Bombardıman altındaki Gazze "engelliler şehri"ne dönüşüyor

Hastanelerde platinin tükenmesi üzerine doktorlar uzuvları kesme yoluna gidiyor. Gazze'de 25 bin yaralı aynı kaderle karşı karşıya

(Independent Arabia)
(Independent Arabia)
TT

Bombardıman altındaki Gazze "engelliler şehri"ne dönüşüyor

(Independent Arabia)
(Independent Arabia)

İzzeddin Ebu Ayşe 

Ambulansla Gazze'nin güneyindeki El-Aksa Hastanesi'ne getirilen yaralı, hızla muayeneye alındı.  

Bacak kemiklerinin kırık olduğu görülen hastanın dokularının yırtıldığı tespit edildi.

Ardından hızla yoğun bakım ünitesine nakledilerek ameliyat odasına götürüldü.

Doktor Halil, yaralı hastayı kurtarmak ve kanamayı durdurmak için hızla harekete geçti.

"İç ve dış platin tellerini getirin, ameliyat odasına gelin" diyerek asistanlarını çağıran Dr. Halil, yüksek ve kararlı bir şekilde şöyle seslendi:

Hastanın durumu ciddi ve onu kurtarmamız gerekiyor. Ümit var.

Hızla hastanenin deposuna yönelen hemşireler, abluka altındaki Gazze Şeridi'nde tıbbı malzemelere erişimde sıkıntı yaşanması sebebiyle, bir tane platin teli bulabilmek için aramaya başladılar.

Ameliyathanede yaralı hastayı operasyona hazırlayan Dr Halil,onu sakinleştirmek için şöyle dedi:

Sağ salim çıkacaksın ve tekrar ayaklarının üstünde yürüyeceksin. Seni kurtarmak için elimden gelenin en iyisini yapacağıma güvenebilirsin.

Ampute günlükleri

Elleri boş bir şekilde ameliyathaneye giren hemşire, platin tellerinin tükendiğini söyledi.

Ne yapacağını şaşıran Dr. Halil düşünmeye başladı: Ne yapmalıydı?

Yaralıya, ayağını tekrar yürüyebilir hale getirme sözü vermişti. Şimdiyse, ne yapması gerektiğini düşünüyordu.

El-Aksa Hastanesi'nin durumu oldukça kötü

Doktor, çaresizce tek çözümün amputasyon (uzvun kesilmesi) olduğunu fark etti ve kanamayı durdurmak için gerekli tıbbi bakımı sunmaya başladı.

Ancak sorun çok daha karmaşıktı, Dr. Halil sadece karşısındaki yaralıyı değil, hastaneye sırayla ve hızla gelen tüm yaralıları da düşünmek zorundaydı.

Zira El-Aksa Hastanesi'nin durumu, hala faaliyette olan sağlık tesisleri arasında en kötüsü olarak kabul ediliyor.

Hastane, 250 bin kişiye hizmet vermek üzere donatılmıştı, ancak İsrail saldırıları devam ettikçe ve yerinden edilme sonucunda yaklaşık 600 bin kişiye hizmet sunuyor.

Ayrıca, 4 bin kemik kırığı vakası da tedavi ediliyor.

Gazze'nin güneyinde bulunan European Hastanesi'nde durum biraz daha iyi gibi görünüyor.

Burada hala yaklaşık bin kişi için yeterli miktarda platin bulunsa da bu malzemelerin de tükenmek üzere olduğu kesin.

İsrail bombalarının sürekli olarak düşmeye devam etmesi nedeniyle yaşanan durum bu.

"Doktorların tek seçeneği... Gazze 'engelli bir şehre' dönüştürecek"

Konuyla ilgili Independent Arabia'ya konuşan kemik ve eklem cerrahisi uzmanı Halil Dikran, şunları söyledi:

Hastanede bulunan tıbbi platin malzemesi, büyük sayıda yaralı nedeniyle tükenmiş durumda ve bu durum işleri çok daha karmaşık hale getiriyor. Doktorların tek seçeneği kırık uzuvları kesmek... Ancak bu durumda Gazze engelli bir şehre dönüştürecektir.

Ayrıca, iç kırıkları sabitlemek ve kemik yerine bağlantı oluşturmak için kullanılan platin cihazlarının da tükendiğini söyleyen Dr. Dikran, sözlerine şunları ekledi:

Dışarıdan sabitleme yapmak için gerekli platin cihazları tükenmek üzere. Ameliyat odasına girmek için beş gün bekleyen yaralılar var.

