Lübnan Başbakanı Mikati İsrail'in gazetecilere yönelik saldırısını kınadı

Lübnan Başbakanı Necib Mikati, İsrail ordusunun Lübnanlı 2 gazeteciyi öldürmesini kınayarak İsrail'in suç işlemede sınır tanımadığının bir kez daha ortaya çıktığını belirtti

Necib Mikati (AA)
Necib Mikati (AA)
TT

Lübnan Başbakanı Mikati İsrail'in gazetecilere yönelik saldırısını kınadı

Necib Mikati (AA)
Necib Mikati (AA)

Mikati'nin İsrail saldırılarına yönelik tepki açıklaması hükümetin X sosyal medya hesabından paylaşıldı.

Al Mayadeen TV muhabiri Farah Ömer ve kameraman Rabih el Mamari'nin de aralarında bulunduğu sivillerin ölümü ve yaralanmasına yol açan İsrail saldırılarını şiddetle kınadıklarını belirten Mikati, İsrail'in suç işlemede herhangi bir sınırının olmadığının bir kez daha kanıtlandığını ifade etti.

Mikati, İsrail'in gazetecileri hedef alarak onun suçlarını ve saldırılarını ortaya çıkaran medyayı susturmaya çalıştığını kaydetti.

Lübnan Başbakanı, saldırıda hayatını kaybeden gazetecilerin yakınları ve Al Mayadeen TV'ye başsağlığı diledi.

İsrail ordusunun Lübnan'ın güneyindeki bölgelere bugün düzenlediği saldırılarda 2'si gazeteci 4 sivil hayatını kaybetti, 1 sivil yaralandı.



İsrail ordusu, Han Yunus'u izole etme politikası yürütüyor

BM Gazze'ye insani yardım akışının durmasından korkuyor (Meryem Ebu Dakka- Independent Arabia)
BM Gazze'ye insani yardım akışının durmasından korkuyor (Meryem Ebu Dakka- Independent Arabia)
TT

İsrail ordusu, Han Yunus'u izole etme politikası yürütüyor

BM Gazze'ye insani yardım akışının durmasından korkuyor (Meryem Ebu Dakka- Independent Arabia)
BM Gazze'ye insani yardım akışının durmasından korkuyor (Meryem Ebu Dakka- Independent Arabia)

İsrail askeri araçları 48 saat önce, savaşın başında "insani bölge" olarak ilan ettiği ve kuzey bölge sakinlerine evlerini tahliye edip gitmelerini emrettiği Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus şehrini işgal etmeye başladı.

Bu kara saldırısı, İsrail savaş uçaklarının Han Yunus'a güneydeki sakinlere evlerini boşaltmalarını emreden broşürler atmasının ardından gerçekleştirdiği şiddetli ve yoğun hava saldırılarıyla aynı zamana denk geldi.

Han Yunus izole edildi

İki gün süren çatışmaların ardından İsrail, Han Yunus şehrini Gazze Şeridi'ndeki diğer şehirlerden tamamen izole etmeyi başardı.

İsrail ordusu, Gazze'de yaptığına benzer şekilde güneyde kapsamlı bir kuşatma ve saldırı planını devreye koydu. 

Hatta bir hafta süren "insani ara"nın 1 Aralık'ta sona ermesinin ardından İsrail, savaş alanını Gazze'nin güneyine taşımış, Han Yunus şehrini savaş alanı olarak kabul etmiş ve buraya karşı geniş bir askeri harekat başlatmıştı.

İsrail ordu sözcüsü Peter Lerner'e göre "Gazze şehri, Hamas hareketinin beynini temsil ediyor ve Han Yunus ili, Gazze Şeridi'ne komşu İsrail şehirlerine saldırı düzenleyen hareketin kalbidir."

Şehirleri birbirinden ayırmak

İsrail kara kuvvetleri şehre girdi ve ilerleyişleri yalnızca il sınırlarına yakın yerlerde yoğunlaştı.

İsrail güçleri Gazze Şeridi'ndeki tüm illeri birbirine bağlayan ana yolu kesti ve bölge sakinlerinin merkez ile güney arasındaki bağlantısını tamamen koparttı.

Coğrafi haritaya göre Han Yunus şehri doğuda İsrail, batıda Akdeniz, güneyde Refah ili, kuzeyde Merkez Valiliği ve Gazze Şehri ile sınır komşusu.

Gazze haritası dikdörtgen şeklinde olup, ortasında illeri birbirine bağlayan ana yol olan Selahaddin Caddesi yer alıyor.

En güneyde ise Refah şehrinden başlayıp en kuzeyde Beyt Hanun'a kadar uzanıyor. 

İsrail'in Han Yunus'u işgalinin başlamasıyla birlikte, askeri araçları, güneyden Refah şehrinin bulunduğu ve kuzeyden Merkez Valiliğin bulunduğu Selahaddin Caddesi'ni keserek buraya konuşlandı.

Bu da bütün şehirleri birbirinden ayırmak anlamına geliyor.

Askeri topografya araştırmacısı Halil Ebu Acva, konuyla ilgili şu değerlendirmede bulundu:

İsrail, kendisini Merkezi Valiliğe bağlayan Selahaddin Yolu'nun yanı sıra onu güneydeki Refah şehrine bağlayan yolun aynısını kesti. Böylece şehir diğer illerden sıkı bir şekilde izole edildi. İsrail'in uyguladığı plan, Gazze Şehri'ni kuşattığında Selahaddin Caddesi'ni keserek Gazze Şehri ve kuzeyi üzerinde kontrolü sıkılaştırdığı planın aynısıdır. Askeri yoruma göre bu, izole edilen tüm bölgelere girmeyi planladığı anlamına geliyor.

