"Kanla ıslanmış bir toprak": Gazze'nin yüzyıllardır süren savaşları

2,3 milyon Filistinlinin yaşadığı ve tarih boyunca ekonomik bir merkez olmuş bir yer

İsrail'in sürekli bombardımanı sonucu Kuzey Gazze harabeye döndü (AFP)
İsrail'in sürekli bombardımanı sonucu Kuzey Gazze harabeye döndü (AFP)
TT

"Kanla ıslanmış bir toprak": Gazze'nin yüzyıllardır süren savaşları

İsrail'in sürekli bombardımanı sonucu Kuzey Gazze harabeye döndü (AFP)
İsrail'in sürekli bombardımanı sonucu Kuzey Gazze harabeye döndü (AFP)

Gazze, antik çağlarda Asya'nın Afrika ile buluştuğu Akdeniz kıyısında bir ticaret merkezi olarak gelişti. Binlerce yıl boyunca yerleşim yeri oldu.

Mısır Firavunları, Babilliler, Filistlinler, Yunan Makedonlar, Romalılar, Araplar, Moğollar, Haçlılar, Osmanlılar ve hatta Napolyon bile burası için savaştı.

Gazze, Kitab-ı Mukaddes'te adı geçen, kıyı ovasındaki 5 şehirden oluşan eski Filistin konfederasyonunun bir parçası.

Büyük İskender Gazze'yi kuşatıp ele geçirdi, erkekleri öldürdü, kadınları ve çocukları köleleştirdi.

Roma döneminde Hıristiyanlık orada yayıldı. Hâlâ Gazze'de Hıristiyanlar yaşıyor ve İsrail'in bombalamaları sırasında Gazze Şeridi'ndeki kiliseler de hasar gördü.

İslam bölgeye 1400 yıl önce girdi. Gazze, İngiliz kuvvetlerinin I. Dünya Savaşı sırasında burayı ele geçirdiği 1917 yılına kadar 66'ncı yüzyılın büyük bölümünde Osmanlı İmparatorluğu'nun bir parçası olarak kaldı.

Geçen yüzyılda Gazze, İngiliz askeri yönetiminden Mısır askeri yönetimine, oradan da İsrail askeri yönetimine geçiş yaptı.

Artık çoğu mülteci soyundan gelen yaklaşık 2,3 milyon Filistinlinin yaşadığı, etrafı duvarlarla çevrili bir yerleşim bölgesi.

Aşağıda Gazze'nin modern tarihindeki önemli kilometre taşlarından bazıları yer alıyor.

1948: İngiliz egemenliğinin sonu

1940'ların sonlarında Filistin'deki İngiliz sömürge yönetiminin sona ermesiyle birlikte, Yahudiler ve Araplar arasındaki şiddet yoğunlaştı ve Mayıs 1948'de yeni kurulan İsrail Devleti ile Arap komşuları arasındaki savaşla doruğa ulaştı.

Mısır ordusu, Sina'dan Aşkelon'un güneyine kadar 40 kilometre uzanan dar bir kıyı şeridinin kontrolünü ele geçirdi.

İsrail'den kaçan veya sınır dışı edilen on binlerce Filistinli oraya sığındı ve bu da nüfusun üç katına çıkarak yaklaşık 200 bin kişiye ulaşmasını sağladı.

50'li ve 60'lı yıllar: Mısır askeri yönetimi

Mısır, Gazze Şeridi'ni yirmi yıl boyunca askeri yönetim altında kontrol etti ve Filistinlilerin Mısır'da çalışmasına ve eğitim görmesine izin verdi.

Çoğu mülteci olan Filistinli "fedailer" İsrail içinde saldırılar düzenledi ve buna operasyonlarla karşılık verildi.

Birleşmiş Milletler, bugün Gazze'de kayıtlı yaklaşık 1,6 milyon Filistinli mültecinin yanı sıra, Ürdün, Lübnan, Suriye ve Batı Şeria'daki Filistinlilere hizmet sağlayan Birleşmiş Milletler Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansı'nı (UNRWA) kurdu.

1967: Savaş ve İsrail askeri işgali

İsrail, 1967 savaşında Gazze Şeridi'ni işgal etmişti.

