Tunus'ta cezaevine gönderilen muhalif lider açlık grevine başladı

Cumhurbaşkanı Said tarafından "terörist" olmakla suçlanmıştı

48 yaşındaki Musi, 2019'dan bu yana milletvekilliği yapıyor (Reuters)
48 yaşındaki Musi, 2019'dan bu yana milletvekilliği yapıyor (Reuters)
TT

Tunus'ta cezaevine gönderilen muhalif lider açlık grevine başladı

48 yaşındaki Musi, 2019'dan bu yana milletvekilliği yapıyor (Reuters)
48 yaşındaki Musi, 2019'dan bu yana milletvekilliği yapıyor (Reuters)

Tunus'ta geçen ay tutuklanan muhalif lider Abir Musi'nin dün açlık grevine başladığı belirtildi.

Avukatları, Tunuslu muhalif siyasetçinin özgürlüğünün ihlal edildiğini düşündüğü için açlık grevi kararı aldığını duyurdu.

Musi'nin liderliğini üstlendiği Özgür Anayasal Parti'den (PDL) yapılan açıklamadaysa, gelecek yıl gerçekleşmesi planlanan cumhurbaşkanlığı seçimlerine Musi'nin katılımını engellemek için yasal engeller uydurulmaya çalışıldığı öne sürüldü.

Avukatlar, Tunuslu siyasetçinin açlık grevinin 16 gün süreceğini aktardı.

Abir Musi geçen ay, cumhurbaşkanlığı konutunun girişinde "kaos çıkarma girişimi" suçlamasıyla gözaltına alınmış ve ardından mahkeme kararıyla tutuklanmıştı.

Tunus polisi yılbaşından bu yana ülkedeki 20'den fazla siyasi figürü, devlet güvenliğine zarar verdikleri suçlamasıyla gözaltına almıştı.

Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said, gözaltına alınan siyasetçiler için "teröristler, hainler ve suçlular" ifadelerini kullanmıştı.

Eski bir hukuk profesörü olan Said, 2019'da cumhurbaşkanı seçilmiş, 2021'deyse seçilmiş parlamentoyu kapatarak ülkeyi kararnameler yoluyla yönetmeye başlamıştı.

Muhalefetse Said'in darbeyle yönetime tamamen el koyduğunu savunuyor.

Musi'nin liderlik ettiği PLD de, Said'in hukuka aykırı hareket ettiği gerekçesiyle bir süredir sokak gösterileri organize ediyordu.

Abir Musi, 2011'de Arap Baharı'nın başlangıcı olarak da kabul edilen Tunus gösterileri sırasında devlet başkanı olan Zeynel Abidin bin Ali'nin destekçisiydi.

Independent Türkçe



İsrail, Hudeyde'deki üç limanı hedef alarak Husilere karşı sekizinci saldırı dalgasının başladığını duyurdu

İsrail tarafından Yemen'in Hudeyde limanındaki yakıt depolarına düzenlenen saldırılar büyük bir yangına yol açtı (Arşiv- AFP)
İsrail tarafından Yemen'in Hudeyde limanındaki yakıt depolarına düzenlenen saldırılar büyük bir yangına yol açtı (Arşiv- AFP)
TT

İsrail, Hudeyde'deki üç limanı hedef alarak Husilere karşı sekizinci saldırı dalgasının başladığını duyurdu

İsrail tarafından Yemen'in Hudeyde limanındaki yakıt depolarına düzenlenen saldırılar büyük bir yangına yol açtı (Arşiv- AFP)
İsrail tarafından Yemen'in Hudeyde limanındaki yakıt depolarına düzenlenen saldırılar büyük bir yangına yol açtı (Arşiv- AFP)

İsrail, savaş uçaklarının Yemen'in batı kıyısında Husilerin kontrolündeki Hudeyde, Salif ve Ras İsa limanlarını hedef alan hava saldırıları düzenlemeye hazırlandığını duyurdu.

Saldırılarla ilgili çelişkili haberler çıktı; İsrail basını ve Husilere ait yayın kuruluşları saldırıların başladığını bildirdi. Fakat İsrailli kaynaklar, daha sonra saldırıların henüz başlamadığı açıklamasında bulundular.

Husilerin liderlerine bağlı sosyal medya hesapları, herhangi bir saldırının videoya alınmaması konusunda uyarıda bulunmakta gecikmedi. Husilere yakın görünen diğer hesaplar, İsrail'e atıfla ‘düşman’ olarak adlandırdıkları taraflara yardım ettikleri kanıtlananları tehdit etti.

İsrail ordusunun Arapça sözcüsü olan Avichay Adraee bir açıklama yayınlayarak sivillere söz konusu üç limanın çevresini derhal boşaltmaları çağrısında bulundu.

Husilerin 4 Mayıs 2025 tarihinde Tel Aviv yakınlarındaki Ben Gurion Uluslararası Havaalanı yakınlarına isabet eden balistik füze saldırısının ardından İsrail'in çok sayıda hava saldırısı düzenledi. Hudeyde limanının ve Hudeyde'nin güneyindeki Bacil'de bulunan bir çimento fabrikasının zarar gördüğü bombardımanın ardından hava saldırıları 6 Mayıs'ta Sana Uluslararası Havaalanı, Amran ilindeki çimento fabrikası ve iki elektrik santralinin imha edilmesiyle sona erdi.

Bu son gelişme, ABD ile Husiler arasında ABD gemilerine saldırmama konusunda varılan son mutabakata rağmen, İsrail ile İran destekli Husiler arasında daha geniş çaplı bir çatışma yaşanması ve bunun bölgesel güvenlik üzerindeki etkilerine dair korkular nedeniyle bölgede tansiyonun yükseldiğini yansıtıyor.