Lübnan sınırında ölen İsrail askerinin geçen hafta ABD'den geldiği ortaya çıktı

Sınır hattındaki çatışmalar uzun yıllardır görülen en şiddetli askeri hareketlilik

Hizbullah militanları mayıstaki medya turu sırasında Lübnan'da bir tatbikat gerçekleştirmişti (Reuters)
Hizbullah militanları mayıstaki medya turu sırasında Lübnan'da bir tatbikat gerçekleştirmişti (Reuters)
TT

Lübnan sınırında ölen İsrail askerinin geçen hafta ABD'den geldiği ortaya çıktı

Hizbullah militanları mayıstaki medya turu sırasında Lübnan'da bir tatbikat gerçekleştirmişti (Reuters)
Hizbullah militanları mayıstaki medya turu sırasında Lübnan'da bir tatbikat gerçekleştirmişti (Reuters)

İsrail ordusu Gazze'ye yönelik olası kara harekatına hazırlanırken, ülkenin kuzeyindeki Lübnan sınırında da tansiyon günden güne artıyor.

Lübnan merkezli Şii grup Hizbullah'la İsrail ordusu arasında yaşan çatışmalar haftasonu boyunca şiddetini artırdı.

İsrail ordusundan cumartesi günü yapılan açıklamada, savaş uçaklarının Lübnan'da Hizbullah'a ait hedefleri vurduğu iddia edildi.

Hizbullah ve İsrail ordusu arasında sınır hattında 4 ayrı noktada birden çatışmalar yaşandığı belirtildi.

Saldırılarda 6 Hizbullah militanı ve bir İsrail askeri hayatını kaybetti. Böylece 7 Ekim'den bu yana İsrail'in verdiği kayıp sayısı 7'ye, Hizbullah tarafındaki can kaybı sayısıysa 19'a ulaştı.

Çatışmalar uzun yıllardır İsrail-Lübnan sınırında gerçekleşen en şiddetli askeri hareketlilik olarak kayıtlara geçti.

İsrail ordusundan yapılan açıklamada, Hizbullah'ın tanksavar atışıyla ölen askerin 22 yaşındaki Ömer Balva olduğu duyuruldu. 

Balva'nın ABD-İsrail vatandaşı olduğu, İsrailli bir çiftin çocukları olarak ABD'nin Maryland bölgesinde dünyaya geldiği açıklandı. Geçen hafta ABD'de olan Balva'nın İsrail ordusundan gelen çağrı üzerine, yedek asker olarak orduya katılmak için İsrail'e gittiği anlaşıldı.

İsrail Savunma Bakanı Yoav Gallant, Lübnan sınırında görevli birliklere dün yaptığı konuşmada şu ifadeleri kullandı: 

Hizbullah savaşa katılmaya karar verdi. Biz de onlara ağır bir bedel ödeteceğiz. Zorluklar şu an olduğundan daha büyük olacak. Bunu hesaba katarak her türlü durum için hazır olmalısınız.

İsrail ordu sözcüsü Jonathan Conricus ise konuyla ilgili açıklamasında, "Hizbullah, Lübnan'ı hiçbir şey kazanamayacağı ama çok şey kaybedeceği bir savaşa doğru sürüklüyor. Gerilimi tırmandırıyorlar. Hizbullah çok ama çok tehlikeli bir oyun oynuyor. Her gün daha fazla saldırı görüyoruz" dedi.

Lübnan devletinin durumu değerlendirmesi gerektiğini söyleyen Conricus, "Lübnan devleti, Lübnan'ın refahından ve egemenliğinden geriye kalanları, Gazze'deki teröristler uğruna tehlikeye atmak istiyor mu? Lübnanlı yetkililerin kendilerine sorması gereken soru bu" diye konuştu.

14 yerleşim birimi daha tahliye ediliyor

İsrail ordusu ve İsrail Savunma Bakanlığı, ülkenin kuzeyindeki Lübnan sınırında artan tansiyon nedeniyle 14 yerleşim birimi için daha tahliye kararı aldı.
 
İsrail ordusu ve İsrail Savunma Bakanlığından yapılan ortak yazılı açıklamada, "ülkenin kuzeyindeki tahliye planının, ek nüfus merkezlerini de kapsayacak şekilde genişletileceği" belirtildi.
 
Bu kapsamda, Lübnan sınırının bulunduğu kuzey bölgelerinde 14 İsrail yerleşimi için daha tahliye kararı alındığı kaydedildi.
 
