Mısır, ateşkesi sağlamak ve insani yardımların hızını artırmak için istişareleri yoğunlaştırdı

Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah es-Sisi ve AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen (Mısır Cumhurbaşkanlığı)
Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah es-Sisi ve AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen (Mısır Cumhurbaşkanlığı)
TT

Mısır, ateşkesi sağlamak ve insani yardımların hızını artırmak için istişareleri yoğunlaştırdı

Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah es-Sisi ve AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen (Mısır Cumhurbaşkanlığı)
Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah es-Sisi ve AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen (Mısır Cumhurbaşkanlığı)

Mısır, Gazze Şeridi’ndeki kriz cephesinde bir ‘atılım’ gerçekleştirmek amacıyla bölgesel ve uluslararası hareketleri ve siyasi temaslarını yoğunlaştırdı.

Kahire’nin son saatlerde, Gazze’ye şimdiye kadarki en büyük yardım konvoyunu başlatmasıyla birlikte, Mısır’ın adımları hızlandı.

Kahire’de önde gelen Batılı yetkililerle siyasi istişareler devam ederken, Şarku’l Avsat’a konuşan gözlemcilere göre, Mısırlı yetkililer, İsrail’in askeri operasyonlarının yedinci haftasına girdiği Gazze’de ateşkese yol açacak bir anlaşmaya varmak için zamana karşı yarışıyor.

Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah es-Sisi, Cumartesi günü Avrupa Birliği (AB) Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen ile bir araya geldi.

Toplantıda, İsrail’in Filistin topraklarındaki askeri gerilimine ilişkin gelişmeler ele alındı.

Sisi, Gazze’de derhal ateşkes sağlanması, sivillerin korunması ve büyük insani acılara maruz kalan Gazze halkına yardım ulaştırılmasının gerekli olduğunu dile getirdi.

Sisi ayrıca, uluslararası toplumun bu konuda üzerine düşen sorumlulukları üstlenmesi ve Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK) ile Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu kararlarının uygulaması gerektiğini vurguladı.

Toplantıda, yaralı Filistinlilerin kabulü ve yabancı uyrukluların tahliyesinin yanı sıra Mısır’ın bu bağlamda gösterdiği çabalar gözden geçirildi.

scdfev
Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah es-Sisi ve AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen (Mısır Cumhurbaşkanlığı)

AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, AB’nin, Mısır’ın bu bağlamda oynadığı önemli rol konusunda büyük takdirini dile getirdi.

Sisi toplantı sırasında, Filistinlilerin ülke içinde yerinden edilmeleri ya da kendi topraklarının dışına, özellikle de Sina’daki Mısır topraklarına yerlerinden edilmeleri yoluyla tehcir edilmelerini reddettiklerini vurguladı.

Ursula von der Leyen de, AB’nin aynı fikirde olduğunu belirtti.

Toplantıda taraflar, Filistin meselesinin tek çözümünün, onaylanmış uluslararası referanslara uygun, iki devletli çözüme dayalı kapsamlı ve adil bir barışa ulaşmak olduğunu ifade etti.

Çabalarda ilerleme

Mısır Dışişleri Konseyi Genel Sekreteri Büyükelçi Ali el-Hafni, insani yardım ve ateşkese ulaşmaya yönelik siyasi alanda Mısır’ın adımlarının bir atılım gerçekleştirme çabasıyla hız kazandığını söyledi.

Şarku’l Avsat’a konuşan Hafni, “Her ne kadar Mısırlı kurum ve kuruluşlar bu tür durumlarda müzakereleri yönetme konusunda birçok deneyime sahip olsa da, sahayı ve siyasi durumu çevreleyen zorluklar büyük gibi görünüyor” dedi.

Hafni, Mısır’daki hareketler ve temasların, savaşın büyük insani bedeli ve İsrail’in Gazze Şeridi sakinlerini yerinden etmeye zorlaması açısından ‘büyük bir baskının’ ortasında gerçekleştiğini vurguladı.

Büyükelçi, “Bu, Mısır’ın ulusal güvenliğini çevreleyen tehlikeler ve Ortadoğu bölgesindeki barış ve güvenlik durumu üzerindeki son derece tehlikeli etkinin farkında olduğundan, Kahire’nin hamlelerini zamana karşı bir yarış haline getiriyor” diye ekledi.

