Abbas İbrahim, ‘arenaların birliği’ olgusunu savundu

“Gazze arabuluculuğundaki rolüm bu” diyen Abbas İbrahim, Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esed ile dönemin ABD Başkanı Donald Trump arasındaki gizli arabuluculuğun ayrıntılarını Al Majalla’ye anlattı.

Gerek uluslararası gerekse bölgesel olarak Ortadoğu’ya yönelik güç mücadelesi sürüyor. (Görsel: Eduardo Ramon)
Gerek uluslararası gerekse bölgesel olarak Ortadoğu’ya yönelik güç mücadelesi sürüyor. (Görsel: Eduardo Ramon)
TT

Abbas İbrahim, ‘arenaların birliği’ olgusunu savundu

Gerek uluslararası gerekse bölgesel olarak Ortadoğu’ya yönelik güç mücadelesi sürüyor. (Görsel: Eduardo Ramon)
Gerek uluslararası gerekse bölgesel olarak Ortadoğu’ya yönelik güç mücadelesi sürüyor. (Görsel: Eduardo Ramon)

İbrahim Hamidi

Lübnan Kamu Güvenliği eski Genel Müdürü Tümgeneral Abbas İbrahim, yaralı Filistinlilerin tedavi için Mısır'a götürülmesi ve Gazze Şeridi'ne insani yardım girişi karşılığında yabancıların Gazze'den çıkarılmasına ilişkin anlaşmada ‘mütevazı bir rol’ oynadığını açıkladı.

İbrahim, Al Majalla ile gerçekleştirdiği röportajda İran ve müttefiklerinin, Gazze'de ‘Hamas'ın parçalanmasını önlemek’ de dahil olmak üzere askeri müdahale için ‘kırmızı çizgiler’ belirlediğini söyledi. “Arenaların birliği askeri bir gerçekliğe dönüşecek” diyen İbrahim, ABD'nin Akdeniz'e iki uçak gemisi göndermesinin İsrail'i ‘daha fazla çılgınlığa’ sürükleyeceğine inandığını belirtti. İbrahim ayrıca ‘insani bir anlaşma’ sağlamak amacıyla İtalya ve Katar'a yaptığı ziyaretlere ilişkin de bilgi verdi.

Şarku’l Avsat’ın Al-Majalla’dan aktardığına göre İbrahim, röportajda gizli arabuluculuklara da değindi. Geçtiğimiz yıllarda Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esed ile ABD yönetimi arasındaki arabuluculuk da bunlardan biri. Dönemin ABD Başkanı Donald Trump'ın Şam'a gönderdiği elçilerin Suriye Ulusal Güvenlik Büro Başkanı Tümgeneral Ali Memlük’le görüşmesi için düzenlenen ziyaret ile Fransız İstihbarat Direktörü’yle görüşülmesi için Suriye'nin başkentinde gerçekleştirilen temaslar da bu gizli arabuluculuklar kapsamında gerçekleşti.

İşte Al Majalla’nın, Lübnan'daki duruma ve siyasi geleceğine değinen Lübnan Kamu Güvenliği eski Genel Müdürü Tümgeneral Abbas İbrahim'le gerçekleştirdiği röportajın ilk bölümü:

- Gazze Şeridi’ne yardım götürülmesi ve yaralıların tedavi edilmesi karşılığında yabancıların bölgeden Mısır’a geçirilmesi anlaşmasında rol oynadınız mı?

Evet. Hem çifte vatandaşlığa sahip Filistinlilerin Gazze Şeridi'nden çıkarılmasında hem de Gazze Şeridi'nde tedavi edilemeyen yaralı Filistinlilerin tedavi için Mısır'a nakledilmesinde mütevazı bir rol oynadım. Maalesef İsrail'in yolları, geçitleri ve güzergahları bombalaması anlaşmanın tamamlanmasını sekteye uğrattı.

“ABD Başkanı Joe Biden'ın Enerji ve Altyapı'dan Sorumlu Kıdemli Danışmanı Amos Hochstein ile temasa geçtim. 24 saat sonra İsrailliler kabul etti ve uygulama başladı.” (AP)

- Kiminle iletişim kurdunuz?

Hamas'tan bir heyet Beyrut'u ziyaret etti. Benimle iletişime geçen ABD-Filistin çifte vatandaşlığına sahip aileleri tanıyordum. Bazı temaslarda bulundum ama İsrail tarafı inatçıydı. Hamas'a gelince, açıkça şunu söylediler: Bunlar Filistinli ve yaralıların Mısır'a tedavi için yanlarında gitmesi şartıyla Gazze Şeridi’nden ayrılma hakları var.

- İsrail tarafı nasıl anlaştı?

ABD Başkanı Joe Biden'ın Enerji ve Altyapı'dan Sorumlu Kıdemli Danışmanı Amos Hochstein ile temasa geçerek Lübnan'ın çıkarlarına hizmet eden konularda birlikte çalıştık. 24 saat sonra İsrailliler kabul etti ve uygulama başladı.

“Gazze'ye yönelik savaş ve boyutlarına ilişkin tutumumu ve vizyonumu öğrenmek için beni İtalya'ya davet ettiler. Ayrıca Doha'ya da giderek Hamas liderleriyle görüştüm.”

- İtalya'yı ve ardından Katar'ı da ziyaret ettiniz mi?

Evet. İtalya dost bir ülke ve 2005’ten emekli olana kadar birlikte çalıştık. Güney Lübnan'daki Birleşmiş Milletler Lübnan Geçici Barış Gücü (UNIFIL) içinde aktifler ve birçok tarafla yakın ilişkileri var. Gazze'ye yönelik savaş ve boyutlarına ilişkin tutumumu ve vizyonumu öğrenmek için beni İtalya'ya davet ettiler. Bazı konuları görüştük. Bazı insani girişimler önerdik.

- Bunu Hamas liderliğiyle görüştünüz mü?

Evet. Doha'ya gittim ve Hamas liderleriyle görüştüm. Detaylar yakında açıklanacak.

- Güney Lübnan'da bir gerginlik yaşandı ve ardından ‘belirli bir bölgede özel bir gerilim’ olduğu söylenen bombalamalar oldu. Gazze Savaşı’nın ardından Hizbullah ile İsrail'in savaşa girme ihtimali hakkında ne düşünüyorsunuz?

