduğu güney banliyölerinde şubat ayında Suriye güçleri ve milisler arasında yaşanan kanlı çatışmalar, Netanyahu'nun bu azınlığın kaderiyle ilgili ilk büyük tehditlerini savurmasına yol açtı. Nisan ayında yeniden su yüzüne çıkan şiddet, İsrail'in daha sert uyarılarına neden oldu ve mayıs ayında bir süreliğine yatışmış gibi görünse de son günlerde yeniden su yüzüne çıktı. İsrailli yetkililer böylece, ülkelerini bölgedeki azınlık haklarının koruyucusu olarak gösterme fırsatını yakaladı.

İsrail'in ABD Büyükelçiliği'nde diplomat olarak görev yapan Sevsen Natur Hassun, dün Newsweek'te yayınlanan yazısında, “Suriye sınırının tamamen silahsızlandırılmasını sağlayarak, ortak değerlerimiz ve azınlık gruplarının korunması için hareket ederek, rejimin Dürzilere zarar vermesini engellemeye kararlıyız. Herkes bilmelidir ki, Suriye Dürzileri, Arap çoğunluklu bölgede, çoğulculuğun ve azınlık çeşitliliğinin son sembolüdür” ifadelerini kullandı.

Eş Şara, Dürzileri korumanın hükümeti için bir “öncelik” olduğunu açıkladı ve İsrail'i “Suriye'yi savaşa ve bölünmeye sürüklemeye çalışmakla” suçladı.

Mansur şöyle devam etti: "İsrail, Suriye'nin güneyinin Lübnan ya da Gazze'ye dönüşmesine izin veremez. Harekete geçmek için çok uzun süre tereddüt ettiğimiz o yerlerden çok acı bir ders aldık. Çok uzun süre bekledik ve çok yüksek bir bedel ödedik. Dolayısıyla İsrail'in şu anki ruh hali, 7 Ekim 2023'teki Hamas saldırısı senaryosunun tekrarlanmasını önlemek için elimizden gelen her şeyi yapmaktır."

Bu strateji, Netanyahu'nun dünkü konuşmasında da vurguladığı gibi, Şam'dan Golan Tepelerine kadar Suriye'nin güneyinde, Suveyda'yı da içine alan bir “tampon bölge” kurulmasını içeriyor.

Mansur, “Şara güneydeki Dürzilerin haklarını savunmayı taahhüt etmezse, iç savaşın ilk yıllarında kuzeydoğuda kurulan ABD destekli Kürt güçlerine benzer fiili bir özerk bölgenin oluşturulmasıyla karşı karşıya kalabilir” değerlendirmesinde bulundu.

Mansur, “Dürzilere özerklik verilmesi İsrail'in Suriye'nin güneyinde istikrarı sağlamasına yardımcı olacaktır ki, bence bu herkes için faydalı olacaktır. Bu İsrail için de iyi, Dürziler için de iyi. Şam hükümeti ülkeyi birleştirmenin önemini anlamazsa, izlediği politikanın bedeli bu olacaktır" şeklinde görüşünü dile getirdi.

Görsel kaldırıldı.ABD Başkanı Donald Trump ile Suriye Devlet Başkanı Ahmed eş-Şara arasında Riyad'da görüşme (Arşiv-AP)

ABD, İsrail'in son saldırılarına desteğini çekmenin yanı sıra, Suriye'nin birliğini ve toprak bütünlüğünü de savundu ki bu mesaj, Beyaz Saray'ın Kürt müttefiki Suriye Demokratik Güçleri'nin (SDG) merkezi hükümete entegre olmasını öngören ve şu anda durmuş olan anlaşmanın müzakere edilmesindeki rolüyle pekiştirildi.

Şarku'l Avsat'ın edindiği bilgiye göre Trump Netanyahu'ya yakın dururken, ABD lideri aynı zamanda mayıs ayında kendisini Suriye'ye yönelik yaptırımları kaldırmaya ikna ettiği belirtilen Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile de yakın ilişkiler kurdu.

Erdoğan dün yapılan kabine toplantısında, Suriye'nin bölünmesine yönelik iddiaları sert bir dille eleştirerek şunları söyledi: "Suriye'nin bölünmesine dün de razı olmadık, bugün de yarın da asla razı olmayacağız. Ülkenin toprak bütünlüğü pahasına Suriye'nin güneyi ile kuzeyi arasında bir koridor oluşturmayı hayal edenler asla amaçlarına ulaşamayacaklar."

"Suriyeli kardeşlerimizle dayanışma içinde bunlara engel olacağız ama İsrail ile soruna bulaşanlar er ya da geç büyük bir hesap hatası yaptıklarını anlayacaklardır."