‘Yakılmış topraklar’: İsrail’in kara operasyonuna hazırlık stratejisi

Bu hafta Gazze Şeridi’ne yönelik hava bombardımanıyla geçti

AFP
AFP
TT

‘Yakılmış topraklar’: İsrail’in kara operasyonuna hazırlık stratejisi

AFP
AFP

Salim Al-Rayes

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun geçtiğimiz cumartesi günü Gazze Şeridi’ndeki Filistinli gruplara, özellikle de Hamas hareketinin askerî kanadı İzzeddin el-Kassam Tugayları’na savaş ilan ettiğinden beri İsrail ordusunun saldırıları durmadı. Aksine evlerinde güvende olan siviller hedef alınmaya devam etti ve aralarındaki çocuklar, kadınlar ve yaşlılar katledildi. Gazzeli yüzlerce kişi de yerinden edilerek, yerleşim bölgeleri tümüyle yok edilmeden önce göçe zorlandı.

İsrail’in Gazze’ye yönelik operasyonu Gazze Şeridi sınırları dışından bir hava, kara ve deniz bombardımanıyla sınırlıydı. Eşzamanlı olarak sınırın diğer tarafında Filistinli grupların savaşçıları ile İsrail ordusu askerleri arasında çatışmalar da yaşandı. İsrail ordusu, 7 Ekim sabahı İsrailliler arasında bin 200’den fazla kişinin ölmesine, 3 bin 190’dan fazla kişinin yaralanmasına, büyük bir kısmının ve muhtemelen 150 kadar kişinin esir edilmesine sebep olan saldırının üzerine ‘temizlik’ operasyonu yaptığını iddia etti.

Netanyahu’nun savaş hali ilan etmesinden bu yana, “Sahada savaş görmedik. Yani Netanyahu’nun tarif ettiği gibi bir dehşet ve hız görmedik” diyen İsrail işleri uzmanı Ehab Jabareen’e göre “olan bitenler, İsrail’in 2008’den bu yana tekrar eden saldırılarında yaşananların bir tekrarı. Yani işgalci ordu ile direniş güçleri arasında ve silahsız sivillere karşı eşitsiz bir savaştan ibaret. Hatta bu bir savaş bile değil; ordu tarafından sivillere yönelik saldırı. Dolayısıyla iki saikin olduğu çok açık.” Al Majalla’ya konuşan Jabareen, halkı ve dünya karşısındaki imajı sarsılan İsrail’in bu aşamada Gazze’den intikam almaya ve kurbanların sayısında bir denge oluşturmaya odaklandığını belirtti. Buna göre İsrail tarafındaki bin 300 can kaybının Filistinliler arasındaki iki kat değil, birkaç kat fazla can kaybıyla denkleşmesi gerekiyor.

Jabareen’e göre Netanyahu’nun üzerinde düşündüğü ikinci aşama ya da denklem ise ‘İsrail’in esirlerini kurtarması’ ki bunu da sivillere karşı eşi benzeri görülmemiş saldırılar yoluyla bir tablo çizip askerî gücünü abartılı sergileyerek yapıyor. Amacı Hamas’ı, özellikle içeriden bir halk baskısı hissederse, müzakere sürecine olabildiğince az şartla boyun eğdirmek.

“İsrail’in Gazze’ye yönelik operasyonu Gazze Şeridi sınırları dışından bir hava, kara ve deniz bombardımanıyla sınırlıydı. Eşzamanlı olarak sınırın öbür tarafında Filistinli grupların savaşçıları ile İsrail ordusu askerleri arasında çatışmalar da yaşandı”

Cumartesi sabahı İsrail saldırılarının başlamasından bu yana Gazze Şeridi’ndeki ölülerin sayısı bin 55’e yükselirken yaralıların sayısı da 5 bin 180’in üzerine çıktı. İsrail ordusu ise Gazze’ye komşu yerleşimlerde çıkan çatışmalar arasında İsrail askerleri tarafından öldürülen ve Hamas savaşçılarına ait binden fazla cesedin varlığını bildirdi.

