BM yetkilisini sınır dışı eden Husiler, yardımların azaltılmamasını istiyor

Yemen Enformasyon Bakanı Muammer el-İryani: Husi terörizmi uluslararası toplumun eylemsizliğinin bir sonucu olarak devam ediyor.

Husiler tarafından Yemen'de başlatılan savaş eşi benzeri görülmemiş bir insani krize yol açtı. (AFP)
Husiler tarafından Yemen'de başlatılan savaş eşi benzeri görülmemiş bir insani krize yol açtı. (AFP)
TT

BM yetkilisini sınır dışı eden Husiler, yardımların azaltılmamasını istiyor

Husiler tarafından Yemen'de başlatılan savaş eşi benzeri görülmemiş bir insani krize yol açtı. (AFP)
Husiler tarafından Yemen'de başlatılan savaş eşi benzeri görülmemiş bir insani krize yol açtı. (AFP)

Yemen hükümeti, uluslararası toplumu Husi grubunun terörizmine karşı hareketsiz kalmakla suçladı. Bu suçlama, Husi grubunun bir Birleşmiş Milletler (BM) yetkilisini Sana'dan sınır dışı etmesi ve Dünya Gıda Programı'ndan (WFP) insani yardımları azaltmamasını istemesine paralel olarak yapıldı.

WFP, finansman yetersizliği nedeniyle Yemen'deki yardımları azaltmak zorunda kaldığını açıkladı. Ancak Husi grubunun üst düzey liderlerinin iddiasına göre bu adım, bir ABD komplosu olarak atıldı.

xsdef
WFP, finansman yetersizliği nedeniyle Yemen'deki yardımlarını azaltmak zorunda kaldı. (EPA)

Yemen Enformasyon Bakanı Muammer el-İryani, yaptığı açıklamada, “İran'a bağlı terörist Husi milisleri, BM kurum ve misyonlarına karşı kısıtlayıcı politikalarının bir uzantısı olarak, eski BM İnsan Hakları Yüksek Komiserliği Temsilcisi Ubeyd Ahmed'i sınır dışı etti. Bu olayın ardından 2020 yılında atanan BM İnsan Hakları Yüksek Komiserliği Temsilcisi Renaud Detal'in de ülkeye girişini engelledi. Bundan üç yıl sonra da BM İnsan Hakları Yüksek Komiserliği Başkan Yardımcısı Sefirüddin Seyyid’i kontrolü altındaki bölgelerden sınır dışı etti” ifadelerini kullandı.

İryani bu olayın, Husi Güvenlik ve İstihbarat Servisi tarafından yapılan açıklamaya göre, çocuk bakımı konusuyla ilgilenen Save the Children kuruluşu çalışanı Hişam Hakimi'nin kaçırılıp işkenceyle öldürülmesinden yaklaşık iki ay sonra gerçekleştiğini ifade etti. İryani, bu olayın aynı zamanda Yemen'deki BM İnsan Hakları Yüksek Komiserliği çalışanı Mubarek Anva'nın kaçırılıp ortadan kaybolmasından üç ay sonra gerçekleştiğini söyledi.

İryani, Husilerin üç BM çalışanını daha kaçırdıklarını hatırlattı. Bunlardan ikisi Kasım 2021'den, bir diğeri ise Ağustos 2023'ten bu yana, ABD Büyükelçiliği ve ABD Uluslararası Kalkınma Ajansı’nın (USAID) 11 mevcut ve eski yerel çalışanıyla birlikte iki yıldır gözaltında tutuluyor. Bu kişiler, haklarında herhangi bir suçlamada bulunulmadan ya da aileleriyle görüşmelerine izin verilmeden, uluslararası yasa ve sözleşmeler açıkça ihlal edilerek bilinmeyen koşullarda tutuluyorlar.

xsdef
Milyonlarca Yemenli BM yardımına muhtaç bir halde (EPA)

Husilerin eylemlerini terörizm olarak nitelendiren İryani, bu eylemlerin uluslararası toplumun, BM'nin ve ona bağlı kuruluşların görevlerini yerine getirmemesinin, bu gruba karşı hoşgörülü davranmalarının, onları şımartmalarının ve Yemenlilere karşı işledikleri korkunç suçları ve ihlalleri görmezden gelmeye devam etmelerinin doğrudan bir sonucu olduğunu söyledi. İryani, bunun sonucunda da teröristlerin yaptıkları işe ısrarla devam ettiklerini söyledi.

