Gazze Ateşkesi: Hamas ile İsrail arasındaki kazanımlar ve kayıplar

İsrail bombardımanının ardından Gazze Şeridi'nden dumanlar yükseliyor. (AP)
İsrail bombardımanının ardından Gazze Şeridi'nden dumanlar yükseliyor. (AP)
TT

Gazze Ateşkesi: Hamas ile İsrail arasındaki kazanımlar ve kayıplar

İsrail bombardımanının ardından Gazze Şeridi'nden dumanlar yükseliyor. (AP)
İsrail bombardımanının ardından Gazze Şeridi'nden dumanlar yükseliyor. (AP)

47 gün süren çatışmaların ardından, Mısır-Katar arabuluculuğu ve ABD'nin desteğiyle, Gazze Şeridi'ndeki ilk “insani mola” dört günlük bir süre ile yarın yürürlüğe girecek. Bölgesel ve uluslararası beklentiler dahilinde İsrail ile Hamas’ın farklı hesapları olsa da “ateşkese giden uzun ve çetrefilli yolda sadece bir adım" olarak görünen bu insani moladan elde edilen ve elde edilebilecek çeşitli kazanımlar bulunuyor.

22 Kasım Çarşamba günü (dün) İsrail ile Hamas ateşkes konusunda anlaştı. Gazze'deki Sağlık Bakanlığı'nın istatistiklerine göre, İsrail ordusunun Gazze Şeridi'ne yönelik eşi benzeri görülmemiş bombardımanında çoğu çocuk ve kadın olmak üzere 14 binden fazla kişinin hayatını kaybetmesinden yedi hafta sonra ilk kez bir ilerleme kaydedildi. Yaşamını yitirenlerin yanı sıra 33 binden fazla kişi de yaralandı ve büyük bir bölümü yıkılan Gazze Şeridi’nin yaklaşık 1,7 milyon sakini yerinden edildi.

İsrailli hükümet yetkilileri ve Hamas Hareketi liderleri tarafından yapılan açıklamalara göre, iki tarafın üzerinde anlaştığı ve yarın (cuma) yürürlüğe girecek olan insani ateşkes, çatışmaların duracağı dört günlük bir süreci içeriyor. Bu süreçte Hamas Hareketi Gazze'de aralarında kadın ve çocukların da bulunduğu 50 esiri yetkililere teslim edecek. Buna karşılık İsrail de hapishanelerde bulunan çoğu kadın ve çocuk olmak üzere 150 Filistinliyi serbest bırakacak. Hamas'ın dört gün sonunda ek olarak 10 İsrailli esiri bırakması halinde bir gün daha ateşkes ilan edilecek. Ateşkes sürecinde yüzlerce tır insani ve tıbbi yardım ile yakıtın Gazze Şeridi'ne girişine de izin verilecek.

(foto altı) Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi ve Katar Emiri Şeyh Temim bin Hamad, bu ay Kahire'de bir görüşme gerçekleştirdi. (Mısır Cumhurbaşkanlığı)
Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi ve Katar Emiri Şeyh Temim bin Hamad, bu ay Kahire'de bir görüşme gerçekleştirdi. (Mısır Cumhurbaşkanlığı)

Ateşkese giden yol

Ateşkese giden yol, 7 Ekim'de İsrail ile Hamas arasında askeri çatışmaların patlak vermesinin ilk saatlerinden itibaren, Mısır ve Katar'ın çatışmanın iki tarafı arasında arabuluculuk başlatmaya istekli olduklarını ilan etmesiyle başladı. Bu durum, ABD yönetimi tarafından övgüyle karşılandı ve iki ülkenin liderleriyle tekrarlanan temaslarla pekiştirildi.

Geçtiğimiz haftalarda Kahire ve Doha'da ilgili taraflar arasında onlarca toplantı ve görüşme gerçekleşti. ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken'in Mısır ve Katar ziyaretinin yanı sıra iki ülke, ABD Merkezi İstihbarat Teşkilatı (CIA) Direktörü William Burns'ü de kabul etti. İsrail basınında çıkan haberlere göre İsrail İç İstihbarat Servisi Şin Bet (Şabak) Başkanı Ronen Bar, üst düzey Mısırlı yetkililerle ‘takas anlaşmasını’ görüşmek üzere bu ayın ortasında Mısır'ı ziyaret etti. Bu toplantılar İsrail tarafıyla kapsamlı temasları da içeriyordu.

