‘Dünyanın En İlham Verici 100 Kadını’ndan biri İdlib’te

Sivil savunma gönüllüsü el-Baş toplumun görüşlerine karşı çıkarak sivil savunma ekibine katıldı

TT

‘Dünyanın En İlham Verici 100 Kadını’ndan biri İdlib’te

‘Dünyanın En İlham Verici 100 Kadını’ndan biri İdlib’te

Suriye’nin kuzeybatısındaki İdlib’in güneyindeki Eriha ilçesinde, 34 yaşındaki Emine el-Baş Suriyeli muhaliflerin sivil savunma teşkilatı Beyaz Baretliler’in Kadın ve Aile Sağlığı Merkezi’nde oturuyor ve bakıma ihtiyacı olan hastaların gelmesini bekliyor.

İlk bakıldığı zaman çoğu özelliği Baş’ı diğer sivil savunma gönüllülerinden ayırmasa da utangaç bir gülümsemeye sahip olan kadın, salı günü, BBC tarafından her yıl yayınlanan, dünyanın dört bir yanından kadınları içeren ‘Dünyanın En İlham Verici 100 Kadını’ listesinin 2023 yılı listesine seçildi.

Emine bu listeye seçilmesi sebebiyle mutluluğunu dile getirirken, Şarku’l Avsat’a hissettiği gurur duygusunun yalnızca kendisi için değil, tüm Suriyeli kadınlar için olduğunu belirterek, “Benim için en önemli şey, Suriyeli kadının sesini aktarabilmemdi. Savaştan dolayı en büyük acıları, en ağır zorlukları yaşıyoruz” dedi.

Savaş ve depremler

İdlib’in güney kırsalındaki Cebel ez-Zaviye’de yaşayan Emine el-Baş, kurulduğu 2012 yılı sonundan bu yana Suriye’nin birçok şehrinde faaliyet gösteren Beyaz Baretlilere 2017 yılında katıldı.

Emine, birinci basamak sağlık hizmetleri, evde bakım hizmetleri ve yaralı ve hastalara ilk yardım uygulama gibi alanlarda çalıştı. Bombalamalardan, yerinden edilmeye, katliamlara, yoksulluğa, trajedilere kadar, kadınların en çok etkilenen ve savunmasız gruplar arasında yer aldığı savaşın tüm yönlerine şahit oldu.

sacedf
Beyaz Baretliler, Şubat ayında Suriye’nin kuzeyinde meydana gelen depremin ardından kurtarma operasyonlarına katkıda bulundu (X platformu)

Şubat ayında Türkiye’nin güneyi ve Suriye’nin kuzeybatısında deprem meydana geldiğinde, ilk dakikalardan itibaren sivil savunma ekipleri günlerce, ekipman eksikliği ve geniş çaplı yıkıma rağmen enkaz altında mahsur kalanları kurtarmak için çalıştı ve hayatta kalanlara yardım eli uzatmak için koşanların arasında Emine de vardı.

Sivil savunma teşkilatı kurulduğu günden bu yana kadın gönüllülere yer veriyor olsa da geçtiğimiz yıllarda saflarında yer alan 3 bini aşkın gönüllüden 300’den azı kadınlardan oluşuyordu.

Emine yardım çalışmalarına gönüllü olmaya karar verdiğinde kadınların çalışmalarına ilişkin basmakalıp toplumsal yargılarla karşı karşıya kaldı. Ancak eşinin ve ailesinin desteğiyle, eleştirilere rağmen devam etmeyi başardı. Bununla ilgili olarak “Eleştirenler sahada neler yaptığımızı ve kadınlar olarak neler başarabileceğimizi gördüğünde onların da saygısını kazandık” dedi.

Adı ‘Dünyanın En İlham Verici 100 Kadını’ listesinde yer aldı. Emine kadınlardan sivil savunma ekiplerine nasıl katılacaklarını soran çok sayıda telefon aldığını söyledi. Bunun nedeninin kadınların gönüllü ekiplerde yer almasının toplum tarafından kabul edilmesi olduğunu belirterek “Birçok kadının sahaya girerek gönüllü olmasını teşvik ettik” dedi.