Uluslararası toplumu, BM’yi, Yemen Özel Temsilcisi’ni ve insan hakları örgütlerini ‘sessizlik kutusu’ olarak nitelendirdiği bu durumdan çıkmaya davet eden İryani, bu suç teşkil eden uygulamaları açık bir şekilde kınamaya ve Husi milislerinin üzerinde gerçek bir baskı kurmaya çağırdı. İryani, Husilerin gözaltı merkezlerinde zorla alıkoydukları herkesin akıbetini açıklaması ve onları derhal serbest bırakması için böyle bir çağrıda bulundu.

Husiler, yardımların azaltılmamasını istiyor

Husi grubu, kontrolü altındaki bölgelerde BM yardımının azaltılmasını düşmanca bir hareket olarak gördü. Husi lideri Abdulmelik el-Husi, ABD'yi bu adımın arkasında olmakla suçlarken, kuzeni Muhammed Ali el-Husi, WFP’ye gönderdiği bir mektupta yardımların devam etmesi çağrısında bulundu.

Mektubunu WFP'nin eski İcra Direktörü David Beasley'e hitaben kaleme alan el-Husi, Beasley'in geçtiğimiz nisan ayında görevinden ayrıldığından haberi olmadığını belirtti.

İnsani yardımın azaltılması kararının insani krizi daha da kötüleştireceğini ve milyonlarca Yemenlinin acısını arttıracağını iddia eden El-Husi, WFP’nin yardımları nakit olarak dağıtmasını ve operasyonel giderlerden tasarruf etmesini önerdi.

El-Husi, WFP’ye çağrıda bulunarak bağışçı ülkelerden, Yemen'e yapılan insani yardımın azaltılmasına ya da durdurulmasına gerek kalmadan sağlanmasına olanak tanıyacak şekilde finansmanı arttırmalarını istedi.

xsdef
Husiler büyük miktarda BM yardımına el koymakla suçlanıyor. (AFP)

Muhammed Ali el-Husi, BM yardımının programdan çıkarılmasını “BM’nin ahlaki ve insani görevleriyle çelişen, insanlığa karşı suç teşkil eden bir davranış” olarak nitelendirdi.

Husi grubu, büyük miktarlardaki yardım ve desteği kendi yandaşları ve kendisine sadık olanların yararına kullanmakla suçlanıyor. Husi grubunun yardımlardan kalan miktarları satmanın yanı sıra bir kısmını da savaş giderleri için kullandığı iddia ediliyor. Bu suçlamalar daha önce yerel ve uluslararası raporlar tarafından da teyit edilmişti.

El-Husi, hak eden Yemenlilere insani yardımın kesintiye uğramadan ve azaltılmadan devam etmesi için gerekli tedbirlerin alınmasını vurguladı. Bu aksiyonun sonucunda WFP’nin, ABD'ye bağımlı olmadığının görüleceğini iddia etti.

WFP daha önce yaptığı bir açıklamada, Yemen'deki insani yardım operasyonları için ciddi bir finansman kriziyle karşı karşıya olduğunu ve bu durumun geçtiğimiz eylül ayının sonundan itibaren gıda yardımında daha fazla kesinti yapılmasını gerektireceğini bildirmişti.

