İzzeddin el-Kassam Tugayları’nın nefesi ve Gazze savaşının sembolü: Ebu Ubeyde kimdir?

İsrail'e karşı medya savaşı ve psikolojik savaşa öncülük eden Kassam Tugayları'nın sesi

Ebu Ubeyde (Kassam Tugayları medyası)
Ebu Ubeyde (Kassam Tugayları medyası)
TT

İzzeddin el-Kassam Tugayları’nın nefesi ve Gazze savaşının sembolü: Ebu Ubeyde kimdir?

Ebu Ubeyde (Kassam Tugayları medyası)
Ebu Ubeyde (Kassam Tugayları medyası)

Hamas hareketinin silahlı kanadı İzzeddin el-Kassam Tugayları’nın sözcüsü Ebu Ubeyde bugünlerde başta Filistin olmak üzere tüm dünyanın dilinde. Bu kişiyi önemseyen sadece Filistinliler değil. O, zorlu, karmaşık ve şiddetli bir savaşın ortasında kendisini İsraillilere de dayattı. Bu durum onu Arap ve Batı dünyasındaki pek çok Hamas destekçisi için bir ilham kaynağına, Tel Aviv ve müttefikleri arasında da nefret edilen bir düşmana dönüştürdü.

Ebu Ubeyde, Kassam Tugayları Komutanı Muhammed Dayf'ın Aksa Tufanı operasyonunun başladığını duyurmasının ardından Ekim ayının 7'sinden bu yana görünürde. Yeşil kamuflajlı asker üniforma ve kırmızı kefiye ile Kassam’ın pozisyonunu sunuyor ve savaştaki gelişmelerden bahsediyor.

Hamas'ın Filistinli destekçilerine göre, İsrail'in Gazze Şeridi'ndeki savaşa başlamasından bu yana Ebu Ubeyde her kritik durumun öncesinde veya sonrasında ortaya çıktı ve İsrail sözcüleri karşısında medya savaşını dikkate değer bir profesyonellikle yönetti. Bazen İsraillilere önemli bilgiler verdi. Tel Aviv'de resmi rakamlar yayınlanmadan önce ölen veya esir alınan İsraillilerin sayısını açıklayarak onları zor durumda bıraktı. Şarku'l Avsat'ın edindiği bilgiye göre, Ebu Ubeyde ayrıca Kassam'ın bazı esirleri serbest bırakmak istediğini İsrail'in ise onları teslim almayı reddettiğini açıklayarak Tel Aviv’i zor duruma soktu. Ayrıca Ebu Ubeyde savaşta sahadaki gelişmeleri anlatırken İsraillilerden daha gerçekçiydi. İsrail askerlerinin öldürüldüğünü İsrail ordusundan önce duyurdu (İsrail ordusunun medyanın haberi olmadan önce ölen askerlerinin ailelerine haber vermesi gerekiyor).

İsrail'in bugün Cibaliye kampına düzenlediği bombalı saldırının ardından meydana gelen yıkım, Çarşamba (AFP)
İsrail'in bugün Cibaliye kampına düzenlediği bombalı saldırının ardından meydana gelen yıkım, Çarşamba (AFP)

Filistinlilerin 2002'de tanımaya başladığı Ebu Ubeyde, şarkılara malzeme oldu. Filistinliler onun adına, “Ey maskeli adam, Ey Ebu el-Kufiye... Ey Ebu Ubeyde, azmin güçlü, açıklamaların barut, Ey Ebu Ubeyde, Ey onların işkencecisi... Her gece onları korkutuyor...” şeklinde sloganlar atmaya başladılar.

Ebu Ubeyde kimdir?

İlk kez 2002 yılında Kassam'ın saha yetkililerinden biri olarak ortaya çıkan Ebu Ubeyde, neredeyse tüm medya açıklamaları ve basın toplantılarında konuştu, ancak İsrail tarafından 1993 yılında öldürülen Kassam'ın eski lideri İmad Akl örneğini takip ederek hiçbir zaman yüzü açık olarak kameraların karşısına geçmedi. Akl operasyonlarını kırmızı kefiye giyerek gerçekleştiriyordu.