"Platinleri geri getirin"

Dr. Dikran, savaşın başında ameliyatlarda platin cihazlarıyla sabitlenmiş olan yaralılardan, doktorların bu platin malzemeyi başka bir yaralıya yeniden sabitlemek için hastaneye gelmelerini istediklerini belirtti.

Ayrıca, birçok kırık, yaralının platin eksikliği nedeniyle uzuvlarının kesilmesi gerektiğini doğruluyor.

Bazı yaralılar ameliyat odasına girebilmek için yaklaşık beş gün beklemek zorunda kalıyorlar (Independent Arabia)
Bazı yaralılar ameliyat odasına girebilmek için yaklaşık beş gün beklemek zorunda kalıyorlar (Independent Arabia)

Yaralanmaların çoğunun el, ayak, kafatası ve omurga kırıkları olduğunu belirten Dr Dikran, bu tür yaralanmaların tedavi edilmesinin, platin malzemesinin eksikliği veya tedavi yöntemlerine dair deneyimsizlikleri nedeniyle oldukça zor olduğunu ifade etti. 

Hastanenin acil servisine, bombardımanda yıkılan enkaz altından çıkarken bacaklarını ağır bir şekilde yaralanmış Teysir adlı küçük çocuk geldi.

Teysir'e ilk müdahaleyi yapan doktor, babasından oğlunu tutmasını istedi, ardından bacaklarını platin plakalarla sabitlemeye başladı.

Herhangi bir anestezi kullanmadan, doktor ilk platin çivisini bacağın üst kısmına çaktı ve bunu üç kez tekrarladı.

Teysir'in yanı sıra, genç Muhannad da elinin platin çubuklarla sabitlenmesini bekliyordu ve şöyle dedi:

Dört günden fazla bekledim, elimde kemik yok, sadece deri var ve onu tutuyorum. Herhangi bir yönde hareket ettirirsem düşer.

Kırık vakaların çoğunda kemikleri platinle sabitleme işlemi yeterli olmuyor ve bazı vakalar genellikle birden fazla ameliyat gerektirebiliyor.

Hamza, "Kemikleri sabitleme ameliyatı oldum, ancak doktor bana başka ameliyatlar da gerekebileceğini ve uyluğumun hala tehlikede olduğunu ve kesilme riski olduğunu söyledi" diyor.

"Engelliler şehri"

Hamza'ya yapılan cerrahi bir operasyonda, 15 santimetrelik kemik kaybı yaşandı.

Platin levhaları uyluğuna yerleştirildi ancak hala tehlikede. Çünkü İsrail roketinin şarapnel, üst bacak kemiklerinin kırılmasına, damarların kesilmesine ve sinir hasarına neden olan bir arterin kopmasına yol açtı.

Birleşmiş Milletler İnsani İşler Koordinatörü Lynn Hastings, Gazze Şeridi'nde platin eksikliği nedeniyle doktorların uzuv kesme ameliyatları yapmak zorunda kaldığını belirtti.

Hastings'a göre ilerleyen iki yıl içinde, İsrail saldırılarıyla yaralanan 3 bin kişinin platin nakil operasyonlarının başarısız olması nedeniyle uzuvlarının kesilmesi gerekebilir.

Filistin Sağlık Bakanlığı verilerine göre, İsrail savaş uçaklarının yürüttüğü yoğun saldırılar sonucunda yaklaşık 25 bin Gazze sakininin yaralandı.

Gazze'deki tıbbi altyapı çökmüş durumda ve bu koşullarda onlarca cerrahi operasyona ihtiyaç var (Independent Arabia)
Gazze'deki tıbbi altyapı çökmüş durumda ve bu koşullarda onlarca cerrahi operasyona ihtiyaç var (Independent Arabia)

Bu kişilerin yüzde 50'sinin sağlık durumunun risk altında olduğu ve karmaşık ve zorlu tıbbi müdahalelere ihtiyaç duyduğu, hatta uzuv kesilmelerinin bile olabileceği belirtiliyor.

Bu durumun Gazze'yi bir "engelliler şehri" haline getirebileceği ifade ediliyor.

Kemik cerrahisi uzmanı Gassan ebu Zehri, bu savaş sırasında kemik yaralılarının durumunun yan etkilere neden olduğunu ve çoğunun durumlarının kritik olduğunu belirtti.

