Lübnan Genekurmay Başkanı'nın emekliliğini erteleme hamlesi sürüyor

Lübnan Genelkurmay Başkanı Avn'ın siyasi geleceği Hizbullah'ın elinde

Ordu Komutanı General Joseph Avn (Getty Images )
Ordu Komutanı General Joseph Avn (Getty Images )
TT

Lübnan Genekurmay Başkanı'nın emekliliğini erteleme hamlesi sürüyor

Ordu Komutanı General Joseph Avn (Getty Images )
Ordu Komutanı General Joseph Avn (Getty Images )

Lübnan Genelkurmay Başkanı Joseph Avn’ın, emeklilik yaşını doldurması nedeniyle 10 Ocak 2024'te askeri hizmetten emekli edilmesinin ertelenmesi, güvenlik ve askeri sektörlerde boşlukları doldurmak için yapılan diğer yasa tekliflerinden öne çıkıyor. Bu teklifler arasında, ‘Demokratik Buluşma’ milletvekillerinin, en düşük askeri rütbeden en yükseğe kadar tüm güvenlik ve askeri sektörlerde çalışanlar için emeklilik yaşını yükseltme talebiyle, Orgeneral Avn'ın emekliliğini erteleme teklifini sunan ‘Güçlü Cumhuriyet’ (Lübnan Kuvvetleri Partisi) milletvekillerinin teklifi de bulunuyor. Ayrıca, bağımsız Sünni milletvekillerinden bazıları, mayıs ayında emekliye ayrılacak olan İç Güvenlik Güçleri Genel Müdürü Tümgeneral İmad Osman'ı da kapsayacak şekilde emekliliğin ertelenmesi çağrısında bulunan bir dilekçe sunmayı planlıyor.

Öte yandan, Özgür Yurtsever Hareket (ÖYH) Başkanı ve Milletvekili Cibran Basil'in yaptığı, bu tekliflerin dışında kalıyor. Basil, Orgeneral Avn'ın yerine yeni bir ordu komutanı, bir kurmay başkanı ve Genel İdare ve Genel Müfettişlik müdürleri (emekli olan çalışanları tarafından boşaltıldı) atanmasını talep ediyor. Bu atamaların, tüm hükümet üyelerinin imzaladığı bir acil kararname ile Bakanlar Kurulu tarafından yapılmasını öngörüyor.

Fotoğraf Altı:  Mikati ve Avn, geçtiğimiz 24 Ekim'de güney Lübnan'daki Lübnan Ordusu bölgelerine yaptıkları ziyaret sırasında (Ordu Komutanlığı)
Mikati ve Avn, geçtiğimiz 24 Ekim'de güney Lübnan'daki Lübnan Ordusu bölgelerine yaptıkları ziyaret sırasında (Ordu Komutanlığı)

Basil bu fikri yalnız başına savunuyor ve önerisini destekleyen kimse bulamıyor. Özellikle bu önerisiyle, cumhurbaşkanı olmadan atamalara karşı çıkan Ulusal Hareket'in pozisyonunu ihlal ediyor. Üst düzey bir bakan kaynağı Şarku'l Avsat’a yaptığı açıklamada, Basil'in, bir yandan General Avn'ı artan Arap, uluslararası ve yerel desteğiyle Cumhurbaşkanlığı adayları listesinden çıkarmak, öte yandan da Güney Lübnan'da İsrail'le yaşanan çatışmada da yanında yer aldığı için baş müttefiki Hizbullah’ı köşeye sıkıştırarak onu Avn'ın görevden alınmasına sürüklemek için bu öneriyi sunduğunu söyledi.

Avn'ın emekliliğinin ertelenmesi, diğer önerilerin önüne geçmesi, muhalefetteki milletvekillerinin Başbakan Vekili Necip Mikati ile yaptıkları görüşmede hakim olan olumlu atmosferle birlikte geliyor. Mikati, onlara ordu komutasında boşluk yaşanmasını önlemek için elinden geleni yaptığını ve özellikle de İsrail'in topraklarına yönelik devam eden saldırıları nedeniyle Lübnan'ın içinde bulunduğu olağanüstü koşullar göz önüne alındığında, askeri kurumda istikrarı korumamız ve onu herhangi bir sarsıntıya maruz bırakmamamız gerektiğini vurguladı. Bu, sivil barışı olumsuz etkileyebilecek düzeyde bir krize işaret ediyor.