İsrail'in 2005 yılında Gazze'den çekilmesinin ardından Ebu Ubeyde resmi olarak Kassam'ın sözcüsü olarak atandı.

İsrail'in 1948'de işgal ettiği Gazze'nin Na'alia kasabasından olan Ebu Ubeyde İsrail'den gelen sınırlı bilgilere göre şu anda Gazze'nin kuzeydoğusundaki Cibaliye’de yaşıyor. Evi 2008, 2012, 2014 yıllarında ve Gazze'deki mevcut savaşta birden fazla kez bombalandı.

Ebu Ubeyde, İsrail askeri Şaul Aron'un çatışma esnasında kaçırıldığını ilan ettiği açıklaması ile 2014 savaşında ön plana çıktı. O sıralarda Filistinliler Batı Şeria'da sokaklara çıkıp gelişigüzel yürüyüşler düzenleyerek kendisi ve ‘direniş’ lehine sloganlar attılar.

Hamas tarafından tutulan mahkumların resimlerini taşıyan protestocuların yer aldığı İsrail yanlısı bir gösteri, Prag, Çarşamba (EPA)
Hamas tarafından tutulan mahkumların resimlerini taşıyan protestocuların yer aldığı İsrail yanlısı bir gösteri, Prag, Çarşamba (EPA)

Ebu Ubeyde’nin daha önce Twitter'da (şu anda X platformu) ve Facebook'ta bir hesabı vardı. Bugün Ebu Ubeyde resmi ‘El-Kassam’ hesabından tweet atıyor. Çeşitli uydu kanalları ve medya kuruluşları tarafından yeniden yayınlanan videolarını Telegram uygulamasını ve Hamas'a bağlı El Aksa kanalını kullanarak yayınlıyor.

Gizemli kişiliğine rağmen İsrail onun gerçek kimliğini bildiğini iddia ediyor. İsrail Ordusu Sözcüsü Avichay Adraee, Ubeyde hakkında şunları söyledi:

“Maskeli kişi Huzeyfe Kahlot, kefiyenin arkasına saklanıyor. Takma adı Ebu Ubeyde.”

Adraee, Kahlot'un bir resmini yayınladı ve onu ‘yalancı ve korkak’ olarak tanımladı. Bu açıklama Hamas ya da El Kassam tarafından dikkate alınmadı ve söz konusu açıklamaya cevap verilmedi.

2014 savaşı öncesinde Ebu Ubeyde, İslam Üniversitesi Din Temelleri Fakültesi'nde ‘Yahudilik, Hıristiyanlık ve İslam’daki Kutsal Topraklar’ başlıklı yüksek lisans tezi kaleme aldı. Bugün ‘İsrail'e karşı psikolojik savaşın öncüsü’ olarak kabul ediliyor. Konuşmalarına genellikle ‘Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla’ diyerek başlıyor ve ardından bir Kuran ayeti okuyor. Konuşmasını “Bu bir zafer ya da şehadet cihadıdır” sözleriyle bitiriyor.

Üslubu, giyimi, askeri üniforması ve sıvadığı kollarıyla Ebu Ubeyde’nin bugün pek çok Filistinli için olduğu kadar Filistin toprakları dışındaki Hamas destekçileri için de bir sembol haline geldiği açıkça görülüyor. İki yıl önce, yaklaşık 5 yaşlarındaki Filistinli bir çocuk Mescid-i Aksa'ya girdi ve İsrail askerlerine İbranice şu sloganları attı:

"Ebu Ubeyde Yolda"

Batı Şeria'nın Beytüllahim kentinde iki gün önce düzenlenen Gazze ile dayanışma yürüyüşü sırasında Ebu Ubeyde’nin bir konuşması araç hoparlöründen yayınlandı, bunun üzerine göstericiler aracın etrafında toplanıp onun adını haykırmaya başladı.

