Bombardıman altındaki Gazze "engelliler şehri"ne dönüşüyor

Hastanelerde platinin tükenmesi üzerine doktorlar uzuvları kesme yoluna gidiyor. Gazze'de 25 bin yaralı aynı kaderle karşı karşıya

(Independent Arabia)
(Independent Arabia)
TT

Bombardıman altındaki Gazze "engelliler şehri"ne dönüşüyor

(Independent Arabia)
(Independent Arabia)

İzzeddin Ebu Ayşe 

Ambulansla Gazze'nin güneyindeki El-Aksa Hastanesi'ne getirilen yaralı, hızla muayeneye alındı.  

Bacak kemiklerinin kırık olduğu görülen hastanın dokularının yırtıldığı tespit edildi.

Ardından hızla yoğun bakım ünitesine nakledilerek ameliyat odasına götürüldü.

Doktor Halil, yaralı hastayı kurtarmak ve kanamayı durdurmak için hızla harekete geçti.

"İç ve dış platin tellerini getirin, ameliyat odasına gelin" diyerek asistanlarını çağıran Dr. Halil, yüksek ve kararlı bir şekilde şöyle seslendi:

Hastanın durumu ciddi ve onu kurtarmamız gerekiyor. Ümit var.

Hızla hastanenin deposuna yönelen hemşireler, abluka altındaki Gazze Şeridi'nde tıbbı malzemelere erişimde sıkıntı yaşanması sebebiyle, bir tane platin teli bulabilmek için aramaya başladılar.

Ameliyathanede yaralı hastayı operasyona hazırlayan Dr Halil,onu sakinleştirmek için şöyle dedi:

Sağ salim çıkacaksın ve tekrar ayaklarının üstünde yürüyeceksin. Seni kurtarmak için elimden gelenin en iyisini yapacağıma güvenebilirsin.

Ampute günlükleri

Elleri boş bir şekilde ameliyathaneye giren hemşire, platin tellerinin tükendiğini söyledi.

Ne yapacağını şaşıran Dr. Halil düşünmeye başladı: Ne yapmalıydı?

Yaralıya, ayağını tekrar yürüyebilir hale getirme sözü vermişti. Şimdiyse, ne yapması gerektiğini düşünüyordu.

El-Aksa Hastanesi'nin durumu oldukça kötü

Doktor, çaresizce tek çözümün amputasyon (uzvun kesilmesi) olduğunu fark etti ve kanamayı durdurmak için gerekli tıbbi bakımı sunmaya başladı.

Ancak sorun çok daha karmaşıktı, Dr. Halil sadece karşısındaki yaralıyı değil, hastaneye sırayla ve hızla gelen tüm yaralıları da düşünmek zorundaydı.

Zira El-Aksa Hastanesi'nin durumu, hala faaliyette olan sağlık tesisleri arasında en kötüsü olarak kabul ediliyor.

Hastane, 250 bin kişiye hizmet vermek üzere donatılmıştı, ancak İsrail saldırıları devam ettikçe ve yerinden edilme sonucunda yaklaşık 600 bin kişiye hizmet sunuyor.

Ayrıca, 4 bin kemik kırığı vakası da tedavi ediliyor.

Gazze'nin güneyinde bulunan European Hastanesi'nde durum biraz daha iyi gibi görünüyor.

Burada hala yaklaşık bin kişi için yeterli miktarda platin bulunsa da bu malzemelerin de tükenmek üzere olduğu kesin.

İsrail bombalarının sürekli olarak düşmeye devam etmesi nedeniyle yaşanan durum bu.

"Doktorların tek seçeneği... Gazze 'engelli bir şehre' dönüştürecek"

Konuyla ilgili Independent Arabia'ya konuşan kemik ve eklem cerrahisi uzmanı Halil Dikran, şunları söyledi:

Hastanede bulunan tıbbi platin malzemesi, büyük sayıda yaralı nedeniyle tükenmiş durumda ve bu durum işleri çok daha karmaşık hale getiriyor. Doktorların tek seçeneği kırık uzuvları kesmek... Ancak bu durumda Gazze engelli bir şehre dönüştürecektir.

Ayrıca, iç kırıkları sabitlemek ve kemik yerine bağlantı oluşturmak için kullanılan platin cihazlarının da tükendiğini söyleyen Dr. Dikran, sözlerine şunları ekledi:

Dışarıdan sabitleme yapmak için gerekli platin cihazları tükenmek üzere. Ameliyat odasına girmek için beş gün bekleyen yaralılar var.

