Gazze Ateşkesi: Hamas ile İsrail arasındaki kazanımlar ve kayıplar

İsrail bombardımanının ardından Gazze Şeridi'nden dumanlar yükseliyor. (AP)
İsrail bombardımanının ardından Gazze Şeridi'nden dumanlar yükseliyor. (AP)
TT

Gazze Ateşkesi: Hamas ile İsrail arasındaki kazanımlar ve kayıplar

İsrail bombardımanının ardından Gazze Şeridi'nden dumanlar yükseliyor. (AP)
İsrail bombardımanının ardından Gazze Şeridi'nden dumanlar yükseliyor. (AP)

47 gün süren çatışmaların ardından, Mısır-Katar arabuluculuğu ve ABD'nin desteğiyle, Gazze Şeridi'ndeki ilk “insani mola” dört günlük bir süre ile yarın yürürlüğe girecek. Bölgesel ve uluslararası beklentiler dahilinde İsrail ile Hamas’ın farklı hesapları olsa da “ateşkese giden uzun ve çetrefilli yolda sadece bir adım" olarak görünen bu insani moladan elde edilen ve elde edilebilecek çeşitli kazanımlar bulunuyor.

22 Kasım Çarşamba günü (dün) İsrail ile Hamas ateşkes konusunda anlaştı. Gazze'deki Sağlık Bakanlığı'nın istatistiklerine göre, İsrail ordusunun Gazze Şeridi'ne yönelik eşi benzeri görülmemiş bombardımanında çoğu çocuk ve kadın olmak üzere 14 binden fazla kişinin hayatını kaybetmesinden yedi hafta sonra ilk kez bir ilerleme kaydedildi. Yaşamını yitirenlerin yanı sıra 33 binden fazla kişi de yaralandı ve büyük bir bölümü yıkılan Gazze Şeridi’nin yaklaşık 1,7 milyon sakini yerinden edildi.

İsrailli hükümet yetkilileri ve Hamas Hareketi liderleri tarafından yapılan açıklamalara göre, iki tarafın üzerinde anlaştığı ve yarın (cuma) yürürlüğe girecek olan insani ateşkes, çatışmaların duracağı dört günlük bir süreci içeriyor. Bu süreçte Hamas Hareketi Gazze'de aralarında kadın ve çocukların da bulunduğu 50 esiri yetkililere teslim edecek. Buna karşılık İsrail de hapishanelerde bulunan çoğu kadın ve çocuk olmak üzere 150 Filistinliyi serbest bırakacak. Hamas'ın dört gün sonunda ek olarak 10 İsrailli esiri bırakması halinde bir gün daha ateşkes ilan edilecek. Ateşkes sürecinde yüzlerce tır insani ve tıbbi yardım ile yakıtın Gazze Şeridi'ne girişine de izin verilecek.

(foto altı) Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi ve Katar Emiri Şeyh Temim bin Hamad, bu ay Kahire'de bir görüşme gerçekleştirdi. (Mısır Cumhurbaşkanlığı)
Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi ve Katar Emiri Şeyh Temim bin Hamad, bu ay Kahire'de bir görüşme gerçekleştirdi. (Mısır Cumhurbaşkanlığı)

Ateşkese giden yol

Ateşkese giden yol, 7 Ekim'de İsrail ile Hamas arasında askeri çatışmaların patlak vermesinin ilk saatlerinden itibaren, Mısır ve Katar'ın çatışmanın iki tarafı arasında arabuluculuk başlatmaya istekli olduklarını ilan etmesiyle başladı. Bu durum, ABD yönetimi tarafından övgüyle karşılandı ve iki ülkenin liderleriyle tekrarlanan temaslarla pekiştirildi.

Geçtiğimiz haftalarda Kahire ve Doha'da ilgili taraflar arasında onlarca toplantı ve görüşme gerçekleşti. ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken'in Mısır ve Katar ziyaretinin yanı sıra iki ülke, ABD Merkezi İstihbarat Teşkilatı (CIA) Direktörü William Burns'ü de kabul etti. İsrail basınında çıkan haberlere göre İsrail İç İstihbarat Servisi Şin Bet (Şabak) Başkanı Ronen Bar, üst düzey Mısırlı yetkililerle ‘takas anlaşmasını’ görüşmek üzere bu ayın ortasında Mısır'ı ziyaret etti. Bu toplantılar İsrail tarafıyla kapsamlı temasları da içeriyordu.

