Abbas İbrahim: Lübnan Meclis Başkanı Nebih Berri ile ilişkim gayet normal

“Lübnanlılar istiyorsa Hizbullah'a meydan okumalı” diyen Abbas İbrahim, Al Majalla'ye verdiği röportajda Gazze savaşının yansımalarının iki veya üç yıl süreceğini söyledi.

Lübnan Meclis Başkanı Nebih Berri (sağda) ve Lübnan Kamu Güvenliği eski Genel Müdürü Tümgeneral Abbas İbrahim. (Al Majalla)
Lübnan Meclis Başkanı Nebih Berri (sağda) ve Lübnan Kamu Güvenliği eski Genel Müdürü Tümgeneral Abbas İbrahim. (Al Majalla)
TT

Abbas İbrahim: Lübnan Meclis Başkanı Nebih Berri ile ilişkim gayet normal

Lübnan Meclis Başkanı Nebih Berri (sağda) ve Lübnan Kamu Güvenliği eski Genel Müdürü Tümgeneral Abbas İbrahim. (Al Majalla)
Lübnan Meclis Başkanı Nebih Berri (sağda) ve Lübnan Kamu Güvenliği eski Genel Müdürü Tümgeneral Abbas İbrahim. (Al Majalla)

İbrahim Hamidi

Lübnan Kamu Güvenliği eski Genel Müdürü Tümgeneral Abbas İbrahim, Al Majalla’ye verdiği röportajda Lübnan Meclis Başkanı Nebih Berri ile ilişkisinin ‘gayet normal’ olduğunu söyledi.

Lübnan'da şu anda bir cumhurbaşkanı seçilmesini uzak bir ihtimal olarak gören İbrahim, “Lübnan’da cumhurbaşkanı ve tam yetkilere sahip bir hükümet var olduğunda, Lübnan devletinde boşalan pozisyonlara asıl yetkililer atanacaktır” dedi.

İbrahim, Lübnanlıların ülkeyi Hizbullah yüzünden değil ekonomik nedenlerle terk ettiklerini söyledi. Bir soruya yanıt olarak şu cevabı verdi: “Eğer Hizbullah'ın ağır eli yüzünden gittikleri doğruysa o zaman nazik olsunlar ve yüzleşsinler. Çünkü biz de tek bir partinin siyasi hayata hâkim bir partiyi kabul etmiyoruz.”

İbrahim ayrıca, Gazze savaşının yansımalarının iki veya üç yıl süreceğini söyledi.

İşte Al Majalla’nın, Lübnan Kamu Güvenliği eski Genel Müdürü Tümgeneral Abbas İbrahim'le gerçekleştirdiği röportajın dördüncü ve son bölümü:

- Güvenlikten çok siyaset üzerine konuştuk...

Benim için politik bir gelecek öngördün.

- Egemenliğinizin bir tanımı da, siyasi rol üstlenen bir güvenlik görevlisi olmanız. Bu ne anlama geliyor?

Siyasi güvenliğin de bir parçası olan Lübnan Kamu Güvenliği’nin yetkilerinden bahsetmiştim. Kamu Güvenliği Kanunu bunu öngörüyor.

- Ama bu siyasi bir rol değil...

Ülkedeki siyasi güvenlikten sorumlu, siyasi güvenlik konusunda çalışan ve en azından siyasetçi olabilecek siyasi geçmişi olan…

Ülkede siyasi düzeyde boşluk olduğu için siyasi bir rol oynadım. Söz konusu siyasi boşluğun tamamını veya bir kısmını doldurdum.

- Ama sen siyasi bir rol oynadın...

Siyasi bir rol oynadığım doğru. Çünkü açıkçası ülkede siyasi düzeyde bir boşluk vardı...

- Peki bu boşluğu doldurdunuz mu?

Tamamını veya bir kısmını doldurdum.

- Fakat görev süreniz uzatılmadı...

Doğru. Belki de erken dönemde politik bir rol oynadığım için böyle olmuştur.

- Görev süreniz uzatılmadığı için kendinizi haksızlığa uğramış hissediyor musunuz?

