Hizbullah'a sadık örgütler Güney Lübnan Cephesi’ne katılmaya hazırlanıyor

Lübnan topraklarına doğru yönelen bir tank üzerinde duran bir İsrail askeri (AFP)
Lübnan topraklarına doğru yönelen bir tank üzerinde duran bir İsrail askeri (AFP)
TT

Hizbullah'a sadık örgütler Güney Lübnan Cephesi’ne katılmaya hazırlanıyor

Lübnan topraklarına doğru yönelen bir tank üzerinde duran bir İsrail askeri (AFP)
Lübnan topraklarına doğru yönelen bir tank üzerinde duran bir İsrail askeri (AFP)

Güney Lübnan'a yönelik İsrail saldırıları Gazze'ye yönelik savaş ile eş zamanlı düzenleniyor. İsrail'in Gazze’ye kara saldırısıyla bağlantılı olarak Lübnan’a saldırılar da her geçen gün artıyor.

Bu gelişme, Lübnan'ın güneyinde Hizbullah ile koordineli olarak çalışan ve önceden onayı ile sınırlı operasyonlar gerçekleştiren silahlı grupların rolünü güçlendirdi. Ancak gözlemciler, bu cepheye yeni grupların katılmasını ve operasyonlarının kapsamını genişletmesini ve bunun geniş çapta bir bozulmayla sonuçlanmasını dışlamıyorlar.

Bazı insanlar, bu gruplar yalnızca Hizbullah tarafından yönetilen tek bir operasyon odası içinde faaliyet gösterdikleri sürece, güneydeki istikrarlı tempodan memnuniyet duyuyorlar. Askeri ve Stratejik Uzman Albay Dr. Hişam Cabir, "Güney Lübnan'dan askeri operasyonlara katılan silahlı grupların katılımı sadece sembolik bir katılım olduğunu, bu grupların Hizbullah’ın kontrolü altında çalıştığını ve bunun, sahaların birliğini gerçek bir şekilde yansıttığı görüşünde.

Hişam Cabir, Şarku'l Avsat gazetesine verdiği demeçte, "Bu gruplar füzelerini Hizbullah'ın bilgisi dahilinde fırlatıyor. Bu da onların angajman kurallarını ihlal etmelerine izin vermiyor, böylece rolleri cepheyi genişletmeye yönelik bir tehdit teşkil etmiyor. Hizbullah, cephe yavaş yavaş genişlemedikçe bu grupların büyümesine ve genişlemesine izin vermeyecektir" dedi.

İsrail'in Lübnan'a yönelik tehditlerinin ve işgal altındaki toprakların derinliklerindeki hedeflere karşı operasyonları genişletme uyarısının dozunun önemli ölçüde artması, Filistin'deki gerginlik devam ederse olayların gidişatını değiştirmeyecek. Yazar ve siyaset araştırmacısı Kasım Kasir, Şarku'l Avsat’a verdiği demeçte "Güneyde yaşananlar Gazze'de yaşananlarla doğrudan bağlantılı. Güneyden bazı örgütlerin çatışmaya katılımı devam edecek ve Filistin'deki operasyonlar gerileyene kadar daha da güçlenecek" dedi.

Kasir, Hizbullah’ın içişlerine vakıf bir kişi olarak, Hizbullah dışındaki silahlı grupların sayısının sınırlı olduğunu ve Hizbullah’ın sahayı iyi kontrol ettiği sürece geniş çapta bir cephe açmanın bir tehlike oluşturmadığını teyit etti. Kasir, "Grupların şu anda yaptığı şey, Filistin halkına destek olmanın ötesine geçmeyen bir rol ve siyasi değeri var. Ancak Filistin'deki savaş gelişirse, Hizbullah da dahil olmak üzere hiçbir cepheyi kimse kontrol edemez. Çünkü sınırı açmak artık geniş bir Arap halk talebi haline geldi" diye ekledi.

Fotoğraf Altı:  Lübnan-İsrail sınırındaki bombalı saldırıların ardından dumanlar yükseliyor (AFP)
Lübnan-İsrail sınırındaki bombalı saldırıların ardından dumanlar yükseliyor (AFP)

Görüşler, Hizbullah’ın tekelindeki Lübnan'ın güney sınırındaki silahlı grupların operasyonlarına odaklanmak konusunda farklılık gösteriyor. Albay Dr. Hişam Cabir'e göre, "Güçlü ve etkili silahlı varlık, Güney'de Hizbullah’a aittir. Yanında Hamas ve İslami Cihad'dan az sayıda savaşçı var. Son zamanlarda Cemaat-i İslami'ye bağlı Fecr Güçleri de onlara katıldı. Ancak bunlardan hiçbiri Hizbullah’ın önceden izni olmadan İsrail'e füze ateşlemiyor. Hizbullah, durumu büyük bir dikkatle ele alıyor ve işlerin kendi elinden çıkmasının İsrail'in Lübnan'a savaş açması için bir bahane vereceğinin farkında.” Hizbullah’ın güneyde geniş bir askeri cephe açmak istemediğini ve iç cephesinin dağıldığını belirtiyor.