Savaşın başladığı ilk zamanlarda bir spor yorumcusu Real Madrid'in teknik direktörü İtalyan Carlo Ancelotti'den ve Manchester City'nin teknik direktörü İspanyol Pep Guardiola'dan daha güçlü yeni bir teknik direktör keşfettiğini söyledi. Açıklaması şaşkınlık yaratan yorumcu o teknik direktörün Ebu Ubeyde olduğunu söyledi. Söz konusu spor yorumcusu “Bize kapsamlı futbolu ve hücum futbolunu öğretti” dedi.

Mısırlı sanatçı Muhammed Ramazan ise sıradaki dizide kendisine ‘Ebu Ubeyde’ adını verme sözü verdi. Ramazan’ın Filistin'e destek çağrısının ardından İsrailli bir kanal onun çalışmalarını boykot çağrısı yaptı. Ramazan söz konusu kanalı alaya aldığı videosunda şunu söyledi:

"Bir sonraki dizide benim adım Ebu Ubeyde."



Suriye'nin Humus kentindeki bir camide patlama: 8 ölü, saldırıyı Saraya Ensar el-Sünne üstlendi

Patlama sonucu Suriye’nin orta kesimindeki Humus kentinde bulunan bir caminin içinde meydana gelen yıkım (SANA)
Patlama sonucu Suriye’nin orta kesimindeki Humus kentinde bulunan bir caminin içinde meydana gelen yıkım (SANA)
TT

Suriye'nin Humus kentindeki bir camide patlama: 8 ölü, saldırıyı Saraya Ensar el-Sünne üstlendi

Patlama sonucu Suriye’nin orta kesimindeki Humus kentinde bulunan bir caminin içinde meydana gelen yıkım (SANA)
Patlama sonucu Suriye’nin orta kesimindeki Humus kentinde bulunan bir caminin içinde meydana gelen yıkım (SANA)

Suriye’nin orta kesimindeki Humus’ta, Alevi çoğunluğun yaşadığı bir mahallede bulunan camide cuma namazı sırasında meydana gelen patlamada en az sekiz kişi hayatını kaybetti. Saldırıyı Saraya Ensar el-Sünne üstlenirken, yetkililer faillerin hesap vereceğini bildirdi.

Bu saldırı, geçiş yönetiminin yaklaşık bir yıl önce iktidara gelmesinden bu yana bir ibadethaneyi hedef alan ikinci saldırı oldu. Haziran ayında Şam’da bir kilisede düzenlenen intihar saldırısında 25 kişi yaşamını yitirmiş, o saldırıyı da yine aşırıcı Saraya Ensar el-Sünne üstlenmişti.

Suriye İçişleri Bakanı Enes Hattab, Humus’taki patlamanın arkasındaki tarafın “kim olursa olsun” adalet önüne çıkarılacağını belirterek, saldırının Suriye’de güvenlik ve istikrarı sarsmayı hedeflediğini söyledi. İbadethanelerin hedef alınmasını “alçakça ve korkakça bir eylem” olarak niteledi.

Şarku’l Avsat’ın Resmi Suriye Haber Ajansı SANA’dan aktardığı habere göre ülkenin üçüncü büyük kenti Humus’ta Vadi ez-Zeheb Mahallesi’ndeki İmam Ali bin Ebu Talib Camii’nde meydana gelen patlamada sekiz kişi hayatını kaybederken 18 kişi yaralandı.

Patlamada başı ve sırtı şarapnel parçalarıyla yaralanan ve Humus’taki Karam el-Luz Hastanesi’nde tedavi gören 47 yaşındaki Usame İbrahim, AFP’ye, “Cuma namazındaydım; yalnızca güçlü bir patlama ve yoğun bir basınç duydum” dedi. Başındaki bandajları işaret eden İbrahim, “Her yer gözümde kıpkırmızı oldu… Yere düştüm, başımdan kan aktığını gördüm… O an ne olduğunu anlayamadım” diye konuştu. Kan izleri arasında caminin kapısına doğru ilerlediğini, cemaatten yükselen çığlıklar ve inlemeler eşliğinde gençler tarafından hastaneye götürüldüğünü anlattı.