Tümgeneral İbrahim’in görev süresinin yani memuriyetinin uzatılmaması sanki bir istisnaymış gibi yaygın ve yanlış bir algı var. Eğer görev sürem uzatılsaydı, bu bir istisna olurdu. Böyle bir hak talep edildiği anda Lübnan Temsilciler Meclisi’nde oturum düzenlenmesi konusunda herhangi bir anlaşma yoktu. Çünkü görev süresi uzatma kararı bir yasa çıkarılmasını gerektiriyor. Hristiyan tarafıysa buna zorunluluk yasası diyor. Bir memurun görev süresinin uzatılması için oturum düzenlemek bir zorunluluk değil. Dolayısıyla oturuma katılmadılar ve yeterli çoğunluk sağlanamadı. Görev süresinin uzatılması için son tarih olan 2 Mart'ı geçtik. Yani uzatma gerçekleşmedi.

fdgebag
Lübnan Başbakanı Necib Mikati, 5 Aralık 2022'de kabine toplantısına başkanlık ediyor. (AFP)

- Lübnan Kamu Güvenliği Genel Müdürlüğü makamı Lübnan'daki tek boş pozisyon değil. Cumhurbaşkanlığı ve Merkez Bankası yönetiminde de boşluk var. Geçici bir hükümet var. Pratik olarak Lübnan'daki kilit pozisyonların ve makamların çoğu boş.

‘Boş’ ifadesi doğru bir kullanım değil.

- En doğru ifade nedir?

Örgüt kurma ve örgütleme yasalarında özellikle askeri ve idari alanlarda bu konular dikkate alınıyordu, siyasette ise durum farklı. Her başkan veya kurum başkanının bir başkan yardımcısı vardır. Bu temsilci, başkanın herhangi bir nedenle yokluğunda yasal olarak yerine geçer. O sebeple ‘boş’ kelimesi uygun değil. ‘Vekaleten yürütme’ diyebiliriz. Herhangi bir boşluk mevcut değil.

- Ancak herhangi bir kurumun başkanının belli bir mezhepten, yardımcısının ise başka bir mezhepten olduğu, dolayısıyla Lübnan Kamu Güvenliği ile Merkez Bankası Başkanlığı arasında bir ödünleşme yaşandığı biliniyor.

Soruyu anladım. Bu bir değiş-tokuştan çok bir tesadüf. Yani benim görev sürem uzatılsaydı kurumun başında kalacaktım ve Lübnan Merkez Bankası Başkanı da o an yaşadığı duruma bağlı mülahazalardan dolayı süre uzatımına gitmeyecekti… Bu kurumun başına da bir Şii gelebilirdi. Dolayısıyla bu kasıtlı bir mesele olmaktan ziyade tesadüftür.

- Tahmininize göre Lübnan'da temel kurumların başkanları ne zaman olacak?

Anayasal kurumlar söz konusu olduğunda. Anayasal kurumlar derken cumhurbaşkanlığı ve hükümeti kastediyorum.

- Sizce bu tamamen Lübnan'ın meselesi mi? Bölgesel ve uluslararası meselelerle bağlantılı değil mi?

Hayır. Lübnan’da cumhurbaşkanı ve tam yetkilere sahip bir hükümet var olduğunda, Bakanlar Kurulu'nun ilk toplantısını takip eden günlerde Lübnan devletinde boşalan pozisyonlara asıl yetkililer atanacaktır.

sxdcfer
Lübnan Cumhurbaşkanlığı makamı uzun süredir boş. (AFP)

- Yakın zamanda cumhurbaşkanı seçilme ihtimali görüyor musunuz?

Hayır. Şu anda bunu yakın görmüyorum.

- Bölgesel ve uluslararası anlayış olmadığı için mi?

Şu anda Gazze'de yaşananlar işleri daha da karmaşık hale getirebilir. Çünkü yapısı ve içinde azınlık ve çoğunluğun bulunmaması nedeniyle ne yazık ki bir cumhurbaşkanı çıkaramayan Temsilciler Meclisi'nin mevcut durumu, dış meseleyi her geçen gün cumhurbaşkanının seçiminde ve seçiminin zamanlamasında daha da belirleyici bir unsur haline getiriyor. Bana göre Suudi Arabistan, İran ve ABD bu konunun baş oyuncuları. Anlaşma sağlanamadığı ve Gazze'de yaşananların sonuçları ABD ile İran arasındaki uçurumu genişlettiği sürece bu konu daha da zorlaşacak.

İki buçuk yıl sonra parlamentoya katılmak için aday olabilirim ve büyük ihtimalle de aday olmayı deneyeceğim.

- Uzun süre siyasi güvenlik alanında çalıştıktan ve bu geniş, birbirine bağlı ilişkiler ağından sonra arzunuz nedir?

