Filistin lideri Mahmud Abbas'ın üzerindeki baskı artıyor

Abbas'ın savaş sürecinde etkisiz kalması Filistinliler arasında öfke yarattı

Mahmud Abbas, 1990'ların ikinci yarısından itibaren Yaser Arafat çizgisinden uzaklaşarak daha ılımlı bir siyasi çizgi izledi (Reuters)
Mahmud Abbas, 1990'ların ikinci yarısından itibaren Yaser Arafat çizgisinden uzaklaşarak daha ılımlı bir siyasi çizgi izledi (Reuters)
TT

Filistin lideri Mahmud Abbas'ın üzerindeki baskı artıyor

Mahmud Abbas, 1990'ların ikinci yarısından itibaren Yaser Arafat çizgisinden uzaklaşarak daha ılımlı bir siyasi çizgi izledi (Reuters)
Mahmud Abbas, 1990'ların ikinci yarısından itibaren Yaser Arafat çizgisinden uzaklaşarak daha ılımlı bir siyasi çizgi izledi (Reuters)

Hamas'ın 7 Ekim'de İsrail yerleşimlerine yönelik gerçekleştirdiği saldırılar ve ardından gelen İsrail ordusunun Gazze saldırıları, Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas'a yönelik tepkilerin de artmasına sebep oldu.

Geçen hafta Gazze'deki Baptist Hastanesi'ne İsrail tarafından düzenlenen saldırının ardından Batı Şeria sokaklarına çıkan Filistinliler, "Abbas istifa" sloganları atmıştı.

Fransa merkezli AFP haber ajansı, 7 Ekim'de başlayan yeni süreçle birlikte Filistinlilerin Abbas yönetiminden duyduğu memnuniyetsizliğin arttığını yazdı.

18 yıldır Filistin Yönetimi'ne başkanlık eden Mahmud Abbas'ın sadece işgal altındaki Batı Şeria'da sınırlı bir etkisi bulunuyor.

Abbas'ın liderlik ettiği Filistin Yönetimi, Gazze'den 2007'de Hamas tarafından çıkarılmıştı. 

Filistin Yönetimi başlangıçta bağımsız bir Filistin devletinin ilk adımı olarak tasarlanmıştı ancak İsrail'le yapılan müzakereler 10 yılı aşkın süredir donmuş durumda.

Bu süreçte, 1967'den bu yana işgal altında olan Batı Şeria ve Doğu Kudüs'te İsrail yerleşimlerinin ve askeri kontrolünün hızlı bir şekilde artması karşısında Abbas yönetimi çaresiz kalırken, Yahudi yerleşimcilerin Filistinli sivillere yönelik saldırıları da aynı dönemde artış gösterdi.

Ramallah merkezli düşünce kuruluşu Bisan Araştırma ve Kalkınma Merkezi'nin direktörü Ubey El-Abudi konuyla ilgili, "Abbas elini uluslararası topluma oynadı. Filistinlilere bir devlet vermek için İsrail'in işgal edilmiş topraklardan çekilmeye zorlanacağına inandı. Ancak uluslararası toplum, Filistinlilerin dökülen kanını ve çektiği acıları çok az umursadığını gösterdi. Öfkenin sebebi bu" ifadelerini kullandı.

Abbas'a destek giderek azalıyor

Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas'a, 7 Ekim'deki saldırılar öncesinde bile Filistinlilerin gözde liderlerinden biri olarak görülmüyordu.

Filistin Politika ve Anket Araştırmaları Merkezi'nin eylülde yaptığı anketlere göre, Filistinlilerin yüzde 87'si Abbas'ın istifasını isterken, yüzde 58 İsrail işgalini bitirmek için silahlı mücadele verilmesi gerektiği görüşünde birleşmişti.

Saldırıların ardından Abbas'ın geçen hafta yaptığı, "Hamas'ın politikaları ve eylemleri Filistin halkını temsil etmiyor" açıklaması da Filistinliler'in Abbas'a yönelik öfkesini artırdı.