Bu yaralılar genellikle enfeksiyonlar ve diğer sağlık sorunları nedeniyle antibiyotik tedavilerine yanıt vermiyorlar, çünkü yaralanmaları ciddi ve büyük kemik kayıplarına neden olmuş durumda. Ayrıca, damarlar ve sinirler de hasar görmüş.

Ebu Zehri, kemik yaralanmalarının artık engelliler kategorisine dahil edildiğini ve kaybettikleri kemiklerin büyük bir kısmını geri kazanmanın zor olduğunu ifade etti.

Çoğu kırık vakasının onlarca cerrahi operasyona ihtiyaç duyduğunu belirten Zehri, Gazze'deki tıbbi altyapının çöktüğünü vurguladı.

Zehri, bu nedenle bu yaralılar için geleceğin ne getireceğini bilemediğini sözlerine ekledi.

Independent Arabia - Independent Türkçe



Bağımsız bir Filistin devleti hayali ‘son savaşlar’ karşısında sallanırken Batı Şeria Abbas'ın girişimleri ile Netanyahu'nun ‘Fethistan ve Hamasistan’a geçit vermeyecekleri’ açıklaması arasında bekleyişte

Batı Şeria'da güneş binaların ardında batarken (AFP)
Batı Şeria'da güneş binaların ardında batarken (AFP)
TT

Bağımsız bir Filistin devleti hayali ‘son savaşlar’ karşısında sallanırken Batı Şeria Abbas'ın girişimleri ile Netanyahu'nun ‘Fethistan ve Hamasistan’a geçit vermeyecekleri’ açıklaması arasında bekleyişte

Batı Şeria'da güneş binaların ardında batarken (AFP)
Batı Şeria'da güneş binaların ardında batarken (AFP)

İsrail'in İran'a karşı yürüttüğü savaş, tıpkı 7 Ekim 2023’teki gibi ‘hayal edilemez’ bir saldırıyla başladı ve daha önce ‘imkânsız’ olan çok sayıda misillemeyi ve çatışmayı beraberinde getirdi. Gazze'den Lübnan'a ve İran'a uzanan kanlı, maliyetli ve yıpratıcı olan bu savaşın ardından, bağımsız bir Filistin devletinin kurulması konusunda başka bir savaşın da kesinlikle devam edeceğine şüphe yok.

İsrail’in Gazze Şeridi'ne karşı başlattığı saldırının, sadece bölgeyi değil tüm dünyayı açık bir çatışmaya sürükledikten sonra, Gazze'de sona ermeyeceği ilk andan itibaren belliydi. Dünyayı, İsraillileri, Filistinlileri ve her şeyi eşit ölçüde değiştiren tarihi bir dönüm noktası oldu. Dünyadaki değişikliğin başında bağımsız bir Filistin devletinin kurulmasının ve 7 Ekim gibi senaryoların tekrarlanmasını önlemek için bunu uluslararası bir ihtiyaç haline getirilmesinin gerektiği yönündeki düşünceleri teşvik etmek geliyor. Filistinliler bugün bu durumu, arzu ettikleri bağımsız devlete giden siyasi süreci ilerletmek umuduyla mümkün olan her şekilde kullanmaya çalışıyorlar.

Ancak mesele mantık, dilekler veya haklarla ilgili değil, işgalci ve birçok cephede ‘galip’ olan İsrail'in tepkisiyle ilgili. Bu arada İsrail de değişti ve tüm bölgenin çehresini değiştirdi. Hatta Filistinlilerin tamamını ortadan kaldırmayı düşünmeye başladı, onlara bir devlet veya herhangi bir isimle bir varlık vermeyi ise asla aklından geçirmiyor.  Mahmud Derviş'in bir zamanlar söylediği gibi: “Devrim ne kadar geniş. Ne kadar dar yolculuk. Fikir ne kadar büyük. Ne kadar küçük devlet!”