İsrail, karada Gazze Şehri'ni tamamen izole etti ve merkezi valiliği (El-Magazi, El-Bureyc ve Deyr El-Balah) tamamen kuşattığı Han Yunus'tan ayırarak askeri bir bariyer kurdu ve böylece Refah şehri otomatik olarak Gazze Şeridi'nin geri kalanından ayrılmış oldu.

Han Yunus savaş alanına döndü

Ebu Acva, sözlerine şöyle devam etti:

İsrail ordusu, Han Yunus ilinin Hamas hareketinin liderlerinin son kalesi olduğunu iddia ediyor ve izole etme politikası, İsrail ordusuna gıda ve yakıt da dahil olmak üzere yardım akışı üzerinde daha geniş yetkiler veriyor ve nüfus üzerindeki kısıtlamaları artırıyor. Bu da onları mümkün olan ilk fırsatta Gazze Şeridi'ni boşaltmak için daha büyük bir istek duymaya itiyor. Ellerine geçen ilk fırsatta, her bir ilde askeri tekel kurmayı hedefliyorlar. Hamas'ın Gazze Şeridi'ndeki yönetimini ortadan kaldırma yönünde iddiada bulunup tüm illeri kontrol altına almaya çalışıyorlar. İsrail ordusu, coğrafi alan bakımından en büyük il olarak kabul edilen Han Yunus'a saldırıp yaşam kaynaklarını ortadan kaldırmanın Gazze Şeridi'ne yıkıcı bir darbe indirme anlamına geldiğine inanıyor.

İsrail ordu sözcüsü Daniel Hagari de şu iddialarda bulundu:

Han Yunus bölgesi tehlikeli bir savaş alanı haline geldi. Bu şehir Hamas faaliyetlerinin kalesi ve biz bu silahlı grubu yok etmeye kararlıyız ama bölgede yaşayanlar için bir koridor var. Güneyde yaşayanların şehrin merkezine gitmeleri gerekiyor.

Yardımın kesilmesi

İsrail ordusuna göre Han Yunus artık insani bölge değil, güneydeki Refah şehrine ve Deyr el-Balah şehrinin merkezi valiliğine taşındı, ancak bu sözler hükümet ve uluslararası kurumların eleştirilerine yol açtı.

BM, şehrin Gazze Şeridi'ndeki diğer illerden izole edilmesinin, güneydeki Refah sınır kapısından gelen ve geri kalan illere dağıtılan insani yardımın dağıtımını durdurma tehdidi oluşturduğuna inanıyor.

Hükümetin medya ofisi müdürü İsmail Savabta, şunları söyledi:

Son dönemde İsrail tarafından kuzey Gazze sakinlerinin güneye, Han Yunus şehrine taşınmaları istendi, ancak onların Han Yunus'a gelişinden sonra İsrail, savaş alanını insani bölge olduğunu iddia ettiği bu şehre taşıdı. Güneyde güvenlik arayışı içinde bombalamadan kaçanlar baskınlara maruz kaldı.

Gazze Şeridi'nde insani ve güvenli bir yer olmadığına ve tüm alanların acımasız uçakların hedefi haline geldiğine inanıyorum. İsrail'in yalnızca sivilleri aç bırakma ve yok etme politikası izlediğini teyit ediyoruz.

Independent Arabia - Independent Türkçe


Gazze’de savaşın 60. gününde tüm cephelerde en şiddetli çatışmalara tanık olundu

Filistinliler, İsrail’in Gazze Şeridi’nin güneyindeki Deyr el-Balah’a düzenlediği saldırının ardından yıkılan bir evin enkazı arasında cesetleri ve hayatta kalanları arıyor (AFP)
Filistinliler, İsrail’in Gazze Şeridi’nin güneyindeki Deyr el-Balah’a düzenlediği saldırının ardından yıkılan bir evin enkazı arasında cesetleri ve hayatta kalanları arıyor (AFP)
TT

Gazze’de savaşın 60. gününde tüm cephelerde en şiddetli çatışmalara tanık olundu

Filistinliler, İsrail’in Gazze Şeridi’nin güneyindeki Deyr el-Balah’a düzenlediği saldırının ardından yıkılan bir evin enkazı arasında cesetleri ve hayatta kalanları arıyor (AFP)
Filistinliler, İsrail’in Gazze Şeridi’nin güneyindeki Deyr el-Balah’a düzenlediği saldırının ardından yıkılan bir evin enkazı arasında cesetleri ve hayatta kalanları arıyor (AFP)

İsrail ve Hamas arasında süren Gazze Şeridi’ndeki savaşın 60. günü, Gazze’nin kuzeyi, merkezi ve güneyine yönelik saldırının tüm cephelerinde en şiddetli çatışmalara tanıklık etti.

İsrail, günlerce süren yüz yüze çatışmalar ve kayıplarla dolu bir günün ardından, Şucaiye mahallesi, Han Yunus ve Cibaliye’deki ilerleyişini duyurdu.

Hamas’ın askeri kanadı İzzeddin El Kassam Tugayları ise muharebe bölgelerinde İsrail güçlerine asker, tank ve araçlardan oluşan ağır kayıplar verdirdiklerini, Tel Aviv ve diğer bölgeleri füzelerle hedef aldıklarını bildirdi.

