Lübnan karasularında "gaz" mı, yoksa "aldatmaca" mı var?

Transocean sondaj kulesi 10 gün içinde ülkeyi terk ederek Kıbrıs'a gidecek

Lübnan Meclis Başkanı Nebih Berri, Başbakan Necib Mikati, Enerji Bakanı Velid Feyyad ve Bayındırlık Bakanı Ali Hamiye, petrol ve gaz arama amaçlı bir sondaj platformunda (Ulusal Haber Ajansı)
Lübnan Meclis Başkanı Nebih Berri, Başbakan Necib Mikati, Enerji Bakanı Velid Feyyad ve Bayındırlık Bakanı Ali Hamiye, petrol ve gaz arama amaçlı bir sondaj platformunda (Ulusal Haber Ajansı)
TT

Lübnan karasularında "gaz" mı, yoksa "aldatmaca" mı var?

Lübnan Meclis Başkanı Nebih Berri, Başbakan Necib Mikati, Enerji Bakanı Velid Feyyad ve Bayındırlık Bakanı Ali Hamiye, petrol ve gaz arama amaçlı bir sondaj platformunda (Ulusal Haber Ajansı)
Lübnan Meclis Başkanı Nebih Berri, Başbakan Necib Mikati, Enerji Bakanı Velid Feyyad ve Bayındırlık Bakanı Ali Hamiye, petrol ve gaz arama amaçlı bir sondaj platformunda (Ulusal Haber Ajansı)

Tony Bouloss 

Lübnan kara sularındaki doğalgaz arama çalışmaları kapsamında Güney Lübnan'daki 9. Blok'ta doğalgaz bulunmadığı haberi ülkede büyük şok etkisi yarattı.

Bu bölgede önemli rezervlerin keşfedildiği konusunda büyük iddialar vardı.

Bu haber, olumsuz sonuçlara ilişkin yaygın tartışmalara ve şüphelere yol açtı.

Bazıları 9. Blok'ta doğalgaz bulunamamasını bir "komplo" olarak yorumlarken bazıları da birkaç yıldır ülkenin aleyhine olan "şansızlık" şeklinde yorumluyor.

Ekonomik analistler rekabetin buharlaşmasının siyasi, ekonomik ve güvenlik krizlerinin ağırlığı altında ezilen ülkede, ekonomik bir gerileme ve daha fazla gerilim yaratabileceği konusunda hemfikir.  

İsrail (Kariş) ve Kıbrıs'ta (Afrodit), 9. Blok'un bitişiğindeki "bloklarda" petrol bulunması, Lübnan Bloku'nda ticari miktarda petrol bulma olasılığını artırdı.

4. Blok'un 25 Nisan 2020 tarihinde gazsız kalması nedeniyle kapatılmasını anımsatan bu gelişme bağlamında gazeteci Nahle Adime, X platformunda Fransız şirketi Total Energies'in, Kana'da ticari miktarda rezervuar bulunmadığının anlaşılması üzerine 9. Blok'ta 3 bin 900 metre derinlikteki arama işlemini durdurduğunu açıkladı. 

Independent Arabia'ya konuşan Adime, Total ile imzalanan sözleşmenin 4 bin 350 metre derinliğe kadar sondaj yapılmasını öngördüğünü açıkladı.

Adime, sözlerini şöyle sürdürdü:

Ancak rezervuarın 'kapısına' ulaştıktan sonra herhangi bir hidrokarbon keşfi izinin olmadığı ve sözleşmede belirtildiği gibi sondajı sürdürmenin artık bir anlamı kalmadığı ortaya çıktı. Transocean sondaj kulesi, İtalyan Eni şirketinin arama bağlantısı nedeniyle, sularında daha fazla sondaj çalışmasına başlamak üzere 10 gün içinde Lübnan'dan Kıbrıs'a gidecek.

Total Energies tarafından henüz resmi bir açıklama yapılmadı ancak şu ana kadar Enerji Bakanlığı'nda ilgililerin gayri resmi olarak bilgilendirildiği bilgisi aktarıldı.