O yıl yapılan İsrail nüfus sayımı, Gazze nüfusunun en az yüzde 60'ı mülteci olmak üzere 394 bin kişiye ulaştığını gösteriyordu.

Mısırlıların ayrılmasıyla birlikte birçok Gazzeli İsrail'de tarım, inşaat ve hizmet sektörlerinde iş fırsatları elde etti ve bu sektörlere kolaylıkla girebildiler.

İsrail güçleri, sonraki yıllarda İsrail'in inşa ettiği toprakları yönetmeye ve yerleşimleri korumaya devam etti.

1987: Birinci Filistin İntifadası ve Hamas'ın kuruluşu

1967 savaşından 20 yıl sonra, Birinci İntifada, Gazze'nin Cibaliye kampında bir İsrail kamyonunun Filistinli işçileri taşıyan bir araçla çarpışması sonucu patlak verdi ve kazada 4 kişi öldü.

Bu olayı, göstericilerin taş attığı, grev yaptığı ve etkinliklerin kapatıldığı protestolar izledi.

Bu öfkenin ortasında Mısır'daki Müslüman Kardeşler, Gazze'de güçlü bir tabanı olan, Filistin İslami Direniş Hareketi (Hamas) adı altında silahlı bir Filistin şubesi kurdu.

Çabalarını İsrail'i ortadan kaldırmaya adayan hareket, Yaser Arafat'ın liderliğini yaptığı laik Fetih hareketine rakip oldu.

1993: Oslo Anlaşmaları ve Filistin'in öz yönetimi

İsrail ve Filistinliler 1993 yılında Filistin Yönetimi'nin kurulmasına yol açan tarihi bir barış anlaşması imzaladılar.

Bu geçici anlaşma kapsamında Filistinlilere ilk kez Gazze ve Batı Şeria'daki Eriha'da sınırlı kontrol tanındı. Arafat onlarca yıl sürgünde kaldıktan sonra Gazze'ye döndü.

Oslo süreci, yeni kurulan Filistin Yönetimi'ne bir ölçüde özerklik kazandırdı ve 5 yıl sonra bir devletin kurulmasını öngördü ancak bu hiçbir zaman gerçekleşmedi.

İsrail, Filistinlileri güvenlik anlaşmalarına uymamakla suçladı ve Filistinliler, İsrail yerleşimlerinin inşasına devam edilmesine kızdılar.

Hamas ve diğer bir silahlı grup olan İslami Cihad, barış sürecini engellemek amacıyla bombalamalar gerçekleştirdi.

Bu da İsrail'in Filistinlilerin Gazze dışındaki hareketlerine daha fazla kısıtlama getirmesine yol açtı.

Hamas aynı zamanda Filistinliler arasında yolsuzluk, adam kayırmacılık ve Arafat'ın yakın çevresinin ekonomik kötü yönetimine yönelik artan eleştirilere de odaklandı.

2000: İkinci Filistin İntifadası

2000 yılında İsrail-Filistin ilişkileri, intihar bombalamaları, Filistinlilerin silahlı saldırıları, İsrail hava saldırıları, yıkımlar, bölgelerin kapatılması ve sokağa çıkma yasağı dönemini başlatan İkinci Filistin İntifadası'nın patlak vermesiyle yeni bir düşüşe geçti.

Bu dönemdeki kayıplar arasında, 1998'de açılan ve Filistinlilerin ekonomik bağımsızlığa ulaşma konusundaki hayal kırıklığına uğramış umutlarının simgesi olan Gazze'nin uluslararası havaalanında meydana gelen hasar da vardı.

İsrail bunu bir güvenlik tehdidi olarak değerlendirdi ve bu nedenle ABD'deki 11 Eylül 2001 saldırılarından birkaç ay sonra kontrol kulesini ve pistlerini yok etti.

Yaşananlardan, on binlerce kişinin geçim kaynağı olan Gazze'nin balıkçılık sektörü de zarar gördü. İsrail, teknelerin silah kaçakçılığı yapmasını önleme ihtiyacını öne sürerek Gazze'deki balıkçılık alanını azalttı.