İsrail Dış İstihbarat Servisi Mossad Başkanı David Barnea da Hamas tarafından tutulan esirlerin serbest bırakılmasına yönelik devam eden çabaları görüşmek üzere geçtiğimiz Ekim ayı sonunda Katar'ı ziyaret etti. Katar Başbakanı Şeyh Muhammed bin Abdurrahman Al Sani ile bir toplantı yapmak üzere 9 Kasım'da CIA Direktörü ile birlikte yeniden Katar’a gitti.

Kahire ve Doha, Hamas Hareketi’nin liderleriyle kapsamlı temaslarda bulundu. Zira Doha'da hareketin daimî bir ofisi bulunuyor ve siyasi ofisin en önde gelen liderlerinin çoğu burada ikamet ediyor.

İsmail Heniyye başkanlığındaki Hamas liderlerinden oluşan bir heyet 9 Kasım’da Mısır'ı ziyaret etti ve burada Mısır İstihbarat Servisi Başkanı’yla Gazze Şeridi'ndeki mevcut durumu görüşmek üzere bir toplantı gerçekleştirdi.

Hamas heyetinin ziyareti, Kahire'de Mısır-Katar zirvesinin arifesinde gerçekleşti. Ziyaret, hem Filistin direniş hareketinin Mısırlı ve Katarlı arabulucularla devam eden koordinasyonuna, hem de Kahire ile Doha arasındaki koordinasyona ilişkin açık imalar taşıyordu.

Mısır-Katar koordinasyonu

Eski Mısır Dışişleri Bakan Yardımcısı Hüseyin Haridi, Mısır-Katar koordinasyonun önemine ve bunun “çatışan rollerden ziyade onları bütünleştirmede” oynadığı role dikkat çekerek “Ateşkes çalışmalarını tamamlamak için gösterilen koordinasyon ve yorulmak bilmez çabalar, iki ülke hükümetlerinin takdirinedir” dedi.

Haridi, Şarku'l Avsat'a yaptığı açıklamada, ABD'nin Mısır-Katar arabuluculuk sürecine verdiği desteğin, özellikle İsrail'in geçtiğimiz haftalarda anlaşmayı tamamlamaktan tekrar tekrar geri çekilmesi ışığında “açık bir etki yarattığını” belirtti. Anlaşmanın uygulanmasının ve çatışmanın her iki tarafının da anlaşmanın tüm hükümlerine bağlılığının önemini vurgulayan Haridi, anlaşmanın, Gazze Şeridi sakinlerine insani alan açması ve daha büyük miktarlarda yardım getirme fırsatı sağlaması nedeniyle “tüm taraflara hizmet ettiğini” belirtti. Haridi’ye göre söz konusu anlaşma aynı zamanda Hamas'ın siyasi ve askeri liderlerine, yaklaşmakta olan durumla başa çıkmak için düzenlemeler yapma olanağı sağlıyor.

Haridi, İsrail düzeyinde “ateşkesin, Gazze'deki esirlerin ailelerinin kimin serbest bırakılacağını gördüklerinde İsrail hükümetine daha fazla baskı uygulayabileceğine” inanıyor. Haridi, “Devam eden bombardımanların esirler üzerindeki olumsuz etkisinden bahsediyorlar. Bu nedenle, daha fazla esirin serbest bırakılmasını sağlamak amacıyla ateşkesin uzatılması için baskı yapma fırsatı sağlanabilir” ifadelerini kullandı.

İsrail’in istatistiklerine göre Hamas, İzzeddin el-Kassam Tugayları’nın 7 Ekim'de İsrail'e sızarak bin 200 kişinin ölümüyle sonuçlanan sürpriz saldırısında Gazze'ye götürdüğü 240'tan fazla kişiyi esir tutuyor.

Geçtiğimiz ay Mısır-Katar arabuluculuğu, Hamas'ın elinde tuttuğu iki İsrailli esirin serbest bırakılmasını başardı. Bundan üç gün önce Katar, Amerikan vatandaşlığına sahip bir anne ve kızını da serbest bıraktırmayı başarmıştı.