Görülen saha faaliyetleri, bahsedilen örgütler ve işgal altındaki topraklara sızma ve İsrail hedeflerine füze fırlatma gibi bir dizi operasyonu üstlenen örgütler ile sınırlı değildir. Kasım Kasir, Hizbullah’ın son günlerde Güney'de Direniş Tugayları’nın rolünü etkinleştirdiğini, Hamas, İslami Cihad ve Fecr Güçleri savaşçılarının yanı sıra bu grupların da dahil olduğunu ortaya koyuyor. Kasir, “Emel Hareketi, Komünist Parti, Suriye Sosyalist Ulusal Partisi gibi sol partiler ve direniş hareketlerine dahil olan diğer güçler gibi güney cephesinde diğer örgütlerin de müdahalesini dışlamadı. Bu durum, Gazze'deki çatışmanın gelişimine bağlıdır. Eğer savaş orada genişlerse, güney cephesi tüm kontrollerden kurtulacaktır” dedi.

Her gün İsrail hedeflerine yönelik saldırılar ilan edilmesine rağmen, güney Lübnan cephesine katılan gruplar, operasyonlarının mesajlar gönderme ve İsrail'in Gazze'ye yönelik saldırılarını hafifletmesi için baskı yapma çerçevesini aşmadığını kabul ediyor.

Hamas'a yakın bir kaynak, İzzeddin el-Kassam Tugayları'nın Lübnan'dan İsrail hedeflerini bombalaması, düşmana Gazze'deki sivillere karşı şiddet ve terör eylemlerini durdurması ve işgal hükümetinin halkımıza karşı katliamlarını sürdürmesini engellemesi için bir mesaj göndermek için yapıldığını açıkladı. Şarku’l Avsat’a konuşan kaynak, "Filistin direnişi, tüm yerlerden halkını savunma hakkını kullanacak, çünkü Filistin meselesi tek bir meseledir. Bu, özellikle Gazze Şeridi'nde olmak üzere içteki Filistinlileri, tüm direniş güçlerinin, aralarında Hizbullah’ın da bulunduğu, mücadelede onlarla birlikte olduğunu temin ediyor" dedi.

Kaynak, Lübnan'dan askeri harekatın gelişeceğini, ancak bunun Gazze'de veya Batı Şeria'da İsraillilerle savaşın gelişimiyle bağlantılı olmaya devam edeceğini göz ardı etmedi.



Şii dini eğitimini İran'ın Kum kentinde alan Safiyuddin, Hizbullah’ın diğer liderlerine benzemiyor

Haşim Safiyuddin’in 2015 tarihli bir fotoğrafı (AFP)
Haşim Safiyuddin’in 2015 tarihli bir fotoğrafı (AFP)
TT

Şii dini eğitimini İran'ın Kum kentinde alan Safiyuddin, Hizbullah’ın diğer liderlerine benzemiyor

Haşim Safiyuddin’in 2015 tarihli bir fotoğrafı (AFP)
Haşim Safiyuddin’in 2015 tarihli bir fotoğrafı (AFP)

Lübnan'daki Hizbullah Hareketi’nin yeni lideri olması beklenen Haşim Safiyuddin, örgütün önceki liderlerinden farklı olarak İran'daki Kum İlim Havzası'ndan gelen ilk Şii lideri olabilir.

Şimdi tüm gözler Hasan Nasrallah'ın halefine çevrilmiş durumda. Hizbullah içinden gelen bilgiler, Naim Kasım'ın ‘geçici lider’ olarak atandığına işaret ederken Iraklı kaynaklar, İsrail saldırısından kurtulduğunun teyit edilmesi halinde bu kararın ‘Nasrallah'ın kuzeni Safiyuddin’in genel sekreter olarak ilan edilmesinin ön hazırlığı’ olduğunu söylediler.

scdvfrt
Safiyuddin, geçtiğimiz ayın ortalarında çağrı cihazı saldırısında öldürülen iki Hizbullah üyesinin cenaze töreninde konuşurken (AFP)

Hizbullah tarafından dün yapılan açıklamada Nasrallah'ın, İsrail tarafından Hizbullah’ın Beyrut'un güney banliyölerinden Haret Hreik'te bulunan komuta merkezine düzenlenen hava saldırısında öldüğü duyuruldu.

İki havza arasında geçen bir ömür

Abbas el-Musavi, Subhi et-Tufeyli ve Hasan Nasrallah Hizbullah’ın liderliğini üslenen isimlerdi. Kum'daki sınırlı eğitim dönemleri dışında hepsi dini eğitimlerini Irak'taki Necef İlim Havzası'nda aldılar. Ragıb Harb, Abbas el-Musavi ile ortak bir ilmi çalışma yapmıştı. Iraklı araştırmacılara göre Haşim Safiyuddin ise böyle bir çalışma yapmadı. Lübnan'da Hizbullah'ın kurulduğu döneme denk gelecek şekilde 1980'li yılların başlarında İran'daki Kum İlahiyat Okulu’nda İslam fıkhının üç aşaması üzerine çalışmaya başladı.