Bu açıklama gelen tepkiler üzerine daha sonra geri çekildi.

Filistin konusunda uzmanlaşan siyaset bilimci Xavier Guignar konuyla ilgili, "Abbas muhalifleri Filistin Yönetimi'nin, eylemsiz kalarak veya İsrail'le güvenlik konusunda işbirliği yaparak, giderek artan oranda asimile olduğunu hissediyor. Abbas'ın Gazze'de olanlara karşı hareket edemeyecek durumda olduğu düşünülüyor" diye konuştu.

Avrupa Konseyi'nden analist Hugh Lovatt ise, "Filistin halkının silahlı direnişe desteği artıyor. Filistin Yönetimi kamuoyunu görmezden gelmeye devam ederse yok olma tehlikesiyle karşı karşıya kalır. ABD ve İsrail'in, Hamas'a karşı durulması için yaptığı baskı Filistin Yönetimi'ni daha da zayıflatabilir" dedi.

Gazze'ye destek için geçen cuma Ramallah'ta yapılan gösterilere katılan Ömer Hatib isimli bir protestocuysa yaşananlarla ilgili görüşlerini şu sözlerle aktardı:

Direniş, Gazze'de İsrail'le savaşıyor. Biz de burada Filistin Yönetimi'yle savaşıyoruz. Çünkü, onlar sadece işgalcilerin Batı Şeria'da bizi bastırmak için kullandığı bir araç.

87 yaşındaki Mahmut Abbas, 2004'te Yaser Arafat'ın yerine kurucularından olduğu Filistin Kurtuluş Örgütü'nün başına geçmiş ve 6 ay sonra da Filistin Devlet Başkanı olarak göreve başlamıştı.

Independent Türkçe



Dibeybe, Libya sağlık sektöründeki ‘yolsuzlukla’ mücadele sözü verdi

Libya Ulusal Birlik Hükümeti Başbakanı Abdulhamid Dibeybe pazar akşamı Libya'nın batısında sağlık sektörü yetkilileriyle yaptığı toplantı sırasında (UBH)
Libya Ulusal Birlik Hükümeti Başbakanı Abdulhamid Dibeybe pazar akşamı Libya'nın batısında sağlık sektörü yetkilileriyle yaptığı toplantı sırasında (UBH)
TT

Dibeybe, Libya sağlık sektöründeki ‘yolsuzlukla’ mücadele sözü verdi

Libya Ulusal Birlik Hükümeti Başbakanı Abdulhamid Dibeybe pazar akşamı Libya'nın batısında sağlık sektörü yetkilileriyle yaptığı toplantı sırasında (UBH)
Libya Ulusal Birlik Hükümeti Başbakanı Abdulhamid Dibeybe pazar akşamı Libya'nın batısında sağlık sektörü yetkilileriyle yaptığı toplantı sırasında (UBH)

Resmi raporlara göre Libya Ulusal Birlik Hükümeti’ni (UBH) çevreleyen yolsuzluk suçlamalarının ortasında, Başbakan Abdulhamid Dibeybe ‘vatandaşların çıkarlarına zarar veren hiçbir uygulamaya’ müsamaha göstermeyeceğine ve tüm sektörlerdeki suiistimallerin üzerine gideceğine söz verdi.

Libya Denetim Bürosu, UBH de dahil olmak üzere ülkedeki birçok tarafın kamu parasını ‘israf’ ettiğini ortaya çıkardı. Ancak Libya Avukatlar İttifakı’na atfedilen bir raporda UBH Sağlık Bakanlığı öne çıkarıldı ve ‘mali ve idari yolsuzluk vakaları’ bu bakanlığa atfedildi.

Libya Avukatlar İttifakı tarafından yalanlanan raporda, ‘zimmete büyük miktarda para geçirme’ ve ‘500 milyon dinardan fazla değeri olan kanser ilacı kaçakçılığı’ (1 dolar = 5,47 dinar) suçlamalarının yanı sıra böbrek hastaları için ilaç ve tıbbi malzeme alımında ve hastane bakımında yolsuzluk ve suiistimal suçlamaları da yer aldı.