Bu tahliye kararıyla birlikte, Lübnan-İsrail sınırının iki tarafında yaşanan karşılıklı saldırılar neticesinde son bir haftada tahliye edilmesi kararlaştırılan İsrail yerleşim sayısı 43'e çıktı.

Hizbullah: İsrail'i zayıflatmaya çalışıyoruz

Sınır hattındaki çatışmaların şiddeti artarken, Hizbullah'ın ikinci lideri Şeyh Naim Kasım, cumartesi günü bir Hizbullah militanının cenazesinde yaptığı açıklamada Gazze'ye yönelik bir kara harekatı başlatması durumunda İsrail'in ağır bedel ödeyeceğini söyledi.

Lübnan sınırında tansiyonun yükseltilmesinin net bir amacı olduğunu belirten Kasım, "Düşman İsrail'i zayıflatmaya çalışıyoruz ve onlara hazır olduğumuzu söylüyoruz" ifadelerini kullandı.

Hizbullah'ın savaşın gidişatına yön verdiğini ve İsrail ordusunun üç tümenini kuzeyde tuttuğunu belirten Kasım, çatışmalarda ölen bir Hizbullah militanının cenazesinde yaptığı konuşmada, "Filistin direnişini yok etmeye çalışırsanız, bölgedeki diğer direniş savaşçılarının harekete geçmeyeceğini mi sandınız? Şu an savaşın kalbindeyiz ve bazı başarılar elde ediyoruz" dedi.

İsrail'in olası kara hareketıyla ilgili konuşan Hizbullah yetkilisi, "Hamas'ın Gazze'de yaptığı hazırlık ve direniş savaşçıları, İsrail'in kara harekatını onlara mezar edecek" diye konuştu.

Kasım ayrıca geçen iki hafta boyunca Lübnan'ı ziyaret eden yabancı ülke temsilcilerinin, Lübnanlı yetkililerden Hizbullah'ı ikna etmelerini istediğini öne sürdü.

Lübnanlı yetkililere Hizbullah'ın savaşın bir parçası olduğunu söylediklerini belirten Kasım, "Bizimle iletişime geçenlere, İsrail saldırganlığını durdururlarsa savaşın genişleme ihtimalini de durduracaklarını aktardık" diye konuştu.  

Independent Türkçe



İran, UAEA toplantısında çatışma uyarısında bulundu

İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü İsmail Bekayi
İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü İsmail Bekayi
TT

İran, UAEA toplantısında çatışma uyarısında bulundu

İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü İsmail Bekayi
İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü İsmail Bekayi

İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü İsmail Bekayi, Batılı güçleri bugün başlayacak olan Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı'nın (UAEA) üç aylık toplantısında çatışmaya karşı uyardı.

Tahran cuma günü, Almanya, Fransa ve Birleşik Krallık'ı toplantıda ‘stratejik bir hata’ yapmamaları konusunda uyarırken, diplomatik kaynaklar bu ülkelerin ve ABD'nin toplantıda İran’a karşı bir karar tasarısı sunmayı planladıklarını doğruladı.

UAEA Yönetim Kurulu'nun yaklaşık 20 yıl sonra ilk kez İran'ın Nükleer Silahların Yayılmasının Önlenmesi Anlaşması yükümlülüklerine uymadığını ilan etmesi ve Batılı güçlerin İran dosyasını Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi'ne götürmesinin önünü açması bekleniyor.

Bekayi, “Çatışmaya verilecek yanıt daha fazla iş birliği olmayacak. İran bir dizi önlem hazırladı ve karşı taraflar kapasitemizin farkında. Bir sonraki aşamadaki gelişmelere bağlı olarak ve UAEA ile iş birliği içinde bir dizi adım atacağız” ifadelerini kullandı.

Geçen hafta başında yayınlanan gizli bir UAEA raporunda İran'ın yüzde 60'a kadar zenginleştirilmiş uranyuma sahip olduğu ve bunun daha yüksek bir seviyede zenginleştirilmesi halinde 10 nükleer silah yapımında kullanılabileceği belirtilmişti.

Bekayi sözlerini şöyle sürdürdü: “UAEA raporu, üç Avrupa ülkesi ve ABD'den gelen siyasi bir talimata dayanıyor ve gerçeği yansıtmıyor. Raporda taahhütlerden sapma yönünde bir husus yer almıyor, aksine Ortak Eylem Planı (nükleer anlaşma) çerçevesinde çözüme kavuşturulan eski suçlamalar yeniden gündeme getiriliyor. Ne yazık ki Siyonist varlığın sunduğu sahte belgeler ve bazı ülkelerin siyasi tutumları UAEA'nın bu konuları yeniden gündeme getirmesine yol açtı.”