Ayrıca Total'den bir heyetin Başbakan Necib Mikati'yi ziyaret ederek 9. Blok'ta doğalgaz çıkarılmasına ilişkin olumsuz göstergelerin olduğu yönünde bilgi verdiği açıklandı.

Total'in potansiyel Kana rezervuarında sondaj yapması için anlaşan Amerikalı Halliburton şirketi de sondajı yapılan kuyuda ticari miktarda petrol olmaması nedeniyle 3 bin 900 metre derinlikte sondajı durdurma kararı aldığını işletmeci şirkete bildirdi.

 Koordinatların değişmesi

Edinilen bilgiye göre, resmi makamlar Total ile iletişim kurarak petrol rezervinin başka bir yerinde yeni bir sondaj çalışması gerçekleştirmeye ikna etmeye çalışıyor.

Şirketteki arama faaliyetleriyle doğrudan bağlantılı kaynaklar, arama sürecinin başlamasından iki hafta sonra, ekim ayı başında sondajın 3 bin 500 metreden fazla derinliğe ulaştığını ve herhangi bir hidrokarbon keşfine rastlanmadığını doğruluyor.

Ancak şirket, iyi niyetle ve vazgeçmemek için, delinmesi zor bir kayanın varlığını gerekçe göstererek ikinci bir yerde sondaj yapmaya başladı ve aynı sonuca ulaştı.

Şirket, arama sondajının maliyetinin yaklaşık 130 milyon dolar olduğunu söylüyor.

Bu nedenle birden fazla alanda arama sondajına devam etmek kolay değil.

İlk keşifte ticari olmayan bir miktar bulunursa bu olabilir. O zaman birkaç deneme daha yapılabilir.

Mısır Zohr Sahası

Bu bağlamda enerji konularında uzman üniversite profesörü Charbel Skaf, sözleşmeye göre üzerinde anlaşmaya varılan 4 bin 350 metre derinliğe kadar sondajlara devam edilmesinin gerekliliği konusunda ısrar ediyor.

Sonuçların metreden metreye değişebileceğini söyleyen Skaf, Mısır Ekonomik Bölgesindeki Zohr sahası deneyimine atıfta bulunarak, "Sondaj çalışmalarının durdurulması düşünülürken yaklaşık 50 metre daha kazıldıktan sonra Akdeniz'in en büyük petrol rezervlerinden biri bulundu" diye konuştu.

Lübnan ile İsrail arasındaki ortak sahaya ilişkin Skaf, "Bilimsel açıdan gazın her tarafta varlığını sağlamak ve gazın paylaşılıp paylaşılmadığının ve çekilip çekilmediğinin belirlenmesi için sondaj çalışması yapmak gerekiyor. 9. Blok'ta gaz bulunması durumunda İsrail'in de payı olacağını ve bu konuda Total ile anlaşma imzaladığını da belirtmek gerek" dedi.

Güvenlik riskleri

Enerji işleri uzmanı avukat Christina Ebu Haydar ise şunları söyledi:

Lübnanlı yetkililer, sınır belirleme anlaşmasını geçirmek amacıyla büyük miktarlarda doğalgazın mevcut olduğu dönemde beklentileri artırdı. Yetkililer sondaj çalışmalarının tamamlanması halinde aynı bloğun başka bir bölgesinde de yüksek miktarda 'gaz' bulunmasının mümkün olabileceğini söylediler. Zorluk Total'in çalışmalarını tamamlayıp başka bir kuyuya taşınmasında yatıyor. Arama sondaj masrafları işletmeci firmalar tarafından karşılanıyor ancak gergin güvenlik koşulları firmaları risk almaya teşvik etmiyor.