2005: İsrail Gazze'deki yerleşim yerlerini boşalttı

Ağustos 2005'te İsrail, tüm güçlerini ve yerleşimcilerini Gazze'den tahliye etti ve ardından Gazze Şeridi'nin dış dünyayla bağlantısını kesmek için burayı komple bir çitle çevreledi.

Filistinliler terk edilmiş binaları yıktı ve altyapıyı hurdaya çevirdi. Yerleşimlerin kaldırılması Gazze'de daha fazla hareket özgürlüğü sağladı ve "tünel ekonomisi" gelişti.

Kısa süre sonra silahlı gruplar, kaçakçılar ve müteahhitler Mısır'a onlarca tünel kazdılar.

Ancak İsrail'in geri çekilmesi aynı zamanda çok sayıda Gazzeli'nin çalıştığı yerleşim fabrikalarını, seraları ve atölyeleri de ortadan kaldırdı.

2006: Hamas yönetiminde tecrit

Hamas, 2006 Filistin parlamento seçimlerinde sürpriz bir zafer kazandı ve ardından Gazze'nin tam kontrolünü ele geçirdi ve Arafat'ın halefi Başkan Mahmud Abbas'a sadık güçleri devirdi.

Birçok ülke, Hamas'ın kontrolündeki bölgelerden Filistinlilere yaptığı yardımı, Hamas'ı terör örgütü olarak kabul ederek kesti.

İsrail, on binlerce Filistinli işçinin girişini engelleyerek önemli bir gelir kaynağının önünü kesti.

İsrail, güvenlik endişelerini temel alarak Gazze Şeridi'ne abluka uyguladı ve Mısır, sınır prosedürlerini sıkılaştırarak Gazze geçişlerindeki insanların ve malların hareketini etkiledi.

İsrail hava saldırıları Gazze'nin tek elektrik santralini de felç etti.

Hırslı Hamas'ın Gazze ekonomisinin odağını İsrail'den uzaklaştırma planları boşa çıktı.

Hamas'ın bir tehdit olarak görülmesi nedeniyle Mısır, Gazze sınırını kapattı ve tünellerin çoğunu havaya uçurdu, bu da Gazze ekonomisinin tecrit ortamında yeniden gerilemesine neden oldu.

Çatışma girdabı

Gazze ekonomisi, İsrail ile Filistinli silahlı gruplar arasındaki çatışma, saldırı ve misilleme döngüsü nedeniyle uzun süredir sıkıntı çekiyor.

En kötü çatışmalardan bazıları, Hamas ve diğer grupların İsrail'in kalbindeki şehirlere roket fırlattığı 2014 yılında meydana geldi.

İsrail, Gazze'deki mahalleleri yok eden hava saldırıları ve topçu bombardımanı başlattı. Çoğu sivil olmak üzere 2 bin 100'den fazla Filistinli öldürüldü. İsrail kendi safındaki ölü sayısını 67 asker ve altı sivil olarak tahmin etti.

2023: Sürpriz bir saldırı

İsrail, Hamas'ın savaştan yorgun düştüğünü düşünüp Gazze'deki işgücüne ekonomik teşvik sağlamaya çalışırken, hareketin savaşçıları da gizlice eğitim alıyordu.

7 Ekim'de Hamas İsrail'e yönelik sürpriz bir operasyon başlattı, güneydeki kasabaları işgal etti, çoğu sivil bin 400 kişiyi öldürdü ve 240'tan fazla rehineyle Gazze'ye döndü.

İsrail, bu operasyona hala devam eden saldırılarla karşılık verdi.

Gazze Şeridi'ndeki sağlık otoritelerinin açıklamasına göre İsrail, bu saldırılar esnasında 4 bin 800'ü çocuk en az 9 bin 770 kişiyi öldürdü.

Independent Arabia - Independent Türkçe



Cezayir savunma yasasını yeniden düzenliyor: Genel seferberlik ilanı mı, önleyici bir tedbir mi?

Yasa taslağı genel seferberliğin nasıl hazırlanacağını ve uygulanacağını içeriyor (Cezayir Savunma Bakanlığı)
Yasa taslağı genel seferberliğin nasıl hazırlanacağını ve uygulanacağını içeriyor (Cezayir Savunma Bakanlığı)
TT

Cezayir savunma yasasını yeniden düzenliyor: Genel seferberlik ilanı mı, önleyici bir tedbir mi?