Kişisel mücadele

Emine’nin ilham verici bir kadın olarak görülmesinin tek nedeni işi değildi. Güvenlik durumu nedeniyle uzun yıllar ara verdikten sonra eğitimine devam etmek ve becerilerini geliştirmek için verdiği kişisel mücadelenin de bu listeye girmesinde etkisi oldu. Geçen yıl kızı lise sınavlarına girerken o da lise mezuniyet belgesini aldı.

eth45yj7
İdlib’in güneyindeki Bzabor köyünün okulundaki çocukların eğitiminden bir kare (X platformu)

Bugün işletme bölümünde okuyan 5 çocuk annesi Emine, hayata bakış açısının yeni deneyimlerden vazgeçmek ya da uzaklaşmak olmadığını ancak ev, iş ve evdeki görevlerini dengeleme konusunda bazı zorluklarla karşılaştığını söyledi. Evi ve ailesi için hayalinin ‘barış, iyileşme ve krizlerden kurtuluş’ olduğunu belirtti. Ayrıca “Özgür ve istikrarlı bir Suriye’yi yeniden inşa edeceğimizi umuyorum” diye ekledi.

Gönülleri onurlandırdı

Emine’nin bu listeye seçilmesi bir sivil savunma gönüllüsünün ilk kez onurlandırılması olmadı. Halkın büyük saygısını kazanan bu gruplar, geçtiğimiz yıllarda pek çok uluslararası ödüle layık görüldü. Bunlardan en önemlileri İsveç Doğru Yaşam Ödülü (Alternatif Nobel Ödülü olarak bilinir), ABD Holokost'u Anma Müzesi’nden ‘Elie Wiesel Ödülü’, gönüllü Misun el-Masri’ye verilen ‘Gandhi Barış Ödülü’, Birleşik Arap Emirlikleri ‘Umut Yaratanlar Ödülü’ ve İngiliz ‘Desmond Tutu Ödülü’ ve diğerleriydi.



Yeni Gazze haritası: Kantonlar ve koridorlar

İsrail yeni eksenler oluşturarak Gazze Şeridi’ndeki idari bölgeleri birbirinden izole ediyor (Independent Arabia - Meryem Ebu Dakka)
İsrail yeni eksenler oluşturarak Gazze Şeridi’ndeki idari bölgeleri birbirinden izole ediyor (Independent Arabia - Meryem Ebu Dakka)
TT

Yeni Gazze haritası: Kantonlar ve koridorlar

İsrail yeni eksenler oluşturarak Gazze Şeridi’ndeki idari bölgeleri birbirinden izole ediyor (Independent Arabia - Meryem Ebu Dakka)
İsrail yeni eksenler oluşturarak Gazze Şeridi’ndeki idari bölgeleri birbirinden izole ediyor (Independent Arabia - Meryem Ebu Dakka)

İzzeddin Ebu Ayşe

İsrail’in Gazze Şeridi'nde yürüttüğü ve Gazze’nin haritasını tamamen değiştirdiği savaşın son aşaması çok yavaş ilerliyor. Kuzeyde toz dumana karışırken artık Gazze’yi kendi sakinleri bile tanıyamıyor.

Savaşın başlamasının üzerinden yaklaşık 15 ay geçerken Gazze Şeridi bambaşka bir coğrafi alana dönüştü. Bölgelerin ve sokakların şekilleri değişti. Özellikle İsrail ordusunun mühendislik birimlerinin çalışmalarını tamamlamasının ardından bölgenin yeni görünümü şekillenmeye başladı.

Gazze Şeridi'ndeki idari bölgeler

Gazze Şeridi beş idari bölgeden oluşuyor. Bunlar Beyt Hanun, Beyt Lahiya, Cibaliye, bazı küçük köyleri kapsayan Kuzey Gazze ve Gazze şehri ile Bureyc, Megazi ve Nuseyrat mülteci kamplarının yer aldığı Deyr el-Beleh ile el-Karara semtini içeren Han Yunus ve Refah şehirleri.

Bu beş idari bölge savaştan önce birbirlerine bağlıydı. Herhangi bir engelle, doğal faktörlerle ve hatta caddelerle dahi ayrılmamışlardı. Gazzeliler herhangi bir şehrin coğrafi sınırlarını tanımakta zorlanırdı, çünkü bu bölgeler bir şekilde üst üste biniyordu. Ne buranın sakinleri ne de devlet kurumları bu bölgeleri birbirinden ayırmakla ya da sınırlarını belirlemekle ilgilenirdi.