Nefes kesen fırsat

Filistinli diplomat ve eski Mısır Büyükelçisi Dr. Barakat el-Farra ise Gazze Şeridi sakinlerini “ateşkes anlaşmasının ilk kazananları” olarak değerlendirdi. Ateşkesin, geçici de olsa, Gazze Şeridi'nde 47 gündür süren “acımasız ve benzeri görülmemiş” bombardımanın ardından bir nefes alma fırsatı olacağına işaret eden el-Farra, “Gazze Şeridi'ne giden yardım tırlarının sayısı günlük 300'e çıkacak. Bu tırlardan bazılarının taşıdığı gıda maddeleri, Gazze Şeridi'nin kuzeyinde kıtlığın eşiğindeki bölgelere dağıtılacak” dedi.

El-Farra, Şarku'l Avsat'a yaptığı açıklamalarda, saha kazanımlarına ilişkin hesaplamaların çatışmanın her iki tarafının da lehine olabileceğini ifade etti. El-Farra, “İsrail'in bu süreyi uzatmamaya çalışması bekleniyor. Çünkü İsrailli askeri yetkililerin bakış açısına göre bu, yenilginin kabulü anlamına geliyor” ifadelerini kullandı.

El-Farra'ya göre siyasi kazanımlar, İsrail'in güç ve istihbarat araçlarıyla onlara ulaşma çabalarına rağmen bunca zamandır esirleri elinde tutmayı başaran Filistin direnişinin lehine gidiyor. Kuşkusuz bu, Tel Aviv'deki savaş kabinesini, askeri hedefleri tamamlamadan ve tüm esirleri serbest bırakmadan önce herhangi bir ateşkes yapılmasının başlangıçta kesin olarak reddedilmesine rağmen, şimdi ateşkesi kabul etmeye zorladı.

El-Farra, “İsrail içi düzeyde ateşkesin ‘iki tarafı keskin bir kılıç’ olacağına inanıyor. Zira bu, esirlerin ailelerinin hükümet üzerindeki baskısını hafifletmeye katkıda bulunabilir. Ancak aynı zamanda, özellikle aşırı sağcı bakanların anlaşmayı reddetmesi ışığında hükümet oluşumunda çatlaklara da yol açabilir. İsrail hükümeti, hükümet yetkililerinin kaderini ve siyasi geleceklerini kurtarmak için içeride pazarlanabilecek bir zafer arayışı içinde. İşte İsrail’i askeri operasyonları yeniden başlatmak için ateşkesi yenilememeye sevk eden şey budur” ifadelerini kullandı.



Sadr, Irak’ta iki ilde askeri kanadını dondurdu

Fotoğraf: AFP
Fotoğraf: AFP
TT

Sadr, Irak’ta iki ilde askeri kanadını dondurdu

Fotoğraf: AFP
Fotoğraf: AFP

Irak’ta Sadr Hareketi lideri Mukteda es-Sadr, Salı günü yaptığı açıklamada, hareketin askeri kanadı olarak bilinen “Seraya es-Selam”ın Basra ve Vasıt (Kût) vilayetlerinde faaliyetlerinin dondurulmasına karar verdiğini duyurdu. Açıklama, hareket mensuplarının bir kamu görevlisini darp ettiği görüntülerin sosyal medyada yayılmasının ardından geldi.

Irak makamları zaman zaman, belediye mevzuatına aykırı biçimde inşa edilen yapıları yıkım kararıyla kaldırıyor. Yerel halk arasında “tecevüz” olarak bilinen bu kaçak yapılar sorunu, çoğu zaman siyasi ve toplumsal gerilimlere neden oluyor.

Son olarak, sosyal medyada paylaşılan videoda Sadr Hareketi’ne bağlı kişiler olduğu belirtilen bir grup, Basra’nın merkezinde kaçak yapıların yıkımından sorumlu Makal Belediyesi Müdürü Esir el-Ubeydi’yi darbediyor. Görüntülerde, Ubeydi’nin, hareket mensuplarına ait olduğu öne sürülen kaçak bir evi yıktığı için hedef alındığı belirtiliyor. Video ülkede geniş yankı uyandırdı ve tepkiye yol açtı.

Basra’daki kaynaklara göre, yıkılan ev Sadr Hareketi’ne bağlı din adamı Şeyh Kusay el-Esedi’ye ait. El-Esedi’nin dinî eğitim gören, cuma imamı ve Seraya es-Selam’da görevli bir isim olduğu aktarılıyor. Ev, kentin en değerli bölgelerinden birinde izinsiz olarak kullanılıyordu.