Yeni finansman sağlanamaması halinde Husilerin kontrolü altındaki bölgelerde yaklaşık üç milyon kişinin, meşru hükümetin kontrolü altındaki bölgelerde ise yaklaşık 1,4 milyon kişinin bu durumdan etkileneceği tahmin ediliyor.

xscdsefrg
Yemen Başbakanı Muin Abdulmelik, görevden ayrılan BM Yemen İnsani Yardım Koordinatörü David Gresley ile Aden'de bir araya geldi. (SABA)

Yemen hükümeti, Başbakan Muin Abdulmelik aracılığıyla, görev süresinin sona ermesi dolayısıyla BM Yemen Daimî Temsilcisi ve İnsani Yardım Koordinatörü David Gresley'i Aden'de kabul etti. Abdulmelik görüşmede, Safer petrol tankeri dosyasının ikinci aşamada çözüme kavuşturulması çağrısında bulundu.

Abdulmelik, yedek gemide depolanan ham petrolden kurtulmak için uluslararası planın tamamlanması ve Safer tankından ayrıldıktan sonra taşıma hattının kapatılması gerektiğini vurguladı. Abdulmelik ayrıca, BM’nin çabalarını destekleme, çalışanlarının hareketleri için tüm kolaylıkları sağlama ve ihtiyaç sahiplerine erişimlerini iyileştirme konusundaki istekliliğini ifade etti.

Abdulmelik, “BM ve uluslararası toplumun terörist Husi milislerinin bulunduğu bölgelerdeki yardım mekanizmalarını ve insani yardım çalışanlarını korumak için güçlü bir duruş sergilemesi gerektiğini” vurguladı.

Abdulmelik, önümüzdeki iki gün boyunca Aden'de BM ve hükümet yetkilileri arasında başlatılacak olan ortaklık diyaloglarının, insani müdahale planına hazırlık çerçevesinde, ortaklığın kalkınma yönelimi ile insani yardım çalışmaları arasındaki dengeyi güçlendirmesini umduğunu ifade etti.



Gazze'nin trajedilerinden biri daha: Yüzlerce insana bir banyo

Gazze'deki tuvaletlerin yetersizliği, halkın karşı karşıya olduğu en zorlu insani sorunlardan biri (Independent Arabia - Meryem Ebu Dakka)
Gazze'deki tuvaletlerin yetersizliği, halkın karşı karşıya olduğu en zorlu insani sorunlardan biri (Independent Arabia - Meryem Ebu Dakka)
TT

Gazze'nin trajedilerinden biri daha: Yüzlerce insana bir banyo

Gazze'deki tuvaletlerin yetersizliği, halkın karşı karşıya olduğu en zorlu insani sorunlardan biri (Independent Arabia - Meryem Ebu Dakka)
Gazze'deki tuvaletlerin yetersizliği, halkın karşı karşıya olduğu en zorlu insani sorunlardan biri (Independent Arabia - Meryem Ebu Dakka)

İzzettin Ebu Ayşe

Fatıma, yarım saattir mülteci kampının tek tuvaletine girmek için uzun bir kuyrukta sıranın kendisine gelmesini beklerken bir kadın olarak aniden, “Bu uzun kuyruğu atlamam lazım, aniden regl oldum, lütfen müsaade edin!” diye bağırdı.

Fatıma'nın önünde sıraya dizilmiş yaklaşık 20 erkek ve kadının her biri tuvalete girip ihtiyaçlarını giderirken, diğerleri onları beklemek zorunda kalıyor.

Utanç ve mahremiyet

Bu şekilde bağırdığı için utanan Fatıma, “Sırayı neden atlatmam gerektiğini gerekçelendirmek zorundaydım ama bahanem bir kadın olarak mahremiyetimdi. Ne yazık ki bu savaşta insanlar arasında mahremiyet falan kalmadı.

Fatıma, savaştan önce Gazze şehrinin doğusunda yaşıyordu. Ancak bugün bu bölge tehlikeli bir savaş alanına dönmüş durumda. Fatıma, oradan kaçmak zorunda kaldı ve yaklaşık 250 kişiyle birlikte bir sığınma kampında yaşıyor. Hepsi de bütün gün dolu olan tek bir banyoyu paylaşıyor.