Abbas'ın mektupları

Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas, ABD Başkanı Donald Trump'ın İsrail-İran savaşının sona erdiğini açıklamasının ardından fazla beklemeden, bölgedeki savaşın sona ermesinin başlangıcı olmasını istediği bu anı fırsat bilerek ona bir mektup gönderdi. Abbas, mektubunda ‘kapsamlı bir barış anlaşmasına varmak için İsrail ile derhal müzakerelere başlamaya hazır olduğunu’ belirtti.

dfrgty
Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas ve ABD Başkanı Donald Trump, 2017 yılında Beyaz Saray'da bir araya geldiler (Filistin Devlet Başkanı'nın Facebook sayfası)

Trump'ı açıkça ikna etmeye çalışan Abbas, mektubunda şöyle yazdı:

Sizinle birlikte, imkansız gibi görünen; Filistin'in tanınması, özgür, egemen ve güvenli olması, İsrail'in tanınması ve güvenli olması, bölgenin barış, refah ve bütünlük içinde olmasını sağlamayı başarabiliriz.

Trump'ın Gazze Şeridi dahil olmak üzere bölgedeki savaşların durdurulması konusundaki ‘cesur’ tutumunu vurgulayan Abbas, Trump’a hitaben “Sizin temsil ettiğiniz irade ve liderlik olursa adalet sağlanabilir” dedi.

Abbas, Trump'ın bölgedeki doğrudan müdahalesini yoğunlaştırmasının ardından bu hassas dönemde mektubunun öneminin farkındaydı ve doğal olarak Trump’ı daha büyük bir müdahaleye çekmeyi umuyordu.

Filistin Yönetimi'nden kaynaklar, Filistin Devlet Başkanı Abbas'ın ABD Başkanı Trump'ın barış sürecine doğrudan müdahale etmesini umduğunu ve Trump'ın İran ve Ukrayna'da yaptığı gibi Gazze Şeridi’ndeki savaşa da müdahale etmesi halinde bir fırsatın ortaya çıkabileceğini düşündüğünü söyledi.

Abbas, Trump'ın dünyada İsrail'e baskı yapabilecek tek kişi olduğunu çok iyi biliyor. Bu yüzden onu İran'a karşı savaşı bir tweetle sonlandırmaya cesaretlendirmeye çalıştı. Ardından İsrail uçaklarını Tahran'a yönelik büyük bir saldırıyı iptal etmeye zorladı ve daha sonra Gazze konusunda olası bir anlaşma olduğunu açıkladı.

Abbas, Trump'ın kendini savaşları sona erdiren adam olarak gösterme tutkusunun, kalıcı barışın sağlanması ve bağımsız bir Filistin devletinin kurulmasıyla bağlantılı daha büyük bir başarıyla taçlandırılması gerektiğine inanıyor. Bu amaç doğrultusunda Arap ve Avrupa ülkelerinin liderleriyle birlikte çalışıyor.

Filistin Yönetimi’nden bir yetkili, Trump'ı ikna etme çabasının, Arap ve Avrupa ülkeleriyle ortak bir vizyon çerçevesinde yürütüldüğünü söyledi.

Şarku’l Avsat’a konuşan kaynak, “İsrail'in Gazze Şeridi'ne saldırısından kısa bir süre sonra başlayan ve halen devam eden, devletin ilerlemesini sağlamak için yapılan çalışmalar var. Bunlar arasında, savaş sonrası döneme ve beklenen barış konferansının başlatılmasına hazır olmak için iktidarda geniş çaplı reformlar da yer alıyor. Tabii ki Trump'ı bu fikri benimsemeye ikna etmek de bunlardan biri” diye konuştu.

Abbas, Trump'tan Uluslararası Barış Konferansı düzenlenmeden önce müdahale etmesini istemişti. Konferansın düzenleyicileri, diğer ülkeleri nihayetinde bağımsız bir Filistin devletinin kurulmasının önünü açacak bir sürecin başlangıcı olması beklenen Filistin devletini tanımaya ikna etmeyi umuyorlar.

Yeniden yapılandırma

Abbas, bu yıl Filistin Yönetimi'nde 32 yıl önce kurulduğundan bu yana en büyük değişiklikleri yaptı ve Fetih Hareketi liderlerinden Hüseyin Şeyh'i yardımcısı olarak atadı. 7 Ekim 2023’ten bu yana devam eden savaşın tüm dengeleri alt üst etmesinden sonra gerçekleşen bu atama, boş kalan bir makama yapılan bir atama değildi.