Hizbullah ve İran anlaşması

İsrail ile 27 Ekim 2022'de imzalanan sınır çizimi anlaşması öncesinde siyasi otoriteler, fabrikaları yakıt yerine gazla çalışacak şekilde dönüştürdükten sonra elektrik sağlama, mevduat sahiplerinin bankaların elinde bulunan fonlarının iadesi ve ekonominin çarkının yeniden dönmesine katkıda bulunacak büyük ticari miktarların varlığının teyidi şeklinde Lübnan kamuoyuna yönelik taahhüt ve vaat kampanyası başlattı.

Akademisyen ve politik ekonomi araştırmacısı Zeyna Mansur'a göre, bu vaat kampanyaları, İsrail ile deniz sınırlarını çizmeye yönelik pazarlamadan, Lübnan sularının bir kısmından ve ellerinde bulundurdukları gaz ve petrol rezervlerinden vazgeçmeye yönelik bir kılıftan başka bir şey değil. 

Mansur, "İran'ın Batılı ülkelerle yaptığı anlaşma karşılığında Hizbullah bu geniş deniz alanından İsrail yararına vazgeçmeyi kabul etti. Deniz zenginliği artık İsrail'in elde ettiği, Lübnan'ın ise mahrum kaldığı bir şey oldu" diye konuştu.

 Total'e karşı tedbirler

Ortadoğu ve Kuzey Afrika bölgesi petrol ve gaz uzmanı Lori Haitian, Betrun kıyısı açıklarındaki 4. Blok senaryosunun yeniden tekrarlandığını söyledi.

Haitian, "Total'in ciddi arama niyetinde şüpheler varsa devlet buna karşı önlem almalı. Sondaj çalışmaları sırasında ilgili resmi yetkililer orada yok muydu? Arama operasyonları başlamadan önce devlet yetkililerinin bu kadar çok sayıda ve beklenti içinde olması temelde şaşırtıcı. Aynı hatayı yani 'beklentileri tahmin etme hatasını' biz de yaptık. Lübnan karasularında doğalgaz arama çalışmalarında 'aldatmaca' olduğu konuşulmaya başlandı. Bu iddiaların arkasında siyasi nedenler mi yoksa gerçekçi sonuçlar mı olduğunu tarih ileride ortaya çıkaracak" dedi.

Lübnan'a karşı komplo

Bazı analistler ve politikacılar, Gazze Şeridi'ndeki güncel olay ve gelişmeler ile Lübnan-İsrail sınırındaki gerginliklerle örtüşen bu haberin zamanlamasına dikkat çektiler.

Bazıları Hizbullah'ın olaylara katılımıyla bağlantılı olarak Lübnan üzerinde uluslararası bir baskı olup olmadığını sorgularken bazıları gaz çalışmaları ile ilgili "aldatma" veya "komplo" iddialarını konuşmanın mantıksız göründüğüne kanaat getirdi. 

Amal Hareketi'nden "Kalkınma ve Kurtuluş Bloğu"nun bir üyesi olan Milletvekili Kasım Haşim, "X" platformundaki bir paylaşımında şu ifadeleri kullandı:

9. Blok ile ilgili gündeme getirilen şey, özellikle şirketin ABD'li olması (Total'in işletmecisi Halliburton) nedeniyle, Lübnan üzerindeki baskının ve psikolojik gözdağının bir parçası gibi görünüyor. Öte yandan kararlaştırılan derinliğe ulaşmadan önce sinyal negatifti. Aynı blokta ve daha fazlasında bir arama kuyusu daha açılması gerekiyor. İsrail bitişikteki blokta gaza ulaştığı sürece mantık, 9. Blok'un gaz içereceğini varsayıyor.