Bu bağlamda çarşamba akşamı İsrail Kamu Yayın Kuruluşu (Makan), geçici bir İsrail olağanüstü hâl hükümeti kurulduğunu duyurdu. Açıklamaya göre Netanyahu, Beni Gantz ve Yoav Galant’tan oluşan hükümet, Gazze’de Hamas hareketine yönelik savaşı yönetmeye odaklanıyor. Başbakan bu hükümeti kurarak, başarısızlığın ve Filistin direnişinin planlama ve zamanlamaya dair bir ön istihbarat bilgisi olmaksızın geçtiğimiz cumartesi günü düzenlediği işgal altındaki toprakları bombalama ve ayrım duvarına saldırma operasyonunun sorumluluğundan kaçmayı hedefliyor.

Foto: 12 Ekim 2023’te İsrail’in güneyindeki Gazze sınırı yakınlarında bir İsrail topçusu top mermileri atıyor (AFP)
12 Ekim 2023’te İsrail’in güneyindeki Gazze sınırı yakınlarında bir İsrail topçusu top mermileri atıyor (AFP)

Jabareen, Netanyahu’nun geçici hükümeti oluşturarak elde etmeye çalıştığı iki temel faktöre işaret ediyor. Bunlardan birincisi, son dokuz aydır yüzleştiği sorun. Netanyahu, hükümetinin zayıflığı ve sağcı bakanların uyguladığı baskı nedeniyle girdiği sarmaldan acilen çıkmak istiyor. Söz konusu bakanların başında gelen Maliye Bakanı Bezalel Smotrich ile İç Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir, İsrail’in bir liderlik krizi yaşamasına neden oldu. Olağanüstü hâl hükümeti ise Netanyahu’ya ‘ağaçtan inme’ imkânı verecek.

Gantz, şu an İsrail sokaklarında partiler arası ‘birliğe’ duyulan acil ihtiyaca bakarak, mevcut olağanüstü hâl hükümetine katılmanın bir liderlik konumu ifade ettiğini düşünüyor. İsrail işleri uzmanının da belirttiği üzere Gantz, halk karşısında bu liderlik konumundan faydalandı.

Sorumluluk dağıtımı

İkinci ve en önemli faktör ise sorumluluğu paylaştırmaktır. “Yani savaştan sonraki ilk gün İsrail halkı, suçlama parmağını yöneltmeye başlayacak. Netanyahu bu parmakların sadece 7 Ekim için değil, sonrası için de yöneltilmesini istiyor ve sorumluluk ve hesap verme konusunda ortaklar arıyor.”

Tüm bunlara ek olarak savaşın yönetilmesi için askerî deneyime sahip profesyonellere ihtiyaç olduğunu ve bu konuda Ben-Gvir ile Smotrich’in popülaritesinin bir faydası olmayacağını söyleyen uzman, bu durumu şöyle açıklıyor: “Bu ana kadar mini hükümet masasında (kabine) Netanyahu ile oturanlar birçok yeterlikten yoksun kimseler. Dolayısıyla Netanyahu’nun bu hükümet içinde savaşı yönetecek profesyonel kişilere ihtiyacı var.”

Jabareen’e göre kuzey cephesi, Hizbullah’a karşı herhangi bir intikam operasyonuna ev sahipliği yapmadığı için İsrail’in önceliği değil. Evet, işgal güçlerine karşı güçlü ve derin mesajlar vermek amacıyla, Gazze’ye herhangi bir kara saldırısı olması halinde Hizbullah’ın savaşa müdahil olacağına dair mesajlar veriliyor.

“Bölge tümüyle ‘şeytanın elinde’. Yani yanlışlıkla da olsa çıkan tek bir kıvılcım, meseleyi büyük bir askerî vücut gösterisinin yapıldığı savaştan, kelimenin tam anlamıyla bölgesel bir savaşa dönüştürebilir. Çünkü sahada olup bitenlere dair uzlaşmacı çözümler söz konusu değil”

Ancak İsrail’in kuzey cephesine yönelik tutumları ve niyetleri konusunda daha önce açıklananlara rağmen Jabareen’in ifadesiyle “Bölge tümüyle ‘şeytanın elinde’. Yani yanlışlıkla da olsa çıkan tek bir kıvılcım, meseleyi büyük bir askerî vücut gösterisinin yapıldığı savaştan, kelimenin tam anlamıyla bölgesel bir savaşa dönüştürebilir. Çünkü sahada olup bitenlere dair uzlaşmacı çözümler söz konusu değil.”