İsrail’e, direnişin varlığının Şeba Çiftlikleri meselesiyle bağlantılı olup olmadığını sormak istiyorum. İsrail açısından bu hakların Lübnan'a iade edilmesinin ve konunun kapatılmasının, Hizbullah'ın İsrail karşısında bir ‘direniş partisi’ olarak varlığını sürdürmesinden çok daha önemli olduğuna inanıyorum. İsrail Şeba Çiftlikleri’nin Lübnan’ın olduğunu kabul ederek buraları Lübnan'a iade etmeli. Çünkü İsrail'in bu dosyayı kapatmasının getireceği kazanç çok büyük. Bu bir tavsiye değil, Şeba çiftliklerdeki hakkımızı tesis etme meselesi… Gazze meselesine gelince, inanıyorum ki İsrail kırmızı çizgiyi aşarsa...

- Hangi kırmızı çizgi?

Gazze meselesiyle ilgili olarak anlatacağım. Arenaların birliği konusunda söylenenler sahada askeri gerçekliğe dönüşecek.

- Peki kırmızı çizgiler neler? Hamas'ı bitirmek mi?

Elbette Hamas'ı bitirmek ama bu olmayacak.

- Bu analiz mi yoksa bilgi mi?

Karışık diyebilirim. Bu, topladığım bilgilerin gerçekçi bir okuması.

- ABD'nin en büyük iki uçak gemisini Lübnan açıklarından Akdeniz'e göndermesini nasıl açıklıyorsunuz?

Bu konunun sahada pratik bir askeri boyutu olduğunu görmüyorum. Ancak bu konu İsrail’in moralini yükseltiyor. Ama bir başka açıdan bakıldığında bu adımın İsrail'i daha da deliliğe sürükleyeceğini ve İsrail'in uçak gemisine güvenerek gösterdiği çılgınlığının bedelini çok ağır ödeyeceğini düşünüyorum.

“İsrail, bir uçak gemisine güvenerek gösterdiği çılgınlığının bedelini ağır bir şekilde ödeyecek.” (EPA)

- Yani gerçekten Hizbullah'ın İsrail'le savaşa girmesinin veya gerilimi artırmasının mümkün olduğunu tahmin ediyor musunuz?

Elbette. Sadece Hizbullah değil, Lübnan, Suriye, Irak ve Yemen de buna dahil. İran’la alakalı bir şey söyleyemem. Arap dünyasından bahsediyorum.

- İran da Suriye üzerinden doğrudan müdahale edebilir mi?

İşler her iki taraf için de varoluş savaşı noktasına giderse bunun mümkün olduğunu düşünüyorum.

 “İsrail'in Şeba Çiftlikleri dosyasını kapatmaktan elde edeceği kazanç çok büyük.” (AFP)

- Ama aslında öyle görünüyor ki, dedikleri gibi, 7 Ekim öncesi ile sonrası aynı değil…

Ortadoğu'nun haritası 7 Ekim'den sonra siyasi düzeyde değişti.

“7 Ekim'den sonra dengeler ve denklemler değişti. İsrail'in Filistinlilerin haklarına yönelik küstahlığı ve umursamazlığı İsrail ve uluslararası toplum tarafından yeniden okunmalıdır.”

- Nasıl?

7 Ekim'den sonra dengeler ve denklemler değişti. İsrail'in Filistinlilerin haklarına yönelik küstahlığı ve umursamazlığı İsrail ve uluslararası toplum tarafından yeniden okunmalıdır. Bana göre İsrail'i tüm hakları göz ardı etmeye teşvik eden şey, uluslararası toplumun son yıllardaki tutumuydu. İsrail'in eylemlerinin kınandığını nadiren görüyoruz. Direniş savaşçıları, Filistinliler ya da herhangi biri İsrail'e operasyon yaparsa dünya ayağa kalkar ve asla durmaz. Şu doğrudur, bu yanlıştır demiyoruz. Filistin sorunu, Filistin çatışması gibi tek bir sorunla başa çıkmanın tek bir standardı olması gerektiğini söylüyoruz. İzin verin ben de onlara katılıp buna Filistin-İsrail çatışması adını vereyim. Farklı muamele standartları olmamalı. Çünkü adaletsizlik ne kadar sürerse sürsün devrim ve patlama yaratacaktır. Bu devrimi ve patlamayı kontrol altına almak zor olabilir.

- Endişeli misiniz? İsrail'in Hamas saldırısını kendisinin ‘11 Eylül'ü’ olarak değerlendirdiğine dair bir söylem var. İsrail'in bir ittifak kurmasından ve Hamas'a El Kaide'ye benzer şekilde davranmasından endişe mi duyuyorsunuz?

Hamas ile El Kaide arasında büyük bir fark var.

7 Ekim'de İsrail askeri aracını ele geçiren Filistinli direnişçiler. (Reuters)

- Bu ayrımın farkındayım ama sizce bu yönde ilerlemeye yönelik bir plan var mı?

İsrail'in bu benzetmenin arkasında yapmaya çalıştığı şey, ABD'ye karşı ‘size (ABD’ye) zamanında 11 Eylül’ü yapanlarla şimdi bize (İsrail’e) bunu yapanların aynı’ olduğu yönündeki farkındalığı öne çıkarmak. 11 Eylül Saldırıları’nı gerçekleştirenlere nasıl düşmanlık gösterdiyseniz, onlara da aynı derecede düşmanlık göstermelisiniz. Bu İsrail'in, hepimizin 11 Eylül'e karşı olduğu bahanesiyle farkındalık yaratmaya ve halk ve uluslararası desteği harekete geçirmeye yönelik bir girişimi. Dünyada hiçbir ülkenin ABD'ye yönelik terör eylemini desteklediğini düşünmüyorum. Ancak bunu bir direniş çalışmasına yansıtmaya çalışmak gerçekleri çarpıtmaktır.

Röportajın ikinci bölümü yarın: Suriye güvenlik servisleriyle en üst düzeyde koordinasyon.

*Bu röportaj Şarku’l Avsat tarafından Londra merkezli Al-Majalla dergisinden çevrildi.



Neuralink'in beyin çipi taktığı ilk kişide sorunlar çıktı

Neuralink, cihazın metin girişiyle imleç kontrolünü geliştirmek için çalıştığını belirtiyor (Reuters)
Neuralink, cihazın metin girişiyle imleç kontrolünü geliştirmek için çalıştığını belirtiyor (Reuters)
TT

Neuralink'in beyin çipi taktığı ilk kişide sorunlar çıktı

Neuralink, cihazın metin girişiyle imleç kontrolünü geliştirmek için çalıştığını belirtiyor (Reuters)
Neuralink, cihazın metin girişiyle imleç kontrolünü geliştirmek için çalıştığını belirtiyor (Reuters)

Neuralink'in beyin çipini denediği ilk kişide problemler baş gösterdi. Cihazın, hastanın beyninden aldığı veri miktarında azalma yaşanırken, bunun neden kaynaklandığı açıklanmadı. 