Bekayi, İsrail'in 2018 yılı başlarında İran'ın nükleer arşivini karmaşık bir operasyonla ele geçirmesinin ardından UAEA’nın araştırılmasını talep ettiği gizli tesislerle ilgili soruşturmaya atıfta bulundu.

İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Bekayi, “Raporun içeriği tamamen siyasi. UAEA'nın davranışlarını Yönetim Kurulu'nun daha önce verdiği bir yetkiye dayandırarak meşrulaştırmasını kabul etmiyoruz. Bu tür raporlar bazı tarafların kendi pozisyonlarına sadık kalmaları için siyasi zemin sağlamaktadır” şeklinde konuştu.

Bekayi, “UAEA Genel Direktörü'nün son açıklamaları teknik yetkilerinin ötesine geçiyor. Barışçıl nükleer tesislere yönelik her türlü tehdidi barışa yönelik bir tehdit olarak değerlendiren 533 sayılı karar uyarınca, İran'ın nükleer tesislerine yönelik her türlü tehdide karşı net bir tavır alınmalı” dedi.

Bekayi, “Uluslararası bir kuruma başkanlık eden ve BM'de yüksek mevkilere talip olan her kim olursa olsun, tehdit ve gerginliği artırma aracı değil, barışın sesi olmalıdır” ifadesini kullandı.

UAEA şu anda ‘İran'ın nükleer programının tamamen barışçıl olduğuna dair güvence veremeyeceğini’ söylüyor.

Şarku’l Avsat’ın AFP’den aktardığına göre UAEA’nın Viyana'daki toplantısı öncesinde İran Atom Enerjisi Kurumu Sözcüsü Behruz Kemalvendi devlet televizyonuna açıklamalarda bulundu. Kemalvendi, “Elbette UAEA, İran İslam Cumhuriyeti'nin kapsamlı ve dostane iş birliğini sürdürmesini beklememelidir” dedi.

Diplomatik kaynaklar perşembe günü, Tahran'ın nükleer programına ilişkin 2015 anlaşmasına taraf olan üç Avrupa ülkesi ve ABD'nin, Tahran'ın dört gizli sahadaki nükleer faaliyetlerine ilişkin yıllardır süren soruşturmada ‘tam iş birliği yapmaması’ nedeniyle BM Güvenlik Konseyi'ne bir karar tasarısı sunmayı planladıklarını söyledi.

UAEA bir raporunda İran'ın nükleer programı konusunda ‘tatmin edici olmayan’ iş birliğini kınayarak, İslam Cumhuriyeti'nin yüksek düzeyde zenginleştirilmiş uranyum üretimini hızlandırdığına dikkat çekti.

İran'ın önerisi

Bu gelişme Tahran ile Washington'un İran'ın nükleer programı konusunda yeni bir anlaşma arayışı için görüşmeler yürüttüğü bir dönemde yaşandı.

Bekayi, ABD'li yetkililere İran'ın nükleer müzakereler kapsamında Umman üzerinden yakında ABD'ye sunacağı öneriyi değerlendirmeleri tavsiyesinde bulundu.

Bekayi, “İran halkının çıkarlarını ve haklarını dikkate almayan hiçbir öneri kabul edilemez. Ayrıntılara girmeyeceğim ama yakında Umman aracılığıyla teklifimizi sunacağız. ABD'ye bu fırsatı ciddiye almasını tavsiye ediyoruz” dedi. Bekayi, teklifin içeriğiyle ilgili ayrıntı vermedi.

İran Devrim Muhafızları Ordusu'na (DMO) bağlı Tesnim haber ajansının kaynaklara dayandırdığı haberine göre İran, ABD'nin önerisine yanıtını önümüzdeki iki gün içinde diplomatik kanallar aracılığıyla yazılı olarak gönderecek.

Ajansa göre, Tahran'ın yanıtı, yaptırımların etkin bir şekilde kaldırılması karşılığında Washington'un endişelerini giderecek önlemler sunarken, kendi topraklarında zenginleştirme ilkesini koruyan bir öneri içerecek. İran ayrıca kırmızı çizgilerine saygı gösterilmesi koşuluyla yeni bir müzakere turuna hazır olduğunu ifade edecek.