Fatıma, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Bu insanca bir hayat değil. Hiçbir şey yok, susuz, yiyeceksiz ve daha da zoru tuvaletsiz çadırlarda yaşıyoruz. Tuvaleti kullanmak için çok erken kalkıp kadınlar ve erkeklerden oluşan karma bir kuyrukta sıra beklemem gerekiyor. Kirli bir banyoyu kullanmak salgın hastalıkların yayılması için davetiye çıkarıyor.”

Ortak banyoların başta kadınlar olmak üzere Gazzelilerin üzerinde psikolojik ve sağlık açısından etkileri var (Independent Arabia - Meryem Ebu Dakka)Ortak banyoların başta kadınlar olmak üzere Gazzelilerin üzerinde psikolojik ve sağlık açısından etkileri var (Independent Arabia - Meryem Ebu Dakka)

En zorlu insani meselelerden biri

Kamptaki herkes küçük bir banyoyu kullanıyor. Burayı banyo, tuvalet ve çamaşır yıkamak için kullandığını söyleyen Fatıma, bu durumdan oldukça şikayetçi ve psikolojik olarak bu durumdan etkilenmiş görünüyor.

Gazze Şeridi’ndeki tuvaletlerin yetersizliği, halkın karşılaştığı en zor insani sorunlardan biri. Bu aynı zamanda sadece yerinden edilmiş insanların tek bir tuvaleti kullanmasını değil, aynı zamanda kirli tuvaletleri, susuzluğu ve cinsiyet mahremiyetinin olmadığı çok katmanlı bir sorun.

Elinde boş bir şişe taşıyan Yusuf, tuvaletten çıkarak şişeyi suyla doldurmanın bir yolunu aradı. Yusuf, tuvalet kirlendiği ve temizlemek istediği için kuyruktaki insanlardan tuvalete girmemelerini istedi, fakat bu zaman alan bir süreçti.

Çadırlardan uzağa

Kimse tuvaletin temizlenmesini beklemedi ve Yusuf şişeyi doldurmak için en yakın su kaynağını ararken teker teker içeri girdiler. Kampta iki tuvalet olmasını kabul edebileceğini fakat kabul edemediği tek şeyin tuvaletlerin temiz olmaması olduğunu söyleyen Yusuf, “Banyoda su deposu yok. Bu yüzden sürekli kirli kalıyor. Gazze'nin ciddi bir su krizi yaşaması büyük zorluk yaratıyor” ifadelerini kullandı. Yusuf, su bulunsa bile hijyen araç ve gereçlerinin eksik olduğunu ve tuvaletlerin temizlenmesi sürecini engellediğini ifade etti.

kurulduğundan, yerinden edilen kişiler ilkel banyolar/tuvaletler inşa ediyor (Independent Arabia - Meryem Ebu Dakka)Kampların çoğu temel hizmetlere erişimi olmayan tarım arazileri üzerine kurulduğundan, yerinden edilen kişiler ilkel banyolar/tuvaletler inşa ediyor (Independent Arabia - Meryem Ebu Dakka)

Yaklaşık 350 kişilik olan, nispeten büyük bir kampta yaşayan Yusuf, az sayıdaki tuvaletin çadırlara uzak olduğundan ve tuvalete ulaşmak için 250 metre yürümek zorunda kaldıklarından şikayetçi.

Gazze'deki tuvalet krizi, İsrail ordusunun Gazzelilerden evlerini terk etmelerini istemesi ve onları hiçbir altyapı, kanalizasyon sistemi ve tuvaletin bulunmadığı barınaklara (okullar, kamplar ya da kamu tesisleri) tıkıştırmasıyla ortaya çıktı.

İlkel tuvaletler

Yerinden edilen insanların sayısı arttıkça ve tahliye alanları genişledikçe, mevcut barınma tesisleri sayıları karşılayamaz hale geliyor. Bu durum tuvaletler üzerinde baskıya neden olurken özellikle kadınlar için sağlık ve psikolojik açıdan felaketlere yol açıyor.