Geçirdiği dalış kazası nedeniyle 2016'dan beri omzundan aşağısı felç olan Noland Arbaugh, bu yıl ocakta Neuralink'in beyin çipi taktığı ilk kişi olmuştu. Şirketin sahibi Elon Musk, ameliyattan bir ay kadar sonra Arbaugh'un bilgisayar faresini beyniyle hareket ettirebildiği açıklamış, martta da hastanın satranç oynadığı görüntüler paylaşılmıştı.

Nöroteknoloji şirketi dün yaptığı açıklamada, operasyondan birkaç hafta sonra Arbaugh'un beynindeki implantın bazı ipliklerinin yerinden çıkmasıyla bir miktar verinin kaybolduğunu belirtti. Neuralink'in blog yazısında 29 yaşındaki hastanın imleci kontrol etme hızı ve hassasiyetinde azalma olduğu aktarıldı. 

sdc
8 yıldır felçli olan Noland Arbaugh, Neuralink'in beyin çipi taktığı ilk kişi oldu (Neuralink)​​​​​

Öte yandan şirket implantı daha hassas hale getirerek performansını ilk baştakinden daha ileri seviyeye taşımayı başardığını açıkladı. 

Musk'ın şirketi bu arızaya neyin yol açtığını açıklamasa da bazı tahminler var. Wall Street Journal'ın (WSJ) olaya yakın kaynaklardan aktardığı üzere ipliklerin çıkmasına, ameliyattan sonra Arbaugh'un kafatasının içinde hava sıkışması yol açmış olabilir. Bu durum hastanın sağlığını tehdit etmese de çipin çıkarılmasının gündeme geldiği bildirildi. 

Beyin implantı alanında çalışan bazı uzmanlar da ipliklerin bağlandığı cihazın beyin dokusunun yüzeyine değil, kafatası kemiğine konması sonucu bu sorunun çıkmış olabileceğini düşünüyor. 

Başka bir beyin implantı şirketi Paradromics CEO'su Matt Angle, genellikle doğrudan beyin dokusunun üzerine yerleştirilen beyin implantlarının, burada "su üzerindeki bir tekne gibi" hareket ettiğini söylüyor. Angle'a göre beyin implantının ipliklerin çıkması "normal değil".

Neuralink daha önce domuz, koyun ve maymunlara N1 adlı beyin çipini takmıştı. Arbaugh henüz tek insan denek olmasına karşın şirket bu yıl 10 kişiye daha implantı yerleştirmeyi planlıyor. 

Nöroteknoloji şirketinin kurucu ortağı  Dr. Benjamin Rapoport geçen hafta güvenlik endişeleri nedeniyle şirketten ayrıldığına işaret etmişti. 2016'da Elon Musk'la birlikte Neuralink'i kuran Rapoport iki yıl sonra ayrılmış ve kendi beyin-bilgisayar arayüzü şirketi Precision Neuroscience'ı kurmuştu.

WSJ'nin The Future of Everything adlı poscast'inin 3 Mayıs'taki bölümüne katılan Rapoport, "Profesyonel hayatımın neredeyse tamamını sinirsel arayüzleri bilim dünyasından tıp dünyasına taşımaya adadım" demişti.

Ancak tıp ve teknoloji dünyasına geçerken güvenliğin her şeyden önemli olduğunu hissettim.

Independent Türkçe, Wall Street Journal, Economic Times, Futurism, Neuralink


Hamaney'in danışmanı: İsrail varlığını tehdit ederse Tahran nükleer doktrinini değiştirecek

Buşehr Nükleer Santrali’nin bir modeli, İsfahan kentinde düzenlenen bir nükleer sergi sırasında sergilendi. (AFP)
Buşehr Nükleer Santrali’nin bir modeli, İsfahan kentinde düzenlenen bir nükleer sergi sırasında sergilendi. (AFP)
TT

Hamaney'in danışmanı: İsrail varlığını tehdit ederse Tahran nükleer doktrinini değiştirecek

Buşehr Nükleer Santrali’nin bir modeli, İsfahan kentinde düzenlenen bir nükleer sergi sırasında sergilendi. (AFP)
Buşehr Nükleer Santrali’nin bir modeli, İsfahan kentinde düzenlenen bir nükleer sergi sırasında sergilendi. (AFP)

İran Dini Lideri Ali Hamaney’in danışmanlarından Kemal Harrazi, ‘İsrail'in varlığını tehdit etmesi halinde Tahran'ın nükleer doktrinini değiştirmek zorunda kalacağını’ söyledi. Harrazi’nin açıklamaları, İran'ın nükleer silahına ilişkin endişeleri arttırdı.

Şarku’l Avsat’ın İranlı Öğrenciler Haber Ajansı’ndan (ISNA) aktardığına göre Harrazi bugün (Perşembe) yaptığı açıklamada, İran'ın nükleer silaha sahip olma kabiliyetine atıfta bulunarak, “Henüz nükleer bomba yapma kararı almadık, ancak İran'ın varlığı tehdit altına girerse askeri doktrinimizi değiştirmekten başka çaremiz kalmaz” dedi. İran Dini Lideri Ali Hamaney milenyumun başında verdiği bir fetvayla nükleer silah yapımını yasaklamış ve 2019 yılında da nükleer silah yapımını yasaklayan bir fetva yayımlayarak, “Nükleer bomba yapmak ve depolamak yanlıştır ve bunların kullanımı yasaktır. Nükleer teknolojiye sahip olmamıza rağmen İran bunu yapmaktan tamamen kaçınmıştır” ifadelerini kullanmıştı.

Ancak İran'ın o dönemki İstihbarat Bakanı 2021 yılında, Batı baskısının Tahran'ı nükleer silah arayışına itebileceğini söyledi. Harrazi, “İsrail nükleer tesislerimize saldırırsa caydırıcılığımız değişecektir” dedi.

Nisan ayında İran ve İsrail arasındaki gerilim, İsrail'in Şam'daki İran büyükelçiliği yerleşkesine yönelik saldırısına yanıt olarak İran'ın İsrail'e 300 kadar füze ve insansız hava aracı (İHA) fırlatmasıyla en üst düzeye ulaştı.


İsrail'in Güney Lübnan'a düzenlediği saldırıda 4 Hizbullah üyesi öldürüldü

İsrail'in Güney Lübnan'a düzenlediği baskınlar sonucu yükselen dumanlar (AFP)
İsrail'in Güney Lübnan'a düzenlediği baskınlar sonucu yükselen dumanlar (AFP)
TT

İsrail'in Güney Lübnan'a düzenlediği saldırıda 4 Hizbullah üyesi öldürüldü

İsrail'in Güney Lübnan'a düzenlediği baskınlar sonucu yükselen dumanlar (AFP)
İsrail'in Güney Lübnan'a düzenlediği baskınlar sonucu yükselen dumanlar (AFP)

Lübnan Sivil Savunma Genel Müdürlüğü, bugün (Perşembe) İsrail'in güney Lübnan'da bir araca düzenlediği hava saldırısında dört kişinin öldüğünü açıkladı. Sivil Savunma Genel Müdürlüğü, İsrail'in saldırısı sonucu yanan araçtan 4 cesedin çıkarıldığını belirtti. Reuters'e konuşan iki güvenlik kaynağı ise ölenlerin, Hizbullah üyesi olduğunu söyledi.