Yasa taslağı genel seferberliğin nasıl hazırlanacağını ve uygulanacağını içeriyor (Cezayir Savunma Bakanlığı)
Yasa taslağı genel seferberliğin nasıl hazırlanacağını ve uygulanacağını içeriyor (Cezayir Savunma Bakanlığı)

Ali Yahi

Cezayir'in Genel Seferberlik Yasası, onu şaşırtıcı olarak görenlerle normal olarak değerlendirenler arasında tartışmalara yol açmaya ve soru işaretleri yaratmaya devam ediyor. Taslağın nedenleri ve boyutları, Sahel bölgesi ve Kuzey Afrika'daki hızlı bölgesel dönüşümler ve güvenlikle ilgili zorluklar çerçevesinde tartışılmaya devam ediyor.

Yasa tasarısı meclise hava edildi

Cezayir hükümeti, bir hafta önce Cumhurbaşkanı Abdulmecid Tebbun başkanlığındaki Bakanlar Kurulu toplantısında geniş bir şekilde tartışıldıktan sonra pazartesi günü 69 maddeden oluşan genel seferberlik yasa tasarısını meclise havale etti. Çoğu kişi değerlendirme ve okumalarında, seferberlik kavramını silahlı kuvvetlerin kabiliyetlerini herhangi bir tehlikeye karşı mücadelede gerekli seviyeye yükseltmekle ilişkilendirse de belirli bir seferberlik türünden bahsetmedi. Ancak medyada siyasi, sivil ve askeri olmak üzere seferberliği tüm boyutlarıyla kapsayan genel seferberlik ifadesini kullandı.

Yasa tasarısı, ülkenin istikrarına, bağımsızlığına ve toprak bütünlüğüne yönelik herhangi bir potansiyel tehdide karşı savunma kapasitesinin güçlendirilmesi çalışmaları çerçevesinde ordu, devlet kurumları, ulusal kurum ve kuruluşlar ve tüm ulusal ekonomi için, kamu ve özel sektörün katılımıyla barıştan savaşa etkin geçişin sağlanması ve tüm ulusal kapasitelerin savaş çabalarının emrine verilmesi amacıyla genel seferberliğin nasıl hazırlanacağını ve uygulanacağını öngörüyor.

Mekanizmalar ve metinler

Yasa tasarısında mekan ve zaman açısından sınırlı bir tehdide karşı koymak için kısmi seferberlik planlarının ya da savaş çabalarına katkıda bulunan araçların sevk ve idaresinden, halk savunma önlemlerinin uygulanmasından sorumlu olan Milli Savunma Bakanlığı'nın denetimi altında tüm bakanlıkların ve sivil toplumun katılımıyla genel seferberlik planlarının uygulanmasına yönelik mekanizmalar tanımlanıyor. Genel seferberlik durumunda İnsanlar, mallar ve hizmetler savaş çabalarını desteklemek için kullanılır ve ordunun ihtiyaçlarıyla ilgili ürünlerin ve tüketim maddelerinin ihracatına kısıtlamalar getirilir.

Yasa tasarısının metnine göre genel seferberlik, ülkenin anayasal kurumlarına, bağımsızlığına veya toprak bütünlüğüne yönelik yakın bir tehdit olması ya da fiili yahut yakın bir saldırı olması durumunda, Bakanlar Kurulu'nda Cumhurbaşkanı'nın kararıyla kararlaştırılır ve seferberlik hali aynı mekanizma tarafından sona erdirilir.

sadfgh
Genel seferberlik planı Milli Savunma Bakanlığı tarafından hazırlanır (Cezayir Savunma Bakanlığı)

Cumhurbaşkanı, Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle, genel seferberlik için ulusal stratejinin ana eksenlerini ve özel direktiflerini belirleme yetkisine sahip. Genel seferberliğin hayata geçirilmesi açısından, duruma göre başbakan, hükümet üyelerinin kendi yetki alanlarındaki faaliyetlerinin genel seferberlik ulusal stratejisi doğrultusunda koordinasyonunu, yönlendirilmesini ve kontrolünü sağlarken, genel seferberliğin hazırlanması ve uygulanmasıyla ilgili tüm faaliyetlerin genel denetimi Milli Savunma Bakanı'ndadır.