Şu an 90 yaşında olan Abbas'ın bir başkan yardımcı ataması, Filistin Yönetimi’nin gerçekten değiştiğine ve yeniliklere hazırlandığına dair en açık mesajdı.

yu
Nablus'taki çatışmaların ardından dinlenen Filistinli güvenlik güçleri (Reuters)

Şeyh, iktidar içinde bazı büyük değişikliklerin yapılmasının ardından göreve geldi. Abbas, geçtiğimiz yıl hükümetini görevden aldı ve Başbakan Muhammed Mustafa liderliğinde yeni bir hükümet kurdu. Abbas, Şeyh'in başkan yardımcısı olarak atanmasından önce güvenlik teşkilatlarının neredeyse tüm liderlerini görevden aldı ve en önemli teşkilatların başına yeni başkanlar atadı. Bu kez atananların çoğu cumhurbaşkanının özel muhafızlarından oluşuyordu.

Abbas bununla yetinmedi, yüzlerce tuğgeneral rütbeli subayı görevden aldı ve başkanlık kararnamesiyle emekliye ayırdı. Kararın metninde, Filistinli güvenlik güçlerinin insan kaynaklarının, güvenlik kurumlarının geliştirilmesi ve çalışmalarına uygun şekilde yeniden yapılandırılmasının amaçlandığı belirtildi.

Bunun yanında Abbas, ABD ve İsrail'in protestoları üzerine silahlı unsurlara ve esirlere maaş ödeme sistemini değiştirdi.

Filistin Yönetimi'nden bir kaynak, tüm bu değişikliklerin ve şu anda devam eden reform kampanyasının, yeni bir döneme hazırlık olarak yönetimin yenilenmesi ve değişmesi için uygun zeminin hazırlanmasına yönelik olduğunu söyledi.

Şarku’l Avsat’a konuşan kaynak, “Dünyaya, otoritenin Gazze bölgesini devralmaya hazır olduğunu söylemek istiyoruz. Dahası, Filistin devleti için de hazırız” ifadelerini kullandı.

İsrail'in kesin reddi

Ancak planlar, toplantılar ve konferanslar devletin hayallerini gerçekleştirmek için yeterli mi?

Filistinli yazar ve siyasi analist Mustafa İbrahim, Gazze’de savaşın başlamasından bu yana bağımsız bir Filistin devleti kurulmasına dair artan tartışmaların böyle bir devletin kurulmasını gerçekten sağlayamayacağını düşünüyor.

Şarku’l Avsat’a konuşan İbrahim, şunları söyledi:

“Bu sadece bir terim olarak kalacak. İsrail'de bu fikre en ufak bir kabul yok, hatta eski ABD Başkanı Joe Biden'ın hükümeti bile yeterince ciddi değildi, Trump hükümeti ne kadar ciddi olabilir ki? Trump ve Netanyahu'nun gündemi açık: Gazze'de bir çözüm bulunarak Arap dünyasıyla normalleşme anlaşmalarının kapsamı genişletilecek ve ABD, Batı Şeria'nın bazı bölgelerinde İsrail'in egemenliğini tanıyacak. Bundan ötesini göremiyorum.”

İsrail, bağımsız bir Filistin devleti hakkında herhangi bir müzakerede bulunmayı reddediyor. Aynı zamanda Filistin Yönetimi’nin Gazze Şeridi'nin yönetimini yeniden devralmasına bile karşı çıkmaya devam ediyor. İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, Gazze’nin ‘ne Fetihistan (Fetih Hareketi) ne de Hamasistan (Hamas Hareketi) olmasına izin vereceklerini’ söylemeye devam ederek uzun süreli bir askeri yönetimin önünü açıyor.

Netanyahu’nun bağımsız bir Filistin devletinin kurulmasını reddetmesini 7 Ekim saldırısıyla gerekçelendirmesi dikkat çekici bir çelişki. Netanyahu, Filistinliler devlet kurarsa 7 Ekim saldırısının tekrar edeceğini, çünkü El Fetih ile Hamas arasında hiçbir fark olmadığını söylüyor.

Daha önce yaptığı bir açıklamada bağımsız bir Filistin devleti kurulması fikrini ‘saçma’ olarak nitelendiren Netanyahu, İsrail şehirlerinden sadece birkaç dakika uzaklıkta kurulacak bir Filistin devletinin ‘İran terörünün kalesine dönüşeceğini’ öne sürerek “Gerçeklikten kopuk hayaller yüzünden bekamızı tehlikeye atmayacağız” diye eklemişti.