İsrail ordusu ve Lübnan Hizbullah'ı, Gazze Şeridi'nde savaşın başladığı 7 Ekim'den bu yana hemen hemen her gün karşılıklı sınır ötesi bombardıman gerçekleştiriyor.


Ben-Gvir, ABD'nin İsrail'e silah sevkiyatını durdurmasını yorumladı: Hamas Biden'ı seviyor

Güney Kaliforniya Üniversitesi önünde dün (çarşamba) düzenlenen İsrail yanlısı mitingin ardından İsrail ve ABD bayrağı taşıyan insanlar (EPA)
Güney Kaliforniya Üniversitesi önünde dün (çarşamba) düzenlenen İsrail yanlısı mitingin ardından İsrail ve ABD bayrağı taşıyan insanlar (EPA)
TT

Ben-Gvir, ABD'nin İsrail'e silah sevkiyatını durdurmasını yorumladı: Hamas Biden'ı seviyor

Güney Kaliforniya Üniversitesi önünde dün (çarşamba) düzenlenen İsrail yanlısı mitingin ardından İsrail ve ABD bayrağı taşıyan insanlar (EPA)
Güney Kaliforniya Üniversitesi önünde dün (çarşamba) düzenlenen İsrail yanlısı mitingin ardından İsrail ve ABD bayrağı taşıyan insanlar (EPA)

ABD'nin İsrail'e silah sevkiyatını durdurma kararının ve ABD Başkanı Joe Biden'ın, İsrail güçlerinin Gazze Şeridi'nin güneyindeki Refah kentine büyük bir saldırı başlatması halinde silah sevkiyatını durdurma sözü vermesinin ardından aşırı sağcı Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir, bugün (Perşembe) X platformundaki kişisel hesabından, Biden'ın Tel Aviv'e ABD bombaları göndermeyi durdurma kararına bir gönderme yaparak şu gönderiyi paylaştı: “Hamas Biden'ı seviyor.”

İsrail'den Refah'taki sivilleri korumak için bir plan geliştirmesini isteyen ABD Başkanı, dün (Çarşamba) CNN'e verdiği demeçte, “Refah'a girerlerse onlara silah sağlamayacağımı açıkça belirttim” dedi. Biden, ülkesi tarafından İsrail'e sağlanan bombaların, Hamas'ı ortadan kaldırmayı amaçlayan yedi aylık saldırı sırasında Gazze Şeridi'ndeki sivilleri öldürmek için kullanıldığını kabul etti.

Biden'ın şimdiye kadarki en sert açıklamaları, Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki bombardıman ve çatışmalardan kaçan yüz binlerce Filistinlinin sığındığı Refah'a geniş çaplı bir saldırı başlatmaktan kaçınması için İsrail üzerindeki baskıyı arttırıyor.

Şarku’l Avsat’ın Reuters'tan aktardığı habere göre İsrail Kamu Yayın Kuruluşu KAN, İsrail savunma üretimi ve tedarikinin eski başkanının bugün, İsrail'in ABD silahları olmadan Hamas’la başa çıkabileceği iddiasını reddettiğini ve İsrail'in başka yerlerden silah almak zorunda olduğunu söylediğini bildirdi.

İsrail'in Birleşmiş Milletler (BM) Daimî Temsilcisi Gilad Erdan, ABD Başkanı Joe Biden'ın yoğun nüfuslu Refah kentini işgal etmesi halinde İsrail'e bazı silah yardımlarını kesme tehdidini ‘hayal kırıklığı’ olarak değerlendirdi.

Biden'ın uyarısına İsrail'den gelen ilk tepki olarak Erdan, “Savaşın başından beri minnettarlığımızı ifade ettiğimiz Biden'dan gelen bu açıklama hayal kırıklığı yarattı” dedi.

Times of Israel, Erdan’ın Yahudilerin ABD seçimlerinde Biden'ın Demokrat Partisi lehine oy kullanma konusunda artık ‘isteksiz’ olduklarını söylediğini aktardı.

CNN'e verdiği röportaj sırasında Biden, Gazze Şeridi'nde sivillerin yerleşim bölgelerinde bomba ve diğer araçların kullanılmasıyla öldürüldüğünü açıklayarak, yönetiminin geçen hafta İsrail'e sevkiyatı askıya alma kararı aldığı 907 kiloluk bombalara atıfta bulundu.

Biden, “Refah'a girerlerse, ki şu ana kadar böyle bir şey olmadı, daha önce Refah'a karşı kullanılmış silahları teslim etmeyeceğimi açıkça söyledim” dedi.

ABD Başkanı, İsrail'in Refah'ı işgal etmesi halinde silah sevkiyatının durdurulacağını da belirtti.

Biden, “İsrail'in Demir Kubbe konusunda güvenliğinin ve son dönemde Ortadoğu'dan gelen saldırılara cevap verme yeteneğinin sağlanması için çalışmaya devam ediyoruz. Ancak silah ve topçu mühimmatı sağlamayacağız” ifadelerini kullandı.

Biden, İsrail'in Refah'taki askeri operasyonlarının “henüz yoğun nüfuslu bölgelere girerek kırmızı çizgiyi aşma seviyesine yükselmediğini” de belirtti.

ABD Başkanı, Gazze Şeridi'ni yeniden inşa etmek ve savaş sonrasında iki devletli çözüme geçişte yardımcı olmak isteyen Arap ülkeleriyle birlikte çalıştıklarını açıkladı.


Çatışmaların yoğunlaşmasıyla birlikte Darfur'un en önemli kenti el-Faşir'de sürekli terör olayları yaşanıyor

Darfur bölgesindeki Sudanlılar (arşiv - Reuters)
Darfur bölgesindeki Sudanlılar (arşiv - Reuters)
TT

Çatışmaların yoğunlaşmasıyla birlikte Darfur'un en önemli kenti el-Faşir'de sürekli terör olayları yaşanıyor

Darfur bölgesindeki Sudanlılar (arşiv - Reuters)
Darfur bölgesindeki Sudanlılar (arşiv - Reuters)

Sudanlı tüccar İshak Muhammed, Sudan'ın batısındaki el-Faşir kentinde çatışmaların yoğunlaşmasıyla bir aydır evine hapsolmuş durumda. El-Faşir, bir yılı aşkın süredir orduya karşı savaşan Hızlı Destek Kuvvetleri'nin (HDK) kontrolü altında olmayan Darfur'daki tek büyük şehir.