Seferberlik hazırlığı

Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı habere göre  yasa tasarısı seferberliğin hazırlık aşamasında, ilgili bakanlıklar tarafından özel planların hazırlanmasını ve Milli Savunma Bakanlığı'nın genel seferberlik için genel planı hazırlayarak cumhurbaşkanının onayına sunmasını öngörüyor. Kritik makamlardaki kişilerin emekliliklerinin askıya alınması, halk savunma tedbirlerinin uygulanması, kişilerin ve mülklerin zapturapt altına alınması ve savunma ihtiyaçlarıyla ilgili kalemlerin ihracatına kısıtlamalar getirilmesi gibi adımlar atılarak insan ve malzeme rezervleri oluşturulur ve sivil toplum katılım görevi konusunda duyarlı hale getirilir.

İçişleri Bakanlığı, vatandaşlar ve seferber edilen maddi kaynaklar hakkında güncel bir veri tabanı oluşturarak ve sivil toplumu ve vatandaşları genel seferberlik durumlarında sorumlulukları ve görevleri konusunda duyarlı hale getirerek yerel toplum yetkililerinin yetkili askeri makamlarla koordinasyonunu sağlar. Sanayi Bakanlığı ise Milli Savunma Bakanlığı ve diğer bakanlıklarla iş birliği içinde, sivil sanayi üretimini ordunun ihtiyaçlarına ve savaş çabalarına uygun hale getirmekle görevlidir.

Dışişleri Bakanlığı, yurt dışındaki vatandaşları genel seferberlikteki rollerinin önemi konusunda duyarlı hale getirmekle sorumludur. Saldırı veya yakın bir tehdit durumunda seferberliğe başvurmanın meşruiyeti konusunda kamuoyunu ve uluslararası ve bölgesel kurumları duyarlı hale getirmeye çalışır.

Yasa tasarısı hakkında

Yasa tasarısı, Cumhurbaşkanı’nın Yüksek Güvenlik Kurulu'nu dinledikten ve Millet Meclisi Başkanı ile Ulusal Halk Meclisi Başkanı'na danıştıktan sonra Bakanlar Kurulu'nda genel seferberlik kararı alabileceğini öngören Anayasa'nın 99’uncu maddesine dayanıyor. Bu madde, 97’nci maddeden 102’nci maddeye kadar genel seferberliği düzenleyen ve meşrulaştıran maddelerden sadece biridir.

dfgthy
Cezayir parlamentosu yasa hakkında karar verdi (AFP)

‘Genel seferberlik’ ifadesi, bir devletin ordusunun savaş veya yarı-savaş durumuna dönüştürülmesi ve devletin ekonomisinin, kurumlarının, yeteneklerinin, maddi ve insan kaynaklarının ve yasalarının uzun süreli bir savaşın gerekliliklerini sağlamak ve hedeflerine ulaşmak için yeniden yapılandırılması olarak tanımlanıyor. Cezayir, 1962 yılında bağımsızlığına kazandığından bu yana ‘özel veya kısmi’ iki seferberlik vakası dışında anayasal konseptine uygun olarak genel seferberlik ilan etmedi. Bu iki vakadan biri Fas ile 1963 yılındaki Kum Savaşı, ikincisi ise 1990'lı yıllardaki güvenlik krizi olarak da bilinen Kara On Yıl’dı.

Afet veya olağanüstü hal

Siyaset sosyolojisi araştırmacısı Dehu bin Mustafa, Independent Arabia'ya yaptığı açıklamada, Bakanlar Kurulu'nun yetkisi dahilinde olmayan genel seferberlik ilan etmediğini, ancak meclise sunulmak üzere genel seferberlik yasasını onayladığını söyledi. Dünyadaki her ülkenin tehditlere ya da savaşa karşı hazır olması gereken bir seferberlik kanunu olduğunu belirten Bin Mustafa, Cezayir'de 1986 yılının mart ayında çıkarılan 05/86 sayılı seferberlik yasasının, ihtiyat kanununun değiştirilmesi ve teknolojik ve siyasi değişikliklerle uyumlu hale getirilmesi için değiştirilmesi gerektiğini ifade etti. Bin Mustafa, sebeplerin bilinmediğini ya da saldırı yahut savaşla yüzleşmeye hazır olma, potansiyel dış tehditler ya da buna ilişkin sinyaller veren düşmanca eylemler olduğunu ve batı ve güney sınırlarında gerginlik işaretleri olduğunu açıkladı.