Netanyahu, yabancı ülkelerin liderlerinin bağımsız bir Filistin devletinin kurulması taleplerine açıkça karşı çıkıyordu. Hatta kendisi ve Dışişleri Bakanı Gideon Sa'ar, Filistin devletini tanıma niyetini açıklayan Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'u sert bir şekilde eleştirerek “Eğer bunu çok istiyorsan, git ve Fransa'nın geniş topraklarında Filistin devletini kur” dediler.

İsrailli yetkililerin, Macron'a verdiği bu yanıt, Tel Aviv'in bağımsız bir Filistin devleti kurulması fikrini reddetme konusunda ne kadar ileri gidebileceğini, gerekirse ABD Başkanı Donald Trump da dahil olmak üzere tüm dünyaya düşmanlık besleyebileceğini gösteriyor.

İsrail'in Macron'a verdiği yanıt, Tel Aviv'in devlet fikrini reddetme konusunda ne kadar ileri gidebileceğini, gerekirse ABD Başkanı Donald Trump da dahil olmak üzere tüm dünyaya düşmanlık besleyebileceğini gösteriyor.

İsrail Maliye Bakanı Bezalel Smotrich, Netanyahu'nun önümüzdeki pazartesi günü Washington'a yapacağı ziyareti öncesinde yaptığı açıklamada, “İsrail düşmanlarına topraklarının hiçbir parçasını teslim etmeyecek” diyerek İsrail'in bağımsız bir Filistin devleti kurulmasına ilişkin tutumunu açıkladı.

Smotrich, X platformunda, ‘Filistin Yönetimi'ndeki sahte reformlar ve diğer yalanların’ kisvesi altında İsrail devletinin ‘ülkenin bölünmesini, düşmana toprak vermeyi ve varlığını ve geleceğini tehdit eden bir terörist devletin kurulmasını’ asla kabul etmeyeceğini açıkça belirten bir paylaşımda bulundu.

fghyju
Benny Gantz ve Binyamin Netanyahu (Arşiv - DPA)

Smotrich, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Biz zaten (merhum Filistin lideri Yaser) Arafat'ın İngilizce olarak barış konuşmaları yaparken, Arapça olarak teröristleri İsrail şehirlerinde kendilerini havaya uçurmaya teşvik ettiği bir korku filmindeydik. Sadece bir aptal aynı hatayı tekrar tekrar yapar ve her seferinde farklı bir sonuç bekler. Benim de üyesi olduğum İsrail hükümeti, bize çok kanlı bir bedel ödeten tarihi zaferleri boşa harcamayacak ve kimseye boyun eğmeyecektir. Aksine, Tanrı’nın yardımıyla ve askerlerimizin kahramanlığıyla son yirmi ayda inşa ettiğimiz askeri ve güvenlik gücünü, ulusal onur ve gurur duygusuyla ve bize yakın kalmak isteyen komşularımızla ve onlara sunabileceğimiz muazzam katkıyla geleceğimizi tehlikeye atacak kibirli talepler olmadan siyasi ve ekonomik güce dönüştüreceğiz.”

Smotrich, şüpheyi kesin olarak giderme çabasıyla sözlerine şöyle devam etti: Başbakan Netanyahu’yu çok iyi tanıyorum. O büyük bir devlet adamı ve bu basit analizi anlar. Bağımsız bir Filistin devleti kurulması fikrine şiddetle karşı olduğunu biliyorum ve savaşın kazanımlarından vazgeçip terörizmi ödüllendirmeyi asla kabul etmeyeceğinden eminim” şeklinde konuştu.

İran'dan sonra sıraki Batı Şeria mı?

İsrail, bu fikri reddetmekle ve dünyayı yeni bir 7 Ekim saldırısını önlemek için kurulmasını istedikleri bağımsız bir Filistin devletine karşı korkutmakla yetinmeyip onlara yeni bir 7 Ekim yaşatacağını söyleyerek ‘Filistin’in varlığını’ zayıflatmaya çalışıyor.

Smotrich'ten sonra İsrail’deki koalisyon hükümetinin ikinci en güçlü ismi olan Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir, İran'dan sonra Filistin Yönetimi’ne de darbe vurmak istediğini gizlemedi.

gthy
İşgal altındaki Batı Şeria'nın El Halil kentinde, oyuncak bir silah  taşıyan İsrailli bir çocuk, Mart 2025 (AFP)

Ben-Gvir, şunları söyledi: 

“Şu anda geri dönüşü olmayan bir ivme içindeyiz. İran'ın başı dertte ve ölümcül bir darbe aldı. Bu, Batı Şeria'daki düşmanlarımıza da bir darbe indirmek için bir fırsat. Aralarında bir fark yok, ikisi de Yahudi halkını yok etme gündemine sahip.”