İsrail Genelkurmay Başkanı Herzi Halevi, dün yaptığı açıklamada şunları söyledi:

“Kara harekatının üçüncü aşamasına geçtik. Gazze Şeridi’nin kuzeyindeki birçok Hamas kalesinin kontrolünü ele geçirdik ve şu anda güneydeki ağırlık merkezlerine karşı çalışıyoruz. Son günlerde aralarında bazı üst düzey Hamaslı liderlerin de bulunduğu birçok önemli isim, etkisiz hale getirildi.”

 İsrail topçu birliği dün Gazze sınırında (Reuters)
 İsrail topçu birliği dün Gazze sınırında (Reuters)

İsrail Genelkurmay Başkanı, havadan, denizden ve karadan ortak harekatlarla Hamas’a yerin üstünden ve altından saldırdıklarını söyleyerek, “Güçlerimiz birçok sabotajcıyla karşı karşıya geliyor, onları etkili bir şekilde ve yüksek profesyonellikle hedef alıyor” dedi.

Ordunun 7 Ekim’de meydana gelen hatayı düzeltmeye çalışacağına dair söz veren Halevi, Gazze’deki Hamas lideri Yahya Sinvar başta olmak üzere tüm Hamas liderlerinin hedef alınacağını dile getirdi.

Hamas tünellerine su basma konusu

Halevi, Hamas tünellerinin deniz suyuyla doldurulması yönünde plan yapıldığına ilişkin çıkan haberler hakkında bir soruya yanıt verdi.

İsrail Genelkurmay Başkanı, bunun iyi bir fikir olduğunu ve Hamas’ın tünelleri kullanmasını engellemek için her türlü yolu ciddi şekilde incelediklerini söyledi. Mücadelenin uzun olduğunu ancak devam edeceğini de vurguladı.

FOTO: İsrail askerleri Gazze Şeridi’ndeki kara operasyonu sırasında (Reuters)
İsrail askerleri Gazze Şeridi’ndeki kara operasyonu sırasında (Reuters)

İsrail Güney Bölgesi Komutanı Tümgeneral Yaron Finkelman ise dün şu açıklamayı yaptı:

“Bugün kara harekâtının başlangıcından bu yana en şiddetli çatışmaları yaşıyoruz. Cibaliye’nin, Şucaiye’nin ve şimdi de Han Yunus’un kalbindeyiz. Çatışmalar yüz yüze oluyor ve yer üstünde ve altında terör silahlarını ve altyapısını yok ediyoruz.”

Tel Aviv’de patlama

İzzeddin el Kassam Tugayları, Tel Aviv ve Beerşeba’yı füzelerle hedef aldıklarını duyurdu.

İsrail ise Tel Aviv’e düşen şarapnel parçası nedeniyle bir kişinin yaralandığını doğruladı.

Tel Aviv’deki İsrail polisi dün Gazze’den atılan füze kalıntısının yanında duruyor (Reuters)
Tel Aviv’deki İsrail polisi dün Gazze’den atılan füze kalıntısının yanında duruyor (Reuters)

İzzeddin el Kassam Tugayları tarafından dün akşam yapılan açıklamada, “Mücahitlerimiz bu sabahtan bu yana Gazze Şeridi’ne yönelik saldırının tüm cephelerinde işgal güçleriyle şiddetli çatışmalara giriyor. Sadece Han Yunus kentindeki çatışma alanlarında 24 askeri araç tamamen veya kısmen imha edildi” ifadeleri kullanıldı.

Açıklamada, doğrudan saldırıda 18 askerin hedef alındığı, keskin nişancıların da 8 askeri hedef aldığı bildirildi. Ayrıca, önceden yerleştirilen patlayıcılarla İsrail askerlerinin olduğu bir evin havaya uçurulduğu ve işgal edilen alanların farklı menzillerdeki çeşitli hedeflere yoğun füze saldırısı düzenlendiği belirtildi.

7 İsrail askeri öldü

İsrail ordusu ölümleri kabul etti ve art arda yaptığı açıklamalarda subaylar da dahil olmak üzere 7 kişinin öldüğünü duyurdu.

Açıklanan bu sayıların artması da çatışmaların vahşetini gösteriyor.

Son açıklamayla birlikte, kara harekatının başlamasından bu yana öldürülen subay ve asker sayısı 84’e, 7 Ekim saldırısından bu yana toplam ölen sayısı ise 408’e yükseldi.

Şiddetli çatışmalara rağmen, İsrail Savunma Bakanı Yoav Gallant, rehinelerin geri dönüşü ve Hamas’ın yok edilmesi hedeflerine ulaşana kadar savaşın durdurulamayacağını vurguladı.

Gazze’deki rehinelerin geri dönüşü, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile rehine yakınları arasında hararetli bir tartışmaya neden oldu.

İsrail medyasına göre Netanyahu, rehine yakınlarıyla yaptığı gergin toplantıda, “Şu anda herkesi geri getirmenin bir yolu yok. Eğer böyle bir seçenek olsaydı bunu reddedeceğimizi düşünen var mı?” dedi.

Bu açıklama, rehinelerin yakınları arasında öfkeye neden oldu. Bazı vatandaşlar öfkeyle toplantıyı terk etti.