Fakat aylardır devam eden ve halkın üzerinde ağır bir yük oluşturan savaş, Gazze Şeridi’nin çehresini tamamen değiştirdi. İsrail, Gazze Şeridi'ndeki idari bölgeleri arasındaki hatları coğrafi ayrım ilkesi çerçevesinde yeniden çizdi. Gazze, İsrail güçleri tarafından kontrol edilen yeni eksenler oluşturularak küçük kantonlara bölündü.

Meflasim Koridoru

İsrail ordusu Kuzey Gazze ile Gazze şehri arasında büyük bir askeri operasyon gerçekleştirdi. Ardından mühendislik birimleri bölgede büyük bir çalışma yürüttü. Bu birimler, doğuda Gazze-İsrail sınırından batıda Gazze Denizi'ne uzanan ve Meflasim Koridoru olarak adlandırılan bir yol inşa etti.

sadcefrg
Gazze kantonlara ayrıldı (Independent Arabia - Meryem Ebu Dakka)

İsrail ordusu, İsrail’i Gazze’den ayırmak için Meflasim Koridoru’ndaki tüm binaları yıktı ve Gazzelilerin sadece yeni adıyla bildiği bir yolu asfaltlamak için mühendisler gönderdi. Ardından burayı kontrol altına alarak askeri üsler kurdu.

Herhangi bir vatandaşın Gazze şehrinden kuzeye ya da kuzeyden Gazze Şehri’ne geçebilmesi için Meflasim koridorundan geçmesi gerekiyor. İsrail, koridoru iki vilayeti birbirinden kopardığı ve kuzey bölgesini izole edilmiş ve kuşatılmış bir kanton haline getirdiği için alternatif bir güzergah ya da yan yol yok.

cdfvegrthy
İsrail şehirleri izole etmenin saldırıları önlediğine inanıyor (Independent Arabia - Meryem Ebu Dakka)

İsrail ordusu, Gazze Şeridi’nin merkezi ile Deyr el-Belah’ı birbirinden ayıran bir operasyon gerçekleştirdi. Mühendislik birimlerinin burada Netzarim Koridoru’nu inşa etmesinin ardından buranın kontrolünü ele geçirdi. Askeri ve güvenlik noktaları oluşturdu. Burayı bir komuta ve kontrol karargahına dönüştürdü.

İsrail ordusu, bununla yetinmedi. İsrail Kamu Yayın Kuruluşu KAN, ordunun üçüncü bir  koridor daha kurmayı planladığını bildirdi. KAN’ın aktardığına göre Kissufim Koridoru olarak adlandırılan bu koridor, Deyr el-Belah’ı Han Yunus şehrinden ayıracak. İsrail Kissufim Koridoru için plan yapmış olsa da inşasına henüz başlamadı. Savaşın değişkenlerine göre uygulamayı bekliyor, çünkü ordu halen insani bölge olarak sınıflandırılan Deyr el-Belah’ta karadan herhangi bir operasyon düzenlemedi.

Gazze’nin yeni haritasına göre Han Yunus ve Refah coğrafi olarak birbirine bağlı kalmaya devam edecek. Ancak İsrail ordusu, Gazze Şeridi'ni Mısır’dan tamamen izole eden ve Refah bölgesini yarıdan daha az bir büyüklüğe indiren Philadelphia Ekseni'ni kontrolü altına aldı.  Bu yüzden Refah’ı Han Yunus'tan ayırmayı planlamıyor.

Özetle İsrail, Meflasim Koridoru ile Kuzey Gazze'yi geriye kalan bölgelerden izole ederken, Netzarim Koridoru ile Gazze şehrini Deyr el-Belah'tan ayırdı. Kissufim Koridoru ile de Deyr el-Belah ile Han Yunus'u birbirinden ayıran İsrail, Philadelphia Ekseni ile Gazze’nin güneyini tüm dünyadan izole etti.

Plan daha önce Batı Şeria’da uygulandı

Gazze'deki idari bölgelerin birbirinden izole edilmesi, şehirlerin ve mülteci kamplarının birbirinden izole edildiği Batı Şeria'da denenmiş eski bir İsrail planıdır. Tel Aviv'in bir bölgedeki herhangi bir güvenlik olayını mümkün olan en kısa sürede kontrol altına alabilmesi, çevreleyebilmesi, frenleyebilmesi ve sona erdirebilmesi için güçler, yolların ana girişlerindeki demir kapılar ve kontrol noktaları aracılığıyla her an buraları kapatabilir ve kuşatabilir.