Lübnan muhalefetinin bir parçası olan ve Cumhurbaşkanı Mikati ile görüşen milletvekillerinden bazıları, Orgeneral Avn'ın emekliliğinin ertelenmesi konusunda hemfikir olduklarını açıkladılar. Şarku'l Avsat’a yaptıkları açıklamada milletvekilleri, Başbakanın bu konudaki çabalarını desteklediklerini ve bu konuda bir uzlaşmaya varıldığını söylediler.

Milletvekilleri, Orgeneral Avn'ın emekliliğinin bir yıl ertelenmesi önerisinde bulunduklarını, ancak Başbakan Mikati'nin, bu süreyi altı aya indirmeyi tercih ettiğini belirttiler. Bunun nedeni, bazılarının, Orgeneral Avn'ın emekliliğinin ertelenmesi durumunda, Lübnan'da cumhurbaşkanı olmadan işler yürüyormuş gibi davranabileceklerini düşünmesiydi. Ancak milletvekilleri, cumhurbaşkanının seçilmesinin, Lübnan'ın anayasal kurumlarına geri dönmesi ve yeni bir hükümetin kurulması için gerekli olduğunu vurguladılar. Bu hükümet, devlet dairelerinde ve kurumlarında boşlukları dolduracak ve Lübnan'ı mali toparlanma sürecine taşıyacak reformları gerçekleştirecek. Lübnan'ın, çöküşten kaçınması için bu gerekli.

Başbakan Mikati, onlara, uygun fırsatı beklediğini ve Bakanlar Kurulu'na, gündeminin dışında, Orgeneral Avn'ın emekliliğinin ertelenmesi önerisinde bulunacağını söyledi. Ayrıca, hükümetin teklifi oylaması için ortamı hazırlamak amacıyla bir dizi temas yürüttüğünü de sözlerine ekledi.

Başbakan Mikati, Meclis Başkanı Nebih Berri ile sürekli iletişim halinde olduğunu ve bu konudaki detaylara girmediğini söyledi. Berri, ziyaretçilerine yaptığı açıklamada, askeri kurumda boşluk yaşanmaması gerektiğini ve bu kurumun istikrarını ve bütünlüğünü korumanın vazgeçilmez bir ilke olduğunu vurguladı.

Meclis Başkanı Berri, askeri kurumun sürekliliğini ve siyasi çekişmelerden uzak tutulmasını vurgulamakla yetinerek, parolayı kendine saklıyor. Ancak, Hizbullah hâlâ sessizliğini koruyor ve milletvekilleri, ordu komutanı için uzatma konusuna değinmeyi reddediyor ve uzatma ile ilgili olarak olumlu veya olumsuz konuşmaktan kaçınıyorlar. Ancak, Basil, onları köşeye sıkıştırmayı umuyor.

Meclis Başkanı Berri, dün, Lübnan Kuvvetleri partisi milletvekilleriyle bir araya geldi. Berri, milletvekillerinin, Orgeneral Avn'ın emekliliğinin ertelenmesi talebini desteklediklerini ve Başbakan Mikati ile yaptıkları toplantıya katıldıklarını belirterek, onların, Meclis'te bir oturum yapılması ve gündeminde tek madde olarak, Orgeneral Avn'un emekliliğinin ertelenmesi talebini içeren yasa teklifinin yer alması talebini anladığını söyledi. Berri, hükümetin bu konudaki kararını vermemesi durumunda, oturumu, ‘acil ve zamanında müdahale’ kapsamında, gelecek ay ilk madde olarak gündeme almayı da kabul ettiğini belirtti.

Şarku'l Avsat’a konuşan muhalif bir milletvekiline göre, Lübnan Kuvvetleri partisi, hükümet tarafından emeklilik ertelenmesi gerçekleştirilmesi durumunda, partinin tutumunu gözden geçirmeyi reddetmiyor. Çünkü bu durumda, partinin, ‘acil ve zamanında müdahale’ kapsamındaki yasa teklifini sunma girişiminin amacına ulaşmış olabileceği düşünülüyor. Bu teklif, içeriği itibariyle emeklilik ertelenmesi ile çelişmiyor.