İsrail kara harekatını genişletirken, Gazze Şeridi’nin çoğu bölgesine yönelik şiddetli bombardımanı büyük yıkıma neden oldu ve can kayıpları arttı.

Filistin Sağlık Bakanı Mai El Kaila, İsrail ordusunun Gazze Şeridi ve Batı Şeria’da üst üste 60. gün halka yönelik saldırılarına ilişkin son verilere göre, 16 bin 60 vatandaşın hayatını kaybettiğini duyurdu.

Bakan, yüzde 70’inden fazlası çocuk ve kadın olmak üzere toplam yaralı sayısının ise 40 bini aştığı bilgisini verdi.


Iraklı gruplar Ayn el Esad hava üssünün SİHA ile hedef alındığını duyurdu

Ayn el Esad Üssü (AFP)
Ayn el Esad Üssü (AFP)
TT

Iraklı gruplar Ayn el Esad hava üssünün SİHA ile hedef alındığını duyurdu

Ayn el Esad Üssü (AFP)
Ayn el Esad Üssü (AFP)

Irak silahlı gruplar, ülkenin batısında ABD kuvvetlerine ev sahipliği yapan Ayn el Esad hava üssünü silahlı insansız hava aracıyla (SİHA) hedef aldıklarını açıkladı.

Telegram üzerinden yapılan açıklamada, hedefe doğrudan isabet sağlandığı ifade edilerek, söz konusu saldırının ‘düşman tarafından Gazze’deki halka karşı işlenen suçlara’ karşı bir yanıt olduğu belirtildi.


Fas İlerleme ve Sosyalizm Partisi, aile hukukunda değişiklik yapılmasına ilişkin yasa tasarısı sundu

İlerleme ve Sosyalizm Partisi Genel Sekreteri Nebil bin Abdullah, partinin önerilerinin sunumu sırasında partisinin üyeleriyle birlikte (Şarku'l Avsat)
İlerleme ve Sosyalizm Partisi Genel Sekreteri Nebil bin Abdullah, partinin önerilerinin sunumu sırasında partisinin üyeleriyle birlikte (Şarku'l Avsat)
TT

Fas İlerleme ve Sosyalizm Partisi, aile hukukunda değişiklik yapılmasına ilişkin yasa tasarısı sundu

İlerleme ve Sosyalizm Partisi Genel Sekreteri Nebil bin Abdullah, partinin önerilerinin sunumu sırasında partisinin üyeleriyle birlikte (Şarku'l Avsat)
İlerleme ve Sosyalizm Partisi Genel Sekreteri Nebil bin Abdullah, partinin önerilerinin sunumu sırasında partisinin üyeleriyle birlikte (Şarku'l Avsat)

Muhalefette yer alan Fas İlerleme ve Sosyalizm Partisi, erkekler ve kadınlar arasındaki bekleme süresine (İddet müddeti)  karşı eşitlik öngören bir öneri sundu. Parti, Rabat'taki genel merkezinden yapılan basın açıklamasında, Aile Kanunu'nda (yasa) değişiklik yapılarak bekleme süresi meselesinin gözden geçirilmesi ve "geleneksel algının dışına çıkılması" yönündeki önerilerine yer verdi. Açıklamada “Kadın ile erkek arasındaki eşitlik ilkesinin uygulanmasında modern bilimsel yöntemlere başvurularak gebelik olup olmadığının tespiti sağlanmaktadır” ifadelerinde bulundu.

Sol parti, eşler arasında eşitliğin sağlanmasının, eşlerin aynı süre içinde yeni bir evlenme hakkı kazanmasını gerektirdiğini dikkate alarak, erkeklerin de bekleme döneminde evlenmelerine izin verilmemesi” çağrısında bulundu. “Kanıtlanmış bir hamilelik durumunda yeterli zaman ayırıp uygun kararı verebilmeleri için her ikisi için de geçerli olan aynı yasal gereklilikler uygulanmalıdır” dendi.

Aynı bağlamda parti, “kadının boşandıktan sonra bekleme süresi boyunca erkeğin insafına kalmaması için boşanmanın her durumda geri dönülemez olmasını öngörerek eşitliğin sağlanması” çağrısında bulundu. “Kocanın, cayılabilir boşanma yöntemiyle boşadığı karısını geri istemesi halinde iki adil tanıkla yetinmesinin yeniden gözden geçirilmesi ve kadının bunu kabul etmemesi halinde ise anlaşmazlık usulüne başvurma zorunluluğunun olması” gerektiğini vurguladı.

Parti, reşit olmayan evlilik konusuna ilişkin olarak da, reşit olmayan evliliklerin mutlak olarak yasaklanması çağrısında bulunarak, çocuk yaşta evlilik olgusunun arttığını ve resmi olarak açıklanan istatistiklere göre bu durumun rahatsız edici bir şekilde rekor seviyelere ulaştığını belirtti. Parti açıklamasında Fas’ın toplumsal dönüşümlerin tersi yönde gerilediğini, bu olgunun, çocuk haklarını bariz bir şekilde ihlal ettiğini, ailelerin istikrarını ve dengesini tehdit ettiğinin altını çizdi.

Bu nedenle Fas Aile Kanunu'nda evlenme yaşının 18 olarak belirlenmesine atıfla “Evlenme yaşında istisnanın bir kez ve tamamen kaldırılması acil ve gerekli hale geldi. Ancak istisna, hakimin reşit olmayan kişinin evliliğini onaylamasına olanak sağlamalı” ifadelerine yer verdildi.