"Platinleri geri getirin"

Dr. Dikran, savaşın başında ameliyatlarda platin cihazlarıyla sabitlenmiş olan yaralılardan, doktorların bu platin malzemeyi başka bir yaralıya yeniden sabitlemek için hastaneye gelmelerini istediklerini belirtti.

Ayrıca, birçok kırık, yaralının platin eksikliği nedeniyle uzuvlarının kesilmesi gerektiğini doğruluyor.

Bazı yaralılar ameliyat odasına girebilmek için yaklaşık beş gün beklemek zorunda kalıyorlar (Independent Arabia)
Bazı yaralılar ameliyat odasına girebilmek için yaklaşık beş gün beklemek zorunda kalıyorlar (Independent Arabia)

Yaralanmaların çoğunun el, ayak, kafatası ve omurga kırıkları olduğunu belirten Dr Dikran, bu tür yaralanmaların tedavi edilmesinin, platin malzemesinin eksikliği veya tedavi yöntemlerine dair deneyimsizlikleri nedeniyle oldukça zor olduğunu ifade etti. 

Hastanenin acil servisine, bombardımanda yıkılan enkaz altından çıkarken bacaklarını ağır bir şekilde yaralanmış Teysir adlı küçük çocuk geldi.

Teysir'e ilk müdahaleyi yapan doktor, babasından oğlunu tutmasını istedi, ardından bacaklarını platin plakalarla sabitlemeye başladı.

Herhangi bir anestezi kullanmadan, doktor ilk platin çivisini bacağın üst kısmına çaktı ve bunu üç kez tekrarladı.

Teysir'in yanı sıra, genç Muhannad da elinin platin çubuklarla sabitlenmesini bekliyordu ve şöyle dedi:

Dört günden fazla bekledim, elimde kemik yok, sadece deri var ve onu tutuyorum. Herhangi bir yönde hareket ettirirsem düşer.

Kırık vakaların çoğunda kemikleri platinle sabitleme işlemi yeterli olmuyor ve bazı vakalar genellikle birden fazla ameliyat gerektirebiliyor.

Hamza, "Kemikleri sabitleme ameliyatı oldum, ancak doktor bana başka ameliyatlar da gerekebileceğini ve uyluğumun hala tehlikede olduğunu ve kesilme riski olduğunu söyledi" diyor.

"Engelliler şehri"

Hamza'ya yapılan cerrahi bir operasyonda, 15 santimetrelik kemik kaybı yaşandı.

Platin levhaları uyluğuna yerleştirildi ancak hala tehlikede. Çünkü İsrail roketinin şarapnel, üst bacak kemiklerinin kırılmasına, damarların kesilmesine ve sinir hasarına neden olan bir arterin kopmasına yol açtı.

Birleşmiş Milletler İnsani İşler Koordinatörü Lynn Hastings, Gazze Şeridi'nde platin eksikliği nedeniyle doktorların uzuv kesme ameliyatları yapmak zorunda kaldığını belirtti.

Hastings'a göre ilerleyen iki yıl içinde, İsrail saldırılarıyla yaralanan 3 bin kişinin platin nakil operasyonlarının başarısız olması nedeniyle uzuvlarının kesilmesi gerekebilir.

Filistin Sağlık Bakanlığı verilerine göre, İsrail savaş uçaklarının yürüttüğü yoğun saldırılar sonucunda yaklaşık 25 bin Gazze sakininin yaralandı.

Gazze'deki tıbbi altyapı çökmüş durumda ve bu koşullarda onlarca cerrahi operasyona ihtiyaç var (Independent Arabia)
Gazze'deki tıbbi altyapı çökmüş durumda ve bu koşullarda onlarca cerrahi operasyona ihtiyaç var (Independent Arabia)

Bu kişilerin yüzde 50'sinin sağlık durumunun risk altında olduğu ve karmaşık ve zorlu tıbbi müdahalelere ihtiyaç duyduğu, hatta uzuv kesilmelerinin bile olabileceği belirtiliyor.

Bu durumun Gazze'yi bir "engelliler şehri" haline getirebileceği ifade ediliyor.

Kemik cerrahisi uzmanı Gassan ebu Zehri, bu savaş sırasında kemik yaralılarının durumunun yan etkilere neden olduğunu ve çoğunun durumlarının kritik olduğunu belirtti.

Bu yaralılar genellikle enfeksiyonlar ve diğer sağlık sorunları nedeniyle antibiyotik tedavilerine yanıt vermiyorlar, çünkü yaralanmaları ciddi ve büyük kemik kayıplarına neden olmuş durumda. Ayrıca, damarlar ve sinirler de hasar görmüş.