İsrail’in Gazze’de ‘insanları ve taşları’ yıkan saldırıları devam ederken İsrailli liderler Gazze Şeridi’nde Hamas’a karşı bir kara savaşı hazırlığı yapıldığına dair tehditler savuruyor ki İsrailli bazı isimler bu savaşı, ‘bir ölüm tuzağı’ olarak niteledi.

Foto: 12 Ekim 2023’te İsrail-Gazze Şeridi sınırı yakınlarında bir tankın üzerinde oturan İsrailli bir asker (Reuters)
12 Ekim 2023’te İsrail-Gazze Şeridi sınırı yakınlarında bir tankın üzerinde oturan İsrailli bir asker (Reuters)

Siyasi analist şöyle diyor:

“İsrail’in Gazze konusunda herhangi bir stratejisi yok. Bu yüzden bence havadan stratejik saldırıların en önemli hedeflerinden biri, bir şehir olarak Gazze’nin özelliklerini, dolayısıyla her iki taraf için de kolay ve olabildiğince az hasarlı olabilecek bir toprak parçasıyla uğraşıldığını gizlemeye çalışmaktır.”

Şarku'l Avsat'ın çevirdiği Majalla kaynaklı habere göre Jabareen, kara askerî operasyonunun ya da saldırısının en az 150 hedefi olduğunu belirterek, İsrail'in bu hedeflerden emin değilse, bu hedeflere ulaşma ve esirlerini kurtarma konusunda açık göstergeler olmadan kendisini bu tuzağa düşürmeyeceğini belirtti.

Beş gün önce Gazze ayrım duvarının diğer tarafına yönelik saldırı esnasında 150 İsraillinin Filistinliler tarafından esir alındığı tahmin ediliyor. Bu esirler büyük ihtimalle tek bir mekânda tutulmayacaklar, ki bunu İsrail de teyit etti. “İsrail’in bu esirlerin tutulduğu yerlere nasıl ulaşılabileceği gibi bir sorunu var” diyen Jabareen, değerlendirmesini şu sözlerle bitiriyor:

“Bence İsrail’in, hedeflerine ulaşma çabasına gelene kadar bir çıkmazın içinde olduğu açık. Bundan dolayı şu aşamada, bir sonraki aşamanın uygulanmasına stratejik olarak hizmet edecek yakılmış topraklar politikasına daha fazla dayanmaya çalışıyor.”

* Şarku’l Avsat tarafından Al Majalla dergisinden tercüme edilmiştir.



Gazze'de İç Güvenlik yetkilisi Zemzem’e suikast: İçişleri Bakanlığı soruşturma başlattı

Yarbay Ahmed Zemzem, silahlı kişilerin arabasına açtığı ateş sonucu öldürüldü (Filistin Enformasyon Merkezi)
Yarbay Ahmed Zemzem, silahlı kişilerin arabasına açtığı ateş sonucu öldürüldü (Filistin Enformasyon Merkezi)
TT

Gazze'de İç Güvenlik yetkilisi Zemzem’e suikast: İçişleri Bakanlığı soruşturma başlattı

Yarbay Ahmed Zemzem, silahlı kişilerin arabasına açtığı ateş sonucu öldürüldü (Filistin Enformasyon Merkezi)
Yarbay Ahmed Zemzem, silahlı kişilerin arabasına açtığı ateş sonucu öldürüldü (Filistin Enformasyon Merkezi)

Filistin Enformasyon Merkezi, Gazze Şeridi'ndeki İç Güvenlik Teşkilatı yetkililerinden Yarbay Ahmed Zemzem’in bu sabah Gazze Şeridi'nin orta kesiminde yer alan Megazi Mülteci Kampı’nda silahlı kişiler tarafından düzenlenen silahlı saldırıda öldürüldüğünü bildirdi.