Tel Aviv'in bir bölgede meydana gelen herhangi bir güvenlik olayını mümkün olan en kısa sürede kontrol altına alabilmesi, dizginleyebilmesi ve sona erdirebilmesi için yolların ana girişlerindeki demir kapılar ve kontrol noktaları her an kapatabilir ve İsrail askerleri tarafından kuşatılabilir.

İsrail aynı planı güvenlik gerekçesiyle Gazze Şeridi'ne de taşımış görünüyor. Başbakan Binyamin Netanyahu, Gazze Şeridi'nde kurulan merkezlerin güvenlik ihtiyacı gerektirdiği sürece yerinde kalacağını söyledi.

Her şeyin kontrol edilmesi

Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı habere göre İsrail ordusu sözcülerinden Albay Nadav Shoshani, tüm bunların operasyonel nedenlerle alınan önlemler olduğunu, bazı binaların genişleme amacıyla yıkıldığını, İsrail'in Gazze'de uzun süre kalmaya hazırlandığını ve kaosun yayılmasını engellemeyi kolaylaştıracak şekilde bölgeler üzerindeki kontrolü sıkılaştırmaya çalıştığını söyledi.

Arap Araştırmaları Derneği Harita ve Coğrafi Bilgi Sistemleri Bölümü Direktörü Halil el-Tüfekci Gazze Şeridi'nin koridorlar oluşturularak parçalanmasının İsrail'in güvenlik, ekonomik, sağlık ve coğrafi olmak üzere günlük yaşamın tüm yönleri üzerindeki kontrolünü sıkılaştırma çabasının bir parçası olduğunu söyledi. Tufekci’ye göre İsrail, bunu yaparak aynı zamanda demografik, idari ve eğitimsel açıdan da köklü değişiklikler getirmeyi amaçlıyor.

Tufekci, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Gazze'nin bölünmesi, İsrail ordusunun Gazze'yi yeniden şekillendirmek ve buradaki varlığını kalıcı hale getirmek için planladığı büyük bir projenin parçası. Gazze'deki sahne, idari ve coğrafi olarak kelimenin tam anlamıyla yeni bir Gazze'ye yol açacak bir geçiş aşamasıyla karşı karşıya. İsrail kuzeyde meydana gelebilecek olayları kuşatmaya ve güneye yayılmasını engellemeye çalışıyor. Aynı zamanda bunun tersi de geçerli. Böylece kuzeyden güneye ancak İsrail'in izniyle hareket edilebiliyor. Ayrıca bu koridorlar aracılığıyla Gazze Şeridi'ndeki ekonomik hareketliliği de kontrol ediyor.”

Filistin Yönetimi’nden ABD'ye kınama ve acil müdahale çağrısı

Siyasi analistler, İsrail'in Gazze'de attığı askeri adımların önümüzdeki yıllarda orada kalıcı bir askeri bir varlık oluşturacağını düşünüyor. İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu da bunu kabul ederek söz konusu koridorların asıl amacının Hamas Hareketi’nin Gazze Şeridi’nde yeniden iktidara gelmesini engelleyerek İsrail güçlerine Gazze Şeridi'nde stratejik kontrol sağlamak olduğunu söyledi.

Öte yandan Filistin Yönetimi, Gazze Şeridi'nin yeniden şekillendirilmesini kınadı. Filistin Dışişleri Bakanı Riyad el-Maliki yaptığı açıklamada, “İsrail'in Gazze Şeridi'nde koridorlar inşa etmesinin amacı, Gazze’deki işgalini sürdürmek ve içinde Filistinlilerin olmadığı yeni bir gerçeklik dayatmaktır” ifadelerini kullandı.

Buna karşın ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, ülkesinin Gazze Şeridi'nin coğrafi statüsünün ihlal edilmesini kabul etmediğini açıkladı. Blinken, açıklamasında, “ABD İsrail'in yaptıklarını reddediyor, ancak savaşı sona erdirmek için geçici düzenlemeler gerekiyorsa bu farklı bir konu ve bunların geçici olduğundan emin olmamız gerekiyor” şeklinde konuştu.