İsrail Dış İstihbarat Servisi Mossad Başkanı David Barnea da Hamas tarafından tutulan esirlerin serbest bırakılmasına yönelik devam eden çabaları görüşmek üzere geçtiğimiz Ekim ayı sonunda Katar'ı ziyaret etti. Katar Başbakanı Şeyh Muhammed bin Abdurrahman Al Sani ile bir toplantı yapmak üzere 9 Kasım'da CIA Direktörü ile birlikte yeniden Katar’a gitti.

Kahire ve Doha, Hamas Hareketi’nin liderleriyle kapsamlı temaslarda bulundu. Zira Doha'da hareketin daimî bir ofisi bulunuyor ve siyasi ofisin en önde gelen liderlerinin çoğu burada ikamet ediyor.

İsmail Heniyye başkanlığındaki Hamas liderlerinden oluşan bir heyet 9 Kasım’da Mısır'ı ziyaret etti ve burada Mısır İstihbarat Servisi Başkanı’yla Gazze Şeridi'ndeki mevcut durumu görüşmek üzere bir toplantı gerçekleştirdi.

Hamas heyetinin ziyareti, Kahire'de Mısır-Katar zirvesinin arifesinde gerçekleşti. Ziyaret, hem Filistin direniş hareketinin Mısırlı ve Katarlı arabulucularla devam eden koordinasyonuna, hem de Kahire ile Doha arasındaki koordinasyona ilişkin açık imalar taşıyordu.

Mısır-Katar koordinasyonu

Eski Mısır Dışişleri Bakan Yardımcısı Hüseyin Haridi, Mısır-Katar koordinasyonun önemine ve bunun “çatışan rollerden ziyade onları bütünleştirmede” oynadığı role dikkat çekerek “Ateşkes çalışmalarını tamamlamak için gösterilen koordinasyon ve yorulmak bilmez çabalar, iki ülke hükümetlerinin takdirinedir” dedi.

Haridi, Şarku'l Avsat'a yaptığı açıklamada, ABD'nin Mısır-Katar arabuluculuk sürecine verdiği desteğin, özellikle İsrail'in geçtiğimiz haftalarda anlaşmayı tamamlamaktan tekrar tekrar geri çekilmesi ışığında “açık bir etki yarattığını” belirtti. Anlaşmanın uygulanmasının ve çatışmanın her iki tarafının da anlaşmanın tüm hükümlerine bağlılığının önemini vurgulayan Haridi, anlaşmanın, Gazze Şeridi sakinlerine insani alan açması ve daha büyük miktarlarda yardım getirme fırsatı sağlaması nedeniyle “tüm taraflara hizmet ettiğini” belirtti. Haridi’ye göre söz konusu anlaşma aynı zamanda Hamas'ın siyasi ve askeri liderlerine, yaklaşmakta olan durumla başa çıkmak için düzenlemeler yapma olanağı sağlıyor.

Haridi, İsrail düzeyinde “ateşkesin, Gazze'deki esirlerin ailelerinin kimin serbest bırakılacağını gördüklerinde İsrail hükümetine daha fazla baskı uygulayabileceğine” inanıyor. Haridi, “Devam eden bombardımanların esirler üzerindeki olumsuz etkisinden bahsediyorlar. Bu nedenle, daha fazla esirin serbest bırakılmasını sağlamak amacıyla ateşkesin uzatılması için baskı yapma fırsatı sağlanabilir” ifadelerini kullandı.

İsrail’in istatistiklerine göre Hamas, İzzeddin el-Kassam Tugayları’nın 7 Ekim'de İsrail'e sızarak bin 200 kişinin ölümüyle sonuçlanan sürpriz saldırısında Gazze'ye götürdüğü 240'tan fazla kişiyi esir tutuyor.

Geçtiğimiz ay Mısır-Katar arabuluculuğu, Hamas'ın elinde tuttuğu iki İsrailli esirin serbest bırakılmasını başardı. Bundan üç gün önce Katar, Amerikan vatandaşlığına sahip bir anne ve kızını da serbest bıraktırmayı başarmıştı.

