İsrail cezaevlerindeki Filistinlilere şiddet, işkence, tıbbi ihmal gibi ihlaller 7 Ekim sonrası arttı

İsrail cezaevlerindeki Filistinli tutukluların maruz kaldığı "şiddet, işkence, ağır darp, aç bırakma" gibi insan hakları ihlallerinin Gazze'ye yönelik saldırıların başladığı 7 Ekim'den sonra arttığı gözlemleniyor

(AA)
(AA)
TT

İsrail cezaevlerindeki Filistinlilere şiddet, işkence, tıbbi ihmal gibi ihlaller 7 Ekim sonrası arttı

(AA)
(AA)

Abluka altındaki Gazze Şeridi'ne yönelik saldırıların başladığı 7 Ekim sonrası eş zamanlı olarak işgal altındaki Batı Şeria ve Doğu Kudüs'te de gerilim yükseldi.

Bu süreçte Batı Şeria ve Doğu Kudüs'teki Filistinlilerin evlerine baskın, gözaltı operasyonları ve Filistinli tutuklulara yönelik kötü muamelenin artması dikkati çekiyor.

İsrail cezaevlerindeki Filistinli tutuklulara yönelik ihlaller daha önce de vardı. Ancak Filistinli tutuklularla ilgilenen sivil toplum kuruluşları, Gazze'ye yönelik saldırıların başladığı 7 Ekim'den sonra İsrail'in Filistinli tutuklulara, en temel ihtiyaçlarından mahrum bırakmak da dahil "cezalandırıcı uygulamalarını" arttırdığını belirtiyor.

Raporlar ve açıklamalar insan hakları ihlallerinin arttığını gösteriyor

Filistin Esirler Cemiyeti ve Filistin Kurtuluş Örgütüne (FKÖ) bağlı Esirler ve Serbest Bırakılanlar Heyetinin yayımladığı raporlar ve açıklamalar, cezaevlerindeki Filistinlilere yönelik "şiddet, işkence, ağır darp, aç bırakma, aşağılama, tıbbi ihmal, taciz ve tehdit" gibi ağır insan hakları ihlallerinin arttığını gösteriyor.

İsrail hapishanesinden tahliye edilen Filistinli tutukluların ifadeleri de son dönemde İsrail cezaevlerindeki işkence ve kötü muamele uygulamaları sonucu yüzlerce mahkumun çeşitli yaralanmalara maruz kaldığını gözler önüne seriyor.

İsrail cezaevlerinde şu an 200'den fazlası çocuk, 78'i kadın ve aralarında acil tıbbi müdahaleye ihtiyaç duyan yüzlerce yaralı ve hastanın da olduğu yaklaşık 7 bin Filistinli bulunuyor.

7 Ekim sonrası yaşananlar

Filistin Esirler Cemiyeti verilerine göre, İsrail güçleri, 7 Ekim'den sonra işgal altındaki Batı Şeria ve Doğu Kudüs'te 100'ü kadın 2 bin 920'yi aşkın Filistinliyi gözaltına aldı.

Filistinli sivil toplum kuruluşu Damir İnsan Hakları Kurumu da bu süre zarfında 200 çocuğun gözaltına alındığını açıkladı.

Bu sürede gözaltına alınan 40 gazeteciden 10'u serbest bırakılırken 30'unun tutukluluğu devam ediyor.

İsrail ordusunun Gazze'ye saldırılar düzenlemeye başladığı 7 Ekim'den bu yana hapishanelerde 6 Filistinli hayatını kaybetti.

Filistin Esirler Cemiyetinin Basın Sorumlusu Emani Serahine, AA muhabirine yaptığı açıklamada, İsrail'in 7 Ekim'den sonra Gazze'ye yönelik saldırılarında alıkonulan kişi sayısına ilişkin ise ellerinde veri olmadığını kaydetti.

Esirler Cemiyeti daha önce de İsrail güçlerinin 7 Ekim'den bu yana "Filistinli mahkumlara karşı işkence ve kötü muamelenin yanı sıra sistematik ve önceden tasarlanmış suikastlar düzenlemeyi sürdürdüğünü" duyurmuştu.

Filistinlilerin cezaevlerinde uğradığı ağır insan hakları ihlalleri

FKÖ'ye bağlı Esirler ve Serbest Bırakılanlar Heyetinin hazırladığı rapora göre, İsrail cezaevleri yönetimi, Gazze'ye yönelik saldırıların başladığı 7 Ekim'den bu yana Filistinli tutuklulara bir dizi "cezalandırma yöntemi" uyguluyor.

Raporda, cezaevlerinde rutin kontrolden geçmeleri gereken, aralarında kronik ve ağır hastaların da bulunduğu, ancak doktorların 40 günü aşkın süredir koğuşlara muayene için gelmediği, hatta hastaların yüzde 70'ine ilaçlarının verilmediği, yalnızca sınırlı sayıda ağrı kesici hapların temin edildiği ifade edildi.