Lübnan Kamu Güvenliği’nde yaptığım işe bir kamu hizmeti olarak baktım, yani bazen sizin de söylediğiniz gibi işin dar çerçevesinin dışına çıkıp kamu hizmetine geçtim. Yaptığım şeyler arasında rehineleri serbest bırakmak ve benzeri şeyler de vardı. Son 12-13 yıldır yaptıklarım malum ve bu da vermeye devam ettiğim kamu hizmeti çerçevesindedir. Benim amacım Lübnan'ı tüm ülkeler gibi mezhepçilikten arınmış bir devlet olarak görmek. Şu anda birbirinden farklı mezheplerin var olduğu Fransa'dayız ama ‘Fransız vatandaşı’ diye bir kavram var. Ülkesinin vatandaşı olmak, kişi için diğer tüm üyeliklerden, aidiyetlerden önce geliyor. Mensubu olduğu mezhebin ibadethanesinde dua ediyor ama sonuçta o her şeyden önce bir Fransız vatandaşı. İşte bu benim arzum.

dwefr
Lübnan Temsilciler Meclisi Başkanı Nebih Berri, 26 Eylül 2022'de Temsilciler Meclisi'nin bir oturumuna başkanlık ediyor. (Reuters)

- Ancak kamusal bir rol oynayacak bir araç var. Sizce bu araç, bu platform, Temsilciler Meclisi'nin platformu mu, yoksa Dışişleri Bakanlığı'nın platformu mu?

Bana şöyle bir soru soruldu: “Bakan olsaydın hangi bakanlığı isterdin?” Ben de “Benim son 12 yılda yaptıklarımla eşleşen bakanlığı, yani Dışişleri Bakanlığı’nı isterim” dedim. Bu benim bir bakanlık istediğim anlamına gelmiyor. Ben herhangi bir bakanlık istemiyorum. Ancak iki buçuk yıl sonra parlamentoya katılmak için aday olabilirim ve büyük ihtimalle de aday olmayı deneyeceğim.

- Dolayısıyla Lübnan'daki mezhep dengesi nedeniyle Temsilciler Meclisi Başkanlığı görevini de üstlenme ihtimaliniz var...

Allah şu anki Meclis Başkanı Nebih Berri'nin ömrünü uzun eylesin.

- Mevcut Meclis Başkanı ile aranız nasıl?

Gayet normal.

- Normal mi, iyi mi, yoksa mükemmel mi?

Hayır, hayır, normal. Bu ilişkiyle ilgili her röportajda her zaman bir soru sorulur. Bu ilişki son derece normaldir. Soru şaşırtıcı. Görev sürem uzatılmadıktan sonra ortaya çıkan kafa karışıklığını, söylentileri ve söylenenleri biliyorum. Ama ilişkimiz gayet normal.

- İyi değil ama normal...

‘Bozuk’ değil.

sfergt
Suriye'nin kuzeydoğusundaki Haseke vilayetinin el-Kahtaniye kasabası yakınlarındaki Rus ve Amerikan askerleri, 8 Ekim 2022. (AFP)

- Biraz da Suriye meselesine dönecek olursak, üç nüfuz alanına bölünmüş, beş yabancı ordunun konuşlandırıldığı mevcut Suriye'nin eski haline dönebileceğini düşünüyor musunuz?

Suriye'yi her ziyaretimde gördüğüm birlik ısrarı ve yerinden edilmiş toplulukların içinde dahi gördüklerim ışığında eski haline döneceğini göz ardı etmiyorum. Dediğim gibi Suriye'nin coğrafi olarak bildiğimiz Suriye'ye döneceğini görüyorum. Siyasi düzeyde hükümetin veya rejimin nasıl olacağı, Suriye halkının karar vereceği bir şey, sizin veya benim değil. Suriye topraklarının birliğine gelince, rejim yanlısı ve muhalif tüm Suriyeli taraflar, Suriye topraklarının birliğine destek konusunda hemfikir.

Lübnan devletini, Ürdün'ün yaptığı gibi yerinden edilmiş Suriyeliler konusunda Suriye'ye yönelik adımları hızla atmaya davet ediyorum.

- Ama 12-13 milyon Suriyeli evini terk etmiş, yedi milyona yakın mülteci de vatanını terk etmiş. Yüz binden fazla tutuklu, kaybolan ve daha fazlası da tabi ki konuşuluyor. Ayrıca iki milyon da yaralı var. Büyük Suriye trajedisinin boyutu hakkında ne düşünüyorsunuz? Şam'a gittiğinizde bu konu yanınızda olacak mı?