Nefes kesen fırsat

Filistinli diplomat ve eski Mısır Büyükelçisi Dr. Barakat el-Farra ise Gazze Şeridi sakinlerini “ateşkes anlaşmasının ilk kazananları” olarak değerlendirdi. Ateşkesin, geçici de olsa, Gazze Şeridi'nde 47 gündür süren “acımasız ve benzeri görülmemiş” bombardımanın ardından bir nefes alma fırsatı olacağına işaret eden el-Farra, “Gazze Şeridi'ne giden yardım tırlarının sayısı günlük 300'e çıkacak. Bu tırlardan bazılarının taşıdığı gıda maddeleri, Gazze Şeridi'nin kuzeyinde kıtlığın eşiğindeki bölgelere dağıtılacak” dedi.

El-Farra, Şarku'l Avsat'a yaptığı açıklamalarda, saha kazanımlarına ilişkin hesaplamaların çatışmanın her iki tarafının da lehine olabileceğini ifade etti. El-Farra, “İsrail'in bu süreyi uzatmamaya çalışması bekleniyor. Çünkü İsrailli askeri yetkililerin bakış açısına göre bu, yenilginin kabulü anlamına geliyor” ifadelerini kullandı.

El-Farra'ya göre siyasi kazanımlar, İsrail'in güç ve istihbarat araçlarıyla onlara ulaşma çabalarına rağmen bunca zamandır esirleri elinde tutmayı başaran Filistin direnişinin lehine gidiyor. Kuşkusuz bu, Tel Aviv'deki savaş kabinesini, askeri hedefleri tamamlamadan ve tüm esirleri serbest bırakmadan önce herhangi bir ateşkes yapılmasının başlangıçta kesin olarak reddedilmesine rağmen, şimdi ateşkesi kabul etmeye zorladı.

El-Farra, “İsrail içi düzeyde ateşkesin ‘iki tarafı keskin bir kılıç’ olacağına inanıyor. Zira bu, esirlerin ailelerinin hükümet üzerindeki baskısını hafifletmeye katkıda bulunabilir. Ancak aynı zamanda, özellikle aşırı sağcı bakanların anlaşmayı reddetmesi ışığında hükümet oluşumunda çatlaklara da yol açabilir. İsrail hükümeti, hükümet yetkililerinin kaderini ve siyasi geleceklerini kurtarmak için içeride pazarlanabilecek bir zafer arayışı içinde. İşte İsrail’i askeri operasyonları yeniden başlatmak için ateşkesi yenilememeye sevk eden şey budur” ifadelerini kullandı.



Gazze savaşının geleceğine dair 4 senaryo

İsrail'in Gazze'ye düzenlediği saldırılarda toplamda en az 37 bin 658 kişi öldürülürken, 86 bin 237 kişi de yaralandı (AFP)
İsrail'in Gazze'ye düzenlediği saldırılarda toplamda en az 37 bin 658 kişi öldürülürken, 86 bin 237 kişi de yaralandı (AFP)
TT

Gazze savaşının geleceğine dair 4 senaryo

İsrail'in Gazze'ye düzenlediği saldırılarda toplamda en az 37 bin 658 kişi öldürülürken, 86 bin 237 kişi de yaralandı (AFP)
İsrail'in Gazze'ye düzenlediği saldırılarda toplamda en az 37 bin 658 kişi öldürülürken, 86 bin 237 kişi de yaralandı (AFP)

Amerikan gazetesi New York Times (NYT), Gazze savaşının geleceğine dair 4 senaryoyu inceledi.

İsrail ordusunun Refah'taki kara harekatı sürerken, ABD bir yandan da Hizbullah'la topyekun savaş ihtimalinden endişeleniyor. 

Ateşkes ve rehine takası sürecinde de henüz somut bir ilerleme sağlanmadı. NYT, Gazze savaşındaki bazı belirsizliklere de dikkat çekerek, bölgenin geleceğine dair 4 senaryoyu masaya yatırdı. 

1 - Gazze'de küçük çaplı baskınlar sürebilir

Analizde, İsrail'in Refah'taki kara harekatını tamamlaması durumunda, bunun ardından bölgede küçük çaplı rehine kurtarma operasyonları düzenleyebileceği belirtildi. 