Telefonla AFP'ye konuşan Muhammed, “Bir aydan fazla bir süredir dükkanımı açmadım ve üzerimize top mermisi düşer korkusuyla evde kaldım” dedi.

Muhammed, Birleşmiş Milletler'in (BM) 1,5 milyon nüfuslu şehir için sonuçlarına dair uyarılarına rağmen yaşanan şiddetli çatışmalara atıfta bulunarak, “Sürekli terör içinde yaşıyoruz” dedi.

BM uzmanlarına göre, Sudan'da Orgeneral Abdulfettah el-Burhan liderliğindeki ordu ile Korgeneral Muhammed Hamdan Daklu (Hamideti) liderliğindeki HDK arasındaki savaş, bir yıl içinde Batı Darfur'un başkenti el-Cuneyne'de 15 bine yakın kişi dahil olmak üzere binlerce kişinin ölümüne yol açtı.

BM'ye göre savaş 48 milyonluk ülkeyi kıtlığın eşiğine getirdi, zaten çökmekte olan altyapıyı tahrip etti ve 8,5 milyondan fazla insanı yerinden etti.

BM verilerine göre, Hamideti’ye bağlı güçler şu anda ülkenin batı bölgesini oluşturan beş eyaletin başkentlerinden dördünü kontrol ediyor. HDK’nin kontrolü altına girmeyen tek başkent olan el-Faşir’de yerinden edilmiş yaklaşık 800 bin kişi sığınmış durumda.

El-Faşir sakinlerinden Ahmed Âdem AFP’ye gönderdiği mesajda, “Tam bir kuşatma altındayız” ifadesini kullandı. Âdem, ülkenin batısındaki geniş Darfur bölgesinde telekomünikasyon ve internet hizmetlerinin neredeyse tamamen yok olduğunu belirtti.

Âdem, “HDK kontrolü olmadan şehre giriş ya da çıkış yok” dedi.

El-Faşir, savaşın başında çatışmanın her iki tarafına da mesafeli durma sözü veren ve kentin yakın zamana kadar çatışmaya kaymasını engelleyen iki ana silahlı isyancı hareket grubuna ev sahipliği yapıyor.

Şehirdeki şiddet, 2021 yılında Cuba'da Sudan hükümetiyle tarihi bir barış anlaşması imzalayan silahlı hareketlerin ‘artık tarafsız olmayacaklarını’ açıklayarak, ‘ulusal müttefikleri ve silahlı kuvvetleriyle birlikte HDK milislerine ve onların ücretli işbirlikçilerine karşı savaşacaklarını’ vurgulamalarının ardından arttı.

Kuzey Darfur'daki çatışmaların artması, BM Güvenlik Konseyi'nin el-Faşir'de yaşananlardan ‘derin endişe’ duyduğunu ifade etmesine yol açtı.

Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği (UNHCR) Darfur Koordinatörü Toby Harward, X platformundaki hesabından “Kuzey Darfur eyaletinin başkenti el-Faşir ve kenti çevreleyen bölgelerdeki insani durum felaket” diye yazdı.

Harward, “Keyfi cinayetlerin, hayvanların çalınmasının, hırsızlığın, kırsal bölgelerdeki tüm köylerin sistematik olarak yakılmasının ve şehrin bazı bölgelerine yönelik hava bombardımanının artmasına ve el-Faşir çevresindeki kuşatmanın sıkılaştırılmasına” dikkat çekti.

İnsan Hakları İzleme Örgütü (HRW), HDK’yi Batı Darfur eyaletinin başkenti el-Cuneyne'de Masalitlere karşı ‘etnik temizlik ve soykırımın gerçekleştiğini veya gerçekleşmekte olduğunu gösterebilecek’ cinayetler işlemekle suçladı.

ABD'nin BM Daimî Temsilcisi Linda Thomas-Greenfield geçen hafta yaptığı açıklamada, el-Faşir kentinde yaşananlara atıfta bulunarak “trajik bir felaketin yaklaşmakta olduğunu” belirtti.

Evde kalmak ve yiyecek stoğunun bitmesi

Görgü tanıklarının ifadelerine göre şiddet el-Faşir sınırlarıyla sınırlı kalmadı. Kentin bitişiğinde yerinden edilmiş kişilerin kaldığı Ebu Şuk Mülteci Kampı da saldırıya uğradı ve HDK ile ordu arasında çatışmalara sahne oldu.

Kamp sakinlerinden İsa Abdurrahman, “Kampın içinde çatışmalar yaşanıyor ve şu ana kadar kampı terk edemeyenler evlerinde kalıyor. Bazılarının yiyeceği tükenmiş durumda ve kimse onlara ulaşamıyor” ifadelerini kullandı.

Kuzey Darfur eyaletinin başkentinin kuşatılması, yardımların yoğunlaştığı ve el-Faşir'den diğer eyaletlere dağıtıldığı tüm bölgedeki insani yardım çalışmalarını engelledi.

Şehirde faaliyet gösteren tek sağlık tesisi olan el-Faşir Güney Hastanesi'nden bir sağlık görevlisi, “Sağlık personeli tamamen bitkin durumda. Çünkü uzun süredir dinlenmeden çalışıyorlar ve bazıları bir aydan fazla süredir hastaneden ayrılmadı” şeklinde konuştu.

Yetkili, gelen vakaların çoğunun “gerçek mermi veya top mermilerinin neden olduğu yaralanmalar olduğunu, ayrıca çocuklar arasında yetersiz beslenme vakaları da görüldüğünü” söyledi.

Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu (UNICEF), el-Faşir'e yönelik saldırının yüz binlerce çocuğu risk altına sokacağı uyarısında bulundu.

UNICEF İcra Direktörü Catherine Russell geçen hafta yaptığı açıklamada, “Sudan'ın Kuzey Darfur eyaletinde artan çatışmalar son haftalarda çok sayıda çocuk kaybına yol açtı. El-Faşir'e yönelik yakın askeri saldırı tehdidi, 750 bin çocuğun ve potansiyel olarak milyonlarca çocuğun hayatını ve refahını tehlikeye atacak feci bir tehdit oluşturuyor” ifadelerini kullandı.

Kuzey Darfur'un başkentinde 330 binden fazla insanın akut gıda güvensizliği ile karşı karşıya olduğuna dair raporlara atıfta bulunan Russell, ‘El-Faşir'in silahlı gruplar tarafından kuşatılması ve şehir dışındaki ana yollarda hareket kısıtlamaları ailelerin bölgeden ayrılmasını engelliyor’ dedi.