Kampların çoğu temel hizmetlere erişimi olmayan tarım arazileri üzerine inşa edildiğinden, yerinden edilmiş kişiler kendi ilkel, sağlıksız ve yetersiz tuvaletlerini/banyolarını inşa ediyorlar.

Çadırının yakınlarındaki bir köşede ailesi için yeni bir banyo ve tuvalet inşa eden Zeyd, kamp sakinlerinin tuvaleti kullanmayı istediklerini, onlara engel olmadığını söyledi. Zeyd, umumi tuvaletlerin yerinden edilmiş kişilerin karşılaştığı en büyük zorluklardan biri olduğunun altını çizdi.

Ek bir sorun olarak temizlik

Zeyd, sözlerini şöyle sürdürdü:

 “Çok sayıda yerinden edilmiş kişinin belirli coğrafi bölgelere sıkıştırılması umumi tuvalet krizine yol açtı. Bu da sık kullanılan bu ortak tuvaletleri temizleyecek günlük kullanım suyunun ciddi şekilde yetersiz olması, su sağlayan pompaları çalıştıracak su ve elektrik kaynaklarının kesilmesi ve hijyen kitlerinin yetersizliği gibi diğer krizlerle birlikte ortaya çıktı.”

Zeyd ve onunla birlikte banyoyu kullanan komşuları banyoyu sırayla temizlemek zorunda. Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı habere göre Zeyd, “Kötü kokuları gidermek ve böceklerin yayılmasını mümkün olduğunca sınırlamak için atıkları kumla örtüyoruz. Su kıtlığı ve temizlik malzemelerinin yüksek fiyatlı olması nedeniyle büyük zorluklarla karşılaşıyoruz” dedi.

Üç çocuk annesi olan Sabrin, “Banyolar çok yetersiz ve ilkeller. Boyutları da küçük ve dar.  Bu yüzden ihtiyacı karşılamıyor. Küçük çocukların kuyrukta bekleyecek sabrı yok” ifadelerini kullandı.

Umumi banyoların/tuvaletlerin farklı yaş gruplarının ihtiyaçlarını karşılayamadığını ve kadınların mahremiyetini koruyamadığını belirten Sabrin, “Bunlar feci ve insanlık dışı koşullar. Gazze'de tuvalet kullanımı psikolojik ve fiziksel olarak yorucu bir halde. Uygun donanıma sahip bir banyomuz yok” şeklinde konuştu.

Psikolojik ve sağlık üzerindeki etkileri

Umumi tuvaletler meselesinin Gazzeliler üzerinde ağır bir psikolojik ve sosyal etkisi söz konusu. Yerinden edilen insanlar her zaman insanlık onurlarının ihlal edildiğini hissediyor ve utanç verici durumlara maruz kaldıklarında öfkeleri ve üzüntüleri daha da ağır basıyor.

Dermatoloji uzmanı Dr. Enes ed-Deyk, aşırı kalabalık sorunundaki en ciddi faktörün yerinden edilen kişilerin mülteci kamplarındaki tuvaletleri paylaşmak zorunda kalmaları, bunun da ishal, solunum yolu hastalıkları ve cilt hastalıkları gibi birçok hastalığın yayılmasına neden olması olduğunu söyledi.

Dr. Deyk, şunları söyledi:

“Sağlıksız koşullar, özellikle ilaç ve tıbbi bakım eksikliği göz önünde bulundurulduğunda, cilt ve sindirim sistemi hastalıklarının ortaya çıkmasına katkıda bulunuyor. Aynı zamanda salgın hastalıkların yayılması riski oluşturuyor. Uygun ve güvenli banyoların eksikliği ve yaygın olarak ahşap ve plastikten yapılmış banyoların olması nedeniyle, utanç ve endişe duyan kadınlarla karşılaştım. Bu durum onların daha az su içmelerine ya da uzun saatler boyunca tuvaleti kullanmaktan kaçınmalarına yol açıyor. Bu da idrar yolu enfeksiyonları gibi ciddi sağlık komplikasyonlarına neden olabiliyor.”