İçişleri Bakanlığı, “terör saldırısının” namaz sırasında gerçekleştiğini belirterek, “ilgili birimlerin failleri yakalamak üzere soruşturma ve delil toplama çalışmalarına başladığını” açıkladı.

Saraya Ensar el-Sünne, Telegram’da yayımladığı mesajda, “Sarayâ Ensar el-Sünne mücahitleri, başka bir gruptan mücahitlerle birlikte, Nusayrilere ait Ali bin Ebu Talib içinde bir dizi patlayıcıyı infilak ettirdi” ifadelerini kullandı. Beşar Esad yönetiminin 2024 sonunda devrilmesinin ardından kurulduğunu belirten grup, “Saldırılarımız artarak sürecek ve tüm kâfirler ile mürtedleri hedef alacak” dedi.

SANA’nın bir güvenlik kaynağına dayandırdığı habere göre, ilk bulgular patlamanın cami içine yerleştirilen patlayıcı düzeneklerden kaynaklandığını gösteriyor. Olay yerinden yayımlanan görüntülerde, caminin bir köşesindeki duvarın alt kısmında bir gedik, duvarın bir bölümünü kaplayan siyah duman izleri, etrafa saçılmış halı parçaları ve kitaplar ile kırılmış pencere camları görüldü. Güvenlik güçleri caminin çevresini kordon altına aldı; içerideki ekipler, patlamanın olduğu alanı kırmızı şeritle çevreledi.

“Etrafımda şarapnel parçaları”

Ayağından yaralanan ve hastanede tedavi gören seyyar kitap satıcısı 38 yaşındaki Gadi Maruf da AFP’ye, patlamanın imamın hutbe için minbere çıkmasıyla meydana geldiğini söyledi. Maruf, “Çok büyük bir patlamaydı; etrafımda şarapnel parçalarının uçuştuğunu gördüm” dedi.

Suriye Dışişleri Bakanlığı, yayımladığı açıklamada “korkakça suç eylemini” kınayarak, bunun “güvenliği ve istikrarı bozma, Suriye halkı arasında kaos yayma girişimlerinin bir parçası” olduğunu vurguladı. Açıklamada, “terörle her tür ve biçimde mücadele” konusundaki kararlılık yinelenirken, “bu tür suçların devletin güvenliği tesis etme, vatandaşları koruma ve failleri hesap verme çabalarını durduramayacağı” ifade edildi.

Riyad, Beyrut ve Amman başta olmak üzere birçok başkent saldırıyı kınadı. Saldırı, son aylarda yaşanan şiddet olaylarının ardından Suriye’deki azınlıkların endişelerini artırdı.

sx scx
Patlama sonucu Humus’un Vadi ez-Zeheb Mahallesi’ndeki İmam Ali bin Ebu Talib Camii’nin içinde meydana gelen yıkım görülüyor (SANA)

Sünni çoğunluğa sahip Humus’ta Alevi çoğunluklu mahalleler de bulunuyor. 2011’de başlayan Suriye iç savaşının ilk yıllarında şiddetli çatışmalara sahne olan kentte, geçen ay kırsaldaki bir köyde bir çiftin öldürülmesinin ardından mezhepsel gerginlik ve çatışmalar yaşanmış; çiftin aşireti suçu Alevilere atfetmişti. Ancak İçişleri Bakanlığı daha sonra olayın adli saiklerle işlendiğini açıklamıştı.

Bu cinayetin ardından Lazkiye kıyı kentinde ve Alevi çoğunluklu diğer bölgelerde binlerce Alevi, Humus ve başka yerlerde azınlıklara yönelik saldırıları protesto etmişti. Esad yönetiminin devrilmesinden bu yana, Esad’ın mensubu olduğu Alevi topluluğuna yönelik saldırıların arttığı belirtiliyor.