'Daha güçlü müzakere pozisyonu'

ABD Dışişleri Bakanlığı 16 Nisan'da, Suudi Arabistan'ın ‘önümüzdeki üç hafta içinde’ Sudan'daki savaşı sona erdirmek için yeni müzakerelere ev sahipliği yapacağını bildirdi.

ABD ve Suudi Arabistan daha önce de Cidde kentinde birkaç tur müzakereye ev sahipliği yapmış, ancak sonuç alamamıştı. Afrika Birliği (AfB) ve Hükümetler Arası Kalkınma Otoritesi'nin (IGAD) arabuluculuğu da başarısızlıkla sonuçlandı.

Sudanlı siyasi analist Emced Ferid, müzakere masasına geri dönülmesinin HDK'nin gözünü bir kez daha el-Faşir kentine dikmesine yol açtığını düşünüyor.

Ferid, “HDK el-Faşir'i kontrol etmek için çabalarını yoğunlaştırıyor, bu da ona daha güçlü bir müzakere pozisyonu sağlıyor. HDK, tüm Darfur bölgesini temsil ettiğini iddia edebilir” ifadelerini kullandı.


Sudanlı siyasi güçler orduya destek için Kahire'de ‘ulusal anlaşma’ imzaladı

Sudanlı siyasi güçler dün (Çarşamba) Kahire'de bir uzlaşma belgesi imzaladı. (Şarku’l Avsat)
Sudanlı siyasi güçler dün (Çarşamba) Kahire'de bir uzlaşma belgesi imzaladı. (Şarku’l Avsat)
TT

Sudanlı siyasi güçler orduya destek için Kahire'de ‘ulusal anlaşma’ imzaladı

Sudanlı siyasi güçler dün (Çarşamba) Kahire'de bir uzlaşma belgesi imzaladı. (Şarku’l Avsat)
Sudanlı siyasi güçler dün (Çarşamba) Kahire'de bir uzlaşma belgesi imzaladı. (Şarku’l Avsat)

Sudanlı bir dizi siyasi oluşum ve güç, dün (Çarşamba) Kahire'de siyasi güçleri, kapsamlı bir çözüm için idari yol haritası sağlayan birleşik bir grupta birleştirerek geçiş dönemini yönetmek için bir çerçeve vizyonu içeren ve ‘ulusal anlaşma’ olarak adlandırdıkları belgeyi imzaladı.

İmza törenine katılanlara göre yeni siyasi gruplaşma, Sudan ordusunu Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) ile mevcut savaşında desteklemenin yanı sıra, kimseyi dışlamadan tüm siyasi oluşumları birleştirmeyi amaçlaması bakımından Sivil Demokratik Güçler Koordinasyonu’ndan (Tekaddum) farklı bir yol izliyor.

Ulusal anlaşma belgesi, Cafer el-Mirgani başkanlığındaki Demokratik Blok, Tijani Sisi liderliğindeki Ulusal Hareket Bloğu, el-Emin Mahmud başkanlığındaki Sudan Halk Kongresi Partisi, Mübarek el-Fadıl et-Taradi başkanlığındaki Ulusal Mutabakat Bloğu, Muhammed Vadaa liderliğindeki Sudan Baas Partisi, Sivil Demokratik Geçişi Destekleme ve Savaşı Durdurma Ulusal Mekanizması, en-Nazır Muhammed el-Emin Türk başkanlığındaki Ulusal Cephe, sivil toplum örgütleri, bir dizi Sufi tarikatı ve cemaat yönetimi lideri ile Kiliseler Konseyi tarafından imzalandı.

Rusya'nın Kahire Büyükelçisi Georgiy Borisenko'nun şahitlik ettiği yeni belge, “Sudan'ın birliğini, kararlarının bağımsızlığını ve silahlı kuvvetlerin ülkede güvenlik ve savunmanın sağlanmasından sorumlu meşru kurum olduğunu” teyit ediyor.

Anlaşma ayrıca, Birleşmiş Milletler (BM) tahminlerine göre 8 milyondan fazla insanın evlerini terk etmesine ve 1,8 milyondan fazla insanın komşu ülkelere göç etmesine neden olan Sudan ordusu ile HDK arasında bir yılı aşkın süredir devam eden savaşı durdurmak için Cidde Platformu’ndaki diyaloğu sürdürerek mevcut krize barışçıl bir çözüm bulmayı amaçlıyor.

dfrbtrb
Sudanlı siyasi blokların liderleri dün (Çarşamba) Kahire'de geçiş dönemi için bir çerçeve belge imzaladı. (Şarku’l Avsat)

Şarku’l Avsat’ın incelediği belgeye göre, siyasi güçler arasındaki uzlaşının temelleri, dışlama veya dış müdahale olmaksızın Sudan-Sudan diyaloğunun başlatılmasıyla başlıyor. Belgede ayrıca, yeniden yapılanma, halk referandumu yoluyla kalıcı bir anayasa hazırlanması, savaştan etkilenenlerin durumunun ele alınması ve silahlı hareketlerle Cuba Barış Anlaşması’nın uygulanmasından başlayarak geçiş dönemi için görevler tanımlanıyor.

Belgede, yedi askeri ve sivil üyeden oluşan Egemenlik Konseyi, ulusal birlik hükümeti ve 11 üyeli bir akil adamlar komitesi tarafından aday gösterilen üç isim arasından seçilecek bir başbakandan başlamak üzere geçiş dönemi yönetim organlarının oluşturulmasına yönelik mekanizmalar da öngörülüyor. Belge ayrıca, Sudan Ulusal Diyalog Konferansı’na katılan güçler arasından 15 üyeli bir komite tarafından seçilecek 300 üyeli bir geçiş dönemi yasama konseyinin oluşturulmasına yönelik bir mekanizmanın ana hatlarını çiziyor.

Söz konusu belgenin imzalanması, son birkaç gün içinde Mısır'ın başkentinde bazı siyasi güçlerin ev sahipliğinde düzenlenen bir dizi toplantının ardından gerçekleşti.

Şarku’l Avsat'a açıklamalarda bulunan Ulusal Hareket Bloğu Başkanı Tijani Sisi, “Yeni siyasi güçler şemsiyesi tarafından sunulan vizyon, Sudan krizinin çözümünde üzerine inşa edilebilecek ulusal siyasi projeler olduğunu vurgulamak için uluslararası topluma sunulacak” ifadesini kullandı.