Gazze İçişleri Bakanlığı tarafından yapılan kısa basın açıklamasında, ilgili makamların Yarbay Ahmed Zemzem suikastıyla ilgili ‘derhal soruşturma başlattığı’ ve suikasta karışan şüphelilerden birini tutukladığı, diğer şüphelilerin izini sürme çabalarının ise devam ettiği belirtildi. Açıklamada olayın arkasındaki koşulları ve nedenleri ortaya çıkarmak için çalışmaların sürdürüldüğü ifade edildi.

Olay, İsrail ordusunun dün akşam Gazze şehrinin batısındaki er-Raşid Caddesi’nde bir araca düzenlenen baskında Hamas'ın silahlı kanadı İzzeddin el-Kassam Tugayları liderlerinden Raid Saad'ı öldürdüğünü açıklamasının üzerinden 24 saat geçmeden meydana geldi. İsrail, Saad'ın öldürüldüğü saldırıyla, Gazze'deki ateşkes anlaşmasını bir kez daha ihlal etti.


Cezayir’de Kabiliyeliler ‘MAK’ ayrılıkçı projesine karşı birleşti

Bejaia'da ayrılıkçı projeye karşı düzenlenen miting sırasında aktivistler (Özel hesaplar)
Bejaia'da ayrılıkçı projeye karşı düzenlenen miting sırasında aktivistler (Özel hesaplar)
TT

Cezayir’de Kabiliyeliler ‘MAK’ ayrılıkçı projesine karşı birleşti

Bejaia'da ayrılıkçı projeye karşı düzenlenen miting sırasında aktivistler (Özel hesaplar)
Bejaia'da ayrılıkçı projeye karşı düzenlenen miting sırasında aktivistler (Özel hesaplar)

Cezayir’de Kabiliye bölgesi, ayrılıkçı “MAK” hareketinin Fransa’da ilan etmeyi planladığı “bağımsız Kabiliye devleti” girişimine karşı dikkat çekici bir toplumsal mobilizasyona sahne oldu. Cezayir yönetiminin, ülkenin toprak bütünlüğünü hedef almakla suçladığı bu girişime karşı bölgede çeşitli protesto ve farkındalık faaliyetleri gerçekleştirildi.

Başkent Cezayir’in yaklaşık 250 kilometre doğusunda bulunan ve Kabiliye’nin en büyük kentlerinden biri olan Becaia (Bejaia) vilayetinde, vatandaşlar ve yerel aktörler ulusal birliğe zarar verecek her türlü projeye karşı olduklarını ortaya koyan çok sayıda inisiyatif gerçekleştirdi. Kent genelinde çok sayıda ev ve iş yerinin cephelerine Cezayir bayraklarının asıldığı gözlemlendi.

Becaia Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü tarafından “Cezayir tek ve bölünmezdir” sloganıyla düzenlenen, ulusal bayraklarla süslenmiş araçlardan oluşan bir konvoy, kent merkezinden hareket ederek çeşitli cadde ve köyleri dolaştı. Öte yandan Becaia Üniversitesi öğrencileri yayımladıkları bildiride, ayrılıkçı MAK hareketinin projesini reddettiklerini belirterek, “Cezayir’in birliği ve egemenliğine” olan bağlılıklarını vurguladı.


HDK, Güney Kordofan'daki BM karargahına saldırdı: Altı Bangladeşli asker öldürüldü

Sudan'ın kuzeyindeki bir beldede devriye gezen HDK üyeleri (Arşiv - AP)
Sudan'ın kuzeyindeki bir beldede devriye gezen HDK üyeleri (Arşiv - AP)
TT

HDK, Güney Kordofan'daki BM karargahına saldırdı: Altı Bangladeşli asker öldürüldü

Sudan'ın kuzeyindeki bir beldede devriye gezen HDK üyeleri (Arşiv - AP)
Sudan'ın kuzeyindeki bir beldede devriye gezen HDK üyeleri (Arşiv - AP)

Sudan’da Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) dün, kuşatma altındaki Güney Kordofan eyaletinin yönetim şehri Kadugli şehrine insansız hava aracı (İHA) ile düzenlediği bir saldırıyla şehirdeki Birleşmiş Milletler (BM) karargahını hedef aldı. Saldırıda en az altı Bangladeşli asker öldürüldü. Öte yandan şehirdeki bazı insani yardım kuruluşları ve BM ajansları, kötüleşen güvenlik durumu nedeniyle personelini tahliye etmeye başladı.