Yasanın duyurulma şeklinin kafa karışıklığına neden olduğunu söyleyen Bin Mustafa, medya ile yetkililerin yasanın içeriğini ve hedeflerini netleştirmesi gerektiğini belirterek, “Meclise sunulan seferberlik yasasını farklı kılan, savaş durumu ve barış durumundan savaş durumuna geçişle sınırlı olması, savaş çabasını ve bunu destekleyecek mekanizmaları tanımlaması ve afet ya da olağanüstü durumları içermeden milli seferberlik stratejisinin ana eksenlerini tanımlayan bir cumhurbaşkanlığı kararnamesinin çıkarılmasını onaylamasıdır” yorumunda bulundu.

Ulusal seferberlik stratejisinin entelektüel, kültürel, medya, ekonomik, sosyal, siber, sağlık ve yasal seferberliği kapsayacağını belirten Bin Mustafa, bunun da devleti, kaynaklarını ve toplumları bir savaş durumuna hazırlamak ve bu önlemleri test edip değerlendirmek anlamına geldiğini söyledi.

Dünyanın her ülkesinde bir seferberlik kanunu olduğu için bu kanunun savaş anlamına gelmediğini, ancak amacının siyasi belirsizlik ve uluslararası çalkantı ve gerginlikler çerçevesinde hazırlıklı olmayı sağlamak olduğunu söyledi.

Milli Savunma Bakanı

Cezayir anayasasına göre Cumhurbaşkanı olan Milli Savunma Bakanı, meclise sunulan taslağa göre ilgili bakanlarla koordinasyon içinde, genel seferberlik planını harekete geçirmekten, ordunun çalışmalarını desteklemekten ve hayati önem taşıyan malzemelerin tüketimini rasyonel hale getirmekten sorumludur. Ayrıca İçişleri Bakanlığı ile iş birliği içinde hayati ve hassas tesislerin korunmasının güçlendirilmesi de sorumlulukları arasında yer alır.

xsdfgrt
Yasa tasarısı, genel seferberliğin etkinliğinin korunmasını vurguluyor (Cezayir Savunma Bakanlığı)

Milli Savunma Bakanı, genel seferberlik sırasında adil bir tazminat ödenmesini sağlayarak, seferberlik ve savaş hâline ilişkin kişi, mal ve hizmet ihtiyaçlarının ordunun yararına yurtiçi kaynaklardan karşılanması yetkisine sahip. Söz konusu amaçların bu amaçlar dışında kullanılması ve savunma ihtiyaçlarıyla ilgili sarf malzemelerinin özel izin alınmadan ihraç edilmesi yasaktır.

Ceza yönü de var

Yasa tasarısında cezai yönler de mevcut. Genel seferberliğin etkinliğini korumak için ağır cezalar öngören yasa tasarısına göre seferberlik ve savaş hali için kullanılacak malları istismar eden veya bunu yapma yetkisini kötüye kullanan herkes üç yıldan 10 yıla kadar hapis ve 1 milyon dinara (yaklaşık 70 bin dolar) kadar para cezasına çarptırılır. Doğru bilgi vermeyen ya da seferberlik için tasarlanan ekipmanı gizlemeye çalışan herkes iki aydan üç yıla kadar hapis ve 300 bin dinara (2 bin 100 dolar) kadar para cezası ile cezalandırılır.

Seferberlik, halk savunma tedbirlerini uygulamayı reddetme ya da silahlanmayla ilgili yetkisiz açıklamalarda bulunanlar iki aydan bir yıla kadar hapis ve 100. Bin dinara (700 dolar) kadar para cezası alır.