Haberde, İsrail'in 8 Haziran'da düzenlediği kanlı rehine operasyonu da hatırlatıldı. Gazze Şeridi'ndeki Nusayrat mülteci kampında iki noktaya düzenlenen operasyonda, 4 rehine kurtarılmıştı. 

Ancak operasyonda yüzlerce Filistinlinin kanı dökülmüştü. Gazze Sağlık Bakanlığı, en az 274 Filistinlinin öldürüldüğünü, 698 kişinin de yaralandığını bildirmişti.

NYT, kısa çaplı operasyonların buna benzer rehine kurtarma harekatlarını içerebileceğine işaret etti. 

Ayrıca İsrail ordusunun, Hamas'ın belirli bölgelerde tekrar güç kazanmasını önlemek için Gazze'deki mahallelere kısa süreli baskınlar düzenlemeye devam edebileceği belirtildi. 

2 - Gazze'de iktidar boşluğu oluşabilir

İkinci senaryoda, İsrail'in Gazze'nin büyük bir bölümünden askerlerini çekerek, Hamas'ın hakimiyetini sürdürmesine izin verebileceği ifade edildi. 

İsrail ordusunun baskınlarla Hamas'ın eski gücüne kavuşmasını engelleyebileceği belirtilirken, bunun başka çetelerin ve grupların örgütle rekabete girişmesine ve Gazze'de bir iktidar boşluğu oluşmasına yol açabileceğine dikkat çekildi. 

Bu durumun Gazze'nin yeniden inşasını, insani yardım tedarikini ve sivillerin evlerine dönmesini zorlaştırabileceği değerlendirmesi yapıldı. 

Bu senaryoda İsrail'in silah kaçakçılığını engellemek için Gazze'nin Mısır sınırını kontrol altında tutması da öngörülüyor. Ayrıca İsrail'in, Gazze'nin kuzeyiyle güneyini birbirinden ayıran bir hat kurarak burada asker konuşlandırmayı sürdürebileceği belirtildi. 

3 - Hizbullah'la savaşa girilebilir veya gerginlik azaltılabilir

İsrail ordusunun, kuzeydeki Lübnan sınırına daha fazla asker sevk ederek Hizbullah'la geniş çaplı bir savaşa girebileceği yorumu yapıldı. 

Bölgeye asker yığılması, Hizbullah'ın saldırılarını artırmasıyla sonuçlanabilir, bu da topyekun bir savaşa dönüşebilir. 

Öte yandan Gazze'de çatışmaların azaltılmasının, Hizbullah'la gerginliği hafifletebileceğine dikkat çekildi.

Hizbullah lideri Hasan Nasrallah, şubattaki açıklamasında Gazze'deki savaş durduğunda saldırıları sonlandıracaklarını belirtmişti. 

4 - Biden yönetimiyle gerginlik sürebilir

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, dünkü açıklamasında Gazze'deki birliklerin çoğunu Hizbullah'la savaş ihtimali nedeniyle Lübnan sınırına sevk edeceklerini duyurmuştu.

Netanyahu, "Gazze'de yoğun çatışma aşaması sona ermek üzere ve Hamas'ı yok etmeden savaşı durdurmaya hazır değilim" demişti.

NYT, Netanyahu'nun bu açıklamasıyla ABD Başkanı Joe Biden'la yaşadığı sürtüşmeyi bir nebze azaltabileceğini yazdı. 

Ancak analizde, Netanyahu'nun Gazze'nin savaş sonrası yönetimine ilişkin net bir plan ortaya koymaması ve Hizbullah'la gerginliği azaltmaması nedeniyle, Tel Aviv-Washington hattında anlaşmazlığın sürebileceği ifade edildi.

Washington'ın aylardır Gazze'de somut bir alternatif oluşturması için Tel Aviv yönetimine baskı yaptığı hatırlatılırken, son dönemde Hizbullah'la çatışmaların sonlandırılması çağrısında bulunulduğu da belirtildi.  

Radikal sağcı koalisyon ortaklarından da baskı gören Netanyahu'nun bu yönde yapıcı bir tavır sergileyemediği değerlendirmesi paylaşıldı.

Independent Türkçe