Partinin hazırladığı yasa tasarısı göz önüne alındığında, reşit olmayan birinin evliliği, şu veya bu şekilde çağdaş kölelik türlerine yakın ve insan ticaretinin bir tezahürünü bünyesinde barındırdığı bu da, bununla mücadele etmek için ihtiyati cezalar düzenlenerek bunun suç sayılmasını gerektirdiği vurgulandı.
İlerleme ve Sosyalizm Partisi, çok eşlilik konusunda da aşılması gereken sorunlardan biri olduğunu belirterek, kadına yönelik ayrımcılığın ve yasal şiddetin en kötü biçimlerinden birini bünyesinde barındırdığı gerekçesiyle çok eşliliğin yasaklanması çağrısında bulundu. Parri açıklamasında “Çok eşlilik, kadınların onurunu ve insanlığını aşağılıyor ve köleliğin tezahürlerini sürdürüyor. Yeni politika, kadın ve erkek eşitliğine ilişkin tüm gereklilikleri derinlemesine ele alıyor" ifadelerini kullandı.

Parti ayrıca, ailenin sorumluluğunun karı ve kocaya eşit dağıtılması çağrısında da bulundun. Sorumluluğun eşit dağıtılması, karı koca arasında herhangi bir hiyerarşinin olmaması ve dolayısıyla mevcut kanunun bir dizi hükmünde yer alan vesayet kavramının bulunmaması anlamına geliyor.

İlerleme ve Sosyalizm Partisi, yasa tasarısı önerisinde ayrıca kadınları erkeklere kıyasla aşağı konuma yerleştirecek modası geçmiş geleneksel kavramlardan, dilsel formüllerden ve onları her kurumda salt bir nesne haline getirecek (zevk objesi gibi) kavramsal çerçevenin gözden geçirilmesi gerektiğini de vurguladı.

Soyun kanıtlanması konusunda parti, evlilik dışı doğan çocukların korunmasının ve temel haklarının eşit temelde güvence altına alınmasının gerekli hale geldiğini göz önünde bulundurarak, evlilik dışı doğan çocukların soyunun kanıtlanmasında genetik uzmanlığının benimsenmesi çağrısında bulundu. Tüm çocuklar arasında nesep ve soy arasındaki ayrımın kaldırılmasını hedefleyen parti açıklamasında, bunların hem baba hem de anne ile ilgili etkileri, daha sonra nesep ispatı için genetik uzmanlığın belirlemesi, biyolojik ebeveynleri arasındaki ilişkinin çerçevesi ne olursa olsun çocuğun bu hakkının korunması ve böylece nesep (soy bağı) ediniminden doğan tüm hakları elde etmesi gerektiğini de belirtildi. Masrafların karşılanması mümkün olmadığı takdirde bu testin yapılması için devletin masraflarını üstlenmesi gerektiği de vurgulandı.

Parti, biyolojik babanın kendi soyunu tanımayı reddetmesi durumunda bunun açık bir ayrımcılık ve çocuk haklarının ihlali anlamına geldiğini belirterek, biyolojik babanın her türlü hukuki, mal, ahlaki  haklardan muaf olarak, tüm sorumluluğu anneye yüklemesinin ayrımcılık teşkil ettiğini değrlendirdi.

Başka bir bağlamda parti, çok sayıda boşanmayı göz önüne alarak, uzlaşma kurumunda reform yapılması ve bir sosyal arabuluculuk mekanizması oluşturulması çağrısında bulundu. Bugün, adli tahkime başvurmadan önce aile uyuşmazlıklarında danışma biçimlerinin güçlendirilmesine ve çeşitlendirilmesine katkıda bulunulması gerektiğini , geçmişte uzlaşma sürecine gölge düşüren dengesizlikleri dikkate almak için aile arabuluculuğunun çerçevesini düşünmenin gerekli hale geldiği sonucuna vardı.


Fransa, Lübnan'ı İsrail'e karşı savaş konusunda uyardı

Başkan Macron, 11 Kasım'da Larchet ile el sıkışırken- yanında Yael Braun- Pivet var (EPA)
Başkan Macron, 11 Kasım'da Larchet ile el sıkışırken- yanında Yael Braun- Pivet var (EPA)
TT

Fransa, Lübnan'ı İsrail'e karşı savaş konusunda uyardı

Başkan Macron, 11 Kasım'da Larchet ile el sıkışırken- yanında Yael Braun- Pivet var (EPA)
Başkan Macron, 11 Kasım'da Larchet ile el sıkışırken- yanında Yael Braun- Pivet var (EPA)

Fransız güvenlik heyetinin, Lübnan-İsrail sınırında kötüleşen güvenliği görüşmek üzere bu hafta İsrail'e gitmesi bekleniyor. Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Savunma ve Dışişleri Bakanları ve Macron'un kişisel temsilcisi eski Bakan Jean-Yves Le Drian'ın da aralarında bulunduğu üst düzey yetkililer, İsrail ile "açık bir savaş" konusunda doğrudan uyarılarda bulunmak üzere Beyrut'a gitmişti.

Lübnan tarafına göre Batı'nın baskısı yalnızca İsrail ile Hizbullah arasındaki "çatışmaların" sona erdirilmesiyle sınırlı kalmıyor, aynı zamanda 1701 sayılı Uluslararası Karar'a uyulmasının gerekliliğini de vurguluyor. Batılılar, uluslararası kararın Lübnan-İsrail sınırından Litani Nehri'ne kadar uzanan bölgeden silah ve savaşçıların çekilmesini öngören sekizinci maddenin uygulanmasını istiyor.