Sadr’a yakınlığıyla bilinen ve X platformunda açıklama yapan “Salih Muhammed el-Iraki” isimli hesap, Seraya es-Selam’ın Basra ve Vasıt’ta altı ay süreyle “dondurulması ve tüm merkezlerin kapatılması” talimatını duyurdu. Açıklamada, kararın, “Seraya es-Selam’ın adını kirleten ihlallerin ve hakaretlerin önüne geçmek amacıyla” alındığı belirtildi.

Iraki mesajında, söz konusu davranışların “harekete karşı dış çevreler tarafından kasıtlı olarak yapılmış olabileceğini” öne sürerek “Seraya es-Selam’ın itibarı benim için varlıklarından daha önemlidir” ifadelerini kullandı.

Seraya es-Selam mensupları, 2014’ten bu yana özellikle Samarra kentinde yoğun şekilde konuşlanmış durumda. Kentte, 2006’da El Kaide tarafından bombalanan İmam Ali el-Hadi ve İmam Hasan el-Askeri türbeleri bulunuyor ve saldırının ardından bölgede mezhepsel çatışmalar patlak vermişti.

Örgütün ayrıca Bağdat ve Şii nüfusun çoğunlukta olduğu orta ve güney vilayetlerinde yaygın merkezleri bulunuyor. Hareket mensupları geçmişte de sosyal medyada Sadr’a yönelik sert eleştiriler yapan kişilere saldırmakla gündeme gelmişti.

sdvfg
Irak'ın güneyindeki Basra kentinde bulunan Şatt el-Arab sahil şeridinin önünden araçlar geçiyor (AFP)

Sadr hareketi, son hükümette ve parlamentoda temsil gücünü kaybetmiş olsa da, Seraya es-Selam ve hareket tabanı pek çok bölgede hâlâ ciddi nüfuza sahip.

Basra Valisi Esad el-İydani, saldırı sonrasında Sadr ile iletişime geçtiğini açıklayarak, “Sadr bu ihlali reddetti ve sorumluların cezalandırılacağını söyledi” dedi.

‘Mutsuz bir durumdayım’

Saldırıya uğrayan belediye yetkilisi Esir el-Ubeydi, yaşananları “mutsuz ve trajik bir durum” olarak tanımladı. Basra valisine gönderdiği ses kaydında, “Bu muameleyi hak edecek ne yaptığımı bilmiyorum” ifadelerini kullanarak korunma talep etti.

Ubeydi, görevini güvenlik güçleri ve yıkım ekipleri eşliğinde yürüttüğünü belirterek, evinin iki gündür akrabaları tarafından korunmak zorunda kaldığını anlattı. Yaptığı açıklamada, “Dört gündür uyuyamıyorum. Şikâyet için karakola gittiğimde bile hareket mensupları benden önce oradaydı” dedi.

Basra’da kaçak yapıların sayısına ilişkin net veri bulunmasa da, kentte nüfus artışı ve çarpık kentleşme nedeniyle sorun giderek büyüyor. Yerel yönetim son dönemde çok sayıda kaçak yapıyı yıktı ancak bu operasyonlar çoğu zaman bölgede gerginliklere yol açıyor.


Gazze’de hava koşullarına bağlı olumsuzluklar nedeniyle 4’ü çocuk 17 Filistinli hayatını kaybetti

32 yaşındaki Rafet Alvan (sağda) ve ailesi, Gazze şehrinde soğuk bir sabah, sahilde kurulan geçici mülteci kampında çadırlarının önünde dururken, giysileri plastik bir örtü üzerinde kurumaya bırakılmış durumda. (AP)
32 yaşındaki Rafet Alvan (sağda) ve ailesi, Gazze şehrinde soğuk bir sabah, sahilde kurulan geçici mülteci kampında çadırlarının önünde dururken, giysileri plastik bir örtü üzerinde kurumaya bırakılmış durumda. (AP)
TT

Gazze’de hava koşullarına bağlı olumsuzluklar nedeniyle 4’ü çocuk 17 Filistinli hayatını kaybetti

32 yaşındaki Rafet Alvan (sağda) ve ailesi, Gazze şehrinde soğuk bir sabah, sahilde kurulan geçici mülteci kampında çadırlarının önünde dururken, giysileri plastik bir örtü üzerinde kurumaya bırakılmış durumda. (AP)
32 yaşındaki Rafet Alvan (sağda) ve ailesi, Gazze şehrinde soğuk bir sabah, sahilde kurulan geçici mülteci kampında çadırlarının önünde dururken, giysileri plastik bir örtü üzerinde kurumaya bırakılmış durumda. (AP)

Gazze Şeridi’ndeki Sivil Savunma Müdürlüğü Sözcüsü Mahmud Basal, bölgede etkili olan şiddetli yağışların başlamasından bu yana 17’den fazla binanın tamamen çöktüğünü açıkladı.