Bu nedenle, Basil, General Avn'ın ordudan çıkarılması konusunda tek başına kalıyor. Şii ikilinin, bu konudaki tutumunu resmi olarak açıklamaması durumunda, bu tutumun kendi lehine yorumlanabileceğinden endişeleniyor. Özellikle, el-Marada Akımının lideri ve eski milletvekili Süleyman Franciye, Bnaşi ziyareti sırasında Basil ile mutabakata varılanın aksine uzatmayı desteklemekten kaçınmayarak pozisyonunu yeniden değerlendirdi. Bu, aynı zamanda, General Avn'a karşı tutumlarında farklı olan İlerici Sosyalist Parti lideri ve milletvekili Teymur Canbolat ile yaptığı görüşmeden de anlaşılıyor.

İlerici Sosyalist Parti, milletvekili grubu aracılığıyla, Orgeneral Avn'ın emekliliğinin ertelenmesi ile yeni bir genelkurmay başkanının atanması arasında bir bağlantı kurmayı planlamıyor. Çünkü, parti, Lübnan'ın içinde bulunduğu acil ve olağanüstü koşullar altında askeri kurumun boşluğa sürüklenmesini önlemek istiyor.

Burada sorulması gereken soru şudur: Şii ikilisi, Orgeneral Avn'ın emekliliğinin ertelenmesi konusundaki olumlu tutumların karşısında nasıl bir tavır takınacak? Bu tutum, sadece Maruni Kilisesi'nin başı ile sınırlı değil, aynı zamanda Lübnan'daki istikrarı korumakla ilgilenen Vatikan ve diğer aktörleri de içeriyor. Özellikle, Arap ve Avrupalı ​​elçilerin çoğunluğu, ABD büyükelçisinin yanı sıra, resmi veya siyasi olsun, görüşmelerinde Orgeneral Avn'ın emekliliğinin ertelenmesi konusunu gündemlerine alıyor.

Orgeneral Avn'ın emekliliğinin ertelenmesi, Şii ikilinin zamanında tavrını söylememesi durumunda, güvenli bir limana ulaşamaz. Çünkü, bu erteleme talebinin hayata geçirilmesi için zorunlu bir geçiş yoludur. Hükümetin bu erteleme talebini kabul etmesi için gerekli siyasi çoğunluk, Şii ikilinin elinde.



Suriye'nin Humus kentindeki bir camide patlama: 8 ölü, saldırıyı Saraya Ensar el-Sünne üstlendi

Patlama sonucu Suriye’nin orta kesimindeki Humus kentinde bulunan bir caminin içinde meydana gelen yıkım (SANA)
Patlama sonucu Suriye’nin orta kesimindeki Humus kentinde bulunan bir caminin içinde meydana gelen yıkım (SANA)
TT

Suriye'nin Humus kentindeki bir camide patlama: 8 ölü, saldırıyı Saraya Ensar el-Sünne üstlendi

Patlama sonucu Suriye’nin orta kesimindeki Humus kentinde bulunan bir caminin içinde meydana gelen yıkım (SANA)
Patlama sonucu Suriye’nin orta kesimindeki Humus kentinde bulunan bir caminin içinde meydana gelen yıkım (SANA)

Suriye’nin orta kesimindeki Humus’ta, Alevi çoğunluğun yaşadığı bir mahallede bulunan camide cuma namazı sırasında meydana gelen patlamada en az sekiz kişi hayatını kaybetti. Saldırıyı Saraya Ensar el-Sünne üstlenirken, yetkililer faillerin hesap vereceğini bildirdi.

Bu saldırı, geçiş yönetiminin yaklaşık bir yıl önce iktidara gelmesinden bu yana bir ibadethaneyi hedef alan ikinci saldırı oldu. Haziran ayında Şam’da bir kilisede düzenlenen intihar saldırısında 25 kişi yaşamını yitirmiş, o saldırıyı da yine aşırıcı Saraya Ensar el-Sünne üstlenmişti.

Suriye İçişleri Bakanı Enes Hattab, Humus’taki patlamanın arkasındaki tarafın “kim olursa olsun” adalet önüne çıkarılacağını belirterek, saldırının Suriye’de güvenlik ve istikrarı sarsmayı hedeflediğini söyledi. İbadethanelerin hedef alınmasını “alçakça ve korkakça bir eylem” olarak niteledi.