Hizbullah, medya kuruluşları aracılığıyla Fransa'ya karşı bir kampanya başlatmış ve Fransa’yı, "İsrail gündemini" uygulamaya zorlamakla suçlamıştı. Bu gündemin hükümlerinden biri de 1701 sayılı Uluslararası Karar'a uyulmasının zorunlu hale getirecek adımların atılmasını da kapsıyor.

Tel Aviv'deki kaynaklar ise Fransız heyetinin İsrailli yetkililerle Hizbullah'la füze alışverişini durdurmak ve durumun kapsamlı bir savaşa dönüşmesini önlemek için istişarede bulunacağını söyledi. Kaynaklar, Fransız heyetinin her iki tarafın da onayıyla ve ateşkesin gerçekleşmesi halinde resmi makam olacak Lübnan hükümetinin bilgisi dahilinde bu adımın atıldığı belirtiyor.


Tunus’ta yargı muhalefete baskı aracı mı?

Avukat Delile Musaddık’a verilen destekten bir görüntü (Tunus Kurtuluş Cephesi web sitesi)
Avukat Delile Musaddık’a verilen destekten bir görüntü (Tunus Kurtuluş Cephesi web sitesi)
TT

Tunus’ta yargı muhalefete baskı aracı mı?

Avukat Delile Musaddık’a verilen destekten bir görüntü (Tunus Kurtuluş Cephesi web sitesi)
Avukat Delile Musaddık’a verilen destekten bir görüntü (Tunus Kurtuluş Cephesi web sitesi)

Tunus’ta “Devlet güvenliğine karşı komplo” davası sanıklarının savunma heyetinde bulunan Avukat Delile Musaddık Bin Mubarek, bir TV kanalında siyasi tutuklular hakkında yaptığı açıklamaların ardından (Salı günü) Tunus Asliye Mahkemesi'nde hakim karşısına çıktı. Kanal çalışanı Gazeteci Burhan Besis de aynı dava kapsamında yargılanacak.

Musaddık ve diğer siyasi aktivistlere yönelik baskılara karşı Tunus muhalefeti “Ulusal Kurtuluş Cephesi” (Salı günü) çatısı altında örgütlendi. Cephe, sanıklara destek olmak ve Musaddık'ın 54 Sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi kapsamında maruz kaldığı sistematik taciz ve hedef gösterme olayını kınamak için “Devlet güvenliğine karşı komplo kurmak” davasının görüldüğü Asli Mahkemesi önünde bir dayanışma standı kurdu.

Bu bağlamda Ulusal Kurtuluş Cephesi Başkanı Ahmed Necib eş-Şabi, aralarında İslam Hamza ve Abdülaziz es-Seyd'in de bulunduğu çok sayıda avukatın, siyasi meseleler dolayısıyla yaptıkları açıklamalara binaen soruşturmaya dahil edildiğini açıkladı. Şabi, bunun "ifade özgürlüğünün daha da kuşatılması ve avukatların seslerini susturmak amacıyla hedef alınması, kanunun savunmaya tanıdığı dokunulmazlığın açık bir ihlali" anlamına geldiğini söyledi.

Tunus yargısının devlet güvenliğine karşı komplo dosyasına ilişkin bilgilerin yayınlanmasını yasaklayan bir karar çıkarması ve aralarında Delile Musaddık’ın kardeşinin ve Cevher Bin Mubarek’in de bulunduğu çok sayıda siyasinin tutuklanması üzerine özel açıklamalarda bulunan çok sayıda avukata da dava açılması dikkat çekiyor. Nahda Hareketi’nin lideri Raşid Gannuşi,  Cumhuriyetçi Parti lideri İsam eş-Şabi, ev hapsinde ve açlık grevinde bulunuyor.
Avukatlar, tüm tutukluların 6 ay tutuklu kalmalarının ardından tutuklular hakkında soruşturma açılmasını ve haklarındaki suçlamaların hukuki delillere dayandırılarak doğru bir şekilde belirlenmesini talep etmişti. Tutukluların bazıları için tutukluluklarının süresi ilk kez 4 ay uzatılırken, bazıları için ise ikinci kez 4 ay süreyle uzatıldı.

Öte yandan Tunus'ta bir mahkeme, avukatlarının söylediğine göre, iş insanı ve en-Necm es-Sahali Spor Kulübü’nün eski Başkanı Reda Şerafeddin’in, mali suçlar nedeniyle tutuklu yargılanmasına karar verdi. Avukat Cemal el-Haci, Şerafeddin’in "kara para aklama, gümrük ve bankacılık ve vergi kaçakçılığı suçlamalarıyla karşı karşıya olduğunu" söyledi.

Sağlık sektörünün tanınmış isimlerinden olan iş insanı ve eski Milletvekili Şerafeddin, 26 gün önce devlet güvenliğine karşı komplo kurma şüphesiyle soruşturma kapsamında tutuklanmış ancak kendisine herhangi bir suçlama yöneltilmemişti. Avukatı, özel Şems FM radyosuna, savunma ekibinin Şerafettin'den ne istendiğini öğrenmek için gümrüklere uzlaşma talebinde bulunduğunu söyledi.