Ulusal Hareket Bloğu Başkanı, ‘siyasi vizyonlarının Tekaddum girişiminden farklı olduğunu, çünkü Tekaddum'un halen başkalarını dışlayan çözümler sunduğunu’ belirterek, “Bazı uluslararası taraflar Tekaddum'un yanında yer alırken, dünya Sudan arenasında çözüm için bir giriş noktası olabilecek kapsayıcı bir ulusal projeye sahip olanların olduğunu bilmeli” dedi.

Eski Başbakan Dr. Abdullah Hamduk başkanlığındaki Tekaddum koalisyonu, ağırlıklı olarak Özgürlük ve Değişim Bildirgesi Güçleri (ÖDBG), sivil toplum örgütleri, sendikalar ve meslek kuruluşlarından oluşuyor. Tekaddum, ordu ve HDK arasındaki savaşın her iki tarafa da destek beyan edilmeden derhal durdurulmasını talep ediyor.

Tijani Sisi ulusal anlaşma taslağının ‘ulusal egemenliği ve Sudan devlet kurumlarını zayıflatmayı reddettiğini’ ifade etti.

Sudan Demokratik Bloğu lideri Mubarek Erdul, yeni ittifakın 50'den fazla siyasi partiyi, silahlı hareketi ve dini grubu bir araya getiren yaklaşık sekiz büyük siyasi bloğu içerdiğini belirterek, Sudanlı güçlerin ve akımların Sudan'daki mevcut savaşın başlangıcından bu yana bu ölçekte bir araya gelmediğini vurguladı.

Erdul Şarku’l Avsat'a yaptığı açıklamada, ‘grubun Sudan ordusunu HDK'ye karşı yürüttüğü savaşta desteklediğini ve herhangi bir siyasi akımın dışlanmasını reddettiğini’ vurgulayarak Tekaddum'dan ayrı bir yere koydu.


Refah operasyonunu genişleten İsrail, Mısır'a güvence veriyor

Refah'taki İsrail kuvvetleri (İsrail ordusu - AFP)
Refah'taki İsrail kuvvetleri (İsrail ordusu - AFP)
TT

Refah operasyonunu genişleten İsrail, Mısır'a güvence veriyor

Refah'taki İsrail kuvvetleri (İsrail ordusu - AFP)
Refah'taki İsrail kuvvetleri (İsrail ordusu - AFP)

İsrail, Mısır sınırındaki Refah Sınır Kapısı’nın Filistin tarafının kontrolünü ele geçirdikten sonra Refah'taki operasyonunu genişleterek ABD'yi kızdıracak bir hamle yaptı.

İsrail ordusu dün (Çarşamba) yaptığı açıklamada, güçlerinin Refah'ın doğusunda Hamas militanlarına karşı yoğun faaliyetlerini sürdürdüğünü, tünellerin bulunduğunu ve 20 militanın öldürüldüğünü kaydetti. Bir askeri sözcü hava kuvvetlerinin Gazze Şeridi'ne 100'den fazla saldırı düzenlediğini duyurdu. Hamas’ın askeri kanadı İzzeddin el-Kassam Tugayları, savaşçılarının Refah'ın doğusunda şiddetli çatışmalara girdiğini doğruladı.

Filistin Yönetimi dün, salı günü işgal güçleri tarafından ele geçirilen Refah Sınır Kapısı üzerindeki herhangi bir vesayet biçimini reddetti. Diğer yandan İsrail'in sınır kapısını daha sonraki bir aşamada özel bir ABD güvenlik şirketine devretme niyetinde olduğuna dair haberlerin ardından Filistinli gruplar, buradaki herhangi bir güce işgalci güç muamelesi yapma tehdidinde bulundu.

Bu arada İsrail, İsrail ordusunun Refah sınırındaki hareketlerinden endişe duyan Mısır'a güvence mesajı gönderdi. İsrail Başbakanlık sözcüsü Ofir Gendelman dün yaptığı açıklamada, İsrail'in Mısır sınırı yakınlarında askeri operasyon yürütmenin hassasiyetinin farkında olduğunu belirterek, operasyonun iki taraf arasındaki barış anlaşmasını ihlal etmediğini vurguladı. Gendelman ayrıca, Refah operasyonunun ‘sınırlı’ olduğuna dair daha önce verilen güvenceleri de yineledi.

Ancak Refah saldırısı ABD'nin öfkesine yol açtı. ABD Savunma Bakanı Lloyd Austin Senato'da yaptığı konuşmada, “Başından beri İsrail'in Refah'ta, bu savaşın çevresindeki sivilleri dikkate almadan ve korumadan büyük bir saldırı başlatmaması gerektiği konusunda çok net olduk” ifadesini kullandı. Austin ayrıca, İsrail'e ‘yüksek patlayıcılı mühimmat sevkiyatının’ dondurulduğunu da doğruladı.

Diğer yandan Gazze Şeridi'ndeki Sağlık Bakanlığı, Gazze’deki Şifa Tıp Kompleksi yerleşkesinde bir toplu mezar bulunduğunu ve 49 cesedin çıkarıldığını duyurdu.


Irak Hizbullahı ‘Kalkınma Yolu’ konusunda endişeli

Irak Başbakanı Muhammed Şiya es-Sudani dün (çarşamba) Bağdat'ta ABD Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Ozra Zia'yı kabul etti. (Irak Başbakanlık Ofisi)
Irak Başbakanı Muhammed Şiya es-Sudani dün (çarşamba) Bağdat'ta ABD Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Ozra Zia'yı kabul etti. (Irak Başbakanlık Ofisi)
TT

Irak Hizbullahı ‘Kalkınma Yolu’ konusunda endişeli

Irak Başbakanı Muhammed Şiya es-Sudani dün (çarşamba) Bağdat'ta ABD Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Ozra Zia'yı kabul etti. (Irak Başbakanlık Ofisi)
Irak Başbakanı Muhammed Şiya es-Sudani dün (çarşamba) Bağdat'ta ABD Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Ozra Zia'yı kabul etti. (Irak Başbakanlık Ofisi)

Irak Hizbullahı, hükümetin Körfez'den Türkiye'ye mal taşımak için üzerinde çalıştığı stratejik yol projesini sert bir dille eleştirdi.

Silahlı grubun sözcüsü Ebu Ali el-Askeri X platformunda yaptığı paylaşımda, Kalkınma Yolu projesini sorgulayarak “Bu yol bizim için halen endişe kaynağı. Hükümetten istediğimiz şey, uygulamaya geçmeden önce şüpheleri ortadan kaldıracak kanıtlardır” dedi.

Irak hükümeti, Türkiye ile koordinasyon halinde uygulamaya başladığını ve Bağdat gibi şehirlerin güzergâh için saha planlarını onayladığını söylüyor. Geçtiğimiz Nisan ayında Başbakan Muhammed Şiya es-Sudani ve Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve Katar ile birlikte Kalkınma Yolu’nun uygulanmasında iş birliği yapmak üzere dört yönlü bir mutabakat zaptının imzalanmasına nezaret ettiler.