Şarku’l Avsat’ın Resmi Suriye Haber Ajansı SANA’dan aktardığı habere göre ülkenin üçüncü büyük kenti Humus’ta Vadi ez-Zeheb Mahallesi’ndeki İmam Ali bin Ebu Talib Camii’nde meydana gelen patlamada sekiz kişi hayatını kaybederken 18 kişi yaralandı.

Patlamada başı ve sırtı şarapnel parçalarıyla yaralanan ve Humus’taki Karam el-Luz Hastanesi’nde tedavi gören 47 yaşındaki Usame İbrahim, AFP’ye, “Cuma namazındaydım; yalnızca güçlü bir patlama ve yoğun bir basınç duydum” dedi. Başındaki bandajları işaret eden İbrahim, “Her yer gözümde kıpkırmızı oldu… Yere düştüm, başımdan kan aktığını gördüm… O an ne olduğunu anlayamadım” diye konuştu. Kan izleri arasında caminin kapısına doğru ilerlediğini, cemaatten yükselen çığlıklar ve inlemeler eşliğinde gençler tarafından hastaneye götürüldüğünü anlattı.

İçişleri Bakanlığı, “terör saldırısının” namaz sırasında gerçekleştiğini belirterek, “ilgili birimlerin failleri yakalamak üzere soruşturma ve delil toplama çalışmalarına başladığını” açıkladı.

Saraya Ensar el-Sünne, Telegram’da yayımladığı mesajda, “Sarayâ Ensar el-Sünne mücahitleri, başka bir gruptan mücahitlerle birlikte, Nusayrilere ait Ali bin Ebu Talib içinde bir dizi patlayıcıyı infilak ettirdi” ifadelerini kullandı. Beşar Esad yönetiminin 2024 sonunda devrilmesinin ardından kurulduğunu belirten grup, “Saldırılarımız artarak sürecek ve tüm kâfirler ile mürtedleri hedef alacak” dedi.

SANA’nın bir güvenlik kaynağına dayandırdığı habere göre, ilk bulgular patlamanın cami içine yerleştirilen patlayıcı düzeneklerden kaynaklandığını gösteriyor. Olay yerinden yayımlanan görüntülerde, caminin bir köşesindeki duvarın alt kısmında bir gedik, duvarın bir bölümünü kaplayan siyah duman izleri, etrafa saçılmış halı parçaları ve kitaplar ile kırılmış pencere camları görüldü. Güvenlik güçleri caminin çevresini kordon altına aldı; içerideki ekipler, patlamanın olduğu alanı kırmızı şeritle çevreledi.

“Etrafımda şarapnel parçaları”

Ayağından yaralanan ve hastanede tedavi gören seyyar kitap satıcısı 38 yaşındaki Gadi Maruf da AFP’ye, patlamanın imamın hutbe için minbere çıkmasıyla meydana geldiğini söyledi. Maruf, “Çok büyük bir patlamaydı; etrafımda şarapnel parçalarının uçuştuğunu gördüm” dedi.

Suriye Dışişleri Bakanlığı, yayımladığı açıklamada “korkakça suç eylemini” kınayarak, bunun “güvenliği ve istikrarı bozma, Suriye halkı arasında kaos yayma girişimlerinin bir parçası” olduğunu vurguladı. Açıklamada, “terörle her tür ve biçimde mücadele” konusundaki kararlılık yinelenirken, “bu tür suçların devletin güvenliği tesis etme, vatandaşları koruma ve failleri hesap verme çabalarını durduramayacağı” ifade edildi.

Riyad, Beyrut ve Amman başta olmak üzere birçok başkent saldırıyı kınadı. Saldırı, son aylarda yaşanan şiddet olaylarının ardından Suriye’deki azınlıkların endişelerini artırdı.

sx scx
Patlama sonucu Humus’un Vadi ez-Zeheb Mahallesi’ndeki İmam Ali bin Ebu Talib Camii’nin içinde meydana gelen yıkım görülüyor (SANA)

Sünni çoğunluğa sahip Humus’ta Alevi çoğunluklu mahalleler de bulunuyor. 2011’de başlayan Suriye iç savaşının ilk yıllarında şiddetli çatışmalara sahne olan kentte, geçen ay kırsaldaki bir köyde bir çiftin öldürülmesinin ardından mezhepsel gerginlik ve çatışmalar yaşanmış; çiftin aşireti suçu Alevilere atfetmişti. Ancak İçişleri Bakanlığı daha sonra olayın adli saiklerle işlendiğini açıklamıştı.