Şarku’l Avsat’ın Filistin Safa Haber Ajansı’ndan aktardığına göre Basal, hava koşullarına bağlı olumsuzluklar nedeniyle 4’ü çocuk olmak üzere 17 kişinin aşırı soğuktan hayatını kaybettiğini, diğer can kayıplarının ise bina çökmeleri sonucu meydana geldiğini belirtti.

erf
Gazze şehrinde yağmurlu bir günün ardından su basmış bir çadırda ağlayan yerinden edilmiş Filistinli kadın (Reuters)

Basal, 90’dan fazla konut binasında tehlikeli düzeyde kısmi çökmeler yaşandığını, bunun da binlerce kişinin hayatı için doğrudan tehdit oluşturduğunu söyledi. Basal ayrıca, Gazze Şeridi’ndeki barınma merkezlerinin yaklaşık yüzde 90’ının, sel suları ve yağmur nedeniyle tamamen sular altında kaldığını ifade etti.

Tüm bölgelerde vatandaşlara ait çadırların zarar gördüğünü ve su bastığını kaydeden Basal, bunun binlerce ailenin geçici barınaklarını kaybetmesine yol açtığını; giysi, yatak, döşek ve battaniyelerin zarar görerek halkın insani sıkıntılarını daha da artırdığını vurguladı.

sd
Gazze şehrindeki sahilde kurulan geçici mülteci kampında, annesi çamaşır yıkarken, bir Filistinli çocuk annesinin yanında duruyor. (AP)

Basal, alçak basınç sistemlerinin başlamasından bu yana sivil savunma ekiplerinin vatandaşlardan 5 binden fazla yardım ve imdat çağrısı aldığını aktardı.

sdv
Yoğun yağışlar nedeniyle Gazze'nin merkezindeki ez-Zevayide mahallesinde kısmen suya batmış bir araba (AP)

Uluslararası topluma bir kez daha acil çağrıda bulunan Basal, vatandaşlara yardım ulaştırılması ve acil insani ihtiyaçların karşılanması için derhal harekete geçilmesi gerektiğini söyledi. Çadırların yetersiz kaldığını belirten Basal, ilgili kurum ve uluslararası kuruluşlardan çadır gönderilmemesini talep ederek, derhal ve acil şekilde yeniden imar sürecinin başlatılması, insan onurunu koruyan ve hayatı güvence altına alan kalıcı ve güvenli konutların sağlanması çağrısında bulundu.


Sarı hat, Mısır ile İsrail arasında gerilim yaratıyor

Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki el-Bureyc'de İsrail ordusu tarafından çizilen sarı hat sınırı (Arşiv – AFP)
Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki el-Bureyc'de İsrail ordusu tarafından çizilen sarı hat sınırı (Arşiv – AFP)
TT

Sarı hat, Mısır ile İsrail arasında gerilim yaratıyor

Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki el-Bureyc'de İsrail ordusu tarafından çizilen sarı hat sınırı (Arşiv – AFP)
Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki el-Bureyc'de İsrail ordusu tarafından çizilen sarı hat sınırı (Arşiv – AFP)

İsrail medyasında, Binyamin Netanyahu hükümetinin Gazze Şeridi’ndeki uygulamaları nedeniyle Mısır ile İsrail arasındaki gerilimin son dönemde arttığına dair haberler yer alırken, Mısırlı üst düzey bir yetkili Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada, “Mısır makamları İsrail’in Şarm eş-Şeyh Anlaşması’nı ihlal eden uygulamalarını tespit etti, bunlara ilişkin bir dosya hazırladı ve Washington’ı bilgilendirdi” dedi.