Onlarca siyasetçi ve iş insanı, mali yolsuzluk ve devlet güvenliğine karşı komplo kurma şüphesiyle aylardır Tunus hapishanelerinde tutuklu bulunuyor. Ancak muhalefet suçlamaların uydurma ve siyasi olduğunu söylüyor ve Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said'i yargıya baskı uygulamakla suçluyor.

Bu arada 2021'den önce mevcut siyasi rejimi deviren Said, "devrimin gidişatını düzeltmek ve devlet kurumlarındaki yolsuzluk ve kaosla mücadele etmek" istediğini yineliyor.


Hamas’ın rehineleri serbest bırakmadan önce uyuşturucu madde verdiği öne sürüldü

Hamas tarafından serbest bırakılan rehinelere Uluslararası Kızılhaç ekipleri eşlik etti.
Hamas tarafından serbest bırakılan rehinelere Uluslararası Kızılhaç ekipleri eşlik etti.
TT

Hamas’ın rehineleri serbest bırakmadan önce uyuşturucu madde verdiği öne sürüldü

Hamas tarafından serbest bırakılan rehinelere Uluslararası Kızılhaç ekipleri eşlik etti.
Hamas tarafından serbest bırakılan rehinelere Uluslararası Kızılhaç ekipleri eşlik etti.

Gazze'de bir hafta süren ateşkesin ardından serbest bırakılan onlarca rehinenin, sakin ve mutlu görünmeleri için Hamas tarafından uyuşturucu verildiği öne sürüldü. Söz konusu iddia dün İsrailli bir yetkiliden geldi.

İsrailli yetkililer, Hamas militanlarının 7 Ekim'de İsrail'in güneyine düzenledikleri saldırı sırasında yaklaşık 240 kişiyi rehin alarak Gazze'ye götürdüklerini bildirdi. Saldırıda çoğu sivil bin 200'den fazla kişi öldü.

Rehin tutulanların büyük bir kısmı Katar'ın arabuluculuğunda gerçekleşen bir ateşkesle serbest bırakıldı. Ateşkes sırasında çatışmalar durdu ancak sakinlik geçen cuma günü sona erdi. Hamas'ın medya ofisi İsrail saldırılarında çoğunluğu sivil 16 bin 200'den fazla kişinin öldüğünü açıkladı. İsrail Sağlık Bakanlığı rehine dosyası sorumlusu Hagar Mazrahi, milletvekillerine yaptığı açıklamada, geçen ay serbest bırakılan bazı rehinelerin uyuşturulduğunu, sakinleştirici ilaçların verildiğini öne sürdü.

Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgilere göre Mazrahi söz konusu açıklamayı parlamentonun sağlık komitesi toplantısında yaptı.

Söz konusu bilgilerin kan testleri veya kişilerin ifadelerine dayanıp dayanmadığı belirtilmediği gibi kaç kişiyle bu konunun konuşulduğu da açıklanmadı. 

Mazrahi, "Onlara ayrıca iyi bir şekilde ayrılabilmeleri için serbest bırakılmadan önce bazı yiyecekler verdiler" dedi.

80 İsrailli, ateşkes anlaşması kapsamında, İsrail hapishanelerindeki 240 Filistinli mahkum karşılığında serbest bırakıldı. Ateşkesten önce dört rehine serbest bırakılmıştı ve İsrail ordusu, Gazze'de gerçekleştirdiği kara operasyonunda bir askeri kurtardığını duyurdu.

İsrail yetkililer, Hamas'ın elinde halen 138 kişinin rehin tutulduğunu belirtiyor.


Netanyahu: Rehinelerden cinsel istismar ve benzeri görülmemiş zalimce tecavüz vakalarını duydum

İsrailli rehineler, 28 Kasım’da Hamas’ın serbest bırakmasının ardından Tel Aviv bölgesindeki Ramat Gan’da bulunan Şeba Tıp Merkezi’ne geldi (AFP)
İsrailli rehineler, 28 Kasım’da Hamas’ın serbest bırakmasının ardından Tel Aviv bölgesindeki Ramat Gan’da bulunan Şeba Tıp Merkezi’ne geldi (AFP)
TT

Netanyahu: Rehinelerden cinsel istismar ve benzeri görülmemiş zalimce tecavüz vakalarını duydum

İsrailli rehineler, 28 Kasım’da Hamas’ın serbest bırakmasının ardından Tel Aviv bölgesindeki Ramat Gan’da bulunan Şeba Tıp Merkezi’ne geldi (AFP)
İsrailli rehineler, 28 Kasım’da Hamas’ın serbest bırakmasının ardından Tel Aviv bölgesindeki Ramat Gan’da bulunan Şeba Tıp Merkezi’ne geldi (AFP)

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, son günlerde İsrail ile Hamas arasındaki ateşkes sırasında serbest bırakılan rehinelerle yaptığı toplantıda, cinsel istismar hakkında ‘yürek burkan hikayeler’ duyduğunu iddia etti.

Şarku’l Avsat’ın Reuters’tan aktardığı habere göre, Netanyahu dün düzenlediği basın toplantısında, “Sizin de duyduğunuz gibi, ben de cinsel istismar ve benzeri görülmemiş zalimce tecavüz vakalarını duydum” dedi.