BM Abyei Geçici Güvenlik Misyonu (UNISFA) tarafından yapılan açıklamada, Kadugli'deki BM merkezine düzenlenen İHA’lı saldırıda ‘altı askerin öldürüldüğü ve altı askerin yaralandığı’ duyuruldu. UNISFA tüm kurbanların Bangladeşli olduğunu ekledi.

Öte yandan Bangladeş Başbakanı Muhammed Yunus, yaptığı açıklamada olaydan dolayı ‘derin üzüntüsünü’ dile getirdi.

BM Genel Sekreteri António Guterres ise Sudan'daki UNISFA askerlerine yönelik saldırıların ‘haksız ve savaş suçu niteliğinde’ olduğunu vurguladı.

Guterres, sosyal medya platformu X hesabından yaptığı paylaşımda, UNISFA askerlerini hedef alanlardan hesap sorulması çağrısında bulundu.

Sudan Egemenlik Konseyi saldırıyı kınadı

Öte yandan Sudan Geçiş Dönemi Egemenlik Konseyi, saldırıyı ‘uluslararası insani hukukun ciddi bir ihlali ve açık bir ihlali’ olarak nitelendirdi.

Konsey tarafından yapılan açıklamada, ‘korunan bir BM tesisini hedef almanın, organize terörizme eşdeğer tehlikeli bir tırmanış ve suç teşkil eden bir davranış olduğu, uluslararası hukuku kasıtlı olarak hiçe saydığı’ vurgulandı.

sd
Sudan ordusu komutanı Korgeneral Abdulfettah el-Burhan (AFP)

Saldırıdan HDK’yı sorumlu tutan konsey, BM ile uluslararası topluma BM tesislerinin korunması için ‘kararlı tutumlar ve caydırıcı önlemler almaları’ çağrısında bulundu.

HDK dün, kuşatma altındaki Güney Kordofan eyaletinin yönetim şehri Kadugli şehrine İHA’lı saldırı düzenleyerek BM karargahını hedef aldı ve en az altı sivili öldürdü. Bunun üzerine şehirdeki bazı insani yardım kuruluşları ve BM ajansları, kötüleşen güvenlik durumu nedeniyle personelini tahliye etmeye başladı.

Sudan Geçiş Dönemi Egemenlik Konseyi, saldırıyı ‘uluslararası insani hukukun ciddi bir ihlali ve açık bir ihlali’ olarak nitelendirdi. Konsey tarafından yapılan açıklamada şu ifadeler yer aldı:

“Korunan bir BM tesisini hedef almak, organize terörizme eşdeğer tehlikeli bir tırmanma ve suç teşkil eden bir davranış olup, uluslararası hukuku kasıtlı olarak hiçe sayma ve insani yardım ve uluslararası misyonların çalışmalarını doğrudan tehdit etme anlamına gelir.”

dfrgt
BM Genel Sekreteri António Guterres (Reuters)

HDK, bu saldırıyı, BM Genel Sekreteri António Guterres’in HDK’yı ‘kötü güçler’ olarak nitelendirdiği, HDK’nın ise BM'yi ‘çifte standart’ uygulamakla suçladığı açıklamasından iki sonra gerçekleşti.

Birçok kaynak, HDK'nın Kadugli şehrine İHA’lı saldırı düzenlediğini bildirdi. Şehirde dumanlar yükseldiği görüldü. Fransız Haber Ajansı AFP’ye konuşan bir sağlık kaynağı, BM karargahına düzenlenen İHA’lı saldırıda en az altı sivilin öldüğünü söyledi.