İnanın bana, Suriyeli kardeşlerimizi üzen şey, Lübnan halkı olarak bizi de üzer. Kabul edilsin ya da edilmesin aramızda karşılıklı bir bağ var. Coğrafi, tarihi, duygusal, sosyal, güvenlik ve politik açıdan birbirimize bağlıyız. Gerçek bu. Suriye, Lübnan'ın nefes aldığı tek akciğerdir. Coğrafya kendini empoze eder. Suriye halkına, rengi, mensubiyeti ve inancı ne olursa olsun, Lübnan trajedisini tekrarlamamasını söylüyorum. Geri dönün ve tek bir beden olun. Hükümet biçimine, hükümet sistemine, sizden sorumlu olanların kimliğine siz karar veriyorsunuz. Ama bu farklılığı ve bölünmeyi sürdürürseniz Suriye'de herhangi bir bölgenin başkanının kim olacağına siz karar veremezsiniz.

xscdferg
Suriye'nin kuzeydoğusundaki Deyrizor kentinden bir yıkım manzarası, 4 Ocak 2014. (AFP)

- Geçtiğimiz Mart ayında Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esed'le yaptığınız görüşmede Suriye'nin iç meselelerini veya siyasi konuları görüştünüz mü?

Açıkçası ben konuşmayı başlatan olmaktan çok dinleyiciydim. Şunu söylemeliyim ki, Esed Lübnan'ın durumuyla, Suriye'nin durumuyla, Arapların durumuyla ve Arap-İsrail sorunuyla ilgilendi. Ana manşetler bunlardı ve ben kendisine Suriye içi herhangi bir fikir sunmadım. Ama uzun süre yerinden edilenler meselesi üzerinde çalıştım ve yerinden edilenlerin çoğunu Suriye'ye geri gönderdik. Bu dönüşün başlığı ‘Gönüllü ve Güvenli Geri Dönüş’ idi. Bu dosyada muhatap olduğum Suriye'deki kardeşlerimden herhangi bir yerinden edilmiş kişinin geri dönmesine karşı bir muhalefet görmedim. Kimsenin geri dönmesine karşı çıkmadılar. Bazı kişilerin dönmek isterlerse güvenlik veya adli nedenlerle tutuklanacağını söylüyorlardı. Geri dönmek isteyenlerin ve bu sorumluluğa tabi olmanın tercihi kendilerine kalmıştı. Tüm açıklığım ve şeffaflığımla ifade etmeliyim ki, “Ben dönmek istemiyorum” diyenler de oldu, “Dönmek istiyorum” diyenler de. Ancak yetkililer, yerinden edilenlerin geri dönmesini istemediklerini bir gün bile söylemediler. Bu zihniyetle onlarla uğraştım. Burada Ürdünlü mültecilerin Suriye'ye dönüşü çerçevesinde Ürdün'ün Suriye'ye yönelik bir girişimde bulunduğunu belirtmek isterim. Lübnan devletini sizler aracılığıyla bu adımı hızla atmaya çağırıyorum. Lübnan'da ne Devlet Başkanı Esed'in ne de Suriye rejiminin yerinden edilenlerin geri dönmesini istemediğine dair ortak bir kanaat var. Ben bu teoriyi kabul ediyorum ama Suriye'deki kardeşlerle konuştuğumuzda onlar bize şunu söylüyorlar: “Geri dönmelerini, dönememelerini ya da dönmelerine engel olan sebepleri istemiyoruz. Bize merhaba diyebilirler.” Biz çıkıp Lübnan halkına açıklama yapıyoruz ama en azından Lübnanlı yetkililerin öncelikle kendi halkına karşı üzerine düşen görevi yerine getirmesi, onlara şunu söylemesi gerekiyor: “Bu yerinden edilmiş insanlar neden geri dönmüyor?”

- Sivil toplum kuruluşlarından Suriye'ye dönen bazı yerinden edilmiş kişilerin gözaltına alınıp tacize uğradığına dair raporlar var. Suriye tarafıyla daha önceki görüşmelerinizde bu konuyu gündeme getirdiniz mi?