Bir başka konuda ise İran yanlısı grubun sözcüsü Irak hükümetini “ABD güçlerini ülkeden çıkarma konusunda ciddi olmadığı” iddiasıyla eleştirdi. El-Askeri, “Irak hükümetinden Amerikalıları çıkarmak için gerekli ciddiyeti görmedik ve bu okumamızda haklılık payı var” ifadesini kullandı.

Sudani ise dün (çarşamba) ABD Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Ozra Zia'yı kabulünde iki ülke arasındaki stratejik anlaşma konusunda ABD’lilerle görüşmelerini sürdürdü. Sudani'nin ofisinden yapılan açıklamada, Zia'nın geçtiğimiz Nisan ayında Washington'a yaptığı son ziyaret sırasında imzalanan onlarca anlaşmayı ele aldığı belirtildi.


İsrail Lübnan'ı ‘sıcak bir yaz’ ile tehdit ediyor

İsrail'in dün (çarşamba) Lübnan'ın güneyindeki el-Adise köyüne düzenlediği hava saldırısının ardından dumanlar yükseliyor. (AFP)
İsrail'in dün (çarşamba) Lübnan'ın güneyindeki el-Adise köyüne düzenlediği hava saldırısının ardından dumanlar yükseliyor. (AFP)
TT

İsrail Lübnan'ı ‘sıcak bir yaz’ ile tehdit ediyor

İsrail'in dün (çarşamba) Lübnan'ın güneyindeki el-Adise köyüne düzenlediği hava saldırısının ardından dumanlar yükseliyor. (AFP)
İsrail'in dün (çarşamba) Lübnan'ın güneyindeki el-Adise köyüne düzenlediği hava saldırısının ardından dumanlar yükseliyor. (AFP)

İsrail dün (Çarşamba) Lübnan'ı ‘sıcak bir yaz’ ile tehdit etti. İsrail Savunma Bakanı Yoav Gallant, Lübnan sınırındaki bir askeri üssü ziyareti sırasında yaptığı açıklamada, “İsrail ordusunun Hizbullah'ı temas hatlarından uzak mesafelere ittiğini” belirterek, “Bu yok olduğu anlamına gelmiyor ama artık orada (temas hatlarında) değil” dedi.

Kuvvetlerinin “savaşa girmeden bir duruma ulaşmaya çalıştığını” ifade eden Gallant, “Ancak bu (savaş) son çare ise buna başvuracağız. Çünkü sonuçta vatandaşlarla aramızdaki sözleşmeye karşı bir yükümlülüğümüz var. Çok büyük ve çok ağır yangın sistemlerimiz var. İhtiyaç duyulması halinde bunları devreye sokacağımızdan emin olabilirsiniz. Bu yaz sıcak geçebilir” şeklinde konuştu.

Gallant’ın Ras en-Nakura'dan Hermon Dağı'na (Şeyh Dağı) kadar Lübnan'la olan cephe hattından sorumlu olan Kuzey Komutanlığı'na bağlı 91’inci Tümen karargahından yaptığı açıklamadan kısa bir süre sonra Hizbullah, askeri karargâhı ağır tip Burkan füzesiyle hedef aldığını duyurdu. Bu açıklamayı, Hizbullah'ın beş sınır kasabasında İsrail güçleri için geçici karargâh haline gelen evlerin hedef alındığını duyurduğu diğer açıklamalar izledi.

Diğer yandan İsrail, Güney Lübnan'a yönelik bombardımanında sığınak patlatıcı bombalar kullandı. İsrail ordusu yaptığı açıklamada, Hizbullah'a ait 20'den fazla askeri hedefin vurulduğunu, hedefler arasında askeri binalar ve askeri altyapının da bulunduğunu belirtti.

Bu arada Şarku’l Avsat'a konuşan siyasi kaynaklar, kuzey cephesindeki durumun kontrolsüz bir şekilde kötüleştiğine dair Batı'dan gelen uyarıları ve Netanyahu'nun Hizbullah'la çatışmayı daha önce görülmemiş bir şekilde tırmandıracağı yönündeki uyarıları hafife almadan, 1701 sayılı Birleşmiş Milletler (BM) kararını uygulamakta acele ederek İsrail'in savaşı genişletmesini engellemek için ABD ve Fransa'nın çabalarına karşı itidalli ve esnek davranılması gerektiğini belirttiler.


İsrail ordusu, Gazze bombardımanında Hamas'ın deniz kuvvetleri komutanının öldürüldüğünü duyurdu

Gazze Şeridi sınırı yakınında konuşlanmış İsrail askeri araçları, 8 Mayıs 2024. (Reuters)
Gazze Şeridi sınırı yakınında konuşlanmış İsrail askeri araçları, 8 Mayıs 2024. (Reuters)
TT

İsrail ordusu, Gazze bombardımanında Hamas'ın deniz kuvvetleri komutanının öldürüldüğünü duyurdu

Gazze Şeridi sınırı yakınında konuşlanmış İsrail askeri araçları, 8 Mayıs 2024. (Reuters)
Gazze Şeridi sınırı yakınında konuşlanmış İsrail askeri araçları, 8 Mayıs 2024. (Reuters)

Arap Dünyası Haber Ajansı'nın (AWP) haberine göre İsrail ordusu dün (Çarşamba) yaptığı açıklamada, Hamas'ın deniz kuvvetleri komutanının Gazze'de gerçekleştirilen bir hava saldırısında öldürüldüğünü duyurdu.

İsrail Ordu Sözcüsü Avichay Adraee konuyla ilgili olarak yaptığı açıklamada, “İsrail ordusu ve Genel Güvenlik Servisi'nin ortak faaliyeti sırasında, Hava Kuvvetleri'ne ait bir uçak Gazze'deki Hamas deniz kuvvetlerinin komutanı Ahmed Ali'yi ortadan kaldırmayı başardı” ifadelerini kullandı.

Adraee, Ali'nin son haftalarda “Gazze Şeridi'nin merkezinde faaliyet gösteren İsrail ordu güçlerine karşı terörist saldırıları teşvik ettiğini ve Gazze Şeridi'ndeki Hamas deniz gücü için projeler yürüttüğünü” söyledi.

Bu arada İsrail medyası dün, İsrail ordusunun, Gazze Şeridi'nin kuzeyine komşu bölgelerde harekete geçtiğini bildirdi. Şarku’l Avsat’ın İsrail medyasından aktardığına göre Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki ordu hareketliliğinin, muhtemelen bölgeye saldırılar düzenlemek ve Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki bölgeleri işgal etmek için olduğu belirtildi.