Mısır’da görev yapmış bazı eski askeri yetkililere göre ise Kahire, İsrail’in Gazze Şeridi’ndeki adımlarını, üzerinde uzlaşılan Trump planından kaçınma girişimi ve sarı hat olarak bilinen bölgede kalıcı bir İsrail askeri varlığı tesis etme çabası olarak değerlendiriyor. Bu durumun Mısır’ın ulusal güvenliğini tehdit ettiği ifade ediliyor.

Sarı hat, 10 Ekim’de Şarm eş-Şeyh’te ABD Başkanı Donald Trump’ın katılımıyla imzalanan ve Gazze savaşını sona erdirmeyi amaçlayan barış planı kapsamında, Gazze Şeridi’ni iki bölüme ayıran bir ayrım hattı olarak tanımlanıyor. Buna göre hat, Filistinlilerin kontrolündeki batı bölgesindeki toprakların yüzde 47’sini, İsrail’in kontrolü altındaki Gazze’nin yüzde 53’ünden ayırıyor. Gazze’deki Filistinlilerin neredeyse tamamının, bu hattın batısındaki bölgeye göç etmek zorunda kaldığı belirtiliyor.

xsdf
ABD Başkanı Donald Trump ve İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu arasında Gazze barış planını görüşmek üzere bu ayın sonlarında bir zirve yapılması bekleniyor. (AFP)

İsrail Kanal 14 televizyonunun yayımladığı bir raporda, İsrail ordusunun sarı hat olarak bilinen bölgede faaliyet yürüttüğü ve Gazze Şeridi’nin coğrafi yapısını değiştirdiği öne sürüldü. Kanalın aktardığına göre Kahire, bu durumu ‘bölgesel çıkarlarına yönelik doğrudan bir tehdit’ olarak değerlendiriyor. Raporda, söz konusu faaliyetlerin Mısır’ı öfkelendirdiği ve Kahire’nin, Gazze Şeridi’ni ikiye bölmeye, bölgenin demografik ve coğrafi yapısını değiştirmeye çalıştığı gerekçesiyle İsrail’i ABD’ye şikâyet ettiği belirtildi.

Rapora göre Kahire, özellikle İsrail Genelkurmay Başkanı Eyal Zamir’in sarı hata ilişkin açıklamalarının ardından Gazze’de yaşananları büyük bir endişeyle izliyor. Zamir’in bu hattı yeni bir savunma ve saldırı hattı olarak nitelemesine dikkat çekilirken, İsrail ordusunun kontrolü altında bulunan bölgede tünel altyapısını tahrip etme ve evleri yıkma gibi faaliyetlerinin, Kahire’de Gazze’de uzun vadeli bir askeri varlık tesis edilmesine yönelik hazırlık olarak yorumlandığı ifade edildi. Bu durumun, Mısır’ı Washington nezdinde acil diplomatik girişimlerde bulunmaya sevk ettiği kaydedildi.

Mısır Askerî İstihbaratı eski Başkan Yardımcısı ve İstihbarat Dairesi eski Başkanı Korgeneral Ahmed Kâmil ise Mısır’ın İsrail’in üzerinde uzlaşılan barış planından kaçınma girişimlerine karşı büyük bir öfke duyduğunu belirtti. Kâmil, İsrail’in sarı hattaki hamlelerinin Gazze’de ve Mısır sınırına yakın bölgelerde kalıcı bir askeri varlık oluşturma niyetine işaret ettiğini, bunun da Mısır’ın ulusal güvenliği açısından ciddi bir tehdit oluşturduğunu vurguladı.

uı
Kaynaklar, Mısır'ın Sisi ve Netanyahu arasında bir zirve düzenlenmesi için şartlar belirlediğini bildiriyor. (İsrail medyası)

Kâmil, Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada, Mısır’ın tutumunun ulusal güvenliği ilgilendiren bir dizi temel konuda açık, net ve değişmez olduğunu söyledi. Kâmil, bu tutumun, barışın Mısır dış politikasının temel ve stratejik hedefi olması, Kahire’nin İsrail tarafıyla imzalanan anlaşmalara bağlılığı ve İsrail’in iki taraf arasında imzalanan anlaşmalara saygı göstermesi gerekliliğine dayandığını ifade etti.