Bu konuya son kez açıklık getireyim: Gönüllü ve organize bir şekilde dönen herkes herhangi bir zulme maruz kalmadı. Bu kuruluşlar bize gelir ve raporlar sunarlardı. Gönüllü ve organize bir şekilde dönenlerin isimlerini Suriye yetkililerine götürebilmemiz için bize verirler, biz de onlara onların gönüllü ve organize bir şekilde döndüğünü söylerdik. Bu kuruluşların hepsi ortadan kayboluyor, geri dönmüyor, isimlerini vermiyor, konunun takipçisi olmuyordu. Bu konu bir ara Suriyelileri geri dönmekten korkutmak için tasarlandı.

- O zaman neden insanlar geri gelmiyor?

Bu, Suriye'de son dönemde yaşanan durumun bir sonucu. İnsanlar Lübnan'a geliyor ve geri dönmüyor. Suriye'de dolar şu anda yaklaşık on beş bin Suriye lirası değerinde.

Yerinden edilmiş az sayıda insan Suriye rejimine karşı çıkıyor. Çoğunluğun iş olanakları ve onları kucaklayan uluslararası kuruluşlar var. Bu onların geri dönmemelerinin temel nedeni.

- Yani siyasi nedenlerden değil, ekonomik nedenlerden...

Yüzde yüz. Suriye'de dolar olayların başından bu yana üç yüz kat arttı. Demek ki ekonomik düzeyde durum çekilmez durumda ve insanlar sürekli geçim arayışı içinde. Ayrıca Lübnan'da Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği (UNHCR) ya da diğer uluslararası kuruluşlar onlara ödeme yapıyor.

- Sizce insanlar Suriye'ye siyasi sebeplerden değil de ekonomik sebeplerden dolayı mı dönmüyorlar?

Yerinden edilmiş az sayıda insan Suriye rejimine karşı çıkıyor. Çoğunluğun iş olanakları ve onları kucaklayan uluslararası kuruluşlar var. Her ay bazı kuruluşlardan para alanlar var. Bu onların geri dönmemelerinin temel nedeni

sadcfrgt
Lübnan Ordusu tarafından 9 Ağustos 2023'te yayınlanan ve Suriye'den Lübnan'a yasadışı yollardan geçmekle suçlanan Suriyelileri gösteren bir fotoğraf. (AP)

- Fakat yeni olan şu ki Lübnanlılar göç ediyor...

Doğru ama Lübnan'daki durum ekonomik açıdan Suriye'den daha iyi.

- Bu röportaj Paris'te geçiyor. Tabii Beyrut'a eskiden Doğu'nun Paris'i deniyordu...

Doğu'nun İsviçre'si.

- Evet, Lübnan Doğu'nun İsviçre'si, Beyrut ise Doğu'nun Paris'idir. Ama duyduğuma göre Doğu'nun Paris'i pek çok deniz fenerini kaybetmiş ve insanlar göç ediyor. Bu duygu sana ulaşıyor mu?

Şehir ağır değil. Zor olan stresli ekonomik durum, zor olan iş imkanlarının olmayışı, zor olan yaşadıkları yaşam koşulları, mali çöküşün ardından daha da ağırlaşan su, elektrik ve hizmet sorunları ve iki ya da üç yıl önce bankalarda yaşananlar. Bu gerçekten ağır. Toplumsal yaşamın düzeyine ve Lübnan'ın yol gösterici ve diyalog merkezi düzeyine gelince, Lübnan devam ediyor. Beyrut kültürel rolünü sürdürüyor.

xscdfve
Hizbullah savaşçıları 21 Mayıs'ta güney Lübnan'daki Armta köyünde askeri bir tatbikat sırasında. (AP)

- Ekonomik nedenlerden dolayı gittiklerini söyleyenler var ama başka bir neden daha var ki, o da Hizbullah'ın Lübnan toplumunda ve devletinde elinin ağırlaşması.

Diyelim ki bu doğru. Çözüm ayrılmak mı yoksa varlığını kanıtlayıp meydan okumak mı? Lübnanlıların inisiyatif sahibi, meydan okuyan, inatçı ve yüksek sesli bir sese sahip oldukları biliniyor. Diyelim ki bu doğru ve ben geri gelip size bunun doğru olmadığını söylüyorum. Boşluk her zaman onu dolduracak birine ihtiyaç duyar. Kâinat boşluk kabul etmez.

- Yani Lübnanlıları kalıp Hizbullah'la yüzleşmeye mi teşvik ediyorsunuz?

Eğer Hizbullah'ın ağır eli yüzünden gittikleri doğruysa o zaman nazik olsunlar ve yüzleşsinler. Çünkü biz de tek bir partinin siyasi hayata hâkim bir partiyi kabul etmiyoruz.