Bu suçlamalar karşısında Dibeybe pazar akşamı sağlık sektörü yetkilileriyle genişletilmiş bir toplantı yaparak sağlık sektöründeki yolsuzlukla mücadelenin hükümetinin en önemli önceliği olduğunu vurguladı. Dibeybe, ‘bu hassas dosyaya herhangi bir şekilde karışılmaması ya da gevşeklik gösterilmemesi’ konusunda uyarıda bulunarak, ‘vatandaşlara sunulan sağlık hizmetlerinin kalitesinden ödün verilmemesi’ gerektiğini belirtti.

UBH’nin bazı bakanları yolsuzluk davalarında hapis cezasına çarptırıldı. Son olarak Eğitim Bakanı Musa Mugaryif, mart ayı ortasında Trablus'taki bir mahkeme tarafından ders kitaplarının basım ihalelerinde ‘kayırma yaptığı’ gerekçesiyle üç yıl altı ay hapis cezasına çarptırıldı.

Dibeybe o dönemde, “Eğitim Bakanı, bakan olarak dokunulmazlığı olmasına rağmen kitapların tedarikini geciktirdiği için birkaç yıl hapis cezasına çarptırıldı” demişti.

 Libya Başsavcısı Sıddık es-Sur (Başsavcılık ofisi)Libya Başsavcısı Sıddık es-Sur (Başsavcılık ofisi)

Libya Başsavcısı Sıddık es-Sur, UBH Kültür Bakanı Mebruke Tuği Osman ile eski Sağlık Bakanı Ali ez-Zanati ve yardımcısı Semir Koko'nun ‘yolsuzluk’ davalarına karıştıkları, mali ve idari ihlallerde bulundukları suçlamasıyla tutuklu yargılanmalarına karar vermiş, ancak bu kişilerin tamamı serbest bırakılmıştı.

Uluslararası Şeffaflık Örgütü'nün 2021 raporuna göre Libya, yolsuzluktan en çok etkilenen ülkeler listesinde 180 ülke arasında 172. sırada yer alıyor.

Bakanlığın yanıtı

Sağlık Bakanlığı kendisine yöneltilen suçlamalara cevaben, ilaç ve tıbbi malzeme tedarikinde yolsuzluk yapıldığına dair tüm haberleri ‘ulusal sağlık kurumunun itibarını zedeleyecek bir iftira’ olarak nitelendirdi ve ‘personelinin çabalarının dürüstlüğünü sorgulamayı ve kişisel çıkarlar ya da dar siyasi kazanımlar elde etmek için hastaların acılarını istismar etmeyi’ amaçladığını söyledi.

Bakanlık, ‘özellikle onkoloji hastaları için yapılan tüm ilaç ve tıbbi ekipman ithalatının sıkı kontrol prosedürlerine uygun olarak ve ilgili düzenleyici makamlarla koordinasyon içinde gerçekleştirildiğini ve tüm yetkili makamların denetimine açık resmi kayıtlarla belgelendiğini’ kaydetti.

UBH dün yaptığı açıklamada, yeni kurumların kurulması da dahil olmak üzere tıp sektörünü geliştirmek için çalıştığını söyledi. UBH ayrıca, ‘temel sağlık hizmetlerinin etkinliğini arttırmak amacıyla’ çeşitli bölgelerdeki klinikleri ve sağlık merkezlerini denetleyecek bir temel tıbbi bakım otoritesinin kurulacağını duyurdu.

Libyalıların yurtdışında tedavi edilmesi konusuna da değinen UBH, Dibeybe'nin ‘yurtdışına gönderilen hasta sayısındaki artışı sınırlandırmak için ek kontroller oluşturulması’ gerektiğini vurguladığını belirterek, ‘ulusal sağlık kurumlarının kapasitelerini arttırmak ve yurtdışında tedaviye bağımlılığı azaltmak için bu dosyayı ülke içinde tedaviyi yerelleştirme planlarıyla ilişkilendirmenin’ önemini vurguladı.