Ebu Zehri, kemik yaralanmalarının artık engelliler kategorisine dahil edildiğini ve kaybettikleri kemiklerin büyük bir kısmını geri kazanmanın zor olduğunu ifade etti.

Çoğu kırık vakasının onlarca cerrahi operasyona ihtiyaç duyduğunu belirten Zehri, Gazze'deki tıbbi altyapının çöktüğünü vurguladı.

Zehri, bu nedenle bu yaralılar için geleceğin ne getireceğini bilemediğini sözlerine ekledi.

Independent Arabia - Independent Türkçe



Ankara, Şam ile Tel Aviv arasında olası bir barışın ardından Suriye'deki nüfuzunu kaybeder mi?

Suriye meselesini takip edenler, olası barış anlaşmasının Türkiye'nin Suriye’deki özellikle askeri ve siyasi nüfuzunu azaltacağını düşünüyor (Independent Arabia)
Suriye meselesini takip edenler, olası barış anlaşmasının Türkiye'nin Suriye’deki özellikle askeri ve siyasi nüfuzunu azaltacağını düşünüyor (Independent Arabia)
TT

Ankara, Şam ile Tel Aviv arasında olası bir barışın ardından Suriye'deki nüfuzunu kaybeder mi?

Suriye meselesini takip edenler, olası barış anlaşmasının Türkiye'nin Suriye’deki özellikle askeri ve siyasi nüfuzunu azaltacağını düşünüyor (Independent Arabia)
Suriye meselesini takip edenler, olası barış anlaşmasının Türkiye'nin Suriye’deki özellikle askeri ve siyasi nüfuzunu azaltacağını düşünüyor (Independent Arabia)

Mustafa Rustem

Suriye’nin ABD'nin arabuluculuğunda İsrail ile barış anlaşması imzalaması halinde bölgeyi çok önemli bir jeopolitik değişim bekliyor. Bu anlaşma, tüm bölgede bir değişim yaratacak ve hatta özellikle Suriye topraklarında olanlar olmak üzere bölgedeki aktörlerin yapısı ve rolleri değişecek ve bazılarının nüfuzu azalacak.

ABD’nin planlaması

Suriye'ye gönderilen ABD'nin Suriye Özel Temsilcisi ve Ankara Büyükelçisi Tom Barrack, özellikle halkları aynı söylemlerden bıktığı için diyaloğa hazır ‘yeni bir Ortadoğu’dan bahsetti. Barrack, normalleşmeyle ilgili son açıklamalarında, “Öncelikle Gazze'deki durumun iyileşmesiyle birlikte herkesin İbrahim (Abraham) Anlaşmaları’na geri döneceğini göreceksiniz” dedi.

Barrack, İran ile İsrail arasındaki savaşın Ortadoğu'da yeni bir süreç başlattığını ve savaşın ardından Tel Aviv ile Beyrut ve Şam arasında normalleşmenin gerekli hale geldiğini belirtti.

Türkiye ile ABD arasında F-35 savaş uçakları programı ve ABD tarafından Ankara'ya uygulanan yaptırımlarla ilgili anlaşmazlıkların bu yıl sonuna kadar çözüleceğini öngören Barrack, “Türkiye ile İsrail arasında mükemmel ilişkiler vardı ve bu tekrar olabilir. Dolayısıyla görüşmeler ve diyalog olacak. Suriye ile İsrail ve Lübnan ile İsrail arasında da aynı şey olacak” şeklinde konuştu.

Şartlı anlaşma

Şarku’l Avsat’ın i24NEWS’ün İbranice kanalından aktardığı habere göre Suriyeli bir kaynak 2025 yılının sonlarında bir anlaşma imzalanacağını belirtti. Söz konusu barış anlaşması, Tel Aviv'in 8 Aralık 2024’te Beşşar Esed rejiminin düşüşünün ardından tampon bölge içinde ilerlediği, Şeyh Dağı (Hermon Dağı) zirvesi de dahil olmak üzere tüm Suriye topraklarından kademeli olarak çekilmesini öngörüyor.