- Son bir soru: Lübnan'ı nasıl görüyorsunuz? Önümüzdeki bir iki yıl içinde çevresini, özellikle de Suriye'yi nasıl görüyorsunuz?

Bu krizin devam edeceğine inanıyorum.

- Gazze'yi mi kastediyorsunuz?

Bölgenin tamamındaki kriz bir yıl, iki yıl, belki de üç yıl sürecek ama bölgenin geleceği ümit verici. Özellikle de Gazze'deki kahramanlık sahasında gerçekleşen savaşın sonucunu beklemek zorunda olduğumuz için.

- İyimser misiniz?

Uzun vadede elbette iyimserim. Size Hafız Esed'le ilgili bir kitapta okuduğum, ABD destroyeri New Jersey, Lübnan topraklarını bombalarken, yaptığı tüm bombardımanlara rağmen Suriye'nin tutumunun değişmediğiyle ilgili bir olay anlatacağım.

- 40 yıl önce, 1983'te...

Doğru, bunu kitapta okudum. Bir Amerikan elçisi Hafız Esed'e giderek tehditvari bir şekilde New Jersey'in gücünü ve kapasitesini anlatıyor. Hafız Esed ona şunu soruyor: “New Jersey yelken açtı mı yoksa sabit mi?” ABD’li şaşırarak “Sayın Başkan, tabii ki de yelken açtı, denize geldi” diye cevap veriyor. Esed o elçiye şunu söylüyor: “Bombalanan yer hareketli mi, yoksa sabit mi?” Elçi de ona “sabit” olduğunu söylüyor. Esed, en son elçiye şöyle diyor: “Toplantı bitti, biz bu topraklarda kalıyoruz, sen gidiyorsun.”

Ben de diyorum ki, idealleri ne olursa olsun bu topraklar halkına aittir. Bu toprakların insanları mutlaka ilerleyecek ve biz birçok ülkeden daha gelişmiş olacağız. Çünkü biz kalkındığımızda birçok ülke geriydi. Geri dönüp yeniden yükselmemiz gerekiyor ve refahımızı sağlayacak tüm malzemeler geçmişimizde mevcut.

*Bu röportaj Şarku’l Avsat tarafından Londra merkezli Al Majalla dergisinden çevrilmiştir.



Binance’e Hamas davası açıldı: Kara para akladılar

İsrail ordusu, Gazze Şeridi'nde çoğu kadın ve çocuk 70 bine yakın kişiyi katletti (Reuters)
İsrail ordusu, Gazze Şeridi'nde çoğu kadın ve çocuk 70 bine yakın kişiyi katletti (Reuters)
TT

Binance’e Hamas davası açıldı: Kara para akladılar

İsrail ordusu, Gazze Şeridi'nde çoğu kadın ve çocuk 70 bine yakın kişiyi katletti (Reuters)
İsrail ordusu, Gazze Şeridi'nde çoğu kadın ve çocuk 70 bine yakın kişiyi katletti (Reuters)

Hamas'ın 7 Ekim 2023'te düzenlediği Aksa Tufanı operasyonunda yakınlarını kaybedenler, Filistinli örgütün kara para aklamasını sağladığı gerekçesiyle kripto devi Binance'e dava açtı.

306 ABD vatandaşının açtığı ve pazartesi günü kamuoyuyla paylaşılan davada, Hamas'ın saldırısında hayatını kaybeden, yaralanan veya rehin alınan kişilerin yakınları Binance'in yaptırımları deldiğini savunuyor. 

Davacılar, kripto borsasının Hamas, Hizbullah, Filistin İslami Cihad Örgütü ve İran Devrim Muhafızları'nın platform üzerinden 1 milyar dolardan fazla para transferi yapmasına göz yumduğunu iddia ediyor. 

Bu tutarın en az 50 milyon dolarının Gazze savaşını başlatan 7 Ekim 2023'teki saldırının ardından transfer edildiği belirtiliyor. 

ABD'nin Kuzey Dakota eyaletinde açılan davada, sözkonusu örgütlerin Binance'i kullanarak şüpheli hesaplar üzerinden kara para akladığı ileri sürülüyor. Bu örgütlerin hepsi ABD'nin yaptırım listesinde yer alıyor. 