Bekayi, Batı medyasında altıncı turun planlandığına ve ABD'nin İran'a uranyum zenginleştirmeyi yüzde 3'e düşürme önerisinde bulunduğuna dair çıkan haberleri yalanladı. “Toplantı planlanmıştı ancak gerçekleşmedi. Bu medya haberlerinin çoğu doğrulanabilir değil ve genellikle psikolojik baskı yaratmayı amaçlıyor” dedi.

Bekayi şöyle devam etti: “Eğer taviz alışverişine dayalı gerçek müzakerelerden bahsediyorsak, ABD'nin önerisi bu anlayışı yansıtmıyor.”

Bu açıklama, Tahran'ın ‘kabul edilemez’ olarak nitelendirdiği ABD önerisine yanıt olarak geldi.

Bekayi gazetecilere yaptığı açıklamada, Washington ile Tahran arasındaki dolaylı müzakerelerin bir sonraki turuna ilişkin belirli bir noktasının olmadığını söyledi. Bekayi gazetecilere şunları söyledi: “Bu konuda bir karar alınırsa derhal duyurulacaktır.”

İki ülke, yaptırımların hafifletilmesi karşılığında İran'ın nükleer programını engellemeyi amaçlayan 2015 anlaşmasına bir alternatif bulmak için nisan ayından bu yana beş tur müzakere gerçekleştirdi.

ABD Başkanı Donald Trump, 2018'deki ilk döneminde bu anlaşmadan vazgeçerek Tahran'a yeniden sert yaptırımlar uygulamaya başladı.

İran Meclis Başkanı Muhammed Bakır Kalibaf’ın dün devlet televizyonunda yayınlanan açıklamalarında, “ABD'nin önerisi yaptırımların kaldırılmasından bile bahsetmiyor. Hayalperest ABD Başkanı gerçekten İran'la bir anlaşma istiyorsa yaklaşımını değiştirmelidir” ifadeleri yer aldı.

Bekayi ise “Yaptırımların kaldırılmasının temel bir gereklilik olduğunu defalarca vurguladık. Başta nükleer kazanımların korunması ve yaptırımların etkin bir şekilde kaldırılması olmak üzere İran'ın meşru hakları dahil edilmeden hiçbir anlaşmaya varılamaz. Bu talepleri içermeyen herhangi bir metin kabul edilemez” değerlendirmesinde bulundu.

ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio 20 Mayıs'ta Senato Dış İlişkiler Komitesi'ndeki oturumda yaptığı açıklamada, “İran'ın herhangi bir şekilde uranyum zenginleştirmesine izin vermeyeceğiz. Olası bir anlaşmadan sonra bile füze ve terörizmle ilgili yaptırımları uygulamaya devam edeceğiz. Zenginleştirmenin bir ulusal haysiyet meselesi olduğunu iddia ediyorlar ama gerçek şu ki bunu caydırıcı bir unsur olarak kullanmak istiyorlar. Çünkü gelişmiş zenginleştirme kapasitesine sahip olmanın onları nükleer silahın eşiğinde bir devlet haline getirdiğine ve dolayısıyla tehditlere karşı bağışıklık kazandırdığına inanıyorlar” ifadelerini kullandı.

Buna karşılık Bekayi şunları söyledi: “Bu doğru değil. Zenginleştirme yapan herkesin bir silah programı yok. ABD'nin müttefikleri de dahil olmak üzere, silahlanma amacı gütmeden zenginleştirme yapan ülkeler var. Bu anlamda, İran'ın baskılar karşısındaki direncinin kendisi bir tür caydırıcılıktır. Zenginleştirme, nükleer yakıt döngüsünün ve ulusal endüstrimizin önemli bir parçasıdır; müzakere edilemez ya da taviz verilemez.”

Bekayi, İranlı milletvekillerinin ülkelerinin silahların teknik yönlerine sahip olması konusunda ne söylediklerine ilişkin bir soruya şu yanıtı verdi: “Ülke içinde çeşitli görüşler var, ancak bizim tarafımızdan defalarca teyit edilen şey İran'ın nükleer programının tamamen barışçıl olduğudur. Siyasi nedenlerle hazırlanan son rapor, programımızın barışçıl doğasını kanıtladı. Nükleer Silahların Yayılmasının Önlenmesi Anlaşması'na bağlı bir devlet olarak İran, barışçıl yaklaşıma olan bağlılığını sürdürecektir.”