Buna karşın yakınlaşma konusunda hızla gelişen olayları doğrulayan veya yalanlayan resmi bir açıklama yapılmadı. Ancak İsrail'de Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şara’nın da aralarında bulunduğu Arap liderlerin, arzu edilen barışı ifade eden bir reklam panosunda yer aldığı bir afiş ortaya çıktı.

sdfrgt
Suriye'deki bir askeri üssün üzerinde dalgalanan Türk bayrağı (Independent Arabia)

Öte yandan Şara ve Netanyahu’nun Washington'da bir araya geleceklerine dair söylentiler gün geçtikçe artıyor. İsrail Dışişleri Bakanı Gidon Sa'ar, düzenlediği bir basın toplantısında, ülkesinin Golan Tepeleri'nden (Tel Aviv tarafından 1967'de işgal edildi) vazgeçmeyeceğini vurgulayarak, İsrail'in İbrahim Anlaşmaları'nın kapsamını genişletmek ve Suriye ve Lübnan gibi yeni ülkeleri barış çemberine dahil etmekle ilgilendiğini belirtti.

Genişleme ve daralma arasındaki etki

Bu arada, Suriye meselesini takip edenler, olası barışın Türkiye'nin Suriye’deki özellikle askeri ve siyasi etkisini azaltacağını düşünüyorlar. Uzmanlar bu durumu, Türkiye'nin Suriye'nin kuzeyinde, özellikle de eski rejimin düşmesinden ve tehditlerinin sona ermesinden sonra, uzun süreli askeri varlığının gerekçelerinin azalması ve birkaç ay önce İsrail'in Şam'ı işgal etmekle tehdit ederken Şeyh Dağı'nın zirvesini işgal etmesinden sonra kararlaştırıldığı gibi Suriye'nin orta kesimleri ve güneyinde askeri üsler kurma planı ile gerekçelendiriyorlar.

Ankara'nın eskisi gibi siyasi bir aktör olarak ortaya çıkması ve ABD’nin devreye girmesiyle nispeten izole olması bekleniyor. Washington'ın özellikle de Şara yönetiminin, Türk ordusu da dahil olmak üzere tüm yabancı güçlerin Suriye topraklarından çekilmesini talep etmesinden sonra Şam'a verdiği desteğin artmasıyla rollerin değişmesi ihtimali de göz ardı edilemez. Bu durum, Ankara’nın ülkenin güneyindeki Suriye ile ortak sınırlarını Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi ve Kürt silahlı güçlerinin tehdidinden korumak için hazırladığı planını zayıflatıyor.

Türk siyasi analisti ve yazarı Firas Rıdvanoğlu, beklenen barışın gerçekleşmesi durumunda bunun Türkiye'nin Suriye’deki nüfuzuna herhangi bir etkisi olmayacağını belirtti. Çünkü kararın Tel Aviv ile Ankara arasındaki ilişkileri dengeleyen Şam tarafından alındığını söyleyen Rıdvanoğlu, ‘Türkiye'nin İsrail ile çatışmaya girmeyeceğini de’ sözlerine ekledi. Bu durumun Şam'ın gücü ve ordusuyla ilgili olduğunu, ABD'nin gelişmiş silahlar veya benzeri silahlar edinmesine izin verip vermeyeceğinin bu noktada önem arz ettiğini belirten Rıdvanoğlu, “Suriye'nin İsrail'le rekabet edecek askeri gücü olmadan ekonomik olarak canlanan bir ülke olabileceğini düşünüyorum, bu yüzden Türkiye'nin varlığı her iki taraf için de garanti sağlayacaktır” ifadelerini kullandı. Türkiye'nin nüfuzunun zayıflamayacağını, çünkü Suriye-Türkiye ilişkisinin İsrail ile olan ilişkiyle karşılaştırılamayacağını söyleyen Rıdvanoğlu, “Türk ve Suriye halkları özellikle son 14 yıl içinde birbirleriyle kaynaştılar. Dolayısıyla bu karşılaştırmayı yapmak oldukça zor. Türkiye, halkın kabulü nedeniyle nüfuzunu sürdürecektir. Bu ilk orta aşamadır ve gelecekte durum değişebilir” ifadelerini kullandı.

Türkiye'nin ilkeleri ve barışın tozu

Ankara, terörle mücadele gerekçesiyle Suriye’de yeni askeri üsler kurmayı planlıyor. Bunlar arasında DEAŞ tehdidiyle mücadele etmek amacıyla inşa edilmesi planlanan bir hava üssü ve bir deniz üssü de bulunuyor. Bunun yanında Suriyeli yetkililere askeri ve güvenlik alanında yardım sağlanacak. Ayrıca Milli Savunma Bakanlığı geçtiğimiz mayıs ayından bu yana, özellikle son altı ayda İsrail'in 700'e yakın hava saldırısı sonucu Suriye ordusunun stratejik ve askeri kapasitesinin tahrip edilmesinden sonra, yeni Suriye ordusunun kapasitesini güçlendirmek amacıyla bir eğitim üssü kurmayı değerlendiriyor.