Bu cinayetin ardından Lazkiye kıyı kentinde ve Alevi çoğunluklu diğer bölgelerde binlerce Alevi, Humus ve başka yerlerde azınlıklara yönelik saldırıları protesto etmişti. Esad yönetiminin devrilmesinden bu yana, Esad’ın mensubu olduğu Alevi topluluğuna yönelik saldırıların arttığı belirtiliyor.

Mart ayında Suriye kıyı kesiminde mezhepsel arka planlı şiddet olaylarında, Suriye medyasına göre çoğu Alevi olmak üzere yaklaşık 1700 kişi hayatını kaybetti. Yetkililerce görevlendirilen bir soruşturma komisyonu, Temmuz ayında, şiddet olaylarına karıştığı şüphesi bulunan 298 kişinin kimliğinin belirlendiğini; isimleriyle birlikte 1426 Alevinin yanı sıra 238 güvenlik ve ordu mensubunun öldürüldüğünü açıkladı.

Gözaltındakilerin serbest bırakılması

Şiddet olaylarından önce ve sonra, eski yönetimle bağlantı iddiasıyla Alevi çoğunluklu bölgelerde geniş çaplı gözaltılar yapılmıştı. Resmî Suriye televizyonu, cuma günü Lazkiye’de “savaş suçlarına karışmadıkları tespit edilen” 70 kişilik ilk grubun serbest bırakıldığını, devamının geleceğini duyurdu.

Temmuz ayında, güneydeki Süveyda vilayetinde Dürzi azınlığa yönelik mezhepsel şiddet olaylarında, Suriye medyasına göre 789’u Dürzi sivil olmak üzere iki binden fazla kişi hayatını kaybetti. Haziran ayında ise Şam’ın Duveyla semtindeki Mar İlyas Kilisesi’nde namaz sırasında düzenlenen intihar saldırısında 25 kişi ölmüştü. Yetkililer, ülkede birlikte yaşamı ve tüm bileşenlerin korunmasını vurgulamayı sürdürüyor.

Cumhurbaşkanı Ahmed Şara, Esad’ın devrilmesinin birinci yıl dönümünde yaptığı konuşmada, “güçlü bir Suriye” inşa etmek için Suriyelilerin çabalarını birleştirmesinin önemine dikkat çekti ve halkın fedakârlıklarına “yakışır” bir gelecek çağrısı yaptı. İktidardaki ilk yılını geride bırakan Şara, yönetimini pekiştirmek için çeşitli adımlar atsa da, ülkenin birliğini koruma ve güvenliği tüm topraklarda tesis etme konusunda ciddi bir sınavla karşı karşıya bulunuyor.


İsrail polisi: Filistinlilerin saldırısında iki kişi öldü

İsrail polis araçları, Batı Şeria'da düzenlenen bir baskın sırasında (Arşiv-Reuters)
İsrail polis araçları, Batı Şeria'da düzenlenen bir baskın sırasında (Arşiv-Reuters)
TT

İsrail polisi: Filistinlilerin saldırısında iki kişi öldü

İsrail polis araçları, Batı Şeria'da düzenlenen bir baskın sırasında (Arşiv-Reuters)
İsrail polis araçları, Batı Şeria'da düzenlenen bir baskın sırasında (Arşiv-Reuters)

İsrail yetkilileri bugün, kuzey İsrail'de bir Filistinli tarafından gerçekleştirilen bıçaklı ve araçla saldırıda iki kişinin öldüğünü açıkladı.

 İşgal altındaki Batı Şeria'da İsrail polisi (Reuters)Batı Şeria'da İsrail polisi (Reuters)

İsrail acil servisleri, yaklaşık 68 yaşında bir adamın araç çarpması sonucu hayatını kaybettiğini bildirdi.

İsrail kamu yayın kuruluşu Kan ise yaklaşık 20 yaşında bir kadının bıçaklanarak öldürüldüğünü duyurdu.

 Ayrıca, iki kişinin de hafif yaralandığı belirtildi.

İsrail polisi, şüpheli saldırganın işgal altındaki Batı Şeria'da yaşayan bir Filistinli olduğunu açıkladı.

İsrail Savunma Bakanı Yisrael Katz, orduya saldırganın memleketi olan Batı Şeria'daki Kabatiye kasabasında operasyon başlatma emri verdi.