Mısırlı eski diplomat, her ne kadar İsrail’in ‘inatçılığı ve kibri’ ile Tel Aviv’deki savaş hükümeti içindeki liderlik mücadelesi nedeniyle ateşkes konusunda yakın zamanda anlaşmaya varılamayacağı yönündeki beklentisini dile getirmiş olsa da, şunları söyledi;

“Önümüzdeki dönemde ani bir atılımın gerçekleşmesi şaşırtıcı olmaz. Bunun nedeni, çatışmanın doğrudan ve dolaylı taraflarına hakim olan tükenmişlik durumu ve İsrail’i destekleyen Batılı ülkelerde iç baskıların artmasıdır.”

Mısır defalarca ateşkes çağrısında bulundu.

Aynı zamanda, İsrail ile Filistinli direniş grupları arasında rehine ve mahkum takası için arabuluculuk çabalarında yer aldı.

Kahire, son birkaç gün içinde İsrailli güvenlik yetkililerinin yanı sıra çok sayıda Arap ve uluslararası yetkiliyi kabul etti.

ABD’nin örtbası devam ediyor

Mısır eski Dışişleri Bakan Yardımcısı ve Mısır Dışişleri Konseyi üyesi Büyükelçi Rakha Ahmed Hasan ise, savaşta insani duraklama ve ateşkes açısından başarıya ulaşmanın, ABD’nin İsrail’e uyguladığı baskının boyutuna bağlı olduğunu söyledi.

Rakha Ahmed Hasan, “ABD’nin İsrail’in suçlarını örtbas etme çabası hala mevcut, bu da Washington’u işlenen suçlarda ortak kılıyor” dedi.

Şarku’l Avsat’a konuşan Hasan, Avrupa’nın bölgedeki hızlı hareketlerinin ‘yaklaşan anlaşma veya İsrail’e yönelik baskı bağlamında anlaşılamayacağına’ dikkat çekti.

Hasan açıklamasını şu ifadelerle sürdürdü;

“Bu hamleler, birçok Avrupa başkentinde İsrail’i destekleyen siyasi karara halk baskısını azaltmayı amaçlıyor. Bu hamleler, İsrail’e Gazze’deki planlarını tamamlaması için daha fazla zaman vermeyi amaçlıyor. Bunlardan en tehlikelisi, Gazze’nin tekrar tekrar hedef alınarak halkın Mısır topraklarına doğru itilmesidir.”

Hasan ayrıca, ABD ve Batı’nın bu konudaki tutumunu ‘suç ortaklığı’ olarak nitelendirdi.

Akaryakıt tırları ve tıbbi cihazlar

Üç akaryakıt tırı, üst üste üç gün olmak üzere, Cumartesi sabahı Refah Sınır Kapısı’ndan Filistin tarafına geçti.

Mısır’ın ABD ve İsrail ile koordineli çabaları ve baskıları doğrultusunda Gazze’ye giren tırlar 129 bin litre yakıt taşıyor.

Mısır dün, ‘Yaşasın Mısır Fonu’ tarafından Gazze’deki Filistinlilere yönelik en büyük kapsamlı insani yardım konvoyunu başlattı.

Konvoy, tıbbi ekipman ve çok sayıda ambulansın yanı sıra, 2 bin 510 tondan fazla acil ve gerekli ihtiyaçları taşıyan 190 tırı içeriyor.

sadrgh
2 bin 500 tondan fazla yardım malzemesi taşıyan Mısırlı bir yardım konvoyu Gazze’ye girerken Mısır Başbakanı Refah Sınır Kapısı’nda (Mısır Bakanlar Kurulu)

Mısır Başbakanı Mustafa Madbuli birkaç bakanla birlikte, yardım konvoyunun Refah Sınır Kapısı’ndan girişi esnasında düzenlenen törene katıldı.

Madbuli burada yaptığı açıklamada, “Mısır devleti, kardeş Filistin halkının yanında olmak ve Gazze Şeridi’nde bu vahim koşullarla karşı karşıya kalan Filistinlilere çeşitli şekillerde insani yardım sağlamak için hiçbir çabadan kaçınmıyor” dedi.

Başbakan, şu ana kadar Gazze Şeridi’ne ulaşan yardımların üçte ikisinden fazlasının Mısır’dan, geri kalanının ise uluslararası toplumdan geldiğini bildirdi.