Independent Arabia - Independent Türkçe



Pulitzer Ödülü sahibi Filistinli yazar Musab Ebu Tuha Al-Majalla’ya konuştu: Kullanmama izin verilmeyen tek kelime ‘soykırım’

Filistinli şair ve yazar Musab Ebu Tuha
Filistinli şair ve yazar Musab Ebu Tuha
TT

Pulitzer Ödülü sahibi Filistinli yazar Musab Ebu Tuha Al-Majalla’ya konuştu: Kullanmama izin verilmeyen tek kelime ‘soykırım’

Filistinli şair ve yazar Musab Ebu Tuha
Filistinli şair ve yazar Musab Ebu Tuha

Husam Maruf

Filistinli şair ve yazar Musab Ebu Tuha, The New Yorker'a yaptığı katkılardan dolayı 2025 yılında Gazetecilik Makalesi dalında ABD'nin prestijli ödüllerinden Pulitzer Ödülü'nü kazandığında, bu sadece edebiyat alanındaki yeteneğine yönelik bir ödüllendirme değil, aynı zamanda felaketin merkezinden ve yok oluşun derinliğinden doğan bir sesin hiç vakit kaybetmeden işitilmesiydi. Ebu Tuha, Gazze’nin harap olmuş sokaklarından ABD sürgününün garip sessizliğine, enkazdan ve hayatta kalmaktan doğan bir dil taşıyor. Sözcükleri sempati uyandırmayı değil, bilinmeyi istiyor. Bu durumda onun metinleri metafordan ziyade tarihe düşen kayıttır, yansımadan ziyade kanıttır.

Şarku’l Avsat’ın Al Majalla’dan aktardığı röportaja göre Rahat ya da inziva halinden değil, bitmemiş bir çığlığın kalbinden, artık anı ve keder dışında var olmayan bir vatandan yazan Ebu Tuha’nın İngilizce olarak kaleme aldığı Filistin'in hikayesi halen canlılığını koruyor. Her cevapta, ‘Hayatta kalmak ne anlama geliyor? Hayatta kalmak ve sonra yazmak ne anlama geliyor?’ şeklinde amansız sorular ortaya çıkıyor.

*Şiir yazmaya Arapça başladınız, sonra İngilizceye geçtiniz. Amaç dinleyici kitlesini genişletmek miydi yoksa Arap dünyasından uzaklaşmanın bir sonucu mu?

Ne yazık ki yazdığım dili seçme lüksüne sahip değilim. Bir dilde yazıp diğerinde yazmama amacım, koşullara ve yazmak zorunda kaldığım konuya bağlı.

Gazze'deki soykırım hakkında İngilizce yazdığımda ister askeri ister siyasi ister basın isterse edebi olsun, soykırım uygulayan bir dünyaya hitap ediyorum. Bana ve halkıma karşı yapılan medya ve edebiyat soykırımına içgüdüsel bir yanıt verme ihtiyacından dolayı İngilizce yazıyorum. Elbette bu da dolaylı olarak çok sayıda insana ulaşmayı sağlıyor.

Siyasi ve insani

*İçsel bir yansımadan kaynaklanan yazı ile siyasi bir belge olarak kabul edilen yazı arasındaki fark nedir?

Yazdıklarımı siyasi bir belge olarak tanımlamaktan hoşlanmıyorum. Onu insani bir belge olarak görüyorum, kelimeler dinleyicinin kulağına ya da okuyucunun gözüne girmeden önce çığlık atan ve kan damlayan insani bir acı.

Bana ve halkıma yönelik medya ve edebiyat soykırımına içgüdüsel bir yanıt verme ihtiyacı duyduğumdan İngilizce yazıyorum.

İçsel bir yansımadan kaynaklanan bir şiir, tüm insanlar tarafından paylaşılan hayalleri, düşleri veya korkuları ifade eden bir sanat eseridir. Aile sevgisi, kasırga korkusu, doğum öncesi kaygı, yeni bir yarına duyulan özlem.

cdfgthy
Musab Ebu Tuha bombalanmadan önce Gazze'deki evinde

Yatak odanızın yıkıntıları arasında ya da sokakta kan kaybından ölme ve başıboş köpekler tarafından yenme kâbusu... Tüm bunlar, içsel bir yansımadan değil, öteki tarafından körüklenen bir korkudan kaynaklanır.