Filistinlilere çok az miktarlarda tam pişmemiş, tadı ve kokusu çok kötü yemeklerin dağıtıldığı, temiz içme suyuna erişimin engellendiği belirtilen raporda, Filistinlilerin mola saatlerinde avluya ve cezaevi kantinine çıkmalarına da müsaade edilmediği kaydedildi.

Raporda, tutuklulara ait elektrikli aletler, kişisel eşya, kıyafet, battaniye ve yastıklara el konulduğu, sadece bir yedek kıyafet ve bir iç çamaşırına müsaade edildiği, tutukluların bu kıyafetlerin kirlenmesi durumunda yıkayıp kurumasını beklediği aktarıldı.

Sabah 06.00'dan akşam 18.00'e kadar elektriklerin kesildiği, tıklım tıklım odalarda bazı Filistinli tutukluların yerlerde uyumak zorunda kaldığı, havanın çok soğuk olduğu zamanlarda, özellikle geceleri pencerelerin 24 saat açık tutulduğu, mahkumlara battaniye ve kışlık giysi verilmediği kaydedildi.

İsrail'in tutukluların aileleri ve avukatlarıyla görüşmesine de mani olduğu ifade edildi.

Raporda ayrıca Filistinli tutukluların yaşadığı en büyük zorluğun ise koğuşlara "basit nedenlerle ya da sebepsiz" yapılan sistematik baskınlar ve burada maruz kaldıkları insanlık dışı teftiş, şiddetli darp ve baskılar olduğu bilgisi verildi.



ABD Savunma Bakanı: DEAŞ’la mücadele için askerlerimizi Suriye'de bulundurmaya devam etmeliyiz

ABD Savunma Bakanı Lloyd Austin Almanya'daki Ramstein Hava Üssünde (AFP)
ABD Savunma Bakanı Lloyd Austin Almanya'daki Ramstein Hava Üssünde (AFP)
TT

ABD Savunma Bakanı: DEAŞ’la mücadele için askerlerimizi Suriye'de bulundurmaya devam etmeliyiz

ABD Savunma Bakanı Lloyd Austin Almanya'daki Ramstein Hava Üssünde (AFP)
ABD Savunma Bakanı Lloyd Austin Almanya'daki Ramstein Hava Üssünde (AFP)

ABD Savunma Bakanı Lloyd Austin yaptığı açıklamada, Beşşar Esed rejiminin devrilmesinden sonra DEAŞ’ın yeniden büyük bir tehdit oluşturmasını önlemek için ABD'nin Suriye'de asker bulundurmaya devam etmesi gerektiğini söyledi.

Austin, görevden ayrılmadan önceki Associated Press'e (AP) dün verdiği röportajında, özellikle on binlerce eski DEAŞ üyesinin ve aile üyelerinin kaldığı gözaltı kamplarının güvenliğini sağlamak için ABD askerlerine halen ihtiyaç olduğunu vurguladı. Tahminlere göre söz konusu kamplarda 8 bin ile 10 bin arasında DEAŞ üyesi bulunuyor ve bunların en az 2 bini ‘çok tehlikeli’ olarak değerlendiriliyor.

Yaklaşık 50 ortak ülkeyle Ukrayna'ya askeri yardım konusunu görüşmek üzere gittiği Almanya'daki Ramstein Hava Üssü'nde konuşan Austin, “Suriye’nin korumasız bırakılması halinde DEAŞ savaşçılarının yeniden ortaya çıkacağını düşünüyorum” dedi. ABD’nin seçilmiş Başkanı Donald Trump, 2018 yılında ilk başkanlık döneminde Suriye'deki tüm askerleri geri çekme girişiminde bulunmuş, bu durum dönemin Savunma Bakanı Jim Mattis'in istifasına yol açmıştı. Heyet Tahrir Şam (HTŞ) geçtiğimiz aralık ayı başlarında Esed'e karşı Şam’a doğru ilerlerken Trump sosyal medya hesabından, ABD ordusunun çatışmalardan uzak durması gerektiğini belirten bir paylaşımda bulundu.

Şarku’l Avsat’ın  edindiği bilgiye göre ABD'nin DEAŞ’la mücadele misyonu kapsamında Suriye'de yaklaşık 2 bin askeri bulunuyor. Bu rakam yetkililerin yıllardır 900 olduğunu söylediği asker sayısından önemli bir artış anlamına geliyor. ABD askerleri 2015 yılında DEAŞ’ın Suriye'nin büyük bir bölümünü işgal etmesinin ardından buraya konuşlandırılmıştı. ABD askerlerinin Suriye’de devam eden varlığı, 8 Aralık'ta Esed rejiminin yıldırım saldırıyla devrilmesi ve ailesinin onlarca yıllık iktidarına son verilmesinin ardından sorgulanmaya başlandı.