Madbuli, “Bu bir övünme meselesi değil, daha ziyade Mısır devletinin, onun çeşitli kurumlarının ve halkının verdiği otomatik ve doğal bir tepkidir” diye ekledi.

scregth
Mısır Başbakanı Gazze’ye giden yardım konvoyu için düzenlenen törende (Mısır Kabinesi)

 



Madleen gemisinin alıkonulmasının ardından aktivistler İsrail'e götürüldü

TT

Madleen gemisinin alıkonulmasının ardından aktivistler İsrail'e götürüldü

Madleen gemisinin alıkonulmasının ardından aktivistler İsrail'e götürüldü

Almanya'nın Tel Aviv Büyükelçisi Steffen Seibert, Gazze Şeridi'ne uygulanan ablukayı kırmaya çalışırken Akdeniz'de İsrail askerleri tarafından alkonulan aktivistlerin İsrail'e götürüldüğünü bildirdi.

Seibert X platformu üzerinden yaptığı paylaşımda, “Tüm yolcular donanma tarafından İsrail'e nakledildi ve donanma bize hepsinin güvende olduğunu teyit etti. İsrailli yetkililer, aktivistlerden ülkeyi terk etmelerini istedi. Bir Alman vatandaşı için konsolosluk yardımı teklif ettik” ifadelerini kullandı.

Madleen, günler süren yolculuğun ardından gece saatlerinde, varış noktası olan Gazze Şeridi'ne ulaşmadan kısa bir süre önce İsrail güçleri tarafından durduruldu.

Özgürlük Filosu Koalisyonu, uzun süredir İsrail ablukası altında olan Gazze Şeridi’ne yardım ulaştırmayı amaçlıyordu.

İsrail Dışişleri Bakanlığı, Madleen'in durdurulmasının, 2007 yılından bu yana Gazze Şeridi'ne uygulanan ve izinsiz gemilerin girişini engelleyen deniz ablukasına dayandığını belirtti.

Özgürlük Filosu Koalisyonu tarafından geminin durdurulmasının ardından yapılan açıklamada, “Madleen gemisindeki on iki aktivistin ve diğer tüm Filistinli tutukluların derhal serbest bırakılmasını, acımasız işgale ve ablukaya son verilmesini ve Gazze Şeridi'ne insani yardım ulaştırılması için tüm sınır kapılarının derhal açılmasını talep ediyoruz” denildi.

İsrail Dışişleri Bakanlığı, Özgürlük Filosu Koalisyonu'nun yardım gemisi Madleen'in ‘güvenli bir şekilde İsrail kıyılarına doğru yol aldığını’ bildirdi.

İsrail Dışişleri Bakanlığı’nın X platformundaki hesabı üzerinden yapılan paylaşımda, “Yolcuların kendi ülkelerine dönmeleri bekleniyor” ifadesi yer aldı.

Özgürlük Filosu Koalisyonu yaptığı açıklamada, Madleen'in uluslararası sularda ‘İsrail ordusu tarafından saldırıya uğradığını ve engellendiğini’ belirtti.

Açıklamada, “Gemiye yasadışı bir şekilde çıkıldı, silahsız sivillerden oluşan mürettebatı kaçırıldı ve bebek maması, gıda ve tıbbi malzemeler de dahil olmak üzere hayat kurtarıcı temel yardım malzemelerine el konuldu” denildi.

Özgürlük Filosu Koalisyonu Koordinatörü Huveyda Araf, İsrail'in gemide bulunanları gözaltına almak için yasal yetkisi olmadığını söyledi.

Araf, “Gemideki gönüllüler İsrail'in yargı yetkisi altında değildir, yardım sağladıkları ya da yasadışı ablukayı kırdıkları için suçlanamazlar… Keyfi ve hukuksuz gözaltlarına derhal son verilmelidir” ifadelerini kullandı.

Özgürlük Filosu Koalisyonu tarafından yapılan açıklamada şu ifadeler yer aldı: “Hiçbir şey bizi caydıramaz. Tekrar yelken açacağız. Kuşatma sona erene ve Filistin özgürleşene kadar durmayacağız. Bu el koyma uluslararası hukuku açıkça ihlal ediyor ve Gazze Şeridi'ne engelsiz insani erişim gerektiren Uluslararası Adalet Divanı'nın (UAD) bağlayıcı kararlarına meydan okuyor.”

Aktivistler, İsrail'in Gazze Şeridi’ne engelsiz insani erişim sağlaması gerektiğini vurguluyor.

Ancak İsrail Dışişleri Bakanlığı, Gazze Şeridi açıklarındaki bölgenin 2007'den bu yana uygulanan deniz ablukası kapsamında izinsiz gemilere kapalı olduğunu ve Madleen'in bu nedenle durdurulduğunu belirtti.

Aktivistlerin İsrail kıyılarına ne zaman ulaşacakları ve ne zaman ülkelerine geri gönderilecekleri ise belirsizliğini koruyor.