Mart ayında Suriye kıyı kesiminde mezhepsel arka planlı şiddet olaylarında, Suriye medyasına göre çoğu Alevi olmak üzere yaklaşık 1700 kişi hayatını kaybetti. Yetkililerce görevlendirilen bir soruşturma komisyonu, Temmuz ayında, şiddet olaylarına karıştığı şüphesi bulunan 298 kişinin kimliğinin belirlendiğini; isimleriyle birlikte 1426 Alevinin yanı sıra 238 güvenlik ve ordu mensubunun öldürüldüğünü açıkladı.

Gözaltındakilerin serbest bırakılması

Şiddet olaylarından önce ve sonra, eski yönetimle bağlantı iddiasıyla Alevi çoğunluklu bölgelerde geniş çaplı gözaltılar yapılmıştı. Resmî Suriye televizyonu, cuma günü Lazkiye’de “savaş suçlarına karışmadıkları tespit edilen” 70 kişilik ilk grubun serbest bırakıldığını, devamının geleceğini duyurdu.

Temmuz ayında, güneydeki Süveyda vilayetinde Dürzi azınlığa yönelik mezhepsel şiddet olaylarında, Suriye medyasına göre 789’u Dürzi sivil olmak üzere iki binden fazla kişi hayatını kaybetti. Haziran ayında ise Şam’ın Duveyla semtindeki Mar İlyas Kilisesi’nde namaz sırasında düzenlenen intihar saldırısında 25 kişi ölmüştü. Yetkililer, ülkede birlikte yaşamı ve tüm bileşenlerin korunmasını vurgulamayı sürdürüyor.

Cumhurbaşkanı Ahmed Şara, Esad’ın devrilmesinin birinci yıl dönümünde yaptığı konuşmada, “güçlü bir Suriye” inşa etmek için Suriyelilerin çabalarını birleştirmesinin önemine dikkat çekti ve halkın fedakârlıklarına “yakışır” bir gelecek çağrısı yaptı. İktidardaki ilk yılını geride bırakan Şara, yönetimini pekiştirmek için çeşitli adımlar atsa da, ülkenin birliğini koruma ve güvenliği tüm topraklarda tesis etme konusunda ciddi bir sınavla karşı karşıya bulunuyor.


İsrail polisi: Filistinlilerin saldırısında iki kişi öldü

İsrail polis araçları, Batı Şeria'da düzenlenen bir baskın sırasında (Arşiv-Reuters)
İsrail polis araçları, Batı Şeria'da düzenlenen bir baskın sırasında (Arşiv-Reuters)
TT

İsrail polisi: Filistinlilerin saldırısında iki kişi öldü

İsrail polis araçları, Batı Şeria'da düzenlenen bir baskın sırasında (Arşiv-Reuters)
İsrail polis araçları, Batı Şeria'da düzenlenen bir baskın sırasında (Arşiv-Reuters)

İsrail yetkilileri bugün, kuzey İsrail'de bir Filistinli tarafından gerçekleştirilen bıçaklı ve araçla saldırıda iki kişinin öldüğünü açıkladı.

 İşgal altındaki Batı Şeria'da İsrail polisi (Reuters)Batı Şeria'da İsrail polisi (Reuters)

İsrail acil servisleri, yaklaşık 68 yaşında bir adamın araç çarpması sonucu hayatını kaybettiğini bildirdi.

İsrail kamu yayın kuruluşu Kan ise yaklaşık 20 yaşında bir kadının bıçaklanarak öldürüldüğünü duyurdu.

 Ayrıca, iki kişinin de hafif yaralandığı belirtildi.

İsrail polisi, şüpheli saldırganın işgal altındaki Batı Şeria'da yaşayan bir Filistinli olduğunu açıkladı.

İsrail Savunma Bakanı Yisrael Katz, orduya saldırganın memleketi olan Batı Şeria'daki Kabatiye kasabasında operasyon başlatma emri verdi.

Ofisinden yapılan açıklamada şu ifadeler yer aldı: "Savunma Bakanı Yisrael Katz, cani teröristin geldiği Kabatiye’ye karşı İsrail ordusuna güçlü ve derhal harekete geçme talimatı verdi. Amaç, tüm teröristleri tespit edip etkisiz hale getirmek ve kasabadaki terörist altyapıyı çökertmektir."