Şam ve Ankara, Suriye’ye hava koruması sağlamak amacıyla ortak bir savunma anlaşması müzakerelerine başlamışlardı. Anlaşma, Türkiye'nin Suriye’nin orta kesimlerindeki Palmira (Tedmur) kenti yakınlarındaki askeri noktalarda ve üslerde konuşlanmasını ve T4 Hava Üssü’nde Hisar Savunma Sistemi kurulmasını öngörüyordu.

Yeni Türkiye Araştırma Merkezi araştırmacısı Ali el-Esmer yaptığı değerlendirmede, Türkiye’nin Suriye'deki askeri üsleri ve barış konusunun, İsrail'in katı tutumuna bakılmaksızın ABD tarafından kabul edilebilir konular olduğunu belirtti. ABD Başkanı Donald Trump'ın İsrail Başbakanı Netanyahu'ya “(Cumhurbaşkanı Recep Tayyip) Erdoğan ile sorunlarınız varsa, biz çözeriz” dediğini hatırlatan Esmer, “Türkiye, özellikle NATO'nun aktif bir üyesi olarak ABD’nin Suriye'de bıraktığı boşluğu doldurabilecek tek güç. İsraillilerin hepsi Türkiye'ye Netanyahu gibi bakmadığı bir gerçek. Aksine Türkiye'nin Suriye'deki varlığının İran'ın varlığından çok daha iyi olduğunu söylüyorlar. Bölgenin politikaları Netanyahu hükümetinin istediği gibi şekillendirilemez, çünkü bu hükümet kalıcı değil geçici bir hükümet. Suriye ile İsrail arasındaki normalleşme Türkiye ile İsrail arasında bir çatışmayı önleyecektir. Öte yandan Türkiye daha önce Suriye'deki üslerinin İsrail için bir tehdit oluşturmayacağını açıklamıştı” değerlendirmesinde bulundu.

Firas Rıdvanoğlu ise Türkiye’nin Suriye’deki askeri üslerinin son derece önemli olduğunu ve Tel Aviv'in güney tarafının silahsızlandırılmasını istediğini, ABD’nin Suriye'nin bölünmesini engellemesi halinde İsrail'in hiçbir rolünün kalmayacağını söyledi.

Müzakere baskısı

Bu bağlamda Şara ile Netanyahu'nun görüşme olasılığı artıyor. Yahudi insan hakları örgütü Simon Wiesenthal Merkezi'nin direktörü olan ABD’li Haham Abraham Cooper, “ABD Başkanı Donald Trump, Şara’ya Suriye'nin yeniden inşasında yardım etme sözü verdi” dedi. Şam’ın ziyaret ettiğini söyleyen Cooper, burada Suriye Cumhurbaşkanı ile Şam ve Tel Aviv arasında su ve tarım alanlarında iş birliği girişimleri ve iki taraf arasında kayıp kişilerin akıbeti hakkında görüştüğünü açıkladı.

Ali el-Esmer Suriye Demokratik Güçleri (SDG) ile ilgili değerlendirmesinde ABD’deki Yahudi lobisinin SDG konusunda Başkan Trump'a baskı uyguladığını, ancak Trump’ın silahlı unsurlar uğruna Türkiye ve Suriye hükümetlerini feda etmeyeceğini belirtti.

Esmer, değerlendirmesini şöyle sürdürdü:

“ABD, SDG'nin nihayetinde Suriye ordusuna katılmasının gerekli olduğunu vurguluyor. Bu bir oyun ve tüm taraflar en güçlü kartlarını oynamaya çalışıyor. İsrail'in kartı, bölgedeki azınlıkları kendi çıkarları için kullanmak. Türkiye ise diplomatik yollarla bu planı engellemeye çalışıyor. Türkiye aynı zamanda bir yandan içeride uzlaşıya vararak PKK’nın silah bırakmasını sağlarken, diğer yandan Suriye hükümeti ve Trump yönetimi ile koordinasyon içinde hareket ediyor.”

Türkiye'nin birden fazla kartla oynadığını ve Suriye'nin sosyal, ekonomik, askeri ve güvenlik alanları açısından yeni bir vizyona sahip olduğunu vurgulayan Esmer, buna karşın İsrail’in Suriye'ye karşı tamamen bencil bir güvenlik vizyonuna sahip olduğunu, bunun da ABD’nin Suriye konusunda Türkiye ile daha fazla uyum içinde olmasını sağladığını söyledi.