İsrail haber kanalı i24NEWS’e göre İsrail, İran'dan sonra savaşı Batı Şeria'ya taşımayı, Batı Şeria'daki silahlı unsurları hava saldırıları ve insansız hava araçlarıyla (İHA) vurmayı, ‘terörist’ olarak nitelendirdiği kişileri ölüm cezasına çarptırmayı ve Filistin Yönetimi'ne uygulanan yaptırımları genişleterek faaliyetlerini durdurup tamamen felç etmeyi planlıyor.

Filistin Yönetimi’nin bugün kuruluşundan bu yana en zor dönemini yaşadığını herkes biliyor. Zayıf ve iflas etmiş durumda ve açıkça dağıtılma tehdidi altında.

İsrail uzmanı Kerim Asakira, bağımsız bir devlet kurulması fikrinin bugün İsrail'de tartışılmasının mümkün ve gerçekçi olmadığını vurguladı.

Asakira, Şarku’l Avsat’a yaptığı değerlendirmede şunları söyledi:

“7 Ekim'den sonra bu mümkün ve gerçekçi olmaktan çıktı. 7 Ekim, genel olarak İsrail'in düşünce yapısını etkiledi ve çoğu İsraillinin Filistinlilerle olan çatışmaya bakışını kökten değiştirdi. Netanyahu ve sağcı hükümeti, Filistin devletini İsrail'in varlığını tehdit eden bir unsur olarak görüyorlar, çünkü Filistin’in herhangi bir varlığının İsrail'i ortadan kaldırmaya ve yok etmeye çalışacağına inanıyorlar. Bu yüzden İsrail, Filistin Yönetimi'ne karşı yavaş ölüm taktiğini kullanıyor ve zayıflamış olsa da Filistin'in yeryüzündeki son sembolü olarak ortadan kaldırmaya çalışıyor”.

78
Batı Şeria'daki Tulkerim Mülteci Kampı’nda mahallelerinin yıkılacağı tehdidiyle kurtarabildikleri eşyaları taşıyan Filistinliler (Reuters)

Asakira, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Bence, 7 Ekim'den sonra İsrail'in İran'la bağlantılı eksenleri yok etme, Suriye ve Hizbullah'ı boyun eğdirme ve İran'ın nükleer projesini ortadan kaldırma yönünde ilerlemesi, İsrail'in Filistin devletini tanımak için acele etmesine neden olmayacak, aksine, Batı Şeria'yı ilhak etmek ve belki de nüfusunun bir kısmını sürgün etmek İsrail'in bir sonraki planı olacak.”

Batı Şeria'daki Filistinliler bugün fırtınanın ortasında olduklarını biliyorlar, ancak umutlarını kaybetmiyorlar.

Filistin Kurtuluş Örgütü (FKÖ) Yürütme Kurulu Üyesi Vasil Ebu Yusuf, Filistinlilerin bugün ‘zaferin kaçınılmazlığı’ üzerine bahis oynadıklarını söyledi.

Ebu Yusuf, değerlendirmesinde, “Tarihi hakkımıza ve dünyanın tek bir ilkeye, yani bağımsız bir Filistin devletinin kurulmasını desteklediğine dair mutlak inancımıza güveniyoruz. Kimse bunu engelleyemez. Sonunda zaferin bizim olacağını biliyoruz” ifadelerini kullandı.

Filistinliler, dışarıdan devrim, içeriden devrim, gerilla savaşı ve hedefli operasyonlar, taş atılan ayaklanmalardan silahlı ayaklanmalara kadar gerçekten her şeyi denediler. Barış anlaşmaları yapmayı ve zeytin dalları uzatmayı da denediler. Filistinliler gerçekten her şeyi denediler: dışarıdan devrim, içeriden devrim, gerilla savaşı ve hedefli operasyonlar, taşlı ayaklanmalardan silahlı ayaklanmalara kadar birbirini izleyen ayaklanmalar. Barış anlaşmalarını ve zeytin dallarını da denediler. Sonra tavizler verdiler. Öyle ki Mahmud Abbas bir keresinde “Biz onlara razı olduk, ama onlar bize razı olmadı” ifadelerini kullandı.