Şii literatüründe ‘havza’ ifadesi, Şii toplumuna özgü dini ilimlerin okutulduğu, âlim ve otoritelerin mezun olduğu okullar için kullanılıyor.

Peki neden Necef değil de Kum?

Kum’daki ilim havzasına yakın Iraklı kaynaklar, Irak'taki siyasi durumun Safiyuddin’in Necef'e gitmesini engellediğini, eğer İran-Irak savaşı olmasaydı, Kum'a gitmeyeceğini değerlendirdiler.

Irak-İran savaşının yaşandığı yılları Necef'teki en şiddetli dönem olarak tanımlayan kaynaklar, o dönemde Irak rejiminin şehirdeki Şii alimlerin üzerindeki baskıyı artırdığını ve bunun sonucunda birçoğunun ülkeyi terk ettiğini belirttiler.

sdvfgbh
Hizbullah Genel Sekreteri Hasan Nasrallah (Arşiv - Reuters)

Safiyuddin, 1964 yılında doğdu. Yani Irak'ın Necef kentinde eğitim görmüş olan ‘direniş ekseni liderleri’ tarafından Lübnan'da Hizbullah kurulduğunda henüz 18 yaşındaydı.

Safiyuddin, aynı dönemlerde İran-Irak savaşı patlak verince Kum İlim Havzası'na katıldı. Iraklı ve Lübnanlı kaynaklar, İmad Muğniye'nin Safiyuddin'in Kum İlim Havzası’na rahat bir şekilde kaydolmasıyla özel olarak ilgilendiğini söylediler.

İran'daki Cebel-i Âmil

Kum’daki ilim havzasının tarihiyle ilgilenen Iraklı akademisyenlere göre Safiyuddin, Kum'daki Cebel-i Amil Okulu’nda dini ilimler eğitimi alırken, Iraklılar, Sadr Muhammed Bakır'ın adını taşıyan başka bir okulda eğitim gördüler.

Safiyuddin, Kum'a vardığında Nasrallah da oradaydı. Fakat Nasrallah ilk derslerini 1970'li yılların sonlarında Lübnan'ın güneyindeki Sur kentinde bir din adamının teşvikiyle Necef İlim Havzası'nda almıştı.

Araştırmacılar, Lübnanlı öğrencilerin, özellikle de Safiyuddin'in Kum'da özel bir statüye sahip olduğunu ve onların da ‘diğerlerinden izole olduğunu’ belirttiler.

Safiyuddin, Kum'daki eğitimini tamamlayıp Beyrut'a döndüğü 1994 yılından beri Nasrallah'ın yerine geçmek için hazırlanıyordu.

İran basını, 2008 yılının ekim ayında Hizbullah yönetiminin, İsrail'in Genel Sekreter Hasan Nasrallah'ı öldürmeyi başarması durumunda, bir tür ‘erken vasiyet’ olarak Safiyuddin'i halef olarak seçtiğini bildirdi.

Velayet-i Fakih

Hizbullah liderleri, İran’ın dini liderini (Rehber) dini ve siyasi otoriteleri olarak görseler de Safiyuddin'in Kum'da yetişmiş ve eğitim almış olması önümüzdeki dönemde siyaset sahnesindeki ve sahadaki karar alma süreçlerini etkileyeceği şüphesiz.

Araştırmacılar Necef ve Kum arasında birçok fark olduğunu, ancak en öne çıkanın Şii dünyasının liderliği için yaşanan rekabet olduğunu söylediler. Iraklı araştırmacılara göre Kum'u ilk Rehber Ayetullah Humeyni'den bu yana Velayet-i Fakih'in bir cephesi haline getiren ideolojik anlaşmazlık söz konusu olsa da çoğunlukla terazinin necef tarafı ağır basıyor. Necef'teki dini mercilerin çoğunluğu, bu ideolojik anlaşmazlığa karşı çıkıyor.

Şarku'l Avsat'a konuşan Iraklı araştırmacı Ali el-Mudun, Necef İlim Havzası’nın, siyasetle daha fazla içli dışlı olan ve Velayet-i Fakih’in bu alanda kendisi için önemli bir rol geliştirdiği Kum İlim Havzası’ndan farklı olarak Irak'taki dört büyük Şii mercilerden Büyük Ayetullah Seyyit Muhammed Said El-Hekim ve Ebu'l-Kasım el-Hoyi'nin yükselişi sırasında siyasi tarafsızlığı ve siyasi meselelere doğrudan müdahaleden kaçınmasıyla bilindiğinin altını çizdi.

Safiyuddin, Velayet-i Fakih çerçevesinde Kum İlim Havzası'nın etkilerinden kaçınamadı. Kudüs Gücü Komutanı Kasım Süleymani ile dünür olması, Ortadoğu'nun en önde gelen silahlı grubu Hizbullah’ın lideri olana kadar siyasi bilincini şekillendiren İran iklimine kültürel olarak yaklaşmasında büyük rol oynadı.