*Şiirlerinizden birinde molozların ruhlara kıyasla ağırlığını hicvediyorsunuz. Kara mizahın edebiyattaki rolünü nasıl görüyorsunuz? Bu sözcük sizce hala ruhun ağırlığını ifade edebilir mi?

Kara mizahın, olayları doğrudan ifadelerimizden daha iyi anlamamızı sağladığına inanıyorum. Dünya ve onun siyasi ve hukuki sistemi, yaklaşık seksen yıldır Filistinlilerin haklarını geri vermek bir yana, onları ölüm makinesinden korumakta bile başarısız oldu.

frgt
Gazete Makalesi dalında Pulitzer Ödülü

Sözcük, kurbanı insanlaştırmayı başarırsa ruhun ağırlığının bir kısmını da ifade edebilir. Bir insanı bir sayıya, diğer son dakika haberleri tarafından bir kenara itilen bir son dakika haberine dönüştürmek suçtur.

Tiyatrodan köke

*ABD’ye taşındıktan sonra bir yazar, bir baba, bir Filistinli olarak hayatınızda ne değişti? Eskiden yaşadığınız bir hayatın uzaktan bir anlatıcısı olmaktan korkuyor musunuz?

Soykırım sahnesinden, medya, askeri ve diplomatik yollarla soykırım üreten ve finanse eden bir ülkeye geçmek kolay değil. Buradan dünyaya anlayacağı bir dille, sadece İngilizce değil, edebi ve kültürel bir dille hitap etmek için daha büyük bir sorumluluk hissediyorum. İnsan kendisini her gün eleştiren bir medyaya konuştuğunda bu rolü daha da büyüyor.

Dünya ve onun siyasi ve hukuki sistemi, yaklaşık seksen yıldır Filistinlilerin haklarını geri vermek bir yana, onları ölüm makinesinden korumakta bile başarısız oldu.

Filistinli anne-babaların çocuklarını ve ölümden ölüme kaçarken taşıyabildiklerini taşımalarını izlerken acı çekiyorum. Çocuklarıma bakıyorum ve zamanda geriye giderek ‘Ya Gazze'de kalsaydım? Çocuklarımı nasıl beslerdim? Onları nasıl korurdum? Hayatta olur muyduk?’ diye soruyorum kendime.

*Ailenizi Gazze’den çıkarmaya çalışırken tutuklandınız. Bu deneyim dil, hafıza ve korku ile olan ilişkinizi nasıl etkiledi?

Etkilendim ve özellikle yeni serbest bırakılan tutukluları gördüğümde, açlık, korku ve hastalığın bedenlerini nasıl paramparça ettiğini gördüğümde etkilenmeye devam ediyorum. Onların arasında yüzümü gördüğümde halen kabuslar görüyorum. Bu deneyim dilimi etkiledi. Artık kelimelere çok daha fazla dikkat ediyorum.

fgthy
Filistinli şair Musab Ebu Tuha’nın San Francisco'da çekilen bir fotoğrafı

Medya neden bir Filistinlinin ‘tutuklandığını’ söylerken, gerçekte bir okuldan ya da hastaneden ‘kaçırıldığını’ söylemiyor? Neden bir İsrailli asker olsa bile ‘rehine’ olarak adlandırılırken, bir Filistinli sivil bir doktor olsa bile ‘tutuklu’ olarak adlandırılıyor? Her bir kelimenin siyasi ve insani çağrışımları vardır.

Silinme

Bir keresinde şöyle yazmıştım:

“Dilimden ve ülkemden bahsetmeyen bir kitap... Sanki ben bu toprakların gayrimeşru bir çocuğuyum. Filistin'in haritalardan silinmesiyle nasıl başa çıkıyorsunuz? Bu silinme karşısında yazı ne yapabilir?”

Bu silinmeyle varlığımı ve hikayemi olumlayarak başa çıkıyorum, ancak ne yazık ki bu varoluşa ister mekanlar ister insanlar olarak olsun, gerçeğin silinişi eşlik ediyor. Maalesef bu silinmeyi telafi etmek için yazmak gerekiyor. Hakkında yazdığımız karakterler ve mekanlar sonsuza dek silinirken dergilerle ve ödüllerle onurlandırılıyorlar.