Suriye Dışişleri Bakanlığı: SDG ile yapılan görüşmeler somut sonuç vermedi

Kamışlı şehrinde düzenlenen askeri geçit töreninde SDG mensupları, (Arşiv- Reuters)
Kamışlı şehrinde düzenlenen askeri geçit töreninde SDG mensupları, (Arşiv- Reuters)
TT

Suriye Dışişleri Bakanlığı: SDG ile yapılan görüşmeler somut sonuç vermedi

Kamışlı şehrinde düzenlenen askeri geçit töreninde SDG mensupları, (Arşiv- Reuters)
Kamışlı şehrinde düzenlenen askeri geçit töreninde SDG mensupları, (Arşiv- Reuters)

Suriye Dışişleri Bakanlığı'ndan üst düzey bir yetkili bugün yaptığı açıklamada, Suriye Demokratik Güçleri (SDG) ile yapılan görüşmelerin henüz somut sonuç vermediğini belirterek, ülkenin kuzeydoğusundaki kurumların devlet kurumlarına entegre edilmesi konusundaki söylemlerin, icraat adımları atılmadan teorik ifadelerden ibaret kaldığını kaydetti.

Suriye Haber Ajansı'na (SANA) konuşan kaynak, Suriye'nin birliğine yapılan tekrarlanan vurgunun, ülkenin kuzeydoğusundaki gerçeklikle çeliştiğini, burada devlet çerçevesinin dışında ayrı ayrı yönetilen idari, güvenlik ve askeri kurumların bulunduğunu ve bunun da sorunu çözmek yerine "bölünmeyi sürdürdüğünü" söyledi.

 SDG mensupları, Suriye'nin kuzeydoğusunda (AFP)SDG mensupları, Suriye'nin kuzeydoğusunda (AFP)

Sözlerine şöyle devam etti: "SDG liderliğinin Suriye devletiyle diyaloğun devam edeceğine dair sürekli işaretlerine rağmen, bu görüşmeler somut sonuçlar vermedi. Bu söylemin, gerçek bir durgunluk ve uygulamaya geçme konusunda gerçek bir irade eksikliği ışığında, medya amaçlı ve siyasi baskıları absorbe etmek için kullanıldığı görülüyor."

Sözlerine şöyle sürdürdü: “Kuzeydoğu Suriye'deki kurumların devlet kurumlarına entegre edilmesiyle ilgili konuşmalar, somut adımlar veya net zaman çizelgelerinden yoksun, teorik ifadeler alanında kalmıştır. Bu durum, SDG ile imzalanan 10 Mart anlaşmasına olan bağlılığın ciddiyeti konusunda şüpheler uyandırıyor.”

Petrol dosyasına gelince, Dışişleri Bakanlığı'ndaki resmi kaynak, SDG liderliğinin petrolün tüm Suriyelilere ait olduğu yönündeki tekrarlanan iddialarının, “devlet kurumları içinde yönetilmediği ve gelirleri genel bütçeye dahil edilmediği sürece” güvenilirliğini kaybettiğini belirtti.

Şarku’l Avsat’ın SANA’dan aktardığına göre kaynak, görüşlerin yakınlaşmasından bahsetmenin, “zaman sınırlı uygulama mekanizmalarına sahip net, resmi anlaşmalara dönüştürülmedikçe anlamsız kaldığını” vurguladı.

Ayrıca, askeri dosyadaki anlaşmalardan bahsetmenin, "Suriye ordusu çerçevesinin dışında, bağımsız liderliğe ve yabancı bağlara sahip silahlı grupların varlığının devam etmesiyle bağdaşmadığını, bunun egemenliği zayıflattığını ve istikrarı engellediğini" ifade etti.

Suriye Dışişleri Bakanlığı kaynağı, aynı durumun "sınır geçişlerinin tek taraflı kontrolü ve bunların pazarlık kozu olarak kullanılması için de geçerli olduğunu, bunun da ulusal egemenlik ilkelerine aykırı olduğunu" belirtti.