Şikayette "CZ" diye de anılan Çinli iş insanı Changpeng Zhao'nun kurduğu kripto borsasına dair şu ifadeler yer alıyor: 

Binance yasadışı faaliyetler için kasıtlı olarak bir sığınak şeklinde faaliyet gösteriyor. Bugüne dek Binance'in temel iş modelini anlamlı biçimde değiştirdiğine dair hiçbir gösterge yok.

Şirketin açıklamasında davanın detaylarına ilişkin yorum yapılmazken "uluslararası alanda tanınan yaptırım yasalarına tam olarak uyulduğu" savunuldu. 

Kasım 2023'te ABD Adalet Bakanlığı, kara para aklamayı önleme ve yaptırım yasalarının ihlali nedeniyle Binance'le 4,3 milyar dolarlık bir uzlaşmaya varmıştı. Bu rekor tutar şirket tarafından kurumsal olarak ödendi. CZ ise aynı anlaşma kapsamında CEO'luk görevinden ayrılmış ve şirketten bağımsız olarak 50 milyon dolarlık kişisel para cezasını ödemeyi kabul etmişti.

Amerika'da yürütülen ceza yargılamasının ardından Zhao'ya gerekli kara para aklama kontrollerini uygulamadığı gerekçesiyle 4 ay hapis cezası verildi ve iş insanı bu cezasını tamamen çekerek tahliye edildi. Geçen ay ABD Başkanı Donald Trump tarafından açıklanan af kararıyla da yeniden CEO'luğa dönmesi önündeki engeller kaldırılmış oldu.

Independent Türkçe, Times of Israel, Reuter


BM uyardı: Gazze Şeridi beka tehdidiyle karşı karşıya

İsrail'in Gazze Şeridi'ne düzenlediği hava saldırılarının yol açtığı yıkımdan bir kare (Reuters)
İsrail'in Gazze Şeridi'ne düzenlediği hava saldırılarının yol açtığı yıkımdan bir kare (Reuters)
TT

BM uyardı: Gazze Şeridi beka tehdidiyle karşı karşıya

İsrail'in Gazze Şeridi'ne düzenlediği hava saldırılarının yol açtığı yıkımdan bir kare (Reuters)
İsrail'in Gazze Şeridi'ne düzenlediği hava saldırılarının yol açtığı yıkımdan bir kare (Reuters)

Birleşmiş Milletler (BM) tarafından bugün yapılan açıklamada, İsrail'in Gazze Şeridi’nde yürüttüğü savaşın bölgenin ekonomisini mahvettiğini ve Filistin topraklarının ‘bekasını’ tehdit ettiğini belirterek, uluslararası ‘acil’ müdahale çağrısında bulundu.

BM Ticaret ve Kalkınma Konferansı (UNCTAD) tarafından yayınlanan yeni bir raporda, Gazze'nin yeniden inşasının maliyetinin 70 milyar doları aşacağı ve onlarca yıl sürebileceğini belirtildi. Raporda, savaş ve ablukanın ‘Filistin ekonomisinde eşi benzeri görülmemiş bir çöküşe’ neden olduğu uyarısında bulunuldu.

Askeri operasyonların hayatta kalmanın her temel unsurunu önemli ölçüde zayıflattığı ifade edilen raporda, “Gazze Şeridi, gıdadan barınmaya ve sağlık hizmetlerine kadar insan eliyle yaratılmış bir uçuruma itildi” denildi.

Sistematik bir şekilde devam eden yıkımın, Gazze'nin kendini yaşayabilir bir alan ve toplum olarak yeniden inşa etme yeteneğini zedelediği belirtilen raporda, 7 Ekim 2023 tarihinde Hamas ve diğer Filistinli silahlı grupların İsrail'in güneyine düzenlediği saldırıda çoğu sivil olmak üzere bin 221 kişi ölürken İsrail, Gazze Şeridi’ne  iki yıl süren yıkıcı bir savaş başlattı.

cdvfgthy
Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Cibaliye Mülteci Kampı’na geri dönen yerinden edilmiş Filistinlilerin görüldüğü havadan çekilmiş bir fotoğraf (AFP)

BM’nin güvenilir kabul ettiği Gazze Sağlık Bakanlığı'nın verilerine göre İsrail, Hamas'ın saldırısına misilleme olarak Gazze Şeridi’ne düzenlediği hava ve kara saldırılarında çoğu kadın ve çocuk olmak üzere en az 69 bin 756 Filistinliyi öldürdü.

Savaş, Gazze Şeridi'nde büyük yıkıma ve BM’nin bazı bölgelerde kıtlık ilan etmesine neden olan bir insani krize yol açtı.