Kâmil, Mısır’ın İsrail ile gerilimin düşürülmesine yönelik şartlarının, Gazze anlaşmasının ABD Başkanı Donald Trump’ın girişimi doğrultusunda tüm aşamalarıyla uygulanmasını kapsadığını belirtti. Buna göre, herhangi bir engelleme ya da geçersiz gerekçeler olmaksızın ikinci aşamaya derhal geçilmesi, kalıcı ateşkesin tesis edilmesi ve barış sürecine geçilmesi gerektiğini vurguladı. Ayrıca İsrail’in anlaşmayı eksiksiz uygulaması, mutabık kalınan miktarlarda insani yardımların girişine izin vermesi ve Refah Sınır Kapısı’nın iki yönde açılması şartlarını sıraladı.

Kâmil’e göre diğer şartlar arasında, Mısır’ın Gazze Şeridi sakinlerinin zorla ya da gönüllü göçe zorlanmasını kesin olarak reddetmesi, İsrail’in Batı Şeria’da yerleşim kurulmasına ve bölgenin İsrail’e ilhakına yönelik adımlarına karşı çıkılması, İsrail ordusunun Philadelphia Koridoru da dahil olmak üzere Gazze Şeridi’nin tamamından çekilmesi ve 7 Ekim 2023 sınırlarına dönülmesi yer alıyor. Kâmil, mevcut İsrail varlığının, anlaşmanın aşamalarının uygulanmasına bağlı geçici bir durum olduğunu, sarı hat da dahil olmak üzere tüm hatların fiili ve hukuki geçerliliği olmayan, varsayımsal çizgiler olduğunu ifade etti.

Dördüncü şartın ise Netanyahu ve hükümetinin, Arap Barış Girişimi kapsamında yer alan açık Arap taleplerine ne ölçüde yanıt verdiğiyle ilgili olduğunu belirten Kâmil, bunun; işgal altındaki Arap topraklarından çekilme, iki devletli çözüme onay verilmesi ve Filistinlilerin Gazze ya da Batı Şeria’dan zorla yerinden edilmesinin reddedilmesi gibi başlıkları içerdiğini söyledi. Ayrıca İsrail’in iyi komşuluk ve saldırmazlık yönünde iyi niyet göstermesi, nükleer silah tehdidinden arındırılmış bir bölge oluşturulmasına ilişkin uluslararası taleplerle uyumlu adımlar atması ve bu alandaki uluslararası anlaşmalara katılması gerektiğini vurguladı.

d
Hamas mensupları, Uluslararası Kızılhaç Komitesi (ICRC) çalışanlarını, ateşkes anlaşması kapsamında İsrail güçlerinin geri çekildiği ‘sarı hat’ içindeki bir bölgeye götürüyor. (Arşiv – Reuters)

Mısır’ın, ABD ve İsrail’in Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi ile İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu arasında bir görüşme düzenleme girişimlerine, İsrail’in barış ve bölgesel istikrara dair açık ve uygulanabilir bir girişimde bulunmadan yanıt vermeyeceği değerlendiriliyor.

İsrail medyasının aktardığına göre ABD, Sisi, Netanyahu ve Trump’ın katılımıyla Washington’da üçlü bir zirve düzenlemeyi denedi. Ancak bu girişim, Mısır’ın şartları nedeniyle İsrail açısından ‘kabul edilemez’ bulundu. Aynı raporlarda, Kahire’nin, Trump’ın bu ay sonunda Florida’da Netanyahu ile yapacağı görüşmede İsrail’e yönelik baskı yaparak Gazze’deki adımlarını sınırlaması yönünde rol oynayacağını beklediği kaydedildi.

Mısırlı strateji uzmanı Tümgeneral Semir Ferec, Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada, Trump-Netanyahu zirvesinin sonuçlarına büyük önem atfedildiğini ve Trump’ın, adını taşıyan Gazze Barış Planı’nın uygulanması konusunda Netanyahu üzerinde kesinlikle baskı kuracağını söyledi.

Ferec, Mısır’ın pozisyonunun, Trump-Netanyahu zirvesinin sonuçlarına bağlı olarak değerlendirileceğini, ancak aynı zamanda İsrail’in sarı hat ya da Gazze’nin herhangi bir bölgesinde kalıcı askeri varlık tesis etmesini asla kabul etmeyeceğinin açık ve net olduğunu vurguladı. Ferec’e göre Mısır, Netanyahu hükümetinin tüm hareketlerinin, İsrail ordusunun Gazze’nin tamamından çekilmesini öngören barış planını engellemeye yönelik girişimler olduğunun farkında.