Hamas: Biden'ın direnişçilerimize yönelik "cinsel taciz" iddialarını benimsemesini kınıyoruz

ABD Başkanı Joe Biden (AA)
ABD Başkanı Joe Biden (AA)
TT

Hamas: Biden'ın direnişçilerimize yönelik "cinsel taciz" iddialarını benimsemesini kınıyoruz

ABD Başkanı Joe Biden (AA)
ABD Başkanı Joe Biden (AA)

Hamas'tan yapılan yazılı açıklamada, Biden’ın ABD’nin Boston şehrinde düzenlediği seçim mitinginde, "Hamas'ın 7 Ekim saldırılarında İsrailli kadınlara tecavüz ettiğine" yönelik raporların varlığına ilişkin söylemlerine değinildi.

Açıklamada, "ABD Başkanı Biden'ın, kahraman direnişçilerimizi 7 Ekim’deki Aksa Tufanı saldırıları sırasında cinsel şiddet ve tecavüz ile suçlama girişimi olan asılsız siyonist iddiaları benimsemesini şiddetle kınıyoruz." ifadesi kullanıldı.

"Ucuz siyonist propaganda"

Biden’ın “ucuz siyonist propaganda” yaptığı ifade edilen açıklamada, "Asgari düzeyde tarafsızlığa sahip olması gereken bir lider için bunu yeni bir ahlaki düşüş olarak görüyoruz." değerlendirmesinde bulunuldu.

Açıklamada, uluslararası medya kuruluşlarına "siyonist iddiaların asılsız olduğunu ortaya çıkarma" çağrısı yapıldı.

Hamas’ın İsrailli esirlere iyi davrandığı hatırlatılan açıklamada, İsrail’in suçlamalarına ilişkin, "Bu bariz yalanın tekrarlanması, İsrail işgal ordusunun ABD silahlarıyla halkımıza karşı uyguladığı savaş suçunu, soykırımı ve etnik temizliği örtbas etmeye yönelik siyonist tutumdur." ifadesine yer verildi.

İsrail’in Hamas mensuplarını 7 Ekim saldırılarında "tecavüz ve cinsel şiddet uygulamakla" itham etmesine karşı Hamas’tan 4 Aralık'ta yapılan açıklamada, İsrail’in asılsız iddialarının "Hamas’ın İsrailli esirlere insanca muamele etmesini örtmeye çalıştığı umutsuz bir girişim" olduğu belirtilmişti.

Hamas ile İsrail’in Gazze’de “çatışmalara insani ara” ve esir takası uzlaşısı kapsamında, İsrailli esirlerin serbest bırakıldığı sırada Hamas’ın silahlı kanadı İzzeddin el-Kassam Tugayları mensuplarıyla gülümseyerek samimi tavırlar sergilediği görülmüştü.

İsrail makamlarının kasım ayında yaptığı bir soruşturmada, "7 Ekim'de gerçekleşen saldırılarda Filistinli silahlı kişilerce kadınlara tecavüz edildiği yönünde tanık ifadelerinin bulunduğu binlerce videonun toplandığı" öne sürülmüştü.

Haaretz gazetesi, 18 Kasım'da polis soruşturmasına dayandırdığı haberinde, bir İsrail helikopterinin, 7 Ekim'de İsrail içine sızan Hamaslıların yanı sıra bölgede düzenlenen müzik festivaline katılan sivillere ateş açtığını yazmıştı. Festivalde 364 kişinin öldürüldüğü ifade edilmişti.


Hamas: Gazze'deki İsrailli esirlerin hayatından Netanyahu sorumlu

(AA)
(AA)
TT

Hamas: Gazze'deki İsrailli esirlerin hayatından Netanyahu sorumlu

(AA)
(AA)

Hamas yöneticilerinden Usame Hamdan, düzenlediği basın toplantısında, Gazze’deki İsrailli esirlerin, İsrail ordusunun saldırıları nedeniyle ölüm riski taşıdıklarını söyledi.

Hamdan, "Esir takası anlaşmasının tamamlanmasının engellenmesi ve Gazze’ye saldırıların yeniden başlatılması nedeniyle Hamas, esirlerin hayatından tamamen Netanyahu'yu sorumlu tutuyor." dedi.

Esir takasına işaret eden Hamdan, İsrail’in Gazze Şeridi’ne yönelik saldırılarını durdurmadığı müddetçe hiçbir esir takası veya müzakerenin mümkün olmadığına vurgu yaptı.

Hamdan, İsrail’in Filistin halkını Gazze’den zorla göç ettirmeyi planladığı uyarısında bulunarak "Bu planlara dahil olan herkes, ne kadar iyi niyetli olursa olsun, soykırım ve tehcir suçunun ortağıdır." diye konuştu.

İsrail Başbakanı Netanyahu’nun hedeflerinin "ulaşılmaz olduğunu" belirten Hamdan, Netanyahu ve İsrail ordusunun intikam dürtüsüyle ve kana susamış bir şekilde hareket ettiğini vurguladı.

Hamdan, Netanyahu’nun zafer kazanmaktan uzak olduğunu, mevcut durumun, yenilgisinin ve savaş suçlusu olarak yargılanmasının bir başlangıcı olduğunu belirtti.

Netanyahu’nun asıl hedefinin Filistin halkını ortadan kaldırmak olduğunu söyleyen Hamdan, bunun mümkün olmadığının altını çizdi.

Hamdan, iki aydır Netanyahu ve İsrail ordusunun zafer imajı çizemediğine işaret ederek "Savaş ne kadar uzun sürerse sürsün, zafer, Netanyahu ve ordusu için gerçekleşmeyecek bir hayal, bunun için hazırlıklarımızı yaptık." ifadesini kullandı.