Bölge sakinleri kaçıyor

Sudan merkezli bir haber sitesi, HDK'ya bağlı Sudan Kurucu İttifakı’nın (Te’sis) perşembe günü Kadugli sakinlerine askeri çatışma ve operasyon bölgelerini terk etmeleri çağrısında bulunduğunu aktardı. Haberde, bu çağrının bölge sakinleri tarafından geniş çapta dikkate alındığı, bu göç dalgasının savaşın patlak vermesinden bu yana en büyük dalga olduğu ve bölgeden kaçanların çoğunluğunun kadınlar, çocuklar ve yaşlılar olduğu belirtildi.

Al Sudania News sitesi, Sudan Kurucu İttifakı liderinin yaptığı açıklamada, ittifakın ‘sivilleri korumaya ve Kadugli'den gönüllü tahliyeleri kolaylaştırmaya tam olarak kararlı olduğunu’ söylediğini aktardı.

İttifak lideri, ‘tüm vatandaşlara hayatlarını korumak için çatışmalardan uzak durmaları çağrısını’ yineledi.

Bu gelişmeler yaşanırken Güney Kordofan eyaletinde askeri çatışmalar daha fazla bölgeye yayılıyor ve bunların sivillerin insani durumuna etkisi konusunda endişeler artıyor.

Sudan Ordusu, Güney Kordofan eyaletindeki Kadugli, Dilling ve Abu Jubayhah olmak üzere son üç şehri kontrol ediyor.

Sudan Kurucu İttifakı, geçtiğimiz temmuz ayında, Muhammed Hasan et-Taişi liderliğinde paralel bir hükümetin kurulduğunu açıklayan HDK'nın da dahil olduğu bir siyasi ittifak.

Hartum'da kitlesel gösteriler düzenlendi

Öte yandan dün binlerce Sudanlı, başkent Hartum ve ülkenin diğer şehirlerinde kitlesel gösteriler düzenleyerek, HDK'ya karşı savaşan orduyu destekledi. HDK ise, ülkedeki savaşı sona erdirmek için gösterdiği çabaları boşa çıkarmak amacıyla uluslararası toplumun önünde vatandaşları istismar etmemesi konusunda uyarıda bulundu.

Yürüyüşler, Sudan ordusu ile birlikte savaşan silahlı gruplar ve İslamcı hareketlerle koordineli olarak Seferberlik ve Halk Direnişi Yüksek Komitesi’nin çağrısı üzerine düzenlendi.

efrgt
Cumartesi günü Port Sudan'da ordu yanlısı yürüyüş (AFP)

Seferberlik ve Halk Direnişi Yüksek Komitesi lideri Korgenereal Beşir Mekki el-Bahi, geçtğimiz ay, Kordofan’ın tüm cephelerinde orduyu desteklemek için genel seferberlik ilan edildiğini ve bazı eyaletlerde eğitim kamplarının açıldığını duyurdu.

Bahi, komite tarafından yayınlanan açıklamasında şunları söyledi:

“Bu yaygın halk ayaklanması, Sudan halkının gerçek iradesini yansıtıyor ve ulusal devlet kurumlarının üzerinde hiçbir meşruiyet olmadığını teyit ediyor.”

Şarku’l Avsat, aralarında Hartum, Port Sudan, Medeni, Dongola, Sennar ve Halfa’nın bulunduğu, Sudan ordusunun kontrolündeki eyaletlerin başkentlerinde düzenlenen yürüyüşleri yerinde takip etti.

HDK'nın yaygın ihlallerine tanık olan El Cezire eyaletinin merkezindeki onlarca belde ve küçük köyde de dayanışma gösterileri düzenlendi.

Protestocular, Sudan ordusuna destek çağrısı yapan pankartlar açarken ‘Tek ordu, tek halk’ sloganları attı. Bazı protestocular ise HDK'nın terör örgütü olarak sınıflandırılması çağrısında bulunan sloganlar attı.

Öte yandan başta Sivil Demokratik Devrimci Güçler İttifakı (Sumud) olmak üzere savaş karşıtı güçler, ‘Barışa ve demokrasiye evet. Savaşa, askeri yönetime hayır’ sloganıyla sosyal medyada yaygın olarak paylaşımların yapıldığı bir kampanya başlattı.