Neden bir İsrailli asker olsa bile ‘rehine’ olarak adlandırılırken, bir Filistinli sivil bir doktor olsa bile ‘tutuklu’ olarak adlandırılıyor?

fgthy
Musab Ebu Tuha, edebi çalışmaları onuruna verilen American Book Ödülü'nü elinde tutarken

Elbette, dünyanın dört bir yanındaki entelektüellerin Filistinlilerle etkileşimi, savaş ve saldırganlık zamanlarında yani genellikle patlama anlarında insan sesine verilen bir tepki olarak görülebilir. Ancak ben, bu etkileşimin sadece zamanla sınırlı olmadığına, Filistin’in hikayesine sirayet edeceğine ve bunun savaşla başlayıp ateşkesle biten bir hikaye değil, radikal bir şekilde ele alınması gereken bir hikaye olduğuna inanıyorum. Bu hikayenin, politikacıların ve karar alıcıların yanında akademisyenlerin ve entelektüellerin de dahil olduğu adaletsiz küresel sistemin sorumlu olduğu bir hikaye olduğuna inanıyorum.

Baskılar

*Batılı ülkelerde yazılarınızı yayına hazırlarken üstü kapalı da olsa editoryal baskılarla karşılaşıyor musunuz? Filistin hikayesinin nasıl anlatılması gerektiğine dair belirli beklentiler var mı?

Tecrübelerime göre kullanamadığım tek kelimenin ‘soykırım’ olduğunu söyleyebilirim. Bunun dışında aklımdaki ve duygularımdaki her şeyi aktardım ve ifade ettim.

Bu dünyada adaletsizliği gören ve bunu dile getiren gerçek yazarlar var, ancak onların sesi yıkımdan zevk alanlardan daha az güçlü.

*Pulitzer Ödülü'nü nasıl aldınız, bunu edebi bir onur olarak mı yoksa hikayenizin sembolik olarak tanınması olarak mı gördünüz?

Hiç şüphesiz ikisi de. Sadece çok zor bir yıl boyunca yayınlanmış yazılarım için değil, aynı zamanda ele aldığım konular için de edebi bir onur bu. Ancak aynı zamanda denemelerimde kullandığım edebi üslubun gücünün ve edebi platformlarda genellikle görmezden gelinen bir ses olan Filistinliler olarak hikayemizin önemli bir şekilde tanınması olarak da görüyorum.

yu78ı
Musab Ebu Tuha’nın kaleme aldığı “Gazze'den Şiirler” kitabının kapağı

*Bu ödüllerin sesinizin gücü için mi yoksa yaranız için mi verildiğini merak ettiniz mi? Gazze'nin çektiği acıları görmezden gelen bir dünyanın kuruluşları tarafından ödüllendirilmenin yarattığı ironiyle nasıl başa çıkıyorsunuz?

Bu kuruluşların, görmezden gelen ve hatta acı çekmemize neden olan bir dünyaya ait olduğu doğru, ancak dünya bu gerçeklikten daha büyük. Bu dünyada adaletsizliği gören ve bunu dile getiren gerçek yazarlar olsa da onların sesi yıkımdan zevk alanlardan daha az çıkıyor. Ama onlar var ve onları gördüğümüzü, bizim sesimizi duyan ve bunu kalbinde ve dilinde taşıyan seslerini duyduğumuzu bilmelerini sağlamalıyız.

*Batılı platformlar sizi kutladığında, kendinizi bağımsız bir Filistinli ses olarak mı görüyorsunuz yoksa ötekinin dilinde ustalaşmış biri olarak mı?

Batı'nın anladığı bir dile hakim olmamın kutlamayla bir ilgisi olduğunu düşünmüyorum. Burada insanlık ve kullandığım edebiyat düzeyi ödüllendiriliyor.