Ofisinden yapılan açıklamada şu ifadeler yer aldı: "Savunma Bakanı Yisrael Katz, cani teröristin geldiği Kabatiye’ye karşı İsrail ordusuna güçlü ve derhal harekete geçme talimatı verdi. Amaç, tüm teröristleri tespit edip etkisiz hale getirmek ve kasabadaki terörist altyapıyı çökertmektir."


Suriye Dışişleri Bakanlığı: SDG ile yapılan görüşmeler somut sonuç vermedi

Kamışlı şehrinde düzenlenen askeri geçit töreninde SDG mensupları, (Arşiv- Reuters)
Kamışlı şehrinde düzenlenen askeri geçit töreninde SDG mensupları, (Arşiv- Reuters)
TT

Suriye Dışişleri Bakanlığı: SDG ile yapılan görüşmeler somut sonuç vermedi

Kamışlı şehrinde düzenlenen askeri geçit töreninde SDG mensupları, (Arşiv- Reuters)
Kamışlı şehrinde düzenlenen askeri geçit töreninde SDG mensupları, (Arşiv- Reuters)

Suriye Dışişleri Bakanlığı'ndan üst düzey bir yetkili bugün yaptığı açıklamada, Suriye Demokratik Güçleri (SDG) ile yapılan görüşmelerin henüz somut sonuç vermediğini belirterek, ülkenin kuzeydoğusundaki kurumların devlet kurumlarına entegre edilmesi konusundaki söylemlerin, icraat adımları atılmadan teorik ifadelerden ibaret kaldığını kaydetti.

Suriye Haber Ajansı'na (SANA) konuşan kaynak, Suriye'nin birliğine yapılan tekrarlanan vurgunun, ülkenin kuzeydoğusundaki gerçeklikle çeliştiğini, burada devlet çerçevesinin dışında ayrı ayrı yönetilen idari, güvenlik ve askeri kurumların bulunduğunu ve bunun da sorunu çözmek yerine "bölünmeyi sürdürdüğünü" söyledi.

 SDG mensupları, Suriye'nin kuzeydoğusunda (AFP)SDG mensupları, Suriye'nin kuzeydoğusunda (AFP)

Sözlerine şöyle devam etti: "SDG liderliğinin Suriye devletiyle diyaloğun devam edeceğine dair sürekli işaretlerine rağmen, bu görüşmeler somut sonuçlar vermedi. Bu söylemin, gerçek bir durgunluk ve uygulamaya geçme konusunda gerçek bir irade eksikliği ışığında, medya amaçlı ve siyasi baskıları absorbe etmek için kullanıldığı görülüyor."

Sözlerine şöyle sürdürdü: “Kuzeydoğu Suriye'deki kurumların devlet kurumlarına entegre edilmesiyle ilgili konuşmalar, somut adımlar veya net zaman çizelgelerinden yoksun, teorik ifadeler alanında kalmıştır. Bu durum, SDG ile imzalanan 10 Mart anlaşmasına olan bağlılığın ciddiyeti konusunda şüpheler uyandırıyor.”

Petrol dosyasına gelince, Dışişleri Bakanlığı'ndaki resmi kaynak, SDG liderliğinin petrolün tüm Suriyelilere ait olduğu yönündeki tekrarlanan iddialarının, “devlet kurumları içinde yönetilmediği ve gelirleri genel bütçeye dahil edilmediği sürece” güvenilirliğini kaybettiğini belirtti.

Şarku’l Avsat’ın SANA’dan aktardığına göre kaynak, görüşlerin yakınlaşmasından bahsetmenin, “zaman sınırlı uygulama mekanizmalarına sahip net, resmi anlaşmalara dönüştürülmedikçe anlamsız kaldığını” vurguladı.

Ayrıca, askeri dosyadaki anlaşmalardan bahsetmenin, "Suriye ordusu çerçevesinin dışında, bağımsız liderliğe ve yabancı bağlara sahip silahlı grupların varlığının devam etmesiyle bağdaşmadığını, bunun egemenliği zayıflattığını ve istikrarı engellediğini" ifade etti.

Suriye Dışişleri Bakanlığı kaynağı, aynı durumun "sınır geçişlerinin tek taraflı kontrolü ve bunların pazarlık kozu olarak kullanılması için de geçerli olduğunu, bunun da ulusal egemenlik ilkelerine aykırı olduğunu" belirtti.