UNCTAD raporuna göre Gazze Şeridi'ndeki yıkımın boyutu, ard arda ekonomik, insani, çevresel ve sosyal krizleri tetikleyerek, bölgenin gelişme düzeyindeki düşüşü tam bir yıkıma dönüştürdü.

Raporda, çift haneli büyüme ve önemli dış yardım desteğine rağmen, Gazze'nin 7 Ekim 2023 öncesi refah düzeyine geri dönmesinin onlarca yıl sürebileceği vurgulandı.

UNCTAD, koordineli uluslararası yardım, havale işlemlerinin yeniden başlatılması ve ticaret, hareket ve yatırım kısıtlamalarını hafifletmeye yönelik önlemleri bir araya getiren kapsamlı bir kurtarma planı çağrısında bulundu.

Gazze halkı ‘ciddi ve çok boyutlu bir yoksullukla’ karşı karşıya kalırken, UNCTAD, Gazze'deki her bireye yenilenebilir ve koşulsuz aylık nakit transferi sağlayan kapsamlı bir acil temel gelir programının başlatılmasını istedi.

Raporda, Gazze ekonomisinin 2023-2024 döneminde yüzde 87 oranında küçüldüğü ve kişi başına düşen gayri safi yurtiçi hasılanın (GSYİH) 161 dolar gibi cüzi bir rakama gerilediği, bu rakamın da küresel olarak en düşük oranlardan biri olduğu belirtildi.

Öte yandan Batı Şeria'da durum o kadar vahim olmasa da raporda ‘şiddet, Yahudi yerleşim birimlerinin inşasındaki hız ve işçi hareketliliğine getirilen kısıtlamaların’ buranın ekonomisini vurduğu ve UNCTAD'ın verileri kaydetmeye başladığı 1972 yılından bu yana en kötü ekonomik gerilemeye yol açtığı ifade edildi.


Gazze Şeridi'nin güneyinde çadırlar sular altında kaldı: İnsani kriz derinleşiyor

Gazze Şeridi'nin merkezindeki Deyr el-Belah'ta yerinden edilmiş Filistinliler için kurulan geçici kampta zor şartlarda yaşıyorlar (AFP)
Gazze Şeridi'nin merkezindeki Deyr el-Belah'ta yerinden edilmiş Filistinliler için kurulan geçici kampta zor şartlarda yaşıyorlar (AFP)
TT

Gazze Şeridi'nin güneyinde çadırlar sular altında kaldı: İnsani kriz derinleşiyor

Gazze Şeridi'nin merkezindeki Deyr el-Belah'ta yerinden edilmiş Filistinliler için kurulan geçici kampta zor şartlarda yaşıyorlar (AFP)
Gazze Şeridi'nin merkezindeki Deyr el-Belah'ta yerinden edilmiş Filistinliler için kurulan geçici kampta zor şartlarda yaşıyorlar (AFP)

Gazze Şeridi’nin güneyinde yer alan Han Yunus kentinin Mevasi bölgesinde, bugün (Salı) sabah saatlerinde etkili olan yoğun yağışlar sonucu çok sayıda sığınmacı çadırı sular altında kaldı.

d
Gazze Şeridi'nin merkezindeki Deyr el-Belah'ta yerinden edilmiş kişiler için kurulan geçici kampta, Filistinli çocuklar yağmurdan korunmaya çalışıyor (AFP)

Filistin Haber Ajansı WAFA bölgede çok sayıda çadırın yağmur suları nedeniyle zarar gördüğünü ve kullanılamaz hale geldiğini bildirdi. Kurtarma ekipleri su baskınından etkilenen çadır alanlarına müdahalelerini çeşitli noktalarda sürdürüyor.

csdfrg
Gazze Şeridi'nin merkezindeki Deyr el-Belah'ta yerinden edilmiş Filistinliler için kurulan geçici kampta, yağmur sonrası eşyalarını düzenleyen Filistinli bir aile (AFP)

Gazze Şeridi genelinde şiddetli sağanak yağış ve fırtınalarla birlikte sığınmacı kamplarında ek olumsuzluklara yol açmaktadır.

Öte yandan, 15 Kasım’da meydana gelen yağışlar sırasında da binlerce çadırın su baskını nedeniyle zarar görmüştü.

sd
Filistinliler, sular altında kalan sokaklardan, eşek arabalarıyla geçiyor (DPA)